Patronunuz Ekranda Sizi İzliyor Olabilir

Bu hafta neler var?

Patronunuz Ekranda Sizi İzliyor Olabilir
İsveç Halkı Neden Zengin?

Soğuk havalarda yakıt deponuzun yarısı dolu olsun
Çocuk bakan erkek sayısı artmaya devam ediyor

Bilgileri hatırlamak için bilgi yönetim stratejisi uygulayın
Verimli olmak için birkaç taktik

'Bu benden her şeyi aldı. Kariyerim, ailem, hayatım, bedenim..’

7 makale
Sosyal gezinti


Bir film
Bir kitap

Sagopa Kajmer-Cübbeli Ahmet ve hazin son!

Patronunuz Ekranda Sizi İzliyor Olabilir

Uzaktan çalışmaya başlayan şirketlerin patronları çalışanlarını gizlice izlemeye başladı. 

İzleme yazılımı kullanan şirketler, bunun üretkenliği artırdığını, insanların zamanlarını yönetmelerine yardımcı olduğunu, işleri daha adil hale getirdiğini ve siber güvenlik nedenleriyle gerekli olduğunu savunuyor.

Bununla birlikte, bu izleme yazılımı aynı zamanda morali düşürebilir, ciroyu artırabilir, kuralların çiğnenmesini teşvik edebilir, mahremiyetle ilgili endişeleri artırabilir ve iş performansını gerçekten yakalayamayabilir. Verimlilik faydaları da abartılmış olabilir.

Uzaktan çalışanları olan şirketlerin yaklaşık %60'ı onları izliyor ve %17 daha fazlası ise konuyla ilgili plan yapıyor. 

Gözetleme patronları aslında yeni değil. Henry Ford, çalışanlarının hijyenini izledi; çikolata üreticisi Milton Hershey, çalışanlarının ön bahçelerini biçip biçmediğini kontrol etmek için gizlice kasabayı dolaşırdı.

Yeni olan teknoloji: Dijital izleme sistemleri, klavye tuş vuruşlarını kaydedebilir, fare etkinliğini izleyebilir, bir e-postayı yanıtlamanızın ne kadar sürdüğünü ölçebilir , sizin ve ekranınızın rastgele fotoğraflarını çekebilir, gerçek zamanlı olarak masaüstünüzün gizli uzaktan görüntülenmesini sağlayabilir … Birkaç sistem de rakamları hesaplar ve ne kadar sıkı çalıştığınızı yansıtmak için tek bir üretkenlik puanı verir.

İşverenlerin yüzde on dördü işçileri bilgileri olmadan izlediklerini söylüyor . Bu, bazı yerlerde yasal olsa da, hükümetler giderek artan bir şekilde işverenlerin izlemeyi ifşa etmesini şart koşuyor .

Daha fazlası için kaynakları tek tek inceleyebilirsiniz.

Kaynaklar: NBC | The Washington Post | The Wall Street Journal | The New York Times | The Guardian | Inc | Fortune | Canadian HR Reporter, Shortform

İsveç Halkı Neden Zengin?

Aşağıdaki metin zannediyorum 4 yıl önce yazılmış. Kadir Sayın isimli bir işadamının anlattığı bilgiler.

İsveç'e dair bende pozitif çok şey duymuştum bu konuyla ilgili. Toplumun tamamı değil ama Batı'da gözlemlediğim ciddi sayında insan sade yaşıyor.  Misal, Avrupa'ya ilk geldiğim akrabamızın yaşadığı bölge çok sade bir yerdi. 

O mahallede yaşayan Avrupalı insanların  müstakil evleri vardı, maddi imkanları vardı ama bindikleri arabalar 5-6 bin Euro'yu geçmezdi. Bizim Türk ve Araplar ise maaşlı çalışan olmalarına rağmen genellikle 30 bin Euro'lardan 100 bin Euro'lara kadar arabalara biniyordu.

Bu durum göçmenler için farkında olmadıkları büyük bir problemdir. Ve göçmen düşmanlığı için sebeptir. Kriz ile beraber bu tür şeyler zamanla daha çok nefret kazandıracaktır.

