Özgürlüğe Giden Köprü: Örnekler

Kaynak: genuinealphaworld


Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • Üçüncü Dünya Savaşı Çıkar ve Nükleer Bomba Atılırsa Neler Yapılmalı?

  • Zor İnsanlara Nasıl Katlanırsın: Parçalı Sevme Tekniği

  • İyi ve kötü arkadaşlıkların insana tesirine dair!

  • Şirket Kültürünün Zayıf Olduğunu Gösteren İşaretler!

  • Takım Ruhu: "Hiç Kimse İşini Tek Başına Büyütemez. Herkesin Bir Takıma İhtiyacı Var."

  • Derin Düşünür, Aidiyet ve Yalnızlık Özlemi

  • Haftanın Videoları

  • Haftanın Makaleleri

  • Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • 2024'te Yapay Zekayı Ücretsiz Öğrenmek için 5 Adım

  • Kitap


Disiplin denilince genel olarak aklımıza ilk gelen şey kısıtlamalar, kurallar ve zorunluluklar oluyor. Aslında disiplini tam tersi özgürlüğe giden bir köprü olarak görmeli.

Disiplin bir noktada, hedeflerinize ulaşmak için kendi kendinizin efendisi olmanız anlamına gelir. Hedeflerinize ulaşmak için gerekenleri yapma gücünü ve iradesini göstermektir. Bu da sizi istediğiniz hayatı yaşama özgürlüğüne götürür. Bu özgürlük maddi, manevi, karakter, çevre, aile, çocuk, arkadaş vs. gibi birçok anlamda özgürlük demek.

Şahsi hayatım boyunca disiplin uyguladığım konuların birçoğunda hamdolsun çok ciddi faydalar gördüm. Misal, uzmanlık alanım içerisinde olmayan ama okunmasının önemli olduğunu düşündüğüm 8 ciltlik bir kitap serisini aksatmadan (aksattığım zaman kazasını yaparak) günlük sadece 3-7 sayfa arası okuyarak 3-4 yılda tamamını bitirdim. Belki o kitaplara asla sıra gelmeyecekti ama küçük bir disiplin birçok şey öğrenememe vesile oldu. Son 4-5 yıldırda yine o minvalde 10 ciltlik bir kitabın 6 cilti benzer yöntemle bitti.

Günlük olarak elimden geldikçe ortalama 4-5 farklı kitap okuma, 2-3 farklı kitabın özetini çalışarak çalışmalarımı sürdürüyorum. O türden 5-10 ciltlik kitapları, ana noktada okuduğum kitapların yanında okumaya gayret ediyorum.

Yanlış anlaşılmasın. Bunları kendimi anlatma düşüncesiyle yazmıyorum. Zira amel olmadıktan sonra okuma ve yazmanın çok bir önemi yok… Ki, sizlerde bu duruma zaten şahitsiniz.

Bunları yazma nedenim disiplinin manevi ve maddi perspektifine dikkat çekmek. Bazı meselelerde sadece birkaç saatlik disiplinli olmanın tesiri bir haftadan başlayarak 30-40 yıla yayıldığında çok muazzam geri dönüşlere vesile oluyor. 60 yıl boyunca alnını secdeden kaldırmayan ve bir noktadan sonra, her namaza durup Allahu Ekber dediğinde artık kabenin kıblede belirdiği zat gibi, bizlerde belirleyeceğimiz herhangi bir konudaki disiplin ile çok farklı tekamüllere ulaşabiliriz. Bunu batılı mücrimlerin yaptığı yerde bir müslümanın yapmaması hem kendine hem ailesine hem de dinine büyük bir ihanet olsa gerek…Ki, bu da zaten halihazırda ahireti kaybedecek ameller işliyor olmamız demek.

Zira disiplin bazı meseleleri kolayca çözmeye vesile olabiliyor:

  • Hedeflere ulaşma/hedef içinde kalarak yolu terk etmeme

  • Zamanı doğru yönetme/hükmetme

  • Güvenli bir irade/çevreye tebliği tesiri

  • Stres, depresyon vs. gibi meselelerin çocukça şeyler olduğu gerçeğini farketme

  • Odaklanma ve odaklanma sonucu bütüncül karakter meydana gelişimi

  • Ümitsizliğin daim olması, kaosun sadece geçiş süreci olduğu hakikati

Maddeler daha fazla genişletilebilir. Ancak, bu 6 madde dahi birçok maddi ve manevi düzeni sağlamak için yeterli oluyor ve iş hayatında da tesirler meydana getiriyor.

Örnek;

Reshma Saujani, genç kızlara kodlama eğitimi veren Girls Who Code organizasyonunu kuran bir isim. Bu konudaki disiplini ile 2015 yılından bu yana milyonlarca genç kıza ulaşarak ilham kaynağı oldu. Disiplinli çalışmaları ve kararlı duruşu birçok insanın hayatının değişimine vesile oldu.

Mahatma Gandhi, disiplinli bir yaşam tarzı ile tanınırdı. Sade bir yaşam sürer, her gün meditasyon yapar ve belirli saatlerde çalışırdı. Onun bu disiplini, milyonlarca insanı etkileyerek büyük bir toplumsal değişim hareketine öncülük etmesini sağladı.

