Stratejini Ne Zaman Değiştireceksin?

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • Stratejini Ne Zaman Değiştireceksin?

  • Zekanı Arttırmanın Bilimsel 9 Yolu

  • Şirketinin Değerini Hesapla

  • Lüks Virüsü

  • ''Mortgage FAİZ'dir''

  • Okuduğunuz Kitapları Optimize Edin!

  • Bilinç Ve Yapay Zeka

  • 3 Kitap

  • 10 Makale

  • Günlük Yapılacaklar Listenizi Sabah Yapmayın!

  • Bu Sorularla Stratejini Belirle!

  • Şirket/Çıkar Vahşiliğine Bir Örnek: Açgözlüler

  • Tefekkür: Yalnız Öleceğim

  • Yapay Zeka Gündem - Markalar Bu Hafta Ne Yaptı?

  • Pozitif Düşüncenin Gücü

  • Haftanın Sosyal Medya İçerikleri

  • Bir Annenin Kızı İle İmtihanı: LGS de %1'e Girmişti Ama Son Durumu

Unsplash

İnsan hayatındaki en zor kararlardan biri yaşam akışındaki stratejiye hiç dokunmamak geliyor.

İlk öğretilen ve verimli olmayan klasik alışkanlıklarımızı terk etmekte hep zorlanırız. Ve çoğu zaman o alışkanlıkları değiştirmeyi dahi düşünmeyiz. Ve hayat boyu en iyisini yaptığımızı düşünürüz.

Üzücü olan ise bir bakıyoruz ki hayat geçmiş ve bir şeyler yapamadan ölmüşüz.

Yıllarca haftalık programlara katılan ve ancak 50 yaşından sonra kitap okumaya başlayan bir abimiz şöyle demişti: ‘Hocam okumak için çok geç kalmışız çoook…’

Danışmanlık süreçlerim boyunca iş insanlarına mümkün oldukça, iş hayatında belirli stratejiler izleyerek önemli noktalara gelen insanların faydalı olan rutinlerini tavsiye ediyorum.

Zira iş hayatındaki insanlar, ne yazık ki âlimlerin günlük rutinlerini kullanmayı çok tercih etmiyorlar.

Ne yazıkki her insan için sabahları erkenden kalkıp günlük kuran, hadis, tefsir, sosyoloji, antrolopoloji, felsefe, teknoloji vs. gibi kendini geliştirecek ilmi ve bilimsel eserler okuması çok mümkün olmuyor.

Bu noktada 30 yıla aşkın süredir iş hayatında olup ve henüz geriye düşmeyen insanların hayatlarına odaklanmakta büyük fayda var. Bunların içerisinde zalim ve tekelci anlayışa sahip iş insanları dahil. Ki, Bill Gates’da bunlardan biri. Ve daha önce birkaç kez yine paylaşım yapmıştım onunla ilgili.

Batıl yaşam şeklini tercih eden kişilere yaklaşım felsefemiz: “İlim Çin'de de (yani dinsiz, zalim, kafir vs. de) olsa ona tâlip olun.'' Veya ''Düşmanınızın silahıyla silahlanın'' düşüncesi.

Zira toplumun,

-Yüzde 90’ı gıybet ediyor (cehennem ameli)

- Yüzde 50'sinden fazlası faize bulaşmış (ebedi cehennem)

- Hali hazırda kullandığımız (ve faydalandığımız) telefonların sahipleri veya CEO'ları gayr-i Müslim ve bazıları LGTB lobisine çalışıyor,

- Hakeza Türkiye'deki toplumun ve akil adamlarının yüzde 90'ı masuma terörist diyor vs...

Konu genişletilebilir.

Ama öz olarak, hayat formu batılan olan bir kişi dahi olsa, söylediği ve yaptıklarında faydalanılabilecek bir mesele var ise onu değerlendirmek sistemdeki kalıcılık için önem arz ediyor.

Nitekim, Allah Resulü sav'de ona düşmanlık eden kavminden kız alır, Yahudiler ile ticaret yapardı.

Evet, bugünde hayatımızdaki pozitifliği artırmak adına birkaç noktaya temas edeceğiz.

Bill Gates'in Günlük Rutini Nasıl?

Bill’de diğer milyarder baronlar gibi okumayı aksatmıyor ve dolarları artsa da asla okumaktan vazgeçmiyor.

Bill Gates, "Ofiste yoğun bir gün geçirsem de yürüyüşe çıksam da her gün okumaya çalışıyorum. Yeni şeyler öğrenmenin ve dünyayı daha iyi anlamanın en sevdiğim yollarından biri okumak. Öğrenmeyi bırakana kadar gerçekten yaşlanmaya başlamıyorsuniii"

Bill Gates, “Her kitap bana yeni bir şey öğretiyor ya da olaylara farklı bir şekilde bakmama yardımcı oluyor. Beni okumaya teşvik eden ebeveynlerim olduğu için şanslıydım. Okumak, dünya hakkında bir merak duygusunu besliyor ve bence bu, kariyerimde ve şu anda vakfımla yaptığım işte ilerlememe yardımcı oldu."

Bill Gates, “Her gün yaptığınız işten zevk almalısınız. Benim için bu, çok zeki insanlarla çalışmaktır. Yeni problemler üzerinde çalışıyor. … Rekabet, atılımlar, araştırma, içinde bulunduğum alanı, bence var olan en heyecan verici alan yapıyor.”

