Bir ‘DATA’ hikayesi' ve Kendi Baronlarımızı/Firavunlarımızı çıkarırken!

DATA.jpeg

WhatsApp’ın son olarak veri gücünü resmileştirme planı geleceğe dair bir fikir işçiliğini tartışmaya açtı. Mark Zuckerberg yeni kararından vazgeçme düşüncesinde olmadığı için mevzunun farklı bir boyutuna odaklanmakta fayda var. Teknik detaylar çokça tartışıldığı için bu ayrıntılarla vaktinizi almak istemiyorum. Zira daha önemli olan birkaç farklı nokta mevcut.

Veri/data meselesinin hem kişisel ve yaşam akışına hem de küresel düzeydeki firavunlaşma iznine/düzenine bakan yanları mevcut. Bu konuda ne yazık ki çok geç kalındı. Yaklaşık 12-13 yıldır sosyal medya ile -kısa ara dönemler hariç- mesleki ve iş olarak her daim iç içe olup geçimimizi sağlamaya, hem de 2008’lerden itibaren sosyal medyanın sosyolojiye ve kişisel etki, yaşamsal akışa katkısına olan süreçlerini arka plan da bire bir inceleme imkanımız oldu.

Milyonluk hesapları yönetirken, farklı şirketlerin tabanına hitap eden paylaşım süreçlerini izlerken vs. her daim meselenin birde geleceğe olan değişim sürecini-anlık tepkileri vs. gözlemlemeye devam ettik.

Bu açıdan Mark’ı, Dorsey’i, Musk’ı, Gates’i vs… şirketlerinin yaptıkları işleri belli bir noktadan itibaren inceleyerek, hangi stratejileri izlediklerini ve ne yaparak nereye varmak istediklerini elimizden geldikçe iş gereği takip ediyoruz. Diğer teknoloji devleri ve CEO'larını da okuduğumuz gibi.

Para ve dünyaya dair dönüşüm ve gelişimleri, süreçlerin hangi noktaya ilerleyeceğini daha önceden görüp ve strateji geliştirme adına herkese tavsiye ediyorum. En basit örneklerden biri 2008 krizi öncesinde Warren Buffett ve diğer uyanık baronların yaptıkları hamleleri gören birçok şirket iflastan kurtulabilirdi.

Önceleri baronlar ve borsa spekülatörlerinin yaptıkları stratejiler az-çok fikir verirken, 2007 sonrası ile birlikte artık teknoloji baronlarının etkisi dünyaya nizam veriyor. Ve robot/yapay zeka çağına kadar da gelişerek devam edecek.

Bu nokta da Çinlilerin damadı olan, Çinli kültürüne derin saygısı olan ve Çin’de çok sayıda hayranı olan Mark Zuckerberg farklı bir nokta da duruyor. Çinli şirketlere övgü dolu sözlerle açıklamalar yaparak Facebook’u Çin’e sokmaya çalışan Zuckerberg, diğer yandan da ABD Kongresi önünde, Çin'in ABD teknolojisini çaldığını gösteren "bol miktarda kanıt" bulunduğuna dair de ifade vermişti.

Bir anlamda yanar döner olan ve çıkarı için her şey yapabilecek bir zekaya sahip. Nitekim Facebook’un kuruluşundaki ilk 1000 doları veren arkadaşını dahi satan bir Yahudi zekasından bahsediyoruz.Şirket belli bir aşamaya geldikten sonra para ve büyüme düşüncesi ile hareket eden, sonrasında ise strateji değiştiren bir politika izlemeye başladı.Teknoloji dünyasında Google ile birlikte verinin gücünü ilk fark edenlerden biri de Mark oldu. Bunun küresel dünya da bir silah olarak kullanılabileceğini, tüm düzene etki edeceğini ve geleceği etkileyeceğini öngörerek büyük bir risk alıp, 2012 yılında 1 milyar dolara Instagram’ı, 2014 yılında da 19 milyar dolara WhatsApp’ı satın alarak düzenin yeni baronu oldu.Şuan 2.6 milyar kullanıcısı olan Facebook, 2 milyar kullancısı olan WhatsApp ve 1,5 milyar kullanıcısı olan Instagram ile dünyanın en büyük veri/data gücüne sahip.Hatırlayacak olursanız Snapchat’i de almak için uğraşmasına rağmen başaramamıştı.Burada bir diğer nokta da rakip olarak gördüğü Google devinin Youtube, Motorola, Slide, Admob vs. gibi veri gücü elde edebileceği şirketleri satın alması da önem arz ediyor. Karşı hamle için her türlü yola girebilecek bir mizaçla hareket ediyor.Mark, normalde WhatsApp’ı ve Instagram’ı satın alırken bu platformları özerk olarak bırakacağının sözünü vermişti. Ancak sözünde durmadı. Nitekim 2017 yılında, önce WhatsApp kurucularından Brian Acton istifa etti, ardından WhatsApp’ın bir diğer kurucusu Jan Koum şirketten ayrıldı.Sonrasında ise Instagram’ın kurucusu ve Facebook’a satışından sonra da uygulamanın başında kalan iki isim olan Kevin Systrom ve Mike Krieger şirketi terk etti.Aslında bu istifalar Mark için çok önem arz etmiyor. Meseleyi tamamen veri savaşına çevirmiş durumda. 2019 yılında verileri sattığı nedeniyle Facebook şirketine 5 milyar dolarlık para cezası kesilmiş olmasına rağmen, 2020 yılında dahi 5- 6 şirket satın aldı. Ve bu şirketlerin çoğu sanal gerçeklik uygulamaları, video oyunları, insan topluluklarından yükselen veri ile oluşan enformasyon işleyen veri şirketleri.Nitekim WhatsApp kurucusu olup sonradan şirketten ayrılan Acton: 'Mark şifrelemeyi sorguluyor, reklam göstermek istiyor ve ticari mesajlaşmayı temel prensip yapmak istiyordu. O adam gerçek bir para düşkünü…” demişti.

Bir anlamda yanar döner olan ve çıkarı için her şey yapabilecek bir zekaya sahip. Nitekim Facebook’un kuruluşundaki ilk 1000 doları veren arkadaşını dahi satan bir Yahudi zekasından bahsediyoruz.

Şirket belli bir aşamaya geldikten sonra para ve büyüme düşüncesi ile hareket eden, sonrasında ise strateji değiştiren bir politika izlemeye başladı.

