Fırsat mı, köle olmak mı?

Ekran Resmi 2021-06-01 21.38.12.png

Coronavirüs süreci ile birlikte yeni bir dünyadan bahsedilirken, değişim ile ilgili dünya nüfusunun küçük bir kısmı dışında büyük çoğunluk izleyerek beklemeye ya da küçük hamlelerle yetinerek fırsatlar zamanını israf etmeye devam ediyor.

Hazin olan ise problemlerin hala daha siyaset yolu ile çözüleceğine inanan ciddi bir dünya nüfusu var. Ve hala bekleyerek geçiriliyor...

İnsanlık açlık, sefalet, yokluk veya değişmeyen düzenin sorumlusu olarak siyasetçileri gördüğü gibi, sorunları da yine bu sorumluların çözeceğini bekliyor.

Daha da ilginç olan yanı ise dünya nüfusunun büyük çoğunluğu ''bu siyasetçiler gider yerine şu kişiler gelirse işler düzelir '' diye gerçeklikten kopuk bir inanca sahipler.

''Bunlar gelirse düzelir'' dedikleri kişilerle ilgili ne ciddi bir bilgi var, ne ilmi olarak yetişmelerine katkıları olmuş, ne de herhangi bir kadro, ekip, veya stratejik olarak ilmi ya da maddi bir yatırım söz konusu.

Gelen her siyasetçi klasik sözlerle problemlerin çözülmesini vadediyor. Ancak son 50-60 yıldır o sözlerle sorunu çözen hiç kimse olmadığı gibi, aksine düzenin devamına hizmet ediyorlar. Ve her daim kazanan hep aynı kitle oluyor.

Nitekim, kazananların hep aynı azınlık ekibin olması, kaybedenlerin her daim orta ve alt gelir gruplarının olmaya devam etmesi şuan ki patlayacak olan felaketin gelmesine neden oldu.

Felaket diyorum, çünkü ortada muazzam gerçeklikler varken toplumlar görmemekte ısrar ediyorlar. Misal, ortada ne ilaç, ne aşı ne de herhangi bir tedavi bulunmamasına rağmen, devlet yetkilileri insanlığı yeniden hayatın içerisine gönderdiler. (Bulunsa da ekonomik anlamda 5-7 yıl çok fazla birşey değişmeyecek)

Düşünebiliyor musunuz 2-3 ülke dışında hiçbir devlet, vatandaşlarına 3-4 ay kadar dahi evinde bakacak durumda değil. Sadece iki ay direnebildiler. Ve sırf acizlikleri ortaya çıkmasın, iflas gerçeği ile çok erken vakit karşı karşıya kalmamak adına vatandaşlarının ölmelerini göze aldılar.

Ve toplumlar ise hala bunu sorgulayamıyor. Sadece şu tarih itibariyle bile milyonlarca insan işsiz kaldı. ABD'deki şu anda işsiz kalan 50 milyona yakın kişinin ciddi bir kesimi tekrar işine geri dönemeyecek, zira birçok şirket iflas etti, etmeye devam ediyor. Yapılan yatırımlar yetersiz. Şuan kadar ihanet edercesine 7 trilyon dolar para basan ABD, 2 trilyon dolar daha para basmaya hazırlanıyor. 15 - 20 trilyon dolar daha karşılıksız para basmaya devam etseler yine de hiçbir faydası yok... Hakikate haram ile gidilmez.

Daha da gerçekçi olan ise, misal milyar dolarlık Uber, Airbnb, Emirates vs. gibi şirketlerin gelecekteki krizi görerek ilk hamlelerini gerçekleştirmeye başlamaları.

Dünya genelinde 7 bin 500 çalışanı olan Airbnb 1700 kişiyi, yani neredeyse her 4 çalışanından 1'ini işten çıkardı. Uber ise toplam çalışanlarının %14'üne denk gelen 3700 kişinin işine son verdi. Dev Disney'de bile 100 binden fazla işçi ücretsiz izne çıkarıldı. Aynı şekilde havayolu şirketleri 400 bin kişiyi işten çıkarmaya hazırlanıyor. Ve bugüne kadar hiç büyük bir işçi çıkarımı yapmayan Emirates. Tarihinde ilk kez 9000 kişiyi işten çıkarma kararı aldı.

Bu şirketler normal şartlarda çalışanlarına bırakın 5-6 aylık bir dilimi, 2 yıldan bile daha fazla destek çıkabilecek durumdalar. Ancak onlarda gördüler ki, 2021-2022 yılına kadar ekonomi dip yapacak. Zira kriz artarak devam ediyor. İnsanlar tüketim alışkanlığından dolayı, para olan grup, davranışsal ekonomi psikolojisiyle parasını harcamaya devam ediyor. Üstelik 1 yıl sonra o paralara su gibi ihtiyacı olacağını bilmeden.

Nitekim UNDP'nin verilerine göre; ''Ocak ayından bugüne 305 milyon'dan fazla insan işsiz kaldı. Ve kayıt dışı çalışan 1 milyar insanın işi tehlike altında. Resmiyette çalışıyor gözüken 3.3 milyar insan büyük bir ekonomik kayıp yaşadı. Toplamdaki işsiz sayısı ise 550 milyonu geçti.

Kriz dönemleri hem maddi ve sosyolojik olarak hem stratejik açıdan hem de gelecek açısından çok büyük bir önem arz ediyor. Bu dönemler bir anlamda gelecekteki zamanın ön girişi niteliği ve temeli oluşturma planlaması taşıyor.

