Arefe Günü Duası

Unsplash

İmam Zeynülâbidîn’in (r.a.) Arefe Günü Duası!

‘‘Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla Hamd, Âlemlerin Rabbi Allah’adır. Yerleri ve gökleri yoktan yaratıp sonsuz celâlle ikram ve cemâli cem’ eden, her varlığın Rabbi, İlahı, Hâlikı, Vârisi, benzeri olmaktan münezzeh, hiçbir şey ilmi dairesi dışına çıkamayan, her şeyi ihata eden ve her şeyi gören Allahım! Hamd yalnız Sana mahsustur.

Allahım! Ma’bûd-u bilhak ve Maksûd-u bilistihkak Sensin. Senden başka ilah yoktur. İkincisi olmayan tek ilah Sensin. Senden başka ilah yoktur; kerem sahibi Kerîm, azamet sahibi Azîm, ululuk sahibi Kebîr Sensin. Senden başka ilah yoktur; kadri yüce, şanı yüksek, cezalandırması pek çetin Aliyy ü Müteâl Sensin. Senden başka ilah yoktur; Rahman Sen, Rahîm Sen, Alîm Sen, Hakîm de Sensin. Senden başka ilah yoktur; Semî’, Basîr, Kadîm, Habîr yalnız Sensin. Senden başka ilah yoktur; iyilik ve ihsanları bol ve devamlı Kerîm sadece Sensin. Senden başka ilah yoktur; varlığının başlangıcı olmayan Evvel ve sonu olmayan Âhir yalnız Sensin. Senden başka ilah yoktur; yüceliğinle beraber yarattıklarına yakınlardan yakın, yakınlığınla beraber de yücelerden yüce Sensin.

Senden başka ilah yoktur; mutlak fazl, şeref ve kibriya sahibi güzellerden güzel Sensin ve hamd Sana layıktır. Senden başka ilah yoktur; bütün eşyayı yoktan, benzersiz şekilde var eden Sen, yokken onlara sûret veren Sen, örnekleri bulunmaz iken onlara vücut veren de Sensin. Her şeye bir ölçü takdîr eden, kolaylaştıran, nizam ve intizam veren de Senden başkası değildir. Yaratmanda Sana yardım edecek bir şerîke ihtiyacın olmadığı gibi, umûr-u âliyende bir vezîre de ihtiyacın yoktur. Her türlü şebîh ve nazîrden münezzehsin. Murad buyurduğun katiyen tahakkuk eder. Takdir ve hükmün adalet ve hakkın ta kendisidir. Mekânlar katiyen Seni istiab edemez; deliller yüce şanına kayyim olamaz; bürhan ve beyanlar da Seni ululuğunla ifadeye güç yetiremezler. Her şeyi tek tek döküp sayan Sen, onlara bir süre, ömür ve ölçü takdir eden de Sensin. Ne vehim ve hayaller ulaşabilir Senin Yüce Zâtını anlayabilme ufkuna, ne de akıl ve idrakler kavrayabilir mahiyet-i nefsi’l-emriyenle Seni. Bir mekân mülahaza ederek Seni idrak etmeye çalışan gözler hep haybetle geri dönerler.

Allahım! Zâtına bir hudut çizmek, mevcûdât içerisinde Senin için bir misil ve benzer düşünmek kimin haddine? Sen doğmak, doğurulmak gibi hususlardan da münezzeh ve müberrâsın. Zıddın yoktur ki, Seninle zıtlaşabilsin. Benzerin yoktur ki, Seninle yarışabilsin. Niddin yoktur ki, Sana muaraza edebilsin. Bütün eşyayı baştan yaratan, icat eden, yok iken varlık sahasına çıkaran Sensin.

