Yahudinin Ticari Zekası Ve Allah’a Savaş Açan Müslümanlar!

Bu haftada bültende neler var?

  • Yahudinin Ticari Zekası Ve Allah’a Savaş Açan Müslümanlar!

  • Sürekli Yalan Söylüyorlar

  • Farklı Hayat Tabakaları, Hz. İsa-Yecüc-Mecüc!

  • Bir Yalanı Nasıl Fark Ederiz

  • 6 Makale

  • 6 Sosyal Gezinti

  • Bir kitap

  • Bir film


Dijital dönem petrol ve sanayinin değil veri çağının zamanı olduğu için elimden geldikçe veriyi yöneten şirketleri, sahiplerini ve amaçlarını incelemeye çalışıyorum.

Bu içerikte kısaca bazı dijital Yahudi zekaları ile bizim insanımızın ticari durumuna temas edeceğiz.

Ne yazık ki, son 50-60 yıldır siyasal İslamcılar Yahudileri sürekli olarak bir düşmanlık perspektifi ile ele aldı. Ve millete de bu aşılama yapıldı. Oysa ki onların izledikleri birçok strateji örnek olarak alınabilir ve hayr istikametinde kullanılabilirdi.

Misal, ticari noktada Yahudilerin zekaları değerlendirilebilirdi. Zira birçok meseleye öncülük ettiler, ediyorlar. Bunu hem şer hem hayr anlamında yapıyorlar.

Hazretin bir duası vardı. ‘‘Allah zengin bir Yahudiyi Müslüman etse de bize ticareti öğretse’’ diye... Ve Pir başka bir yerde şöyle demişti:

‘‘Onların dine olan bağlılığı gibi bir bağlılık olmadıkça mağlubiyetten kurtulmak mümkün olmayacaktır.’’

Ve görüyoruz ki onların galibiyetinin iki temel taşı var: Biri din, diğeri para. Müslümanlarda ise bu iki durum münafıklık ve taklit ile ilerliyor.

Bir üstteki iki ifadeyi çocukluk döneminde çok anlamamıştım. Ne zaman ki yıllar önce yazarlık hayatı başladı ve sonrasında da marka ve yönetim danışmanlığı hizmet verdik… Meğer hazret 30-40 yıl öncesinden ne mükemmel bir tesbit yapmış. Meğer günümüz Müslümanlarının çoğunluğu ticaretin T’sini dahi bilmiyormuş.

Ticari zekamız, ilk olarak dünyadaki her insanın yaptığı işleri tercih etme ve banka kredisi ile iş yapma dışında zerre kadar dahi bir zeka nüvesi göstermiyormuş.

Misal klasik esnaf düşüncesinde, ruh ve psikolojik alanlara ciddi yatırımlar genellikle olmaz. Hatta buna yazılım ve yapay zeka alanlarınıda katabiliriz.

Büyük yatırımcılar ve vizyon sahibi iş insanları dışında kalan kitle giyim, inşaat, yemek, tekstil vb. klasik alanlar dışına çoğunlukla çıkmazlar. O yüzden asla şampiyonlar ligine girme ihtimalleri de bugüne kadar olmamış ve aynı kafa ile devam ettikçe de olmayacaktır.

Meşhur söz: Benzer şeyler yaparak farklı sonuçlar bekleyemezsiniz.

Oysa ki, son on yılda yazılım alanlarına yatırım yapıp şampiyonlar ligine giren isimlerin çoğu 10 yıl önce çok iyi durumda olmayan insanlardı.

Hatta Whatsapp'ın kurucularından Jan Koum ile Yahoo'dan arkadaşı Brian Acton'ın 2009 yılında Whatsapp'ı büyütmek için 250.000 dolarları olmadığı için Yahoo'daki yatırımcılara o paranın karşılığında hisse vermek zorunda kalmışlardı. 2009 yılında hem Türkiye'de hem Avrupa'da bu parayı verecek çok tanıdığım işadamı var. Şu an da gidip böyle bir proje için 250 bin dolar isteseniz yine vermezler.

