2033'te ABD, ÇİN, Rusya ve Dünya Ne Olacak?

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • 2033'te ABD, ÇİN, Rusya ve Dünya Ne Olacak?

  • Türkiye Dinsizleşiyor mu?

  • Okuma takibi için Ramazan şablonu

  • Bir Bağ Kurmak Zorunda Mıyız!

  • Beyinlerimiz iki tür kayıp arasında ayrım yapamaz

  • Çoğu insan 1 boyutlu görürken onlar 4 boyutlu...

  • Bunu düşünmek için biraz zaman ayırın

  • 6 Dakikada Nasıl Hızlandırabilirsiniz?

  • Kur'an-ı Kerim Okuma Sanatı (Makam)

  • 7 Sosyal Gezinti

  • 4 Haftanın Seyri

  • Kitap

  • Film

Resim Unsplash

Gelecek öngörülerini genellikle astrologlar ve komplo teorisyenlerinden duyuyoruz. Nadir olsa arada bir çeşitli uzman ve yazarlardan benzer öngörüler çıkabiliyor.

The Atlantic Councilin 2033 yılı öngörülerine ilişkin çalışmasına yanıt veren dünya genelinden 167 küresel stratejistte böyle bir gelecek çalışması yapmış.

Uzmanlar Mary Kate Aylward, Peter Engelke, Uri Friedman ve Paul Kielstra’nın yorumlarıyla çalışmanın en büyük on bulgusundan bazı bölümlerini fikir turu derlemiş. Sizler için biraz daha kısaltarak aktaracağım:

  • ''Uzmanlar, Rusya’nın 2033’e kadar başarısız bir devlet haline geleceğini, yüzde 40’ı ise (devrim, iç savaş, siyasi çözülme veya başka bir nedenle) bölünüp dağılmasını bekliyor. Avrupalı uzmanların yüzde 49’u, Amerikalı uzmanların ise yüzde 36’sı Rusya’nın dağılması olasılığını yüksek görüyor.

  • 2033 yılına kadar, 2008-2009 mali krizi ölçeğinde başka bir küresel ekonomik kriz yaşanacak. Bu kriz sadece bir kez değil, iki veya daha fazla olabilir.

  • Uzmanlar bir bütün olarak önümüzdeki on yılda ne demokratlar ne de otokratlar için net bir zafer öngörmüyor. Dünyadaki demokrasilerin sayısının artmasından ziyade azalacağını tahmin ediyorlar. Önümüzdeki on yılda daha az demokrasi olacağını ve popülist veya milliyetçi hareketlerin siyasi nüfuzunun artacağını öngörüyorlar.

  • Demokrasiler, başta milliyetçilik ve popülist siyasetin yanı sıra gelişen teknolojilerin yaratacağı zorluklarla mücadele etmek zorunda kalacakları tehlikeli bir on yıla giriyor.

  • 2033 yılına kadar COVID-19’un ölçeği ve etkisine sahip bir başka küresel salgın yaşanabilir.

  • Suudi Arabistan, Japonya, G. Kore ve İran'ın 2033’e kadar nükleer silaha sahip olmak olabilirler.

  • Çin’in önümüzdeki on yıl içinde Tayvan’ı zorla geri alacak.

  • Rusya-NATO (Avrupa) askeri savaşı olma ihtimali düşük. Ancak, büyük güçler arasındaki savaş Avrupa’da değil, Asya’da olabilir.

  • ABD ve Çin ekonomileri, 2033’te birbirlerine olduğundan “biraz daha az” bağımlı olacaklar. Yani her şeye rağmen bağımlılık devam edebilir.

  • ABD’nin nüfuzun belli alanlarla sınırlı kalabilir. Ayrıca, ABD’nin dünyadaki teknolojik hakimiyetini sürecektir. Ancak uzmanların bazıları ise, ABD’nin 2033’e kadar başarısız bir devlet olacağına, parçalanacağına ya da artık dünyanın ekonomik, diplomatik veya teknolojik baskın gücü olmayacağına inanıyor.