Bill Gates arkadaşları ve ailesiyle çok zaman geçiriyor. Bir blog yazısında, "İlişki kurduğun insanların yönünde hareket edeceksin… "Birkaç iyi arkadaş edin, onları hayatının geri kalanında tut, ama onların hayran olduğun (ve hoşlandığın) insanlar olmasına izin ver."

Biliyorsunuz Bill’in en iyi arkadaşlarından biri Warren Buffett ve yıllardır ayrılmıyorlar.

Bill Gates'in düzgün çalışması için her gece yaklaşık yedi saat uykuya ihtiyacı var.

The Seattle Times'a "Yedi saat uyumayı seviyorum… "Bütün gece uyanık kalmak eğlenceli olsada, yaratıcı olmam gerekiyorsa yedi saate ihtiyacım var. Fazla uyumadan konuşma yapabilirim, işimin bazı kısımlarını bu şekilde yapabilirim ama yaratıcı düşünme konusunda yedi saat olmadan pek iyi değilim.''

Düşünmek, tefekkür ve bazı konularda tekamül için ruh ve beden dengesinin uyumlu olmasının farkında olması bugüne kadar ki izlediği hayr-şer tüm stratejilerde işe yaramış gözüküyor.🙂

Gates’a dair örnekleri çoğaltmak mümkün.

Ancak şu bir gerçek, son 8-10 yılda okuduğum tüm biyografilerde görülen şey şu, bazı şeyleri çözebilmek ve ilerleyebilmek için 3 temel nokta var. Bu üç mesele halledilmezse kölelik düzeninde farklı bir noktaya gelmek mümkün olmuyor.

3 temel nokta:

1- Zaman yönetimi

2- Günlük rutinlerin devamlılığı

3- Hayatın her noktasında disiplin

Bu disiplini de şöyle düşünebilir;

Kitap okurken disiplin,

Şirket yönetirken disiplin,

Çocuk yetiştirirken disiplin,

Geleceğini planlarken disiplin…vs.

Yani hayatın her noktasında tatlı-sert disiplin.

Milyar dolarlık olan ve sistemi belli ölçüde domine eden bu iş insanları hayatın artık tüm noktalarına tesir ediyorlar. Dünyanın küçülmesi ve teknolojinin hayatın tüm zerrelerine geçmesi ve veriye sahip olmaları onları çok farklı bir konuma getirdi.

Artık 20 yıl öncesi bir dünya yok ve yeni dünyada belli bir aşamaya gelebilmeniz için maddi bir güce ulaşmanız gerekiyor ve bunun içinde öncelikle kölelerin yaptığı günlük rutinleri terk edip gerçekçi bir hedef ve bir yaşam amacı ve bunu 24 saatin içerisine yediren bir disiplinli yönetim anlayışına ihtiyaç var. Aksi halde ne kadar ilim bilirseniz bilin, aksiyona geçmedikçe hiçbir anlamı olmuyor. Sadece laf-ı güzaf…

Evet, her geçen gün paralarına para, güçlerine güç katan bu insanlar asla okumaktan vazgeçmiyor ve kendilerini geliştirmekten de asla dur olmuyorlar.

Alimden, ilimden vs. Yani hayr olandan ibret almayanlar şu şer kişilerin ortaya koyduklarından ibret alırlar mı bilemiyorum ama bildiğim birşey var ki, aynı şeyleri yaparak daha iyi veya daha güçlü biri olmayacağımız.

Unsplash

Lüks Virüsü

Akpınar şirket yöneticileri için söylemiş olsada, aslında tüm toplumun önemli bir hastalığına kısaca değinmiş;

‘‘Üst düzey yöneticilerin en büyük düşmanı lüks virüsü ‘dür. (Son model şirket arabası, makam odaları, yüksek maaş, prim ve bunların peşinden gelen mental mastürbasyon)

Lükse kendini kaptıran bir lider stres içinde bir hayatı olur .

Yaptığı işten keyif alamaz hale gelir. En kötüsü bu hali korumak için bir takım yolsuzluklara imza atar.

Liyakattan uzaklaşır. Şirketin insan kaynağının altına dinamit koyar. Kendi karekterine uygun ,kendi sistemine uygun kişileri işe alır.

Şirkette çalışan dürüst insanlara (kendisine tehlike gördüğü ) MOBBİNG uygular, işten çıkmaları için her yolu dener. Yönetim Kuruluna karşı hep kötü gösterir ve sonunda amacına ulaşır, nitelikli iş gücü o firmadan uçar gider.

Bu yüzdendirki lükse düşkünlük masumane başlar ve kanser hücresi gibi önce yöneticiyi, sonra o kurumu sarar...

Güç ve lüks en büyük zehirdir.

Semaye sahiplerinin yapması gereken en önemli savunma mekanizması; denetimi asla kimseye bırakmaması olacaktır.

Dışardan gelen denetim firmalarına güvenmeyin. Hemen hepsi önlerine konan evrakları katip gibi inceleyen çoğu meslekte acemi bireyler oldukları için bu tehlikeyi koklayamaz ve hissedemez . (iletişim ve gözlem malesef olmuyor denetimlerde )

Siz; aman şirkette herşey yolunda derken ,şirketiniz hızla uçurumdan yuvarlanıyor olabilir.

Özü👇

✔️ “Konfora düşkünlük vücuda ve zihne yayıldığı zaman, her şey katlanılmaz hale gelir. Karşılaşılan durumlar güç olduğu için değil, karşılaşılan kişi artık çok güçsüz olduğu için.”

Unsplash

Okuduğunuz Kitapları Optimize Edin!