Hazretin genel anlamda söylediği ama bu mesele içinde yorumlanabilecek önemli bir bakış açısı var:

''…Hedef hâline gelmeme adına çok dikkatli olmak zorundasınız. Dikkati üzerinize celbedecek iddialı söylem ve fiillerden uzak durarak, çok fazla gürültü patırtı çıkarmayarak, hareketi sesin önünde götürerek, her defasında niyet ve hedeflerinizdeki duruluk ve samimiyeti dile getirerek kısmen de olsa onlardan gelecek zararların önüne geçebilirsiniz. Sizi kendilerine rakip görecek, ortaya koyduğunuz hizmetler karşısında “Neden biz değil de onlar?” diyecek ve yürüdüğünüz yoldan sizi alıkoymaya çalışacaklardır.''

Evet, yokluk zamanlarında veya ülkelerin maddi olarak sıkıştığı ilk anlarda ilk hedef her zaman zayıf halkadır. Ve bu zayıf halkanın başınıda göçmenler çeker. 

'Neden bizde yok da onlarda var?'  sorusunu sordurtur. Ardından vergi kaçıranlar, sigortasız çalışan şirketler vs. hedefe konur, 'getirin şu altınızdaki arabaları nasıl alıyorsunuz' denetlemesi ile mesele çıkmaza girer. (Olmaz demeyin, zira olmaz denilen neler olduğunu son 7 yılda çok net gördük. O yüzden büyük konuşmamak gerek) Ve kriz devam ettiğinde de mesele yerel halka kadar iner. Ve yerel halk için sen bir yabancısın.

Bu noktada Yahudilerin büyük kısmı çok iyi ders çıkarmış. Bir yahudi ile çalışan bir işadamı arkadaşımız vardı. Dediği cümle şu: 'Sen sen ol dikkat çekme. Yoksa günü geldiğinde listede olursun…''

Arkadaş bu söz kulağına küpe etmiş olsa gerek ki, çok kazanmasına rağmen sade yaşamaktan hiç vazgeçmedi. 

Gelelim İsveç'e.

İşadamı şöyle anlatıyor:

''İsveç'te refah seviyesi yüksektir ama bu sandığınız sebepten dolayı değil. İsveç'teki refah seviyesinin sebebi İsveçlilerin çok para kazanmasından çok İsveçlilerin aşırı derecede tutumlu olması ve hesaplarını bilmeleri.

Türkiye'den bir örnek vereyim. Ülkemizde son yıllarda "Dışarıda serpme kahvaltı yeme" modası başladı ve birçok beyaz yakalı hafta sonları boğaz manzaralı kahvaltıcılara gidip 2-3 günlük maaşını tek öğünlük yemeğe veriyor. Bunu bir İsveçli’ye söyleseniz kalpten gider.

Volvo'da yöneticilik yapan müdürlerin bile evden tost yapıp getirdiği İsveç'te insanların dışarıda yemek yemesi için özel bir durum olması gerekiyor. Birinin doğum günü, evlilik yıldönümü, mezuniyet gibi özel günler dışında neredeyse dışarıda hiç yemek yemiyorlar. İşe bisikletle veya toplu taşımayla gidip geliyorlar.

Ailenin bir tane ufak bir arabası oluyor ve bunu mutfak alışverişi yapılacağında filan kullanıyorlar. Bir evde sadece oturulan odada ışıklar açık oluyor. Bizdeki gibi evde yalnız otururken "Ses gelsin de yalnızlık hissetmeyeyim" diye TV'yi açık bırakmıyorlar mesela.

Aldıkları bir paltoyu 10-12 sene boyunca giyiyorlar. Ortalama bir isveçli’nin kıyafet dolabı içerik olarak ortalama bir Türk'ün dolabının 5'te biri kadardır. Biz bir giydiğimizi bir ay giymeyiz ama İsveçliler bu konuda gocunmaz. Gerekirse 3 gün de bir aynı gömleği giyerler. Bizdeki gibi her sene cep telefonlarını yenilemiyorlar ve yenilediklerinde de ucuz bir model alıyorlar.

Bizdeki gibi her 2-3 senede bir araba yenilemiyorlar. Oturdukları evlerin çoğu tarihi yapılardan oluşuyor ve kimse 150-200 senelik bir binada oturmaktan gocunmuyor. Bizde 15-20 senelik binalara bile eski denip burun kıvrılıyor. Adamlar çöplerini bile geri dönüşümden geçirip elektrik üretiyorlar. Evlerine temizlikçi tutmuyorlar.