IMF eski başkanı Lagarde'ın 2015'de: "Krize şükürler olsun ki, son 5 sene de büyük bir gelişim gerçekleşti" ve R. Emanuel'in 2008'de "Ciddi bir krizin boşa gitmesini kimse istemez... Bu kriz bize, daha önce yapamadığımız, şeyleri yapmaya fırsat veriyor" dediği gibi, kriz kazanca dönüştürülmesi gereken bir akış sürecidir' bakışıyla hareket edilmesi gerektiğini anlatıyordu.

Daha önce paylaştığımız Duhigg'in ifadelerini hatırlayacak olursak;

‘‘Krizler öyle değerli fırsatlardır ki akıllı bir lider ortamdaki aciliyet duygusunu kasıtlı olarak sürdürür. Lider, kriz anların kollayarak ya da kriz algısı yaratarak bir şeylerin değişmek zorunda olduğu duygusunu geliştirir ve sonunda herkes, birlikte yaşamaya alıştığı günlük paternleri revize etmeye hazır hale gelir. Reform ancak bir kriz havası olduğu zaman mümkündür. Kriz havası egemen olunca, değişime çoğunluk daha sıcak bakmaya başlar. Yıkıcı alışkanlıklar bile doğru fırsatları yakalamayı bilen liderler tarafından dönüştürülebilir. Bazen bir krizin en hararetli anında doğru alışkanlıklar doğar...''

Şu anda da gücü elinde bulunduran baronlar krizi fırsata çevirecek hamleler yapmaya devam ediyorlar. Çin'in izlediği zalim stratejilerden, Buffetlara kadar...

Anlık piyasayı koklayarak adım atıyorlar.

Sadece coronavirüs sürecinde 12 zenginin serveti 1 trilyon doları aştı. %40'lık bir artışla servetlerine toplam 283 milyar dolar kattılar.

•Jeff Bezos - 189,4 milyar $ (Amazon)

• Bill Gates - 114 milyar $

• Mark Zuckerberg - 95,5 milyar $ (Facebook)

• W. Buffet - 80 milyar $ (Berkshire Hathaway)

• Elon Musk -73,1 milyar $ (Space X)

vs..

Sadece 12 kişinin zenginleşmesi ile binlerce şirketin iflas etmesi ve yüzbinlerce insanın işsiz kalması...

Ve kim derdi ki altın düşmanı dünyanın en büyük yatırımcısı Wurren Buffet altına yatırım yapacak.

Buffet yıllar önce altın için; ''Altını Afrika' da biri topraktan çıkarıyor. Biz bunu eritiyoruz. Sonra biz bunu başka bir deliğe gömüyoruz. Ve onun etrafında onu korumak için insanlar tutuyoruz. Hiçbir işe yaramıyor. Mars'tan bizi seyreden biri var ise kafasını kaşıyıp ne yapıyor bunlar diyordur''

Peki ne yapıyor Buffet; Hala piyasaya güvenmediği için hisse almıyor. 2008 krizi gelmeden önce de benzer stratejiyi izlemişti. Şu anda da kötü şeyler olacağını bekliyor. Ve bu vakte kadar da birçok hisse senedini sattı.

Özellikle bankacılık ve havacılık üzerine olanları tamamen terk etti. (Ve JPMorgan ve Wells Fargo da dahil. Üstelik Goldman Sachs'dan da tamamen çıktı)

Ve gidip Kanadalı bir altın-madencilik şirketi olan Barrick Gold'a 560 milyon dolar civarında bir yatırım yaptı.

Ama şu bir gerçek ki Buffet ne yaparsa yapsın düzeni asla eskisi gibi olmayacak. Kurulan zalim düzen baş aşağı gidiyor. İnşallah yıkılacaklar. Aksi halde, alt ve orta gelir grubu olan milyar nüfus, 100-150 yıldır olduğu gibi ezilmeye ve yokluğa mahkum olarak yaşamaya devam edecek.

Evet, faiz-kredi-borç- sisteminin, yani Allah'a ve Resulü sav'e savaş açan bir dünyanın getirdiği bu noktanın çöküş/dönüşümü haliyle zaman alacaktır. 2021-2025'lere kadar dünyanın bazı bölgelerinde kıtlıklara ve yokluktan dolayı evlere saldırılara kadar gidebilecek bir sürecin devamında bulunuyoruz. Ve etki/iyileşme süresi haliyle 2030'ları aşacak bir süreç.

Zira burada bir diğer nokta salgın ve salgınlar sonraki hayat döngüsü.

Misal, bilinen salgınlardan biri olan 540'lı yıllar.

Konstantinapol'de İmparator Justinyen tahtta otururken Avrupa'da başlayan bir salgın önce Mısır'a oradan Filistin'e, Suriye'ye ve oradan da Anadolu'ya ulaşmıştı. Salgın iş gücü ve asker sayısını kaybeden Bizans'ın zayıflamasına ve saldırılara açık hale gelmesine neden oldu ki bu durum Avrupa tarihini değiştiren gelişmelerin yaşanmasına vesile olmuştu.

Ardından, 14.yy ikinci yarısına doğru Çin ve Orta Asya'da baş gösteren en geniş kapsamlı Büyük veba salgını dünyanın birçok ülkesini etkilemiş, 1348 yılı baharında Avrupa'dan İtalya'ya ulaşmasıyla hastalık kapsamlı bir pandemi haline gelmiş ve tüm dünyaya yayılmıştı.

Hastalığın bulaştığı insanlarda irinli urlar, yüksek ateş, kan kusma ve solunum güçlükleri görülüyordu. Hastalığa yakalananların çoğu iki ile yedi gün içinde ölüyorlardı. Bu salgın sonucu dünya ciddi bir ölüm oranının olduğu ve sonrasında değişimlere neden olduğu aktarılıyor.