HBR’den yazar T. Clark, ‘iş kitaplarını okuyarak geçirdiğiniz zamanı optimize edin’ diye bir uyarıda bulunuyor. Clark iş kitapları için demiş olsada, okuduğumuz tüm kitaplar için yapmamız gereken bir uydulama aslında.

  • Bir iş kitabı okuduğunuzda, amacınız mümkün olan en kısa sürede bilgi edinmek ve bilgi toplamaktır; bir fincan çay ile oturup edebi deneyimin tadını çıkarmak değil. Bir iş kitabını etkili bir şekilde okumak için, önce neye ihtiyacınız olduğunu veya ondan ne elde etmek istediğinizi belirleyin, ardından şu adımları izleyin:

  • 1. Adım: Kitaba ne kadar zaman ayırmanız gerektiğini anlamak için giriş bölümünü okuyun. Yazarın asıl amacına ulaşmak için doğal yollardan geçtiği aşırı uzun kitaplardan uzak durun.

    Aktif, eleştirel bir okuyucu olun. Doğru olduklarını varsaymak yerine yazarın varsayımlarına meydan okuyun.

  • 2. Adım: Kitaba göz gezdirin. İçindekiler tablosunu, başlıkları ve bölüm özetlerini inceleyin.

    İstediğiniz belirli bilgiler için her bölümü gözden geçirin.

    Diyagramlara ve açıklama kutularına bakın.

    Sonucu okuyun.

  • 3. Adım: Not alın. Kitabın okumaya değer olduğuna karar verirseniz, okurken önemli içgörüleri ve eleştiri noktalarını not edin.

  • 4. Adım: Harekete geçin. Bilginin kalıcı olması için öğrendiklerinizi uygulayın.

Zekanı Arttırmanın Bilimsel 9 Yolu

  • Yeşil çay içmek

  • Çevrenizdeki insanlar

  • Video oyunları (Bu maddenin geçerliliği var. Ancak fuzuli işler grubunda. İsrafi)

  • Hayal kurmak (Tefekkür)

  • Beslenme

  • Spor yapmak

  • Enstrüman çalmak

  • Meditasyon yapmak (İbadet)

  • Uyumak

Unsplash

Unsplash

Bu Sorularla Stratejini Belirle!

Aşağıdaki uygulamayı yaparken not alarak yapmanızı tavsiye ederim. Üzerinde düşünülürse fakrındalık oluşturacaktır.

Bilindiği üzere "Gelişen Zihniyete" sahip olmak, anlamı biraz belirsiz olan başka bir moda sözdür.

  • Olumlu ve olumsuz zihniyet...

  • İyi ve kötü zihniyet...

  • Büyüme ve sabit zihniyet...

Tüm bunlar gerçek hayattan örneklerde ne anlama geliyor? Ve en çok nereye yaslanıyorsun?

Öğrenmek için, aşağıdaki 5 örnekte ne cevap vereceğinizi belirlemeye çalışın.

Senaryo 1: Gözünüzü korkutan yeni bir beceri öğrenmek mi istiyorsun?

A Seçeneği: "Bu alanda doğuştan yetenekli değilim, bu yüzden denemenin bir anlamı yok. Bu konuda asla ustalaşamayacağım."

Seçenek B: "Henüz bir uzman olmayabilirim, ancak her şeyi batırırken öğrenmek, büyümek ve eğlenmek beni heyecanlandırıyor. Edindiğim her yeni beceri, potansiyelimi genişletiyor."

Senaryo 2: Zorlu bir görevi yerine getiriyorsunuz ve yolunuza bir aksilik mi çıkıyor?

Seçenek A: "Bir aksilikle karşılaşırsam, bu benim buna uygun olmadığımın bir işaretidir. Pes etsem iyi olur."

Seçenek B: "Gerilimlerle karşılaştığımda onları ders olarak görüyorum. Bu dersler beni bilgiyle donatıyor ve beni nihai hedefime bir adım daha yaklaştırıyor. Onlardan öğreniyorum, yaklaşımımı uyarlıyorum.

Senaryo 3: Yıllar sonra, seçtiğiniz kariyer yolunun sizi tatmin etmediğini ve/veya sizi harekete geçirmediğini mi fark ettiniz?

Seçenek A: "Değişim sarsıcı ve rahatsız edicidir. Konfor alanımda kalıcam."

Seçenek B: "Değişim, büyüme ve keşif için bir fırsattır. Bunu, yeni olasılıkları keşfetme şansı olarak memnuniyetle karşılıyorum."

Senaryo 4: Bir iş arkadaşınız veya arkadaşınız size işinizle ilgili yapıcı geri bildirimde mi bulunuyor?

Seçenek A: "Eleştiri, yeteneklerime yönelik bir saldırıdır. Savunmaya geçiyorum ve geri bildirimi görmezden geliyorum veya reddediyorum."

Seçenek B: "Eleştiri, gelişmeme yardımcı olan değerli geri bildirimdir. Başkalarının bakış açılarını takdir ediyorum ve bunları gelişmek için kullanıyorum."

Senaryo 5: İşyerinde terfi almak istiyorsunuz, ancak sonunda yalnızca bir çalışan mı seçilecek?

A Seçeneği: "Rekabetin beni tehdit ettiğini hissediyorum. Biri benden daha iyi performans gösteriyorsa, bu yeterince iyi olmadığım anlamına gelir."

Seçenek B: "Rekabet daha çok çalışmam ve sınırlarımı zorlamam için bana ilham veriyor. Bunu başkalarından öğrenmek ve gelişmek için bir şans olarak görüyorum. Kazanan ben olmazsam, bu kendimi yansıtmak ve daha iyi olmaya çalışmak için bir fırsat.

