Hikaye Aynı: Bu Kez Nasıl Kurtaracaklar?

Bu Hafta Bültende Neler Var?

Yine Aynı Hikaye: Bu Kez Nasıl Kurtaracaklar?

''Hele İkisi Bir Olup Haşa Allah'a kafa tutarsa, İşte O Zaman...''

İngiltere'de Gıda Kıtlığı mı?

Sonradan Müslüman Olan Batılının Varlık Okuması!

Makaleler

Kitap

Film

Haftanın Seyri

Sosyal Gezinti

Yine Aynı Hikaye: Bu Kez Nasıl Kurtaracaklar?

Bu tür haberleri okuduğunuz zaman çok üzülüyorsunuz.

Mevdudi'den tutunda Kutub’a, ondan Hazreti Sahib’e kadar bu meselenin sürdürülemeyeceği kitaplarla, makaleler vs. İle defaatle anlatılmasına rağmen ve yine günümüzde yıllardır birçok gazeteci, yazar ve ekonomist ile bu durumun yaşanacağını haykırmanıza ve çözümün ise çok açık olduğunu ifade etmenize rağmen, ne yazık ki sisteme tesir edemiyorsunuz.

Tesiriniz olmayınca, hep birlikte fare kapanına mahkum bir hayat yaşadığınız yetmiyor, birde üstüne daha kötüsünü yaşama riski ile karşı karşıya kalıyorsunuz.

Daha vahimi, insanlara bu işin düzelmesi birkaç kişi ile değil veya sadece hükümetlerin kararı ile değil, herkes bireysel olarak bu işe baş koyarsa düzelebileceğini anlatmak istiyorsunuz, ne yazık ki onu da başaramıyorsanız. .

Yani neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

Reuters ve Bloomborg'ın toparladığı bu konu hakkında sizi fazla detayla boğmayacağım. Kısa bir özet geçeceğim. Sizlerde krizin yakınlaştığına inanırsanız ona göre bir kriz yönetim stratejisi belirlersiniz.

Meselenin özü şu: ABD tarihindeki üçüncü en büyük (diğerleri Lehman Brothers, Bear Stearns) banka batışı gerçekleşmek üzere.

Ekonomistler her ne kadar bu işin başlangıç noktasının Elizabeth Warren önderliğinde olan bir klik'ın kripto sektörüne karşı açtığı savaş nedeniyle olduğunu söylesede, gerçek o kadar uzakta değil.

Çapraz kurun olduğu, borsaların açığa satış yaptığı, vadeli opsiyonların yaşandığı, hayali satışların gerçekleştiği, faiz, türev vs. gibi soyut sahtekarlıklar üzerine bir sistem inşa edilir ve insanlar buna ses çıkarmaz ise, aşağıdaki kırmızı renkte olanlarda aynı kaderi yaşayacaktır.

Tarihin hiçbir bir döneminde ekonomik zulüm uzun sürmemiştir. Mevzu dönüp dolaşıp o zulmü yapanları vuracaktır. Mesela 'kriz geliyor, borçlanmayın, planlama yapın' diyorsunuz, adam hala 2022'de gidiyor kredi çekerek borçlanmaya devam ediyor. Sistemi perişan eden zalimlere zulmün devam etmesi için bir ateşte o taşıyor. Heyhat.

Bu tür durumlar için Üstad şöyle diyordu:

''Çünkü zarara rızasıyla girene merhamet edilmez ve lâyık değildir. Cenâb-ı Hak bizi ve sizi bu zamanın cazibedar fitnesinden kurtarsın ve muhafaza eylesin.''

Nitekim bu zarara kendi eliyle girenler daha şimdiden ne yapacağım diye dizini dövüp duruyor. Rabbim tez vakit hakikate dönmeyi hepimize nasip etsin.

Peki konu nedir?

