Celcelutiye Okuyun ve Rahatlayın
Rabbim hepimize daim etsin. Celcelutiye yıllardır hergün düzenli olarak okumaya gayret ettiğim evradın başında gelir. Ve nazımın geçtiği her arkadaşa sürekli olarak tavsiye ederim. Tamamını bitirmek şart değil. Zira zorlayınca bir süre sonra pes ediliyor. Buna gerek yok.
Hergün 3,5,7 tane beyt okunması bile hiç yoktan iyidir. Az ve devamlı olduğu zaman karşılıklı bir dostluk, vefa ve saygı meydana geliyor. Bunu yaşarken hissediyorsunuz.
Her,
‘Bede'tü bibismillêhi rûhi bihî nehtedet
İlê keşfî esrarin bibatinihi intavet’
… dediğinizde, sanki çok sevdiğiniz biri ile yeniden bir yola çıkmak gibi oluyor ve o ruh dünyası ile okuyor ve tefekkür ediyorsunuz.
Daha önce detaylı olarak okunması için Kemal Demirez’in kitabını tavsiye etmiştim. Yine Bahaeddin Sağlam’ın düştüğü şerhe de bir bakılabilir demiştim. Mevzu ne kadar içselleştirilirse, mana o kadar daha fazla açılabilir.
Üstad diyor ki;
“Celcelutiye’nin esası ve ruhu olan, ‘El-Kasemü’l-Cami ve Ed-Da’vetü’ş-Şerife ve El-İsmü’l-Azam’dır. İmam-ı Ali Radıyallahü Anh’ın en mühim ve en müdakkik Üveysî bir şakirdi ve İslâmiyet’in en meşhur ve parlak bir hücceti olan Hüccet-ül İslâm İmam-ı Gazalî (R.A.) diyor ki:
‘Onlar vahy ile Peygamber’e (A.S.M.) nâzil olduğu vakit İmam-ı Ali’ye (R.A.) emretti: Yaz. O da yazdı. Sonra nazmetti.’ İmam-ı Gazalî (R.A.) diyor: “…Şüphesiz o, dünya ve ahret hazinelerinden bir hazinedir.” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi)
Celcelutiye, Süryanice “bedi” demektir. Ve bedi’ mânâsındadır. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi)’’
Biliyorsunuz, İmam-ı Gazâlî’de, İmam-ı Nureddin’den ders alarak bu Celcelûtiye’nin hem Süryânî kelimelerini, hem kıymetini ve hâsiyetini şerh etmişti.
Gazâlî (r.a.) diyor ki: “Onlar vahiyle Peygambere (a.s.m.) nazil olduğu vakit, İmam-ı Ali’ye (r.a.) emretti, ‘Yaz’; o da yazdı, sonra nazmetti.”
Ve yine der ki;
‘‘Hiç şüphesiz bu kıymetli münacat ve muazzam dua ve geniş mânâlar ihtivâ eden kasem ve İsm-i Âzam ve bu büyük gizli sır, dünya ve âhiret hazinelerinden bir hazinedir.’’(Sekizinci Şuâ)
Bu zamana bakan yönü ile neden önemli olduğunu ise Üstad şu cümle ile ifade ediyor:
‘‘Celcelûtiye’nin aslı vahiydir ve esrarlıdır ve gelecek zamana bakıyor ve gaybî umûr-u istikbaliyeden haber veriyor.’’ (Mektubat)
Evet, konu daha genişletilebilir ama mesele açık. O yüzden okurken geleceği bakan yönü ile tefekkür edilirse birçok varlık okuması yapılabilir. Evradın yanında bu nokta ile de değerlendirilebilir.
Celcelutiye Arapça, Türkçe ve Meali
بَدَأْتُ بِِبِسْمِ اللهِ رُحِى بِهِ اهْتَدَتْ
إِلَى كَشْفِ أَسْرَارٍ بِبَاطِنِهِ انْطَوَتْ
Bede'tü bibismillêhi rûhi bihîhtedet
İla keşfî esrarin bibatinihintavet
1. Bismillah ile başladım; ruhum, O'nun sayesinde o besmele içinde saklı olan çok sırları keşfetti.
وَصَلَّيْتُ بِالثَّانِي عَلَى خَيْرِ خَلْقِهِ
مُحَمَّدِ مَنْ زَاحَ الضَّلاَلَةَ وَالْغَلَتْ
Ve salleytü bissani ala hayri halkihi
Muhammedin men zahaddalalete velğalet
2. İkincisinde O'nun yarattıklarının en hayırlısı olan Hz. Muhammed'e salavat getirdim. O Muhammed ki (dünyadan) bütün dalalet ve yanlışlıkları gidermiştir.
إِلَهِي لَقَدْ أَقْسَمْتُ بِاسْمِكَ دَاعِياً
بِآجٍ وَمَاهُوجٍ جَلَتْ فَتَجلْجَلَتْ
İlahi lekad aksemtü biismike daiyen
Biacin ve mahucin celet fetecelcelet
3. Ey İlâhım, Senin ismine dayanarak dua ettim. Hep açık olan ve gittikçe parlayan Ehad ve Bedi' isimlerinle Sana yalvarıyorum.
سَأَلْتُكَ بِالاِسْمِ الْمُعَظَّمِ قَدْرَهُ
وَيَسِّرْ أُمُورِي يا إِلَهِي بِصَلْمَهَتْ
Seeltüke bil ismil muazzami gadruhû
Ve yessir umrî ya elihî bisalmehet.
4. Kadîr ve şanı yüce olan isminle Senden istedim. Ey güçlü (kadîr) Allah'ım, Sen islerimi kolaylaştır.
وَيَا حَيُّ يَا قَيُّومُ أَدْعُوكَ رَاجِياً
بِاجٍ أَيُوجٍ جَلْجَلِيُّوتٍ هَلْهَلَتْ
Ve yâ hayyü yâ kayyûmü ed‟ûke râciyen
Bi âcin eyûcin celceliyyutin helhelet
5. Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah'ım, daima, umut ederek Sana yalvarıyorum. Ehad ve Bedi' isimlerini şefaatçi yaparak yüksek sesle bağırıp Sana yalvarıyorum.
بِصَمْصَامٍ طَمْطَامٍ وَيَا خَيْرَ بَازِخٍ
بِمِحْرَاثٍ مِهْرَاشٍ بِهِ النَّارُ أُخْمِدَتْ
Bi samsâmin tamtâmin ve yâ hayra bâzihın
Bi mıhrâsi mihrâşin bihin nâru uhmidet
6. Ey yaratma mertebelerinin en yükseğinde bulunan Allah'ım. Sabit, Cebbar, Bari ve Halim isimlerinle bu fitne ateşi sönsün. Her hadisenin zimamı senin yed-i kudretindedir ve olan herşey senin yönlendirmenle olur.
بِآجٍ أَهُوجٍ يَا إِلَهِي مُهَوِّجٍ
وَيَا جَلْجَلُوتٍ بِالإِجَابَةِ هَلْهَلَتْ
Biâcin ehûcin yâ ilâhî muhevvicin
Ve yâ celcelûtin bil icâbeti helhelet.
7. Ey İlâhim, her derde, her işe ânında müdahale eden ve süratli bir şekilde icabet eden Allah, Ehad ve Bedi' isimlerinle sana yalvarıyorum.
لِتُحْيِى حَيٰوةَ الْقَلْبِ مِنْ دَنَسٍ بِهِ
بِقَيُّومٍ قَامَ السِّرُّ فِيهِ وَ اَشْرَقَتْ
Lituhyî hayâtel kalbi min denesin bihî
Bigayyûmin kâmessirru fîhî ve eşragat
8. Kayyum ismin hürmetine, kalbimi kirlerinden temizleyerek ihya et. Ona senin sırrın yerleşip ışık saçsın.
عَلَىَّ ضِيَاءٌ مِنْ بَوَارِقِ نُورِهِ
فَلاَحَ عَلَى وَجْهِى سَنَاءٌ وَ اَبْرَقَتْ
Aleyye dıyâün min bevârikı nûrihî
Felâha alâ vechî senâün ve ebrakat
9. O sırrın nurunun parıltılarından üzerimde bir aydınlık bulunsun. Böylece yüzümde bir ışık zuhur edip parlasın.
وَ صُبَّ عَلَى قَلْبِى شَآبِيبُ رَحْمَةٍ
بِحِكْمَةِ مَوْلٰينَا الْكَرِيمِ فَاَنْطَقَتْ
Ve subbe alê kalbî şeâbîbu rahmetin
Bihikmeti mevlânel kerîmi feentagat
10. Kerim olan Mevla’mızın hikmetiyle kalbimin üzerine rahmet sağanakları dökülsün ve dilim kalbimin tercümanı olarak o rahmet hazinelerini terennüm etsin.