Senin varlıktaki sanatın ne hârikadır Allahım! Sübhansın; bütün kemâl sıfatlarıyla muttasıf, topyekün noksan vasıflardan da muallâ ve müberrâsın. Şanın ne yücedir, makamın ne yüksektir ve hüccetin, hakkı ve hakikati ayan-beyan ortaya koymada ne kadar güçlüdür! Sübhansın; çok lütufkârsın; re’fet ve şefkatinin hududu yoktur. Muhkemlerden muhkem her işinde mutlaka iç içe hikmetler nümayandır. Mülkünde dilediği gibi ferman buyuran, cömertliğine hudut olmayan, takdir edilemeyecek kadar yüce, güzeller güzeli, fazl u şerefi nihayetsiz, kibriya ve hamd Zâtına mahsus olan Allahım! Sübhansın.

Sübhansın; varlığı iyilik ve ihsanlarınla donattın. Kullarına her güzelliğin yolunu gösterdin ve o güzelliklere ulaştırdın. Her kim din ve dünya selâmeti için Senin yoluna sarılırsa mutlaka aradığını bulur. Sübhansın Allahım; ilminin taalluk ettiği her şey huzurunda boyun eğmiş, arşın altında ne varsa hepsi azametin karşısında kemerbeste-i ubûdiyet içinde iki büklüm olmuş, bütün yarattıkların boyun eğerek hükmüne teslim olmuşlardır.

Sübhansın Allahım Sübhansın; hissedilmek, dokunulmak, komplo kurulmak, haksızlığa uğramak, ihata edilmek, mağlûbiyet yaşamak, karşı çıkılmak, zulmedilmek, cidal yapılmak, engellenmek, hud’a ve mekre maruz kalmak gibi mahlûkata mahsus eksikliklerden münezzeh, müberrâ, muallâ ve müzekkâsın.

Sübhansın; yolun düz ve pürüzsüz bir cadde, her icraatın da doğru ve tam yerindedir. Sen de Hayy ve Samed’sin. Sübhansın, beyanın hüküm, hükmün kat’î ve muradın muhakkaktır. Sübhansın; meşîetini engelleyecek, kelimelerini değiştirecek bir güç ve kuvvet yoktur. Sübhansın; âyetlerin apaçıktır. Gökleri ve rüzgârları yaratan Sensin.

Ebedler Sultanı Allahım!

Ebedlere kadar hamdim sanadır. İyilik ve ihsanlarına mukabil sonsuz hamd ü senalarla Sana hamd ve şükür ediyorum. Dilerim ki hamd ü senalarım Senin hoşnutluğunun artmasına vesile olsun. Ne kadar hamd eden varsa hepsinin hamdleri kadar Sana hamd ve bütün şükredenlerin şükürlerinin ötesinde şükürler ediyorum. Öyle hamd ki, sadece Sana yakışır ve onunla yalnız Sana yaklaşılır. Öyle bir hamd ki, önceki nimetleri devam ettirir, sonrakilerin de davetçisi olur. Öyle hamd ki, zaman ilerledikçe o katlanarak artar ve artmaya hep devam eder. Öyle hamd ki, sayısını tutmaktan Hafaza melekleri aciz kalır ve Kâtibîn meleklerinin yazdığından daha fazla olur. Öyle bir hamd ki, Senin Arş-ı Mecîd’ine muvâzî, Yüce Kürsî’ne de muâdil gelir. Öyle hamd ki, ulu nezdinde sevabı tam ve karşılığı bütün güzel mükâfatlar olur. Öyle hamd ki, içimin sesi-soluğu olur ve kaynağını niyetimin duruluğunda bulur.

Bir hamd ki Allahım, öylesini daha evvel kullarından birisi yapmamıştır ve faziletini Senden başkası takdire güç yetiremez. Öyle hamd ki, saymaya kalkışan yardıma muhtaç olur, tamamlama derdine düşen de ancak te’yîd ile umduğunu bulur. Öyle bir hamd ki, yaratmış ve yaratacak olduğun bütün hamdleri içine alır. Öyle bir hamd ki, Senin hamd ile muradına ondan daha yakını ve onunla hamd edenden daha iyi hamdde bulunan yoktur. Öyle bir hamd ki, arttıkça Senin keremini de artırır ve Sen de lütf u kereminle onu artırdıkça artırırsın. Ve öyle bir hamd ki Allahım, Zât-ı Ecell ü A’lâ’nın keremine vesile ve izz ü celâline layık olur.

