Ekonomiyi Batıracak 3 Şey

Kiyosaki’nin konuğu ekonomi Üstadı Jim Rickards.

Kur savaşları kitabı çok şey öğretmişti. Yeni kitabının ismide çok ilginç:

“ Tükendi:Kırık Tedarik Zincirleri, Artan Enflasyon ve Politik İstikrarsızlık Dünyayı Batıracak"

Umalım tezleri doğru çıkmasın.

Programda da yine önemli şeylerden bahsediyor.

Kısa bir özet:

Tedarik zinciri ekonominin bir parçası değildir, tedarik zinciri ekonominin kendisidir

Eskiden bir depo benzin 75 dolardı, şimdi 150 dolar.

Ekonominin her yerinde yeni talep yıkımı var.

Yüksek benzin fiyatları şeklinde ortaya çıkan tedarik zinciri işlev bozukluğu, daha sonra tüm ekonomi boyunca dalgalanıyor. Yani etkisi çok büyük.

Yaptığım şey kendi güvenlik stoğumu, kendi mutfağımda kendi envanterimi meydana getirmek. Çünkü tedarik konusunda süpermarketler riskli konumda.

Yeni bir tedarik zinciri 2.0 olacak. Bunu bir araya getirmek beş veya 10 yıl alacak.

ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Batı Avrupa, muhtemelen Hindistan ve birkaç başka ülke, birbirimizle ticaret yapacağız çünkü düşman değiliz. Ama Çin kendi başına kalacak.

Çin kendi tedarik zincirini bulmak zorunda kalacak. Ortakları kim olacak? Doğal kaynakları Afrika'dan alacaklar ve üretimlerini Güney Asya'ya yaptıracaklar.

Almanya arabalar yapıyor. Görünüşe göre arabalarda yaklaşık 25 millik kablolar var. Bunlar Ukrayna'da yapılıyor, Almanya'ya gönderiliyor ve arabalara takılıyor. Ukrayna'nın şu anda savaş sorunu var. Yapamıyorlar. Ve Ukrayna'dan plastik parça alamadıkları için Volkswagen montaj hatlarını kapatmak zorunda kaldılar.

Mesele şu ki, araba artık daha pahalı olacak.

"Fed 9 trilyon dolar bastığında "nasıl bir dolar kıtlığı veya likidite krizi olabilir?" Cevap, para sisteminin nasıl çalıştığını ve gerçek para yaratmanın nereden geldiğini anlamanız gerektiğidir. (Para basma sahtekarlığı: 24.16)

15 Eylül 2008 Pazar, Lehman Brothers bir Pazar gecesi iflas başvurusunda bulundu. Ve bu, sonra ne olduğunu hepimiz biliyoruz gibiydi. Ama bu kriz 2007'de başladı.



80 trilyon dolarlık açık

BIS’ın böyle bir açıklama yapacağını beklemiyordum. Ama sonunda onlarda itiraf etmek zorunda kaldılar.

Özet: ''Bilançolarda görülmeyen FX Swaplarında saklı 80 Trilyon $’lık açık mevcut!''

Evet yanlış okumuyorsunuz. 80 trilyon dolar.

Basılan karşılıksız para, çekilen krediler…

Tüm bu veriler bize Rudiger Dornbush’ın şu cümlesini hatırlatıyor: "Krizlerin gelmesi sandığınızdan çok daha uzun zaman alır; oluşu ise düşündüğünüzden çok daha hızlıdır.” 

Son bir tavsiye mümkünse Asya’ya yatırım yapın…

Bilgi tabanı oluşturmak için geç kalmamak gerekiyor!

Önceki bültenlerde kişisel bilgi tabanı oluşturma zorunluluğundan bahsetmiştik. Bu makale’de ise Scott, şirketler için bilgi tabanı oluşturmanının zorunluluğundan bahsediyor.

Günümüzde küçük şirketlerin önemsemediği bir mesele. Ve bu çok sıkıntılı bir durum. Misal, şirketin 5 yıllık geçmişi var ama şirkette üç sayfalık bir bilgi tabanı yok. Bu marka değeri için ciddi bir kayıp. Aynı zamanda gelecek için risk. 

''Daha küçük şirketler için bilgiyi yönetmek oldukça basit görünebilir. Önemli bilgilere yalnızca birkaç kişi sahiptir ve bunları kullanması gerekenler de onlardır. Ancak bu kuruluşlar büyümeye başladığında ne olur? Bir bilgi tabanı oluşturmak için doğru zaman ne zamandır?

Basit cevap, mümkün olduğu kadar erken. Aslında şu anda .

Örtük bilgiyi aktarmanın zorluğu

Şirketiniz küçükse, tam teşekküllü bir bilgi tabanına sahip olmak aşırıya kaçmak gibi gelebilir. Takımlar sadece birkaç kişiden oluşur. Herkes herkesi tanıyor. Bir kişi bir soruyu cevaplayamazsa, cevaplayabilecek kişiyi çabucak bulur.