Elon Musk, SpaceX ve Tesla gibi şirketleri yönetirken disiplinden taviz vermiyor. Haftada 80-100 saat çalışarak, hem uzay endüstrisinde hem de otomotiv sektöründe öne çıkan isimlerden biri oldu. Hakkında yazılan kitapta da görüyoruz ki, aylarca ofiste kapı önünde yatmıştı. Yatak yok, rahatlık yok. Hatta duşlarını dahi kardeşi ile birlikte halı sahanın banyosunda alıyorlardı. 1950’lerden bahsetmiyoruz. (Musk’ın yaptığı müptezelliklerden ayrı olarak söylüyorum bu özelliklerini.)

Williams kardeşler, babalarının ilkokuldan beri birçok yokluğa ve zorluğa rağmen ortaya koyduğu disiplinin ürünleridir diyebilirim. Filmde de bu temayı çok iyi işlemişler. İzlemek birçok fikir verebilir.

Naomi Osaka, Serena Williams’ı yenerek tanındı. Burada şunuda görüyoruz ki, disiplin devam etmezse ya da disiplin bir üst noktaya taşınmazsa, o disiplin artık yeterli gelmeyebilir. Osaka’nın disiplini ve sıkı çalışması, tenis dünyasında birçok başarıya imza atmasını sağladı. Ayrıca, mental sağlığına önem vererek sporcuların psikolojik sağlığı konusunda da farkındalık meydana getirdi.

Yönetmen Christopher Nolan, filmlerinde sürekli olarak CGI (bilgisayar üretimi görüntüler) kullanmamayı tercih ediyordu. O da bunu disiplin haline getirmişti. Amacı koyduğu bu sınır ile filmlerinde gerçekliği yansıtmaktı.

Arianna Huffington, aşırı çalışmaktan dolayı yaşadığı sağlık sorunları sonrasında, uyku ve dinlenmeye odaklanan bir disiplin geliştirdi. Bu "esnek disiplin" yaklaşımı, hem kişisel sağlığını hem de iş başarısını artırdı.

Michael Jordan, basketbol kariyerinde sayısız başarısızlık yaşadı. Belgeselde de görüyoruz ki, o başarısızlıkları sadece disiplin ile atlatabilmiş. (İnsanın zorluklarla mücadelesi ve yaşa rağmen birçok noktada disiplinden kopmama anlatısı açısından çok faydalı belgesellerden biri. Bir sporcuyu değilde, ders alınacak noktalar nazarı ile izlemekte fayda var)

Malala Yousafzai, kız çocuklarının eğitimi için verdiği mücadele ile dünya çapında tanınan bir isim. Malala, disiplinli çalışmaları sayesinde Malala Fonu aracılığıyla dünya genelinde yüz binlerce kız çocuğunun eğitim almasını sağladı. Eğitim ve aktivizm konusundaki kararlılığı, onu bir lider haline getirdi. Yaptığı tek şey odaklandığı meselede disiplinden taviz vermemek.

Greta Thunberg, aynı zamanda eleştirilerin odağında da olan bir isim. Siyasi meselelere girmeyeceğim. Greta’nın yaptığı tek şey, her cuma okula gitmeyerek iklim grevi yapmaktı.. Ve bu eylemi dünya genelinde büyük yankı buldu.

Evet, onlarca isim daha eklenebilir. Zira, çok sayıda bu konuda başarılı olmuş insan görebiliyoruz. Ve bu meselede çok farklı farklı disiplinler mevcut.

  • Üretken Disiplin

  • Esnek Disiplin

  • Mikro Disiplin

  • Paradoksal Disiplin

  • Sosyal Disiplin

  • Teknolojik Disiplin

  • Kişiselleştirilmiş Disiplin

Bu her madde için tanımlamalar yaparak fazla vaktinizi almak istemiyorum. Detaylı bilgi için kısa bir araştırma yeterli olacaktır.

Önemli olan nokta, her konu veya her kişi için farklı disiplinlerin geliştirilebileceği hakikati.

Örneğin, "November Project" adlı ücretsiz fitness topluluğu, insanları her türlü hava koşulunda birlikte egzersiz yapmaya teşvik eder. Bu sosyal disiplin yaklaşımı, binlerce insanın hayatını değiştirmeye vesile olmuş.

Misal, Silikon Vadisi'nin önde gelen isimlerinden Tristan Harris, "İyi harcanan zaman" hareketi ile insanların teknoloji kullanımında daha bilinçli ve disiplinli olmalarını savunarak teknolojik disipline vurgu yapıyordu.

ADHD ile yaşayan girişimci Peter Shankman, hiperaktivitesini avantaja çevirerek, uçaklarda yazı yazma alışkanlığı geliştirdi. Bu, onun için ideal bir odaklanma meydana getirdi. vs.

Yani herkes için geçerli tek bir disiplin modeli yoktur.

Peygamber Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) günlük hayatıda sabah namazıyla başlar ve günün her vaktinde belirli ibadetler ve aktivitelerle devam ederdi.

Sabah namazından sonra ashabıyla sohbet eder ve onların sorularını yanıtlardı.

Öğle vakti, kısa bir dinlenme (kaylûle) ve öğle namazıyla geçirilirdi. Ve günlük işlere devam edilirdi.