Ya Rab! Varlığın özü, seçkinlerden seçkin, kerem ve fazilet âbidesi, kurb ufkunun biricik kahramanı Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve aile fertlerine en güzel salât ü selâmlarla salât ve selâm eyle. O’nu tastamam bereketin ve bol rahmetinle sevindir.

Rabbim, Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve ehl-i beytine en duru, en bereketli salavât-ı şerifelerle salât ü selâm eyle. Öyle salât ü selâmlar ki, daha durusu, daha bereketlisi ve daha üstünü olmasın. O salavât ile O’ndan razı ve hoşnut ol.

Rabbim! Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve âline öyle salât et ki, onunla Efendimiz hoşnut olsun ve hoşnutluğu arttıkça artsın. Yine öyle salât et ki, o salât ile Sen razı ol ve rızan hep ziyade bulsun. O salât ü selâm ile O’ndan razı ol ve o salât ü selâma O’ndan başkası layık olamasın. Rabbim, Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve âline öyle salât ve selâm eyle ki, o salât ü selâm Senin rıdvanına ulaşsın, Sen Bâkî oldukça o da devam etsin ve mübarek kelimelerin tükenmedikçe o da tükenmesin. Ya Rab! Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve âline öyle salât et ki, meleklerinin, sevdiğin kullarının, nebî ve rasüllerinin, taat ehli ibadının salavâtı ile birleşsin; cinn ü insin, dualarına icabette bulunduklarının ve kâinata serpiştirdiğin sınıf sınıf bütün mahlûkatının salât ü selâmlarını içine alsın.

Ya Rab! Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve hane halkına öyle salât ü selâm eyle ki, geçmiş ve gelecek bütün salavâtı kuşatsın, Senin hoşnutluğuna ve kullarının kabulüne vesile olsun. Günler geçtikçe o salât ve selâmlar arttıkça artsın, arttıkça artsın; ta ki, onları Senden başkası sayamasın.

Rabbim! Nebiy-yi Mükerrem Efendimiz’in, kulların içinde hususî bir yer ayırdığın, ilmine hazine, dinine muhafız, arzına halife, kullarına delil kıldığın, iradenle bütün kir ve paslardan arındırıp dupduru hâle getirdiğin, Sana ulaşmaya vesile, Cennetine varmaya yol eylediğin tertemiz ehl-i beytine de salât ve selâm eyle. Rabbim! Efendimiz Hazreti Muhammed’e ve âline salât ü selâm eyle ve o salât ile onların üzerindeki hediye ve lütuflarını bollaştır. Fazl u atiyyelerinin en yücelerini vermek suretiyle üzerlerindeki nimetini tamamla.

İstifadelerine sunduğun lütuflardaki hisselerini çoğalt. İmam-ı Enbiya Efendimiz’e ve ehline öyle (çok) salât et ki, ne başı belli olsun o salavâtın ne de sonu. Onlara, Arş ve altındakiler ağırlığınca, semalar ve üzerindekiler dolusunca, arzlar ve altındakiler sayısınca, gök ve yer arasındaki nesneler adedince salât ve selâm eyle. O salavâtı emsali ile birleştir ve hepsi ile Efendimiz’in ve ehl-i beytinin Sana yakınlıklarını artır. Sen onlardan hoşnut ol, onları da Kendinden hoşnut eyle Allahım.

Allahım! Bugün, Senin şerefli kıldığın, kıymet verip büyük gördüğün, rahmetini, affını, hediyelerini, fazl u ihsanlarını kullarının üzerine bol bol yağdırdığın mübarek Arefe günüdür.

Şu ellerini açan aciz de Senin kulundur. Varlık sahasına çıkarırken de, çıkardıktan sonra da, onu nimetlerinle serfiraz eden Sensin. Dahası dinine hidayet buyurdun. Hakkı-hakikati gösterdin ve gereğini yerine getirmeye muvaffak eyledin. Sapasağlam ipinle tutup korudun. Hizbine dâhil eyledin. Dostlarına dost, Sana düşmanlık besleyenlere de düşman olmayı öğrettin.