1500-1600'lü dönemlerde de ciddi salgınlar yaşanıyor. Hatta öyle salgınlar oluyor ki Çin'de bazı hanedanlıkların yıkılmasına bu pandemilerin getirdiği sonuçlar neden oluyor.

Yine, 1918-1920 yılları arasındaki H1N1 virüsü. Yani İspanyol Gribi denilen salgın...Ki, o adlandırma da hatalı. Zira grip İspanya'dan yayılan bir grip değil. Aksine grip yine Çin tarafından başlıyor ve dünyaya oradan yayılıyor. Ancak bu mevzuyu ilk gündeme İspanyol medyası getirdiği için salgının adı İspanyol salgını olarak kalıyor. Yani İspanya ile bir ilgisi yok.

Nitekim 18 ay içinde kaynaklardaki farklı rakamlara göre, 17, 50 ile 100 milyon arası insanın ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgınlardan biri oluyor. Bazı kaynaklar bu virüsün 1. Dünya Savaşının bitmesinde rol aldığını iddia etse de, asıl önemli nokta salgından sonraki süreç.

ABD'yi de çok kötü bir hale getiren bu virüs ilk önce insanların ölümüne, ardından işsizliğe neden oluyor ve ekonomik etkisi 1929'daki buhrana kadar devam ediyor. Son nokta da malum olduğu üzere buhran ile ciddi bir ekonomik felaket yaşıyorlar.

Sars, domuz gribi ve zika virüsleri birer pandemi olarak görülemeyeceği için o kısımları geçiyorum.

Evet, bunlar sadece meselenin sağlık-pandemi ve etkisine bakan yönleri. Dünya için bir diğer nokta, dünyanın manyetik alanında zayıflama ve olası etkileri. Ve etkinin getireceği doğal felaket/yıkımlar. (Medya da sürekli tekrarlandığı için bu kısma girmiyorum. Sadece bilmemiz gereken nokta, doğu ve batı da beklenen büyük felaketler ile yine bir salgın riski)

Bu nokta da şu ayrıntıyı da düşmek isterim. Toplumlar ne yazık ki, dini sürekli olarak belli çıkarlar (maddi ve manevi menfaatler) için kullandığı ve bazı kitlelerde de artık sıkılma emareleri ortaya çıktığı için, ayet ve hadisleri yok sayarak olayları değerlendirmeye başladı.

2020'de yaşanan felaketleri -ve önümüzdeki dönemde yaşanacak felaketleri de-sadece sebeplerde arayıp manayı reddederek okumaya çalışıyorlar. Özellikle muhafazakar camialar içinde de bu ameller artmaya başladı.

Misal, Rabbimiz ayet-i kerimede buyuruyor ki;

''Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, "Alım satım da ancak faiz gibidir" demeleridir.... Allah faizi tüketir... Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve gerçekten iman etmiş iseniz faizden kalanı bırakın...Bunu yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin.''(Bakara 275, 276,278,279)

Şuan dünya da ekonomik felaketin arka planını incelediğiniz zaman tamamen meselenin özünde faiz sisteminin etkisinin olduğunu görmemek için kör olmak ya da Allah'a düşman olmak gerek.

Evet; Allah buyuruyor ki; ''...Onlar, "Alım satım da ancak faiz gibidir" demeleridir''

Şuan da Müslümanlar banka kredisi ile iş yaparak ne diyorlar; 'alışveriş gibidir' diyorlar.

Allah ne buyuruyor; ''Allah faizi tüketir.''

Peki şuan dünya da banka kredisi ile iş yapan dünya nüfusunun yüzde 50-60'ı kredi ile iş yaptığı için tükeniyor mu? Her ülkede ki icra, haciz vs.. rakamlarına bakarak bunu görmek yeterli olur sanırım… Ve bu sayı daha da artacak. Ve 20-30 yıl köle gibi borçlu olarak geçirilecek bir zaman dilimi de ayrı bir mevzu…

Nitekim Almanya Ekonomi Bakanı Peter Altmaier korona krizinin Alman ekonomisine tarihinin en ağır krizini yaşatacağını söyledi. Altmaier “Bu yıl ekonomimiz yüzde 6.3 oranında küçülecek” demişti.

Diğer yandan bakıyoruz; IMF'e göre küresel kriz için alınan önlemlerin büyüklüğü şimdiden 9 trilyon dolara ulaştı ki bu rakam küresel ekonominin %12'sine denk geliyor. (IMF, 2020 için yüzde 3 olarak açıkladığı küresel ekonomide küçülme tahminini ise yüzde 4,9'a yükseltmişti. Emin olun çok iyimserler)

Zira, küresel kamu borcu küresel ekonominin %100'ü geçmek üzere.

IIF'e verilerine göre ise dünya nüfusunun toplam borçluluk rakamı 250 trilyon doları geçmiş durumda.

&

Ve son nokta da Rabbimiz buyuruyor ki; ''Bunu yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin.''

Bu ayet çoğu faizciye bir hikaye ve romantizm olarak geliyor.

Zira 'Allah'ın savaş açması' ifadesi; İnsanlığa ‘felaket yağması' demek kadar açık bir meseleyken, çok umursamadıklarını görüyoruz.

Faiz sistemine karşı mücadele eden 3-5 grup dışında kimsenin onlarla savaşmadığı yerde, fakir zillet yaşıyorsa, Müslüman zillet yaşıyorsa, zalime kölelik yapma durumunda kalan müslüman, hristiyan, deist, ateist vs...yani insanlık perişan haldeyse ve o zalim sisteme, yani bankacılığın faiz kanadını destekleyen milyonların olduğu bir de gaflet ehli var ise, oraya bela ve felaketin yağmasını ne engelleyecek?

