100 Yaşındaki Kissinger Çin'e Neden Gider? Bize Zarar Verir mi?

New York Times

ABD’nin 1923 doğumlu stratejisti/danışmanı Kissenger’ın Çin ziyareti siyaset ötesi bir mesele olduğu için detaylarına bakmaya gayret ettim ama çok mantıklı, bilinmeyen ve gerçekçi bir analize denk gelmedim. Ancak Keawe Wong isimli bir iş insanın değerlendirmesi bazı noktalarda uyumlu olduğu için blog’da da yer vermek istedim.

Umarım yapılan o görüşme hayra doğru ilerleyen bir netice verir. Zira gittikçe çıkmaza sürüklenen ABD, Kissenger üzerinden Çin ile diyalog kurmak zorunda kaldıysa durum çokta iyi değil.

Keawe şunları diyor;

''Konu ABD borcu değil, ticaret savaşı değil, Tayvan bile değil...

Aslında dünya için en büyük tehdit 31,4 trilyon dolarlık ABD borcu.

ABD’nin tahvil fiyatları kaçınılmaz olarak düşecek ve birçok ülkenin ekonomisini bombalayacak. (Bu da hepimize büyük bir darbe demek.)

Yüz milyonlarca iş ve trilyonlarca dolar emekli maaşı ortadan kalkacak. (Emekli maaşına ümit bağlayanlar alternatif planlar üzerinde durmalı. Başta Kiyosaki olmak üzere birçok ekonomi uzmanı emekli maaşlarının birçok ülkede riske girebileceğini söylüyor…Ki, haklılar bu kadar para basılması, olmayan para-kredi- üzerinden dönen ticaret er veya geç gerçekçi varlıkların yok edilmesine doğru ilerleyecek.)

Kissinger neden Çin'den yardım istemesin?

Çin lideri Xi Jinping birinci dönemine başladığında, Çin ekonomisinin ABD tahvillerinin çöküşüne dayanamayacağı söylendi. Ve böylelikle Çin'in kaldıraçsızlaştırma kampanyası 2013'te başlatıldı. Bu da en büyük iki emlak geliştiricisini 2021'de iflasa sürükledi.

Xi ölümcül bir hata mı yaptı?

2018'deki ilk ziyaretim sırasında Çin'deki herkes çok mutluydu. İşletmeler genişlemek için deli gibi borçlandı. Konut fiyatları çok yüksekti. Jack Ma bile genç Çinlilere bedava kredi vererek imparatorluğunu daha da genişletiyordu…

Ama plan işledi ve Çin hükümeti kendi mali ve gayrimenkul balonlarını kontrollü bir şekilde patlatarak ekonomik bir saatli bombayı etkisiz hale getirdi. (Ne yazık ki Çin gelecek okumasını, geleceği planlamayı ve sabırlı olarak hareket etmeyi çok iyi bilen bir millet. Bu da diğer ülkeler karşısında onlara büyük bir stratejik hamle gücü veriyor…)

Ancak Batılı uzmanlar, Xi'nin Çin'i çöküşün eşiğine getirdiğini söylüyor, değil mi?

Geçen hafta yeni bir apartman dairesi için alışverişe gittim.

Temsilcim bana, evet, yerel yönetimlerin devreye girip tamamlanmamış inşaat projelerinin çoğunu finanse etmesi gerektiğini söyledi.

Ve son 3 yıldır işler pek iyi değildi. Ama artık ev almak isteyenler düşük konut fiyatlarından yararlanabiliyor.

Malum, 100 yaşında bir adam 14 saat uçağa binecekse yanında bir sağlık ekibine de ihtiyacı olacak.


Peki Kissenger hangi nedenle Çin'e gitmek için sağlığını tehlikeye attı?

Çin, son on yılını kendisini kaçınılmaz ABD tahvillerinin çöküşünden izole ederek geçirdi.

Artık ABD'yi kurtarma konusunda 2008'deki kadar hevesli olmayacak.

Yani bir anlamda ABD ekonomisi sona yaklaşıyor. Onlar için tek çıkış savaş gibi gözüküyor.

Ve Kissinger, savaş olasılığını tartışmak için Pekin'e gitmiş olabileceğini gerçeğini aklımızda tutalım.

Kissinger'ın Pekin gezisinin tek bir amacı var - Çin ile ABD arasında bir savaş çıktığında (eğer çıkarsa değil) hasarın nasıl en aza indirileceğini tartışmak.

Bu kadar karamsar olmaktan nefret ediyorum.

Ama Çince bir deyim şunu söyler; ‘‘Ne zaman tehlike pusuda beklese, fırsat sizi bekler.’’

Keawe’nin bu değerlendirmelerinin tamamı boş çıksa bile, ne yazık ki son söylemiş olduğu Çince deyim tüm kapitalist ve komünistler için bir yaşam şekli.

Robert Greene’nin İktidar kitabı veya benzeri diğer kitapları okuyanlar bilecektir. Bu zihin yapısında her daim savaşlar ve krizler birer güç elde etme aracı olarak değerlendirilir. Bu yüzden merhametleri yoktur.

Eğer kutsal metinlerin işaret ettiği 3.dünya savaşı olcak ise ve bu da -ekonomik, sistemin dönüşümü, madde/mana dengesi vs.- gibi birçok sebebin sonucunda meydana gelecekse onlarda bunun veya benzer bir fırtınanın yaklaştığının farkında. Ve ona göre sürekli olarak hamleler yapıyorlar. (Yormamak için siyasi analizlere girmiyorum..)

Nihayetinde küresel sistemin akışını incelediğimiz zaman gördüğümüz iki şey var.

Ya bir mucize olacak ve sistem düzelecek. Ya da savaş olacak meydana gelecek sistem yeniden inşa edilecek. Ne yazık ki sebepler dairesinde başka bir çözüm gözükmüyor.

Şahsi olarak kutsal metinleri, insanlık, varlık ve küresel sistemle birlikte okumaya gayret ediyorum. Sizinde bildiği üzere 2008’den beri bu yaklaşımları dile getiriyorum. Ve o günden beri yaptığımız analizler, ne yazık ki dünyayı işaret edilen noktaya sürüklüyor. Umalım da sonunda yanılmış olalım.

Ya da gerçekçi olup, gelebilecek olan risklere karşı zalimlerin yaptığından daha iyisini yaparak fırsata çevirecek ve meselenin bizcesini inşa etme stratejisini uygulayacağız. Zira gerçek şu ki, krizler değerlendirebilen için çok büyük kazanım ve fırsatlardır. Bu hem insanlar, hem şirketler, hem de dünya için geçerli bir yaratımsal kanundur. Tarihtede onlarca örneği vardır.

Peki bunu yapabilir miyiz?

Cevabı sizlerin idrakli ilminize havale…




Önceki
Önceki

‘‘Cehennem Zakkumu Gibi Başınıza Bela Olacak…’’

Sonraki
Sonraki

''İpotek, Faiz Getiren Bir Kredidir''