Teknoloji dünyasında Google ile birlikte verinin gücünü ilk fark edenlerden biri de Mark oldu. Bunun küresel dünya da bir silah olarak kullanılabileceğini, tüm düzene etki edeceğini ve geleceği etkileyeceğini öngörerek büyük bir risk alıp, 2012 yılında 1 milyar dolara Instagram’ı, 2014 yılında da 19 milyar dolara WhatsApp’ı satın alarak düzenin yeni baronu oldu.

Şuan 2.6 milyar kullanıcısı olan Facebook, 2 milyar kullancısı olan WhatsApp ve 1,5 milyar kullanıcısı olan Instagram ile dünyanın en büyük veri/data gücüne sahip.

Hatırlayacak olursanız Snapchat’i de almak için uğraşmasına rağmen başaramamıştı.

Burada bir diğer nokta da rakip olarak gördüğü Google devinin Youtube, Motorola, Slide, Admob vs. gibi veri gücü elde edebileceği şirketleri satın alması da önem arz ediyor. Karşı hamle için her türlü yola girebilecek bir mizaçla hareket ediyor.

Mark, normalde WhatsApp’ı ve Instagram’ı satın alırken bu platformları özerk olarak bırakacağının sözünü vermişti. Ancak sözünde durmadı. Nitekim 2017 yılında, önce WhatsApp kurucularından Brian Acton istifa etti, ardından WhatsApp’ın bir diğer kurucusu Jan Koum şirketten ayrıldı.

Sonrasında ise Instagram’ın kurucusu ve Facebook’a satışından sonra da uygulamanın başında kalan iki isim olan Kevin Systrom ve Mike Krieger şirketi terk etti.

Aslında bu istifalar Mark için çok önem arz etmiyor. Meseleyi tamamen veri savaşına çevirmiş durumda. 2019 yılında verileri sattığı nedeniyle Facebook şirketine 5 milyar dolarlık para cezası kesilmiş olmasına rağmen, 2020 yılında dahi 5- 6 şirket satın aldı. Ve bu şirketlerin çoğu sanal gerçeklik uygulamaları, video oyunları, insan topluluklarından yükselen veri ile oluşan enformasyon işleyen veri şirketleri.

Nitekim WhatsApp kurucusu olup sonradan şirketten ayrılan Acton: 'Mark şifrelemeyi sorguluyor, reklam göstermek istiyor ve ticari mesajlaşmayı temel prensip yapmak istiyordu. O adam gerçek bir para düşkünü…” demişti.

Ekran Resmi 2021-06-01 22.00.36.png

YENİ BARONLARIN KURACAĞI YAŞAM

Malum olduğu üzere Donald Trump taraftarlarının Kongre’yi basmasının ardından Elon Musk, olayı Facebook’un yarattığı bir domino etkisi olarak nitelendirdi.

Elon Musk uzun süredir Mark ile kavgalı. Sebebini zaten biliyorsunuz. Diğer yandan Twitter’ın sahibi Dorsey’de Mark’a mesaj verircesine hesabından SİGNAL uygulaması paylaşımı yaptı.

Trump’ın kalkışmasından sonra Trump’a karşı yaptırım uygulayan uygulamalar ise şunlar oldu.

•Twitter

•Facebook (Trump'ın seçilmesinin desteklemişti. Kaybedince ilk taraf değiştirenlerden oldu)

•Google

•Instagram

•Youtube

•Snapchat

•Spotify

•Reddit

•Pinterest

•Twitch

•Shopify

Burada meselenin siyasete bakan yanı olduğu gibi yeni döneme bakan bir diğer tarafı ise, artık süper güç de olsanız data kimin elinde ise söz onda. Herhangi bir silahlı savaş gerçekleşmediği müddetçe dünyanın yeni sahipleri datayı yönetenler olacak. Özellikle demokrasinin olduğu ülkelerde dataya hükmedenlerin kimseye eyvallahı yok.

Bu noktadan bakıldığında Çin’in 2027'ye kadar yaklaşık 50 milyar dolara ulaşması beklenen 5G pazarını ele geçirmiş olması ve 2035’e kadar da 5G ağları üzerinden 12 trilyon dolarlık bir ekonomik çıktı sağlayacak olması ve pandemi ile birlikte Çin’in alacağı liderliğin 4-5 yıl daha öne gelmesi de ayrı bir nokta-i nazariye.

Ve bir diğer gerçekte 2025’e kadar 1 milyar kullanıcıya ulaşacak olan 5G ile birlikte makinaların birbirleriyle veya daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu bir data dönemi.

•••

Tüm bu veri değişimiyle birlikte, meseleye bütüncül bir nazarla bakan Yahudilerin kıvrak zekası Hariri, ayrıca ek olarak başka bir noktaya daha dikkat çekiyor:

‘’…Daha önemlisi, eskiden ‘derimizin üstündeki bilgiler’ önemliydi, artık ‘derimizin altındakiler’ önemli. Önceden nereye gittiğinizin, kiminle buluştuğunuzun bilgisi toplanırdı. Şimdi vücudunuzda neler olup bittiğinin bilgisi toplanıyor.

Sağlık durumunuz, ateşiniz, tansiyonunuz...Eski istihbarat sistemleri sayesinde bu röportajı okuyup okumadığınızın bilgisine ulaşılabiliyordu. Ama artık bunu okurken neler hissettiğinizi bilmek de mümkün olacak. Okuduklarınıza şüpheli mi yaklaşıyorsunuz? Kızdınız mı? Korktunuz mu?..

Milyonlarca insan işsiz kaldı ve kriz bittiğinde bile birçoğunun işlerini geri alması mümkün görünmüyor. Bu durum çok daha kötü bir hal alabilir, çünkü yapay zekâ tam kapasitesiyle sahneye çıkmadı bile. Robot teknolojisi neredeyse bütün mesleklerde değişim yaratacak.

…Hastalıklara teşhis koymak, sigorta satmak, kimya öğretmek vs. gibi işlerin çoğu 2050’de yok olabilir. Makinelerin işlerimizi elimizden alacağı korkusu yeni değil elbette. Ama yapay zekâ makinelerden farklı.

2040’ta bir kasiyer ya da kamyon şoförü işini bir yapay zekâya kaptırırsa yoga eğitmeni ya da yazılım mühendisi olarak iş bulması zor olacaktır. Kendilerini bu yeni meslekler için yetiştirseler bile bu uzun vadeli bir çözüm olmayacak.

