Düşünce Sistemindeki Zihinsel Tuzak ve Sen

Haftanın Bülten İçeriği

  • Düşünce Sistemindeki Zihinsel Tuzak ve Sen

  • Bilgiyi Unutmamak İçin Uygulanabilir Stratejiler!

  • Çelişkili Hadisler Meselesi

  • Mikro Stres Öldürebilir!

  • Teslis'e Rağmen Hristiyanların Neden Bu İnanca Sahip!

  • 1900 yılında doğmuş olsaydık!

  • İş ve Sosyal Medya

  • 8 Makale

  • Haftanın 10 Sosyal İçeriği

Unsplash

‘Hayatımda disiplin yok,

Sabahları erken kalkamıyorum,

Perhiz yapıyordum ama yine çikolata yedim, olmuyor,

Babam hep böyle yapıyor, neden?

Arkadaşım niçin bu kötülüğü yaptı? Hep mi bana denk gelir?

Namazlar bir türlü oturmuyor, münafık mıyım?

Yine yalan söyledim… ne yapsam boş,

Yine gıybet ettim… nasıl olacak?

Bugünde zaman israfı yaptım, benden olmaz…

Bir türlü olmuyor…’’ vs.

Zaman yönetim eğitimlerinde sık sık bahsettiğimiz konulardan biridir zihin tuzakları.

Milyarlarca insanın üzerinde durmadığı ama aile ve toplumun en büyük sorunudur.

Malum, Hayat; Hayaller, düşünceler, zikir ve o zikrin pratiğe dökülmüş akışıdır.

Zihinsel tuzaklar, tembellik ve verimlilik hayatlarımız üzerinde önemli bir etkisi olan birbirine bağlı üç kavram.

Zihinsel tuzaklar, olumsuz düşüncelere ve duygulara yol açabilecek düşünce kalıplarıdır.

Bu tuzaklar, geçmiş deneyimler, toplumsal baskılar ve kişisel inançlar gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Ne yazık ki, gelen birçok vakada bu hali görebiliyoruz. Küçüklükten beri zihin üzerine uygulanan negatif kelime ve düşünce kalıpları bir süre sonra tuzaklar haline geliyor.

Psikologlar bu duruma bilişsel çarpıtma adını veriyor. Bilişsel çarpıtmalar ilk olarak 1976 yılında Aaron Beck isimli psikolog tarafından gündeme getirilmiş, sonrasında 1980’li yıllarda David Burns’un çalışmalarıyla iyice tanınmaya başlamış.

Buradaki ince nokta, bu çarpıtmalar zamanla siyah-beyaz düşünme, aşırı genelleşme ve felaketleşme noktasına getiriyor.

Siyah-beyaz düşünce, işleri orta zemin olmadan iyi ya da kötü olarak görme eğilimi gibi görülebilir.

Bu tür düşünme, disiplin problemli, anksiyete ve depresyon gibi olumsuz duygulara yol açabilir. Burada depresyonu bir hastalık olarak değil tamamen zihin tuzağı, düşünceyi yönetememe, hayallerin kontrolsüzlüğü ve tembellik olarak görebilirsiniz.

Bu hal zamanla stereotiplere ve önyargıya yol açıyor ve her durumda en kötü senaryoyu hayal etme eğilimi gösteriyor.

Ve o da devamında, düşüncede kaygı ve yaşamsal panik ataklara sürüklüyor.

Eğer, inanç ve iman bir kişide düşünce ve hayat disiplini ve düzenli bir yaşam programı meydana getirmiyorsa, o kişinin buhran hali, çevreye bulaşık olma ve tatminlik arayışından kaynaklı sorunlara neden olma durumu kalıcı hale geliyor.

Ve haliylede bu durum, kişinin geçimini sağlama gayretinin dışında herhangi bir üretkenlik ve verimliliğe hizmet etmiyor.

Bu açıdan inançtaki düşüncenin disiplini, şekillendirilmesi, sistemleştirilmesi ve sürdürülebilirliği yeniden ele alınmalı.

Misal, inanç sıradanlaşmak yerine bir farkındalık ile ilerlemeli. Yani klasik okumanın dışına çıkabilecek bir farkındalık hayaline odaklanılmalı.