İkindi vakti, günlük işlerin sona ermeye başladığı ve ikindi namazının kılındığı bir zamandı.

Nebi sav buyuruyor ki;

"Gece bir grup, gündüz de bir grup melek yanınızda olurlar. Bunlar sabah ve ikindi namazları vaktinde bir araya gelir ve nöbet değişimi yaparlar. Rableri namaz kılmış kullarının hallerini en iyi bildiği halde, yine o meleklere: ‘Kullarımı ne halde bıraktınız?' diye sorar. Onlar da: 'Biz onları namaz kılar halde bıraktık ve yanlarına da namaz kılarken varmıştık', derler.’’

Efendimiz sav'in pek terk etmediği bir âdeti vardı: Her ikindi namazından sonra hanımlarını dolaşır, onların hal ve hatırlarını sorar, ihtiyaçlarını tesbit ederdi. Bu mutad ziyaretlerinde  Evzac-ı Tahiratın her biri yanlarında bulunanlardan Efendimiz sav'e ikramlarda bulunurlardı.

Akşam namazından sonra aile sohbetleri yapılırdı.

Yatsı namazı kılındıktan sonra dua edilir ve dinlenmeye çekilirdi.

Gece vakti, teheccüd namazı ve diğer ibadetlerle geçirilirdi.

Misal, Hz. Aişe ise şu şahitliğini aktarıyor;

"Allah Resulü her gece yatağına girdiğinde iki elini birleştirir, onlara üfler, İhlâs, Felak ve Nas sûrelerini okur, sonra da başından başlayarak, vücudunda ulaşabildiği her yere elini sürer ve bunu üç defa tekrar ederdi.’’

Bu bir manevi disiplin örneğidir. Ve 24 saate içerisine yayılan stratejik bir bağ örgüsüdür.

Kısaca, Hz. Peygamber sav zaman zaman ashabına ziyaretlerde bulunur, gündelik meşgalelerini deruhte eder, devlet başkanı olarak kamuyu ilgilendiren işlere bakar, nazil olan âyetleri vahiy katiplerine yazdırır, hemen yerine getirilmesi gereken emirler varsa bunları bir münadi vasıtasıyla halka duyurur ve gelen misafirlerle ilgilenirdi.

Görüldüğü üzere İslam üç ana maksada uygun olarak yaşamayı emrediyor.

1. İbadet,
2. Rızık,
3. Tefekkür, tebliğ ve aksiyon.

Nitekim yüzlerce değerli insanda bu yöntemi hiç aksatmadan devam ettirmiş ve disiplinden asla taviz vermemiştir. Birçok farklı yöntem geliştirirek disiplinlerini daim hale getirmişlerdi;

Örneğin,

Biruni, yaşamında ihti­yaç duyduğu iaşeyi temin için senede iki gün, yani (21 Mart) ve Mihrican (bayram) günleri hariç ilimlerin ka­pılarını açar, benzeri ve yakın meseleleri ihata eder (kapa­lı ve gizli yönleri yakalar), neredeyse eli kalemden, gözü tetkikten, kalbi tefekkürden ayrı kalmazdı. Bu iki günde yetecek kadar yiyecek ve maişeti temin ederdi. Senenin diğer geri kalan günlerinde ise müşkilat perdesini yüzün­den kaldıran ve kapalı meseleleri kendisine açan ilim, onu bu tip işlerle meşgul olmaktan uzaklaştırıyordu.

Ebû’l-Hasan el-Attâr, meyve ve salatalık yemezdi. Buna sebep olarak şöyle derdi: “Vücudumun suyunu artırıp uykumun gelmesinden korkuyorum.”

Ubeyd İbn Yaiş der ki; 30 yıl boyunca geceleri kendi elimle birşey yemedim. Ben hadis yazarken kardeşim lokmaları dilime koyardı.

Taberi sorar, ‘Size Kuran tefsiri yazdırmamı ister misiniz? Onlarda ‘hacmi ne kadar olur?’ diye sorarlar. Taberi ise 60 bin sayfa deyince, ömür yetmez derler. Bunun üzerine disiplinli bir çalışmanında neticesinde 7 yılda 6 bin sayfalık özet bir tefsir yazar.

İbni Cerir’in talebeleri anlatır. O 86 yıl yaşadı. Kitaplarının sayfalarının sayısının ömrüne tatbik ettik, hergün 28 sahife düşerdi. Bu da toplamda 700.000’den fazla sayfa yazı demek. Peki bunu nasıl yapardı? Namazlardan sonra sürekli olarak yazar ve arada biraz dinlenir ve tekrar yazardı. Koyduğu bir saat diliminde de talebelerini yetiştirirdi.

İbn-i Şahin der ki; 330 eser yazdım. Tefsiri Kebir 1000 cüzdür, Mürsed 1300 cüzdür…

Zehebi diyor ki; “Bir hadisi elli kez yazmasak onu tam anlamıyla tanıyıp bilmiş olmazdık.”

Fudayl İbn Iyad, Cuma’dan cumaya konuştuğu kelimeleri sayan insanlar biliyorum derdi.

Davuud-ı Tai, ekmeği suya koyup yer ve şöyle derdi: "Bu şekilde yemekle, çiğneyerek yemek arasında 50 ayet kıra­at edecek vakit farkı vardır.