Ah, o zalim nefis; Sen emrettin Allahım, o tutmadı. Menettin, uzak durmadı. Günahları yasakladın, fakat o emirlerine isyanla mukabele etti. Etti ama kibrinden ve inadından dolayı etmedi. Senin uzak durmasını ferman buyurduğun günahlara hevası onu sürükledi. Hevasına da Senin ve onun düşmanı yardım etti. O, isyan deryalarına yelken açarken her ne kadar Senin huzuruna çıkacağını ve karşılığındaki azabı biliyor idiyse de, şimdi affını ummakta ve bağışlayacağına gönülden inanmaktadır.

Ey rahmet ve şefkati sonsuz Rabbim! Üzerimdeki lütufların o kadar çok ki, onlara bakınca günahlardan en uzak durması gereken kişi olduğum katiyen zuhur ederim. İşte huzurundayım; küçük, zelîl, hor ve hakirim. Korku ve haşyetten iki büklüm oldum. İşleyip sırtıma yüklediğim büyük günahları ve bütün cürümleri huzurunda itiraf ediyorum. Ediyor ve müsamahana sığınıyorum. Rahmetine iltica ediyorum. Yakinenbiliyorum ki, Senden başka sığınabileceğim hiç kimse yoktur. Seni hakkımdaki hükmünü uygulamaktan engelleyebilecek hiçbir güç yoktur. Ne olur, nezdinden bir armağan gönder ve günah işleyen nice kullarının günahlarını örttüğün gibi benim günahlarımı da ört. İtirafta bulunan kullarına gösterdiğin muameleyi bana da göster ve af deryalarından cömertçe ihsanlarda bulun. Gufranını arzulayan bendelerine nimetlerini yağdırdığın gibi, benim üzerime de yağdır. Yağdır ki, o asla Sana zor ve güç gelmez. Bu şerefli günde nasibimi öyle bollaştır ki, Senin rızana nâil olabileyim.

Allahım! Kapının kullarına sunduğun hediyelerden bana da sun ve beni kapından eli boş geri çevirme. Her ne kadar onların ortaya koyduğu salih amelleri ben ortaya koyamamış olsam da, Rab olarak Senden başkasını asla tanımadım. Hep, “Benim Rabbimin zıddı, niddi, benzeri yoktur.” deyip gürledim. Nice kapılar aştım geldim ve hiç kimsenin bilmediği yollarla huzuruna erdim. İnabe ile Sana teveccühte bulundum. Zillet ve düşkünlüğümü, bununla beraber affedeceğin yönündeki hüsn-ü zannımı Sana arz ettim. Neticede her şeyi Senin kudret ve merhametine havale eyledim. Eylerken de, recâ hisleri ile dergâhına yönelenlerin haybet ve hüsran yaşamayacağı ümidini besledim. İsterken, hakîr, zelîl, muhtaç, fakir birisi korku ve sığınma hisleri içinde nasıl isterse öyle istedim. Dilenirken korku, tazarru, sığınma ve iltica mülahazalarıyla dilendim. Mütekebbirler gibi kibre girmedim. İbadet ü tâatına güvenenler gibi büyüklük taslamadım. Herkesten önce Senin şefaatini diledim. Rabbim! Sen daha iyi bilirsin ki, ben zillete giriftar olmuş bir hiç hükmündeyim. Bir zerreyim hatta ondan da küçüğüm.

Ey isyankâr kullarını hemen cezalandırmayan, haddini aşanları derhal derdest etmeyen, tökezleyenlerin sürçmelerini görmezlikten gelen ve günaha bulaşanlara ilahî mühlet ile fazl u ihsanda bulunan, bulunup onlara geri dönüş fırsatları veren Merhameti Sonsuz!

