Kendi Kendine Öğrenme Sanatı: Ve Kişisel Çürüme Süreci

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • Kendi Kendine Öğrenme Sanatı: Ve Çürüme Süreci

  • Çocuklara Ev İşleri Yapmaları İçin Para Vermek Neden İçsel Motivasyonlarını Zayıflatıyor?

  • Zenginlik İnşası

  • Pozitifliğin fazlası zararlı mı?

  • Biden ve Trump'ın Çin Konusunda Farklılıkları

  • ABD'de Uyanma Karşıtı Bir Ekonomi Gelişebilir mi?

  • Para Kazanmaya İlişkin Kısaca 17 ders

  • Haftanın Videoları

  • Haftanın Makaleleri

  • Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Kitap: Duygusal Zeka 2.0

Malum, İslam cahilliği reddediyor. İnsanın kendisiyle başabaşa kalıp, ilimden günlük olarak birşeyler öğrenmemesini akılsızlık olarak sayıyor. Zira, bize göre rıza-i ilahi istikametinde öğrenilen her bilgi ilimdir, o ilimde dindir. O ilim bizi içtimai hayatta denge içerisinde tutacak ve iş hayatından ev hayatına kadar bir tekamül süreci yaşatacaktır.

Denk gelmişsinizdir. Şirket sahibi olmalarına rağmen, 15 yıldır kendini geliştirmeye devam eden milyonluk patronlar. Benzer birçok örneği var. Daha önce bahsetmiştik. Eğitim alıyor ve sürekli olarak yeni bilgi peşinde koşuyorlar. Ne yazık ki toplumda kendini geliştirme meselesi iki, üç meslek grubunun dışına bir türlü çıkmıyor. O meslek gruplarındaki insanlarında sadece bir kısmı sürece dahil oluyor.

Esnaf, ev hanımı, beyaz yakalı, mavi yakalı vs… gibi toplumun tüm katmanlarında yeni şeyler öğrenme düşüncesi düzenli ve sistematik bir planlama olmadan devam ediyor.

Oysa ki insanlar yapay zeka sonrası artık fosilleşme ve işe yaramayan insanlar grubu olma noktasına sürükleniyor. Birçok büyük şirket dahi, çalışanlarının yüzde 5-10 arası bir grubu sırf maaş vermek için tutuyor. İhtimal ki, bir süre sonra onlara da yol vermeye başlayacaklar. Hakeza, en değerli meslekler arasında yer alan doktorluğun büyük bir kısmı bile artık ilaç memurluğu yapamayacak. Zira, son birkaç aydır yapay zekanın doktorlardan daha iyi teşhis koyduğu tespit edildi… Ki, ilaç yazmak ise artık onlar için çocuk oyuncağı olacak.

İslam, ‘ilim ve hikmet’e bizim yitiğimiz olarak bakar.

Nitekim Allah Resulü sav;

"Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen ya da ilmi seven ol. Fakat sakın beşincisi olma; (bunların dışında kalırsan) helâk olursun" buyuruyor.

Şu an için ahvalimizin hangi noktada olduğu malum. Ne acıdır ki ticaretçisinden, kariyer yapanına, boş oturanından vaaz verenine kadar içtimai hayatta denge kaybı devam ediyor. Ama bizler için hem öğrenmeyi hem de çalışmayı bir arada götürmek zor olmamalıydı. Önümüzde birçok örnek mevcuttu.

Misal, İmam-ı Âzam.

Kendisinin almadığı eğitim çok nadir olmasına rağmen o bir yandanda ticaretle uğraşır, kumaş ticareti yapardı. İlim hayatına devam ederkende, ticaret işini ortakları aracılığıyla sürdürerek çalışmayı terk etmemişti. Yani ilim ve iş dengesini birlikte götürüyordu. Nitekim bu denge hali ticaret hayatında da ibretlik örnekler bırakmasına vesile oluyordu.

Bu iki hikaye ilim-ticaret ahlak bütünlüğü açısından güzel bir örnektir.