Sebeplerin çöktüğü yerde sebepler üzerinden nasıl bir ferahlık beklenecek?

Allah aşkına Allah Resulü sav şu ifadeleri kime ve hangi zamana ve ne için diyor;

''Benden sonra karanlık gece parçaları gibi fitneler olacaktır. Öküzlerin toslaştığı gibi birbirleriyle çarpışırlar...''

"Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce, hayırlı ameller işlemede acele edin. O fitne geldi mi kişi mü'min olarak sabaha erer de kafir olarak akşama girer. Mü'min olarak akşama erer de kafir olarak sabaha ulaşır; dinini basit bir dünya menfaatine satar."

“Öyle bir zaman gelecek ki, o zaman da bekar kalmak helal olur. Din sahibi kimse ancak dağ başlarına veya tilkilerin başlarını soktuğu yuvalara sığınmakla dinini koruyabilecektir”

''Ehlas/bolluk fitnesi, o, insanların birbirinden kaçması ve haksız yere mallarının alınmasıdır. Sonra nimet fitnesi vardır. Bu fitne benden olduğunu zanneden ama aslında benden olmayan bir adamın ayaklarının altından yayılacaktır.''

"Kişinin en hayırlı malının, peşine takılıp dağ geçitlerini ve yağmur düşen yerleri takip edeceği koyunu olacağı zaman yakındır. Böylece dinini fitnelerden kaçırmış olur."

"Beni İsrail üzerine gelen şeyler, aynıyla ümmetimin üzerine de gelecektir. Öyle ki onlardan aleni olarak annesine gelen olmuşsa, ümmetimden de bu çirkin işi mutlaka yapan olacaktır. Nitekim, Beni İsrail 72 millete (dine, fırkaya) bölünmüştü. Benim ümmetim de 73 millete bölünecektir. Bunlardan bir tanesi hariç hepsi ateştedir.

Bu fırka hangisidir? diye soruldu. "Benim ve ashabımın üzerinde olduğu şeyden ayrılmayanlardır!" buyurdu.

“İleride sağır dilsiz ve kör fitneler olacak.''

Yüce Rabbimiz: ‘'Ey Habibim! Üzülme! Semadan çıkacak ve bütün insanları kapsayacak bir dumanın geleceği günü bekle.'' buyurmaktadır.

Ve El-Fiten'de geçen bir işaret daha vardır:

''...Hz. Nadle: "Ey Züreyb! O hasletlerin ne olduğunu bize haber ver ki onlarla biz dünyamızın gittiğini bilip âhiretimize yönelelim"

Hz. Züreyb:

"Yemeğiniz çoğalınca,

fiyatlar pahalanınca,

hilafetiniz çocuklara geçince,

minberlerinizdeki hatipler köleleriniz olunca,

fakihleriniz idarecilerinize meyledince,

onlara haramları helal kılıp helalları haram kılınca,

onların istedikleri gibi fetvalar verince,

mescidlerinizi süsleyince,

minarelerinizi uzatınca,

mushafîarınızı altın ve gümüşle süsleyince,

Erkekleriniz erkeklerinizle,

kadınlarınız da kadınlarınızla yetinip birbirlerine ihtiyaç duymayınca,

başkalarının ibret alması için masum kimseler öldürülünce,

yağmur yağmayıp kıtlık olunca,

çocuklar öfkeyle dolunca...

İşte bütün bunlar olunca başınıza belalar ve zillet gelir"

Evet, bu hadisler ve işaretlerin hepsi ayrı ayrı ele alınıp üzerinde sayfalarca detay verilecek ifadeler. Ancak, şuan için derdimizi anlattığı düşüncesindeyim. İnsanlık kendi eliyle durumu buraya getirdi. Kurulan sisteme karşı müslümanlarda, isevilerde vs. yeterli mücadeleyi vermedi. Ve sağnak sağnak bela ve felaket vaktine girdik.

Nitekim Hz. Fetih'in bu nokta da çok enfes bir ifadesi var;

''Faiz ayakta durduğu müddetçe toplum ayakta duramaz. Dolayısıyla faizin olduğu yerde salah ve takvadan söz edilemez. Onlar faizin kendilerini yiyip bitirdiğini göremeyecek kadar sarhoşturlar.''

Durum aynen budur.

Açıkça şunu da ifade etmek isterim; Bunu elimizdeki bazı istatistiklere dayanarak söylüyoruz. Şu anda faiz sistemine bulamış birçok yatırımcı ve işadamını takip edip görebilirsiniz.

Şimdiden başlayarak önümüzdeki 7-8 yıl içinde yüzde 80-90 itibariyle çok büyük kayıplar yaşayacaklar. Ve o sarhoşturlar ifadesi o kadar muhteşem bir benzetmedir ki, faize bulaşanlara saatlerce anlatırsınız da yine de ikna edemezsiniz.

Onlara faizin metafiziksel olarak işlediği zehir bal hükmünde olan ve tatlı gözüken bir kazanç ve çıkar ilişkisi içe yerleşmiştir ve asla o şeytani ümidin sahte olduğuna inanmazlar. Kazanacakları zannederler, karlı çıkacakları ümidini taşırlar. Allah'ı yok sayarlar ve aşağıdaki hüsranı yaşayacağı günün geleceğini asla görmezler.