Ben de Senin, isyankâr, günahkâr, mücrim, kusurlu ve tökezlemiş bir kulunum. Rızana muhalif olarak içine düştüğüm bütün hatalarımı da huzurunda itiraf ediyorum. Evet, hepsi Sana karşı bir cür’et ve isyandır. Ben ki, kullarından hayâ ederken Senden utanmamış, onların görmelerinden çekinirken, -binler defa hâşâ- Sen yokmuşsun gibi davranmışım. Kahrından çekinmemiş, gücünden korkmamışım. Ah nefsime karşı ne büyük bir cinayet işlemişim! Başımı ne büyük belalara sokmuşum! Ne büyük zulümlere esir olmuş, kendimi ne kadar harap etmişim!

Rabbim, ne olur, yarattığın varlıklar içerisinde matmah-ı nazarın olan ve Kendin için seçtiğin kulların hürmetine, onlara itaati Zâtına itaat, onlara isyanı Zâtına isyan ve nihayet onlara dostluğu Zâtına dostluk, düşmanlığı da Zât-ı Ecell ü A’lâ’na düşmanlık saydığın mükerrem ibadın hakkı için şu bereketli günde, günahlarından dolayı beti benzi atmış olarak Dergâh-ı İzzet’inin eşiğine baş koymuş, tevbe ve istiğfarlarla Sana yeniden teveccüh etmiş kapıkullarını rahmetinle sarıp sarmaladığın gibi, beni de rahmetinle sarıp sarmala.

İbadet ü tâatla huzurunda duran, kulluğuyla kurbiyet payesine mazhar olan bendelerini görüp gözettiğin gibi, beni de görüp gözet. Sana karşı verdikleri sözlerinde vefalı olan, nefislerini Senin yolunda yoran, rızan istikametinde bütün cehtlerini ortaya koyan kullarını koruyup başkalarına muhtaç etmediğin gibi, bu kulunu da muhafaza buyur ve başkalarına muhtaç etme.

Saygı göstermek hususundaki kusurlarımdan, haddimi aşmış olmamdan ve vaz’ettiğin hükümleri hakkıyla gözetememiş olduğumdan dolayı beni muaheze etme. Bir nimetin gelip bana ulaşmasında Sana şerîk olmadığı hâlde beni bir hayra ulaşmaktan men etmeye çalışan bir kimseye muamele ettiğin gibi, mühlet vererek beni istidrâca maruz bırakma. Haddini aşıp da neticede haybet ve hizlana giriftar olanların gaflet uykusundan beni uyandır. Kalbimi uyanık tut ve beni kulluğun hakkını verenlerin yoluna erdir. Gevşek davrananların düştükleri hallere düşmekten beni sıyanet buyur. Senden uzaklaştıracak, hoşnutluğunla arama girecek, katındaki hayırlara ulaşmak için çabalamaktan beni engelleyecek her şeyden beni uzak tut.

Allahım! Hayır ve güzellik yollarını benim için kolaylaştır. O yollarda Senin emrettiğin şekilde bütün gayretimi ortaya koymaya ve murad buyurduğun şekilde rekabetsiz yarışmaya muvaffak kıl. Tehdit ve ikazlarını hafife alanlara reva gördüğün cezaları bana reva görme. İşledikleri günahlar yüzünden uzaklığa maruz kalmış kullarını helak ettiğin gibi beni helak etme. Senin dosdoğru yolundan inhiraf edenleri mahvettiğin gibi beni mahvetme. Fitne karanlıklarından ve lağv ü lehviyat belasından beni kurtar. Önce mühlet verip de sonra derdest etme. Dalâlete sebep olacak düşman, helake götürecek heva ve kemâl yollarını tıkayan ayıp ve noksanlarla beni baş başa bırakma. Gazabına maruz kalıp da daha kendisine rıza nazarıyla bakmadığın kimseler gibi beni gözden düşürme. Rahmetin hakkında ümitsizliğe mağlup düşmekten muhafaza buyur. Tâkat yetiremeyeceğim yüklerle beni imtihan etme. Beni aciz düşürme ve fazl u muhabbetine olan güvenimin sarsılmasına izin verme. Beni, kendi yapıp ettikleri yüzünden rahmet ve inayete istihkaklarını kaybetmiş kimselerin hâline düşürme. Kendisini görülüp gözetilme liyakatinden mahrum etmiş ve hakkında rüsva olma hükmü verilmiş bedbahtlar gibi kapından kovma. Kovma ve tut elimden Allahım!