اَحَاطَتْ بِىَ الْاَنْوَارُ مِنْ كُلِّ جَانِبٍ
وَ هَيْبَةُ مَوْلٰينَا الْعَظِيمِ بِنَا عَلَتْ
Ehâtat biyel envêru min külli cânibin
Ve heybetü mevlênêl azîmi binâ alet.
11. Her yandan beni nurlar kuşatsın da büyük Mevla’mızın heybeti bizi yüceltsin.
فَسُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ يَا خَيْرَ خَالِقٍ
وَ يَا خَيْرَ خَلَّاقٍ وَ اَكْرَمَ مَنْ بَغَتْ
Fesübhânekellâhümme yê [k]hayra [k]hâligin
Ve yê [k]hayra [k]hallâgin ve ekrame men beğat.
12. Ey yaratma ve yoktan var etme mertebelerinin en yükseğinde bulunan Hâlık ve Hallak Allah'ım! Sen azgınlık yapıp haddi aşan isyankârlara bile ikramda bulunursun. Sen her türlü noksan ve kusurdan münezzehsin!
فَبَلِّغْنِى قَصْدِى وَ كُلَّ مَأٰرِبِى
بِحَقِّ حُرُوفٍ بِالْهِجَاءِ تَجَمَّعَتْ
Febelliğinî gasdî ve külle merâribî
Bihakkı hurûfin bilhîcâi tecemmeat.
13. Allah'ım, beni maksadıma ulaştır, bütün ihtiyaçlarımı gider. Hece harfleri şeklinde toplanan Hurûf-u Mukattaa hakki için...
بِسِرِّ حُرُوفٍ اُودِعَتْ فِي عَزِيمَتِى
بِنُورِ سَنَاءِ الْاِسْمِ وَ الرُّوحِ قَدْ عَلَتْ
Bisırri hurûfin ûdiat fî azîmetî
Binûri senâil ismi verrûhi kad alet
14. Yüce ism-i a‟zamın ve Kur‟an‟ın her tarafı kuşatan nûruyla irademe yerleştirilen harflerin sırrı hürmetine; yüce olan ruhların ve ism-i a‟zamının nûru hürmetine. Her tarafa yükselen vahyin (Kur'an'ın) hürmetine.
اَفِضْ لِى مِنَ الْاَنْوَارِ فَيْضَةَ مُشْرِقٍ
عَلَىَّ وَ اَحْيِى مَيْتَ قَلْبِى بِطَيْطَغَتْ
Efıd lî minel envâri feydate müşrıkın
Aleyye ve ahyî meyte kalbî bi taytağat
15. Bana nurlardan parlak bir feyiz akıt; üzerime gelsin, Nûr isminle kalbimin ölülüğünü dirilt!
Elê ve elbisennî heybeten celâleten
Ve küffe yedel a‟dâi annî bialmehet
16. Hâkim isminle bana heybet ve celal elbisesi giydir ki böylece düşmanların elleri benden uzak dursun. Sen hüküm ve hikmet sahibisin.
اَلَا وَ اَلْبِسَنِّى هَيْبَةً وَ جَلَالَةً
وَ كُفَّ يَدَا الْاَعْدَاءِ عَنِّى بِعَلْمَهَتْ
Elê vehcubennî min aduvvin ve hâsedin
Bi Hakkı şemâ[k]hin eşme[k]hin sellemet semet.
17. Allah'ım! Kadri yüce Hâlık, Aziz, Celil ve Selâm isimlerinin hürmetine benimle her nevi düşman arasına perde koyarak beni onların kötülüklerine maruz kalmaktan koru.
بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ
بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ الظُّلْمَةُ اَنْجَلَتْ
Binûri celâlin bêzi[k]hin ve şeranta[k]hin
Bi kuddûsi berkûtin bihiz-zulmetuncelet.
18. Aziz ve Celil ismin hürmetine!; Merhamet ve Şefkatinle; çok çok bereketli olan Kuddüs isminle, Sen bu karanlıkları aydınlığa çevir.
اَلَا وَ اقْضِ يَا رَبَّاهُ بِالنُّورِ حَاجَتِى
بِنُورِ اَشْمَخٍ جَلْيًا سَرِيعًا قَدِ انْقَضَتْ
Elê vagdi yâ rabbehû binnûri hâcetî
Binûri eşme{k]hin celyen serîan gadingadat.
19. Ya Rabbi! İsm-i a‟zamın nûru hürmetine, Hayy ve Muhyî isimlerinin hürmetine ihtiyaçlarımı gider. Bu isimlerinin nuruyla isteklerime süratle cevap ver!
بِيَاهٍ وَ يَايُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا
وَ يَا عَالِيًا يَسِّرْ اُمُورِى بِصَيْصَلَتْ
Biyêhin ve yêyûhin nemûhin esâliyen
ve yê âliyen yessir umûrî bisaysalet
20. Allahım! Yâh ve Yâyûh ve Zâhir, Samed, Bâtın, Şehid isimlerinle! Ali ve Kâfi isimlerin hürmetine her işimi kolaylaştır!
وَ اَمْنَحْنِى يَا ذَاالْجَلَالِ كَرَامَةً
بِاَسْرَارِ عِلْمٍ يَا حَلِيمُ بِكَ انْجَلَتْ
Vemnahnî yâ zel celâli kerâmeten
Bi esrâri ılmin yâ halimü bikencelet
21. Ey celal sahibi ve ey Halim! Senin yardımınla açılacak bir ilmin sırlarıyla bana bir ikram lütfeyle.
وَ خَلِّصْنِى مِنْ كُلِّ هَوْلٍ وَ شِدَّةٍ
بِنَصِّ حَكِيمٍ قَاطِعِ السِّرِّ اَسْبَلَتْ
Ve [k]hallisnî min külli hevlin ve şiddetin
Binassi hakîmin gâtiisırri esbelet
22. Sırları kesin ve inkişaf etmiş Kuranı Hakimin nurani ve açık ifadeleriyle beni her türlü korku ve sıkıntıdan kurtar.
وَ اَحْرِسْنِى يَا ذَا الْجَلَالِ بِكَافِ كُنْ
اَيَا جَابِرَ الْقَلْبِ الْكَسِيرِ مِنَ الْخَبَتْ
Ve ehrisnî yêzel celâli bikêfi kun
E yâ cêbiral galbil kesîri minel [k]habet
23. Ey celâl sahibi Allah'ım! “Kün!”(Ol!) emrinin “Kef”i hürmetine beni koru. Sen kırılan kalbleri Câbir isminle sarıp sarmalar ve kullarının bozulmuş hallerini ıslah edersin!
وَ سَلِّمْ بِبَحْرٍ وَ اَعْطِنِى خَيْرَ بَرِّهَا
فَاَنْتَ مَلَاذِى وَالْكُرُوبُ بِكَ اَنْجَلَتْ
Ve sellim bibahrin ve ağtînî [k]hayra berriha
Fe ente melâzî velkurûbi bikencelet
24. Bana (ilimden) bir deniz ver ve o denizin karasının en hayırlı kısmını bana nasip et; çünkü Sen benim sığınağımsın ve bütün sıkıntılar, ancak Seninle gider...
وَصُبَّ عَلَىَّ الرِّزْقَ صَبَّةَ رَحْمَةٍ
فَاَنْتَ رَجَاءُ الْعَالَمِينَ وَلَوْ طَغَتْ
Ve subbe aleyyer-rizga sabbete rahmetin
Fe ente racêul âlimîne velev tağat
25. Ve üzerime rızkı rahmet seli gibi yağdır. Çünkü insanlar azsa da Sen onların umudusun.
وَ اَصْمِمْ وَ اَبْكِمْ ثُمَّ اَعْمِ عَدُوَّنَا
وَ اَخْرِسْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِحَوْسَمَتْ
Ve esmim ve ebkim sümme ağmi aduvvena
Ve ahrishum yazelcelâli bi havsemet
26. Sen düşmanlarımızı sağır, dilsiz ve kör et; (bizim ne yaptığımızı bilmesinler...) Ey güçlü Allah'ım, Sen Celâl ve büyüklüğünle onları kekeme eyle! (Millete yanlışı anlatmasınlar!)