&&&

Gelişmekte olan bir zihniyeti benimsemek ve bakış açınızı değiştirmek için en iyi ipuçları

A kategorisine sıklıkla giriyorsanız, olumsuz ve kendi kendinizi sınırlayan zihniyetinizi kesin olarak nasıl değiştireceğinizle ilgili aşağıdaki ipuçlarına bir göz atın.

🌟Sabit zihniyetinizi kabul edin

🌟Büyüme zihniyetine sahip bireylerle kendinizi kuşatın

En çok zaman geçirdiğimiz insanların kendi gelişimimiz için önemini hepimiz biliyoruz.

Size ilham veren ve motive eden akıl hocaları, arkadaşlar veya meslektaşlar arayın. Büyümeye, öğrenmeye ve kişisel gelişime odaklanan konuşmalar yapmaya çalışın.

Ve en önemlisi, kendilerini sürekli olarak başkalarını zayıflatıcı, eleştirici ve sürekli olarak başkaları hakkında yorum yapan bulan insan gruplarından kurtulun.

🌟Merak, öz-şefkat ve farkındalık geliştirin🌟

Merak: Bilgi aramaya devam edin, sorular sorun ve yeni olasılıkları keşfetmeye açık olun. Çocukken yaptığınız gibi, etrafınızdaki dünyayı bir merak merceğinden görün. Bir kaşif zihniyetini benimsemeye çalışın.

Öz-şefkat: Arkadaşlarımızla iç monologumuzdaki gibi açık sözlü ve acımasızca konuşsaydık, şimdiye kadar yalnız kalırdık. Tıpkı bir arkadaşınıza davrandığınız gibi kendinize sabır, anlayış ve cesaretle davranın.

Farkındalık: Düşüncelerinizin ve duygularınızın farkına varmak ve onları kasıtlı olarak büyüme odaklı bir bakış açısına kaydırmak için farkındalık uygulayın. Bunu yapmanın en iyi yolu ne? Tahmin et…

🌟Başarısızlık senin arkadaşın!!🌟

Başarısızlığa bakış açınızı yeniden çerçevelendirin.

Değerinizin veya yeteneğinizin bir yansıması olarak değil, öğrenme sürecinin doğal bir parçası olarak görün. Başarısızlıklarınızdan öğrenin, dersler çıkarın ve bunları gelişmek ve büyümek için basamak taşları olarak kullanın.

"Hayattaki başarısızlıkların çoğu, pes ettiklerinde başarıya ne kadar yakın olduklarını fark etmeyen insanlardır." – Thomas Edison

🌟"Yine de"nin Gücünü Kucaklayın🌟

"Yapamam" ifadesini "Henüz yapamam" ile değiştirin.’’ -Shortfom

Unsplash

''Mortgage FAİZ'dir''

Rabbim Yüksel Çayıroğlu gibi hocalardan razı olsun. Umarım ömrünün sonuna kadar aynı çizgide devam eder. Bu meselenin yıllardır çilesini çeken, yıpranan, maddi zarara uğrayan biri olarak, din alimlerinden böyle net seslerin çıkması bizler için büyük önem arz ediyor.

Ne yazık ki bu dönemde hak üzerine olan ve sisteme entegre olayım diyerek uydurma fetvalar vermeyen İlahiyatçı bulmak artık çok zor olmaya başladı.

En çok uydurma fetvanın verildiği meselelerden biri olan Mortgage meselesine cesaretle açıktan meydan okuyan kimse yoktu. Kapı arkasında bizlere haram olduğunu söyleyip ama açıktan çıkıp seslendiren cesaret timsali kimseler yoktu. Ne hazin ki, rızkı Allahtan değil kuldan bilenler…Heyhat.

Sağolsun ilk önce Fatih Kumaş Hoca güzel bir anlatı yazdı.

Sonrasında ise Yüksel Çayıroğlu ilk olarak genel açıdan, sonrasında detaylandırarak ve nihayetinde de direkt meselenin faizli bir işlem olduğunu söyledi.

Yani meselenin anlamsal karşılığı: Allah’a ve Resülüne savaş açmak.

Zannediyorum bir makale daha gelebilir konuyla ilgili. Onuda sizlerde paylaşacağım.

Son yazısını bu Linkten detaylı olarak okuyabilirsiniz.

Kısa bir özet:

'' - Mortgage sisteminde bankaların rolü, ev alıp satmak değil, teminatlı konut kredisi vermektir. Verilen kredi de FAİZLİ bir kredidir.

- Mortgage sisteminde yapılan işlem murabahalı bir satış değil, faizli bir akittir. Alınan teminatlı kredinin ev satın almada kullanılması veya bu maksatla kredi çekilmiş olması yapılan faizli işlemin mahiyetini ve hükmünü değiştirmez.

- Bankalar Mortgage sisteminde evin ipotek altına alınması da dahil uyguladıkları prosedürlerin tamamı, müşteriye verdikleri faizli krediyi teminat altına almak içindir. Müşteri evi bankadan değil, ev sahibinden satın alır. Fakat evi satın alabilecek parası bulunmadığı için de bankadan faizli kredi temin eder. Banka hiçbir zaman evin mülkiyetine sahip olmaz.

- Bankalar, ev alıp satmakla ilgilenmezler, onlar kredi kuruluşlarıdır. Düşük faizle piyasadan para toplar ve daha yüksek faizle yatırımcıya kredi temin ederler. Aradaki fark da onların kârını oluşturur...