İnsanlar gün içerisinde genellikle bir önceki gün, hafta ay ve yıllarda düşündüğü hayal, fikir ve zikirlerle düşünmeye devam eder. Araya bazı olağandışı olaylar sonucu meydana gelen vaka-i düşünceleri olsada, genel düşünce akışı değişmez. Bir bakmışız aradan 10 yıl geçmiş ve hayallerimiz genellikle aynı. Ve haliyle hayatımızda... İşte bu bir sorundur.

Bu öyle bir haldir ki, eğer sistemli bir düşünce değişimi olmaz ise hep aynı kısır döngüye, aynı tartışmalara ve aynı çıkmazlara düşmek artık kaçınılmazdır. Muhakkak yine bir bahane çıkar ve herkesi o bahanenin içine çeker, dakikalar ve saatler israf olmaya devam eder.

Üstelik sonuçların değişmeme ihtimalini bile bile bu davranış şeklinde vazgeçmeye çoğunluk yanaşmaz. Ve olan yine kendimize, düşüncelerimize, değerlerimize ve ihtimal ahiretimize oluyor.

Üzücü olan ise, bu vahameti yine o hak üzere olan az birkaç insan anlayacak, idrak edecek ama çoğunluk kendine ve çevresine zulme devam edecektir.

Gördülüğü üzere -sadece bir hayal ve düşünce sistemi- farkındalık ve disiplin ile sistemleştirilmedikçe toplumu ifsat etmekten kendini alamayacaktır.

Bu noktada bazı çözümler geliştirilmesinde özellikle fayda var.

İlk planda madde ve mana bilinci olan bir Mentor ile 3-6 aylık bir plan yaparak bir düşünce ve hayat sistemi kurma ve takip etmeye başlamak ilk adım olabilir.

İkinci olarak, kendinizi ve düşüncelerinizi gözlemleyerek, hangi bilişsel çarpıtmalara yatkın olduğunuzu belirleyebilirsiniz. Daha sonra, gerçekçi ve objektif bir bakış açısı geliştirmek için kendinize sorular sorabilirsiniz.

Örneğin, "Bu düşüncelerim gerçekten doğru mu?" veya "Bu durumla ilgili başka bir bakış açısı olabilir mi?" gibi.

Ayrıca, olumsuz düşünceler yerine olumlu düşüncelere odaklanmak ve kendinizi eleştirmek yerine kabul etmeyi öğrenmek de yardımcı olabilir.

Ve sıradan düşünce kalıplarından çıkıp yeni fikirler üretebilmek günlük zaman aralığı açmalı ve kendiniz için bilmediğiniz deneyimlere, insanlara ve bakış açılarına açık hale getirmeyi bir yaşam formu olarak geliştirebilirsiniz. (Bu maddeyide uzun zamandır hayatımda uygulamaya çalışıyorum. Tecrübe ile diyebilirim ki, bu madde herkesin hayatında çok şeyi değiştirebilir.)

Ve kendi görüşlerinizden farklı görüşlere sahip insanlarla konuşarak ve onların düşüncelerini dinleyerek, kendi bakış açınızı genişletebilirsiniz.

Bu basit gibi gözüken bir seçenek olabilir. Ancak, farklı görüşlerle bir disiplin içerisinde konuştuğunuz zaman birçok pencere açacaktır. (Misal, en son Fransa olaylarında yaşadığım süreci geçen hafta yazmıştım. O bir haftada gelen 600-700 civarı soru ve cevaplar bana bundan sonrası için çok farklı bir pencere daha açtı.)

Ve gün içerisinde zihninizin temizlenmesi ve farkındalık uygulamalarına katılmanız, düşüncelerinize taze bir perspektifle yaklaşmanıza yardımcı olacaktır. Çünkü bu yeni bir amel, yeni bir aksiyon ve yeni bir düşünce boyutunun ekilmeye başlanma sürecidir.

Ve otomatik düşüncelerinizi ve inançlarınızı sorgulayın. Bunun en önemli maddelerden biri olduğu asla unutulmamalı. Günün sonunda, düşüncelerinizin ne kadarının geçmişe, ne kadarının başkalarının düşünceleri üzerine ve ne kadarının tamamen size ait olduğunu gözden geçirmeniz, köle mi ya da sistemle mücadele eden bir hak eri olup olmadığınızı ortaya koyacaktır.

Bunu çevreniz ile test ettiğiniz zaman büyük bir şok ile karşılaştığınızda, ne yapacağınızda şaşırıyorsunuz.

Burada küçük bir noktaya daha temas etmek isterim.