Daha önceki krizi de çok önceden bilen Rickards 2014'den önce şöyle diyordu;

''Yeni kriz para piyasalarından başlayacak ve hızla hisse senetlerine, tahvillere ve emtiaya bulaşacak. Dolar çöktüğünde dolara bağlı piyasalarda çökecek. Panik hızla dünyaya yayılacak... Altının ihtimal fiyatı yükselecek. Avrupa ve Japonya'nın New York'taki depolarda stoklanmış altınlarına el konulacak... Uluslararası para sistemi asla aynı olmayacak... Bunlar spekülasyon değil. Benzerleri daha önce de oldu...''

Evet şuan tarih 2020.

Aynı şekilde ilerliyor...Ki, daha fazlası olacak. Bu cümleler bir felaket tellallığı değil. Aksine bir uyarı ve ümit işaretleri. İlk planda hatamızı kabul edip tövbe etmeliyiz. Parayı Allah'ın emrettiği gibi kullanmalıyız. Kendimize ve çalışan 3.3 milyar rızık peşinde olan insanlığa zulüm etmemeliyiz. Aksi halde Mekke halkının sonu gibi olacak durum. Hatırlayalım Nahl 112'de ne buyuruyordu;

''Allah şöyle bir şehri örnek veriyor: Bu şehir güvenlikli ve huzurluydu; her yerden oraya bol rızık geliyordu. Derken ahalisi Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük etti, Allah da onlara yapıp ettikleri yüzünden genel bir açlık ve korku felâketini tattırdı...''

Evet, Mekke halkı güvendeydi. Zenginleşmiş, durumu çok iyiydi. Nimet içindeydiler. Ama nankörlük ettiler. Ve hüsrana uğradılar. Yine bir dönem Lübnan, Şam, Kahire, İran vs. Ortadoğunun finans ve ticaret merkeziydiler. Ama onlarda Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler. Faizi meşrulaştırdılar,sisteme karşı mücadele eden birileri çıkmadı ve o güçleri günü geldiğinde yok olup gitti. Tıpkı Abbasiler gibi.

Malum olduğu üzere onlar da İslam dünyasında zengin ve hayat standartları yüksek bir devletti. Gerek ellerindeki sermayeleri ve bunu işletme arzuları, gerekse kurdukları fon sistemi sürekli olarak mali piyasayı canlı tutuyordu. Zengin tüccarların cazibe merkeziydi. Ve binbir gece masallarına konu olan saltanatları oldu...

Ama onlar da Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler ve bir süre sonra faize bulaştılar. Nitekim o dönem de bankacılık sistemi kurmaya çalışan Yahudi Cehbezlerden aldıkları faizle borçlanarak onlarda yok olup gittiler.

Bu yok olup gitmeler bazen 100 bazen 200 bazen 300 yıl sonra da olsa geliyor. Er veya geç geliyor. Onlar Allah'a savaş açtılar. Müslümanlarda o savaş açanların sistemine uyarak sistemi devam ettirip suça ortak oldular. Bu sadece faiz de mi..Hayır.

İslam diyor ki mal, para stoku yapma. Yani kendine çalışma. (Şirket stratejisi çok farklı bir mevzu) Müslüman ve kafir ne yapıyor?

Mal, mülk, arsa istifliyor. Parayı sadece kendine saklıyor ama farkında olmadan sonunu hazırlıyor. Nitekim Tevbe 34'de Allah buyuruyor ki; ''Altın gümüş biriktirip Allah yolunda harcamayanları elem veren bir azapla müjdele!''

Allah Resulü sav ise şöyle buyuruyor; ''Mal yığan, stok yapan, kendi menfaatini halkın zararında arayıp piyasa ve pazarı allak bullak eden büyük bir hata içindedir''

Evet, üstteki kısmı daha da açmak için Kureyş Suresinin tefsirine de değinebiliriz ama fazla vaktinizi almak istemiyorum. Konuyu çok uzattığımın da farkındayım, bağışlayın.

Son olarak şunu ifade etmek isterim; Meselelere bütüncül yaklaşarak tüm yönleriyle ele alarak değerlendirmek gerekiyor. Bu makaleyi yazarken, dar vakitlerde de olsa en az 15-20 farklı kaynak, kişi, uzman vs.. araştırma ve görüşme yapıp, kutsal metinleri de elden geçirerek yazmaya gayret ettim.. Olayları değerlendirirken de her daim o hedef içindeyim.

Bunun yıllar boyunca çok faydasını gördüm. Madde,mana,insan,kutsal metinler, sektörlerin farklı boyutları vs...Aksi halde birçok nokta yarım ve eksik kalıyor. Özellikle kutsal metinlerden kopuk yorumlanan her sistemsel süreç kişiyi boşluğa düşeriyor.

Hiçbir kutsal metine inanmayan analizciler bile astrologlara, tarotçulara vs. sormak zorunda kalıyorlar. Zira onlarda biliyor ki varlık akışında kesinlikle görünmeyen bir el var.

Bu kısmı yazma sebebim, yıllar boyunca iş hayatının bazı birimlerinde bulunma fırsatım oldu. Bunların bazıları üst düzey baronların da olduğu mekanlardı. Gördüğüm şu ki, ameli olarak iş hayatında kafirlerden çok daha aşağı bir durumdayız. Yalan, faiz, vergi kaçırma, çalışana zulüm, iş yaparken sahtekarlık vs... Hal böyle olunca da zilletin gelmesi kaçınılmaz bir hal almış durumda.

&

Evet, dünya çok borçlu. İslam ülkelerindeki bireyler şahsi olarak çok daha fazla borçlu. 2000 yılında bankaya kredi borcu olan iş adamlarının, yıl 2020 hala bankaya faiz borçları var. Ve 10-15 yıl içinde ölecek olurlarsa faiz borcuyla ölecekler.