وَ فِي حَوْسَمٍ مَعَ دَوْسَمٍ وَ بَرَاسَمٍ
تَحَصَّنْتُ بِالْاِسْمِ الْعَظِيمِ مِنَ الْغَلَتْ
Ve fî havsemin mea devsemin veberâsemin
Tehassentü bil ismil azîmi minel ğalat
27. Alîm ve Ganî isimlerinle beraber Kudretinin dairesinde, İsm-i Azâm'ınla yanlış yapmaktan korundum.
وَ اَلِّفْ قُلُوبَ الْعَالَمِينَ جَمِيعَهَا
عَلَىَّ وَ اَعْطِنِى الْقَبُولَ بِشَلْمَهَتْ
Ve ellif kulûbel âlemîne cemîahâ
Aleyye ve a’tıni’l-kabule bi şelmehet
28. Bütün âlemlerin kalplerine ülfet ve ünsiyet bahşet - gönül kapılarını İlâhî hakikatlere aç! Fettâh ismin hürmetine! Bana, rıza ve makbuliyet libasını giydir!
وَ يَسِّرْ اُمُورِى يَا اِلٰهِى وَ اَعْطِنِى
مِنَ الْعِزِّ وَ الْعُلْيَا بِشَمْخٍ وَ اَشْمَخَتْ
Ve yessir umûranê yê ilahî ve ağtini
Minel izzi vel ulyê bişem[k]hin ve eşme[k]hat
29. Hâlık, Şedîd ve Halîm isimlerinin hürmetine bize izzet ve şeref ikram eyle ve işlerimizi kolaylaştır.
وَ اَسْبِلْ عَلَيْنَا السَّتْرَ وَاشْفِ قُلُوبَنَا
فَاَنْتَ شِفَاءٌ لِلْقُلُوبِ مِنَ الْغَثَتْ
Ve esbil aleynês-setra veşfi gulûbenê
Fe ente şifâün lilgulûbi minel ğaset.
30. Ve üstümüze örtünü sarkıtıver; kalplerimize şifa ver; Sen, korkulardan dolayı hastalanan kalplere şifanın ta kendisisin!
وَ بَارِكْ لَنَا اللّٰهُمَّ فِي جَمْعِ كَسْبِنَا
وَ حُلَّ عُقُودَ الْعُسْرِ بِيَايُوهٍ اِرْتَحَتْ
Ve bâriklenallâhümme fî cem'i kesbinê
Ve hulle ugûdel usri biyêyûhi irtehat
31. Ey Allah'ım, bütün çalışmalarımızı bize bereketli kil ve her şeyi kolaylaştıran Hû isminle bütün zorluk düğümlerini çöz!
بِيَاهٍ وَ يَا يُوهٍ و يَا خَيْرَ بَازِخٍ
وَ يَا مَنْ لَنَا الْاَرْزَاقُ مِنْ جُودِهِ نَمَتْ
Biyêhin ve yê yûhin ve yê [k]hayra bêzi[k]hin
Ve ya men lenel erzâgu min cûdihî nemet
32. Yâh, Yâyûh (Hû, Hûve) ve kudretlilerin en hayırlısı olan (Hayr'a-l Celîlin) isimlerinle sana yalvarıyoruz! Ey bütün rızıklarını cömertlik hazinesinden gönderen Allah'ım!
نَرُدُّ بِكَ الْاَعْدَاءَ مِنْ كُلِّ وِجْهَةٍ
وَ بِالْاِسْمِ تَرْمِيهِمْ مِنَ الْبُعْدِ بِالشَّتَتْ
Neruddu bikel e’dâe min külli vichetin
Vebil ismi termîhim minel bu’di bişşetet
33. Allah'ım! Her yönden hücumda bulunan düşmanları ancak senin yardımınla, inayetinle def ederiz! Sen isminle (ism-i a‟zamınla) uzaktan atılması gerekli olan şeyleri onlara atarak darmadağın edersin
وَ اَخْذِلْهُمْ يَا ذَا الْجَلَالِ بِفَضْلِ مَنْ
اِلَيْهِ سَعَتْ ضَبُّ الْفَلَاةِ وَ قَدْ شَكَتْ
Ve ahzilhüm yazel celêli bi fadli men
İleyhi seat dab'ül felâti vegad şeket
34. Ey Celal sahibi! Çöl kelerinin(kertenkele) yanına koşarak gelip şikayetini arz ettiği zatın (a.s.m.) hürmetine onları yüzüstü ve yardımsız bırakarak zelil eyle.
فَاَنْتَ رَجَائِى يَا اِلٰهِى وَ سَيِّدِى
فَفُلَّ لَمِيمَ الْجَيْشِ اِنْ رَامَ بِى عَبَتْ
Feente recâî yê ilêhî ve seyyidî
Fefulle lemîmel ceyşi in râme bî abet
35. Allah'ım! Her yönden hücumda bulunan düşmanları ancak senin yardımınla, inayetinle def ederiz! Sen isminle (ism-i a‟zamınla) uzaktan atılması gerekli olan şeyleri onlara atarak darmadağın edersin
وَ كُفَّ جَمِيعَ الْمُضِرِّينَ كَيْدَهُمْ
وَ عَنِّى بِاَقْسَامِكَ حَتْمًا وَ مَا حَوَتْ
Ve küffe cemîal mudirrîne keydehum
Veinnî biaksêmike hatmen vemê havet
36. Ya Rabbi, kesin olan iraden ile bütün zarar verenlerin tuzaklarını ve içlerinde sakladıkları kinlerini benden çevir.
فَيَا خَيْرَ مَسْؤُولٍ وَ اَكْرَمَ مَنْ اَعْطَى
وَ يَا خَيْرَ مَأْمُولٍ اِلَى اُمَّةٍ خَلَتْ
Fe yâ hayra mes‟ûlin ve ekrame men a‟ta
Ve yâ hayra me‟mûlin ilâ ümmetin halet
37. Ey kendilerinden dilekte bulunulanların en hayırlısı ve ihsan edenlerin en hayırlısı; ey umut edilenlerin en hayırlısı, Sen gelmiş geçmiş bu ümmete rahmet eyle! (onları basarili kil!)
اَقِدْ كَوْكَبِى بِالْاِسْمِ نُورًا وَ بَهْجَةً
مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْ
Egit kevkebî bil ismi nûran ve behceten
Mededdehri vel eyyâmi yê nûru celcelet
38. Ya Rab! Nûr isminin tecellisiyle parlat yıldızımı! Ahirzamana kadar asırlar boyu eşşiz bir surette ışıklandır yıldızımı ve meşalesini Nûr ile yak!
بِاٰجٍ اَهُوجٍ جَلْمَهُوجٍ جَلَالَةٍ
جَلِيلٍ جَلْجَلِيُّوتٍ جَمَاهٍ تَمَهْرَجَتْ
Biacin ehûcin celmehûcin celêleten
Celîlin celceliyyûtin cemêhin temehracet
39. Ey Ehad, Bedi,Aziz ve Celil olan Allah’ım Sen’in bütün güzel isimlerin sonsuz haşmet ve azametiyle sürekli parlamaktadır.
بِتَعْدَادِ اَبْرُومٍ وَ سِمْرَازِ اَبْرَمٍ
وَ بَهْرَتِ تِبْرِيزٍ وَ اُمٍّ تَبَرَّكَتْ
Bita’dadi ebrûmin ve simrâzi ebramin
Ve behratin tebrîzin ve ümmin teberraket
40. Ey Evvel ve Ahir olan Allah’ım bütün mahlukatın arzu ve ihtiyaçlarına cevap veren güzel isimlerini anarak onların bereketine sığınıyorum.
تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً
تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرًّا تَنَوَّرَتْ
Tugâdu sirâcunnûri sırran beyâneten
Tugâdû sirâcussurci sırran tenevverat
41. Nûr lambası, tutuşturuluyor, gizlice açıklanıyor. Lambaların lambası tutuşturuluyor, gizlice aydınlanıyor.
بِنُورِ جَلَالٍ بَازِخٍ وَ شَرَنْطَخٍ
بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ
Binûri celêlin bêzi[k]hin ve şeranta[k]hin
Biguddûsi berkûrin bihinnêru u[k]hmidet
42. İsm-i A‟zam‟ın kibriyalı ve azametli nurunun tesiri ile! Raûf, Rahîm ve Kuddûs isimleriyle dalâlet ve ilhad ateşi söndürülür!
