Mali Yaklaşımlar, TV Demokrasisi ve Liderlik

Unsplash

Robert Kiyosaki'nin katılmadığım birçok görüşü var. Ancak, genel olarak ekonomi hakkındaki fikirlerinin çoğu farklı bakış açıları kazandırıyor.

Çünkü sistemin içinde olan biri ve gerçeği söylemekten ar etmiyor.

Kitabını -Nakit akışı- okurken altını çizdiğim bazı noktalar vardı. Tekrarlarken rastladığım birkaç önemli noktayı sizlerle de paylaşmak istedim.

Yıllar önce kitabında yazdığı cümleler şimdilik daha muhtemel gözüküyor.

Ve ülkeler henüz herhangi bir önlem almadı. Ve açıkça tehlikeye doğru ilerlediğimizin bir tefsiri olmuş.

Umarım ülke halkları çok geç olmadan uyanır. Ve birilerinin bizi gelip kurtaracağı gafletini terk eder.

Kiyosaki diyor ki:

''Zenginlerin ödediği gelir vergisi çok azdır.

Çünkü emekçi olarak para kazanmazlar.

Çok zenginler vergiden yasal ola­rak kaçınmanın en iyi yolunun “İş sahibi” ve “Yatırımcı” dilimlerinde gelir elde etmek olduğunu bilirler.

“Çalışan” diliminde para kazananlara sunulan tek vergi kaça­mağı daha büyük bir ev satın alıp daha çok borca girmektir. Ancak yatırımcı diliminde olan kişiler için, bu yol hiç de akıllıca görülmez.

Yatırımcılar (sistemi bilenler) için bunun anlamı, “bana 1 dolar borç ver, sana 0,5 dolar ge­ri vereyim” demekle eşanlamlıdır.

Malum ABD'de yaygın bir deyiş vardır:

''Vergi ödememek ABD'li'ye yakışmaz...''

Böyle diyen Amerikalılar kendi tarihlerini unutmuşa ben­ziyorlar.

Amerika vergileri protesto etmek amacıyla kurulmuş­tu denebilir..

Demek ki 1773 yılındaki Ünlü Boston Çay Partisi unutulmuş. Amerika’daki kolonilerini İngiltere’nin ağır vergilerinden kurtaran İç Savaş’a yol açan ayaklanmadan söz ediyorum.

Ayaklanmanın ardından Shay isyanı başgösterdi. Viski İsyanı, Patates Kızartması isyanı Ve Amerika Birleşik Devlet­leri tarihinde yaşanan pek çok savaş.

Amerikalılarla ilgisi olmayan iki ünlü ayaklanma daha vardı, ama onlar da halkın vergilendirilmeye karşı direnişin simgeleriydi. William Telkin öyküsü de vergilere karşı olmakla ilgilidir.

Oğlunun başına yediği okun nedeni de budur. Vergiler yü­zünden öfkeliydi, bundan ötürü oğlunun yaşamını riske et­mişti Bir de Bayan Godiva vardı.

Yaşadığı şehirde vergi oranla­rının düşürülmesini talep etmişti. İktidar yetkilileri sokaklar­ da çırılçıplak dolaşması kaydıyla vergileri indireceklerini söylemişlerdi. Bayan Godiva onların hiç beklemedikleri bir cesa­ret göstererek bunu yerine getirmişti.

Evet, vergiler modern çağın gereğidirler. Vergiler kötüye kulla­nılırsa ve kötü yönetilirse, sorunlar başlar.

Birkaç yıl içinde nüfus patlaması kuşağının milyonlarca üyesi emekli olmaya baş­layacak.

Vergi mükellefi olmaktan çıkacak, emekli kimseler ola­rak Sosyal Güvenlik haklarından yararlanacaklar.

Bu geçişi desteklemek için daha çok vergi toplamak gerekecek.

Bu da hem Amerika'nın hem de başka ülkelerin mali açıdan çöküşü de­mek olacak.