‘’Bir gün bir kadın Ebû Hanîfe’nin dükkânına gelir. Ebû Hanîfe’ye ipek bir elbise satmak ister. Ebû Hanîfe kaç dirhem istediğini sorar. Kadın 80 dirhem ister. Ebû Hanîfe elbiseye bakar ve “Bu daha çok eder.” der. Kadın “O zaman 100 dirhem ver.” der. Ebû Hanîfe “Daha fazla eder.” diye cevap verir. Bu şekilde kadın 400 dirheme kadar çıkar. Ebû Hanîfe tekrar “Daha fazla eder.” deyince kadın şaşırarak “Benimle dalga mı geçiyorsunuz?” der. Ebû Hanîfe de “Anlayan birini çağır, o değer biçsin.” der. Kadın gider ve yanında kumaştan anlayan birisiyle gelir. Adam kumaşa bakar ve “500 dirhem eder.” der. Ebû Hanîfe de bu fiyata alır. Ebû Hanîfe, elbiseyi ilk fiyat olan 80 dirheme alsaydı büyük bir kâr elde edecekti. Ancak satıcı kadın elindeki elbisenin değerini bilmediği için fırsatçılık yoluna girmiyor. Kadını aldatmadan elbiseyi gerçek değeri üzerinden alıyor.’’

Diğer vaka ise şöyledir;

‘’İmam-ı Âzam (r.h)’ın Hafs adlı bir ortağı vardı. Onu kumaş satması için zaman zaman komşu şehirlere gönderirdi. Yine bir gün onu şehir dışına gönderirken “Şu şu mallar ayıplı. Bunları satacağın zaman alıcıya söyle.” diyerek iyice tembihler

Hafs bütün malları satarak Kufe’ye geri döner, fakat ayıplı elbiseleri satarken elbiselerin ayıplarını söylemeyi unutmuştur. Bu elbiseleri kimlere sattığını da çıkaramaz.

Ebû Hanîfe bu durumu öğrenince içi rahat etmez ve bu ayıplı malların tamamının parasını sadaka olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtır.’’

Evet, ilim sahibi ve ticaret erbabı olan bu insanın 5000 civarı müçtehit seviyesinde talebesi olduğu dahi söylenir. Ama herşeye rağmen dengeli bir şekilde hayatını yaşamaya devam etmiştir.

Peki bu dönemde, teheccüd namazı kılan bazı insanlarda dahil olmak üzere, neden bu türden bir ahlakın binde biri bizlerde yok?

Cevabı için birçok şey yazabiliriz. Ancak ilk aşamada herkesçe malum olsa gerek ki, okuma, öğrenme ve ilim-ticaret dengesinin kaybolması gelmektedir. Gün içerisinde sürekli olarak kendi kendini geliştirmeyen, okumayan, tefekkürü disiplin haline getirmeyen bir esnafın, mühendisin, doktorun ya da ev hanımının vs. İş, aile veya arkadaşlık ilişkileri süresince faize, gıybete, israfa, zanna vs. gibi zulümlere düşmemesi mümkün müdür? Ya da tekamülünü daim ettirmesine imkan var mıdır?

Bu nokta da Hazreti Fetih’in konuya dair bütüncül yaklaşımlarının bir kısmını eklemek istiyorum;

Hazret diyor ki;

  • ‘’ Evradında, zikrinde, okumasında kusur yapan insan çok ciddi kusur yapıyor demektir. Fikren ve ruhen İslam ilimleriyle kendini donatmayı ihmal eden, kitap okumayan kimsenin diğer yanları mamur olsa bile çok ciddi bir kusur içindedir. Büyük gedikler vardır hayatında. Bu insan elinde kılıç bir ay hiç atın üstünden inmese cihad yapsa bile hayatında çok ciddi kusurlar vardır. Bu boşlukları başka fazilet ve meziyetleriyle kapatamaz.

  • Kur'an bir bütün olarak bize İslamiyeti takdim buyuruyor. Onun içinde zikir var. Kalben, ruhen, bedenen Onu anma var. Fikir var, ilim var. Düşünme, bir düşünce insanı olma var. Onun içinde cihat var, mücadele var, mücahede var, sa'y var, gayret var, emek ve çalışma var, helalinden kazanma var. Ve din adına propaganda var. Bunların bütünü yapıldığı zaman beş başı mamur bir müslüman ortaya çıkacaktır. Bunlardan bir tanesinin eksikliği ciddi bir kusurdur ve bu mevzuda söylenecek her bahane, her mazeret nefsin mırıltılarından başka bir şey değildir.

  • Kur'an-ı mucizü'l beyanın manasıyla, mana-yı âlisiyle meşgul olmama adına söylenecek her mazeret yine şeytanın mırıltılarından bir mırıltıdır, kendi kendine aldatıyor demektir. Bir de nefsin avukatlığını yapıyorsa hafizanAllah böyle birisinin baş aşağı yıkılma ihtimali de vardır.

