Dijital Beyin Sistemi Nasıl Oluşturulmalı?

Asırlar önce yaşamış Seneca şöyle diyor: "Varacağı limanı bilmeyen bir yelkenli için hiçbir rüzgar elverişli değildir."

Gündem’e konuşan Alaton ise şu eklemeleri yapıyor: ‘‘Önceden planlanmamış bir hayat, akıntıda sürüklenen bir sandala benzer. Akıntı seni götürecek yerde, sen hayatına sahip çık ve hayatına sen yön ver. Geçmekte olan zamanın geri gelmeyeceğini hatırdan çıkarma. Önemli olan, ne kadar uzun yaşadığımız değil, nasıl yaşadığımızdır. Hayatın zenginliklerine fazla gecikmeden kavuşabilmek için, onları görebilmek gerekir. Sen bak ve gör... O zaman göreceksin ki bu sana başka bir dünyanın kapılarını açacak ...’’

Klasik cümleler diyebiliriz. Ancak dijital çağda bu sistemin kurulmasının önünde ciddi engeller var. Daha önce birçok kez o meselelerin üzerinden paylaşımlarımız olduğu için o kısmı geçiyorum. Burada direkt kişisel sistem üzerinde duracağım.

Yaşadığımız dijital hayat biçimini sistemimize entegre etmez, planlı ve stratejik bir hale getirmezsek, hayat akışında yeni döneme dair birçok tıkanıklıklar yaşama riskimiz giderek artıyor.

Bu noktada hem Dijital Beyin Odaklı Zaman Yönetimi ve Odaklanma Eğitimi ile hem de paylaştığımız içeriklerle bu noktada kendini geliştirmek isteyenlere yardımcı olmaya devam ediyoruz. Ancak şu var ki, bu meselenin yaygınlaştırılması aciliyet iktiza ediyor.

Yapay zeka devrimi ile birçok aile ve çocuğun fosilleşme oranı artırıyor.

Ev hanımlarından, dağdaki çobana kadar, yani elinde telefon olan her insanın kurması gereken bir sistemden bahsediyoruz.

Durumun vehametini anlamak için misal şunu hemen test edebilirsiniz:

Gün içerisinde 3-4 saatini telefonda geçiren kendinize veya ailenizden ya da arkadaşlarınızdan birine şu soruyu sorun:

‘‘Dün telefonda vakit geçirdiğin 2-4 saat içerisinde bana öğrendiğin 5 şey söyle…’’

Emin olabilirsiniz. Yüzde 90 cevap yok.

İşte bu durum fosilleşmeye doğru gittiğimizin kanıtlarından biridir. Çünkü, her gün için o 4 saat hayatımızda yok. Yani ayda 120, yılda 1440, 20 yılda 28.800 saat çöp. Bu 20 yılda 1200 gün demek. Ortalama 3 yıl.

20 yaşından sonra teknolojiyi hatına sokan biri 80 yaşında ölecek olsa, sadece dijitalde geçirdiği 12 yılı çöp olarak tamamlamış olacak. Ki, diğer israf zamanlarını saymıyorum.

İşte bu noktada dijital bir sistem kurmak tüm hayat noktalarına etki ettiği için bu zaruretten kaçmak büyük bir hayati hatadır.

Bu noktada Written Advocate diyor ki; ‘‘Kişisel bilgi yönetim sistemi günümüzün bilgiye doymuş dünyasında birkaç nedenden dolayı çok önemlidir.

- Öğrenme ve Büyüme: Bilginizi aktif bir şekilde yöneterek, bilgiyi öğrenme ve tutma olasılığınız artar.

- Yaratıcılık ve Yenilik: Farklı bilgi parçalarını birleştirerek yeni fikirlere ve içgörülere yol açmanıza yardımcı olur.

- Güçlendirme: İyi organize edilmiş bir sistemle, bilgi için dış sistemlere ve insanlara daha az bağımlı olursunuz. Kendine güvenir ve güçlenirsin.’’

Bu noktada yapılması gereken ilk adım dijital bir sistem kurmak. Yani ikinci bir beyin.