Parası olanlar bu yüzden cezalandırıldıkları ülkele­rinden ayrılıp paralarına değer verilen ülkelere göç edecekler.'' (Kiyosaki)

Diğer yandan ekonomik bakışın bütünü ve yönetimi noktasında eski Alman lider Schmidt şunları diyor:

''Siyasí liderlik başka, ekonomik liderlik başkadır.

Birçok işadamı, devleti siyasî sınıftan çok daha iyi yönetebilecekleri vehmine kapılırlar. Bunu yapabileceklerinden şüpheliyim. Nitekim siyasî liderler de Citybank'ı veya Chrysler'i zor yönetirler.

Arada birçok benzerlikler olsa bile, siyasî ve ekonomik ortamlar arasında sayısız farklılıklar vardır. Şahsî tecrübe, tecrübelerden öğrenme kabiliyeti, uzmanlık, vs. bakımından arada büyük farklar vardır. Önde gelen bir siyasî liderin başarılı bir işadamı, başarılı bir işadamının da iyi bir siyasî lider olduğunu hiç görmedim.

Aradaki temel fark şudur: İş dünyasındaki lider büyük bir tiyatro sahnesinde oynamak zorunda değildir; kendi büro, konferans salonu veya yönetim kurulu odasının mahremiyetinde marifetlerini sergiler.

Siyasî lider ise, ta kadîm Atina'dan bu yana, siyaset pazarı agorasının merkezinde oynamak zorundadır. Ve şimdi, Atina demokrasisinden 2500 yıl sonraki televizyon demokrasisi çağında, televizyon ekranında rakiplerinin hakkından gelebilmek zorundadır.

Bugünün siyasî lideri bir şirket başkanından ziyade aktöre benzetilmelidir.

Bir sinema oyuncusu değil belki, ama televizyon ekranında yeterli "verimliliği" sağlayabilen bir oyuncu.

Bir kimse liderliğin bütün şartlarını haiz en iyi lider olabilir, ama biraz çirkin ve kekeme ise, ağzıyla kuş tutsa televizyon ekranında insanları etkileyemez.

Elbette kendi televizyon programları için idarecilere ihtiyacı vardır. Onlar kendisine beyaz değil de açık mavi gömlek giymesini söylerler.

Kamera karşısına çıkmadan önce saçlarını taramasını söylerler. Çok uzun konuşmamasını tenbih ederler.

Araya bir iki fikra sokuşturmasını söyler, ekranda iyi görünmesini, "performansının yüksek olmasını" temine çalışırlar.

Bazı siyasî liderler ya kendi alanlarında hünerli veya (Ronald Reagan gibi) tecrübeli olduklarından, bu gibi organizatörlere ihtiyaç duymayabilirler.

Şahsen bütün bunlardan nefret ediyorum, ama ne yapalım ki elimiz mecbur. Liderlik bugün bir miktar "aktörlük" gerektiriyor. Etkileyici görünüme sahip bir hatip olmak zorundasınız.

Televizyon demokrasiyi ve demokratik liderliği dönüştürüyor. Bu hususta Avrupa, Amerika'yı takip edecektir.

Avrupa beş on yıllık bir arayla, ister televizyon ister AIDS bütün sosyal hastalıkları Amerika'dan ithal etmektedir.''

Evet, hem Kiyosaki’nin hem Schmidt’in anlattıkları farklı ama özünde bir olan bütünün parçaları ile kişisel finans bakış açıları, küresel finans ve aktörlük oynayan liderlerin aldıkları kararlar, halihazırdaki kölelik finansal sisteminin sebebidirler.

Peki, buradan çıkış mümkün mi?

Evet.

Ama önce kişisel olarak ekonomik zulmü bırakmak gerekiyor.

Bunun için ise hak üzere ticaret yapan ruhlara ihtiyaç var. Rabbim bizlere geç olmadan o insanları ihsan etsin.


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.


Sonraki
Sonraki

Şirketler kazanıyor, sen kaybediyorsun!