Bulaşıklarını elde yıkıyorlar. Evde bir şey bozulursa kendileri tamir ediyorlar. Volvo ve İkea gibi kendi ülkelerinin ürünlerini saymazsak marka takıntıları yok. Karı koca demeden çalışıyorlar. Çocuklar bile genç yaşta iş bulup harçlığını çıkartmaya başlıyor.

Evlerdeki mobilyalarda minimalizm ön plandadır ve ihtiyaç olunmayan mobilya asla alınmaz. Evlerde tam olarak yeterli miktarda mobilya bulunur ama fazlası bulunmaz. Ayrıca mobilyalar 20-25 yılda bir yenilenir. Bir İsveçli 20 yaşında ailesinden ayrı eve çıkıp kendi evine taşındığında aldığı mobilyalarla 40-45 yaşına kadar idare edebilir.

Bizde inanılmaz bir savurganlık var. Herkes gösteriş peşinde. Herkes rahatına ve konforuna düşkün. Herkes en yeni evlerde yaşayıp en iyi arabalara binip çeşit çeşit kıyafet alıp sürekli dışarıda yemek yiyip en yeni telefon modellerini kullanıp en lüks şekilde yaşamak istiyor. Kimse hayattaki hiçbir rahatından taviz vermek istemiyor.

İsveç ve Kuzey Avrupa'daki diğer ülkelerde refah kültürü var ama bunun sebebi sandığınız şeyler değil. Onlar para içinde yüzdükleri için değil tutumlu oldukları için refaha ulaşabildiler…''

İşadamının dediği birçok şey eleştirilebilir. Ama tesbitlerinin çoğu doğru.  Öz itibariyle yakın çevremde de Avrupalıların sayıca çok sade yaşadıklarına şahidim. Aynı mahallede oturan Türk ve Arapların lüks zaafı ise anlatılmaz. Oranlama yapsak yüzde 90 ne yazık ki sade yaşam bizim toplumumuzda yok. 

Rabbim tez vakit İsevilerin sayısı artırsın. Görünen o ki, şimdilik şeriatı ameli fazlalık olarak onlar daha çok yaşıyor.

Soğuk havalarda yakıt deponuzun yarısı dolu olsun

HLN'de geçen haberde şöyle diyor:

Kar ve düşük gece sıcaklıkları arabaların çalışmasını engelleyebilir. Nedeni genellikle donmuş yakıt hatlarından kaynaklanır. Sonuçta, soğuk koşullar altında, su buharı sıcak bir yüzeyle temas ettiğinde yoğuşma meydana gelebilir…

Yakıt motora akamadığı için arabanız çalışmayı reddedebilir veya yakıt hatlarına yalnızca küçük bir miktar girerse motorunuz durabilir. Ancak, benzin deponuzun en az yarısı doluysa, bu, donabilecek yoğuşmanın oluşmasını önlemek için yeterli olmalıdır. Depoyu tamamen doldurmak daha da iyidir.

Çocuk bakan erkek sayısı artmaya devam ediyor

Pandemi öncesine göre 35 ila 44 yaş arası daha az erkek çalışmaya başladı. 

Kamyon şoförlüğü ve inşaat gibi mavi yakalı işlerde çok sayıda açık pozisyona ve artan ücretlere rağmen, bu gruptaki dört yıllık üniversite diplomasına sahip olmayan erkekler arasında sayı arttı.

Ekonomistler, bazı işlerin otomasyonu ve ortakları çalışırken çocuk bakımı sağlayan erkeklerin sayısındaki artış da dahil olmak üzere çeşitli faktörlerin orta yaşlı erkekleri kenarda tuttuğunu söylüyor.

Bununla birlikte, en büyük etken, inşaat sektörünün dibe vurmasıyla çok sayıda erkeğin işini kaybettiği. 2008-09 durgunluğunun devam eden etkileri olabilir. Birçoğu kariyerlerine yeni başlıyordu ve tekrar ayağa kalkmaları yıllar aldı. 