بِيَاهٍ وَ يَا يُوهٍ نَمُوهٍ اَصَالِيًا
بِطَمْطَامٍ مِهْرَاشٍ لِنَارِ الْعِدَا سَمَتْ
Biyêhin ve yê yûhin nemûhin esâliyen
Bitamtâmin mihrâşin linêril idâsemet
43. Mabudu bil hak olan yüce Allah; Hu, Kahhar, Cebbar, Samed, Şehid ve Selam isimlerinin tecellisiyle düşmanın küfür ve fitne ateşi söndürülür.
بِهَالٍ اَهِيلٍ شَلْعٍ شَلْعُوبٍ شَالِعٍ
طَهِىٍّ طَهُوبٍ طَيْطَهُوبٍ طَيَطَّهَتْ
Bihêlin ehillî şel'in şel'ûbin şêliin
Tahiyyin Tahûbin taytahûbin tayettahet
44. Gerçek Ma’bud, Hak olan ve hakkı gerçekleştiren, Cemil, Vedud ve Mucib olan Zatın yardımıyla insanlara kendisini sevdirecektir.
اَنُوخٍ بِيَمْلُوخٍ وَ اَبْرُوخٍ اُقْسِمَتْ
بِتَمْلِيخِ اٰيَاتٍ شَمُوخٍ تَشَمَّخَتْ
Enû[k]hin biyemlû[k]hin ve ebrû[k]hin ugsimet
bitemlî[k]hi ayatin şemû[k]hin teşemme[k]hat
45. Ey Kayyum ve Vekil olan ve bütün ayetlerinin hikmetlerini yalnız kendisi bilen Allah’ım Hannan isminin hürmetine dualarımızı kabul et.
اَبَازِيخَ بَيْذُوخٍ وَ زَيْمُوخٍ بَعْدَهَا
خَمَارُوخٍ يَشْرُوخٍ بِشَرْخٍ تَشَمَّخَتْ
Ebêzî[k]ha beyzû[k]hin ve zeymû[k]hin bağdehê
[k]hamêrû[k]ha yeşrû[k]hin bişer[k[hin teşemme[k]hat
46. Ey bütün sırlara vakıf olan Allah’ım Mübdi ve Müid isimlerinin hürmetine bize şefkat ve merhametinle muamele et.
بِبَلْخٍ وَ سِمْيَانٍ وَ بَازُوخٍ بَعْدَهَا
بِذَيْمُوخٍ اَشْمُوخٍ بِهِ الْكَوْنُ عُمِّرَتْ
Bibel[k]hin ve simyênin ve bêzu[k]hin bağdehê
Bizeymû[k]hin eşmû[k]hin bihîl kevnü ummirat
47. Her hak sahibinin hakkını layıkıyla veren, her varlığın ihtiyacını adaletle gideren Adl. Ve haklıyı haksızdan ayıran, hüküm sahibi Hakem isimlerinin tecellisiyle dünya tahripten kurtulur ve tamir edilir.
بِشَلْمَخَتٍ اِقْبَلْ دُعَائِى وَ كُنْ مَعِى
وَ كُنْ لِى مِنَ الْاَعْدَاءِ حَسْبِى فَقَدْ بَغَتْ
Bişelme[k]hatin (ni)gbel duâî ve kün meî
Ve kün lî minel ağdêi hasbî fegad beğat
48. Hak ism-i şerifin hürmetine duamı kabul buyur, benim yanımda ol, düşmanlarıma karşı bana kâfi gel; çünkü artık onlar çok ileri gittiler.
فَيَا شَمْخَثَا يَا شَمْخَثَا اَنْتَ شَمْلَخَا
وَ يَا عَيْطَلَا هَطْلُ الرِّيَاحِ تَخَلْخَلَتْ
Feyê şem[k]hasê yê şem[k]hasê ente şemle[k]hâ
Ve yê aytalê hetlur-riyâhi te[k]hal[k]halet
49. Ya Rahman! Ya Muğni! Ya Muiz! Ya Kaviyyul Kahhar! Şiddetli rüzgârlar (fitne rüzgârları) esmektedir!
بِكَ الْحَوْلُ وَ الصَّوْلُ الشَّدِيدُ لِمَنْ اَتَى
لِبَابِ جَنَابِكَ وَ الْتَجَى ظُلْمَةُ انْجَلَتْ
Bikel havlu vessavluş-şedîdu limen etê
Libabi cenâbike veltecê zulmetüncelet
50. Korunmak ve düşmana şiddetli hücum gerçekleştirmek ancak senin yardımınladır. Senin yüce kapına sığınanın karanlığı dağılır.
بِطٰهٰ وَ يٰسۤ وَ طٰسۤ كُنْ لَنَا
بِطٰسۤمۤ لِلسَّعَادَةِ اَقْبَلَتْ
Bi tâ-hâ ve yâ-sîn ve tâ-sîn kün lenê
Bi tâ-sîn-mîm lisseâdeti egbelet
51. Ta-Ha, Ya-Sin, Ta-Sin ve Ta-Sin-Mim ile bize yönelip gelen bir saadete ermek için bizim yardımcımız ol.
وَ كَافٍ وَ هَايَاءٍ وَ عَيْنٍ وَ صَادِهَا
كِفَايَتُنَا مِنْ كُلِّ عَيْنٍ بِنَا حَوَتْ
Ve kêfin ve hê yêin ve aynin ve sâdihâ
Kifâyetünê min külli aynin binê havet
52. Kef Hâ Yâ Ayn ve Sadlarıyla; bizi kuşatan her kötü gözden korunuruz!
بِحَامِيمَ عَيْنٍ ثُمَّ سِينٍ وَ قَافِهَا
حِمَايَتُنَا مِنْ كُلِّ سُوءٍ بِشَلْمَهَتْ
Bi hâ mîme aynin sümme sînin ve gâfihê
Himâyetünê min külli sûin bişelmehet
53. Hâ Mîm, Ayn sonra Sîn ve Kaflarıyla; Selâm isminle her nevi kötülükten korunuruz!
بِقَافٍ وَ نُونٍ ثُمَّ حَامِيمٍ بَعْدَهَا
وَ فِي سُورَةِ الدُّخَانِ سِرًّا قَدْ اُحْكِمَتْ
Bi gâfin ve nûnin sümme hâ mîmin bağdehê
Ve fî surâtid-du[k]hâni sirran gad uhkimnet
54. Kaf ve Nûn ve onlardan sonraki Hâ Mîm ile yine korunuruz, Ve Duhan suresindeki sağlam sır hürmetine bu himayeni gerçekleştir.