(Şirketlerin halisi ise: Faiz-borç sisteminin getirdiği zalimsel sürecin son noktası: Hem kredi borç ödeyebilme kapasiteleri büyük bir düşüşte, hem de basiretleri kapanmış şekilde hala faiz ile borçlanma amelleri artmaya devam ediyor. Yani bela gelmeden iflah olacakları yok. )  &  Bir diğer nokta; 2015 sonrası başlayan ABD-ÇİN ticari savaşı yeni boyut kazanarak devam edecek. Nitekim 2014'den önce Çin'in temel hedefi şu sözlerde netti: ''Şu andaki uluslararası para sistemi geçmişin ürünüdür.'' (Hu Jintao - Eski Çin Devlet Başkanı)  Nitekim son 6-7 yıldırda doları çökertmek için birçok hamlelerini gerçekleştirdiler. En fazla 5-6 yıl daha direnebilir ABD. Ama Rickards'ın da dediği gibi süreç başladı. Daha fazla direnmesi de çok zor olabilir ve peşine ABD'nin bölünme süreci. Ve bu da tüm dünya için değişim demek.   Zira FED bölge başkanı Neel Kashkari ve Dr. Michael T. Osterholm da geçenler şu ifadeyi kullandı: "Şu ana kadar yaşadıklarımız, önümüzdeki altı ay içinde yaşayacağımız çok daha büyük felaketlerin ısınma turu gibi görünecek."  Evet, dijital dönüşümün başlangıcına yaklaşıyoruz. Yapay zeka/robot çağına selam vereceğiz. Haliyle dünya değişecek. Tam bu nokta da eğer tövbe eder hak üzere hareket eder ve işlerimizi o ölçüde yaparsak, işte o zaman ümitvar olmalıyız.  Zira tüm bu felaketler, kafirlere ve kafir ameli üzere yaşayan: Faiz, zulüm, kul hakkı vs. amelleri olan din mensuplarına gelecek. Tövbe edip zalim sistemi destekleyen amellerden vazgeçen ve hak üzere olanlar ise bu süreçte zirveye güçlenerek çıkacaklar. Ve bu çok az sayıdaki bir gruba nasip olacak. (Nedenini daha önceki makalelerde yazdığımız için detaya girmiyorum)  &  Dharshini'nin dediği gibi; ‘'Davos'taki salonlarda ellerindeki kadehlerle -ipleri elinde tutarak-hepimizin kaderlerini belirleyenlere karşı artık gücümüzü artırma vakti.''  Ve bir soru: Bir savaş ile bu süreç sonlanır mı?  Cevabı birçok kez yazdık. Yine de ümitvar olmak da fayda var.  &&&  KISA BİRKAÇ EKLEME!  2021/2022-2029 dönemi;  Sıkıntılı alan/varlık: (Ülkelere göre farklılıklar gösterebilir)  Borsa,   Bankacılık/değişim,   ABD çöküş/Dolar/resesyon,   Deprem/göktaşı/gökyüzü olayları, (özellikle Elektromanyetik alanlarda son 2 yıldır ciddi bir artış var),  lokanta,   Giyim/mağazalar,  Bankalar (Çöküş sürecindeki en zayıf halka)     Olumlu ve iniş-çıkış alanları:   Eğitim,   Kişiye özel eğitimler,   Uzaktan eğitim ve bağlantılı teknolojik alanlar,   Yazılım (Çok çok çok önemli),   Kripto para,   Blockchain,   Altın,   Gümüş,   Gayr-i Menkul,   Sağlık ve bağlantılı alanlar,   Ev hanımlığı(bağlantılı işler),   Dijital yayıncılık,  Olumlu: (Ülkelere göre değişkenlik gösterebilir)  Tarım,   Toprak,   Arazi,   Gıda,   Depo,  Dijital sahalar/Dijital reform bağlantılar,   Metafizik,   Psikoloji/Ruh,   Yapay Zeka (Çoğu ülke de güç artırma imkanı),   Sosyal medya artırım alanları,   Spor ve bağlantılı alanlar  Rahat durmayacak olanlar:   Trump, Pompeo, Netanyahu (aynı ekip devam edecek), Çin… (Devamı gelecek)  Mücadele:   -ABD, AB, İngiltere kendi içlerinde olan bazı gruplarla mücadele etmeye başladı. Bu artarak devam edecek. (Jeffery Epsiten'in kurduğu düzene karşı yapılan hamle küçük bir örnek)  -Face, Amazon ve benzerlerinin tekelleşmesini önlemek adına atılacak/atılması gerekenler.  Yapılabilecekler: Kısaca birkaç tane;   -Sabır  Sabır ilgili okuduğumuz veya okunabilecek onlarca makale olduğu için mevzunun detayını onlara havale ediyorum. Tek bilmemiz gereken: Şuan varlık alemi SABIR evresine girdi. Bir anlamda SABIR ÇAĞI. Varlık, ‘'SABREDECEKSİNİZ'' diyor. Zira, toprağa kötü davrandık, zamana kötü davrandık, rızka nankörlük ettik, dostluğa kötü davrandık. Şimdi ise her önümüze gelene küfür hakaret vs… Tahammül kalmadı. O zaman öğrenene kadar sabretmeyi öğreneceğiz.  SABIR meselesi bir metafiziksel süreç, strateji ve kişisel dönüşüm olarak ele alınırsa çok daha kolay devam edebilir hayat.  Nitekim Allah Resulü sav buyuruyor ki;  "Ma'rufa sarılın, münkerden de kaçının!   Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin(selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahade edersen, o zaman kendine bak.   İnsanlarla uğraşmayı bırak. zira (bu safhaya gelince) arkanızda SABIR günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir.' (Ebu Davud)     -Borçları Terk  Eğer zerre borçlardan kurtulma imkanı var ise, gerekirse mal mülk satıp borçları kapatarak 2021'e girmek gerek. Aksi halde ödemesi çok daha zor olacak. Ve asla nokta kadar borçlanmadan planlama üzere hareket etmek gerek.  -Başkaları için birşeyler yapmak   Eğer başkaları için birşeyler yapılmaz ise ateş herkese dokunacak. Zira sistemde savaş ve yağma enerjisi var. Umarım artık görenlerin sayısı çoğalır ve harekete geçer. Bu meselenin metafiziksel yönüde ayrı bir makale...(İbn-i Arabi ve Gazali'nin konuyla ilgili yaklaşımlarına bakılabilir)  -Değişim  Değişimden korkmamak gerek. Hatta ona isteyerek gitmek gerek.  Eğer değişmez veya değişime direnirsek veya korkarsak, süründürülerek dahi olsa değişim öğretilecek ve değişeceğiz. Bu dönem, zayıflar, güçsüzler, sistemin kaybedenleri için bir nimet, bir lütuf, bir fırsat.   Rızık, ataletten kurtulmak, değişim dönüşüm ve tekamül için verilmiş bir değişim aracı. Onu putlaştıranların geldiği nokta ortada. Ve son 150-200 yılda ilk kez bu duruma geldiler. Rabbim değerlendiren o müjdelediği kullarından eylesin.   Bu nokta da her sabah düzenli tefsir ve hadis takibini yıllarca devam ettirilmesini haddim olmayarak tavsiye etmek isterim. Özellikle her sabah düzenli.  Bazen günümüzü, bazen yıllarımızı, bazen hayatı veya hayatımızı yorumlama ve karar verme noktasında çok enfes işaretler veriyor.   Eğer varlığı/zamanı da okuyarak götürebilirsek kısır döngüye düşmeden tekamül noktalarını görme fırsatını yakalayacağımızı düşünüyorum.  &  Makaleyi bu noktaya kadar okuyup tamamlayan tüm büyüklerimize ve arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Zira çok uzadığının farkındayım. Bağışlayın vaktinizi aldım...Rabbim okuyan, okumayan herkese bol şifa ve bereketler ihsan etsin.  &&&  Not: Bu makalemiz diğer makalelerle bir bütün olarak değerlendirildiğinde belki bir fikri katkı sunabilir. Bunun dışında bir iddiamızın olmadığını da eklemek etmek isterim. blog@rapolat.com