Silikon Vadisi’ndeki şirketlerin yarısına yakınına hizmet veren ABD'nin en büyük bankalarından biri olan Silicon Valley Bank'ın batma meselesi.. Banka iki günde %60'tan fazla değer kaybederken, 80 milyar dolar civarı bir rakamıda kaybetti.

Bu duruma üzülüyor muyuz?

Hayır.

Bu tür durumlar için cehennemin dediği gibi diyoruz: ''Hel min mezid (Daha yok mu?)…''

Allah'a savaş açmış ve bizler gibi asgari geçim sınırında olan insanlara yıllardır yaptıkları zulmün bir karşılığı olacağı ümidini her daim taşıyoruz. İnşallah aşağıdaki kırmızı hale gelmiş listenin çok daha vahim hallerini görmekte bizlere nasip olacak.

Evet, hem kripto şirketlerine yardım eden (bu yardım olumlu bir yardım değil bu arada) Silvergate’in kapanması, hem de SVB'nin, hem de önümüzdeki birkaç ay içerisinde birçok şirketin batacak olması 8-10 yıldır haykırdığımız bir durumdu.

Garip olan ise, insanların bu duruma neden şaşırdığı?

Birde şirket sahipleri utanmadan ve sahtekarca ''bunlar neden oluyor'' diyor?

Koca koca güvenilir, sağlam, ayaklarına taş değmez dedikleri bankacılık şirketleri vardı.

Ne oldu?

Kağıttan kaplan.

8-10 yıl önce dediğimiz gibi yine diyoruz.

Altı boş, hiçbir anlam ifade etmeyen, insanlara zulmeden, yasaların koyduğu kanunlarla korunan ve sahtekarlıklarını örten bu zalim yuvalarından kalıcı bir hayr beklemek tamamen beyhudeliktir. Bunlara odun taşımanın ne olduğu da malum.

2021 yılına kadar, dünyanın 303 trilyon dolar kadar borçlanmasına zemin hazırlayacak bir para basma-faiz sistemi kurarsanız ve insanlarda gidip bu sisteme figüranlık yaparlarsa olacağı buydu.

Şu an Asya da dahil tüm finans şirketlerini kötü etkilenmiş durumda, '2008 krizine benzer bir şey mi oluyor?' diye analizler yapıyor ekonomi dünyası.

Hayır beyler. O günler iyi günlerinizdi. Sizi çok daha farklı günler bekliyor. Kötü demiyorum. Çok daha farklı şeyler yaşayacaksınız. Zulüm sadece fiziki işkence ve hapis ile olmaz. Yıllarca insanlığa zulm ettiniz. Ev ve araba kredileri ile aldatıp durdunuz. Elbet bu alçaklığın geri dönüşü olacak.

Evet, Silicon Valley Bank'ın varlıkları 200 milyar doların üzerinde olduğu ifade ediliyor. Ancak bu değere rağmen altının boş olması nedeniyle, devlet bankaya el koymak zorunda kaldı. Şimdi ihtimal kriz daha fazla büyümesin diye bankayı kurtarmaya çalışacaklar. Malum, bankanın batması demek Silikon'daki şirketlerin batması anlamına da geliyor.

Peki, bu kağıttan kaplan bankayı nasıl kurtaracaklar?

2020 yılı itibariyle toplam borcu 90 trilyon doları aşmış, ulusal borcu ise 30 trilyon dolara ulaşmış ve bu borcun içinde diğer ülkelere olan dış borç miktarı yaklaşık 22 trilyon dolar gibi bir rakam olan ABD hükümeti, batmak üzere olan bu bankayı ne ile kurtarabilir? Bu balon bankaların ödemesi gereken milyar dolarları ne ile ödeyecekler?

Bültende birçok kez anlattığımız için tekrar etmiyorum. Ne yapacakları malum.

Peki bu hırsızlığı yapmaya devam ederek çok daha büyük bir felaketin gelmesine sebep olan bu anlayışa halk bir şey diyecek mi? Veya amel değişikliğine giderek farklı bir strateji belirleyecek mi?