بِاَلِفٍ وَ لَامٍ وَ النِّسَاءِ وَ عُقُودِهَا
وَ فِي سُورَةِ الْاَنْعَامِ وَ النُّورِ نُوِّرَتْ
Bi êlifin ve lâmin vennisêi veugûdihê
Ve fî sûretil en'âmi vennûri nuvvirat
55. Elîf lâm ile (bu harflerle başlayan sureler ile) Nisa suresi, En‟âm ve nurlarla parlayan Nûr suresi hürmetine!
وَ اَلِفٍ وَ لَامٍ ثُمَّ رَاءٍ بِسِرِّهَا
عَلَوْتُ بِنُورِ الْاِسْمِ مِنْ كُلِّ مَا جَنَتْ
Ve êlifin ve lâmin sümme râin bisirrihê
Alevtü binûril ismi min külli mê cenet
56. Elif Lâm sonra peşlerindeki Ra sırrıyla; Nûr isminle bütün (süflî) ruhanilerin üstüne çıktım.
وَ اَلِفٍ وَ لَامٍ ثُمَّ مِيمٍ وَ رَائِهَا
اِلٰى مَجْمَعِ الْاَرْوَاحِ وَ الرُّوحِ قَدْ عَلَتْ
Ve êlifin ve lâmin sümme mîmin ve râihê
İlê mecmail ervâhi verrûhu gad alet
57. Elif Lam sonra Mîm ve Ra'sı ile Ruhların mecmaina yükseldim. Fakat gerçek Ruh çok yücedir.
بِسِرِّ حَوَامِيمِ الْكِتَابِ جَمِيعِهَا
عَلَيْكَ بِفَضْلِ النُّورِ يَا نُورُ اُقْسِمَتْ
Bisırrin havêmîmil kitêbi cemîihê
Aleyke bifadlinnûri yê nûru ugsimet
58. Kitabin (Kurân'ın) bütün Hâ Mîm'lerinin sırrıyla üzerime Nûr isminin fazlı aksin, ey bölümlere ayrılmış Nûr!
بِعَمَّ عَبَسَ وَ النَّازِعَاتِ وَ طَارِقٍ
وَ فِي وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ وَ زُلْزِلَتْ
Biamme abese vennêziâti ve târigin
Ve fî vessemêi zâtil burûci ve zulzilet
59. Amme, Abese, Nâziat ve Târik sûrelerinle Ve's-semâ-i Zâti'l-Burûc ve Zilzal sûreleri hürmetine;
بِحَقِّ تَبَارَكَ ثُمَّ نُونٍ وَ سَائِلٍ
وَ فِي سُورَةِ التَّهْمِيزِ وَ الشَّمْسِ كُوِّرَتْ
Bihaggi tebêrake sümme nûnin ve sêilin
Ve fî sûretitt-tehmîzi veşşemsi kuvvirat
60. Mülk sonra Kalem ve Mearic, Hümeze, Şems surelerinin hakkı için;
وَ بِالذَّارِيَاتِ الذَّرِّ وَ النَّجْمِ اِذَا هَوَى
وَ بِاِقْتَرَبَتْ لِىَ الْاُمُورُ تَقَرَّبَتْ
Ve bizzâriyâtiz-zerri vennecmi iz hevê
Ve bigterabet liyel umûru tegarrabet
61. Ve'z-zâriyât-i zerven, Ve'n-necmi izâ hevâ, Veikterabet sûreleriyle bana isler yakınlaştırıldı.
وَ فِي سُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَ اٰيَةً
عَدَدَ مَا قَرَأَ الْقَارِى وَ مَا قَدْ تَنَزَّلَتْ
Ve fî suveril gur'êni hizben ve êyeten
Adede nê garael gâriu vemê gad tenezzelet
62. Bütün Kurân sûrelerinin içinde hizip ve ayet olarak, okuyanın okuduğu ve manen nâzil olduğu kadar sırlar vardır.
فَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ بِفَضْلِكَ الَّذِى
عَلَى كُلِّ مَا اَنْزَلْتَ كُتُبًا تَفَضَّلَتْ
Fees elüke yê mevlâye fî fadlikellezî
Alê külli mê enzelte kutben tefeddalet
63. İşte ey Allah'ım, Senin fazlınla bu şekilde yazdırdığın üstün kitaplar hürmetine Sana yalvarıyorum.
بِاٰهِيًّا شَرَاهِيًّا اَذُونَاىِ صَبْوَةٍ
اَصْبَاءوُثٍ اٰلِ شَدَّاىَ اَقْسَمْتُ بِطَيْطَغَتْ
Biêhiyyen şerâhiyyen ezûnêyi sabvetin
Esbâvusin êli şeddeye egsemtü bitaytağat
64. Ey Hayy ve Kayyum olan Allah’ım! Senin her şeye gücü yeten ve kudretiyle bütün varlık alemini kuşatan Kadir ve Cebbar isimlerinin üzerine kasem ederek sana yalvarıyorum.
بِسِرِّ بُدُوحٍ اَجْهَزَطٍ بَطَدٍ زَهَجٍ
بِوَاحِ الْوَحَا بِالْفَتْحِ وَ النَّصْرِ اَسْرَعَتْ
Bisirrin budûhin echezetin betadin zehecin
Bivêhil vâhâ bil fethi vennasri esraat
65. Ey Allamü’l-Ğuyub olan Allah’ım! Fetih kapılarını ve gayb alemlerinin sırlarını açan Fettah isminin nuruyla ve Sen’in inayetinle fetihler nasip olur..
بِنُورِ فَجَشٍ مَعَ ثَظْخَزٍ يَا سَيِّدِى
وَ بِالْاٰيَةِ الْكُبْرَى اَمِنِّى مِنَ الْفَجَتْ
Binûri feceşin mea set[k]hatin yê seyyidî
Vebil âyetil kübrâ eminnî minel fecet
66. Âyetü’l-Kübrâ hürmetine beni kurtar, emanet ve emniyet ver.
بِحَقِّ فَقَجٍ مَعَ مَخْمَةٍ يَا اِلٰهَنَا
بِاَسْمَائِكَ الْحُسْنَى اَجِرْنِى مِنَ الشَّتَتْ
Bihaggi fegacin mea me[k]hmetin yê ilêhê
Biesmâikel husnê ecirnî mineş-şetet
67. Ey İlah’ımız Fettah ve Rezzak isimlerinin hürmetine ve Esma-i Hüsna diye tarif edilen bütün güzel isimlerinin hakkı için beni dağınıklık ve perişaniyetten kurtar.
حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَ تَشَامَخَتْ
وَاسْمُ عَصَا مُوسٰى بِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ
Hurûfun libehrâmin alet veteşê me[k]hat
Vesmu asâ Mûsâ bihiz-zulmetuncelet
68. Bunlar Nûr harfleridir. Yüce ve yüksektirler. Asâ-yi Mûsa ismiyle de karanlık dağıldı.
تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِسِرِّهَا
تَوَسُّلَ ذِى ذُلٍّ بِهِ النَّاسُ اهْتَدَتْ
Tevesseltü yâ rabbi ileyke bisirrihê
Tevessüle zî züllin bihinnêsüytedet
69. Bunların sırrını kendime şefaatçi ederek Senden niyazda bulunuyorum. Bu, insanların kendisiyle doğru yolu bulduğu zillet ve tevâzû sahibi birinin tevessülü gibi olsun.
حُرُوفٌ بِمَعْنَاهَا لَهَا الْفَضْلُ شُرِّفَتْ
مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْاَيَّامِ يَا رَبِّ انْحَنَتْ
Hurûfun bimağnâhê lehel fadlü şurrifet
Mededdehri vel eyyâmi yâ rabbinhanet
70. Ey merhametli rabbim! Bunlar öyle harflerdir ki, manaları sebebiyle çağlar boyu üstünlük kendilerine bahşedilmiş ve yüceltilmişlerdir.
دَعَوْتُكَ يَا اَللهُ حَقًّا وَ اِنَّنِى
تَوَسَّلْتُ بِالْاٰيَاتِ جَمْعًا بِمَا حَوَتْ
Deavtüke yâ Allâhu haggan ve innenî
Tevesseltü bil êyêti cem'an bimê havet
71. Ey Allahım! Gerçekten bütün ayetler ve ihtiva ettikleriyle sana tevessülde bulunarak yalvardım.
فَتِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاَجْمَعْ خَوَاصَّهَا
وَ حَقِّقْ مَعَانِيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ
Fetilke hurûfun-nûri fecmağ [k]havâssahê
Ve haggig meânihê bihel [k]hayru tummimet
72. İşte o nur harflerinin havassını bende topla, Her türlü hayrın sayelerinde tamamlandığı manalarını gerçekleştir.
وَ اَحْضِرْنِى عَوْنًا خَدِيمًا مُسَخَّرًا
طُهَيْمَفَيَائِيلُ بِهِ الْكُرْبَةُ انْجَلَتْ
Feehdirnî avnen [k[hâdimen musa[k]h[k]haran
Tuheymefeyâile bihil kurbetüncelet
73. Bana itaat eden yardımcı bir hizmetçi gönder. Onunla sıkıntım ortadan kalksın.
سَخِّرْ لِى فِيهَا خَدِيمًا يُطِيعُنِى
بِفَضْلِ حُرُوفِ اُمِّ الْكِتَابِ وَ مَا تَلَتْ
Fe sehhır lî fîhâ hadîmen yütiuni
Bi fadli hurufi ümmil kitâbi ve mâ telet
74. Ümmü’l-Kitab olan Fatiha Suresi ve onu takip eden sureler hürmetine bu konuda bana itaat edecek bir hizmetçi musahhar kıl.