  • En birinci asırda, en birinci cemaat içinde de böyleleri vardı, akıbetleri çok ümit verici olmadı bunların. Önde koşanlardı ama fakat akıbetleri hiç ümit verici olmadı.

  • …Misal, Risale-i Nurlar bir hakikat şelalesidir. Böyle bir esere tam bir teveccüh olmazsa, çok iyi yönelme olmazsa, yani tam bir konsantrasyon sağlanmazsa gözünüzde birdenbire sönebilir. Bunu Üstadın kendiside söylüyor..Evet, meseleye bakılması gerekli olan zaviyeden bakmazsanız, hafizanAllah; O Kur'an gökte birer yıldız gibi göz kırpıyor olmasına rağmen adeta bir enkaz gibi başınıza dökülür. Aynı şeyleri Nurlar karşısında da yaşarsınız.

  • Hazreti Üstad 20. asırda Kur'an'ın, günümüz insanına idrakın tenezzülünü sağlayan, önemli bir vasıta rolü alan insanın ilham kaynaklı yorumudur. Onda, muhtevada irtibatlandırabileceğiniz öyle şeyler var ki, şimdiye kadar hiçbir imamın dahi aklına gelmemiş. Misal çağları aşmış bir imam-ı Gazali ulaşamamış ona, bir imam-ı Rabbani o noktaya ulaşamamış..

  • Evet, Kur'an'a böyle bakmak Kur'an'ı anlamak için şarttır… Risaleleri okurken, şöyle düşünemezsiniz; Herhangi bir insan günümüzde imanı kurtarmak, iman hizmeti adına ve bir kısım düsturlar ortaya koymak için kalemi eline almış veya katiplerine yazın demiş, onlarda yazmış..Hayır.. Öyle değil.. Doğrudan doğruya tevcih edilmiş, yönlendirilmiş, şu işi yap denmiş bir zatın eseri olarak okuduğunuz zaman çok engin istifadeniz olur. Yoksa öbür türlü olduğu gibi başınızdan aşağıya enkaz halinde dökülür. Nitekim dünya kadar öyle insanda duyuyorsunuz.

  • Evet, bazen gezerken bile okuma adına üç şeyi bile bir arada yapmak mümkündür. Mesela benim sırtımda kireç var. Bunun için tedavi olurken o anda, bir elimle o tedavi aletini kullanıyorum, bir taraftan da makine çalışıyor, bir elime de Kur'an-ı Kerim'i alıyorum. Bazen yürümek için banda biniyorum, elime tesbihi alıyorum ve okuyacağım kadar okuyorum. Veya arabada gidiyoruz, o an birşeyler okunabilir, zikir çekilebilir. Hem bu durum gözümüzü de haramdan korur, kulağımızı da korur, ağzımıza da korur ve bizi gevezelikten de korur.

  • ‘En çabuk eskiyen, pörsüyen solan nedir?’ diye sorsam, çoğunuzun aklına bahar çiçekleri gelir. Ama dünya baharının çiçekleri olan insanların bir haftaya bile tahammülü yoktur. Bir hafta mahrum bırakılınca çiçeklerden daha çabuk zevil hale gelir. Sürekli manevi olarak beslenmeye ihtiyacı vardır insanın. Bir hafta bile uzak kalınırsa, onun düşüncelerini ele aldığınız zaman, fikirleriyle müşahede ettiğiniz zaman, onda o kadar mantık muhakeme boşluğuna rastlarsınız ki, bu da onun düşüncelerine kurt girmiş demektir. Hislerinde o kadar çok boşlukla karşılaşırsınız ki ve şaşarsınız, ‘inayeti ilahi olmasa bu insan nasıl ayakta durabiliyor?’ dersiniz. İnsan bu kadar çok çabuk solan bir çiçektir. Öyle olmasa, Allah günde 5 vakit namazı, sürekli cihadı teşri kılar mı? Çünkü insanın o kadar ayrılığa tahammülü yoktur. O yüzden sık sık imanını yenilemeli..Bütünleşme dediğimiz şeyi gerçekleştirmeli ve sürekli gözü hep Allah’a bakmalı.

  • Diğer yandan, sadece kitapların içinde bulunsanız bile yetmez. Çünkü bizim aksiyonumuz fikrimizi belirler, fikrin önündedir. Fikir hayatımız aksiyonumuza göre realize edilir, öbürü düşünce tasarı, plan, proje tatbik edilir veya edilmez.. Hayallerini yaşarsın ütopik insanlar gibi..