Tabi ki hayır.

Kimin umrundaki? Daha alnı secdeli adama anlatamıyoruz yıllardır.

  • Ey büyük insan! Meğer ne büyük mücadele vermiş, ne çileler çekmişsin. Bu kavime nasıl sabretmişsin?

Düzen böyle deyip, zalimin yolunda aynen devam eden bir kavim.

Peki sonuç ne olacak?

Arife tarif gerekmez misali, sizler zonucu zaten biliyorsunuz.

SÜRÜ HAREKETLERİ

Bir diğer nokta, ekonomide ve ticarette sürü hareketlerinden uzak durmak gerekiyor.

Sürü hareketleri doğru fiyat oluşumunu olumsuz yönde etkiler ve genelde aşırı fiyat yükselişlerini büyük çöküşler, sert düşüşleri ise hızlı yükselişler takip eder.

Kripto para saçmalığı ile oluşan son durum bu meseleye güzel bir örnektir.

Kriz durumunda bu milyonlarca 'kısa yoldan zengin olma' heveslisi insan ve aileleri mağdur olacak...Ki, birçok arkadaş son 4-8 ay da zaten perişan oldu.

Böyle bir ticaret ve mantık olamaz. Ticaret umumi ilgilendiren bir meseledir. Şahsi değildir. Bu anlayışın hepimiz tarafından idrak edilmesi gerekiyor. Birimizin alacağı karar, bizim dışımızda birçok esnafı ve insanı etkiliyor. (Somut onlarca örneği var)

  • Herkes kripto alıyor bende alayım.

  • Herkes inşaat yapıyor bende yapayım.

  • Herkes girişim başlatıyor bende yapayım.

  • Herkes kredi çekiyor bende çekeyim.

vs.

Benzer bir sonuç ortada.

Evet, sürü hareketleri tarihte binlerce insanın hayatını kararttı.

Hollanda'daki Lale çılgınlığı,

Güney deniz balonu,

Wall Street çöküşü (hisse senedi balonu)

Dotcom balonu..vs.

Sonu gelmeyen balonlar ve krizler.

Çünkü ders çıkarmıyor, sistemin kölesi olmayı tercih ediyor, koyun mizacını benimsiyor ve dedelerimizin ve babalarımızın çektiği gibi çekmeye razı oluyoruz.

Keşke, para yönetimini ve ekonomiyi çocuklarımıza öğretebilsek. Eğer para meselesinin madde-mana bütünlüğü idrak edilmez ise imani problemleri çözmek mümkün olmuyor. Tarihte çözüldüğünü dair bunun bir örneği yok. Sahabe gibi yaşamadan, insanlardan sahabe davranışı beklemek beyhude bir zaman kaybıdır.

Eğer ekonomide farklı düşünebilme ve bir uyanış olmazsa Bill Gates ile Musk gibilerinin 'açığa sattın, satmadın' kavgaları devam eder durur, hayal satanlar daha da şişer. Veya dünyayı satarak bitirseler, bu kez uzayı satmaya başlarlar; Ve onlar bunu yaparken de aşağıdaki yoksul kalabalık açlıkla, savaşla, ölümle, kölelikle bataklıkta oyalanmaktan başka bir seçenek kalmaz.

Bir anlamda Merkez Bankalarının komünizm anlayışını yaşattığı bir dünyada, ekonomik anlamda da gerçekçi ve hak üzere olan yeni bir gedik açılması artık zaruretten öte bir aşamaya geldi. Umarım imkanı olan, olmayan bu konuda artık birşeyler yapmaya başlar.

Kaynaklar: Danny V, Öz, Reuters

KİTAP

'Olağanüstü Kitlesel Yanılgılar ve Kalabalıkların Çılgınlığı - Karışıklığın Karmaşası' kitabı, iki farklı ismin yıllar önce yazdıklarını iki bölüm halinde kitaba işlemişler.