Çünkü bu yeni işler de kısa süre içinde yok olacak. Bu nedenle insanların kendilerini yeniden yeniden eğitmesi gerekecek. Diyelim ki 2040’tayız ve siz de işini kendi kendine giden bir kamyona kaptırmış bir şoförüsünüz. İki yılınızı yoga öğrenmeye adadınız 10 yıl sonra da yoga öğretmenleri işsiz kalacak çünkü biyometrik sensörlerle donanmış bilgisayarlar insana kıyasla daha iyi yoga öğretmeye başlayacak. Bu kez sanal dünyada tasarımcı olmak için kendinizi yeniden eğitmeniz gerekecek. Bu iş de bir 10 ya da 20 yıl idare edecek.

Kendinizi yeniden eğitmek için yeterli imkânınız olsa bile 40 yaşında yeterli zihinsel esnekliğe sahip olacak mısınız? Ayrıca kamyon şoförleri yoga eğitmenlerinden farklı karakterde insanlardır. Birinden öbürüne geçiş yapmak birkaç vücut hareketi öğrenmekten fazlasını gerektirir.

..diyelim ki bunu yaptınız, 50’de yeniden yapabilir misiniz? 60’ta bir daha? Emeklilik yaşı 70’e, 80’e, hatta 90’a yükselecek. Bunun sonucu, 2050’de yeni bir sınıf doğacak; işe yaramazlar sınıfı. Milyonlarca insan işsiz kalacak evet, dahası bu kişiler iş verilemez insanlar olacak.’’

Evet, mevzunun görüldüğü üzere açılmaya muhtaç bir çok yanı var. Birçok esnaf, iş insanının finansal okur yazarlık alması tek başına artık yeterli olmayacak. Aynı zamanda dijital okur yazarlığa da ciddi ihtiyacımız var. Birçok sektörü ve iş yeteneği olan nüfusu yok edecek noktaya ilerliyor. Son 3-4 yıldır bazı şirketler, misal mimarlıkla ilgili alanlarda, hukuk işlerinde, muhasebe vs. Yapay zekayı denemeye başladı. Çin’de fakirler sadakalarını artık nakit değil barkod okutarak alıyor.

Yani mevzuya sadece WhatsApp nazariyesiyle bakmamak gerekiyor… Ki, sadece o mesele de bile sosyolojiye etki eden birçok nokta var. Misal Psikolog Öztaşçı “İletişim yerine ileti kısmına önem vermeye başladık” ifadesini kullanarak, “İnsan bir duruma veya olaya ne kadar çok maruz kalırsa davranışlarında o denli kalıcı değişimler oluşur, artık telefonla aramak yerine ses kaydı atmakla yetiniyoruz. Konuşurken karşımızdakiyle iletişime girmeye bile üşenir olduk’’ diyor.

İletişim Bilimci Arı ise ‘’Fiziksel buluşmalar eskiye göre daha kısa sürüyor, anlık olarak biriyle yazışmak iletişim krizlerine neden olabiliyor, bu yüzden birçok insan küsüyor, kırılıyor, ilişkiler bitiyor. İnsanlar işlerinden oluyor. Özellikle grup yazışmalarında krizler daha fazla oluyor. Birçok farklı statüden insan aynı grupta yer alıyor ya da arkadaşlık gruplarında da birinin söylediği şeyi bir başkası üzerine alabiliyor.. Bunun acısını hissetmeye başladık. Ama yine de daha tam olarak neyi kaybettiğimizin bence farkında değiliz’’ diyerek içtimai hayata etkisini gözler önüne seriyor.

Ve iftira, gıybet, yalan, zaman israfı vs… ise ayr bir konu başlığı.

Sürekli olarak aynı teknolojik ağları kullanmak zamanla bizleri köleleştiriyor. Teknolojik alışkanlık zamanla kişisel hayat döngüsünde yeni bir bağımlılık kazandırıyor ve devam ettiriyor. Nitekim 2 milyar kullanıcısı olan bir uygulama ‘’sizin verilerinizi satmak için onay istiyorum’’ demesine rağmen, 200 milyon insan bile ‘’bizi satma’’ diyemedi. Bu uygulamayı terk etmedi, edemedi. Çünkü bağımlı hale getirmiş ve kendisini vazgeçilmez kılmış.

Bir anlamda insanlık olarak kendi baronlarımızı ve kendi firavunlarımızı kendi ellerimizle çıkarıyoruz.

Evet, listede görüldüğü üzere 2020 yılında dahi en çok indirilen ilk 6 markanın 4 tanesi Mark'a ait. Bir anlamda kendi elimizle Yahudi zekasının baronlaşmasına, data gücünü elde etmesine vesile olmuşuz. Tıpkı Yahudi Google, Oracle, Dell vs. gibi. Hatta datanın diğer yeni baronu olmaya aday Telegram kurucusu da, İranın parlamento üyesine göre Yahudi.

Evet, listede görüldüğü üzere 2020 yılında dahi en çok indirilen ilk 6 markanın 4 tanesi Mark'a ait. Bir anlamda kendi elimizle Yahudi zekasının baronlaşmasına, data gücünü elde etmesine vesile olmuşuz. Tıpkı Yahudi Google, Oracle, Dell vs. gibi. Hatta datanın diğer yeni baronu olmaya aday Telegram kurucusu da, İranın parlamento üyesine göre Yahudi.

