''İpotek, Faiz Getiren Bir Kredidir''

Unsplash

‘‘Bu seride@Akurucan Kurucan, bu borçlanmanın banka tarafından faizli bir işlem olarak değerlendirilmesine bakılmaksızın, esasta İslami yönü olan borçtan kaynaklanan vade farkı olarak değerlendirilmesini söylüyor. Yani banka faiz alsa da, bizim onu faiz olarak göremeyebileceğimizi belirtiyor.

Kurucan bankanın mülkün gerçek sahibi olduğu, dolayısı ile bu sahiplik üzerinden bankanın evin satışında uzun vadede bir fiyat farkı koyabileceğini, bunun da Islami açıdan caiz olduğunu söylüyor.

Bu konulara gelecek itirazlara bakalım:

Burada önümüze belirlenmesi gereken bir sorun çıkmaktadır. Gerçekten banka eve sahip oluyor mu, yoksa finansal aracılık mı yapıyor? Yani banka size teminatta mı bulunuyor, yoksa kendi mülkünü mü size satıyor?

a. Banka evin gerçekte sahibi mi?

Eğer bir insan kendi mülkünü size satıyorsa, evet uzun ödeme koşulu ile vade farkı koyabilir(bu konuda da işlemin caiz olup olmadığına dair kriterler var). Lakin bankanın belirtilen şartlarda evin asli sahibi olup olmadığının araştırılması gerekir.

Atılan adımlara odaklansak bile, banka borçluyu kendisi için bir ev satın alması için görevlendirmiyor. Banka özellikle evin kendisiyle ilgilenmiyor. Sadece ev için, vermek üzere olduğu kredi için iyi bir teminat oluşturacak değere sahip olunmasını önemsemektedir.

Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse: bir değerlendirme raporu oluşturmak ile evi gerçekten kullanmak üzere satın almak amacıyla tam bir araştırma ve yüz yüze ziyaret gerçekleştirmek arasında büyük bir fark vardır.

Ekrem en-Nedvi bir ev almaya zaruret nazarı ile bakmasına rağmen(zaruret konusu da tartışmalıdır), ilk zaruri evin haricinde işin ticaretinin yapılabileceğini, Kurucan gibi düşünen bir akademisyene şöyle bir itirazda bulunmuştu:

Zaruret/ihtiyaç hallerinde, bu haller devam ettiği ve haram olan şey istenmediği sürece, caiz olmayan (haram) şeyler caiz (helal) hale gelebilir. Kur'an'da yer alan en bariz örnek yiyeceklerdir: haram yiyeceklerden başka alternatifin bulunmadığı büyük açlık zamanlarında yiyecek helal olur. Ancak, bu izin kesinlikle zorunluluk süresi içindir ve zorunluluktan kurtulmak için her türlü çaba gösterilmelidir.

Müslümanların ekonomik hayatı etkileme gücüne sahip olmadıkları ve gayrimüslimlerin kanun ve geleneklerine boyun eğmek zorunda kaldıkları çağdaş toplumlarda, birçok âlim, bir kişinin ailesine barınak sağlamak amacıyla faizli kredi almasının caiz olduğu görüşünü desteklemiştir.

Ticaret yapmak, örneğin ev alıp satmak veya kâr amacıyla kiralamak üzere ev satın almak için böyle bir kredi almak caiz değildir. Bildiğim kadarıyla, faizle borç para verme veya alma konusundaki genel kuraldan ipotekleri muaf tutabilecek, geçmişte veya günümüzde geçerli bir argüman yoktur. Paranın kiraya verilmesinin yasaklanmasının nedenleri iyi bilinmektedir: 1- para, kâr amacıyla kiraya verilmesi caiz olan bir mülk değildir.

940 milyar Avro olarak tahmin edilen ciddi bankacılık değer düşüklüğü ile karşı karşıya kalmıştır. Ocak 2018 itibariyle, ABD kurtarma fonları, kredi faizleri dikkate alındığında, hükümet tarafından tamamen geri alınmıştır. Çeşitli kurtarma tedbirleri nedeniyle toplam 626 milyar dolar yatırım yapılmış, borç verilmiş ya da hibe edilmiş, 390 milyar dolar ise Hazine'ye iade edilmiştir.

Hazine, kurtarma kredilerinin faizinden 323 milyar dolar daha kazanmış ve Ocak 2021 itibariyle 109 milyar dolar kar elde etmiştir.26-Krizin unsurları ilk olarak 2007 yılında daha görünür hale gelirken, Eylül 2008'de birkaç büyük finans kuruluşu çökmüş, işletmelere ve tüketicilere kredi akışında önemli kesintiler yaşanmış ve ciddi bir küresel durgunluk başlamıştır.

Krizin pek çok nedeni vardı ve yorumcular finans kuruluşlarını, düzenleyicileri, kredi kurumlarını, hükümetin konut politikalarını ve tüketicileri farklı düzeylerde suçluyorlardı.İki yakın neden, subprime kredilerdeki artış ve konut spekülasyonundaki artıştı.

Belirli bir yıl içinde verilen düşük kaliteli subprime ipoteklerin yüzdesi 2004'ten 2006'ya kadar tarihsel olarak %8 veya daha düşük bir aralıktan yaklaşık %20'ye yükseldi, ABD'nin bazı bölgelerinde bu oran çok daha yüksekti.