  • Uzmanların yaklaşık üçte ikisi bazı çığır açıcı teknolojilerin (Kuantum bilişim, otonom araçlar, yapay zekâ) 2033 yılına kadar ticari olarak uygulanabilir olacağı konusunda hemfikir...''

167 uzmanın bu öngörülerinin birçoğu çoğu hakkında detaylı yorumlar yapılabilir. Bazı meseleleri çok yanlış düşündükleri ve bazılarında isabet olabileceği konusunda birçok veri ile +- yorum yapılabilir. Ancak, fazla vaktinizi almama adına sadece Rusya meselesine dair iki cümle ifade etmek isterim.

Rusya konusunda hatalı bir tesbit yaptıklarını söylemek mümkün. Ne yazık ki, Rus halkı yokluğa düşsede bu devlet yönetiminin çok umrunda değil. Ayrıca üst yönetim el altından baronlar üzerinden ticaretlerini devam ettiriyor.

Ayrıca, ülkeye Çin desteği belli oranda devam edecektir. Her halükarda olağanüstü bir durum olmadıkça Rusya'nın toprak genişletme noktasında ilerlemesi mümkün. Suriye ve Ukrayna başta olmak üzere birçok noktada şu aşamada avantajlı konumda.

ABD ve Avrupa'nın kafasını kaldıramayacağı bir kriz sonrası Rusya çok daha farklı bir strateji dahi izleyebilir. Unutmamak lazım ki, Rus halkı için yokluk bir isyan sebebi değildir. İçeriden bir kalkışmanın olmadığı hiçbir yönetim kolay kolay kaybetmez. Ya savaş ya isyan...

Diğer yandan uzmanların değinmediği bir diğer nokta dünyada yaşanacak büyük kriz sonrası dünyanın köklü bir değişim yaşamaya mahkum olacağı.

Dolara dayalı ticaret, para basılarak sürdürülen faiz, borç zulmü -er veya geç- çöküş yaşayacağı için sistem el değiştirmek zorunda kalacaktır Allahın izniyle.

Birçok değişim olmak zorundaki 2038 (+-) sonrası başka bir evreye geçmiş olalım.

Resim: Unsplash

Bir Bağ Kurmak Zorunda Mıyız!

Şirket sahiplerinin, çalışanların ve gençlerin gelecek planı için üzerinde durması gereken ve geç olmadan bağlantılar kurması gerektiği bir konu.

Konu ile ilgili olarak, sistemin oyuncuları ciddi anlamda çalışıyorlar.

Başlığı ''Birbirine bağlı değişen dünyamızda hangi durumdayız?'' diye atabiliriz.

McKinsey, WSJ ve Bloomberg parça parça konu üzerinde inceleme yapmışlar.

İşte kısa bir özet.

  • “Çok uluslu şirketler, küresel akışlarda çok büyük bir rol oynuyor. Ticaretin yaklaşık %30'undan, ihracatın %60'ından ve bilgi yoğun mal ihracatının %82'sinden sorumludurlar.

  • Dünya birbirine bağımlı olmaya devam ediyor. Aslında, "dünyadaki her bölge, en çok değer verdiği akışın en az %25'i için başka bir önemli bölgeye bağlıdır" diyor White. Örneğin, dünyanın kaynak açısından zengin bölgeleri, mamul malları ithal etmek için diğer bölgelere bağımlıyken, imalat merkezleri, gıda ve diğer kaynaklar için diğer bölgelere bağımlıdır. Küreselleşmenin önümüzdeki yıllarda ilerlemeye devam edebileceği daha fazla yol için podcast'i dinleyin .®®

  • Bu neden önemli? Yüzde 25'lik pazar bağı yüzde 50'ye yükseleceği zaman bu aradaki milyar dolarlık geliri kim elde edecek? Ve neden bu boşluğu orta sınıf doldurmasın? (Rap)

  • Dünya ticareti, 2008'deki %61'lik yüksek seviyedeyken, genel ekonomik faaliyetin %57'sini oluşturuyor.