(Şirketlerin halisi ise: Faiz-borç sisteminin getirdiği zalimsel sürecin son noktası: Hem kredi borç ödeyebilme kapasiteleri büyük bir düşüşte, hem de basiretleri kapanmış şekilde hala faiz ile borçlanma amelleri artmaya devam ediyor. Yani bela gelmeden iflah olacakları yok. )

&

Bir diğer nokta; 2015 sonrası başlayan ABD-ÇİN ticari savaşı yeni boyut kazanarak devam edecek. Nitekim 2014'den önce Çin'in temel hedefi şu sözlerde netti: ''Şu andaki uluslararası para sistemi geçmişin ürünüdür.'' (Hu Jintao - Eski Çin Devlet Başkanı)

Nitekim son 6-7 yıldırda doları çökertmek için birçok hamlelerini gerçekleştirdiler. En fazla 5-6 yıl daha direnebilir ABD. Ama Rickards'ın da dediği gibi süreç başladı. Daha fazla direnmesi de çok zor olabilir ve peşine ABD'nin bölünme süreci. Ve bu da tüm dünya için değişim demek.

Zira FED bölge başkanı Neel Kashkari ve Dr. Michael T. Osterholm da geçenler şu ifadeyi kullandı: "Şu ana kadar yaşadıklarımız, önümüzdeki altı ay içinde yaşayacağımız çok daha büyük felaketlerin ısınma turu gibi görünecek."

Evet, dijital dönüşümün başlangıcına yaklaşıyoruz. Yapay zeka/robot çağına selam vereceğiz. Haliyle dünya değişecek. Tam bu nokta da eğer tövbe eder hak üzere hareket eder ve işlerimizi o ölçüde yaparsak, işte o zaman ümitvar olmalıyız.

Zira tüm bu felaketler, kafirlere ve kafir ameli üzere yaşayan: Faiz, zulüm, kul hakkı vs. amelleri olan din mensuplarına gelecek. Tövbe edip zalim sistemi destekleyen amellerden vazgeçen ve hak üzere olanlar ise bu süreçte zirveye güçlenerek çıkacaklar. Ve bu çok az sayıdaki bir gruba nasip olacak. (Nedenini daha önceki makalelerde yazdığımız için detaya girmiyorum)

&

Dharshini'nin dediği gibi; ‘'Davos'taki salonlarda ellerindeki kadehlerle -ipleri elinde tutarak-hepimizin kaderlerini belirleyenlere karşı artık gücümüzü artırma vakti.''

Ve bir soru: Bir savaş ile bu süreç sonlanır mı?

Cevabı birçok kez yazdık. Yine de ümitvar olmak da fayda var.

&&&

KISA BİRKAÇ EKLEME!