Nereden biliyorsun diyebilirsiniz? Bazı yazılım projeleri için bu paranın üstündeki bir miktar için kapı kapı dolaşan arkadaşlar oldu ve ne yazık ki çıkarıp bir tanesi o parayı vermedi. Vereyim diyen ise, insanları öldüren bankacılığın yolunu gösterdi. Sanki arkadaşlar bankaya gitmeyi bilmiyordu.🙂

Nitekim Udemy'nin kurucusu Eren Bali'de aynı kaderi yaşamıştı. O da TR'de 200 civarı yatırımcıya gitti hiç biri o projeye yatırım yapmadı ve o da kalkıp ABD'ye gidip yatırımcı bulmak zorunda kalmıştı. Ve şu an bu şirket ABD'lilerin kontrolünde.

Bu arada bu Türk işadamları parası olan insanlar.  Yani tek atımlık kurşunu olanlardan bahsetmiyorum. İhtimal, şu anki bu yeni projelerden biri de tutacaktır. Çünkü ahir zamandaki zatın üç vazifesinden biri maddi güç olacağına işaret ediyor. Hem hicret hem küresel krizin ilerleyişi hem de finansal sistemin değişme durumu vs. gibi onlarca veri bize gösteriyor ki, 5-10 yıl içinde para el değiştirecek.

Ve işaret edilen o şafak gelecek ise, para buna aracılık eden unsurlardan biri para olacak. Ve gelen gençlerde de görünen bir tablo var.

Bu masum gençler sisteme uyumlanmıyor, Allah Resulü sav’İn karşı geldiği gibi sisteme karşı geliyor, maddi köleliği reddedip kredi çekmeyip, faize bulaşmayıp, helal para peşinde koşuyorlar.

İnanıyorum ki bu çocuklardan bazıları Allahın izni ve inayetiyle zengin olacaklar ve sisteme tesir edeceklerdir. Zira bunun işaretleride ufukta gözükmeye başladı. (Bu meselenin altında maddi ve manevi olarak birçok veri ile doldurabiliriz ama bu ayrı bir bahis mevzu.)

Ancak, hali hazırda ki 40 yaş üstünde olan bazılarımızın durumu ise çok kritik.

Bu kitlenin, gayr-i müslimlerin kurduğu sistemin dışına çıkıp herhangi bir alternatif geliştirme kapasitesi sıfır. Söz dinlemedikleri gibi birde üstüne üstlük gayr-i müslimlerin gittiği bu yola fetva uyduran ilahiyatçılar buluyor, İslamın içerisine fitne sokarak vicdanlarını rahatlatmaktan da dur olmuyorlar.

Hollandalı olup, sonradan Müslüman olan insanlar bile İslama geçtikten sonra yeni bir alternatif geliştirmek için mücadeleyi tercih ederken, bizler sahtekar ilahiyatçılarla banka kredisine, hırsızlığa fetva arıyor, insanlığa zulmetmekten çekinmemeye devam ediyoruz.

Yani Allah’a ve Resulüne savaş açmaktan ve açanlara destek vermekten korkmuyor, sonra birde neden zulümler bitmiyor diye ah-u vah ediyoruz…Heyhat… Oysa ayette buyuruyor ki;

‘‘Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!’’

Hem Allah’a ve Resulüne (sav) savaş açacak hem de yardım neden gecikiyor diye isyan edilecek. Sisteme -krediye- destek vererek, hem kendi evladının, hem de onlar gibi olanların cebindeki parayı çalacak, hem de zulmler neden bitmiyor diye şikayet edilecek.

Neresinden bakılsa safça, ahmakça…

Evet, Yahudilerin geçmiş dönemdeki ticari başarılarından uzun uzun bahsetmeyeceğim. Malum birçoğu bilinen gerçekler.

Bu ırk geçmişte olduğu gibi dijital dönemde de ciddi bir yenilik, güç ve değişimi gerçekleştirdi. (Bu arada ırkçı olmadığımı daha önce birkaç kez belirttiğim için burada tekrar yazmıyorum. Yahudiyi, Hristiyanı, Müslümanı yaratan, hepimizin yaratıcısı olan Rabbimiz olduğu için, ırkçılığın her çeşidi ayaklarımızın altındadır.)

Burada üzerinde durduğumuz nokta, bu ırkın ticari zekasını vurgulamak ve bazı noktalarda örnek alınması gerektiğini ifade etmek. Ve yaptıkları şerlerden de uzak durmak.

Dijitaldeki gelişimlerine yapay zeka ve robotik alanlarda da devam ediyorlar. Bakalım son nokta da sonuç nasıl bitecek?

