9 Kişinin Zaferi ve Mağlubiyetin Felaketi

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • 9 Kişinin Zaferi ve Mağlubiyetin Felaketi

  • Bir İlaç Veya Birkaç İşlemle Şifa Bulabilir misiniz?

  • Okumaya Devam Etmeli mi?

  • Kısa Bir Tefekkür

  • Kadınlara ve azınlıklara yanlış teşhis konulma olasılığı %20-30 daha fazla

  • Yapay zeka kullanan beyaz yaka çalışanlar %40 daha başarılı!

  • Haftanın Videolar

  • Haftanın Makaleleri

  • Bu Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Verimliliğinizi Artıracak 5 Yapay Zeka Aracı

Rapolat

Ne acıdır ki, küstahlık ettiler ve yok oldular..

Şems suresinde şöyle buyuruyor;

'‘Semud kavmi azgınlığı yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) ileriye atıldığında Allah'ın peygamberi onlara, 'Allah'ın bu devesine ve onun su hakkına dokunmayın' demişti. Ama onlar O'nu yalanladılar ve o deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rabbileri, de suçlarından dolayı onların üzerine kat kat azap indirdi ve onları yerle bir etti…'‘

Size bu kavmin hikayesini anlatmayacağım. Hikaye herkesçe malum. Sadece kısa bir iki noktaya temas edeceğim.

Bilindiği üzere Semud kavmi günümüz insanı gibi inşaat, bina ve gösterişli bir hayat yaşıyordu. Hatta günümüzün tekniğine uygun inşa ettikleri barajlar dahi yapıyorlardı. ‘Ülkemizdeki Göreme gibi yerlerde de gördüğümüz üzere, yumuşak taşları maharetli bir sanat anlayışıyla oyarak bina, saray, köşk ve villalar dahi yapmaktan geri kalmıyorlardı.’

Ayrıca, kavim günümüzde olduğu gibi cismani arzular ve tatminlik üzere bir hayatta yaşıyordu.

Detaya girmiyorum. Sadece şu kadarı kafi:

Kavmi baştan sona incelediğimiz zaman;

Bina-inşaat düşkünlüğü, teknolojik yeniliklerle sürekli artan dünyevileşme ve nefsi arzularla birlikte bu döneme benzer bir hayat tarzları vardı.

Ve nihayetinde bu kavim Allahın tek bir ayeti ile imtihan oluyor. Ve o malum son gelmeye başlıyor.

Allah, mucize olarak onlara bir deve gönderiyor ve ona dokunulmamasını emrediyor. Ama, kavim sadece Allahın bir emrini dinlemiyor ve içlerinden 9 kişinin kararıyla bir adamı belirleyip deveyi öldürtüyorlar.

İşte meselenin en önemli noktası burası.

Bu eylemi, 9 kişilik bir çete organize etsede ve bu isyan sadece bir kişi tarafından gerçekleştirilmiş olsada, toplumun geriye kalanı bu isyan ve zulme ne yazık ki sessiz kalıyor.

Yani bir kötülük karşısında insanlar müdahale etmek için çaba göstermez ve "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığıyla hareket etmeye devam ederse, toplu olarak sonlarını kendi elleriyle hazırlamaktan başka birşey yapmamış oluyorlar.

Hazretinde dediği üzere; ‘‘Deveye dokunmama, ilk etapta bizim idrak ve anlayış ufkumuzu zorlayabilir. Halbuki her devirde insanlar bir kısım mükellefiyetler altındadır.

Namaz, oruç, zekat bu türden birer mükellefiyet çeşididir. Bunlar gibi içki içmeme, zina etmeme, faiz yememe de birer mükellefiyettir. Bu mükellefiyetler bu şekilde olduğu gibi, bazen de bir deveye dokunmama şeklinde olabilir…

Bütün bunlardan şöyle bir neticeye varmak mümkündür: Hz. Salih (aleyhisselâm) devrinde;

Küfür tamamıyla formülleşmiş,

hakkında kanunlar vaz'edilmiş,

vazgeçilemez ve ihlal edilemez bir sistem hâline getirilmiş.

Yani her türlüsüyle küfür, bir kısım isimler altında, sosyal değerler hâlinde hükümferma olarak bir yaşam şekli olmuş.