Yanlış anlaşılmasın burada Yahudi düşmanlığı, Irkçılık vs. yapmıyorum. Bu hem dinimizde yasak hem de hiç bir anlamı, mantığı yok. Vurgulamak istediğim nokta dünyanın en eski topluluğunun beyin gücüne sahip olması ve bunu ticari zekaya dönüştürmesi.Mağlup durumda olsak da takdir edilecek bir ticari zeka. Para kazanmaktan öte, veriye oynamaları da ayrı bir ufuk. Neden ayrı bir ufuk?Çünkü, 8-10 yıldır yazılımcı birçok tanıdığa yalvarmamıza rağmen, ne tarayıcı, ne zaman/not uygulamaları ne haberleşme aracı, ne kripto borsası vs. gibi alanlarda herhangi bir program yazdıramadık. Sermayemiz olmadığı için de teşvik edemedik. İmkanı olanlarda yapmak istemediler.Hazin olan şu ki, WhatsApp kurucusu Ukraynalı Yahudi Acton, maddi zorluklar içerisinde olmasına, babası olmamasına, tüm olumsuz şartlara vesaire rağmen çalışıp ortaya böyle bir uygulama koyarken, 1-2 yıl geçim imkanı olmasına ve rızkın Allahtan olduğunu bilmesine rağmen birçok yazılımcı -maddi şartları bahane ederek- kılını dahi kıpırdatmadan maaşın peşinden ayrılmayarak köle kalmaya razı bir yaşamı tercih etmeye devam ediyor. İşadamlarının bu tür projelere sermaye verme arzusu ise… Neyse...Ve bizim gibi yazılım yeteneği olmayan zavallılar da onların eline mahkum olarak yaşamaya devam etmek zorunda.Bir tarafta dünyanın en eski topluluğu Yahudi zekası, aklı, çalışkanlığı ve ticari dehası olan bir kavim, öbür yanda ise diğerleri…Yapacak bir şey yok. Kolay olanı, az emeği, para kazandığımız an zevkimize harcamayı öne alarak zillet içinde yaşamayı, ya da onların kölesi olarak kalmayı tercih eden bizleriz.Düşünebiliyor musunuz? Onların yaptıkları uygulamalar olmasa;Bir çok insan mesajlaşamayacak,Bilgi taraması yapamayacak,Sohbet edemeyecek,İş yapamayacak,Para kazanamayacak,Okullarda eğitim verilemeyecek,Sistemi yönetemeyecek vs...Düşünelim, bu kavmin yaptıkları uygulamlarla devletler, asker, polis vs. güvenlik toplantısı yapıyor. İtiraf edelim, insanlık bu kavime çok şey borçlu değil mi? 🙂Hazretin 30-35 yıl önce yaptığı duayı şimdilerde idrak etmiş oluyorum: “Rabbimiz tez vakit bir Yahudiyi Müslüman etse de bizlere ticareti öğretse…”Burada kastettiğimiz şey, ‘’bunlar bir yapılanma ve dünyayı ele geçirmeye çalışıyorlar’’ vs. gibi komplo teorisyenlerini alay konusu yapan iddialardan bahsetmiyoruz. Bahsettiğimiz şey, bir zeka ve amacın ve stratejinin bir bütün olarak bir kavimde yerleşik olması ve bunu başarabilme iradeleri… Ayrı bir konu başlığı…Bir diğer nokta ise, WhatsApp’dan sonra insanların Telegram’a geçiş meselesi. Bu da diğer bir problem. Sürü psikolojisinin ve data üzerine okuma yapmamanın getirdiği bir hata. Birincisi güvenlik anlamında WhatsApp zaten Telegram’dan daha iyi durumda. (Detayları birçok makale de olduğu için geçiyorum)İkinci olarak; WhatsApp da değişen bir şey yok. Karşılıklı şifreleme devam ediyor. Değişen tek şey, WhatsApp önceden kullandığı/sattığı bilgiler için artık onay istiyor.Hatta WhatsApp’in bu talebi için Avrupa ülkelerinin bir başarısı diyebiliriz. Şartları zorlayarak bu işi gizli yapmaması için birçok hamle yaptılar. Mark sıkıştığı için değişiklik yapmak zorunda kaldı.Burada karar verirken dikkat edeceğimiz şey; bizi kimin satacağı.Bizi kim satsın?Yahudi Mark mı, Rus Pavol mu satsın?Ya da bizleri hangi kafir ya da münafık ya da mümin satsın?Acı ama gerçek.Bedava verilen tüm hizmetlerde şirketler bizleri satmak zorunda.Dünya insanlığı olarak ne kadar şuursuzca yaşadığımızın en büyük göstergelerinden biri zannediyorum bu süreç oldu.Düşünelim; 2 milyar insan olarak WhatsApp’ı bedava indirirken şunu hiç sormadık. ‘Yahu bu uygulamayı bedava indiriyoruz ve kullanıyoruz. Bizlerden bir kuruş dahi para almıyorlar. İyi de bu şirkette binlerce kişi çalışıyor ve bunun marka değeri şuan 100 milyar doların üzerinde. Peki bu nasıl oluyor?’Evet, bu soruyu sormayı akledecek kadar dahi gerçek hayattan ve gerçekliklerden kopuk yaşıyoruz.Zira basit bir soru ve karşılığında verilecek cevap ile şuan da dünyanın data gücünü 5-10 şirkete vermemiş olacaktık. Heyhat…. (Bu arada BİP’in çatı şirketi Turkcell’in ortaklardan biri de Rus işadamı Mikhail Fridman. Yani tam yerli denilebilecek bir şirket değil…Ki, olsa da ülkenin durumu malum)Bu kısım biraz daha genişletilebilir ancak vaktinizi fazla aldığım için kısa kesip ne yapılabilir ile bitirmek istiyorum.Bu nokta da açıkçası yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Zira sağlam ve güvenliği olan şirketler çıkmadıkça ve ülkelerin kanunları data ile ilgili yeni döneme uygun bir strateji ve hukuk alt yapısı geliştirmedikçe bu durum her daim risk taşımaya devam edecek.Bilgi satma meselesi yeni dönemin bir gerçeği, bunu böyle kabul etmek gerekiyor. Şu an güvenilir olarak görülen uygulamaların da garantisi olmadığı malum. Onlarda paranın şehvetine kapılıp bilgi satmak isteyebilirler. (‘Bir insana gereğinden fazla güç, imkan ve kuvvet verirsen, o kişiyi imtihana sokmuş olursun’ kaidesi…)Bu noktada ülke devletlerinin, yani Avrupa’nın, Amerika’nın hata yapıp Çin’i dünyanın süper gücü haline getirmesi stratejisini, insanlar olarak yapmamamız gerekiyor. Kendi firavunlarımızı, baronlarımızı çıkarmamak için, stratejiler geliştirmemiz gerekiyor.Mesela Apple son üç yıldır gizlilik satmaya başladı, gizliliği daha -misal son safari güncellemesi- çok öne çıkardı. Hatta WhatsApp’ı güvenlik noktasında zorlayanlardan biri de APPLE’n bu politikası oldu.Toplumlar olarak bizler de 1-2 şirketi değil, hangi alan olursa olsun hiçbir şirketin tekelleşmesine izin vermeden farklı farklı alternatifleri tercih ederek onlara karşı bir güç olduğumuzu ortaya koymalıyız.Ve asla bir şirketin bağımlısı ve kölesi olmamalıyız. Alışkanlık negatif ise o bir anlamda köleliktir. Yani mesele sadece yazışma, konuşma vs. değil. Mesele big data.WhatsApp’ın tekelleşmemesi için karşısına sadece Telegram’ı değil, Slack’ı, Signal’i, Discord’u, Kakao Talk’ı, Threema’yı vs.’i çıkarmalıyız.Excel’in karşısına Libre’yi, Apache’yi vs.’i çıkarmalıyız. Bunlar güvenilir, sağlam vs. demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Bizleri her halükarda biri satacak ve bizlerden bir sürü data verisi elde edecekler. Bundan bir kaçış yok. Ancak bu nokta da kendi firavun ve baronlarımızı çıkarıp onlara kendimizi köle yapmamış ve kullanıcılar olarak bir güç olduğumu gösterebiliriz.Misal, Evernote ve Onenote not uygulamaları bu alanda tekeldi. Birçok eksiği olmalarına rağmen mail atardık, takmazlardı. Ama ne oldu Trello geldi. Rağbet gördü, o da tekel olmaya başlamıştı. Ama süreç peş peşe Taskade, Clickupp, Craft, Notion vs.. gibi 15-20 rakip uygulamayı çıkırınca ve insanlarda oraları tercih etmeye başlayınca, iki ay önce Evernote: ‘Kendimizi yeniliyoruz’ diyerek yeni bir stratejiye geçti. Bir anlamda kullanıcı olarak bizlerin değerini anladı.Ne yazık ki farkında olmadan, strateji belirlemeden hareket edince hem güvenliğimizden hem de rızkımızdan oluyoruz. Artık hedefin ve stratejinin olmadığı bir dönemde yaşamıyoruz.Geçenlerde dünyanın en zenginleri listesinde yer alan 10 kişinin toplam servetinin yaklaşık 450 milyar dolar arttığını yazan bir haber yayınlandı. Mesela; Jeff Bezos, Mart ayından bu yana servetini 70 milyar dolar artırmış. Elon Musk’ın 25 milyar dolar olan serveti, 153 milyar dolara yükselmiş. Bill Gates’in serveti de yaklaşık 20 milyar dolar artmış vs…Bunlar bir başarı örneği olarak sunuluyor. Medya ne yazık ki bu zihniyetle devam ettiği müddetçe kölelik düzeni devam edecek. Yazıktır. Uzun süredir marka danışmanlığı yapan biri olarak şunu ifade etmek isterim. Bu üst ekip piyasaya bu şekilde hükmettikçe, orta ve alt gelir tarihte hiç görülmediği kadar vahim bir tablo ile karşı karşıya kalmaya başladı/başlayacak. (Dünya gıda raporuna geç olmadan bakılmalı) ‘İyi de kardeşim, onlarda kendini yenilesinler’… gibi saflık içinde olan bir zihniyette var. Piyasa içinde olmayan ya da piyasanın körleştirdiği insanlar meseleye ne yazık ki bu basiretsizlikle bakıyor. Son iki yıl da alt-orta gelirli kesim -Avrupa’da dahil- bazı esnaflar battı, bazıları batma durumunda, bazıları da borç-faiz, kredi- ile götürüyor. Durumu iyi olan esnaf sayısı ise çok dar bir yüzdelik dilimde.Yirmi yıllık birçok esnaf işini online dökmüş olmasına rağmen; ne Zalando, ne BOL, ne Amazon ne Marktplaats, ne OLX, ne Ebay vs. ile yarışabilecek durumda.20 yıl önce pazarı ele geçirmiş markalar döneminde, yine bir şekilde orta-küçük esnaf yer bulabiliyordu sistemin içinde. Ve bir şekilde bir kazanç kapısı elde edecek hamle imkanı vardı. Ancak şuan öyle değil.Bu dönem de hem Z kuşağının alış veriş kültürü, hem tepedeki teknoloji devlerinin elindeki CEO/Yazılım çalışmaları ile tüm dünyaya etki edecek güçlerinin olması, sermaye noktasında eski şirketlerden çok daha fazla sisteme etki edecek imkanlarının oluşu, Avrupa’nın bir köyünde esnaflık yapan sütçüye bile artık zarar verebiliyor.3 yıl önce açılan bir e-market platformu şuan piyasadaki birçok markete kayıp yaşatabiliyor. O marketler online geçmek istese bile öyle bir imkanları, sermayeleri yok. (Mesela TR’deki BANABİ piyasaya 20 milyon dolar sermaye ile girdi. İstanbul, Ankara, İzmir vs.. yerlerdeki kaç market onunla yarışabilir)Konunun birçok boyutu var. Zamanınızı almak istemem. Ancak dünyanın 1 numarasın da yıllardır oturan bir şirketin hala daha yüzde 17-23 arası sürekli büyüme içerisinde olması bir başarı hikayesi değildir. Tekelleşmenin getirdiği ve milyonlarca insanın işsiz kaldığının göstergesidir. Yani kendi elimizle baronlaştırdık, kendi elimizle sektörü daralttık, insanları işsiz bıraktık.