Pandemideki işten çıkarmalar ekonomiyi yeniden alt üst ettiğinde bu grup hâlâ tam olarak toparlanamamıştı. -  The New York Times'tan

Sonuç: Şirket, ortaklık ve çalışan stratejileri belirlerken, uzun soluklu düşünebilmek için muhakkak bu tür verileri bilerek hareket edilmeli. Şu an bazı şirketlerde ciddi anlamda eleman sıkıntısı mevcut. Ve bu daha da artacak. Geç olmadan Üstadın bahsettiği stratejiye dönülmeli.

Bilgiyi hatırlamak için planlama stratejisi

Bilgi dinme aşamasında, yeni bilgileri mevcut bilgilerle ilişkilendiririz; akılda tutma aşamasında bilgiyi saklarız ve geri getirme aşamasında bilgiyi hafızamızdan çıkarırız.

Bu süreçte, depolama ve geri alma gücü, öğrendiklerinizi hatırlayıp hatırlayamayacağınızı belirleyen iki faktördür.

Belleğinizdeki bir öğenin geri getirme gücü, ona ne kadar kolay erişebileceğinizi belirler. 

Öğeyi ipuçları bağlamında etkinleştirebilirsiniz.

 Örneğin, " Yönetici Olmak " adlı iş kitabını okumuş ve tanımlama, anlama ve desteklemeden oluşan üç sütunun her bire bir toplantıyı daha anlamlı hale getirebileceğini öğrenmiş olabilirim . Ama bir dahaki sefere kendimi birebirde  bulduğumda sütunları hatırlayıp soru sorabilecek miyim? 

İşte bu geri hatırlama yeteneğinize  bağlıdır.

Öte yandan  bilgiyi depolama gücü, kişinin belleğindeki diğer her şeyle ne kadar ilişkili veya "yerleşik" olduğunu gösterir. 

Araştırmacısı Radvansky, öğrenmenin nasıl hafıza süreçlerine bağlı olduğunu açıklıyor. Önceden depolanan bilgi, yeni öğrenilen bilgilerin ilişkilendirilebileceği bir çerçeve işlevi görür veya başka bir deyişle: Öğrenmek bir ağaç gibidir.

Ne zaman yeni bir şey öğrenseniz, yeni dallar yaratırsınız. Ne kadar çok dalınız (ipucunuz) varsa, onlara yeni bilgileri kodlamak o kadar kolay olur (örneğin detaylandırma veya görselleştirme yoluyla).

​Profesör Robert A. Bjork şöyle açıklıyor: "Mevcut bilgiyi hatırlama gücü, bir öğenin geri çağrılabilme olasılığını tamamen belirlediği varsayılırken, depolama gücü, hatırlama gücünün kaybını geciktiren veya kazancını artıran gizli bir değişken görevi görür."

Peki ne anlama geliyor? Depolama ve alma gücü için nasıl optimize edebilirsiniz?

Örneğin, öğrenme süreciniz sırasında unutmaya neden olarak ve öğrenme hızınızı yavaşlatarak (mevcut performansınızla ölçüldüğü üzere) sizin için zorluk yaratan talimatların koşullarını tercih edin. Bunu, örneğin bilgi kartlarıyla kendinizi test ederek veya az önce okuduklarınızı veya gördüklerinizi hafızanızdan hatırlamaya çalışarak yapabilirsiniz.

Görünüşte yavaş ve zor öğrenme, uzun vadeli akılda tutma ve aktarımı optimize edebilirken, Bjork'un sözleriyle, "performansı hızla artıran eğitim koşulları, uzun süreli akılda tutma ve aktarımı desteklemede başarısız olabilir."

Evet, yazarında dediği gibi meselenin özü bilgi dalları oluşturmak. Bu nokta da zihin haritası stratejisini kullanmanızı tavsiye ediyorum. Her gün bir harita yaparsanız 40 gün sonunda hayatınızda çok şey değişmiş olacaktır. 

Ya da bir hayat yönetim sistemi oluşturarak, ikinci beyin sistemi kurmak gerekiyor. Aksi halde geçen yıl okuduğumuz 60 kitaptan hatırımızda sadece 2-3 sayfalık bilgi kalır kalmaz. 