Okuduğunuz zaman hiçbir şey değişmemiş diyorsunuz. Üstteki makalede de değindiğim sürü psikolojisi ve kitlesel kayıpları somut örnekler üzerinden anlatan çok güzel bir kitap.

Kitaba önsöz yazan yazar Peter L. Bernstein şu anki durum için şu ifadeleri kullanıyor:

''Bu kitapta yer alan öykülerin, yaklaşık üç yüzyıl önce gelişen olayları anlatmakla beraber, sanki dün, hatta bugün olmuş gibi değerlerini koruması, kitabın neden bu kadar uzun bir süre yatırımcıların ilgisini çekmeyi başardığını açıklamaktadır; her şey ne kadar değişirse değişsin o derece aynı kalmaktadır.

Modern piyasalarımızda hiçbir şeyin büyük farklılıklar yarattığı gözlenmiyor; ne göz kamaştırıcı teknoloji, ne kurumsal egemenlik, ne finansal araçların karmaşıklığı, ne aşırı bilgi yüklemesi, ne küreselleşme ve ne de finansal kurama ilişkin güçlü içsel görüşler.

Görünen odur ki, günümüz piyasasındaki davranış biçimlerinin birçok yönü on yedinci yüzyıldakilerden pek de farklı değildir.

Spekülatörler hâlâ spekülasyon, riskten kaçınanlar da hâlâ hedging yapmaya devam etmektedirler.

Bugün gördüklerimize çarpıcı biçimde benzeyen sadece yatırımcı davranışları değildir. İşlem gören belgeler ve tasfiye mekanizmaları bile bunca zaman içinde pek değişmemişlerdir...''

Evet, daha fazlası için kitaba bir göz atabilirsiniz. Henüz kitabın özetini bitirmedim. Bittiğinde özetide inşallah sizlerle paylaşacağım.

''Hele İkisi Bir Olup Haşa Allah'a Kafa Tutarsa, İşte O Zaman...''

İlahiyatçı - Yazar Zübeyde Meryem Şakar, piyasadaki LGBT’li bir fenomenle ilgili kişisel bir analiz yapmış.

Tesbitini şöyle anlatıyor:

‘’Bir ilahiyatçı olarak toplumu gözlemlemeyi severim.

Bir internet yayınında bu erkeği izledim. Bu tip üzerinden genel bir çıkarım yapalım.

Birincisi bu videoda sevilmemiş ve takdir edilmemiş bir çocuk vardı, bu çocuk belirli manevi değerleri olmayan bir ailede başıboş büyümüş.

Adamın cinsel yönünü bulamama kargaşası, maneviyatsızlık, bir tanrı tasavvurunun olmayışı onu savruk bir hayatı tercih etmesine yönlendirmiş.

Bu hayat içinde de kim nereye çekmişse, kim 3-5 kuruş vermişse oraya gitmiş. Görünüşte erkek yaratılmış ama birilerine başkaldırı için kadın kıyafetleri giyip aşırı makyajla yüzünü kamufle edip bir takım hareketlerle kendi paramı kazanırım anlayışına düşmüş.

Yani gerçek kimliği ile tutunamadığı toplumda sahte bir yüzle tutunmaya çalışmış.

Günümüzde diğer internet fenomenleri gibi para gelsin de nasıl olursa olsun fikri ile bir kişilik karmaşı bir cinsiyet karmaşası, başımı hangi taşa vursam gitgelleri içinde bocalama profili çiziyor.

İşin manevi ve dini boyutuna bakarsak hiçbir semavi inanışta bunun yerinin olmadığıdır.

İslam kişiye özgürlüğünü buluğ çağına girdiğinde verir.