وَ اَسْئَلُكَ يَا مَوْلَاىَ فِي اسْمِكَ الَّذِى
بِهِ اِذَا دُعِىَ جَمْعُ الْاُمُورِ تَيَسَّرَتْ
Fe es’elüke yâ mevlâya fismikellezî
Bihî izâ düıye cem’ul ümûri teyesserat
75. Ey mevlam! Kendisiyle çağrıldığında bütün işlerin kolaylaştığı isminle (İsm-i A’zamınla) sana yalvarıyorum.
اِلٰهِى فَارْحَمْ ضَعْفِى وَ اغْفِرْ لِى زَلَّتِى
بِمَا قَدْ دَعَتْكَ الْاَنْبِيَاءُ وَ تَوَسَّلَتْ
İlâhi ferham da’fi vağfirlî zelleti
Bi mâ kad deatkel enbiyâü ve tevesselet
76. İlahi! Peygamberlerin sana yaklaşmak için vesile ettikleri hürmetine zayıflığıma merhamet et. Günahlarımı bağışla.
اَ يَا خَالِقِى يَا سَيِّدِى اِقْضِ حَاجَتِى
اِلَيْكَ اُمُورِى يَا اِلٰهِى تَسَلَّمَتْ
Eyâ hâliki yâ seyyidî ıkdı hâcetî
İleyke ümûrî yâ ilâhî tesellemet
77. Ey yaratıcım ve seyyidim! İhtiyacımı yerine getir! İşlerim sana havaledir.
تَوَسَّلْتُ يَا رَبِّ اِلَيْكَ بِاَحْمَدَا [ص]
وَ اَسْمَائِكَ الْحُسْنٰى الَّتِى هِىَ جُمِّعَتْ
Tevesseltü yâ rabbî ileyke bi ahmedâ
Ve esmâikel husnelletî hiye cümmiat
78. Yâ Rabbi! Hz. Muhammed’i (a.s.m.) ve burada cem edilen güzel isimlerini şefaatçi kılarak, vesile ederek senden niyaz ediyorum.
فَجُدْ وَ اعْفُ وَ اَصْفَحْ يَا اِلٰهِى بِتَوْبَةٍ
عَلٰى عَبْدِكَ الْمِسْكِينِ مِنْ نَظْرَةٍ عَبَتْ
Fecud vağfu vesfah yê ilêhî bitevbetin
Alê abdikel miskîni min nezratin abet
79. Yâ ilahi! Yersiz bir bakışa kadar tüm hatalarından tevbe etmeyi şu miskin kuluna lütfeyle ve hatalarını affet.
وَ وَفِّقْنِى لِلْخَيْرِ وَ الصِّدْقِ وَ التُّقَى
وَ اَسْكِنَّنِى الْفِرْدَوْسَ مَعَ فِرْقَةٍ عَلَتْ
Veveffignî lil[k]hayri vessıdgi vettugâ
Veeskinniyel firdevse mea firgatin alet
80. Beni hayra, doğruluğa ve takvaya muvaffak eyle ve yüksek cemaat ile Firdevs Cennetine yerleştir.
وَ كُنْ بِى رَؤُوفًا فِي حَيَاتِى وَ بَعْدَمَا
اَمُوتُ وَ اَلْقٰى ظُلْمَةَ الْقَبْرِ انْجَلَتْ
Vekün bî raûfen fî hayêtî ve bağde mê
Emûtu veelgâ zulmetel gabrincelet
81. Hayatımda ve öldükten sonra ve kabrin karanlıklarını üstümden atıp, nuru görünce bana şefkatle muamele et.
وَ فِي الْحَشْرِ بَيِّضْ يَا اِلٰهِى صَحِيفَتِى
وَ ثَقِّلْ مَوَازِينِى بِلُطْفِكَ اِنْ خَفَّتْ
Ve filhaşri beyyid yê ilêhî sahîfetî
veseggil mevêzînî bilutfike in [k]haffet
82. Ve haşirde ya İlâhî amel defterimi beyaz kil; eğer tartılarım hafif gelirse Sen onları ağırlaştır.
وَ جَوِّزْنِى حَدَّ الصِّرَاطِ مُهَرْوِلاً
وَ احْمِنِى مِنْ حَرِّ نَارٍ وَ مَا حَوَتْ
Vecevviznî haddes-sırâtimuhervilen
Vehminî min harri nârin vemê havet
83. Beni hızla Sırat sınırından geçir. Beni ateşin (Cehennemin) ve içindekilerin sıcaklığından koru!
وَ سَامِحْنِى مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ جَنَيْتُهُ
وَ اغْفِرْ خَطِيئَاتِى الْعِظَامَ وَ اِنْ عَلَتْ
Vesêmihnî min külli zenbin ceneytuhû
Vağfir [k]hatîyetiyel izâme ve in alet
84. Ve işlediğim bütün günahlarda bana müsamaha göster. Çok çok kabarık olsa da benim bütün günahlarımı affet...
فهٰذاَ خَواتَِمُهُنَّ مَنْ قَدْ خَصَّصْتُه
ا بِسِرِّ مِنَ الْْسَْرارَِ فِى اللوَّْحِ أنُْزِلَتْ
Fe hâzâ havâtimühünne men kad hassastühâ
Bi sirrin minel esrâri fil levhı ünzilet
85. Bu; indirilen levhadaki sırlardan bir sır ile, özel olarak seçtiğim kimseye onların mühürleridir!
Başka bir meal: Bu isimler onların sonuncusudur. Bu sırlar da Levh-i Mahfuzdan indirilmiş olan isimlere aittir.
ثَلاثُ عِصِ ٍّى صُفِّفَتْ بَعْد خاتََمٍ
عَلىَ رَأْسِها مِثْلُ السِّهامِ تَقَوَّمَتْ
Selâsü ısıyyin suffifet ba'de hâtemin
Alâ ra'sihâ mislüs sihâmi tekavvemet
86. Mühürden sonra onların başında ok gibi hizaya sokan sıralanmış üç sopa! Başının üzerinde iki misli yatırılmış çizgi.
Başka bir meal: Üç asa; son isimden sonra yan yana dizilmişler, başlarına kılıç konmuş.
وَمِيمٌ طَمِيسٌ أبْتَرُ ثُمّ سُلمَُّ
وفِى وَسَطِهاَ بِاالْجَرَّتَيْنِ تَشَرْبَكَتْ
Ve mîmün tamîsün ebteru sümme süllemü
Ve fi vasatihâ bil cerrateyni teşerbeket
87. Ve sönük (tek gözlü mim) ebterdir, sonra merdiven!
Ortasındaki iki esre ile.
Başka bir meal: Ve bacağı silik bir mim, ardından gelen bir merdiven, ortasında iki esre.
وارَْبَعَةٌ تُحْكىٖ الْْنَامَِلَ بَعْدهَا
تُشِيرُ اِلىَ الْخَيْراتَِ والرِّزْقَ جُمِّعَتْ
Ve erbeatün tühkil enâmile ba'dehâ
Tüşîru ilel hayrâti ver rızka cümmiat
88. Ve ondan sonra hayırlara ve yığılmış rızka işaret eden, hikaye (tarif) edilen dört parmak ucu.
Başka bir meal: Ondan sonra da parmaklara benzeyen dört çizgi, gelecek olan hayır ve rızıklara işaret.
وَهَاءٌ شَقٖيقٌ ثُمَّ وَاوٌ مُقَوَّسٌ
كَانُْبُوبِ حَجَّامٍ مِنَ السِّرِّ قَدْحَوَتْ
Ve haün şekıkun sümme vâvün mükavvesün
Ke ünbûbi haccâmin mines sirri kad havet
89. İki gözlü “He” , sonra kıvrık “Vav”, hacamat yapanın tüpü gibi barındırdığı sırdan (alan)!
Başka bir meal: Ve ikiye bölünmüş he harfi, ardından yay halinde bir vav harfi. Bu harfler içerdikleri sırların tesiri ile hacamatçının boynuzu gibi olmuşlar.
وَاوَاخَِرُهَا مِثْلُ الْْوََائِلِ خاتََمٌ
خُماسَِيٌّ أرْكانٍ بِهِ السِّرُّ قَدْحَوَتْ
Ve evâhıruhâ mislül evâili hâtemün
Humâsiyyü erkânin bihis sirru kad havet
90. Ve onların sonunda başındaki gibi mühür var! Taşıdığı sır o beş esasta!
Başka bir meal: Sonunda da köşeli bir mühür, baştakine benzer.