Yapılan bir bilimsel çalışmada, üretken kişiler boş zamanlarında daha çok üretiyorlar.

Bu insanlar, düşüncelerini serbest akışlı ve çağrışımsal bir şekilde keşfederek boş zamanlarını daha verimli kullandıklarını ve genellikle yenilikçi fikirlere yol açıyor. Çalışma, yaratıcı bireylerin, bir fikrin doğal olarak diğerine geçmesine izin verdiği için, yalnız bırakıldıklarında can sıkıntısına daha az eğilimli olduklarını gösteriyor.

Demek ki, düşünce özgürleştiği an ve ayrıca onda sistem var ise boş kaldığı an üretim ve keşif başlıyor.

Misal, Newton bir elma ağacının altında oturup hiçbir şey yapmadan yerçekimi teorisini ortaya attı. (Bir işe odaklanma)

Einstein'ın boş zamanlarında akıl almaz "düşünce deneylerinden" hoşlandığı biliniyordu.

Ve son salgın sırasında, kreatifler solo zamanlarını muhteşem bir şekilde değerlendirerek harika eserler ortaya çıkardılar.

Misal, pandemi sonrası teknoloji noktasında birçok not uygulaması, takvim uygulaması, yapay zeka araçlarının denenmesi vs. gibi piyasa hayata etki eden araçlar üretildi.

Tabi bunu toplumun %5-%10 kadarı kendi alanında yaptı diyebiliyoruz. Zira yüzde 95 henüz kölelik bilincini aşmış değil.

Kısacası, bulgular, yaratıcı bireylerin dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak olduklarında düşünceleriyle daha fazla meşgul olduklarını ve üretmeye başladığını göstermesi açısından ayrı bir önem arz ediyor.

Konu daha genişletilebilir ama kısaca özetlemek gerekirse;

  • Hayal ve düşüncelerini sorgula

  • Hayat akışını sorgula

  • Okuduklarını, duyduklarını, izlediklerini ve dinlediklerini sorgula

  • Farkındalık sistemli bir yaşam şekli planla

  • Yeni insan ve yeni çevre

  • Sistemli düşünce stratejisi

Netice:

Zihinsel tuzak yok.

Gerçekçi ve aktif bir hayat.

Kendin için değil başkalarını yaşatmak için yaşayan ve tekamül eden bir düşünce sistemi var.

Peki tüm bunlar bir romantizm mi?

Yıllardır hem kalp ehli insanları okuyan, hem de dünyevi sistemin oyuncularını takip eden biri olarak şu kadarını ifade edeyim:

Birçoğu sıfırdan başlayıp ve şimdilerde sisteme etki eden bu adamlar, böyle bir meseleye romantizm olarak bakmamış ve yapmışlar. Yani onlar için bir romantik eylem ve hayal olmamış.

Yeter ki iman, inanç ve yaşam formu noktasındaki hayat akışı ve düşünce sistemi yeniden gözden geçrilsin.

Psikolog ve zaman araştırmacısı Marc Wittman'ın dediği gibi, "rutin, belirli aralıklarla hafızamızı öldürür.’’ Başımıza anlamlı bir şey gelmediğinde, beynimizin kaydedecek bir şeyi yoktur…

Yani, yeni deneyimler hafızamızda girintiler açarak bize zamanı uzatır ve rutinler birer hikmet aracı haline döner.


Junhanc.

Bilgiyi Unutmamak İçin Uygulanabilir Stratejiler!

Jun han C’. nin paylaştığı bir görsel. Jun, 5 madde ile okuduğumuz bilgiyi unutmamak üzerine tesbitlerde bulunmuş. Uygulanabilir ve pratik 5 yöntem.

Ancak, biraz daha detaylandırarak bilgiyi sürekli olarak kalıcı hale getirmek mümkün.

Özellikle büyük miktarda bilgi tüketirken, ciddi bir not ve düşünce sistemi olmaz ise bir süre sonra okunan ve duyulan herşeyin hafızada kalma süresi minimize oluyor. Malum ortalama dikkat-odaklanma süresi 10 dakikanın altına kadar düştü…Ki, bu düzeltilebilir.

Peki neler yapılabilir?