Bu da 13-15 yaş civarıdır. Modernite bunu 18'e çıkarmıştır. Sağlam bir aile yapısının olmaması, manevi hayatta çalkantılar, yenilen içilen domuz, alkol gibi katkı maddeli gıdalar, ruhsal sıhhatin bozukluğu, kendi varoluş amacını çözememe, dünyada ebedi kalacağım fikri, maddiyat tutkusu, bir takım çevrelerin bu tiplere açıktan veya gizliden destek olması, sektör oluşturması, reklam yapılması, bu tip programlarda konuşturulup aynı sorunları yaşayan yeni nesle örnek olarak gösterilmesi (reklamın iyisi kötüsü olmaz-bilinçaltına gönderilen her mesaj orada yer bulur) manavi ve maddi özgürlük arayışı ve daha bir çok neden bu insanları şu kısacık dünya hayatının zevkine daldırıp, Allah'ın istemediği hallere sokturuyor.

Çünkü şeytan insan yaratıldığında bir söz verdi: 'Ben onların hepsini yoldan çıkaracağım, onları sana ibadet eder halde bulmayacaksın' diye Allah'ın izzetine yemin etti.

Şeytandan daha tehlikeli bir düşman varsa o da insanın nefsidir. Hele ikisi bir olup haşa Allah'a kafa tutarsa o zaman o kişi artık iflah olmaz, şeytanın askeri gibi yaşayıp gider. Son ise ayetlerde malum.

Toplum hızlı bir çöküşe gidiyor. Her yönden....Maddi depremlerden önce manevi ve ahlaki depremler yaşadık.

Allah ile olan bağımız koptu kopacak. Bir halatın incelmesi gibi inceldi. Bu nedenle savrulduk ve hiçbir dini ve toplumsal değer bizi zapedemez hale geldi.

Üç-beş günlük dünya için kahir üstüne kahır biriktirdik. Allah, bizleri ona kulluk edelim de bu dünyadan trilyon kat daha güzel cennete ulaşalım diye yarattı.

Ama insanoğlu şeytanla dost olup Allah'a savaş açtı. Bu yönü ona şeytan süsledi ve tuzağına çekti.

Anne babalar lütfen çocuğunuzu sevin ve ona manevi ve milli değerleri öğretin. Her şeyden önce bu dünyanın geçici olduğunu, başka asıl bir yurda gideceğimizi öğretin.

Ahlak ve maneviyat aşılayın. Allah'a muhtaç olduğunu söyleyin ve gösterin. Yoksa dini duygusu, manevi ve ahlaki gelişimi olmayan, Allah korkusu damarlarına işlememiş her kişi yarın kendi dünyasında firavun olma savaşı verecektir. Firavunların sonu da bellidir.

Lütfen kendinizi ve neslimizi, ailemizi sonsuz azaptan koruyalım ve Yaradana kul olalım. Nefsimize ve şeytana değil!!!’’

Sonradan Müslüman Olan Batılının Varlık Okuması!

Sonradan Müslüman olan batılıların literature yaklaşımları çok buudi/farklı oluyor.

J. Molendyk'i uzun zamandır takip ediyorum. Varlık okumaları başta olmak üzere, İslami terimlere çok ayrı bir gözle bakması dinleyenlerde yeni pencereler açabiliyor.

Bizim klasik İslam anlayışını yeniden ele alma noktasında hali hazırdaki İlahiyatçılar çok yetersiz, taban ve tavan İslamda taraftar konumuna gelmiş durumda.

Bunu en net Avrupa'da görmek mümkün. İlk geldiğimde çok şaşırmıştım. Bildiğiniz müslümanların camileri ayrı ayrı. Türklerin camileride öyle.

Diyanet camisi, Milli görüş camisi, Süleymancılar camisi vs.. diye bir ayrılık söz konusu. Yani daha camilerin ayrılmasında başlamış mesele.

Yapılan herşey kendi banliyölerinde. Cumaya giderken bile 40 kez düşünüyorsunuz. Yakındaki şu camiye gitsem şucu yaftası yer miyim?🙂

Belki bir ihtiyaçtır. Ayrı bir konu. Ancak, genel anlamda müslümanların dini yorumlama kısmıda fecaat.