Yanlış anlaşılmasın burada Yahudi düşmanlığı, Irkçılık vs. yapmıyorum. Bu hem dinimizde yasak hem de hiç bir anlamı, mantığı yok. Vurgulamak istediğim nokta dünyanın en eski topluluğunun beyin gücüne sahip olması ve bunu ticari zekaya dönüştürmesi.

Mağlup durumda olsak da takdir edilecek bir ticari zeka. Para kazanmaktan öte, veriye oynamaları da ayrı bir ufuk. Neden ayrı bir ufuk?

Çünkü, 8-10 yıldır yazılımcı birçok tanıdığa yalvarmamıza rağmen, ne tarayıcı, ne zaman/not uygulamaları ne haberleşme aracı, ne kripto borsası vs. gibi alanlarda herhangi bir program yazdıramadık. Sermayemiz olmadığı için de teşvik edemedik. İmkanı olanlarda yapmak istemediler.

Hazin olan şu ki, WhatsApp kurucusu Ukraynalı Yahudi Acton, maddi zorluklar içerisinde olmasına, babası olmamasına, tüm olumsuz şartlara vesaire rağmen çalışıp ortaya böyle bir uygulama koyarken, 1-2 yıl geçim imkanı olmasına ve rızkın Allahtan olduğunu bilmesine rağmen birçok yazılımcı -maddi şartları bahane ederek- kılını dahi kıpırdatmadan maaşın peşinden ayrılmayarak köle kalmaya razı bir yaşamı tercih etmeye devam ediyor. İşadamlarının bu tür projelere sermaye verme arzusu ise… Neyse...

Ve bizim gibi yazılım yeteneği olmayan zavallılar da onların eline mahkum olarak yaşamaya devam etmek zorunda.