İlk planda kısa bir 6 madde:

Sürekli oku => Tekrar et => Anla => Uygula => Anlat=>

Basitleştir => Benzer şeyleri değil, farklı şeyleri oku

Farklı bir detaylandırma daha yapalım:

RAP Bülteni

  1. Okurken not alın: Okurken önemli noktaları, özetleri veya dikkatinizi çeken alıntıları not edin. Bu, belleğinizi pekiştirir ve daha sonra başvurmak için bir referans sağlar. Bir defter, dijital not alma araçları veya e-kitap veya PDF'lerde doğrudan vurgulama ve açıklama yapabilirsiniz.

  2. Okuma kaydı oluşturun: Okuduğunuz kitaplar ve makalelerin bir kaydını tutun; başlık, yazar, tarih ve ek düşünceler veya yorumlar gibi bilgileri içersin. Bu kayıt, okuduklarınız hakkında hafızanızı tazelemek için hızlı bir referans görevi görebilir.

  3. Aktif okuma yapın: Pasif olarak değil, aktif olarak materyalle meşgul olun. Kendinize sorular sorun, diğer kavramlarla bağlantılar kurun ve içeriği eleştirel olarak düşünün. Bilgileri aktif olarak işlemek, hafızanızı geliştirir.

  4. Okuduğunuz şeyler hakkında konuşun: Okuduğunuz kitaplar ve makaleler hakkında başkalarıyla konuşun. Fikirleri ve içgörüleri paylaşmak, hafızanızı pekiştirir ve farklı perspektifler sunabilir.

  5. Öğretin veya yazın: Okuduklarınız hakkında öğretmek veya yazmak, anlayışınızı ve hafızanızı sağlamlaştırır. Ana noktaları blog yazısında özetleyebilir, sunum yapabilir veya kavramları başka birine açıklayabilirsiniz.

  6. Aralıklı tekrar kullanın: Uzun vadeli hatırlamak istediğiniz belirli ayrıntılar veya kavramlar varsa, aralıklı tekrar tekniklerini kullanmayı düşünün. Bu, bilgiyi zaman içinde artan aralıklarla tekrar gözden geçirmeyi içerir. (Bu madde asla atlamayın)

  7. Aktif hatırlamayı uygulayın: Yeniden okumaya sadece güvenmek yerine, bilgileri aktif olarak hatırlama pratiği yapın. Kitabı veya makaleyi kapatın ve ana noktaları veya ana soruları hafızadan hatırlamaya çalışın. Bu, hafızanızı güçlendirir ve daha fazla incelemeyi gerektiren alanları tespit etmenize yardımcı olur.

  8. Görsel yardımcılar oluşturun: Zihin haritaları, diyagramlar veya kavram haritaları gibi görsel yardımcılar, okuduğunuz bilgileri düzenlemenize ve görselleştirmenize yardımcı olabilir. Görsel temsiller, beyin'in farklı bölgelerini kullanarak hafızayı güçlendirir.

  9. Kişisel bağlantılar bulun: İçeriği kendi deneyimleriniz, ilgi alanlarınız veya hedeflerinizle ilişkilendirin. Bunu kişisel olarak anlamlı kılarak, bilgiyi hatırlamanız daha olasıdır. Bunu okuduğunuz o cümle veya sayfaya işleyin.

  10. Ara verin: Sürekli okuma maratonlarından kaçının. Beyninize bilgiyi işlemesi ve konsolide etmesi için okuma oturumları arasında kısa molalar verin.

Çelişkili Hadisler Meselesi

Hadisler üzerine bitmek bilmeyen konularda biri. Kısaca değinmişler.

İslam'daki bazı çelişkili hadisleri ele alıyor ve anlamlarını netleştirmek için açıklama yapıyorlar. Meseleyi akli ve mantiki deliller ile izah ediyorlar.

00:42 Kur'an Varken Hadislere Ne Gerek Var?

01:51 Birbiriyle Çelişen Hadisler Olduğunu Söylüyorlar. Bu Doğru mu?

03:50 Peki Kur'an'la Hadis Çelişirse Ne Yapacaksın?

06:35 Peygamberimiz Deve İdrarı İçmesini Tavsiye Ediyor? Necis Olan Bir Şeyin İçilmesi Nasıl Mümkün Olabilir? Bu Bir Çelişki Değil mi?

08:24 Bir Hadiste Kabir Ziyareti İzin Verirken Diğer Bir Hadiste Yasaklıyor? Bu Çelişki Değil mi?

09:48 İslam'da Kan İçmek Haramken Peygamber Efendimizin Kanının İçilmesi Hadisi Var? Bu Çelişki Değil mi?