Osman Bakıllani ise şöyle demişti: "İftar vakti yemek yemek sebebiyle zikir­ den uzak kaldığım için sanki ruhumun çıkacağını hisse­der gibi oluyorum."

Fahruddin Razi, terceme-i halinde, geriye 200 kadar kitap bırakmıştı, bunların bir kıs­mının -meşhur tefsiri gibi- 32 cüz ile birkaç sayfalık ri­sale arasında değiştiği zikredilir. Kadı Şemsuddin el-Hui, Razi’nin şöyle dediğini aktarır: ‘'Vallahi yemek yerken ilim­ le meşgul olamadığım için çok üzülüyorum. Çünkü za­man ve vakit çok kıymetli birşeydir."

&

Bu son kısımdaki örneklerin daha fazlası ile ilgili olarak Gudde’nin ‘Zamanın Kıymeti’ isimli kitabına bakabilirsiniz.

Evet, Allah Resulü sav buyuyor ki;

"Kim ‘subhanellahi ve bihamdihi’ derse cennette kendisi için bir hurma ağacı dikilir.'‘

Görüldüğü üzere bu zikr, sadece iki saniyelik bir zaman alıyor. Bu zikri günlük bir disiplin içerisinde devamlı bir hale getirmenin bizlere kazandıracağı şeyi hayal edebiliyor muyuz?

Şihabuddin Ahmed, bir şeyler okuyan Muhammed Salih Farfûr’a sorar:

“Boş vakitlerinizi nasıl geçiriyorsunuz?”

Hazret başını kaldırır ve;

“Boş vakit dediğin ne ki?” diye sorar ve okumasına devam eder.

Gudde’ diyor ki, Çünkü onların hayatında “boş vakit” diye bir kavram yoktu. Kaldı ki Rabbimiz de bir iş bitirildiğinde hemen diğerine geçilmesini tavsiye etmektedir (İnşirah Suresi, 7).

Ne yazık ki, günümüzün insanın en büyük sorununu disiplin, zaman yönetim ve somut bir hayat planının olmaması. Umarım daha fazla ertelemeden biran önce hayati derecede önemli olan bu 3 konuyu hayatımıza geçirmek nasip olur. Yoksa hem bizler hem de nesiller helak olup gidiyor.

YENİ BİR SİSTEM İÇİN BU EĞİTİMİ ALABİLİRSİNİZ

TÜM BÜLTENLER


Üçüncü Dünya Savaşı Çıkar ve Nükleer Bomba Atılırsa Neler Yapılmalı?

Bu hafta bülten için ilk yazı olarak ‘‘Savaşa Nasıl Hazırlanmak Gerekiyor?’’ başlıklı bir makale yazıyordum. İlk birkaç paragrafı bitirdikten sonra, Erkan Öz’ün bu konuya dair gün içindeki paylışımı denk gelince, ‘vardır bir hayr’ deyip devam etmedim.

Onun içeriği çok daha kapsamlı ve detaylı olduğu için ayrı bir makale olarak siteye eklemek istedim. Zira X’te bu tür önemli paylaşımlar kaybolup gidiyor. Savaş öncesi hazırlık yapmak ve arada sırada bu bilgilere bakmak gerekebilir. Kaynaklarıda yazı içerisinde mevcut. Sizlerde arşivinizde tutabilirsiniz.

Konuya dair eğer bir ihtiyaç olursa başladığım o makaleyi de bitirip sizlerle paylaşırım. Ama şimdilik Öz’ün bu makalesi önlem için ihtiyacı karşılıyor.

Makale’yi buradan okuyabilirsiniz.

Zor İnsanlara Nasıl Katlanırsın: Parçalı Sevme Tekniği

Beyhan Budak güzel bir fikir veriyor. İşe yaradığını da ifade edebilirim. Belli ölçüler içerisinde bu yöntemi farklı halleriyle yıllardır kullanıyorum. Fitne, fesat, fucur, gıybet, zan vs. gibi birçok pisliği minimuma indiriyor. Denemekte fayda var.

Zor insanlarla başa çıkmak için, onları hayatımızdan tamamen çıkarmak yerine, rahatsız eden yönlerini sınırlayarak kısmi ilişkiler kurabiliriz yönetimini anlatıyor.

Bu sayede ‘yalnızlaşmadan daha mutlu olabiliriz’ diyor. Parçalı sevme tekniği, bizi rahatsız eden kısımları dışarıda bırakıp, insanlarla belirli alanlarda ilişki kurmayı önerir. Ancak, narsist ve manipülatif kişileri tamamen hayatımızdan çıkarmamız gerekebilir.

Arkadaşlık dinamiklerini, ilişkilerdeki çatışma çözüm stratejilerini, sağlıklı sınır belirleme uygulamalarını ve toksik ilişkilerin ruh sağlığı üzerindeki zararlı etkilerini inceleyerek bu yöntemden değerli faydalar elde edebiliriz.

Daha fazla bilgi İçin…

Mali Açıdan Sorumsuz Bir Aile Üyesiyle Başa Çıkmak

Sağlıklı Sınırlar Nasıl Belirlenir ve Olumlu İlişkiler Nasıl Kurulur?

Linkedin

📌Şirket Kültürünün Zayıf Olduğunu Gösteren İşaretler!