E. Kingston’unda dediği gibi, ikinci beyin kavramı biraz karmaşık görünebilir. Ancak meseleyi aktif olarak kullanmaya başladığınızda çok rahat ve verimli bir sistem olduğunu fark etmiş oluyorsunuz.

Mevzunun özünde bilgiyi organize etme ve sistemli şekilde yaşam formatı haline getirmek var. Ve bunu yaparkende çeşitli platformları stratejik olarak kullanıyorsunuz.

Bu sistem bir akademisyen içinde zaruri bir ihtiyaç, bir ev hanımı veya bir bilim adamı, yahut bir çiftçi vs. içinde ihtiyaç. Zira, cep telefonları dağda taşta her yerde çekiyor. Ve herkes sosyal medya, whatsapp, telegram, signal vs. kullanıyor. Bir anlamda kaçış yok.

İkinci -dijital- beynin amacı, fikirleri sahip olduğunuz gibi yazmak ve onları harici olarak depolamaktır. Bunu yaparken teori, yaratıcılık ve üretkenlik için daha fazla alan bırakmanızdır.

Yani elinizdeki telefonda veya bilgisayarınızda geçirdiğiniz heran artık bir kayıp değil, sisteminizde kullanacağız bir plan haline geliyor. Bir anlamda şimdiyi ve geleceğinizi inşa ediyorsunuz. Hatta ailenizin ve çocuklarınızın geleceğini. Eğitimden sadece bir parçasını yakın aile dostlarımdan bir kaçına öğrettikten sonra, birçoğu o sistemle büyümeye başladılar. Zira, olay çok basit.

Advocate’nin dediği gibi basit başlayın: ‘‘Basit başlayın, mükemmelliği hedeflemeyin. Çünkü sisteminiz, ihtiyaçlarınız değiştikçe değişerek esnek ve uyarlanabilir olmalıdır. Ve başkalarının etkisinde kalmayın, zamana yatırım yapın.’’

Eğer sabırlı olursanız hayatınızda çok şeyin değişeceğini Allahın izniyle garanti edebilirim.

İyi bir anne,

İyi bir baba,

İyi bir iş insanı,

İyi bir hatip,

İyi bir vaiz,

İyi bir yazılımcı,

İyi bir ev hanımı ve ev erkeği,

İyi bir evlat,

İyi bir şirket,

İyi bir mühendis, doktor, çoban, yazılımcı, reklamcı, esnaf vs…

Ne iş yapıyorsanız yapın sistemi kurduktan sonra Rabbimizin yardımı ile hayatınız değişecektir.

Denk geldiğiniz tüm bilgileri sisteminize kategoriler halinde yerleştirerek bir bilgi yönetim sistemi kurmaya başlıyorsunuz. Bilgiye tekrar geri dönmedeki verimliliği ve doğruluğu artırarak ilerlemek büyük önem arz ediyor. Ve kendi Wikipedia ve Google’ınızı, hatta belli ölçüde kendi ChatGPT’nizi kurmaya başlıyorsunuz.

Günlük, aylık, yıllık vs. görev, ev yönetiminden tutun da, aile, iş, film, kitap, ev, temizlik, bilimsel akademik çalışmalar vs. projelerinizin her safhasında bilgiyi ve işleri yönetebilir hale getiriyorsunuz.

Kurduğunuz bu dijital beyin, belirli bir miktarda beyin alanını boşaltacağı için, beynimiz, zamanımız, enerjimiz vs.. yapılacaklar listelerini, projeleri vs. takip etmek, araştırarak vakit harcamak vs. yerine tamamen düşünmeye odaklanma ve eyleme geçmek için hazır hale gelmiş oluyor.

Ne yazık ki para basma/bankadan çekilen kredi(para) hırsızlıklarının sonucu olarak artan enflasyonlar nedeniyle, toplumların son yıllarda daha çok çalışması gerekiyor.(Böyle giderse çocuklarımız bizlerden daha çok çalışmak zorunda kalacaklar.) Ve bu doğrultuda çözüm üretmekten başka seçeneğimiz yok.