Dijital’deki en büyük adımları, günümüze bakan yönü ile ilk olarak Whatsapp ile başladı diyebiliriz. Mesaj uygulamaları dünyadaki hayat akışını değiştiren en büyük hamlelerden biriydi. Ve bu başlangıçta da bir Yahudinin olması yine bu zeka ile ilgili bir durumun olduğu gösteriyor. Yani mesele parasızlık değil. Ve uygulamanın kurucu fikir babası Jan Koum Ukraynalı bir yahudi idi. Sadece o mu?

Telegram’ın kurucuları Pavel (Valerievich) Durov ve Nikolai (Valerievich) Durov isimli kardeşlerde aynı ırka mensup. Hakeza Google’n (Youtube) mimarlarından Lary Page, Facebook’un Mark’ı, Monday’ın kurucuları, NSO’daki N. Carmi, S. Hulio ve daha birçokları.

Hatta mevzunun çok daha farklı bir ilerleyişi var.

Misal, Whatsapp’ın yaptığı sahtekarlıklar sonrası, güvenli olmadığını düşündüğü şirketten birlikte ayrılan diğer kurucu ortak Brian Acton, gidiyor Signal uygulamasını kuruyor. Signal’i kurarken de yanına WhatsApp, Facebook Messenger ve Skype’ın kullandığı protokolü yazan, ayrıca Twitter'ın eski güvenlik yöneticilerinden olan Moxie Marlinspike (Matthew Rosenfeld) alıyor. Ve bir bakıyorsunuz Moxie’de bir Yahudi. Yani datanın olduğu her yerde bu zekaları görebiliyorsunuz. Çünkü artık petrol ve sanayi değil, sistem veri gücü ile dizayn ediliyor.

Ha bu arada Brian Acton’ın yahudi olduğuna dair elimizde bir kanıt yok. Ama açık istihbarat bilgilerinde ailesinde bir Yahudi bağı olduğu iddia ediliyor.

Ve meşhur İsrail casusluk şirketi olan Pegasus’un yaptıkları. Neredeyse tüm Avrupa’yı siber dünyada etkisi altına alabilecek durumda… Birçok AB ülke liderinin ofislerine kadar girdikleri yalanlanmadı…vs.

Tam bu nokta da Michela Noer’un o meşhur cümlesi akla geliyor: "…Zuckerberg ile 1 milyardan fazla insanın ne düşündüğünü, ne okuduğunu, ne dinlediğini, neye taptığını, kime oy verdiğini, kimleri tanıdığı öğreniliyor…" gerçeği.

Evet, bu meseleye siyasi güç savaşları, komplolar vs. olarak bakmıyorum. Bu bir gerçek. Ve kınanacak, eleştirecek bir durum yok. Hatta, ‘neden böyle yapıyorlar?’ diye zerre kadar dahi kelam etmek israfa girer. Zira bunlar hayatın gerçekleri ve imkanı olan herkes bunu kullanır, kullanacak.

Burada sorulması gereken soru şu: Bu gücü elde etme imkanın olduğu halde sen neden yapmadın?

Diyelim ki 2009 yılında (2010, 2011, 2014 vs…) Whatsapp benzeri bir işe 250 bin dolar para verecek ufkun yoktu. Malum ürün yeniydi, pazar yeniydi vs…

Peki, yıl olmuş 2023.

Ve şu an 500 bin dolarında var, 5 milyon dolarında var. Vs.

Peki şimdi neden yapay zekaya, chatGPT’ye, robot sektörüne, verimlilik veya iş yönetim uygulamalarına, psikolojik alanlardaki teknolojik gelişmelere, veri işleme alanlarına vs. yatırım yapmıyorsun?

Bunların hepsi bir veri gücü imkanı sunarken, neden küresel bir patron olmayı değilde, köleliği tercih ediyorsun? Bu para kaybetme, aç kalma, yokluğa düşme korkaklığı nedir? Rızkın senin sahibinden geldiğine iman etmiyor musun? Bu hayatı garanti altına alma putçuluğu nedir?

O parayı hakikat yolunda kullanman için Allah’ın sana verdiğine inanmıyor musun? Yoksa sende mi ateistler gibi ‘‘bunu ben kazandım’’ diyorsun?