‘‘Üzerinde sıksık durduğumuz bir konu. Ne yazık ki, hala bu kültürü oluşturmak için yeterli insan sayısı yok. Sistemsizlik bizleri çukura doğru götürüyor. Üstelik sadece bizleri değil, aile, arkadaş, şirket vs.. gibi tüm toplum katmanlarını.

CEO Gülten’de şirketlerle alakalı bu noktaya temas etmiş:

Şirket kültürü, bir şirketin başarısının temelidir. Dedikodular ve olumsuz konuşmalar yaygınsa, çalışanlar ilgisiz veya motivasyonsuz görünüyorsa, yeni fikirlere şüpheyle yaklaşılıyorsa dikkat edin.

Sorunlarda hızla başkaları suçlanıyor ve çalışanlar endişelerini dile getirmekten çekiniyorsa, kurallar sürekli değişiyor veya görmezden geliniyorsa, kültürünüz zayıf demektir. Küçük grupların ekip içinde bölünmelere neden olması ve çalışanların uzun saatler çalışmak zorunda kalması da diğer işaretlerdir.
Şirket kültürünüzü güçlü tutmak liderin görevidir!’’

Unsplash

Takım Ruhu: "Hiç Kimse İşini Tek Başına Büyütemez. Herkesin Bir Takıma İhtiyacı Var."

Hayatta bazı şeyler vardır ki tek başına başarmak neredeyse imkansızdır. İşte tam da bu noktada, "Hiç kimse işini tek başına büyütemez. Herkesin bir takıma ihtiyacı var." sözü devreye girer. Bu sözün ne kadar doğru olduğunu anlamak için etrafımıza bakmamız yeterli. İster küçük bir işletme sahibi olun, ister büyük bir projeyi yönetin, takım çalışmasının gücünü ve önemini mutlaka fark etmişsinizdir.

Takım çalışması, sadece iş yükünü paylaşmak anlamına gelmez; aynı zamanda birlikte gülmek, zor anlarda birbirine destek olmak ve ortak başarıları kutlamaktır. Birlikte çalışmanın getirdiği bu sıcaklık ve samimiyet, iş hayatını daha keyifli ve verimli hale getirir.

Mahallemizdeki küçük bir kafe düşünün. Sahibi, her sabah erkenden kalkıp kahveleri hazırlıyor, masaları düzenliyor ve müşterilerini güleryüzle karşılıyor. Ancak bu kafe, sadece sahibinin çabalarıyla ayakta kalmıyor. Mutfakta çalışan aşçı, garsonlar ve temizlik personeli, hep birlikte bu küçük işletmeyi başarılı kılıyorlar. Bir gün, kafenin sahibi hastalandığında, takım arkadaşları hemen devreye giriyor ve işleri aksatmadan devam ettiriyorlar.

Bir yazılım projesi üzerinde çalışan bir grup arkadaş düşünün. Her biri farklı alanlarda uzman: biri yazılım geliştirici, biri tasarımcı, biri proje yöneticisi. Bu arkadaşlar, bir araya gelerek harika bir uygulama geliştiriyorlar. Geceleri birlikte çalışıyor, kod yazarken bir yandan kahve içip sohbet ediyorlar. Proje başarıyla tamamlandığında, hep birlikte kutlama yapıyorlar. Bu süreçte yaşadıkları zorlukları ve başarıları paylaşarak aralarındaki bağları güçlendiriyorlar.

Spor dünyasında takım çalışmasının ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliriz. Bir futbol takımı düşünün. Her oyuncu, kendi pozisyonunda en iyi performansı sergilemek için çalışır. Ancak, takım arkadaşlarıyla uyum içinde oynamazsa, başarıya ulaşması mümkün değildir. Takım ruhu, birlikte kazanmanın ve kaybetmenin getirdiği dostluk ve dayanışma duygusuyla pekişir. Birlikte antrenman yaparken, maçlardan sonra zaferi kutlarken ya da yenilgiyi değerlendirirken, takım olmanın sıcaklığını hissederler.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Üstelik bu takım çalışması manevi çalışmalar içinde çok çok faydalı bir strateji…Ki, bu konuya sonra temas etmemiz gerekiyor.

Evet, "Hiç kimse işini tek başına büyütemez. Herkesin bir takıma ihtiyacı var." yaklaşımı, hayatın her alanında geçerli değişmez bir kanun. Ailenden tutunda, iş dünyasında, küçük işletmelerde, büyük projelerde ve spor takımlarında, takım çalışmasının gücünü ve önemini her daim bir plan içerisinde götürmemiz gerekiyor. Bu noktada şuan düşünmeli. Bizim böyle bir ekibimiz ve ekip ruhumuz var mı?

Unsplash

Derin Düşünür, Aidiyet ve Yalnızlık Özlemi

Makale, aidiyet ve yalnızlık temalarını, derin düşünürlerin ve manevi gezginlerin deneyimlerini ele alıyor. Yazar, bu duyguların teknoloji, sağlık salgınları ve toplumsal huzursuzluk gibi modern dünyanın zorluklarıyla nasıl bağlantılı olduğunu tartışıyor. Ayrıca, yalnızlığın hem dost hem de düşman olabileceğini ve doğayla bağlantı kurmanın aidiyet hissini yeniden bulmada nasıl yardımcı olabileceğini vurguluyor.