  • İster dini hayatımız, ister milli hayatımız, ister iktisadi, siyasi, kültürel hayatımız itibariyle kendimiz olmanın yolu o mevzuda bilgili olmaya bağlıdır.

  • Kitap okumada bir ölçü ise; Mesela bir ilahiyatçı kendi alanını çok iyi bilmenin yanında pozitif ilimlerde diğer insanlarla münazara edebilecek kadar o alanlarda icmali bilgiye sahip olmalılar. Normal halk da dini bilgilerde en azından bir ilmihali bilebilmeliler.

  • Ebeveynler kitap okumaya önem vermiyorlarsa çocuklar da ehemmiyet vermiyorlar.

  • En önemli kitaplar da olsa, okurken müzakereli okumak lazım. Mesela 10. Sözü okurken haşir hakkında İmam Gazali ne demiş, İbn Sina ne demiş onlara da bakmak lazım. Mukayeseli okuma size çok farklı derinlikler kazandıracaktır.

  • Biz bu çağın insanlarıyız. Hatta 10 sene öncesinin değil bugünün insanıyız. Bu açıdan Kur’an-ı Kerim’e de bu açıdan bakmak lazım.

  • Ben zannediyorum zamanımızı böyle damla damla iktisadi, yani ekonomik olma mülahazasıyla kullanırsak zamanımız her şeye yeter. Ama Türk insanı başta -nur talebeleride bundan nasibini alıyor- böyle bir kahvenin başında, çayın başında sokağın başında vs. bazen çok vaktimiz kayboluyor..’’

Evet, birçok madde daha eklenebilir. Ancak, burada konumuz için bir nokta çok büyük önem arz ediyor:

  • Günlük okumamanın ve öğrenmemenin getirdiği sonuç: Felaket… Ki, bu felaketin sonucu zaten hali hazırda onlarca örneği ile yaşanıyor. İçtimai hayatta namaz dışında sanki dinin başka kat’i hükümleri yokmuş gibi bir yaşam formatı üzere hareket ediliyor. Allah muhafaza buyursun.

Bu sürecin yaşanmaması ve devam eden felaketin önüne geçebilmek için okuma ile birlikte, disiplinli bir şekilde ‘kendi kendine öğrenme‘ stratejisi geliştirmek gerekiyor. Hele ki yapay zekanın insanları işe yaramayan bir sürece soktuğu bu zaman dilimlerinde.

Bu noktada meseleye dair birçok çözüm üretilebilir. Ancak, farklı çözüm önerileri ile sizleri yormak istemiyorum. Konuya dair yazar Blake Boles’in yaklaşımında kısaca bazı noktaları paylaşıp bitirmek istiyorum.

Yazar Noles, ‘Kendi Kendine Yönelik Öğrenme Sanatı’ ile ilgili olarak şu disiplinleri tavsiye ediyor;


  • ‘‘Kendi kendini yönlendiren öğrenme, kişisel inisiyatif almayı zorunlu kılar. Yeni deneyimlere açık kalarak yolculuktaki sorumluluğu stratejik olarak üstlenmeye teşvik eder.

  • Motivasyonun ve öz disiplinin özü; Öze€rklik, ustalık, amaç, kendini anlama ve çeşitli yolları keşfetmede yatmaktadır.

  • İnternetin sınırsız kaynaklarından yararlanmak bizi proaktif, bağımsız bir öğrenci gibi olmaya dönüştürebilir ve durumumuzu güçlendirebilir.

  • Çevrimdışı, gerçek dünyadaki insan etkileşimi ve topluluğa dahil olmak, çevrimiçi bilgileri derin, bağlamsal bilgiye dönüştürmek için hayati öneme sahiptir.

  • Herhangi bir beceride ustalaşmak, kasıtlı pratik yapmayı gerektirir: belirli hedeflere, anında geri bildirime ve zorlu görevlere öncelik veren yoğun, odaklanmış, uzman rehberliğinde fikir alış verişleri olmalıdır.

  • Kendi kendini yönlendiren biri olmak, gelişime açık bir zihniyet, beceriklilik, dayanıklılık ve kişisel tutku gerektirir.

  • Kendi kendine öğrenmeyi yönlendirmek için açık hedeflere ve etkili planlamaya ihtiyaç var.