2021/2022-2029 dönemi;

Sıkıntılı alan/varlık: (Ülkelere göre farklılıklar gösterebilir)

Borsa,

Bankacılık/değişim,

ABD çöküş/Dolar/resesyon,

Deprem/göktaşı/gökyüzü olayları, (özellikle Elektromanyetik alanlarda son 2 yıldır ciddi bir artış var),

lokanta,

Giyim/mağazalar,

Bankalar (Çöküş sürecindeki en zayıf halka)



Olumlu ve iniş-çıkış alanları:

Eğitim,

Kişiye özel eğitimler,

Uzaktan eğitim ve bağlantılı teknolojik alanlar,

Yazılım (Çok çok çok önemli),

Kripto para,

Blockchain,

Altın,

Gümüş,

Gayr-i Menkul,

Sağlık ve bağlantılı alanlar,

Ev hanımlığı(bağlantılı işler),

Dijital yayıncılık,

Olumlu: (Ülkelere göre değişkenlik gösterebilir)

Tarım,

Toprak,

Arazi,

Gıda,

Depo,

Dijital sahalar/Dijital reform bağlantılar,

Metafizik,

Psikoloji/Ruh,

Yapay Zeka (Çoğu ülke de güç artırma imkanı),

Sosyal medya artırım alanları,

Spor ve bağlantılı alanlar

Rahat durmayacak olanlar:

Trump, Pompeo, Netanyahu (aynı ekip devam edecek), Çin… (Devamı gelecek)

Mücadele:

-ABD, AB, İngiltere kendi içlerinde olan bazı gruplarla mücadele etmeye başladı. Bu artarak devam edecek. (Jeffery Epsiten'in kurduğu düzene karşı yapılan hamle küçük bir örnek)

-Face, Amazon ve benzerlerinin tekelleşmesini önlemek adına atılacak/atılması gerekenler.

Yapılabilecekler: Kısaca birkaç tane;

-Sabır

Sabır ilgili okuduğumuz veya okunabilecek onlarca makale olduğu için mevzunun detayını onlara havale ediyorum. Tek bilmemiz gereken: Şuan varlık alemi SABIR evresine girdi. Bir anlamda SABIR ÇAĞI. Varlık, ‘'SABREDECEKSİNİZ'' diyor. Zira, toprağa kötü davrandık, zamana kötü davrandık, rızka nankörlük ettik, dostluğa kötü davrandık. Şimdi ise her önümüze gelene küfür hakaret vs… Tahammül kalmadı. O zaman öğrenene kadar sabretmeyi öğreneceğiz.

SABIR meselesi bir metafiziksel süreç, strateji ve kişisel dönüşüm olarak ele alınırsa çok daha kolay devam edebilir hayat.

Nitekim Allah Resulü sav buyuruyor ki;

"Ma'rufa sarılın, münkerden de kaçının!

Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin(selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahade edersen, o zaman kendine bak.

İnsanlarla uğraşmayı bırak. zira (bu safhaya gelince) arkanızda SABIR günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir.' (Ebu Davud)



-Borçları Terk

Eğer zerre borçlardan kurtulma imkanı var ise, gerekirse mal mülk satıp borçları kapatarak 2021'e girmek gerek. Aksi halde ödemesi çok daha zor olacak. Ve asla nokta kadar borçlanmadan planlama üzere hareket etmek gerek.

-Başkaları için birşeyler yapmak

Eğer başkaları için birşeyler yapılmaz ise ateş herkese dokunacak. Zira sistemde savaş ve yağma enerjisi var. Umarım artık görenlerin sayısı çoğalır ve harekete geçer. Bu meselenin metafiziksel yönüde ayrı bir makale...(İbn-i Arabi ve Gazali'nin konuyla ilgili yaklaşımlarına bakılabilir)

-Değişim

Değişimden korkmamak gerek. Hatta ona isteyerek gitmek gerek.

Eğer değişmez veya değişime direnirsek veya korkarsak, süründürülerek dahi olsa değişim öğretilecek ve değişeceğiz. Bu dönem, zayıflar, güçsüzler, sistemin kaybedenleri için bir nimet, bir lütuf, bir fırsat.

Rızık, ataletten kurtulmak, değişim dönüşüm ve tekamül için verilmiş bir değişim aracı. Onu putlaştıranların geldiği nokta ortada. Ve son 150-200 yılda ilk kez bu duruma geldiler. Rabbim değerlendiren o müjdelediği kullarından eylesin.

Bu nokta da her sabah düzenli tefsir ve hadis takibini yıllarca devam ettirilmesini haddim olmayarak tavsiye etmek isterim. Özellikle her sabah düzenli.

Bazen günümüzü, bazen yıllarımızı, bazen hayatı veya hayatımızı yorumlama ve karar verme noktasında çok enfes işaretler veriyor.

Eğer varlığı/zamanı da okuyarak götürebilirsek kısır döngüye düşmeden tekamül noktalarını görme fırsatını yakalayacağımızı düşünüyorum.

&

Makaleyi bu noktaya kadar okuyup tamamlayan tüm büyüklerimize ve arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Zira çok uzadığının farkındayım. Bağışlayın vaktinizi aldım...Rabbim okuyan, okumayan herkese bol şifa ve bereketler ihsan etsin.

&&&

Not: Bu makalemiz diğer makalelerle bir bütün olarak değerlendirildiğinde belki bir fikri katkı sunabilir. Bunun dışında bir iddiamızın olmadığını da eklemek etmek isterim.

Rauf Atilla Polat

blog@rapolat.com

Önceki
Önceki

Bir ‘DATA’ hikayesi' ve Kendi Baronlarımızı/Firavunlarımızı çıkarırken!

Sonraki
Sonraki

Corona ve Strateji