Kısa birkaç not:


Yazar;

  • Kendi hayatında aidiyet ve yabancılık temalarının nasıl merkezi bir rol oynadığını ve bu duyguların kendisini nasıl etkilediğini kişisel bir bakış açısıyla paylaşıyor. Yalnızlık, terk edilmişlik ve dışlanmışlık gibi hislerin, yazarın içsel dünyasında derin izler bıraktığını belirtiyor.

  • Derin düşünmenin ve manevi bir gezgin olmanın, kendi içsel kayıp duygusuyla ve varoluşsal yabancılaşmayla nasıl bağlantılı olduğunu anlatıyor. Derin düşünmenin yalnızlık gerektirdiğini ve bu durumun aidiyet arayışıyla nasıl çatıştığını kendi deneyimleri üzerinden açıklıyor.

  • Yalnızlığın hem dost hem de düşman olabileceğini, yalnızlıkta kendi düşüncelerini duyabilmenin ve berraklık bulabilmenin özgürlüğünü yaşarken, aynı zamanda bunun zararlı yönlerini de deneyimlediğini ifade ediyor. Yalnızlığın, kişinin en gerçek ve en derin doğasıyla bağlantı kurmasına nasıl olanak tanıdığını kendi tecrübeleriyle açıklıyor.

  • Teknoloji, sağlık salgınları ve toplumsal huzursuzluk gibi modern dünyanın zorluklarının, kendisinin ve başkalarının izolasyon hissine nasıl sürüklendiğini anlatıyor. Bu zorlukların aidiyet ve yalnızlık duygularını nasıl etkilediğini kendi yaşamından örneklerle aktarıyor.

  • Carl Jung’un yalnızlık ve arkadaşlık üzerine görüşlerini kendi deneyimleriyle ilişkilendirerek, derin düşünürlerin yalnızlık ve arkadaşlığa nasıl duyarlı olduklarını ve bu durumun kendi hayatında nasıl yankı bulduğunu açıklıyor.

Bu kişisel yansımalar, okuyucunun yazarın deneyimlerine ve düşüncelerine daha derin bir anlayışla yaklaşmasını sağlıyor.

Daha fazla bilgi için:

İzolasyon Arayışı Kişisel Gelişime Nasıl Katkı Sağlayabilir?

Doğayla Yeniden Bağlantı Kurduğumuzda Ne Olur - Daha İyisi

İnsanlardan Fazlasıyla İlişki Kurmak: Varlıklar Arası Ritüellik ve Maneviyat...

Unsplash

İyi ve kötü arkadaşlıkların insana tesirine dair!

Dost ve arkadaşlıklar hayatımızın en önemli parçalarından biri olduğu malum. Ancak bu konuya stratejik bir çalışmamız çoğu zaman hiç olmadı. Planlı bir arkadaşlık yerine daha çok akış içerisinde denk gelen arkadaşlıkları tercih ediyoruz. Oysa ki iyi bir arkadaşlık bizi yukarı taşırken, kötü bir arkadaşlık ise bizi aşağı çekiyor. Yıllardır gözlem yaptığım bir meseledir. Arkadaşı ve okuması stratejik olmayan bir kul dünya ve ahiret adına çok şey kaybedebiliyor.

Fatih hoca , İslam alimlerinin ve düşünürlerinin arkadaşlık üzerine söyledikleri değerli sözleri bir araya getirmiş. Onların öğütleri, sadece geçmişin değil, günümüzün de ışığında değerlendirilmeli. Örneğin, sosyal medyada sürekli negatif paylaşımlar yapan biriyle arkadaşlık etmek, zamanla bizim de ruh halimizi olumsuz etkileyebilir. Bu bile başlı başına ciddi bir malayaniyat ve kaos meydana getiriyor. Ki, bu konuda sayısı örnek mevcut. Dikkat etmekte fayda var;

‘‘1-Zübeyri şöyle demiştir: "Hasan bin Salih ile oturduğumda geceyi sıkıntı içinde geçirirdim, Süfyan-ı Sevrî ile oturduğumda salih amel yapmayı düşünürdüm, Şerik bin Abdullah ile oturduğumda ise güzel edep öğrenirdim..."

2-İmam Gazali şöyle demiştir: "İnsanlar, doğaları gereği benzerlerine özenirler ve taklit ederler. Hatta farkında olmadan birbirlerinden etkilenirler." Aynı şekilde, uzun süreli arkadaşlık ve çok fazla yakınlık, ahlak ve karakter üzerinde belirgin bir etki bırakır.

3-Allah Teâlâ şöyle buyurur: "O gün dostlar birbirine düşman olacaktır, Allah'tan korkup sakınanlar hariç" (Zuhruf, 67). İbn Kesir, "Allah için olmayan her dostluk kıyamet günü düşmanlığa dönüşecektir, Allah için olan dostluklar hariç" demiştir.

4-İbn Hibbân: "Akıllı kişi, kötü insanlarla arkadaşlık yapmaktan kaçınır" demiştir.