Verimli olmak için birkaç taktik

Birçoğumuz iş, büyüyen yapılacaklar listeleri ve telefon görüşmeleri, e-postalar ve sosyal medya tarafından bitmeyen kesintiler nedeniyle bunalmış hissediyoruz. 

Yazarlar Knapp ve Zeratsky, teknoloji ürünleri tasarlamak için yıllarını harcadılar (Microsoft ve Google için Knapp ve Google ve YouTube için Zeratsky).

Yazarlar, teknoloji fare yarışının kendi yaşamları üzerindeki etkilerini fark ettiklerinde, tasarım becerilerini zamanın yönetimine uygulamayı düşünmeye başladılar. 

Bu süreçte, enerjilerini kişisel isteklerine geri döndürmenin yollarını buldular. 

Bu yolları üç temel adımda paylaşıyorlar: 

1) Günlük Odağınızı seçin, 

2) Dikkatinizi o tek görev üzerinde eğitin, 

3) Zihninizi desteklemek için vücudunuzu çalıştırın 

Bu üç maddenin başta bunaltıcı görüneceğini unutmayın. Ele alacağımız her strateji -günlük bir Odak seçmek, dikkatinizi korumak, zamanınızı korumak ve enerjik kalmak- başlı başına bir başarıdır. 

Ancak bunların herhangi birini veya tamamını aynı anda halletmeyi beklememelisiniz.

"Bir şey işe yararsa, yapmaya devam edin. Bir şey sizin için çalışmıyorsa, bırakın ve başka bir strateji deneyin. İlerlerken, ilerlemeniz, kullandığınız taktikler, bunların etkinliği ve bunları nasıl optimize edeceğiniz hakkında notlar alın. Yazarlar, zamanla kararlı kalırsanız hayatınızı değiştirebileceğinizi söylüyor.

Knapp ve Zeratsky'nin amacı, daha verimli veya üretken olmanıza yardımcı olmak veya yapılacaklar listenize daha fazla ev işi eklemek değildir. Amaçları, önemli olan şeylere daha fazla zaman ayırmanıza yardımcı olmaktır . Bunu kendin için ne kadar çok yapabilirsen, o kadar çok yol açılacak ve "bir gün için zaman ayırma" hayalini kurduğun her şey, beklediğinden daha çabuk ulaşabilir.

Bir diğer nokta ise enerji yönetimi:

Günde 20 dakika egzersiz yapın. Yazarlar herkes gibi yürümeyi öneriyor. Yürümek ile ilgili daha önce detaylı bir dokunuş yapmıştık. Ayrıca bu video içeriğide önemli noktalara değiniyor.

Yürümek zihninizi uyandırır ve örneğin merdiven çıkarak veya bir mağazanın girişinden uzağa park ederek gününüze uyum sağlamanız kolaydır. Kısa, yüksek yoğunluklu egzersizler başka bir faydalı seçenektir.

Yazarlar, ağırlıklı olarak meyve ve sebzeleri tercih etmenizi ve öğünlerinizin ana özelliğinin salata olmasını önermektedir.

Kafeini stratejik olarak kullanın. Focus'unuzu sabah veya öğlen için planladıysanız, kafein alımınızı zamanlayın, böylece siz sallanmaya başlar başlamaz etkili olur.

Odak noktanız ve diğer her şey için enerjiyi korumak üzere gün içinde molalar verin . Mümkünse, etrafınızın ağaçlarla çevrili olduğu bir yerde yürüyüş yapın. Ayrıca, insanlarla telefon, e-posta veya sosyal medya yerine yüz yüze etkileşim kurmanın yollarını arayın.

İyi bir uyku çek. Çalar saat dışında tüm elektronik cihazları (telefonlar, tabletler, bilgisayarlar, TV'ler) yatak odanızdan yasaklayın. Yatmadan önceki saatlerde evinizdeki ışıkları kapatın veya kısın ve elektronik cihazlarınızı gece moduna alın.


Reacht19 şirketinin kurucu ortaklarından Brianne Dressen'ın konuşmasına yeni denk geldim.

Dressen şu cümleleri kullanıyor:

''Buna daha fazla dayanamıyorum, bu benden her şeyi aldı kariyerim, ailem, hayatım, bedenim…''

Burada ise konuyla ilgili hükümetlerin sakladığı sırları anlatıyor.