O yüzden geç olmadan zaman yönetimi ve dijital beyin, hayata entegre edilerek bir yaşam formu haline gelmek zorunda.

Yazar Newport’unda dediği gibi, ‘'Yeni dönemde üretmezseniz artık başarılı olamazsınız; ne kadar zeki ve yetenekli olduğunuzu hiçbir önemi yok.''

Ve Harari cümleyi tamamlıyor: ''...Değişim olmazsa 21.yy’da uzun yıllar budala bir fosil gibi kalabilirsiniz”

Evet, toplum henüz fosil olacağını düşünmüyor. Oysa yeni teknolojilerle birlikte tek bir alanda uzmanlık artık yeterli değil. Yapay zeka ve makinalar hali hazırdaki meslekleri yok etmeye başladı. Hatta evlere robotların girmesi ile birlikte, evlilik-aile anlayışı dahi çok farklı bir formata dönüşebilir. (Zira erkek veya kadın, artık yemek, bulaşık, çamaşır vs.. gibi şeyler yapma işlemleri tamamen ortadan kalkacak. Yani ihtiyaçların tamamen robot ile karşılandığı bir dünyada mesele artık ya takva ya fosil olarak ilerlemek üzere devam edecektir.)

Evet, robotların ilk etkisini yıllar önce zaten görmeye başlamıştık. 1980 yılında ABD’deki Parkdale Mills fabrikasında 2000 kişi çalışırken 2013 yılına gelindiğinde bu sayı 140 işçiye düşmüştü. Otomasyon ve sonuç.

Çin gibi, insanların köleleştirilerek çalıştırıldığı bir ülkede bile 1995-2002 arasında imalat alanında yüzde 15 gibi bir rakam robotların alanına kaydı. Yani 16 milyon insan demek. (Köle zulmü görenler için bir anlamda sevindirici) Diğer yandan bu insanlar ne iş yapacak? sorusu ortaya çıkıyor. Malum 16 milyonu yeni sisteme entegre etmek göründüğü kadar kolay değil. İnternetin keşfinden çok daha farklı bir dönemdeyiz.

Benzer çokça örnek verilebilir. Bu konuda, daha önce tavsiye ettiğim Martin Ford’un Robotların Yükselişi kitabına da bir bakabilirsiniz.

Sistemin özüne dönersek, Charles Eames’ında dediği gibi, "Sonunda her şey birbirine bağlanır - insanlar, fikirler, nesneler. Bağlantıların kalitesi, kendi başına kalitenin anahtarıdır.”

Dijital beyin dediğimiz meselenin özü de bu.

Her insanın kendi kişisel yaşam stratejisini oluşturmalı. Bunun için yapılabilecek ve uygulanabilecek onlarca uygulama ve metod var.

İkinci beynin fikir mimarlarından T. Forte bu noktada önemli bir tesbitte bulunuyor:

“Mesleki başarınız ve yaşam kaliteniz, doğrudan etrafınızdaki bilgileri yönetme yeteneğinize bağlıdır. Şimdi, bilmemiz gereken her şeyi depolamak için "kafamızı kullanamayacağımızı" ve hatırlama işini teknolojiye devretmeyi kabul etmenin zamanı geldi."

Misal, geçen yıl diyelim ki, 60 kitap okuduk. Veya 200 civarı makaleyi bitirdik. Ayrıca 200 civarıda bilgi videoları izledik.

Şimdi soru şu: 450 civarı tükettiğimiz bu kadar bilgiden geriye bize kalan nedir?

O güzel bilgiler şu an nerede? Arşivimizde mi yoksa o bilgi ve saatler kaybolup gittiler mi?

Ne yazık ki o bilgilerin bilinçaltımızdan ortaya çıkma ihtimali de oldukça düşük oluyor. Ve daha hazin olan üç adım ilerlememiş ve iki günü eşit olan ziyandadır hüznünü yaşamış olacağız.

Tüm bunların olmaması için, kendimize bir dijital sistem kurmak için geç kalmış sayılmayız. Zira sistemi yönetenler bu yöntemleri en yüksek mertebede kullanıyorlar. Ve verimlilikleri zirve yapmış durumda.

