Enerji terapileri ve tehlike!

Beyaz TV’deki Cin meselesiyle ilgili epey bir goygoy döndü:)

Ancak, konuyla ilgili birkaç nokta var.

Bu mevzulara dikkat edilmediği takdirde insan Harut ve Maruttan gelenlerin oyuncağı olabilir.

Risk büyüktür ve bu tüm metafiziksel meseleler için geçerlidir.

Cinler, enerji terapileri (Eft,r2..vs.) başta olmak üzere metafizik ilimlere son 15-20 yıldır artarak devam eden ciddi bir talep var. Ve büyük bir boşluk var.

Aynı zamanda da çok önemli bir pazar.

Üstelik körpe bir arazi.

Kur'an ve Sünnet'e hakim olmadan bu sahaya girenlerin imtihanları büyük olabiliyor.

Zira bu hususta bizzat Rasulullah'ın (sav) uygulamaları, yönlendirmeleri, tavsiyeleri şekillendirmeleri var…

Cinler, rukye, hacamat ve diğer kadim ilimler vs. İslam'dan önce de vardı.

Lakin, temel prensip bunların Rasulullah'ın (s.a.v) geçirdiği süzgeçten geçirilmesi. İşin o kısmını idrak edemeyince işler değişiyor. O kısmın idrak edilmesi ise çok ciddi bir okuma gerekiyor…

Ki, bu alanla uğraşanların büyük çoğunluğu 3,4 tefsir veya bir kez kütüb-i sitte benzeri hadis kitapları okumamıştır. Ve sorsanız, konuyla ilgili hafızalarında 20-30 hadis yoktur. Hatta mevzularlar ilgili Tevrat ve İncil'e de bakmamışlardır. Kutsal metinleri de bilmezler.

Harut/Marut ayette de açıkça bildirildiği üzere ellerindeki ilmi imtihan olarak insanlara verip sorumluluğu insana yüklemişlerdi.

Arkadan gelenlerin bazıları ise prensip/düsturlardan,süzgeçlerden kontrol mekanizmalarından yoksun olunca ipin ucu kaçmıştı. Ve hala devam ediyor.

Ve bu sayı artacak. Çünkü Mesihiyet döneminde ruh arayışı artaracak devam edecektir. Bu bir anlamda pozitif bir süreçtir. Çünkü Batı Mesih’i (ruh) sisteme, -sembol- doğunun Mehdi (disiplin) sistemine ihtiyacı var. Varlık akışı içerisinde de bu bir anlamda kader eliyle oluyor.

Tek problem,meseleyi yönetecek ehillerin olmaması, ehil olanlarında bu mevzuları önemsememesi. Oysa bu mevzular için bir enstitü, medrese vs. gibi bir merkez kurulmalı ve mesele disipline edilerek çalışılmalı.

Bedri Ruhselman'ın Ruh mevzusu üzerine ilmi olarak çalıştığı gibi.

Ayrıca, Kur'an ve Sünnet'e hakim olmadan ve başta kalp ehli bir mürşid olmadan, aynı zamanda el almadan bu alanlarla meşgul olmak büyük bir risk. Ve dikkat etmek gerekir.

Yıllarca bu ilimlerle uğraştığım için söylüyorum.

Bu mevzular öyle seminerlerle, 20-30 kişinin bulunduğu eğitimlerle vs. ile olmaz. (En azından yüzlerce kişi gözlemlediğim sonuç bu)

Olan sadece, bilgi ve farkındalık.

Ama bunun ruha tesiri, manevi tekamül vs. yeme içmeden, evdeki eşyaya vs. kadar ciddi stratejiler gerektiriyor

Bu mevzularla meşgul olanlar '’Siz ne yerseniz O’sunuz’' boşluğuna düşmemeleri mümkün değil.

Çünkü gıdaya hakim değiller.

Bedene giden zerre lokmanın nereden geldiğini bilme imkanları yok.

Bunun için Tibettekiler gibi inzivaya çekilmeleri lazım.

O durumunda birçok çıkmaz var.

Bu cümleleri, bu işleri yapanları eleştirmek vs. için yazmıyorum.

Bu işten ekmek yiyen insanlar var. Bazen yanlış anlayabiliyorlar. Ayrı bir mevzu..

Ancak, son nokta da onların sağlıklı için uyarı mahiyetinde yazıyorum. Hayr işlerken, mevzu şerre kayabiliyor.

Ayrıca, kişinin yolculuğunu kontrol eden bir mürşid-i kamili yok ise, rahle-i tedristen geçilecek bir eğitim olmazsa, mesele ya küfre götüren Osho gibi ateş enerjisine, ya hint fakirizm ekolüne,ya da Hristiyan mistizmine kapılanların yaşadıkları çıkmazlara sürüklenebilirler.

Konunun birçok farklı boyutu daha var. Ama öz itibariyle, madde-mana bütünlüğü içerisinde yaşamak bu risklerden daha evladır diyebilirim. Kısacası avam için gerek yok. Ve ruhun tekamülü için daha kolay yollar var.

Havas ise zaten o işin içinde doğar veya oraya çekilir..Vs.

Rauf Atilla Polat

blog@rapolat.com

Önceki
Önceki

Yeni bir tarayıcı! Alışkanlıkları değiştirmek iyidir

Sonraki
Sonraki

Öğle arası ve kaylule