Evet, ne yazık ki bu küfre düşen birçok Müslümana denk geldim.

Bu insanlar, ‘ben gece gündüz çalıştım, emek verdim o yüzden milyonlarım oldu. Bedava mı oldu sanıyorsun?...’’ küfrüne düşmüş durumdalar.. Kazandıkları milyonların gerçekten tamamen iradeleri ile olduklarını düşünüyorlar. Rabbim muhafaza buyursun.

Devam edelim.

Konunun bir diğer boyutu ise, iyi niyetle başlayan bir çok işin zamanla başka ellere geçebilecek noktaya gelmesi.

Misal, Suriyeli Abdulfattah’ın oğlu olan Steve Jobs, Apple’ı kurarken ihtimal şirketinin bir numaralı LGBT destekçisi olacağını hiç düşünmemişti. Ya da yazdığı yazılımın incelenmesi için dünyada sadece İsrail’li bir şirkete izin verileceğini hatırına getirmemişti.

Budist olduğu iddia edilen Steve, bu dönem de yaşıyor olsaydı, stratejik bir güç haline gelen bu şirketin kontrolünü behemahal çok daha farklı amaçlar için kullanmayı düşünüyor olacaktı. Zira ölmeden önce hayat adına ciddi dersler çıkardığı bir gerçek.

Kısacası, yeni dijital dönemde oyun değişiyor. Ve bu oyunun hiçbir zeka içeren kısmında yer almıyoruz. Oyunun ne içinde ne yedek kulübesinde ne de sponsorluk noktasındayız.

Tamamen milyonlarca para kazanan 22 topçuyu izleyen ve sonrasında da saatlerce o milyonluk topçuların oynadıkları oyunu konuşan saf taraftarlar konumundayız. Yani bir anlamda ürünün kendisiyiz ve parası çalınan aptalların düştüğü durumdayız.

Tabi birde küresel sistemin, isyan çıkmaması için 20-25 yıllık kölelik karşısında zaman geçirmeleri için rüşvet olarak verdiği bir kaç ev ve arabalar var.

Bu rüşvet karşısında artık özgür olarak yaşadığını zanneden köleler, 20-25 yıl köle gibi çalışıp, millete hırsızlık sonucu verdikleri parayı emek vererek kazanıp o rüşvetçileri zengin etmesi gerekiyor. Düşünseniz adamlar size olmayan parayı veriyor, sizde 20 yıl köle gibi çalışıp olan parayı götürüp onlara veriyorsunuz.

O zekayı gerçekten tebrik etmek gerekiyor. Çünkü köleler bu köleliği yapmaktan büyük haz duyuyorlar. İnsanları bu kıvama getirmekte ayrı bir yetenek.

Ancak, dijital dönemde izleyici konumunda kalmak, insanları bu kölelikten daha da beter hale getirebilir.

Misal, 1992’de ABD’nin en varlıklı %5’i, toplam harcamanın %27’sinden sorumluydu. 2012’ye gelindiğinde, bu oran %38’e çıkmıştı. Aynı 20 yıllık dönemde, ABD’de tüketicilerin en düşük gelirli %80’ninin harcamadaki payları %47’den %39’a düştü. Ve şu an bu rakamların çok daha kötü olduğu ifade ediliyor.

Price ise şu tesbitte bulunmuştu: ‘‘Pandeminin başlangıcından bu yana tüm dünya çalışanları 3,7 trilyon dolar yoksullaşırken, milyarder iş adamları 3,9 milyar dolar zenginliğe ulaştı. Bu tarihin bir yıl içerisinde gerçekleştirdiği en büyük varlık transferi. Ama nedense kimseden ses yok.''

Bu rakamların daha fazlasını yazarak vaktinizi almak istemiyorum. Son noktada mesele gidip gelip bireysel irade ve grupsal harekete dayanıyor.

Eğer, korkaklığa devam edilirse orta sınıf yüzde 90 oranında yok olacak, üst elit gruba yüzde 3-5’lik bir kitle daha katılacak, geriye kalanlar ise fakirlerin durumuna düşerek ömürlerini tamamlayacak.

Peki, manevi işaretler bunun böyle olmayacağını, ahir zamanda bir gül devrinin olacağını işaret ederken ve Müslümanlarda Allah’a savaş açmışken bu düzeltme işini kim yapacak?