  • Öğrenmeyi yönlendirmek için fiziksel alanların bulunması, mentorler ve eğitimcilerle destekleyici ilişkiler geliştirmek bir plan dahilinde olmalı.’’

Hem Hazretin yukarıda işaret ettikleri hem de kısaca özetlediğim bu 8 madde, bir insan hayatı için kendi kendine manevi ve maddi bir öğrenme ve disiplin meydana getirmesi açısından çok fayda sağlıyor. Bu disiplinleri yapan arkadaşların yaş ilerledikçe daha fazla ruhsal, ilmi, düşünce ve tefekkür kazanımlarına şahit oldum.

‘‘ Eğer yapay zeka sizin yapabileceğiniz her şeyi ama daha iyisini yapabiliyorsa, bir şeyler yapmanın ne anlamı var? Ben varoluşsal bir krizin yaşanacağını düşünüyorum.’’ - Elon Musk

Misal, bu video için Yazar Sekman’ın şöyle bir yorumu vardı;

‘‘Videoda Ronaldonun kariyer kasları sayesinde gelen başarısını izliyoruz. Havaya zıplarken bacak kaslarını dikkatle izleyin. Sonra da yandakinin kaslarına bakın:) Ronaldo başarı kaslarıyla hem skor yapıyor hem de “gövde gösterisi.”

Kariyer kasları diye bir şeye inanıyorum. Bir insanı üstün yapan işte bu kaslardır. Önce sen onları inşa edersin, sonra onlar seni büyütür. Bu kabiliyet seti, kişinin başarı sermayesidir.

Einstein teorik fizik sorularını çözecek kaslar inşa etmişti. Michael Jordan basketbol kasları inşa etmişti. Tiger Woods golf oynama kasları inşa etti. Nazım Hikmet’in beyni şiir yazma kaslarıyla doluydu. Sezen Aksunun beyni ise şarkı yazma kaslarıyla…

Tüm bunlar çekirdek başarı sermayesiydi.

İçinde bedensel kaslar olabileceği gibi, entelektüel kaslar, duygusal kaslar ve sezgisel kaslar da bulunur. Ana karargah beyin olsa da, başarı kasları tüm vücuda yayılmış haldedir.

Üstün başarı kazananlar, sıradan insanlara çok zor gelen bir işi kolaylıkla yaparlar. Çok zor bir görevi zorlanmadan yapmak için, doğuştan gelen yatkınlıklarının üzerine, acımasızca bir yetenek eğitimine gönüllü olurlar. Geçmişime baktığımda ilk 10 yıl boyunca günde 10 saatten fazla zaman harcayarak kariyer kaslarımı (düşünmek, konuşmak ve yazmak) inşa ettim. Sonrası çok daha kolay geldi.’’

Görüldüğü üzere yukarıda manevi kaslar, burada da maddi kaslar bir öğrenme ve disiplin içerisinde uygulanırsa çürümenin önlenmesinin yanısıra, birde ahir ömüre doğru tekamül meydana getiriyor.

Son olarak şunuda hatırlatmak isterim. Mesleğimiz ne olursa olsun veya ne olmazsa olmasın…Farketmez. Okuma ve öğrenme stratejilerimizi uygularken muhakkak bir istişare ya da müzakere ekibinin olması ciddi faydalar sağlıyor.

Ömer b. Abdülaziz, kendisine benzer fedakar insanlardan oluşan ilim sahibi ve okuyan bir ekip/istişare heyeti kurmuştu.. Bu heyet okuma ve öğrenmede kalmayıp aksiyon alan bir heyetti.

Yukarıda hazretinde dediği gibi, aksiyon fikrin önündedir. Nihayetinde aksiyonu olmayan günlük bir öğrenmenin getireceği sonuç yine çürüme olacaktır. Ancak, aktif bir öğrenme ve sonrasında harekete geçmek tüm hayatı değiştiriyor. İşte bu noktada ilk olarak kişisel öğrenme stratejisi, devamında da bir ekip planlaması hem şimdiki zamanlar için hem de gelecek dünyada tesir edecek imkanlar meydana getirecektir. Bu fırsatı değerlendirmek gerek.

Rabbim bu öğrenme ve günlük disiplinleri yerine getiren kullarından eylesin.

&&&

Kaynaklar:

  • Abdurrahman Re’fet el-Bâşâ, Suverun min hayâti’s-sahâbe

  • Mustafa Uzunpostalcı, “Ebû Hanîfe”


Unsplash

Çocuklara Ev İşleri Yapmaları İçin Para Vermek Neden İçsel Motivasyonlarını Zayıflatıyor?