Ancak bu şekilde çalışma, örtülü bilgiye , yani bir kuruluşta kodlanmamış ve kaydedilmemiş bilgilere dayanır . Bu tür bir bilgiyi kaybetmek çok kolaydır. Ve kuruluşlar büyüdükçe, olan tam olarak budur.

Daha fazla insan katıldıkça, kimin hangi bilgilere sahip olduğu daha az net hale gelir. İnsanlar farklı yerlerde ve farklı zaman dilimlerinde çalışıyor olabilir. Ve birkaç kişinin beyninde hapsolmuş temel bilgi birikimiyle, bu kişiler darboğaz haline gelir.

Yeni işe alınanlar hüsrana uğrayabilir , meslektaşlarının sözünü kesmeden ve bir yanıt beklemeden temel görevleri bile tamamlayamaz. Eninde sonunda pes edip başka roller arayabilirler, bu da yeni yeteneklerin ve yeni düşünme biçimlerinin organizasyonunu tüketebilir.

Yerleşik insanlar yeni meralara gittiklerinde bilgilerini de yanlarında götürürler. Bu önemli bilgi artık işletme için sonsuza kadar kaybolmuştur.

Bu sadece endişe edilecek bir 'gelecek sorunu' değil. Araştırmalar, anahtar bilgileri bulmadaki zorluğun aslında şu anda bilgi çalışanları arasında büyük bir sorun olduğunu gösteriyor . Katalog ve Cornell Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma şunu buldu:

- %69'u işlerini yapmak için ihtiyaç duydukları bilgileri bulmaya çalışarak zaman kaybettiklerini söylüyor.

- Çalışanlar bilgi aramak için haftada ortalama 5 saat harcıyor.

- %49'u iş yerinde önemli bilgilerin kaybolduğundan endişe ediyor.

Bir kuruluş ne kadar hızlı büyürse, bu sorunların daha şiddetli hale gelmesi olasıdır. Sorun tanımlandığında, onu çözme görevi çok daha zor hale geldi..''


''Bu küçük adımı atarsanız, bir şeyin farkına varacaksınız. Allah bilinciniz değişti….''

Ahir zamanda nasihat(uyarmak) bir stratejidir!

Aşağıdaki makaleyi okuduğum günden beri sistemle mücadeleye etmeye her daim farklı bir nazariye ile baktım.

Zira, halihazırda dünyanın yaşadığı buhranın altında yatan neden, bu tür uyarıları başta masumlar, ardından müslümanlar ve sonrasında ise insanlığı düşündüğünü söyleyen diğer din salikleri asla dikkate almadı.

Eğer bu dikkate alma devam etmez ise, insanlığın yaşadığı buhran katlanarak devam edecek ve ihtimal evlatlarımızda aynı kaderi yaşayacaklar.

Ne yazık ki, toplum hala daha çevresinde banka kredisi çekerek sisteme destek verenlerle, hem kendilerine, hem masumlara darbe vuranlarla mücadele etmiyor. O kardeşinin ahiretini kurtarması adına bile uyarıda bulunmuyor.

Hakeza, yalan söyleyenlere müdahale etmiyor, fitnecilik yapanlara müdahale etmiyor, hatta kendisine iftira edenlerle dahi mücadele etmeyi bir süre sonra bırakıyor. Ve hayatımda hiçbir sorun yok diyerek devam ediyor. Oysa ki yaşadığı kader, o kötülüğü yayan ile farksız ilerliyor.

Ve diğer yandan ise, yaptığımız bu amellerimizle farkına varmadan kötünün kötülüğü yaymasına da sebep oluyoruz. Bu açıdan makaleyi tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sosyal Gezinti

Ronaldo: Oğlum ne yazık ki Cola ve fanta içiyor, cips yiyor

Kızım, Müslümanlıktan vazgeçtiğini söyle, çocuklarını sana vereyim

Etkili mülakat

Bu çocuklar suça 4 kat daha fazla meyilli

İki kız kardeşin hayat akışı farkı

Hz. Hamza’ya Yasin okutmayan Vahhabiler

Bankalar ve rezalet

Güzel bir ölüm


BÜLTENDE DAHA NELER VAR?


Dünya kupasında kaç kişi Müslüman oldu?

Çin, yoksulluktan küresel güç haline nasıl geldi?

9-5'e dönüş, geriye doğru bir adım olacaktır

Zuckerberg bu hatayı yapmadı!

Yeni yıl planlarınız için nasıl zaman kazanılır?

Yatmadan Önce Bunları Yapabilirsin

11 Makale


Bültenin kalanına ulaşmak için yıllık abone olabilirsiniz. Veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza da tavsiye edebilirsiniz.

Güzel, bereketli ve huzurlu bir pazarınız olsun.

blog@rapolat.com

Önceki
Önceki

İsveç Halkı Neden Zengin?

Sonraki
Sonraki

Bir diktatörün hayatında bir gün!