  • Çin, minerallerinin yüzde 25'inden fazlasını Brezilya, Şili ve Güney Afrika gibi uzak yerlerden ithal ediyor. Çin, Orta Doğu ve Rusya'dan özellikle petrol şeklinde enerji ithal ediyor. Avrupa, enerjiye olan bu bağımlılık biçimlerinin simgesidir. Enerjisinin yüzde 50'den fazlası için Rusya'ya bağımlıydı, ancak şimdi bu büyük ölçüde değişti.

  • Mühendislik hizmetleri gibi profesyonel hizmetler, yılda yaklaşık yüzde 6 ile en hızlı büyüyen daha geleneksel ticaret akışları arasında yer alırken, kaynaklar yüzde 2 civarında yavaşladı. Gerçek bilgi birikimi (mühendislik, aynı zamanda örneğin çağrı merkezi desteği sağlama) içeren her şey bu kategoridedir.

  • Dünya ticaret akışını gelişme sürecinde ilgili olan sektörler: Elektronik, Eczacılık, kritik minerallerin madenciliği, tekstil ve hazır giyim, BT hizmetleri, finansal aracılık veya profesyonel hizmetler..''

Makaleler

‘‘Sevgilim benden ayrılmıştı. Herhangi bir gerekçe veya özen göstermemişti ve telefonu kapatmadan önce özür de dilememişti. Sadece “bitti” demekle yetinmişti.

İş yerinde büyük bir projenin son teslim tarihinden önceki gündü. Duygusal olarak öfkeliydim ve kalbim kırılmıştı. Fiziksel olarak yorgundum ve uykusuzdum. Reddedilme düşüncelerini uzaklaştırmaya çalıştıkça anksiyetem artıyordu.

Gerçek şu ki bir ayrılık sürecinden geçmek, sevdiğiniz birinin ölümü kadar psikolojik acıya neden olabilir. Beyinlerimiz iki tür kayıp arasında ayrım yapamaz. Yine de iş yerinde kalp kırıklıklarından bahsetmek tabudur. Çoğu işyeri zihinsel sağlık için bir iki gün izin almak haricinde işinizi yapmanızı bekler. Bu sırada bir ilişkinin bitişinin travmatik deneyimini yaşıyor olabilirsiniz ve ayrılığın üretkenliğiniz ve iyi oluşunuz üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir. Böyle bir durumla nasıl başa çıkabilirsiniz?’’

&&&

‘‘Odaklanma ve konsantrasyonda ustalaşmak zor olabilir. Elbette, çoğu insan odaklanmayı nasıl geliştireceğini ve konsantrasyonu nasıl artıracağını öğrenmek ister. Gürültülü bir dünyada yaşıyoruz ve sürekli dikkat dağıtıcı şeyler odaklanmayı zorlaştırabilir.

Zihninizi keskinleştirmenin ve önemli olan şeylere dikkat etmenin arkasındaki bilimi inceleyeceğiz. İster hayattaki ister işinizdeki hedeflerinize odaklanmak isteyin, bu sayfa bilmeniz gereken her şeyi kapsamalıdır

Son 5 yılda Jeff Bezos , Bill Gates , Warren Buffett , Ray Dalio ve Elon Musk gibi kendi kendine milyarder olan girişimcileri incelemek ve onlar hakkında yazmak için yüzlerce saat harcadım . Bu yenilikçiler, tarihte çok az kişi gibi onlarca yıllık geçmiş kayıtları oluşturdular. Kümülatif olarak, on milyarlarca dolar bağışladılar ve dünyayı değiştiren ürünlerin yaratılmasına yardımcı oldular. Başka bir deyişle, hiç doğmamış olsalardı gezegen şu anda çok farklı olurdu. Hepsinin paylaştığı en şaşırtıcı modellerden biri, çoğu insan 1 boyutlu görürken kendilerinin 4 boyutlu görmesidir.