12:00 Peygamber Efendimizin Bir Hadisinde Ayakta Su İçtiği Bir Hadiste de Oturarak Su İçtiğini Biliyoruz. Bu Çelişki Değil mi?

13:16 İslam'da Hayvanların Korunması ile Alakalı Bir Çok Şey Duyuyoruz. Fakat Köpeklerin Öldürülmesi ile Alakalı da Bir Hadis Biliyoruz. Bu Çelişkiye Bir Cevabın Var mı?

14:30 O Halde Bir Hadis Aklımıza Yatmadığında Ne Yapmamız Gerekiyor?

Unsplash

Mikro Stres Öldürebilir!

Çoğu insan stresin ne olduğunu bilir, ancak mikro stresin ne olduğu pek bilinmiyor.

Araştırmacılar, mikro stresin neredeyse algılanamaz olduğunu ve o kadar hızlı ortaya çıktığını ve neredeyse fark edilmediğini söylüyor.

  • Her gün düzinelerce mikro stresi sessizce biriktirebilir ve farkında olmadan vücudunuza zarar verebilir.

    • Beyniniz, düzenli stresi tanımlayacak ve bunlara yanıt verecek şekilde programlanmıştır, ancak mikro stresörleri algılamaz. Bu nedenle, artan kan basıncı ve kalp atış hızı ile hormonal ve metabolik değişikliklerle mücadele eden süreci ateşleyemez.

  • Mikro stresörler üç kategoriye ayrılır :

    • İşte veya evdeki sorumluluklarda bir dalgalanma yaşamak gibi. Kapasite alıcıları.

    • Toksik insanları yönetmek zorunda olmak gibi. Duygusal rezervler azalır .

    • Olmak istediğiniz kişi olmadığınızı hissettiren kimlik meydan okumaları. Örneğin, değerlerinizle uyumlu olmayan hedeflere ulaşmak için baskı altında hissediyor olabilirsiniz.

  • Araştırmacılar, mikro stresi hayatınızdan çıkarmak için üç strateji önermektedir :

    • Günlük teknoloji kesintilerine anında yanıt vermek gibi mikro stresi besleyen küçük şeyleri yapmayı reddedin.

    • Başkaları için mikro stres yaratmaktan kaçının. Diğer insanlara saldırırsanız, aynı şekilde karşılık verirler ve mikro stresi size geri getirirler.

    • Büyük bir resim perspektifi için çabalayın. Bakış açınızı geniş tutmak için farklı etkinliklere ve gruplara katılın, böylece küçük şeyler olduğundan daha büyük görünmez.

Teslis'e Rağmen Hristiyanların Neden Bu İnanca Sahip!

Avrupa’da yaşayan veya Hristiyanlarla muhatap olan kişilerin bilmesi gereken bilgilerden biri diyebilirim.

Eğer okumayan var ise, Suat Yıldırım’ın ‘Mevcut Kaynaklara Göre Hristiyanlık’ ve ‘ Oryantalistlerin Yanılgılar'ı’ kitaplarıda genel çerçevede birçok bilgi verecektir.

Videoda bahsedilen konular ise şöyle:

4:02 Eski Ahitte ve Yahudilikte Monoteizm

16:00 Hristiyanlıkta Helenistik Geleneğin Etkisi

20:00 Tarihsel İsa ile Hristiyanlıktaki İsa Farkları

29:40 Hz. İsa'nın Öğretilerinden ve 4 İncilden Teslis Çıkar mı?

46:20 Hristiyanlıktaki Tanrı ve Teslis Anlayışı

1:05:48 Hristiyanlıkta Mesihçilik Neden Merkezileşiyor

1:19:58 Mesih'in Tanrısallaştırılma Süreci

1:35:00 Teslisin Ortaya Çıkışı ve Kabulü

Unsplas

1900 Yılında Doğmuş Olsaydık!

‘‘14 yaşındayken, Birinci Dünya Savaşı başlar

Kısa bir süre sonra, dünya çapında bir salgın olan Çin Gribi ortaya çıkar.

18 yaşındayken 4 yıl süren savaş savaş ve grip ile birlikte 50 milyon insan ölür.

29 yaşında New York Menkul Kıymetler Borsasının çökmesiyle başlayan, enflasyona, işsizliğe ve açlığa neden olan küresel ekonomik kriz yaşanır.

33 yaşında Nazizm iktidara gelir.