Bu subprime ipoteklerin yüksek bir yüzdesi, örneğin 2006'da %90'dan fazlası, zaman içinde artan bir faiz oranına sahipti. Konut spekülasyonu da artmış, yatırımcılara (yani birincil konutlar dışında ev sahibi olanlara) verilen ipoteklerin payı 2000 yılında yaklaşık %20 iken

2006-2007'de yaklaşık %35'e yükselmiştir. Yatırımcıların, birinci sınıf kredi notuna sahip olanların bile, fiyatlar düştüğünde temerrüde düşme olasılığı yatırımcı olmayanlara göre çok daha yüksekti.

Bu değişiklikler, ABD hane halkının giderek daha borçlu hale gelmesine katkıda bulunan, kredi standartlarının düşürülmesi ve daha yüksek riskli mortgage ürünleri gibi daha geniş bir eğilimin parçasıydı.

Hane halkı borcunun harcanabilir kişisel gelire oranı 1990'da %77 iken 2007 sonunda %127'ye yükselmiştir. ABD'de konut fiyatları 2006 yılının ortalarında zirve yaptıktan sonra hızla gerileyince, borçluların kredilerini yeniden finanse etmeleri daha da zorlaştı.

Ayarlanabilir faizli ipotekler daha yüksek faiz oranlarıyla (daha yüksek aylık ödemelere neden olarak) sıfırlanmaya başlayınca, ipotek temerrütleri arttı. Subprime ipotekler de dahil olmak üzere, dünya çapında finans şirketlerinin elinde bulunan ipotekli menkul kıymetler

değerlerinin çoğunu kaybetti. Küresel yatırımcılar da özel finans sisteminin kredi verme kapasitesi ve istekliliğindeki düşüşün bir parçası olarak ipoteğe dayalı borç ve diğer menkul kıymet alımlarını büyük ölçüde azalttı.

ABD kredi ve finans piyasalarının sağlamlığına ilişkin endişeler dünya genelinde kredilerin sıkılaşmasına ve ABD ve Avrupa'da ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açtı. Krizin ABD ve Avrupa ekonomileri için ciddi ve uzun süreli sonuçları oldu.

ABD derin bir durgunluğa girmiş, 2008 ve 2009 yıllarında yaklaşık 9 milyon, yani işgücünün yaklaşık %6'sı işini kaybetmiştir. İstihdam sayısı Mayıs 2014'e kadar Aralık 2007'deki kriz öncesi zirvesine geri dönmemiştir.

ABD hane halkı net değeri 2007'nin 2. çeyreğindeki kriz öncesi zirvesine göre yaklaşık 13 trilyon dolar (%20) azalmış, 2012'nin 4. çeyreğinde toparlanmıştır.

ABD konut fiyatları ortalama olarak yaklaşık %30 düşmüş ve ABD borsası 2009'un başlarında yaklaşık %50 düşmüş, hisse senetleri Eylül 2012'de Aralık 2007'deki seviyesine geri dönmüştür.

Krizden kaynaklanan üretim ve gelir kaybının "2007 gayri safi yurtiçi hasılasının en az %40'ına" ulaştığı tahmin edilmektedir. Avrupa da kendi ekonomik kriziyle mücadele etmeye devam etmiş, yüksek işsizlik ve 2008-2012 yılları arasında… Yani bu sonuçlara baktığımız zaman, bu tip bir borçlanma usulü uzun vadede ciddi sonuçlar doğuracak bir risk de barındırmaktadır. Piyasa spekülasyonları, faizin sabit olmaması,bir çok kişinin kredisini ödemediğinde borç veren kurumun batması gibi konular da konuşulması gerekir.

Herkes geleneksel bir ipoteğin faiz getiren bir kredi olduğu sonucunda mutabıktır. Bankalar bunun faiz olduğunu düşünür, tüketiciler faiz olduğunu düşünür, muhasebeciler, düzenleyiciler tarafından faiz olarak değerlendirilir. Ama bizim öyle görmemiz ne kadar gerçekçi?

Çok uzamaması için burada kesiyorum. Bu yazacaklarım şuanda bir girizgah olarak kabul edilmesi gerekir. Bundan sonraki serilerde bankacılık sektörünün işleyişine dair bazı alıntılarda da bulunacağım.(Yazıdaki bazı itirazlar İbrahim Khan'dan alınmıştır, https://islamicfinanceguru.com)

Ayrıca konuya temas eden İslam ekonomistlerinin değerlendirmelerine de yer vereceğim. Açık söylemem gerekirse, bu tip meseleler kısa bir şekilde konuşulup karar verilecek meseleler değiller, uzun uzadıya inceleme yapmak ve yazıya dökmek gerekir.’’ (Fatih Kumaş)

Konuyla ilgili diğer makaleler:

‘‘Bankalar ŞER müessesidir ve HARAMDIR...’’

Mortgage 1 

Mortgage-2

Mortgage Faizdir - 3

Mortgage - darulharpte faiz

Mortgage’de zaruret uydurması

Banka, milletiğin hırsızlığı ve zulüm


Önceki
Önceki

100 Yaşındaki Kissinger Çin'e Neden Gider? Bize Zarar Verir mi?

Sonraki
Sonraki

''Mortgage Faiz'dir''