5-Hattâbi (rahimahullah) şöyle demiştir: "Arkadaşlar iki türlüdür: Biri zorluk zamanında yanında olan, diğeri ise refah zamanında dost olan. Zorluk zamanındaki dostu koru, refah zamanındaki dosttan kaçın, çünkü onlar en tehlikeli düşmanlardır."

6-İbn Kuteybe şöyle demiştir: "İhtiyacı oranında seni seven kişiye dikkat et, ihtiyacı bittiğinde sevgisi de biter." Yine İmam Hattâbi şöyle demiştir: "Bir amaç için seni seven kişi, amacı bittiğinde sevgisi de biter."

7-İbn Hibbân şöyle demiştir: "Akıllı kişi çabuk değişen ve tutarsız kimseyle arkadaşlık yapmaz."

8-Ali bin Hasan oğluna şöyle demiştir: "Cimri biriyle arkadaşlık yapma, çünkü en çok ihtiyacın olduğu anda seni yüzüstü bırakır."

9-Süfyan-ı Sevrî (rahimahullah) şöyle demiştir: "Dünyaya dalan, sürekli dünya işlerinden bahseden insanlarla oturmaktan sakın. Çünkü onlar dinini ve kalbini bozarlar."

10-Gazzali şöyle demiştir: "Arkadaşlık yapacağın kişinin dünyaya düşkün olmaması gerekir. Dünyaya düşkün birinin arkadaşlığı, zehirli bir yılanın sokması gibidir.

11-Cafer es-Sâdık şöyle demiştir: "Korkak biriyle arkadaşlık yapma, çünkü sıkıntı anında seni terk eder ve kaçar."

12-İmam İbn Hibbân şöyle demiştir: "Ahmaklığın işaretlerinden bazıları şunlardır: Hızlı cevap verme, düşünmeden hareket etme, aşırı gülme, sürekli etrafa bakma, iyi insanları eleştirme, kötü insanlarla arkadaşlık yapma.

13-Ahmak kişi, ona yüz çevirdiğinde üzülür, ona ilgi gösterdiğinde ise kibirlenir. Ona sabrettiğinde seni cahillikle suçlar, ona cahillik ettiğinde ise sana sabreder. Ona iyilik yaptığında, bunu kötü olarak değerlendirir; ona kötülük yaptığında ise sana iyilikle karşılık verir.

14-Ona adaletle davrandığında, seni zalim olarak görür; ona haksizlik ettiginde ise senden intikam alır. Ahmak kişinin en belirgin özelliklerinden biri dilidir; kalbi, dilinin ucundadır, ne düşünürse hemen söyler."

15-İbn Abdülberr şöyle demiştir: "Fâsıkın sevgisi en çabuk biten şeydir."

16-Nevevi şöyle demiştir: "Zalim insanlardan uzak durmak, onlarla oturmaktan sakınmak ve bozguncularla oturmamak gerekir; çünkü onların cezalandırılmasından dolayı insana da bir ceza gelebilir."(Bilgilerin kaynağı: Alukah, 27/10/2022)

Unsplash

Unsplash

Unsplash



Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Yapay zeka veri merkezlerini beslemek için elektrik talebindeki ani artış, birçok yerde arzı aşıyor ve temiz enerjiye geçiş girişimlerini tehdit ediyor. Toplamda, dünyanın veri merkezleri zaten bir yılda orta büyüklükteki bir ülkenin tükettiği kadar elektrik kullanıyor.

  • Bu yılki seçimlere iki yapay zeka "adayı" yarışıyor ; biri ABD'nin Wyoming eyaletinde, diğeri ise Birleşik Krallık'ta. Bu kampanyaların yasallığı belirsizliğini koruyor.

  • LinkedIn , kullanıcılara iş aramalarında yardımcı olabilecek üretken yapay zeka kariyer koçlarını tanıtmaya hazırlanıyor.


    2024'te Yapay Zekayı Ücretsiz Öğrenmek için 5 Adım


    1. Adım: Python'u öğrenin

    Temel geliştirme için az kodlu yapay zeka araçlarını keşfedin.

    Ücretsiz Kurs

    2. Adım: Ücretsiz Harvard Kursu ile Yapay Zekayı Öğrenin

    Kurslar aracılığıyla Python'un temellerinde ustalaşın. Pratik yapın, projeler oluşturun.

    Ücretsiz Kurs

    3. Adım: Git ve GitHub'u öğrenin

    Kurs sonrasında Python'da yapay zeka modellerini uygulayacaksınız. Git ve GitHub'ı öğrenmek kod yönetimi, işbirliği ve çalışmanızı sergilemek için hayati öneme sahiptir.

    Ücretsiz Kurs

    Adım 4: Büyük Dil Modellerinde Uzmanlaşmak

    ChatGPT gibi Yüksek Lisans'lar ölçekleri, genelleme yetenekleri ve bağlamsal anlayışlarıyla yapay zekada devrim yaratıyor ve onları modern iş akışları için hayati hale getiriyor.

    Ücretsiz Kurs

    Adım 5: Büyük Dil Modellerine İnce Ayar Yapma

    LLM'nin temel konularına hakim olduktan sonra, bunları belirli görevler için hassas şekilde ayarlamaya çalışın. Bu beceri, özel veri kümeleri kullanan işletmeler için değerlidir.