&&&

Daha fazla bilgiye sahip olanlar, daha az bilgiye sahip olanlarla aradaki boşluğu kapatmaya yardımcı olacak adımlar atabilir. Bu, kaynaklar sunmayı ve cahilleri soru sormaya teşvik etmeyi içerebilir. Daha az bilgili cahilleri etiketlemekten kaçınmak da yardımcı olur. Ek olarak, daha fazla bilgiye sahip olanlar, deneyimlerini akranlarına ve meslektaşlarına rehberlik etmek ve anlayışlarını geliştirmelerine yardımcı olmak için kullanabilirler.

Henüz lanetlenmemiş birinin yerine bir mil yürümeyi öğrenmek çok önemli bir meta-beceriye dönüşür.

&&&

‘‘10 yıl sonra öleceğinizi bilseydiniz, bugün ne yapardınız? Hepimiz bu sorunun daha kısa vadeli bir versiyonunu gördük:

"Bir yıl içinde öleceğinizi bilseydiniz, bugün ne yapardınız?"

Şahsen, bu soruyu çok az etkili buluyorum, çünkü cevap genellikle dramatik bir değişiklik içeriyor -bir yıl içinde öleceğimi bilseydim, muhtemelen çalışmayı tamamen bırakır, tüm zamanımı ailemle geçirirdim vs.-

Bir yıllık zaman ufku çok kısa. Peki bunu 10 yıla çıkarırsak ne olur?

10 yıl, hala çok zamanınız olması için yeterince uzun, ancak ölçülebilir olacak kadar kısa. 2033'ten sonra olmayacağınızı bilseydiniz hayatınızda neler değişirdi?

Hangi korkular eriyip giderdi? Hangi yeni korkular ortaya çıkacaktı?

Hayatından kimi çıkarırsın?

Kiminle daha çok vakit geçirmek istersin?

Bu hafta sonu bunu düşünmek için biraz zaman ayırın.’’

Metabolizmanızı 6 Dakikada Nasıl Hızlandırabilirsiniz?

Prof. Yavuz Yörükoğlu kısa videosunda hayatımıza hemen etki edecek konulara değiniyor.

Metabolizma Enerjisi Hangi Yaşlarda Artar ve Azalır?

Metabolizma Nasıl Hızlandırılır?

Günde Kaç Dakika Yürüyüş Yapmalıyız?

Evde Metabolizmayı Hızlandırmak Mümkün mü?

Metabolizma Hızlandıran Egzersizler Nelerdir?

Spor Kolesterol Düşürür mü?

Spor Yapmak Tansiyon Düzenler mi?

Günde Ne Kadar Yürümeliyiz?

Mucize Hareket Soleus Push Up Nedir?

Güne Başlamadan Önce Hangi Hareketleri Yapmalıyız?..''

Bu soruların cevabını öğrendikten sonra hemen başlanabilir ve sağlık noktasında bazı değişimler gerçekleştirebilinir.

Unutmamak lazım, sağlık meselesine her daim bedensel bir şifa olarak değil, duygu, düşünce, dünya-ahiret, yaşam, ölüm vs. gibi birçok boyutlu olarak ele almak gerekiyor. Aksi halde mevzuya sadece bedensel hastalıklar zaviyesinden bakılırsa birçok insan için harekete geçirecek bir mesele olmayabilir.

Üstadın şu cümlesi bu noktada büyük önem arz eder:

''Hayvâniyetten çık, cismâniyeti bırak, kalb ve ruhun derece-i hayatına gir...''

Bu ifadenin sağlığa da bakan onlarca farklı yönü mevcut…

''Türkiye Dinsizleşiyor...''