Tut ki, düşüp yuvarlanmaktan, yoldan ayrılıp korkuya kapılmaktan, gurura saplanıp tökezlemekten ve helake yürüyenlerin düştüğü çukurlara düşmekten korunabileyim. Afv u afiyet ver ve kullarının düştüğü bela cenderelerine düşmeme müsaade etme. Hususî seralarda müşaheden altında tuttuğun, nimetlerinle lütufta bulunduğun, hoşnutluğunla mesut kıldığın, hayattayken hep salih ve güzel işler yaptırdığın, nezdine alırken de bahtiyar bir saîd olarak aldığın kullarının derecelerine beni de yükselt. Hasenâtı hiçe indirecek, bereketi alıp götürecek amellerden beni uzak tut. Kalbime günahların çirkinliğini, utanç vericiliğini ve onlardan uzak durmanın hazzını duyur.

Senin şe’n-i rûbûbiyetin gereğini düşünüp onunla meşgul olurken, yerine getirmekle Senin hoşnutluğuna vesile olacak asıl vazifelerimi unutmaktan beni koru. Yüce nezdindeki güzelliklere ulaşmaktan, Sana yaklaştıracak vesilelerin peşine düşmekten ve kurb yolunda ilerlemekten alıkoyan geçici dünya nimetlerinin sevgisini kalbimden söküp al. Gece ve gündüz, ıssız koyları kollayarak Sana yalvarıp yakarmanın güzelliğini ruhuma hissettir. Bir masumiyet lutfet ki Allahım, içimi haşyet hisleriyle doldursun; haramlara tenezzül ve tevessül etmekten ve büyük cürümlerin esiri olmaktan beni korusun.

Allahım! Bana isyan ve günah kirlerinden arınmış olmayı lutfet. Sırtıma afv u afiyet urbasını giydir. Nimetlerini bol bol ihsan buyur.

Birbirinden güzel armağanlarını bu muhtaç kulunun üzerinde de sergile. Muvaffakiyet ve dosdoğru yola hidayetle bana da destek ol.

Arızasız niyete, hoşnutluğuna vesile söze ve güzel ameller işlemeye muvaffak kıl. Beni, Senin bitip tükenmez havl ve kuvvetinden mahrum edip de, hiç hükmündeki kuvvet(sizliğ)imle baş başa bırakma. Huzurunla müşerref olacağımız haşir gününde rüsva etme.

Dostlarının önünde ayıp ve kusurlarımı setret. Bana zikrini unutturma. İçimi şükür hisleriyle doldur. Cahillerin gaflete düşüp de unutabileceği hallerde nimetlerini bana hatırlat ve o nimetlere karşılık hamd ü sena vazifemi yerine getirmeyi müyesser kıl. Bana üzerimdeki ihsanlarını itiraf etme imkânları lutfet. Sana rağbetimi bütün rağbetlerden, şükür ve hamdimi de bütün hamd ve şükürlerden ziyade eyle. İnayet ve rahmetine muhtaç olduğum zaman -ki her zaman muhtacım- beni hızlana terk etme. Dergâhına sunduğum ameller(in eksikliği) yüzünden beni helak etme Allahım!

Sana isyanda inat edenlerin maruz kaldığı muameleye beni maruz bırakma. Ben Sana teslim oldum. Bilirim ki, delil ve hüccet Senin nezdindedir. Yine bilirim ki, fazl u ihsan Senin şanındır ve Sana yakışır. Azabından sakınılmaya ve mağfireti umulmaya layık olan da Sensin. Rahmetinin eseri olarak Sen, cezalandırmak yerine affetmeyi, teşhir etmeye bedel de setretmeyi daha çok seversin. Bana öyle güzel bir hayat yaşat ki Allahım, dilediğim güzellikleri gerçekleştirebileyim. Senin maruf gördüklerini işleyip, münker gördüklerinden uzak durabileyim. Nehyettiklerinden kaçınabileyim.