Bir tarafta dünyanın en eski topluluğu Yahudi zekası, aklı, çalışkanlığı ve ticari dehası olan bir kavim, öbür yanda ise diğerleri…

Yapacak bir şey yok. Kolay olanı, az emeği, para kazandığımız an zevkimize harcamayı öne alarak zillet içinde yaşamayı, ya da onların kölesi olarak kalmayı tercih eden bizleriz.

Düşünebiliyor musunuz? Onların yaptıkları uygulamalar olmasa;

Bir çok insan mesajlaşamayacak,

Bilgi taraması yapamayacak,

Sohbet edemeyecek,

İş yapamayacak,

Para kazanamayacak,

Okullarda eğitim verilemeyecek,

Sistemi yönetemeyecek vs...

Düşünelim, bu kavmin yaptıkları uygulamlarla devletler, asker, polis vs. güvenlik toplantısı yapıyor. İtiraf edelim, insanlık bu kavime çok şey borçlu değil mi? 🙂

Hazretin 30-35 yıl önce yaptığı duayı şimdilerde idrak etmiş oluyorum: “Rabbimiz tez vakit bir Yahudiyi Müslüman etse de bizlere ticareti öğretse…”

Burada kastettiğimiz şey, ‘’bunlar bir yapılanma ve dünyayı ele geçirmeye çalışıyorlar’’ vs. gibi komplo teorisyenlerini alay konusu yapan iddialardan bahsetmiyoruz. Bahsettiğimiz şey, bir zeka ve amacın ve stratejinin bir bütün olarak bir kavimde yerleşik olması ve bunu başarabilme iradeleri… Ayrı bir konu başlığı…

Bir diğer nokta ise, WhatsApp’dan sonra insanların Telegram’a geçiş meselesi. Bu da diğer bir problem. Sürü psikolojisinin ve data üzerine okuma yapmamanın getirdiği bir hata. Birincisi güvenlik anlamında WhatsApp zaten Telegram’dan daha iyi durumda. (Detayları birçok makale de olduğu için geçiyorum)

İkinci olarak; WhatsApp da değişen bir şey yok. Karşılıklı şifreleme devam ediyor. Değişen tek şey, WhatsApp önceden kullandığı/sattığı bilgiler için artık onay istiyor.

Hatta WhatsApp’in bu talebi için Avrupa ülkelerinin bir başarısı diyebiliriz. Şartları zorlayarak bu işi gizli yapmaması için birçok hamle yaptılar. Mark sıkıştığı için değişiklik yapmak zorunda kaldı.

Burada karar verirken dikkat edeceğimiz şey; bizi kimin satacağı.

Bizi kim satsın?

Yahudi Mark mı, Rus Pavol mu satsın?

Ya da bizleri hangi kafir ya da münafık ya da mümin satsın?

Acı ama gerçek.

Bedava verilen tüm hizmetlerde şirketler bizleri satmak zorunda.

Dünya insanlığı olarak ne kadar şuursuzca yaşadığımızın en büyük göstergelerinden biri zannediyorum bu süreç oldu.

Düşünelim; 2 milyar insan olarak WhatsApp’ı bedava indirirken şunu hiç sormadık. ‘Yahu bu uygulamayı bedava indiriyoruz ve kullanıyoruz. Bizlerden bir kuruş dahi para almıyorlar. İyi de bu şirkette binlerce kişi çalışıyor ve bunun marka değeri şuan 100 milyar doların üzerinde. Peki bu nasıl oluyor?’

Evet, bu soruyu sormayı akledecek kadar dahi gerçek hayattan ve gerçekliklerden kopuk yaşıyoruz.

Zira basit bir soru ve karşılığında verilecek cevap ile şuan da dünyanın data gücünü 5-10 şirkete vermemiş olacaktık. Heyhat…. (Bu arada BİP’in çatı şirketi Turkcell’in ortaklardan biri de Rus işadamı Mikhail Fridman. Yani tam yerli denilebilecek bir şirket değil…Ki, olsa da ülkenin durumu malum)

Bu kısım biraz daha genişletilebilir ancak vaktinizi fazla aldığım için kısa kesip ne yapılabilir ile bitirmek istiyorum.

Bu nokta da açıkçası yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Zira sağlam ve güvenliği olan şirketler çıkmadıkça ve ülkelerin kanunları data ile ilgili yeni döneme uygun bir strateji ve hukuk alt yapısı geliştirmedikçe bu durum her daim risk taşımaya devam edecek.

Bilgi satma meselesi yeni dönemin bir gerçeği, bunu böyle kabul etmek gerekiyor. Şu an güvenilir olarak görülen uygulamaların da garantisi olmadığı malum. Onlarda paranın şehvetine kapılıp bilgi satmak isteyebilirler. (‘Bir insana gereğinden fazla güç, imkan ve kuvvet verirsen, o kişiyi imtihana sokmuş olursun’ kaidesi…)

Bu noktada ülke devletlerinin, yani Avrupa’nın, Amerika’nın hata yapıp Çin’i dünyanın süper gücü haline getirmesi stratejisini, insanlar olarak yapmamamız gerekiyor. Kendi firavunlarımızı, baronlarımızı çıkarmamak için, stratejiler geliştirmemiz gerekiyor.

Mesela Apple son üç yıldır gizlilik satmaya başladı, gizliliği daha -misal son safari güncellemesi- çok öne çıkardı. Hatta WhatsApp’ı güvenlik noktasında zorlayanlardan biri de APPLE’n bu politikası oldu.

Toplumlar olarak bizler de 1-2 şirketi değil, hangi alan olursa olsun hiçbir şirketin tekelleşmesine izin vermeden farklı farklı alternatifleri tercih ederek onlara karşı bir güç olduğumuzu ortaya koymalıyız.

Ve asla bir şirketin bağımlısı ve kölesi olmamalıyız. Alışkanlık negatif ise o bir anlamda köleliktir. Yani mesele sadece yazışma, konuşma vs. değil. Mesele big data.

WhatsApp’ın tekelleşmemesi için karşısına sadece Telegram’ı değil, Slack’ı, Signal’i, Discord’u, Kakao Talk’ı, Threema’yı vs.’i çıkarmalıyız.

Excel’in karşısına Libre’yi, Apache’yi vs.’i çıkarmalıyız. Bunlar güvenilir, sağlam vs. demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Bizleri her halükarda biri satacak ve bizlerden bir sürü data verisi elde edecekler. Bundan bir kaçış yok. Ancak bu nokta da kendi firavun ve baronlarımızı çıkarıp onlara kendimizi köle yapmamış ve kullanıcılar olarak bir güç olduğumu gösterebiliriz.