Araştırmacı akademisyen yaptığı tesbitte naifleştirerek ‘Türkiye sekülerleşiyor’ ifadesini kullanıyor. Ancak net bir şekilde anlatmak için ‘dinsizleşiyor’ ifadesi çok daha sade bir anlatım olurdu.

Hatırlarsanız konuya dair daha önce yapmış olduğum bu paylaşımda da meseleyi belli ölçüde açık ve net bir şekilde okumuştuk. Ve diğer birçok makalede de yaşam tarzı değişmediği müddetçe çocuklarımızın ateist ya da deist olmaması için önlerinde herhangi bir engel olmadığını ifade etmiştik.

Zira, bir evde faiz var ise, gıybet var ise, yalan var ise, zaman, gıda, giyim vs. israfı var ise, düzenli kitap okuma, kendini geliştirme, tefekkürü zamana bakan yönü ile ele alma imkanımız yok ise vs. Yani 24 saat içerisinde olması gereken hakiki yaşam o evde gerçek anlamda bulunmuyorsa, o evdeki bir çocuğun ateist ya da deist olmaması için veya yaşam tarzı dinsizlere benzememesi için hiçbir engel yok.

Uzun zaman önceydi, ticarete atılmış genç bir arkadaş danışmanlık için gelmişti. Epey bir süre işi nasıl yapacaklarını anlattı. Ve bu arkadaşın ağzından çıkan her cümlesinde ‘banka kredisi/faiz’ çıkıyordu. Bu seçenek dışında zerre bir kelime etmiyordu. Tabi ilk olarak akla hitap etmek için ekonomik nedenlerle bunun yanlış olduğunu anlatmaya başladım. Ve sonra ahiret vurgusu yaptım. Lakin…

O ve arkadaşlarının yüzüme şaşkın şaşkın bakmaları ibretlik bir sahne almıştı. Ve kalkarken ağızlarında şu cümle vardı. ‘‘Abi sen ne anlatıyorsun ya. Babam, amcam, dayım vs. herkes faiz ile iş yapıyor. Kredisiz iş mi yapılır? Bu nasıl bir kafa…’’

Sonraki yıllar bu arkadaşı ve çevresindekileri uzaktan gözlemlemeye devam ettim. Ne yazık ki yukarıda saydığımız din dışı amellerin birçoğu hayatlarında olmakla beraber, ayrıca kendi anasına ve Allah’a küfredebilecek kadar birçok defa ileri gittiler.

Şu an için sadece dilleri ile Allah’ı inkar etmemiş durumdalar. (Benzer birçok örnek var)

Ne yazık ki bizler acziyetimiz ve imanımızın zayıflığı nedeniyle onlara tesir edemiyor ve onları oradan alıp başka bir şehraha sokamıyoruz.

Bu durumları görünce zengin insanlara biraz daha serzenişim, öfkem artıyor diyebilirim. Neden mi?

Zira bizlerin maddi gücü olmadığı için maddeperest olan bu çocuklara tesir etme imkanımız mümkün olmuyor. Dünyevileşmiş ve kendini kaybetmiş bu ruhlara, sadece maddi gücü olan insanlar tesir edebiliyorlar.

Mesela bu arkadaşı, şirketinin değeri 50-60 milyon veya 100 milyon dolar olan ahlaklı bir işadamı köşeye çekse, ‘kardeşim bu işler Allaha savaş açmadan da oluyor’ diyerek -ahir zaman tebliğcilerine has olan nasihat- hakikati ile bir uyarıda bulunsa, bu tür gençleri çok kolay deist yaşamdan uzaklaştırabilmek mümkün. Örnekleri var…

Bu çocuklar şu an için Allah’a inanıyor olsada yaşam tarzları tamamen deist.

Umarım geç olmadan zengin olan Müslüman iş adamları, mevzunun kendi çocuklarına ulaşmasından önce bu hakikate uyanırda, başka ailelerin çocuklarını kurtarmak için harekete geçerler.