Bu yöntemi uygulayan bazı aileler var. Yer yer faydası olduğuda muhakkak. Ancak denge olmazsa sorun olabiliyor.

Son araştırmalar, çocukları rutin görevlere motive etmek için parasal ödüller kullanmanın sınırlamalarına ışık tuttu ve sorumluluk ve iş ahlakı gibi değerleri aşılamak için alternatif yöntemler üzerine tartışmalara yol açtı.

Ana noktalar:

  • Sorumluluk ve takım çalışması gibi değerleri aşılamak için ev işleri parasal ödüller için değil, sorumluluk olarak yapılmalıdır.

  • Çocuklara rutin görevler için para ödemek onların içsel motivasyonunu ve görev duygusunu zayıflatabilir.

  • Araştırmalar, görevler için ödül sunmanın bu faaliyetlere olan ilgiyi ve alınan zevki azaltabileceğini göstermektedir.

  • Çocukları parasal teşvikler olmadan ev işlerine katılmaya teşvik etmek, sıkı çalışmanın değerini anlamalarına yardımcı olabilir.

  • Çocukları bir ekip çalışması olarak ev işlerine dahil etmek, birlik duygusunu ve ortak sorumluluğu teşvik edebilir.

  • Ebeveynler ev işlerinin önemini ve bunların günlük yaşam üzerindeki etkilerini çocuklara anlatmalıdır.

  • Rutin işler için para ödemek yerine, çocukları olağan sorumluluklarının ötesine geçtikleri için ödüllendirmeyi düşünün.

  • Yaşa uygun ev işleri ve örnek olarak liderlik etmek, çocuklara iş ahlakı ve sorumluluk değerini öğretmenin önemli yönleridir.

Daha fazla bilgi için:

Çocukları Ödül Olmadan Motive Etmek

Ödüllerin çocukların prososyal motivasyonuna etkisi

Unsplash

Zenginlik İnşası

Zenginlik birikimi alanında, zamanın parayla takas edilmesi şeklindeki geleneksel modele meydan okuyan bir paradigma değişimi yaşanıyor. Temel ekonomik ilkelere dayanan bu değişim, sorun çözmeyi önemli miktarda zenginlik oluşturmanın katalizörü olarak vurguluyor.

  • Pek çok insan, işlerinde çok çalışmalarına rağmen, geliri çalışırken harcanan zamana bağlayan hatalı bir servet denklemini takip ettikleri için, servet kazanmakta zorlanıyor.

  • Zenginliğin bir işten elde edilen birikmiş gelire eşit olduğu geleneksel servet denklemi kusurludur. Çünkü zaman, depolanamayan, satın alınamayan veya satılamayan sınırlı bir kaynaktır.

  • Gerçek zenginlik meydana getirmek için bireylerin odak noktalarını para peşinde koşmaktansa, başkalarına değer sağlayan sorunları çözmeye kaydırmaları gerekir.

  • Zenginlik, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg, Bill Gates ve Larry Page gibi yaygın sorunlara yönelik çözümler üreten başarılı bireylerin gösterdiği gibi, sorunların çözülmesiyle sağlanabiliyor.

  • Tabiki tüm çözümler zenginliğe yol açamaz; Ama bireyler, gelir elde etme potansiyellerini belirlemek için çözümlerinin ölçeklenebilirliğini ve etkisini değerlendirmelidir.

Daha fazlası için:

Nesil zenginliği açıklandı: Nedir ve uzmanlar onu inşa etmek ve korumak için nasıl çalışabileceğinizi söylüyor

Para Politikası Modellerinde Lucas Eleştirisinin Değerlendirilmesi

Unsplash

Pozitifliğin fazlası zararlı mı?

Lucas Dixon’ın “Pozitifliğin fazlası zararlı mı? başlıklı yazısında, toksik pozitiflik kavramını ve olumlu düşünmenin aşırıya kaçmasının zararlarını ele alıyor. Sosyal medya ve modern kültürün sürekli pozitif olma baskısının bireylerin duygusal ve fiziksel sağlığına olumsuz etkilerini inceliyor.

Ana Noktalar

  • Toksik pozitiflik, sürekli iyimser olma baskısının kişisel ve kolektif iyilik hali için tehdit oluşturmasıdır.