39 yaşındayken İkinci Dünya Savaşı başlar ve 45 yaşında 60 milyon ölü ile biter.

52 yaşında Kore Savaşı başlar.

64 yaşında Vietnam Savaşı başlar ve 75 yaşında biter.’’(Jai N. history)

Sizce 1960 ya da 1980’den sonra doğanlar kendi tarihlerini yazsa daha mı dramatik olur yoksa daha mı hafif?

Unsplash

İş ve Sosyal Medya

THREADS: Mark’ın yeni uygulaması hakkında detaylı bir içerik düşünüyorum. Ama şimdilik bekleyip görme taraftarıyım. İmkanı olanların hemen üye olup müspet içerikler paylaşmasını tavsiye etmek isterim.

Zira yeni açılan bir sosyal platformlarda ne kadar erken var olur ve ne kadar fazla müspet ve kaliteli içerik üretilirse, kötü içeriklere karşı bir adım daha önde olma fırsatı meydana getirebilir.

Yapay zeka araçlarının veri çektiği bu platformlarda, ciddi sayıda pozitif ve hakikat üzerine içerikler üretilmesi gerekiyor artık. Aksi halde ortam menfilere ve pisliklere kalıyor. Artık hayatın 4-7 saat arasının döndüğü bu mecralar yeni yaşam alanları. Orayada tohumlar ekilmeli. Negatif içeriklerin fazlalığına fırsat vermemek için bu tür durumları her daim bir strateji ile değerlendirmek gerekiyor.

INSTAGRAM: Influencer'lar veya markalarla iş ortaklığı yapıyorsanız iyi haber... Instagram artık gönderilere ve Reels'e en fazla üç ortak çalışan eklemenize izin veriyor. Ayrıca, içeriğe katkıda bulunan herkes, görüntüleme ve beğeni sayıları gibi organik bilgileri görebilir.

AMAZON: Görünüşe göre Amazon, bilmeden çalıntı mal sattıkları için satıcıların hesaplarını askıya aldı. Aman Tanrım. Hesabınız aniden askıya alındıysa nedeni bu olabilir. Ne olursa olsun ürün kaynaklarınızı kontrol etmek isteyebilirsiniz…

TİKTOK: Bloomberg, TikTok Shop'un Amazon için bir tehdit oluşturabileceğini düşünüyor. Bakalım göreceğiz…

ChatGPT: ChatGPT uygulamasının iOS indirmeleri son haftalarda frene bastı ve bir önceki aya göre %38 düştü. Ve Bank of America Securities'e göre, teknolojinin popülaritesi arama söz konusu olduğunda Google'ı geçmek için yeterli değil.

ANALİTİK: Google Analytics 4 ile ilgili şikayetleri duydunuz... Peki ya övgüler? Birçok pazarlamacının, GA4'ü selefinden daha doğru, daha esnek ve hatta kullanımını daha kolay buldukları için onu sevdiği ortaya çıktı.

📷 Satın Alın: Bu ufacık uzaktan kumanda cihazınıza bağlanır, böylece sayfaları çevirebilir/kaydırabilir/video kaydedebilirsiniz. (Çoğunlukla) eller serbest.

Unsplash

Unsplash

KİTAP

Uzun zamandır sağlık kitabı tavsiye etmediğimi fark ettim.🙂

Yılmaz’ın bu kitabı kilo sorunu olanlar için fayda sağlayabilir. Uygulayıp fayda gören kişiler oldu.

“Doctor Fit ile Beslenme Atölyesi” olarak başlayan ve zamanla Tıbbi Beslenme Akademisine dönüşen çalışmaların sonucu denebilir.

Konu sağlık olunca haliyle herhangi bir tıbbi konuda çok farklı görüşlerde olduğu için, kitaptaki bilgiler mutlak doğrudur demek çok gerçekçi olmayacaktır.

Bu açıdan her bilgiyi kendi bedeninizi gözlemleyerek uygulamanız sonraki adım için çok daha gerçekçi bir ilerleme olacaktır.

Son noktada, eğer ciddi bir kilo sorunu var ise, her daim rehber ile çalışmanızı tavsiye ederim. İrade sorununun olduğu bir çağda ne yazık ki harekete geçmek, düşmanla savaş gibi bir hal oldu. Heyhat…


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Önceki
Önceki

‘‘Tamam! Gelmeyin…’’

Sonraki
Sonraki

Durum Vahim Ve Çok Büyük Problemler Var!