-Banka her ay faiz ve ana para şeklinde iki çeşit para tahsil eder. Taksitlerin ödenememesi ve evin satılması durumunda banka, müşterinin daha önce ödediği anaparayı geri verse de faizleri bunun dışında tutar. Bankadan çekilen kredi borcu ödenemediğinde ev bankaya dönmez, banka evi sahiplenmez, ev doğrudan satılığa çıkarılır ve banka evin fiyatından alacağını tahsil eder.

- Bankalar da yaptıkları işlemin faizli bir işlem olduğunu bildikleri için, bazı bankalar “faizsiz bankacılık penceresi” açarak faizden kaçınmak isteyen müşterilerine ayrı bir prosedür uygularlar...''

Unsplash

Şirket/Çıkar Vahşiliğine Bir Örnek: Açgözlüler

ABD Şirketleri Enflasyonu Kâr Uğruna mı Besliyor?

  • Bazı ekonomistler, şirketlerin aşırı kar elde etmek için fiyatları yükseltmek için enflasyonu bir bahane olarak kullandıklarını söylüyor. "Açgözlülük" olarak bilinen bu uygulama, tüketicilerin zararına oluyor.

  • Ana akım iktisatçılar açgözlülük kavramına şüpheyle yaklaştılar ve bazıları bunu bir komplo teorisi olarak adlandırdı. Ancak artan bir sayı, şirketlerin düşen maliyetler karşısında devam eden fiyat artışlarının sorunun kanıtı olduğunu savunuyor.

  • Açgözlülük teorisinin destekçileri, tüketicilerin geri adım atmasına kadar şirketlerin ceplerini doldurmak için fiyatları artırmaya devam edeceğini söylüyor. Ancak diğerleri, insanların daha pahalı alımları kıstığını söylüyor.

Kaynaklar: Axios | Bloomberg | Shortform I Bloomberg | Northeastern Global News | The New York Times | The Washington Post | The Wall Street Journal | Twitter | Yahoo Finance |

Unsplash

Bir Annenin Kızı İle İmtihanı: LGS de %1'e Girmişti Ama Son Durumu

Toker önemli bir durumu bizlerle paylaşmış:

‘‘İnternet'te iyice artan #sanalabla ve #sanalağabey vakalarına dikkatinizi çekebileceğini düşündüğüm bir anne mesajını sizlerle paylaşıyor ve yorumluyor olacağım.

"Endişeli bir anne olarak arayıştayken sizinle karşılaştım. Özellikle son günlerde paylaştıklarınız bizim yaşadıklarımızı özetliyor. Kızım 15'inde, Şubat ayında elinden telefonu almak zorunda kaldım. O günden beri de vermiyorum. Bakın telefonunda neler olup bitmiş:"

"Kızımız telefonunda bambaşka bir hayat yaşıyormuş ve biz anlayamamışız. Türkiye'nin her yerinden görüştüğü kişiler ve içinde kimin kim olduğu belli olmayan gruplar var. "Abla" dediği birisi ile mesajları var mesela! ’’Ablam ‘’ diyor. ...lı fakat İstanbul’da üniversite okuyor."

"Şimdi benim kızım kızlara ilgi duyduğunu söylüyor. Yine mesajlarda gördüm, "abla" geçen yıl biseksüelliğe özendiriyormuş bu yıl lezbiyenliğeliğe özendiriyor.""Bu "abla" neyi öğretiyor biliyor musunuz?: Lezbiyenliği!"

"Kızımız şu anda babasına da bana da düşman. Psikolojik destek alıyoruz. LGS de %1'e girmiş, başarılı, öğretmenleri tadından övgüyle anılan bir çocuktu… Artık ders çalışmıyor, bizimle ve öğretmenleriyle tartışıyor, yalan söylüyor, puf içiyor, zaman zaman eve alkollü geliyor."

"Bir defasında evden kaçtı, otogarda bulduk. Sanal abla, "sen gel ben sana kalacak yer bulurum, kaçak hat alırız, seni bulamazlar." diye ikna etmiş. Böyle bir şey olabilir mi? Sanırım böyle çeteler var ama çocuklar bize değil bu "abla" ve "ağabeylere" inanıyor!"

"Bir keresinde de bize bir kumar sitesinden bahsetti. Yine o gruplarda görmüş, "kesinlikle kaybetme yok" diye anlatılmışlar. Benim bilgili, çok kitap okuyan, kültürlü ve kendine güveni olan kızım büyülenmiş gibi bunlara inanıyor."

"İçinde bulunduğumuz çaresizliği hangi kelimeleri kullanırsak kullanalım anlatmam... Şimdi de sanal ablasının tavsiyesi ile "...'da okuyacağım, dolayısıyla üniversiteye hazırlanmama da gerek yok" diyor bize. Evden ne kadar uzak olursa o kadar iyiymiş."

"Çocuğumuzun gözümüzün önünde yok olmasını izliyoruz ve elimizden hiçbir şey gelmiyor!"

Daha önce 2 kez bu sanal abla ve ağabey konusunda yazmıştım. Bu kişilerin üzerlerinde bir değil, iki değil, yüzlerce kaçak hat olduğundan bahsetmiştim. Çocukları, Pinterest dahil aklınıza gelebilecek her türlü sosyal medya ve sohbet uygulaması üzerinden bulduklarını anlatmıştım.

En büyüğü 30 yaşlarında olduğu söylenen bu kişilerin, öğrenci halleriyle ya da bir başlarına bu işleri başarmayacağı malum. Yardım alıyor olmalılar. Kaçak hatlar, kalacak yer bulmalar, ebeveynleri tehdit etmeler, yüzlerce sosyal medya hesabı. Bunlar yardımsız yapılamaz!