فَعَدِّلْهُ مِنْ بعْدِ عَشْرٍ ثَلَاثَةً
وَلاتََكُ فِى اِحْصَاءِهاَ مُتَوَهِّمَتْ
Fe addilhü min ba'di aşrin selâseten
Ve lâ tekü fî ıhsâihâ mütevehhimet
91. Onüç’ten sonra onu değiştir! Onu saymada sakın vehme kapılma! (şüpheye düşüp vazgeçme)
Başka bir meal: On sayısından sonra üçte doğruluktan ayrılarak vehme kapılıp saymaya kalkışma.
ثَلاثٌَ مِنَ التَّوْرَاتِ لاشََكَّ ارَْبَعُ
وَارَْبَعٌ مِنْ اِنْجِيلِ عيسِىٰ بْنِ مَرْيَمَتْ
Selâsün minet tevrâti lâ şekke erbeu
Ve erbeun min incîli İsebnü meryemet
92. Üç Tevrat’tan, hiçbir şüphe yok dört!
Ve dört Meryem oğlu İsa’nın İncil’inden!
Başka bir meal: Bunların üçü Tevrat’ta, şüphesiz dördü de Meryem oğlu İsa’nın İncil’indedir.
93 وَخَمْسٌ مِنَ الْقرُْاٰنِ هُنَّ تَمَامُه
اَ اِلىَ كُلِّ مَخْلوُقٍ فَصٖيحٍ وَابَْكَمَتْ
Ve hamsün minel kur'âni hünne temâmühâ
İlâ külli mahlûkın fesıyhın ve ebkemet
93. Beş de Kur’an’dan. Onlar onun tamamıdır! Herbir mahluka apaçık, dilsiz değil!
Başka bir meal: Kur’an’daki ise bunların tamamıdır. Konuşan konuşmayan herkes ondan faydalanır.
فَهٰذا اِسْمُ اللهِ جَلَّ جَلالَهُُ
وَأسَْمَائُهُ عِنْدَ البَرِيَّةِ قَدْ سَمَتْ
Fe hâzâ ismüllâhi celle celâlühû
Ve esmâühû ındel beriyyeti kad semet
94. İşte bu Allah celle celalühü’nün ismidir. O’nun isimleri yeryüzünde yücedir.
İkinci cümle farklı olarak: Ve O’nun ismi bütün yaratılmışların yanında yücedir.
فَهٰذاَ اِسْمُ اللهِ يا قارَِئُ إنْتَبهِْ
وَلاتَرْتَدِدْ تَبْلىِ لرُِوحِكَ بالْخَبَتْ
Fe hâzâ ismüllâhi yâ kâriüntebih
Ve lâ tertedid teblî li rûhıke bil habet
95. Ey okuyan! Bu Allah’ın ismidir! Dikkat et! Ruhun sönüp, pörsüyüp solmasın (irtidat etmesin)!
Başka bir meal: Ey okuyan! İşte bu Allah’ın ismidir. Uyan ve şüpheye düşme. Ruhun zayıflayarak derelerde ve vadilerde gezmesin.
96 فَهٰذا اِسْمُ اللهِ ياَ جاهَِلُ إعْتَقِدْ
وَاِيّاكََ تَشْكُكْ تَتْلفُُ الرُّوحَ وَالْجَنَتْ
Fe hâzâ ismüllâhi yâ câhilu'tekıd
Ve iyyâke teşkük tetlüfür rûha velcenet
Ey cahil! Bunlar Allah’ın isimleridir! İnan! Sakın şüphe etme! Ruhu telef edip cinayet işlemeyesin!
97 فَخُذْ هٰذِهِ الْْسْماءََ حَقاًّ وَاخَْفِهَا
فَفِيهاَ مِنَ الْْسْرَارِ مَالاَ بِهٖ لَوَ تْ
Fe huz hâzihil esmâe hakkan ve ahfihâ
Fe fîha minel esrâri mâ lâ bihî levet
Bu isimleri al ve gizle! İçlerinde saptırmayan sırlar vardır!
Başka bir meal: Bu isimleri hakkı ile öğren ve sakla. Onda nice sırlar gizlidir.
98 بِهَا الْعَهْدُ وَالمْيِثَاقُ وَالْوَعْدُ وَلِّاقَا
وَبِالْمِسْكِ وَاْلكَافُورِ حَقًّا قَدِاخْتَمَتْ
Bihel ahdü vel mîsâku vel va'dü vel likâ
Ve bil miski vel kâfûri hakkan kadıhtemet
Ezel bezmindeki söz, sözleşme, müjde ve öldükten sonraki dirilme bu isimle gerçekleşir.
Böylece misk ve kafurla gerçekten söz sona erdi.
99 وَلاَ تُعْطِ ذَا اْلْسَْمَاءِ يَوْماً لجَِاهِلٍ
وَلَوْ كَانَ مَعَ أنُْثَى لكََا نَتْ بِهِ سَمَتْ
Ve lâ tu'tı zel esmâi yevmen li câhilin
Ve lev kâne mea ünsâ le kânet bihî semet
Bu sözleri sakın cahillere bildirme.
Bu isimler bir kadının yanında olsaydı, bu isimlerdeki ilahi sırlardan dolayı yücelirdi.
100 فَإنِْ كَانَ حَامِلهَُا مِنَ الْخَوْفِ هَارِب اً
فَاقَْبِلْ وَلاَ تَخْشَ الْمُلوُكَ بِمَا حَوَت
Fe in kâne hâmilühâ minel havfi hâriben
Fe akbil ve lâ tahşel mülûke bi mâ havet
Bu isimleri duyan korkup kaçarsa, sen korkunun üzerine git.
Bu esmaların sırlarından dolayı krallardan bile korkma.
101 فَإنِْ كَانَ مَصْرُوعاً مِنَ الْجِنِّ وَاقِع اً
فَحَامِيمَ حَرْفُ الْعَيْنِ يَا صَاحُ قطُِّعَتْ
Fe in kâne masrûan minel cinni vâkıan
Fe hâmîme harfül ayni yâ sâhu kuttıat
Cin çarparak sara hastalığına yakalanan, Ha-Mim-Ayn-Sin-Kaf sayesinde şifa bulur.
Başka bir meal: Eğer cinlerden dolayı sara gibi olduysan, o zaman Ha-Mim i Ayn harfine çağır ve Ya Sah ismiyle kopar..
102 فَتَرْسِمُ مِنْ فَوْقِ الْجَبيِنِ حُرُوفَهَا
فَهَاهِيَ اِسْمُ اللهِ جَمِيعاً تَفَضَّلَتْ
Fe tersimü min fevkıl cebîni hurûfehâ
Fe hâ hiye ismüllâhi cemian tefaddalet
Bu harfleri hastanın alnına yazarsın, resmedersin.
İşte bunların hepsi Allah’ın yüce ve faziletli isimleridir.
103 وَإنِْ كَانَ إنِْسَاناً يَخَافُ عَدُوَّه ُ
وَلاَ تَخْشَ مِنْ بَاسِْ الْمُلوُكِ وَلَوْ طَغَتْ
Ve in kâne insânen yehâfü adüvvehû
Ve lâ tahşe min be'sil mülûki velev tağat
Şayet insan düşmanından korkuyorsa; ne kadar azgın olurlarsa olsunlar(bu isimler sayesinde) krallardan bile korkmaz.
104 فَإنِْ كَانَ هَذَا الْاسِْمُ فيِ مَالِ تَاجِرٍ
فَؤمَْوَالهُُ بِالْخَيْرِ وَالْجُودِ قَدْ نَمَتْ
Fe in kâne hâzel ismü fî mâli tâcirin
Fe emvâlühû bil hayri vel cûdi kad nemet
Şayet bu isimler bir tüccarın malının yanında olsa, malı hep hayırla bereketlenir.
105 وَإنِْ كُنْتَ حَامِلهََا مِنَ الْخَوْفِ هَارِب اً
فَا قَْبِلْ وَلاَ تَخْشَ فَتَؤمَْنْ مِنَ الْخَبَتْ
Ve in künte hâmilehâ minel havfi hâriben
Fe akbil ve lâ tahşe fe te'men minel habet
Şayet isimler üzerinde iken sakın korkma!
Korkunun üstüne yürü, o zaman korkudan kurtulacaksın.
106 فَيَا حَامِلَ الْاِسْمِ ا لذَِّى جَلَّ قَدْرُهُ
تَوَقّٰى بِهِ كُلَّ الْامُُورِ تَسَلمََّتْ
Fe yâ hâmilel ismillezî celle kadruhû
Tevekkâ bihî küllel ümûri tesellemet
Ey kadri yüce ismi taşıyan!