Ve tabi, şirketin patronuda kulübe dahil oldu.


Makaleler

Kriz Yönetiminde Yardımcınız OKR

Bir ağ oluşturun

Yıkıcı Karışıklıktan Kaçınmak İçin Problem Çözmek İçin 7 Zihinsel Model

Toplum 5.0: Japonya Öğrencilerini Geleceğe Nasıl Hazırlıyor?

Savaş sırasında uzak bir ekip nasıl etkin bir şekilde yönetilir?

Netflix Kendi Başarısını Nasıl Bozdu?

Bir Twitter mühendisinin hikayeleri: “Hacklendiğimi düşündüm. Kovulduğum ortaya çıktı


'‘Amcanın yüzü çürümüş…''

Bu tür vakalar için denecek çok şey var ama bazen kelimeler kifayetsiz kalıyor…


Sosyal Gezinti

19 eserde insanlığın kısa tarihi

5 farklı adam sevmek…

Elon Musk Nasıl Herkesten Daha Hızlı ve Daha İyi Öğreniyor?

Mobil oyun sektörü, 2022 yılını domine etti

Bunu Yapın Ergen Çocuğunuz Düzelir

Her zaman hızlı ve güçlü olman yeterli olmaz, birazda özel yetenek gerek

Kötü sayılmaz 🙂 

Doktor Aktaş'ın dedikleri önemli

Efsanevi yatırımcı Ray Dalio, McDonald's'ın McNuggets'ı piyasaya sürmesine yardım eden vizyonerlerden biriymiş.

&&&

REDDIT: Platform, kampanyalarınızı yönetmenize yardımcı olacak ipuçları, vaka çalışmaları, istatistikler ve diğer kaynakları içeren yeni bir Reddit for Business web sitesini kullanıma sundu. Yararlı görünüyor.

INSTAGRAM:  Instagram, hesap sorunlarınızı hızlı ve stressiz bir şekilde çözmek için yeni bir hedef başlattı. Umarım buna ihtiyacınız olmaz!

E-TİCARET : Giderek daha fazla sayıda perakendeci, ürünlerini Facebook Marketplace, eBay ve diğerleri gibi rakip pazar yerlerinde satarak Amazon'a olan bağımlılıklarını azaltmak istiyor. (Amazonun tekelleşmesini önleyecek her adım insanlık için bir hizmettir)


Kaç insanın katiliyiz?

Birçok ünlünün yolu bir şekilde tarikat veya cemaatlerden geçiyor. ABD’de de sık sık rastlarız. Misal, Tom Cruise ve John Travolta Scientology üyesidir.

Katie Holmes da Tom ile evlendikten sonra tarikata dahil olmuştu. Hakeza Travolta'nın karısı Kelly Preston da tarikatın üyelerinden biriydi. Juliette Lewis, Kirstie Alley vs. diye gidiyor.

Yanlış hatırlamıyorsam Scientology’da 40 civarı ünlü vardı.

Türkiye’de de benzer birçok örnek var. Bu noktada Kadiriler, Nakşi, İsmailağa vs. hatta Adnan Oktar bile epey bir ünlü ismi çevresine toplamıştı.

Necaati Şaşmaz’ın Kadiri tarikatından önemli bir yeri vardır. Mübareğin Mehdilik gibi bir hevesi dahi olduğu gözüküyor.🙂

Athena Gökhan, Ahmet Özhan ile Mazhar Alanson da bir ara Cerrahilerle takılırdı. Son dönem de Kadir Doğulu’nun da bir tarikata mensup olduğu haberlerde geçmişti.

Ama birçok ünlü isim zamanla yollarını ayırıyor ve kendi istikametlerinde devam ediyor. İhtimal ünlü olma-sade yaşam arasındaki dengenin zorluğu arasında sıkışıp kalıyorlar.

Malum, Sagopa Kajmer'in de bir dönem İslam ile arası çok iyidi. Ve o dönemlerde birçok gencin İslama ısınmasına vesile oluyordu. Bu konuda bizatihi bildiğim somut vakalar var.

O dönemlerde bir soru işaretiydi rap müzik. Ve RAP müzik üzerinden tebliğ olur mu? diye çokça tartışmalar yaşanırdı.

