Hz. Musa stratejisi: Tatil günü ve kuşluk vakti

Bir insana, topluma veya sisteme bir şeyler anlatmak, yapmak, çözmek için vakit-zaman dilimleri çok büyük önem arz ediyor. Muhakkak bir zaman tekamülünüz olmalı.

Saat, gün, gün blokları, hafta, ay, yıl mevsim geçişleri, dönemler vs. göre bir planlama ve strateji oluşturulmasına dair haftalık bültende sık sık paylaşımlar yaptığımız için konuya dair bu pasaj da detaya girmiyorum. (Küçük bir not: Akşam 21.00 sonrası önemli bir toplantı ve görüşme yapmayın. İhtimal dahilinde ise mahkeme ile ilgili davalarınızı muhakkak sabah saatlerine denk getirmeye gayret edin. Önemli kararlarınızı kesinlikle sabah 05.00-12.00 arası alma stratejisini benimseyin. Kesinlikle öğleleri kaylule yapın.)

Evet, Kuran’ı Kerim’de geçen Hz. Musa-Firavun taratışması bu dönem planlamaları için de çok şey anlatıyor. Konuya dair Mercan’ın kitabında Hz. Pir’in değerlendirmesi bizlere fayda sağlayabilir. Kitaptan aktarıyorum:

‘‘Kur’ân-ı Kerim’de, Hazret-i Musa’nın Firavun ile karşılaşma ânı ve Firavun’un sihirbazlarıyla münazaraları da dört ayrı sûrede çok teferruatlı bir şekilde anlatılır.

Firavun, sihirbazları ile Hazret-i Musa’nın yapacakları münazara öncesinde Hazret-i Musa’ya, “Uygun bir buluşma vakti tayin et, düz geniş bir alanda buluşalım. ” der ve söz hakkı verir. Münazaranın zamanını ve kimin önce başlayacağını Hazret-i Musa tayin eder ve Firavun buna uyar.

Hazret-i Musa, halkın en yoğun şekilde bu münazarayı izleyebilmesi için tatil olan bir bayram gününü ve sabah vaktini tercih eder:

“Karşılaşma zamanı bir bayram günü olsun ve halk sabahleyin toplansın.”

Firavunun sihirbazlarının ellerinde değnekleri ve ipleri, Hazret-i Musa’nın ise asası vardır. Sihirbazlar, “Musa, istersen hünerini önce sen ortaya koy, istersen biz ortaya koyalım. ” derler.

Hazret-i Musa, “Hayır, önce siz marifetinizi ortaya koyun. ” cevabını verir.

Böylece münazara sihirbazların ellerindeki değnekleri ve ipleri yere atmalarıyla başlar. Sonra sıra Hazret-i Musa’ya gelir. Münazara Hazret-i Musa’nın galibiyetiyle sonuçlanır ve sihirbazlar, Allah’a iman ettiklerini ilan ederler.

Firavun’un “Benden izin çıkmadan mı ona inandınız, demek ki size sihri öğreten ustanız oymuş, ellerinizi ve ayaklarınızı farklı yönlerden keseceğim, sizi hurma dallarına asacağım! Kimin azabının daha şiddetli, daha devamlı olduğunu o zaman anlarsınız!” tehditleri sihirbazları bu kararlarından döndüremez.

Sihirbazlar, “Mümkün değil, bize gelen bunca delillere ve bizi Yaratan’a karşı seni tercih edemeyiz. İstediğin hükmü ver, senin hükmün nihayet bu dünyada geçer. Biz Rabbimize iman ettik. O’nun günahlarımızı, özellikle bizi yapmaya zorladığın sihir günahını affedeceğini umuyoruz. İman edenlerin öncülerinden olduğumuzdan ötürü, umarız ki Rabbimiz günahlarımızı affeder. ” cevabını verirler.

Hz. Fetih anlatıyor: “Zamanı bile peygamber feraseti, tam da halkın tatil edildiği gün... Hem de Hazret-i Musa’nın stratejisine uygun olarak kuşluk vakti. Sihirbazlar ‘Önce sen hünerlerini ortaya koy.’ diyorlar. Hazret-i Musa, ‘Siz elinizde ne varsa yere atın görelim.’ diyor.

Burada böyle bir müsamaha görülüyor. Şimdi çağın firavunlarından birine gitseniz, gel seninle bir konuşalım, tartışalım derseniz, zindanı boylarsınız. Günümüzün firavunlarına bir şey teklif etseniz, ‘Siz çıldırmışsınız.’ derler.

Eski firavunlar mı insaflı, şimdi İslâm kıyafeti giymiş çağdaş firavunlar mı... Firavunun toleransı, demokratik telakkisi, Firavun olmasına rağmen...”

“Devletin başında rehberler olmazsa, ister istemez diktatörlüğe varıyor. İdeal sistem, Raşid halifeler dönemi (632-661). Her halife ayrı bir kabileden geliyor. Gerçek mânâda demokrasi o demek.

İnançlara, fikirlere saygı... Emevi dönemine (661-750), Abbasi dönemine (750-1262) bakın... Osmanlı’da 2. Mahmud’a kadar (19. yüzyıl başı) diktatörlük olmamış. Ulemanın gözüne bakmışlar. Ulemadan kopunca esasen bunlar başlamış...” (Mercan, Hz. Fetih)

Önceki
Önceki

‘‘Ben nasıl cehennemlik olurum?’’

Sonraki
Sonraki

‘‘Eski hallerini unuttular, yalan söylediler ve zenginliği kaybettiler! Ama o bir kişi…’’