    Ücretsiz Kurs

Kitap

Kabil'i Yetiştirmek, Dan Kindlon ve Michael Thompson tarafından yazılmış, erkek çocukların yetiştirilmesi üzerine bir kitaptır. Erkek çocuğu olan ailelerin okuması faydalı olacaktır.

Kitabı anlatan Daniel Goleman diyor ki;

Kâbil’deki duygusal eğitimin eksikliği, duygusal miras olarak oğullarımızda hâlâ yaşıyor olabilir mi?

Kâbil’i (kendi oğullarımızda) sil baştan yetiştirmemiz ve bu sefer ihtiyaç duyduğu duygusal farkındalığı da kazandırmamız mümkün mü?

Kâbil’i Yetiştirmek, sürekli ıstırap içinde yaşayan, üzgün, öfkeli, korkmuş, sessiz oğlan toplumunun ayrıntılı fotoğraflarını çekiyor: Bir oğlan “harbi” olmayı neden maçolukla eşleştirir? Her şeyi içine atmayı ve tek başına sırtlamayı neden bir güç göstergesi gibi algılar? Cinselliği neden hem kızlara hem de rakip hemcinslere üstünlük sağladığı bir arena gibi görür?’’

Evet, kitabın yazarlarından biri olan Michael kendi babası ile ilgili, empati yeteneğini borçlu olduğu annesine, babasıyla ilişkilerine müdahale ettiği için, ‘keşke ilişkimizi yönetmeseydi’ sitemi ediyor ve babasıyla sürekli yakınlık kurma çabasında olmalarına rağmen bunu başaramamaları üzerine babasını kaybettikten sonra “babam aklımdan hiçbir zaman tamamen çıkmıyor.” Diyor.

Yazarlar;

“Bir çocuğun gözünde ebeveynin muazzam bir gücü vardır. Cüsse ve zeka olarak çocukların üzerinde ulu dağlar gibi yükseliriz. Onların gözünde birer deviz, inanılmaz biçimde yetkiniz ve dünyalarına hükmetmekteyiz. Üç metre uzunluğunda öfkeli bir adamla karşılaştığınızı hayal edin, çocukların bu cüsse farkı karşısında nasıl hissettiğine dair bir fikriniz olur. Bizler aniden patlayıp çocuğu otuz saniye haşladıktan sonra sakince ve hiçbir şey olmamış gibi telefona cevap verebiliriz. Ama bir çocuk için (özellikle de küçük bir çocuk için) o öfke tüm evrende gümbürdemeye devam eder.” ayrıntısını düşerek bazı temel noktalara temas ediyorlar.

Kitapta genel olarak inceleme noktaları şunlar;

Duygusal Okuryazarlık Aşamaları:

  • Duyguları tanımak ve isimlendirmek

  • Ses, yüz ifadesi ve beden dilinin duygusal içeriğini ayırt etmek

  • Duygusal durumları ve tepkileri anlamak

Toplumsal Algılar ve Yanlış İnançlar:

  • Erkek çocukların duygusal bağlar kurma ihtiyacı kızlar kadar önemlidir.

  • Testosteron seviyelerinin saldırganlıkla ilgisi olmadığı açıklanmıştır.

  • Erkek çocuklarının kavga ve saldırgan eğilimlerinin kültürel bir olgu olduğu vurgulanmaktadır.

Ebeveyn ve Rol Model Önemi:

  • Ebeveynler, özellikle babalar, erkek çocuklarının duygusal gelişiminde büyük rol oynar.

  • Annenin ve babanın davranış biçimleri ve ilişkileri, çocuğun duygusal zekasını ve kendine dair algılarını şekillendirir.

Disiplin ve Eğitim:

  • Nitelikli disiplin, tutarlı, düşünülmüş ve şefkatli bir rehberlik sunar.

  • Disiplin, çocukları sürece dahil eder, soyutlanmayı değil temas kurmayı teşvik eder.

Erkek Çocuğu Yetiştirme Sorunları:

  • Erkek çocukların duygularını ifade etmekte zorlanmaları yüksek hareketlilik ve dürtüselliğe yol açabilir.

  • Şiddet ve öfkeye yönelme, duygusal becerilerin yetersizliğinden kaynaklanabilir.

Babalar ve Oğullar İlişkisi:

  • Babalar, oğulların kendilerine dair kanaatleri üzerinde kuvvetli bir etkiye sahiptir.

  • Babalarla kurulan duygusal bağ, çocuğun ileride sosyal ve duygusal becerilerini etkiler.

Anneler ve Oğullar İlişkisi:

  • Anne ile fiziksel yakınlık, duygusal rahatlık sağlar ve önemlidir.

  • Anneler, oğullarına sevgiyi ve saygıyı hissettirmede ve kavrayışlarını genişletmede önemli bir rol oynarlar.

Şiddet ve Empati:

  • Erkek çocuklarına dünyayı tehditkar görmeyi öğreten zihinsel altyapının değiştirilmesi gerektiği belirtilir.

  • Empati geliştirilmesiyle şiddet eğilimlerinin önlenebileceği savunulmaktadır.



Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER İÇİN TIKLAYIN

Önceki
Önceki

Borç Köleliği ve Zulüme Ortak Olmak

Sonraki
Sonraki

Kendi Kendine Öğrenme Sanatı: Ve Kişisel Çürüme Süreci