Öğrenme uzmanı Daisy Christodoulou açıklıyor:

"Uzun süreli belleğimiz, işleyen bellekle aynı sınırlamalara sahip değil. Binlerce bilgiyi depolama kapasitesine sahiptir. Bu, çalışma belleğinin sınırlamalarını birçok şekilde aldatmamıza izin veriyor.”

Yani beynimizi tam performans ile kullansak, aslında bu tür sistemler bir zorunluluk içermezdi. Ancak, nöron bağlarındaki kopukluklara neden olan onlarca problem var. Cep telefonları, dikkat dağıtıcılar, reklamlar, abur cubur bilgiler, videolar..Kısacası malayaniyat…vs.

İşte bu noktada öğrendiğimiz her şeyin arasında bağlantılar kurarak bir düşünce sistemi geliştirmemiz gerekiyor. Ve bunuda dijital ile entegre ederek yapmak zorundayız.

Bir anlamda hatırlamak istediklerimizi uzun süreli belleğimize aktarmak için aralıklı tekrara ihtiyaç var. Çoğu bilim adamları aynı fikirde:

"Tekrarlanan hatırlama, hafızanın beyinde tutarlı bir temsil halinde konsolide olmasına ve bilginin daha sonra geri alınabileceği nöral yolları güçlendirmeye ve çoğaltmaya yardımcı oluyor…"

Yazar Keiffenheim ise farklı bir tavsiye daha bulunuyor:

‘‘(Hayatınızı-bilgilerinizi yönetirken) Dijital bilgi kartları oluşturun. Sonsuza kadar aklınızda tutmak istediğiniz herhangi bir şey için bir soru ve buna karşılık gelen bir yanıt girin. (İpucu: Bunu bilmenin hayatınızın yaklaşık 5-7 dakikasına değip değmeyeceğini kendinize sorun çünkü bir şeyi sonsuza kadar hatırlamak için bir bilgi kartı görmeniz gereken süre bu kadardır).Beyninizle gerçekleri öğrenmenin amacı rastgele tek bir gerçeği ezberlemek değil, sınırlı kısa süreli hafıza kapasitenize güvenmenize gerek kalmadan her türden sorunu çözmenize yardımcı olacak binlerce bilgiyi öğrenmektir.’’

Yani sistemi kurmak için mesele aslında çok basit. Elin’in dediği gibi ‘basitçe fikirleri sahip olduğunuz şekliyle yazmak ve onları harici olarak depolamaktır. Bunu yaparken teori, yaratıcılık ve üretkenlik için daha fazla alan bırakmanızdır.’

Evet, bu kadar basit bir sistemi kurduğumuzda ve zaman yönetimi ile entegre ettiğimizde tüm hayat akışımız değişecektir. Enazından hem kendi hayatımda hem de sistem eğitimi alan arkadaşlarda gördüğüm değişim bu oldu.

Nesslabs

NASIL YAPILABİLİR?

Küçük bir örnekle gidelim.

Bir not uygulaması seçiyorsunuz.

Bunlar Notion, Craft, Obsidian, Tana vs. gibi herhangi bir uygulama olabilir. Burada önemli olan nokta kendi mizacınıza uygun olanı seçmeniz. Ve kişisel olarak eğer ihtiyaç varsa birde görev uygulaması belirliyorsunuz. Todoist, Things3, Noteplan3, Sunsama, Akiflow, Google Task vs… gibi birisi olabilir.

Ve birde takvim. Google takvim, Amie, Apple takvim. Ya da bu yazdığım uygulamalar içerisindeki takvimlerle ilerleyebilirsiniz.

İkinci adım olarak, seçtiğiniz not uygulamasında, kurduğunuz sistem üzerine fikirlerinizi, düşüncelerinizi, notlarınızı ve daha fazlasını çeşitli kaynaklardan yerleştirmeye başlayabilirsiniz.