Anne babalar olarak hata yapıyor, çocuklarımızı bu tehlikelere karşı savunmasız bırakıyor olabiliriz. Ama özellikle ailesi ile problem yaşayan ergen çocukları platform, platform arayıp bulan ve ellerine geçiren bu sanal abla ve sanal abilerin iyi niyetli olmadıkları çok açık!

Son sözüm bu yazıyı okuyup, bütün bu olan biteni görmezden gelerek bunu bir "eşcinsellik nefreti" sayarak tepki gösterecek ya da tersini yapacak kişilere:

Bu yazı cinsellikle, cinsel kimlik ile ilgili değil, bir takım şahısların çocukları İnternet'te ayartması ile ilgilidir. Bu ayartma hepimizin çocuğunun başına gelebilir. Bu nedenle herkes sempatisini ve nefretini kendine saklasın.

Kaynak

Unsplash

Yapay Zeka Gündem - Markalar Bu Hafta Ne Yaptı?

Google arama değişiyor. Arama Üretici Deneyimi (SGE), SEO'yu kökünden söküyor [ Bağlantı ]

Yeni yapay zeka araçlarına erken erişim için Google Labs'a başvurun [ Bağlantı ]

Reklam oluşturma için Google AI [ Bağlantı ]

ChatGPT geçmişinizde arama yapmanızı sağlayan bir Chrome eklentisi [ Bağlantı ]

&&&

META: WhatsApp, büyük kuruluşların ve yayıncıların hedef kitlelerine haber yayınlamak için kullanabilecekleri Twitter besleme benzeri bir özellik olan kanalları sunuyor. Mevcut haliyle güncellemelerle ilgilenemeyeceksiniz, ancak kesinlikle bazı reklamları tokatlamak için başka bir yer gibi görünüyor.

TWITTER: Elon Musk, platformun içerik oluşturuculara kaydolan abonelerin e-posta adreslerini sağlayacağını ve "isterseniz abonelerinizi yanınıza almanıza" olanak tanıyacağını tweetledi.

AI MARKETING: Bilim adamları, ChatGPT tarafından oluşturulan akademik makaleleri algılayabilen bir makine öğrenme sistemi oluşturduklarını iddia ediyorlar. Bu doğruysa, Google'ın onu kullanmaya başlaması ve muhtemelen bariz AI içeriğinin sıralamasını düşürmesi ne kadar sürer?

ECONOMY: Euro bölgesi resmi olarak teknik bir durgunluk içinde ve kıştan beri daralıyor, bu Avrupa pazarında faaliyet gösteriyorsanız bunu hissetmiş olmalısınız. Bunu yaparsanız, iyileşmeden önce daha kötü olabileceğini bilin.


KİTAP

‘Konfor Krizi’'

İnsanlar rahatlık aramak için gelişti, ancak modern toplum bizi çok mu rahat hale getirdi? The Comfort Crisis'te Michael Easter, Batı dünyasının rahat konforlarının bizi atalarımızın düzenli olarak karşılaştığı zorluklardan mahrum bırakarak sağlığımıza ve mutluluğumuza zarar verdiğini savunuyor.

Doğada vakit geçirmek, oruç tutmak ve düzenli egzersiz yapmak gibi can alıcı rahatsızlıkların, en ufak bir arzumuzun bir parmak tıklamasıyla giderilebildiği, sıcaklık kontrollü, kapalı dünyamızda giderek geçerliliğini yitirdiğini açıklıyor.

Michael Easter bir yazar, bilim gazetecisi ve profesördür. Uyanma yolculuğu sırasında, rahatsızlığı kucaklamanın yaşamı değiştiren faydalarını kişisel olarak deneyimledikten sonra, fiziksel ve zihinsel zorlukların günümüz konforlarının olumsuz etkilerine nasıl karşı koyabileceğini araştırmaya başladı.

‘‘Kendinizi İyileştirebileceğinizin Bilimsel Kanıtı’’

Vücudunuzu iyileştirmek istiyorsanız, sağlıklı bir zihin geliştirmelisiniz. Mind Over Medicine'de Lissa Rankin, zihin-beden bağlantısını araştırıyor ve kendi kendini iyileştirmeye yönelik doğuştan gelen yeteneğimizi ortaya koyuyor. Pozitif inançları çoğaltarak ve tatmin edici bir yaşam tarzı tasarlayarak, iyileştirici rahatlama ve tüm vücut sağlığı için koşullar yaratabileceğinizi söylüyor.

Rankin bir doktor, yazar ve konuşmacıdır. Kendi kronik hastalıklarını bir katalizör olarak kullanarak, spontan remisyonlarla ilgili zihniyet ve yaşam tarzı faktörlerini araştırdıktan sonra modern, Batı şifa repertuarını holistik tıbbı içerecek şekilde genişletti. Artık optimal sağlığın reçeteli ilaçlar ve fiziksel tedavilerden daha fazlasını içerdiğini, aynı zamanda inançlarımızın, ilişkilerimizin ve işlerimizin kalitesine de bağlı olduğunu öğretiyor. (Kitap içinde eleştiri yapılacak noktalar olabilir. Ama temel odaklandığı anlatı değerlendirilebilir)

‘‘Şansa Karşı Rekabet’’

İnovasyonun ve Müşteri Seçiminin Hikayesi - Clayton Christensen

Yeni bir ürünün ne kadar başarılı olacağını pazara sürmeden önce kesin olarak bilmek mümkün mü? İşletme akademisyeni Clayton Christensen'e göre cevap evet. Şansa Karşı Rekabet'te Christensen, tüketici talebini analiz etmek ve ürün yeniliğine rehberlik etmek için kavramsal bir çerçeve sunuyor.