  • Pozitif psikoloji, olumlu düşünmenin yararlarını araştıran bir alandır, ancak bu bulgular abartılabilir.

  • Aşırı pozitiflik, insanların her sorunun çözümü olduğuna inanmasına neden olabilir ve bu zararlıdır.

  • Sosyal medya fenomenleri, pozitif psikolojinin sığ versiyonunu teşvik eder ve bu idealleştirilmiş pozitiflik normlarını yayar.

  • İdealleştirilmiş pozitiflik, insanların zor deneyimlere verdikleri doğal tepkilerin yanlış olduğuna inanmalarına yol açabilir.

  • Olumsuz duyguları bastırmak, fiziksel sağlık sorunları ve erken ölümle bağlantılıdır.

  • Rahatsız edici gerçeklik, bazen kişiyi önemli adımlar atmaya motive edebilir.

  • Olumlu onaylamalar, özgüveni düşük olanlarda geri tepebilir ve kişinin kendisini daha kötü hissetmesine neden olabilir.

  • Olumlu düşünceler yerine her şeyi olduğu gibi kabul etme ve anlama önemlidir.

  • Pozitiflik ile gerçekliği kabul etme arasında denge kurma kabiliyeti, iyilik halinin anahtarıdır.

  • Pozitifliğe değer veren gruplar, olumsuz düşünce veya duyguların ifadesini şeytanlaştırabilir ve bu tehlikelidir.

  • Aşırı pozitiflik, gerçek mücadelelerin etkisini azaltabilir ve insanları maskeler takmaya zorlayabilir.

Daha fazla bilgi için:

Toksik Pozitiflik: Mutluluğu Yeniden Düşünme Zamanı

Olumlu düşünmenin gücü ve ardındaki mantık

Unsplash

Biden ve Trump'ın Çin Konusunda Farklılıkları

  • Biden, özellikle elektrikli araçlar ve yarı iletkenler gibi kilit sektörlerde Çin ithalatına yönelik tarifeleri önemli ölçüde artırdı. Bu hamleler eski Başkan Trump'ın aldığı agresif önlemleri geride bırakıyor.

  • Biden ve Trump'ın Çin ticaretine yönelik sert duruşunda benzerlikler olsa da hedeflenen tarifeler, ticaret taktikleri ve tarife artışlarının ölçeği açısından yaklaşımları farklılık gösteriyor.

  • Destekleyenler, Biden'ın tarifelerinin Amerikan endüstrilerini ve istihdamını koruyacağına inanırken, eleştirmenler bunların daha yüksek tüketici fiyatlarına yol açacağını, iç rekabet gücüne zarar vereceğini ve ABD-Çin ilişkilerini zorlayacağını öne sürüyor.

Kaynaklar: ABC | AP | Brownstein | Politico | Reuters | The Economist | The New York Times | The Wall Street Journal | The Washington Times | The White House | Shorform

&

ABD'de Uyanma Karşıtı Bir Ekonomi Gelişebilir mi?

Unsplash

Para Kazanmaya İlişkin Kısaca 17 ders

  1. ‘‘Daha fazla para kazanmak istiyorsanız, daha fazla parası olan insanlara daha faydalı olun.

  2. İlk milyonunuzu kazanmanın en hızlı yolu: Gidin çılgın bir CEO'nun 2 numaralı adamı olun.

  3. Başarının sırrı, göz ardı edilemeyecek duruma gelene kadar çalışmaya devam etmektir.

  4. İlk 100.000 Dolarınıza Giden Yol: Daha fazlasını yaparsanız, size daha fazla kazandıracak bir iş bulun, daha fazlasını kazanamayacak veya öğrenemeyecek duruma gelene kadar en iyi performans gösterenin yaptığı her şeyi taklit edin, ardından daha yüksek maaşlı bir işe başvurun.

  5. Para kazanırken yaptığım en büyük hata, risk almaya başlamak için çok geç beklemekti.

  6. 12 yıl önce, daha fazla avantajla daha düşük bir maaş almak için 6 rakamlı bir işten ayrıldım. Herkes benim aptal olduğumu düşünüyordu. O zamandan beri bunu 7 kez yaptım. Benim üzerime bahis oynandığı her zaman bana daha fazla para kazandırdı.

  7. Para toplamak istiyorsanız tavsiye isteyin. Tavsiye almak istiyorsan para iste.

  8. Size para kazandıracak ama itibarınızı zedeleyecekse... Yapmayın. İtibar nakite dönüşür.

  9. İlk anlaşmanız sizi zengin etmeyecek, büyümenizi sağlayacaktır.