Rabbim! Canımı, nuru önünde ya da sağında yürüyen kullarının canını aldığın gibi al. Yüce huzurunda her zaman edebe uygun olarak kemerbeste-i ubûdiyet içerisinde durmak nasip eyle. Kulların arasında azîz olarak yaşat.

Huzurunda hakîr, halk içinde de vakûr eyle. Müstağniye karşı müstağni bir duruş sergilemeye muvaffak kıl. Fakat Sana karşı fakr u ihtiyaç hislerimi artırdıkça artır. Düşman şamatasından, belalardan, zillet ve bıkkınlıktan koru. Güç kuvvet sahibi birisinin tutup sarsmak yerine hilmiyle sarıp sarmalaması, derdest etmeyip de yeni fırsatlar vermesi gibi, Sen de beni rahmetinle sarıp sarmala ve bana yeni teveccüh fırsatları ver.

Bir kavmi fitne ve zararla imtihan etmek istediğin zaman, dergâhına sığınma yollarını göstererek beni o fitnelerden koru. Ayıp, kusur, hata ve günahlarım yüzünden dünyada beni rüsva etmediğin gibi âhiret yurdunda da etme. Nimetlerini evvelde verdiğin gibi âhirde de ver. Önceki ihsanlarını yenileriyle devam ettir. Sunduğun imkânlarla kalbimin katılaşmasına fırsat verme. Tasa ve hüzün sebebi olacak ağır musibetlerle imtihan etme. İnsanlar içerisinde ar sebebi sayılacak kusurlarla zelîl ve perişan vaziyetlere düşürme. İçime ümitsizliğe kapılacak kadar korku salma ve bana dayanamayacağım ızdıraplar yaşatma Allahım!

Ya Erhamerrahimîn ve ya Ekramelekramîn!

Uyardığın azabına karşı içime mehabet, endişe ve sakınma hisleri sal. Âyât-ı beyyinâtını tilavet ederken rehbet hisleri ile meşbû bulunmaya muvaffak eyle. Gecemi ma’mûr hâle getir ve Sana kullukla geçirebilmem için o bereketli zaman diliminde beni uyanık tut. Tut ki, teheccüdlerimle baş başa kalabileyim. Gecenin o sakin koylarında Rabbimle halvete erebileyim. Arzu ve ihtiyaçlarımı Sana arz edebileyim. Başımı eşiğine koyup bedenimi Cehennem azabından muhafaza buyurman için içimi dökebileyim.

Rabbim! Tuğyan vadilerinde haddini aşmış ve şaşkın şaşkın dolaşan birisi olmaktan beni sıyanet buyur. Hatırlaması gerekenleri unutup da kendini taşkınlığa salmış birisi olmaktan koru. İnsanlar nazarında, imtihanı kaybedip cezalandırılmış ve nihayet ibret-i âlem hâline gelmiş olmaktan da rahmetine sığınıyorum. Beni mekr-i İlahî’ye maruz bırakma. İbretlik vaziyetlere sokma. İsmimi saîdler listesinden şakîler listesine kaydırma. Cismimi hoşnut olmadığın insanların bedenlerine benzetme. İnsanlar nezdinde maskara olmaktan ve istihza edilmekten koru. Sadece rızan peşinde koştur beni Allahım! Ve yalnız emirlerini yerine getirmede istihdam buyur. Gönlüme affının serinliğini, rahmet, revh u reyhan ve naîm cennetlerinin halâvet ve hazzını duyur. Hoşnut olduğun salih amellere adanmışlığın, yüce nezdindeki güzelliklere erişebilmek için var gücünü ortaya koymanın lezzetini tattır. İlâhî nefehâtından turfanda meyveler sun.