Tüketicilerin her satın alma işleminde belirli bir görevi yerine getirmeye çalıştıklarını açıklıyor. Bunu bilerek, bu göreve mükemmel bir şekilde uyduğu için başarısız olması muhtemel olmayan bir ürün tasarlayabilir ve satabilirsiniz.

Unsplash

Tefekkür: Yalnız Ölmek

‘‘Huzurevine yatırılan yaşlı bir kadının yazdığı bir mektup.

Bu mektup şimdiki hayatımızın gerçeklerini anlatıyor..??

82 yaşındayım, 4 çocuk, 11 torun, 2 büyük torun sahibiyim. Şimdi ise 12 metrekarelik bir odada yalnız başımayım.

Artık bir evim, hatta sevdiklerim bile yok. Etrafımda sadece odamı toplayan, yemek yapan, yatağımı havalandıran, tansiyonumu kontrol eden vazifeli insanlar var. Torunlarımın kahkahaları yok artık, büyümelerini, sarılıp öpmelerini, didişip kavga etmelerini izleyemiyorum. Bazıları 15 günde bir, bazıları üç dört ayda bir beni görmeye geliyor bazıları ise hiç gelmiyor. Oysa ben onları bir gün görmesem bile çok özlüyorum.

Artık nugget, sahanda yumurta, etli börek yapamıyorum. Tek bir eğlencem var bulmaca çözmek, işte bununla biraz vakit geçiriyorum. Ne kadar ömrüm kaldı bilmiyorum ama bu yalnızlığa alışmam lazım. Elimden geldiğince benden daha kötü durumda olanlara yardım ediyorum. Sık sık ölenler oluyor çok bağlanmak istemesem de yine de onlardan ayrıldığıma çok üzülüyorum.

Çünkü bir gün sıranın bana da geleceğini biliyorum. Yalnızken ailemin resimlerine ve evden getirdiğim bazı eşyalara bakıp anıları tazeliyorum. Bana ait olan tek şey işte bu hatıralar. En çok da ölürken yanımda kimsenin olmayacağı, son kez evlatlarımın yüzünü göremeyecek olmak beni üzüyor.

Umarım gelecek nesiller ailelerinin kıymetini bilir ve anne babalarına onları yetiştirmek için verdikleri emeğin, harcadıkları zamanın karşılığını fazlasıyla verirler. Anne babanızı çok sevin ve saygı anlayış gösterin çünkü anne babanın yedeği yok...!!!

Unsplash

Pozitif Düşüncenin Gücü

Hem kişisel hem de profesyonel hayatımızda, bazen aşılmaz gibi görünen zorluklarla karşılaşırız. Ama gerçek şu ki: her sorunun bir çözümü vardır ve her şey doğru zihniyeti geliştirmekle başlar.

Pozitif Bakmanın Gücünü: Pozitif bir zihniyet süper güç gibidir. Başkalarının barikat gördüğü yerlerde fırsatları görün. Sorun üzerinde durmak yerine, içinde yatan olasılıklara odaklanın. Keşfedilmeyi bekleyen bir çözüm olduğuna inanın ve ortaya çıkan yaratıcı fikirlere hayran kalacaksınız.

Gelişen Bir Zihniyet Benimseyin: Carol Dweck bir keresinde şöyle demişti: "Kendiniz için benimsediğiniz görüş, hayatınızı sürdürme şeklinizi derinden etkiler." Büyüme zihniyeti, kendini adama ve sıkı çalışma yoluyla gelişebileceğimiz ir inançtır Zorlukları büyüme fırsatları olarak kucaklayın ve kendinizi yenilikçi çözümler bulmak için daha donanımlı bulacaksınız.

Alternatif Bakış Açıları Arayın: Yardım istemekten veya farklı bakış açıları aramaktan korkmayın. İşbirliği ve düşünce çeşitliliği güçlü araçlardır. Yeni içgörüler sunabilecek, hem alanınızın içinden hem de dışından diğer kişilerle etkileşim kurun. Bazen yeni bir bakış açısı, varlığından haberdar olmadığınız kapıları aralayabilir. (İstişarenin, ekip olmanın ve alınan kararların hikmetini her saniyede kullanmaktan dur olmayın)

Sebat, Azim ve Sabır: Problem çözmek azim gerektirir. Başarıya giden yolun nadiren doğrusal ve pürüzsüz olduğunu anlayın. Aksiliklerle karşılaştığınızda bile ısrarcı olun. Her zorluğun öğrenmek ve büyümek için bir fırsat olduğunu bilerek zor zamanlarda sebat edin. Ve her şeyden önce, kendinize ve sürece karşı sabırlı olun. Roma bir günde kurulmadı!

Kaybetmeyi ve Başarısızlığı Bir Basamak Taşı Olarak Kucaklayın: Başarısızlık son değildir; başarıya giden bir basamaktır. Thomas Edison, ünlü bir şekilde, "Başarısız olmadım. Sadece işe yaramayacak 10.000 yol buldum" dedi. Başarısızlıklarınızdan öğrenin, yaklaşımınızı uyarlayın ve ilerlemeye devam edin. Unutma, tek gerçek başarısızlık vazgeçmektir.