Bütün tehlikeli işlerden kurtuldun ve selamete erdin!
107 فَقَاتِلْ وَ لَا تَخْشَ وَ حَارِبْ وَ لَا تَخَفْ
وَ دُسْ كُلَّ ارَْضٍ بِالْوُحُوشِ تَعَمَّرَتْ
Fe kâtil ve lâ tahşe ve hârib ve lâ tehaf
Ve düs külle ardın bil vühûşi teammerat
Savaş, korkma! Çarpış, çekinme!
Vahşi ve acımasız zalimlerle dolu her yere gir!
108 وَ اقَْبِلْ وَلَا تَهْرَبْ وَ خَاصِمْ مَنْ تَشَاءُ
وَلَا تَخْشَ بَؤسًْا للِْمُلوُكِ وَلَوْ حَوَتْ
Ve akbil ve lâ tehrab ve hâsim men teşâü
Ve lâ tehşe be’sên lil mulûki velev havet
Saldır, kaçma! Dilediğin düşmanla mücadele et!
Dört bir yanını kuşatmış olsa da hiç bir melikin gücünden korkma!
109 فَلَا حَيَّةٌ تَخْشَى وَلَا عَقْرَبٌ تَرَى
وَلَا اسََدٌ يَؤتِْى اِليَْكَ بِهَمْهَمَتْ
Fe lâ hayyetün tahşâ ve lâ akrabün terâ
Ve lâ esedün ye’ti ileyke bi hemhemet
Ne bir yılandan korkarsın, ne de bir akrep görürsün.
Ne de bir aslan gürleyerek sana gelir!
110 وَلَا تَخْشَ مِنْ سَيْفٍ وَلَا طَعْنَ خَنْجَرٍ
وَلَا تَخْشَ مِنْ رُمْحٍ وَلَا شَ ٍّر اسَْهَمَتْ
Ve lâ tahşe min seyfin ve lâ ta’nin hancerin
Ve lâ tahşe min rumhin ve lâ şerrin eshemet
Ne bir kılıçtan, ne bir hançerin yaralamasından, ne bir mızraktan ve ne ortalığı almış şerden korkma!
111 جَزَا مَنْ قَرَأَ هَذَا شَفَاعَةُ احَْمَداَ
وَ يُحْشَرُ فِي الْجَنَّاتِ مَعَ حُورٍ صُفِّفَتْ
Cezâ men kara hâzâ şefâatü ahmedâ
Ve yühşeru fil cennâti maa hûrin suffifet
Bunu okuyanın mükafatı, Hz. Muhammed’in (S.A.V.) şefaatidir.
Ve o, saf saf dizilmiş hurilerle Cennetlerde haşrolacaktır.
112 وَ اعْلَمْ بِانََّ الْمُصْطَفٰ خَيْرُ مُرْسَلٍ
وَ افَْضَلُ خَلْقِ اللهِ مَنْ قَدْ تَفَرَّقَتْ
Va’lem bi ennel Mustafâ hayru mürselîn
Ve efdalü halkıllâhi men kad teferrakat
Bil ki Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) en üstün peygamberdir.
Allah’ın yeryüzüne yayılmış kullarının en faziletlisidir.
113 وَ صَدِّرْ بِهِ مِنْ جَاهِهِ كُلَّ حَاجَةٍ
وَ سَلْهُ لكَِىْ تَنْجُو مِنَ الْجَوْرِ وَ الطَّغَتْ
Ve saddir bihî min câhihî külle hâcetin
Ve selhü li key tencü minel cevri vettağat
Yüce şanından dolayı her dileğinin başında onu an.
Onu şefaatçi et ki zulüm ve tecavüzden kurtulasın.
114 وَ صَلِّ اِلٰهِى كُلَّ يَوْمٍ وَ سَاعَةٍ
عَلىَ الْمُصْطَفٰى الْمُخْتَارِ مَ ا نَسْمَةٌ سَمَتْ
Ve salli ilâhi külle yevmin ve sâatin
Alel mustafal muhtâri mâ nesmetün semet
Yâ ilahi! Her gün, her an ve her rüzgar estikçe o seçkin Mustafa’ya (S.A.V.) salat eyle.
115 وَ صَلِّ عَلىَ الْمُخْتَارِ وَ الْاٰلِ كُلهِِّمْ
كَعَدِّ نَبَاتِ الْارَْضِ وَ الرِّيحِ مَا سَرَتْ
Ve salli alel muhtâri vel âli küllihim
Ke addi nebâtil ardı ver rihı mâ seret
O seçilmişe ve bütün aline yeryüzünün bitkileri ve esen rüzgarın esintileri adedince salat eyle.
116 وَ صَلِّ صَلَاةً تَمْلََُ الْارَْضَ وَ السَّمَاءَ
كَوَبْلِ غَمَامٍ مَعَ رُعُودٍ تَجَلْجَلَتْ
Ve salli salâten temleül arda ves semâe
Kevebli ğamâmin maa ruûdin tecelcelet
Parıldayan şimşeklerle birlikte bulutlardan dökülen yağmurlar adedince ve yeri göğü dolduracak kadar salat eyle.
117 فَيَكْ فِيكَ انََّ اللهَ صَلٰىّ بنَِفْسِهِ
وَامَْلَاكَهُ صَلتَّْ عَلَيْهِ وَ سَلمََّتْ
Fe yekfîke ennallâhe sallâ bi nefsihî
Ve emlâkehû sallet aleyhi ve sellemet
Bizzat Allah’ın ve meleklerinin ona salat ve selam getirmesi -O’nun (S.A.V.) şan ve şerefinin büyüklüğünü anlaman için- sana yeter.
118 وَ سَلمِّْ عَلَيْهِ دَائِمًا مُتَوَسِّلا ً
مَدٰى الدَّهْرِ وَ الْايََّامِ مَا شَمْسٌ اشَْرَقَت
Ve sellim aleyhi dâimen mütevessilen
Meded dehri vel eyyâmi mâ şemsün eşrakat
Yıllar ve günler sürdükçe ve güneş ışık saçmaya devam ettikçe, O’nu (S.A.V.) şefaatçi ve vesile yaparak sürekli olarak ona selam et.
119 وَ سَلمِّْ عَلىَ الْاطَْهَارِ مِنْ اٰلِ هَاشِمٍ
عَدَدَ مَا حَجَّ الْحَجِيجُ وَ سَلمََّتْ
Ve sellim alel ethâri min âli hâşimin
Adede mâ haccel hacîcü ve sellemet
Ali Haşim’in o paklarına, hac ziyaretinde bulunan hacıların sayısınca selam eyle!
120 وَارْضَ يَا اِلٰهِى عَنْ ابَىِ بَكْرٍ مَعَ عُمَرَ
وَارْضَ عَلٰى عُثْمَانَ مَعَ حَيْدَرِ الثَّبَتْ
Verda yâ ilâhî an Ebî Bekrin mea Omera
Verda alâ Osmâne mea Haydaris sebet
Yâ İlahi! Ebu Beki (r.a.) ve Ömer’den (r.a.), Osman (r.a.) ve hakta sebat eden Haydar’dan (r.a.) da razı ol.
121 كَذَا الْاٰلُ وَالْاصَْحَابُ جَمْعًا جَمِيعُهُمْ
مَعَ الْاوَْليَِاءِ وَ الصَّالحِِينَ وَمَا حَوَتْ
Kezel âlü vel ashâbü cem’an cemîuhüm
Maal evliyâi ves sâlihine ve mâ havet
Aynı şekilde bütün âl ve ashabından, evliya ve salihlerden ve bunlara tabi herkesten razı ol.
122 مَقَالُ عَل ٍّىِ وَ ابْنِ عَمِّ مُحَمَّدٍ
وَ سِرُّ عُلوُمٍ للِْخَلَائِقِ جُمِّعَتْ
Mekâlü Aliyyin vebni ammi Muhammedin
Ve sirru ulûmin lil halâikı cümmiat
Bu Hz. Muhammed’in (S.A.V.) amcasının oğlu Ali’nin (r.a.) sözleridir.
Ve onda mahlukatla ilgili ilimlerin özü ve sırrı toplanmıştır. ‘‘
(Kemal Demirez/Lebrizi)