Evet, bu noktada ‘neden sürekli olarak faiz örneği veriyorsun’ diyebilirsiniz. Uzun uzun anlatmak istemiyorum. Size yüzlerce sebebini anlatabilirim. Nitekim önceki bültenlerde onlarca kez değindik.

Sadece küçük bir tesbitimi daha eklemek isterim.

Cami hocasından, bir üniversitedeki akademisyen Müslüman dindar birçok insanın (bunların içerisinde tebliğ yapan birçok anne-baba da var) çocuklarına seminler, eğitimler vs. verme imkanım olmuştu.

Gördüğüm çok acı bir tablo var. Bu babaların çoğu evlatlarını iyi bir Müslüman zannediyorlar. Mesela anne ve baba, yanında namaz kılan çocuğunu namaz kılıyor zannediyor. Oysa ki çocuk annesi babası üzülmesin diye orada yatıp kalkıyor. Çocuğun ifadesi şu: ‘Çoğu zaman abdest falan almıyorum. Onlarda namaz kılıyorum zannediyor…’’

Bunlar tektük örnekler diyebilir miyiz? Diyebiliriz.

Ancak bu gizlilik sadece namazda değil. Birçok şeyde var. Batılı tasvir etmenin bir anlamı yok. Ancak üzerinde durulması gereken nokta şu: Eğer bunu yapan bir çocuk ise veya yukarıda saydığımız İslam dışı amelleri yapan bir kişi ise, o bir kişi hepimizin evladı olabilir. Allah muhafaza buyursun.

Peki meselenin faiz ile ne ilişkisi var?

Yine bu meselenin madde mana boyutunu onlarca delille anlatabiliriz. Ancak sadece şu somut örneği vereceğim.

Yukarıda saydığım örneklerin çoğunda ya anne ya baba bir şekilde faiz belasına bulaşmış. Ve bunu yaparkende ‘evladım için yaptım’ diyen insanlar. Peki ya sonuç?

İstatistik olarak açık çek veriyorum. İyi bir gözlemle çok korkunç rakamların olduğuna şahit olabilirsiniz. 15-20-25 yaşına kadar itikadi bir çizgide olan bu çocukların sonradan nasıl deist veya ateist çizgiye geldiklerini anlamak mümkün olmayabilir belki. Ancak bu ızdırabı gözyaşı ile anlatan kaç anne baba var biliyor musunuz? Heyhat…

Nitekim Doç. Dr. Volkan Ertit’te bu video'da bu meselelerin doğruluğunu bazı verilerle anlatmış.

Zamanı olanların video’yu izlemesini tavsiye ediyorum. Olmayanlar içinde video'dan kısa bazı pasajlar aktaracağım:

  • ''Türkiye sert bir şekilde sekülerleşiyor (dinsizleşiyor).

  • İran'da da sekülerleşme görüyoruz. 79 senesinde İran'ı ele geçiren o şeriatçı kitle, silahla toplumu kendileri gibi yapacaklarını düşündüler aradan geçen süre içerisinde İranlı yeni kuşaklar hem başörtüsü ve kılık kıyafet konusunda, hem alkol konusunda hem de mahrem yakınlaşmalar konusunda kendilerinden önceki kuşaklara kıyasla çok farklı bir hayatın parçası durumundalar.

  • Peter Burger adlı bir din sosyoloğu var. Saygın isimlerden biri. 1988'de Türkiye'ye geliyor. Bir de 2008 yılında Türkiye'ye geliyor. 'Türkiye gün geçtikçe dindarlaşıyor. 20 sene içerisinde iki kere ziyaret ettim Türkiye'yi ve Ankara'da her tarafta camiler var' diyor.

Peter Burger'ın bu iddiasını alan akademi camiasıda Türkiye'nin dindarlaştığını söylemeye başlıyor.

Ancak, veri yanlış. Daha çok Cami yok. 1985 yılındaki Cami sayısıyla günümüzün Cami sayısını ortaya koyuyoruz. Bir de 1985'teki nüfus ile günümüz nüfusunu ortaya koyuyoruz.