Çözüm Odaklı Bir Zihniyet Geliştirin: Sorun üzerinde durmak yerine, odağınızı çözüm bulmaya kaydırın. Güçlendirici sorular sorarak zihninizi çözüm odaklı olması için eğitin. - Bu zorluğu fırsata nasıl çevirebilirim? - Bu engeli aşmak için hangi adımları atabilirim? vs. Unutma, ilerleme sorunların olmamasıyla ilgili değil, çözüm bulma yeteneğimizle ölçülür.'' - (V𝒶𝓉𝒾o𝓃 ​​𝐒𝖈𝖎𝖊𝖓𝖈𝖊 𝐸𝒹𝓊𝒸𝒶𝓉𝒾o𝓃)

Unsplash

Kısa Bir Bilgi: Günlük Yapılacaklar Listenizi Sabah Yapmayın!

‘‘Sabah erken saatlerde yapılacaklar listesi yapmak akıllıca bir şey gibi görünse de, bu yaklaşımda ölümcül bir kusur var.

O gün ne yapmanız gerektiğini belirlemek için öncelikle ÇOK FAZLA bilgi almanız gerekir (örn. e-posta gelen kutunuzdan, takviminizden, mesajlaşma uygulamalarından, görev yöneticinizden).

Yapılacak her şeyi düşündüğünüzde, dikkatiniz milyonlarca parçaya bölünmüştür. Ve muhtemelen o gün herhangi bir zamanda odaklanmış derin çalışma yapma olasılığını ortadan kaldırdınız.

Benim tavsiyem: O gün için yapılacaklar listenizi bir önceki akşamdan yazın.

Böylece ertesi güne ayrıntılar arasında boğulmadan en önemli görevinizle baş etmeye başlayabilirsiniz…’’ (Forte)

Unsplash

Bilinç Ve Yapay Zeka

Dr. Sertaç Doğanay ‘‘Bilinç insana özgü bir şey midir? diye sormuş ve yorumlamış:

‘‘Peki diyelim ki bilinç insana özgü değil, makineler de bunu yapabilir hale gelirse biz insanların “özel” bir yanı kalır mı?
 
En basit tanımıyla bilinç şu:
İnsanın kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama, fark etme yetisi.
Yani maruz kaldığı ve edindiği enformasyonu işlemek veya bilgiyi “anlamlandırmak” aslında bilinç.
Bunu yapan tüm yapılara, insan olsun veya olmasın, “bilinç sahibi” diyebilir miyiz peki?

Bu sabah okuduğum birkaç yazı, sadece zihnimi açmakla kalmadı, aynı zamanda zihnimin sınırlarını da zorladı.
 
Son 6-7 aydır iş ve akademi dünyasının dinamiklerini değiştiren ChatGPT’yi geliştiren şirket olan OpenAI CEO’su Sam Altman’a geçtiğimiz gün “Yapay zekâ üzerinde bu kadar uzun süre çalıştıktan sonra, insanlar hakkında ne öğrendiniz?" diye bir soru sorumuş.
 
Altman, “bunu kelimelere dökmekte zorlanıyorum” diye başlamış ve şöyle cevap vermiş:
“Zekânın insana özel büyülü bir şey olduğunu düşünerek büyüdüm. Ama artık bunun maddenin temel bir özelliği olduğunu düşünüyorum.”
Property of matter: Maddenin özelliği.
 
Türker KILIC bu konuyla ilgili şu yorumda bulunmuş:
Yaşamın yapı taşı atom değil enformasyondur.
Her bilgi işleyen sistem er geç zekâ üretir.

Son dönemde çokça karşımıza çıkan üretken yapay zekâ uygulamalarıyla ilgili iki değerli ismi faydalanarak takip ediyorum.
Sizlere de takip etmenizi öneririm.

Konunun teknik yönlerini irdeleyen, günlük gelişmeleri değerlendiren ve farkı sektörlerden örnekle sunan Sebnem Ozdemir, PhD sadece bu bilgileri paylaşmakla kalmayan, aynı zamanda uygulayıcı da olan değerli bir akademisyendir.
Bu konudaki her türlü teknik sorumu sorduğum, ilk başvuru adresimdir.

Konunun ağırlıklı olarak felsefi ve etik yönlerini irdeleyen, iş dünyasındaki etkilerini tartışmaya açan Fazıl Oral (f0), değerli bir düşünür ve danışmandır.’’

Söylediği isimlerden faydalanılabilir. Güzel içerikler paylaşıyorlar…Ki, daha önce Şebnem Özdemir’in Geleceğin Meslekleri kitabını tanıtmıştım.

Unsplash

Şirketinin Değerini Hesapla

Birçok şirket sahibi arkadaş, acaba şirketimin değeri ne kadardır diye çoğu zaman sorarlar.

Tabi bir anda oturup hesaplamak zor.

Bir keresinde bir arkadaşımız şirketinin gider gelirine bakarak, '10 milyondan fazla bir değere sahip' demişti.

Sonrasında gördü ki şirketine fiyat biçenlerin neredeyse hepsi 10 milyonun çok altında değer verdiler.

Bu noktada her daim bir danışmanlık şirketinden inceleme almanızı tavsiye ederim. Zira çıkacak sonuca göre bir şirket planlaması yapmanız çok daha kolay olacaktır.

Bu imkanı olmayanlar ya da finansman sağlamak veya yatırımcı tekliflerini değerlendirmek isteyen ve çevrimiçi işinizin gerçek değerini bilmek isteyenler olabilir.

Bu noktada Flippa'nın akıllı değerleme motoruna bir göz atabilirler.

Unsplash



Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Önceki
Önceki

Tükenmiş Ruhun Bedensel Yorgunluğu!

Sonraki
Sonraki

İnsan Gibi Çalışmak Ve Değişimi Kolaylaştırmak