Misal, Evernote ve Onenote not uygulamaları bu alanda tekeldi. Birçok eksiği olmalarına rağmen mail atardık, takmazlardı. Ama ne oldu Trello geldi. Rağbet gördü, o da tekel olmaya başlamıştı. Ama süreç peş peşe Taskade, Clickupp, Craft, Notion vs.. gibi 15-20 rakip uygulamayı çıkırınca ve insanlarda oraları tercih etmeye başlayınca, iki ay önce Evernote: ‘Kendimizi yeniliyoruz’ diyerek yeni bir stratejiye geçti. Bir anlamda kullanıcı olarak bizlerin değerini anladı.

Ne yazık ki farkında olmadan, strateji belirlemeden hareket edince hem güvenliğimizden hem de rızkımızdan oluyoruz. Artık hedefin ve stratejinin olmadığı bir dönemde yaşamıyoruz.

Geçenlerde dünyanın en zenginleri listesinde yer alan 10 kişinin toplam servetinin yaklaşık 450 milyar dolar arttığını yazan bir haber yayınlandı.

Mesela; Jeff Bezos, Mart ayından bu yana servetini 70 milyar dolar artırmış. Elon Musk’ın 25 milyar dolar olan serveti, 153 milyar dolara yükselmiş. Bill Gates’in serveti de yaklaşık 20 milyar dolar artmış..Ki, Bill Gates bir yazılımcı olmasına rağmen, aşı zulmüne (tıp endüstrisine) en büyük yatırım yapan, en büyük arazi sahiplerinden biri olan, yenilenebilir enerjideki en büyük yatırımcı baronlarından biri.

Ve bu adam daha şimdiden gelebilecek olan hastalık ve pandemilere, gıda ve enerji krizlerine karşı hali hazırda merkez güç durumunda bekliyor. Ve olabilecek su krizleri içinde Afrika’da bazı deneysel su üretme çalışmaları yapıyordu. vs.

Evet, baronlar için bunlar bir başarı örneği olarak sunuluyor. Medya ne yazık ki bu zihniyetle devam ettiği müddetçe kölelik düzeni devam edecek. Yazıktır. Uzun süredir marka danışmanlığı yapan biri olarak şunu ifade etmek isterim. Bu üst ekip piyasaya bu şekilde hükmettikçe, orta ve alt gelir tarihte hiç görülmediği kadar vahim bir tablo ile karşı karşıya kalmaya başladı/başlayacak. (Dünya gıda raporuna geç olmadan bakılmalı) ‘İyi de kardeşim, onlarda kendini yenilesinler’… gibi saflık içinde olan bir zihniyette var. Piyasa içinde olmayan ya da piyasanın körleştirdiği insanlar meseleye ne yazık ki bu basiretsizlikle bakıyor. Son iki yıl da alt-orta gelirli kesim -Avrupa’da dahil- bazı esnaflar battı, bazıları batma durumunda, bazıları da borç-faiz, kredi- ile götürüyor. Durumu iyi olan esnaf sayısı ise çok dar bir yüzdelik dilimde.

Yirmi yıllık birçok esnaf işini online dökmüş olmasına rağmen; ne Zalando, ne BOL, ne Amazon ne Marktplaats, ne OLX, ne Ebay vs. ile yarışabilecek durumda.

20 yıl önce pazarı ele geçirmiş markalar döneminde, yine bir şekilde orta-küçük esnaf yer bulabiliyordu sistemin içinde. Ve bir şekilde bir kazanç kapısı elde edecek hamle imkanı vardı. Ancak şuan öyle değil.

Bu dönem de hem Z kuşağının alış veriş kültürü, hem tepedeki teknoloji devlerinin elindeki CEO/Yazılım çalışmaları ile tüm dünyaya etki edecek güçlerinin olması, sermaye noktasında eski şirketlerden çok daha fazla sisteme etki edecek imkanlarının oluşu, Avrupa’nın bir köyünde esnaflık yapan sütçüye bile artık zarar verebiliyor.

3 yıl önce açılan bir e-market platformu şuan piyasadaki birçok markete kayıp yaşatabiliyor. O marketler online geçmek istese bile öyle bir imkanları, sermayeleri yok. (Mesela TR’deki BANABİ piyasaya 20 milyon dolar sermaye ile girdi. İstanbul, Ankara, İzmir vs.. yerlerdeki kaç market onunla yarışabilir)

Konunun birçok boyutu var. Zamanınızı almak istemem. Ancak dünyanın 1 numarasın da yıllardır oturan bir şirketin hala daha yüzde 17-23 arası sürekli büyüme içerisinde olması bir başarı hikayesi değildir. Tekelleşmenin getirdiği ve milyonlarca insanın işsiz kaldığının göstergesidir. Yani kendi elimizle baronlaştırdık, kendi elimizle sektörü daralttık, insanları işsiz bıraktık.

Almanya’daki Zalando yüzünden Fransa’daki, Belçika’daki, Türkiye'deki, Hollanda’daki vs. birçok giyim sektöründe olan orta gelirli esnaf dükkan kapatmak zorunda kalabiliyor.Bu nokta da hem müşteriler olarak bizler, hem patronlar, hem marka danışmanları, hem medya birimleri artık mevzuya farklı bir pencereden bakmak zorunda. Aksi halde çok büyük bir felaket geliyor ve bunun ucu er veya geç tepeye de çok şiddetli dokunacak. Yüzde 90’nın sosyolojisini sadece markalar üzerinden değil, yaşam akışı ve ruha etkileri üzerinden de artık okumak gerekiyor.Ghandi dünyanın 7 hatasını sayarken; “Emeksiz servet, vicdansız zevk, kişiliksiz bilgi, ahlaksız ticaret, insaniyetsiz bilim, feragatsiz ibadet, ilkesiz siyaset” ifadelerini kullanıyor. Ne yazık ki hem veri-data hem ticaret meselesinde insanlığın son durumu bu. Ve bundan, kolayı tercih edenler olarak bizler fert fert sorumluyuz.Rabbim, geç olmadan ve sosyal puan sistemi gelmeden önce; Bizlere farkındalık ve bilinçli strateji geliştirecek akıl, içimize kardeşlik duygusu ve hak yolda çalışma azmi ve gayreti ihsan etsin.Ne demek istediğimi tam ifade edememiş olabilirim. İnsanlığın dert ve ızdırabının daha iyi anlaşılması adına hem data/veri mevzusu, hem yapay zeka/robot, hem 5G/sosyal puan sistemi vs. gibi içiçe olan alanlarla ilgili muhakkak okumalar yapmak gerekiyor. Bu konularla birçok kitap tavsiyesi yapmıştım daha önce. Önümüzdeki kitap tanıtımlarında kısmet olursa yine aktarmaya devam edeceğim.Bu konuya ilgili olarak yine daha önce paylaşımlarını yaptığım ‘Sosyal Dilemma ve The Great Hack’ belgeselleri ve Person of Interest, Black Mirror, Silicon Valley, Humans gibi diziler de izlenebilir. Robot dizisi de teknolojik içerik açısından iyi ancak senaryo açısından kötü olduğu için şerh düşmek iktiza edebilir.Ayrıca yeni dönem de sektörel olarak tercih edilebilecek meslekleri de buraya eklemek istiyorum;Uzaktan Çalışma Yöneticisi,İnsan Önyargısı Müdürü,İnsan – Makine İşbirliği Müdürü,İyilik hali Direktörü,İşin Geleceği Yöneticisi,Algoritma Önyargısı Denetleyicisi,İK Veri Dedektifi...Yine ISC2’nin araştırmasına göre dünya genelinde siber güvenlik sektöründe en fazla talep edilen yetkinlikler listesi de şunlar olacak:

Almanya’daki Zalando yüzünden Fransa’daki, Belçika’daki, Türkiye'deki, Hollanda’daki vs. birçok giyim sektöründe olan orta gelirli esnaf dükkan kapatmak zorunda kalabiliyor.

Bu nokta da hem müşteriler olarak bizler, hem patronlar, hem marka danışmanları, hem medya birimleri artık mevzuya farklı bir pencereden bakmak zorunda. Aksi halde çok büyük bir felaket geliyor ve bunun ucu er veya geç tepeye de çok şiddetli dokunacak. Yüzde 90’nın sosyolojisini sadece markalar üzerinden değil, yaşam akışı ve ruha etkileri üzerinden de artık okumak gerekiyor.

Ghandi dünyanın 7 hatasını sayarken; “Emeksiz servet, vicdansız zevk, kişiliksiz bilgi, ahlaksız ticaret, insaniyetsiz bilim, feragatsiz ibadet, ilkesiz siyaset” ifadelerini kullanıyor. Ne yazık ki hem veri-data hem ticaret meselesinde insanlığın son durumu bu. Ve bundan, kolayı tercih edenler olarak bizler fert fert sorumluyuz.

Rabbim, geç olmadan ve sosyal puan sistemi gelmeden önce; Bizlere farkındalık ve bilinçli strateji geliştirecek akıl, içimize kardeşlik duygusu ve hak yolda çalışma azmi ve gayreti ihsan etsin.

Ne demek istediğimi tam ifade edememiş olabilirim. İnsanlığın dert ve ızdırabının daha iyi anlaşılması adına hem data/veri mevzusu, hem yapay zeka/robot, hem 5G/sosyal puan sistemi vs. gibi içiçe olan alanlarla ilgili muhakkak okumalar yapmak gerekiyor. Bu konularla birçok kitap tavsiyesi yapmıştım daha önce. Önümüzdeki kitap tanıtımlarında kısmet olursa yine aktarmaya devam edeceğim.

Bu konuya ilgili olarak yine daha önce paylaşımlarını yaptığım ‘Sosyal Dilemma ve The Great Hack’ belgeselleri ve Person of Interest, Black Mirror, Silicon Valley, Humans gibi diziler de izlenebilir. Robot dizisi de teknolojik içerik açısından iyi ancak senaryo açısından kötü olduğu için şerh düşmek iktiza edebilir.

Ayrıca yeni dönem de sektörel olarak tercih edilebilecek meslekleri de buraya eklemek istiyorum;

Uzaktan Çalışma Yöneticisi,

İnsan Önyargısı Müdürü,

İnsan – Makine İşbirliği Müdürü,

İyilik hali Direktörü,

İşin Geleceği Yöneticisi,

Algoritma Önyargısı Denetleyicisi,

İK Veri Dedektifi...

Yine ISC2’nin araştırmasına göre dünya genelinde siber güvenlik sektöründe en fazla talep edilen yetkinlikler listesi de şunlar olacak:

WEF verilerine göre 2025'e kadar gelişebilecek muhtemel teknolojiler!

WEF verilerine göre 2025'e kadar gelişebilecek muhtemel teknolojiler!

Ekran Resmi 2021-06-01 22.04.06.png

İş kaybının olacağı tahmin edilen sektörlerin yüzdelikleri!

Ekran Resmi 2021-06-01 22.05.04.png

2025 yılına kadar en çok ihtiyaç duyulacak beceriler;

1-Analitik düşünce/yenilik

2-Aktif öğrenme stratejileri

3-Karmaşık problem çözümleri

4-Liderlik ve sosyal etki

5-Teknoloji, tasarım, izleme ve kontrolü

6-Stres toleransı ve esneklik

7-Duygusal zeka

8-Sorun giderme/ikna (WEF)

World Economic Forum: Sektörler arasında talebi artan meslekler

1-Veri analisti

2-Yapay zeka uzmanı

3-Dijital pazarlama

4-Proses otomosyon uzmanı

5-İş geliştirme uzmanı

6-Dijital dönüşüm uzmanı

7-Bilgi güvenliği analisti

8-Yazılım ve uygulama geliştiricileri

9-Proje yöneticisi

10-Bilgi güvenliği analisti

11-Veritabanı ve ağ uzmanları

12-Robotik mühendisi

13-Stratejik danışman

14-Yönetim ve organizasyon analistleri

15-FinTech mühendisi

16-Mekanik ve Makine tamircileri

17-Risk yönetim uzmanı

Evet, yapay zekaya makale yazdırılmaya başlandığı bir dönem de, artık birçok alan da şuan ki mesleklerimizin 5-9 yıl içinde çok bir garantisi yok. Bir alanda uzmanlaşmak artık yeterli değil. 3-4 farklı alanda uzmanlaşacak bir gelecek döngüsü ve yetişkinler için eğitim sistemi kurmamız gerekiyor. Bu konu da gerekli hamleleri yaparak küresel nüfus kaybının beklenildiği o kaotik dönem gelmeden, inşallah bir çözüm bulacak stratejiler geliştirebiliriz.

Rauf Atilla Polat

blog@rapolat.com

Önceki
Önceki

Bir hafta da 1 milyar insanın bilgisi çalındı!

Sonraki
Sonraki

Fırsat mı, köle olmak mı?