Sonuç: Türkiye'de Cami sayısının azaldığını görüyoruz. Yani kişi başına düşen cami sayısı azalmış.

  • İnançlı kişi sayısı azalıyor. Oruç tutanlar azalıyor. 5 Vakit namaz kılanlar azalıyor…vs.

  • 2008 ile 2018 arası ateistlerin oranı 3 katına çıktı.

  • Doktora tezimdeki alan araştırmasında, 1948 doğumlu bir hanımefendiye nasıl flörtleştiklerini sorduğumda, nişanlısıyla dahi baş başa kalmamış.

Şimdi o dönemden bu döneme geldiğimizde mahrem yakınlaşma sınırlarının aşıldığı, kadınların bekarete daha az önem verdiği, ilk cinsel yakınlaşmanın kadınlarda 19'a erkeklerde 17-18'e düştüğü ama bununla beraber ortalama ilk evlenme yaşının 28'e yükseldiği bir sürecin içerisinden geçiyoruz.

  • Türkiye'de nikahsız birliktelikler artıyor, tek ebeveynli aileler artıyor. Nikah dışı çocuk sayısında artış var. Boşanmalar artıyor, yani geleneksel aile yapısı çatırdamış durumda ve parçalanıyor.

  • Türkiye'de artık eşcinsellerin artık geçmişe kıyasla adının olduğu, YouTube kanallarında kendi gündelik hayatlarını paylaştıkları, düğün salonu kiralayıp düğün yaptıkları nikah kıydıkları ve bunu da insanlarla paylaştıkları bir dönemden geçiyoruz…’’

Kur'an-ı Kerim Okuma Sanatı (Makam)

Ibrahim Bakeer ve Nouman Ali Khan videoda makamlar üzerinde duruyorlar.

Saba, hicaz, rast, kürt makamı gibi birçok makamı inceliyorlar.

Ve Kuranı Kerim okuma noktasında, kişinin kendisini nasıl geliştirilebileceği hakkında bilgiler paylaşıyorlar.

Konu ile ilgisi olanlar için faydalı olabilir.


Kitap

Oruca dair en öz ve kısa kitapların başında geliyor.

Konuya dair bütüncül bir bilgi için okumakta yarar var. 30-40 dakikada biten ince bir kitap. Ramazanın kalan günleri için tefekkür noktasında fayda sağlayabilir.

Kitaptan bir pasaj:

Beş haslet vardır ki, orucu bozar:

''1) Yalan söylemek

2) Gıybette bulunmak

3) Koğuculuk yapmak (söz taşımak)

4) Yalan yere yemin etmek

5) Şehvet ile bakmak''


Film: Edebiyat ve Patates Turtası Derneği

Ocak 1946’da geçen bir film.

Londra, İkinci Dünya Savaşı'nın etkilerinden kurtulmaya çalışmakta, yazar Juliet Ashton ise yeni kitabı için konu bulmaya çalışmaktadır. İlham alacağı bir yolculuğa çıkar ve kendini çiftçi, frenolog edebiyat sever olan insanların olduğu bir dernekte bulur.

Filmin verdiği en güçlü mesajlardan biri insanın insana çok da uzak olmadığı hakikati.

Sakin bir akşam fırsat verilebilir.


Ramazan Şablonu

Ramazan ile birlikte birçok insan manevi yoğunlaşma programları yapmaya başladı.

Bu noktada manevi programı disiplinli bir şekilde takip etmek adına sizler için bir şablon hazırladım.

Şablondaki başlıkları istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Ben örnek olarak yazmaya gayret ettim. Şekillendirmek tamamen size ait.

Şablonu linkten indirilebilirsiniz.



Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Önceki
Önceki

''Motivasyonu Boşver, İşte Çözüm…''

Sonraki
Sonraki

Ne Zaman Yöneteceksin?