  10. 500 bin dolar kazanana kadar hayat daha kolay, sonra yavaş yavaş dengeleniyor. Bu yüzden pişmanlık duymadan ilk 500.000 dolarınızı kovalayın.

  11. Gece işiniz karşılığını alana kadar gündüz işinizi sürdürün.

  12. Tanıştığım multimilyonerlerin çoğu o kadar da akıllı değil. Hızlı hareket ederler, risk alırlar, çok çalışırlar. Bu kadar.

  13. Asla insanlara gösteriş yapmak için herhangi birşey satın almayın. Zengin olmak > zengin görünmek

  14. Her zaman kazanamayacaksınız. Her zaman büyümeyeceksin. Her zaman başarılı olamayacaksınız. Sezonlarınız olacağını unutmayın, bu normaldir.

  15. İyilik yapın.

  16. Hızla büyümenin anahtarı? Fakirmişsin gibi yaşa. Gelirini artır, nakit akışı sağlayan varlıkları satın almak için hamle yap.

  17. Gelecekteki güzel günlerin bedeli, bugün zor ve çekilmez olan günlerdir.’’

Unsplash

Unsplash

Unsplash

Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Artan sayıda çocuk yapay zeka eğitmenlerini kullanıyor: Örneğin bir matematik probleminin fotoğrafını çekip çözmek için adım adım çözüm üretiyorlar. Birçoğu Çin'den gelen bu uygulamalar, hızla yüz yüze eğitimin yerini alıyor.

3 Yapay Zeka Aracı

  • Olvy : Yapay zeka ile kullanıcı geri bildirimlerini 10 kat daha hızlı analiz edin.  

  • Sharly: AI Chat ile uzun belgeleri özetleyin ve karmaşık PDF'leri basitleştirin. 

  • Udio: Ücretsiz AI müzik oluşturucu. 

Kitap: Duygusal Zeka 2.0

Bilindiği üzere Duygusal Zeka (EQ), duygularınızı tanıma, başkalarının duygularını tanıma ve bu farkındalığı davranışlarınızı ve ilişkilerinizi geliştirmek için kullanma yeteneğinizdir. Aynı zamanda işyerinde başarının belirleyici özelliklerinden biridir denebilir.

Yazarlar kitapta dört temel unsurun geliştirilmesi yoluyla EQ becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olmaya çalışıyor:

Öz farkındalık,

Öz yönetim,

Sosyal farkındalık,

İlişki yönetimi.

Bu maddeler duygularınızı işlemenize, tetikleyicilerinizi yönetmenize, sağlıklı alışkanlıklar geliştirmenize ve kariyer yolunuzda başarılı olmanıza yardımcı olabilir diyor.

Bu tür kitaplar genelde insana dair olan dini boyutları hesaba katmadığı için çoğu zaman boşluğa düşebiliyor. Ancak, kitaptaki işe yarayan bazı bilgiler işe yarayabilir. Yazarlar çok yeni birşey söyleyemesede biraz daha toparlamaya çalışmışlar. Bir gözatılabilir.

Kitaptan kısa birkaç not:

  • Ortalama IQ'ya sahip kişiler, yüksek IQ'ya sahip kişilerden zamanın 70%'sinde daha iyi performans gösterir

  • EQ'nun IQ ile sıfır korelasyonu vardır

  • EQ çoğu işte performansın yaklaşık 58%'sini oluşturur

  • Yüksek EQ'ya sahip kişiler, düşük EQ'ya sahip kişilere göre ortalama $29,000 daha fazla kazanmaktadır

  • EQ puan artışları maaşla yüksek oranda ilişkilidir (puan başına $1,300 artış)

  • IQ'nun aksine, EQ'nuzu çaba göstererek önemli ölçüde artırabilirsiniz. Beynimizin yapısı nedeniyle, herhangi bir olaya vereceğimiz ilk tepkinin duygusal olacağı biyolojik bir gerçektir, ancak insanların yalnızca 36%'si kendi duygularını gerçekleştiği anda doğru bir şekilde tanımlayabilmektedir.



Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER İÇİN TIKLAYIN

Önceki
Önceki

Özgürlüğe Giden Köprü: Örnekler

Sonraki
Sonraki

‘Bunlar nedir? ‘Sen Devam Et…’