Rabbim! Ticaretimi kârlı eyle.

Teşebbüslerimi hüsran ile neticelendirme. İçimi azametine karşı haşyet, Sana kavuşmaya karşı da iştiyak hisleriyle doldur. Tevbelerimi tevbe-i nasûh olarak kabul buyur. O tevbe ile küçük-büyük, açık-gizli bütün günahlarımı yarlığa. Müminlere karşı içimde hiçbir kin bırakma.

Haşyet ile Rabbilerine teveccüh edenlere karşı kalbimi şefkat hisleriyle doldur. Bana da salih kullarına gösterdiğin muameleyi göster. Müttakî kullarını ulaştırdığın güzelliklere beni de nâil eyle. Senden dileğim odur ki, göçüp gidenler beni hep hayırla yâd etsinler ve o yâd-ı cemîl sonradan gelenlerde daha da artarak devam etsin. Bol bol ihsan buyurduğun nimetlerini tamama erdir. Cömertliğinin eserlerini benim üzerimde de sergile. Ellerimi lütuflarınla doldur. Mevhibelerini benden yana da sevk et. Saflardan saf, tertemiz kulların için hazırladığın Cennetlerinde beni de o dupduru dostlarına komşu eyle. Sevdiğin kulların için hazırlamış olduğun yüce makamlardaki değerli armağanlarınla beni de şereflendir. Cennetinde, itminan ile sığınabileceğim, gözümün aydınlığı olacak bir menzil de bana lutfet.

Ne olur, büyük büyük cürümlerimin kara listesine bakma Allahım; bakıp da bütün sırların ayan beyan olduğu o dehşetli günde beni helake maruz bırakma. Bütün şek ve şüphelerimi izale buyur. Rahmetinin eseri olarak beni hep hak yolda tut. Mevhibe ve ihsanlarından payıma düşenleri bollaştırdıkça bollaştır. Yüce katındakilere karşı kalbime sika ölçüsünde tevekkül hissi bahşet ve onlara ulaşabilmek için irademi tastamam ortaya koymaya beni muvaffak kıl. Beni de has kullarını istihdam buyurduğun güzel amellerde kullan. Akılların şaşkınlık yaşadığı vadilerde kalbime Sana kulluğun hazzını içir. Gönül tokluğu, iffet, hilm ü rıfk, silm ü selâmet, sıhhat, genişlik, itminan ve afiyet gibi güzelliklerden beni cüdâ düşürme. İşlediğim ma’siyetler yüzünden hasenâtımı boşa çıkarma. Altından kalkamayacağım fitnelere maruz bırakmak suretiyle beni imtihan etme Allahım!

Kullarından herhangi birisinin önünde yüzsuyu dökmekten ve dinim (in en küçük bir hakikatin) den taviz vermek suretiyle fasıkların ellerindeki bir şeye tamah etmekten muhafaza buyur. Zalimlere yandaş olmaktan ve Senin dinine yaptıkları taarruzlarda bilerek ya da bilmeyerek onlara destek çıkmaktan Sana sığınırım Allahım!

Her türlü zarardan da yine Sana sığınırım. Nezdindekilere rağbetimi Sen daha iyi bilirsin Allahım; ne olur tevbe, rahmet, re’fet ve bol rızık kapılarını ardına kadar bu benden için de aç. Şüphesiz en hayırlı nimetler Senin nimetlerindir. Lütfen ve keremen üzerimdeki nimetlerini tamamla. Ömrümün geride kalan kısmını hac ve umrede Senin hoşnutluğunu yakalamak için geçirmeye muvaffak kıl ey Âlemlerin Rabbi olan Allahım! Efendimiz Hazreti Muhammed’e, tertemiz, dupduru ehline, bütün ashâbına da ebedlere kadar salât ve selâm eyle!’’ (Yakaran Gönüller)


Önceki
Önceki

Celcelutiye Okuyun ve Rahatlayın

Sonraki
Sonraki

Rüya yorumları kesin bilgiyi yansıtmaz!