Bu bilgiler videolar, makaleler, sohbetler, e-postalar, araştırma veya başka herhangi bir kaynak kaynaktan gelebilir. Sisteminize yeni fikirler ve düşünceler eklerken, bunları etiketleyebilir, kategorize edebilir ve ilerlemenizi izlemek için onlara notlar veya ek kaynaklar yazabilirsiniz.

Dijital üretkenlik sisteminizi inşa etmeye devam ederken, notlarınızı ve fikirlerinizi düzenli olarak gözden geçirebilir, bunları geliştirebilir ve daha fazlasını ekleyebilirsiniz.

Böyle bir sistemle, düşüncelerinize, fikirlerinize ve araştırmalarınıza istediğiniz zaman kolayca erişebilirsiniz, bu da onları bulmayı ve gözden geçirmeyi kolaylaştırır.

Buradaki ince nokta asla unutulmamalı. Kitap okuma alışkanlığınız olmayabilir, faydalı videolar vs. de izleyemiyor olabilirsiniz.

Yani üretken bir insan olmayabiliriz. Ama bu hayatı yaşıyorsak ve hala daha cesetleşmemişsek, muhakkak hayatımızda yeni bir bilgiye, söze, anlatıya vs. denk geliyor olmalıyız.

Ayrıca, herhangi bir şirketi yönetiyor veya o şirkette bir çalışansak, yani nefes alıp veriyorsak, bu sistemi hayatımıza tamamen entegre edebiliriz.

Misal;

İzlediğiniz ve izleyeceğiniz filmleri,

Şirket görev yönetimlerini,

Haftalık yemek listenizi,

Aylık, yıllık gezilerinizi,

Çocuğunuzun gelecek planlarını,

Eşinizin ve sizin gelişim aşamalarını,

Whatsapp, Telegram vs. gruplarda paylaşılan bilgi, yazı, linkleriniz…

Yani tamamen herşeyi kategorize ederek hayatınızı şekillendirebilirsiniz.

Peki bu sistem size kısaca ne kazandıracak?

1. Verimli bilgi organizasyonu: Fikirlerimizin, öğrendiklerimizin ve deneyimlerimizin yapılandırılmış bir kaydını tutarak, gerektiğinde bilgilere hızla erişebilir ve önemli ayrıntıların unutulmasını önlemiş olacağız.

2. Geliştirilmiş karar verme: İyi organize edilmiş bir bilgi havuzuyla, karar verirken seçeneklerimizi daha iyi analiz edip değerlendirebilir, bu da daha bilinçli ve etkili seçimler yapmamızı sağlayacak.

3. Artan üretkenlik: Dijital beyin, bilgi aramak için harcanan süreyi azaltarak daha üretken olmamıza yardımcı olarak daha önemli görevlere odaklanmamızı sağlayacak.

4. Yaratıcılığı teşvik etmek: Fikirleri kaydetmek ve bağlamak için bir alana sahip olarak, kavramları yeni ve yenilikçi yollarla birleştirerek üretkenliğimizi bir üst seviyeye çıkaracak.

5. Geliştirilmiş iletişim: Fikirlerimizin ve bilgimizin açık ve düzenli bir kaydıyla, fikirlerimizi açık ve tutarlı bir şekilde sunabildiğimiz için başkalarıyla daha etkili iletişim kurabileceğiz.

6. Verimli işbirliği: Dijital beynimizi ailemizle, meslektaşlarımızla veya iş birliği yaptığımız kişilerle paylaşarak, aynı bilgi ve kaynaklara erişerek birlikte daha verimli ve etkili bir şekilde çalışabilecek ve ortaya sistemli bir birliktelik ortaya çıkacak.

Özetle, dijital beyin sistemi;

Karar vermeyi,

Aileyi bütünleştirmeyi,

Üretkenliği,

İletişimi,

Kişisel gelişimi,

Maneviyatı,

Ve işbirliğini geliştirmek için her türlü adım atmamızı kolaylaştırarak bir üst seviyeye çıkaracak.


Önceki
Önceki

‘‘Cevabı olmayan sorular sormayın, hoşunuza gitmeyebilir”

Sonraki
Sonraki

Anlamı Değiştiren Teknolojik Devrim