Ama Sagopa bir ölçüde bunu başarabilmişti. Uç noktalardaki Sagopa hayranları onun İslami söylemleri ile namaza başlamaya kadar ilerlemişlerdi. Hatta muhafazakar camiada bile namazdan uzak olup, Sagopa ile namaza başlayanlar gençler oluyordu.

Ama Sagopa içinde süreç sonrasında değişti.

Biliyorsunuz Sagopa’nın Cübbeli ile arası iyidi. Ve bir süre sonra Cübbeli ile arası bozulunca, ‘Düşmez kalkmaz bir Allahtır’ diyen Sagopa, 4 yıl önce haşa ‘Allah yok’ noktasına geldi.

Cübbeli kendi süreciyle ilgili bu konuda bir açıklama yapmış. Meselenin detayına çok vakıf değilim ama çıkardığım sonuç, kişiye özel tebliğ metodundan asla vazgeçilmemesi gerçekliği.

Bazen davranışlar ve sıradan yaklaşımlar, bazı insanların küfre girmesine sebep olabiliyor.

Söz sahibininde dediği gibi, ‘kim bilir şimdiye kadar kaç kişinin katili olduk?

Kuşeyrî'nin "er-Risâle"si tasavvufu sıkmadan ve anlaşılır dille anlatan ehli sünnet çizgide olan en güzel eserlerden. Kitaba dair bir okuyucunun yorumu şöyle idi:

''Aksiyomatik bir teslim oluşla beraber varlıkta yok olmayı, noktada çok olmayı, sükûnda sebat bulmayı arar ve bunu sistematize etmeye çalışır…''

Evet, kitap bir anlamda şeriat ile tasavvufu birbirine yaklaştıran bir çizgidedir. Ve dengeyi gözetir. Çok enfes bir tefekkür yolculuğu sunar.

Kitaptan birkaç cümle:

“Kim ki; kendi nefsinde bir kıymet görürse, hizmetin halavetini tadamaz”

Bir kimse her işinde güzel davransa fakat kümesindeki bir tavuğa kötü davransa o kimse iyilerden değildir.

Hakîm-i Tirmizî'ye "Halkın sıfatı nedir?" diye sorulunca şöyle demiştir: "Apaçık bir acziyet içinde iken, büyük davalara kalkmak.

Tövbe, yaptığın tövbeden de bir tövbe etmektir. - Ruveym(ks)

Bündak derki: Nefsin için (başkasıyla dalaşma)! Çünkü nefis senin değildir. Nefsi sahibine terk et. O dilediğini, onun hakkında yapar… Bidat ehlinin arkadaşlığı haktan uzaklaşmayı gerektirir.

Ebü'l Hüseyin Nurî (ö. 295/908) der ki: Bu zamanda en az bulunan şeyler iki tanedir: Onlar da ilmi ile amel eden âlim ve hakikatten bahseden âriftir.

İbrahim Edhem'in duası: 'Ya Rab! Beni günahın zilletinden ibadetinin izzetine naklet''

İbrahim bin Edhem'e denildi: Et pek pahalılaştı! 

Cevap olarak:

Siz de onu ucuzlaştırınız! (Yani yemeyiniz!) buyurdu. 

Ve bu hususta şu siiri okudu:

Benim için bir şey pahallastığında onu terkediyorum.

Dolayısı ile benim katımda en ucuz nesne o nesnedir ki, fiyatlanmıştır.


U.N.C.L.E iyi bir film. Yönetmen klasik bir ajan filminden fazlasını vermeye çalışıyor.

Bir Rus, bir Amerikan ajanı birlikte hareket ederse nasıl olur?

Eğlence ve aksiyon gayet akıcı. Pazar akşamı için değerlendirilebilir.


Bu haftalıkta bültenimiz sonuna geldik.

Bültenimizin faydalı olduğunu düşünüyorsanız yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz. edebilirsiniz.

Güzel, bereketli ve huzurlu bir pazarınız olsun.

Önceki
Önceki

Yeni Bir Dünya Savaşı Nasıl Önlenir?

Sonraki
Sonraki

Dünya Kupasında Kaç Kişi Müslüman Oldu?