Bu konuda az çok bir tezim var. Ayrı bir bahis.

Ancak asıl soru şu: Başkaları bir gül devri kurarken, Allah’a savaş açan bu Müslümanlar o gül devri yaşanırken kendilerini nerede görüyor?

Yani, bu insanlar Allah ile savaşırken, İslama hizmet ettiğini zannedip o gül devrini kendilerinin mi kurduğunu düşünüyor? Yoksa o gül devrinde, Allah ile savaş halindeyken cennete gidecekleri ümidini mi taşıyor?

Makaleler

NIKE'ın Yaratıcısı Phil Knight'tan 9 Başlangıç Dersi

2023'te Bir Ek İşe Başlıyorsanız, Buradan Başlayın

Pazarlamacıların 2023'te öne çıkması için hangi becerilere ve araçlara ihtiyacı var?

Psikolojisi Bozuk Şirketler

Ulaşım Teknolojileri İmparatorlukları Nasıl Şekillendirdi?

Dinlemeyi Öğrenmek Zorundasınız

Farklı Hayat Tabakaları, Hz. İsa-Yecüc-Mecüc!

Dr. Ömer Ergi güzel bir konuya temas etmiş.

Hz. İsa’dan, Kara delik, Yecüc Mecüc vs.’e kadar birçok noktaya temas ediyor. Süre biraz uzun olabilir. Ama iki hızında da anlaşılabiliyor. Konuyla ilgili 40 dakika da çok güzel bilgiler öğrenebilirsiniz.

Video’dan birkaç cümle:

‘’ - Hızır aleyhisselam bir zaman yolcusu. Çünkü tarihi olarak baktığınızda çok farklı zamanlarda bulunabiliyor.

- Üstad Hazretlerinin Hızır ve İlyas Aleyhisselam'ın serbest bir hayatları olduğunu, aynı anda farklı yerde bulunabildiklerini, dilerlerse yiyip içtiklerini, dilerlerse nurani varlıklar gibi beşeri ihtiyaçlardan muaf olduklarını anlatır. 

- Ben Yecüc ve Mecücün dünyada yaşayan iki insan kavmi olduğunu düşünmüyorum.

- Kara delikler cehenneme açılan kapılardır…’’

Bir Yalanı Nasıl Fark Ederiz?

Pamela Meyer’in katkı sunan bir konuşması. Özellikle yalanın bir yaşam formu haline geldiği toplumda bazı taktikler bilmek fayda sağlayabilir.

Video’dan bir kaç cümle:

- Herhangi bir günde, 10 ile 200 arası yalanlara maruz kalıyoruz.

- Yabancıların birbiri ile tanışma anındaki ilk 10 dakikasında üç kez yalan söylüyor.

- Erkekler kendileri hakkında daha fazla yalan söylüyor.

- Kadınlar ise başka insanları korumak için daha fazla yalan söylüyor.

‘’Efendimiz Döneminde Kurumsal Yapının Oluşumu’’ kitabı çok değer verdiğim kitapların başında geliyor. ‘’Sosyal Servet’’ kitabı ile birlikte iki kitapta Asrı Saadetteki ekonomiyi anlamak ve bugünü yorumlamak için okunması gereken baş ucu eserlerden. 

Prof. Adnan Demircan’ın hazırladığı ‘Kurumsal Yapının Oluşumu’ kitabında 7 farklı uzmanın makaleleri yer alıyor. Cahiliye kapitalizmi, emniyet ve asayiş işleri, savaş stratejileri vs. gibi kurumsal yapıya yönelik değerlendirmeler bulunuyor. 

Küresel ekonomiyi geçmişle birlikte değerlendirmek için bu iki kitapta sizlere katkı sağlayabilir.


BÜLTENDE DAHA NELER VAR?

  • Sürekli Yalan Söylüyorlar

  • 6 Sosyal Gezinti

  • Bir film

Bültenin kalanına ulaşmak için yıllık abone olabilirsiniz. Veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza da tavsiye edebilirsiniz.

Güzel, bereketli ve huzurlu bir pazarınız olsun.

blog@rapolat.com

Önceki
Önceki

2023: Yükselen Meslekler

Sonraki
Sonraki

‘‘Zengin olmak hakkınızdır. Bu şirketleri kurmak zorundasınız...’’