Misal, bir taraftaki İlahiyatçılar 'devlete itaat farz değildir' derken, bir diğer grup ise 'devlete itaat farzdır, itaat etmeyen haindir' diyor.

Veya bir grup, 'Müslüman olmayanlarla diyalog kurulmalı' derken, bir diğer grup, farklı bir yoruma girerek 'kafirlerle dost olmayın' diyor.

Mesele artık grupların, hiziplerin vs. din yorumundan şahsi yoruma doğru gitmeye başladı. (Faiz, domuz fetva vs. örnekleri...)

Durum şunu gösteriyor.

İhtimal, sonradan olan Müslümanlar, vakti geldiğinde doğuştan itibaren Müslüman olanlara gerçek İslamı yaşayarak öğretecek. (Buna dairde çok somut vakalar var.)

Ne diyelim, umalım da o güne kadar itikadi sapmalara kaymamış olalım. Zira durum gittikçe vahimleşiyor.

İngiltere'de Gıda Kıtlığı mı?

İngilterede bazı ürünler karneye koyulmaya başlandı.

2023 yılında olacak iş mi denebilir?

Ama makaleleri ve bülteni takip edenler 4-5 yıl öncesinden bunları birçok kez paylaştığımızı hatırlayacaktır. Ve ne yazık ki bu daha başlangıç.

Haber'deki detaylara bakılırsa kısa sürede çözülecek sorunlar değil. Zira kuraklık üzerinde hiç durmamışlar.

WP faktörleri şöyle sıralıyor:

İngiltere, bazı gıda perakendecilerini marul, biber, domates ve salatalık gibi ürünlerin satışını paylaştırmaya zorlayan bir salata kıtlığıyla karşı karşıya.

İngiltere'nin sebze kıtlığına üç faktörün bir kombinasyonu katkıda bulundu:

  • Faktör 1: Kötü hava koşulları ithalatı sınırladı. İngiltere, kış aylarında salatalarının çoğunu tedarik etmek için büyük ölçüde güney Avrupa ve Kuzey Afrika'dan yapılan ithalata güveniyor. Ancak, bu bölgelerdeki kötü hava koşulları hasadı etkileyerek ürün mevcudiyetini azalttı.

  • Faktör 2: Artan enerji fiyatları kendi kendine yeterliliği azalttı. Artan ısıtma maliyeti, genellikle kışın büyüyen ve salata malzemeleri sağlayan İngiliz seralarını faaliyetlerini kısmaya zorladı.

Kaynaklar: WP, Shortform

Makaleler

  • Bilgi ve bölge arasındaki tüm bu ilişki çöküyor ve parçalanıyor ve insanlığın tarih boyunca öğrendiği gibi, deneme yanılma yoluyla yeniden öğrenmemiz gerekecek.

  • Yapay zeka, nasıl öğrendiğimize, öğretmenlerin ve koçların rolüne, öğrenme deneyimlerini nasıl tasarladığımıza ve ne öğrenmemiz gerektiğine dair çok sayıda radikal dönüşüm getirebilir (veya zaten yapıyor). Bazı örnekler

  • "Ticari teknolojilerin artık çok hızlı bir şekilde askeri durumlarda kullanılmak üzere uyarlandığını görüyoruz."

FİLM

Gunjan Saxena, küçüklüğünden itibaren pilot olmak isteyen bir kızın hikayesini anlatıyor. Gerçek bir hayat hikayesi.

Onlarca yaşanmış benzer öykünün basamaklarını ve karşılaşılan zorlukların hikayesini dünyaya mesaj verecek şekilde anlatmaya çalışmış. Bir şans verilebilir.


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Önceki
Önceki

Ne Zaman Başlamayı Düşünüyorsun?

Sonraki
Sonraki

Gündeme Küçük Bir Not: Deccal