Ve nihayetinde, Allah (c.c) da onları derbeder etti ve iyiyi kötüden ayırmayarak hepsini mâzi mezarına gömdü. Cismânî olarak bela ve musibete maruz bıraktığı gibi, namlarını da isli-dumanlı hâle getirdi.

Bazen bu musibet cisme dokunmaz; meselâ mesh, surette değil sîrette olur. Böyle bir bela diğerinden daha zor anlaşılır.

Bu tür musibet, sadece cismaniyete isabet eden musibetten, aslında daha şiddetlidir. Ve günümüzde gelen belalar, ekseriyetle bu türden gelmektedir. Zannediyorum, serkeşliğin başdöndürücü keyfiyette devam etmesinin bir sebebi de bu; çünkü insanlar, başlarında dönüp duran belanın farkında değiller.’’

Evet, günümüze baktığımızda da, Misal; Faiz, siyasiler ve bankacılık eliyle sisteme entegre edilmiş, bir kısım ilahiyatçılar eliylede zaruret, kar marjı vs. denilerek formülüze edilmiş ve bu küfür bir yaşam formatı haline getirilmiş.

Borsa, rüşvet, şans oyunları, kumar, piyango vs. gibi diğer yasaklar içinde yine benzer birçok sosyal değerler oluşturulduğunu görmek mümkün.

Son noktada; Onlar sadece bir ayete karşı gelmişlerdi. Olayı ise 9’lu bir çete organize etmiş ve suçu ise sadece bir kişi işlemişti. Ama geriye kalan binler, milyonlar vs. ise bu meseleye sessiz kalmış ve toplu olarak helak olmuşlardı. Yani bütün Semud yok olmuştu.

Peki;

  • Şimdilerde sistemi organize edenlerin (bunun için 9’lu bir çete bizde yazabiliriz ama aleni olan zalimleri tekrar etmek kelime israfı olsa gerek) desteklendiği,

  • Faiz zulmüne sessiz kalındığı ve bir amel olarak uygulandığı,

  • 9’lu çetenin kurduğu bu sistemle mücadele etmek yerine sisteme tabi olunduğu,

  • Katliamlara, ‘biz ne yapabiliriz ki?’ diye ses çıkarılmadığı,

  • Ve, Allah’ın binlerce ayetini şahsi hayatına geçirmeyen milyarlarca insanın olduğu bir alemde, gelebilecek olan musibeti, belayı ve kaosu hayal edebiliyor muyuz?

Ne yazık ki, bırakalım hayali böyle bir şeyin olma ihtimaline dahi zerre iman etmiyoruz.

Bir söz sahibinin şu cümlesi ile bitirelim:

‘‘Yaklaşan felakette hayatta kalmak zor olabilir. Çok geç olmadan şahsi olarak tam şeriat üzere yaşamaya çalışmak lazım. Sessizlik karşısında o musibet geldiğinde, kalpler hemen Allah’a dönmeyebilir. Faizle, haramla, gıybetle veya diğer birçok hata, günah ile kalp kararmış ve helak yazılmış olabilir. Allah muhafaza. Yapabiliyorsanız şimdiden/bugünden o uydurma fetvaları hemen terk etmeli…’’

Evet, Gazze halkının yok oluşuna bakmalı -bir savaş veya başka bir bela ile- bizlerinde o duruma düşme ihtimalini görmeli ve ibret alınmalı…Ki, işaretlerin hepsi oraya çıkıyor.

Nitekim, Hazrette şu keskin uyarı ile noktayı koymuş:

‘‘ Sûrenin sonunda: وَلا يَخَافُ عُقْبَاهَا'(Allah, bu şekilde azap etmenin) akıbetinden korkacak değil ya!' (Şems sûresi, 91/15) denilmektedir. Zira O, mülk sahibidir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder.

Bu âyetlerin ışığı altında görüyoruz ki, Hz. Salih (a.s)'in mağlup düşmeye yüz tuttuğu bir hengamda ve sözünü dinletemediği bir pozisyonda, Allah (c.c) o kavmi helâk ediyor; ediyor ve yerin dibine geçiriyor.

Zira Allah (c.c) bütün kâinatı ve hususen insanı, kendisini bilip tanısın diye yaratmıştır. Dünyanın varlık hikmeti budur.

İnananlar mağlup duruma düşünce, bu hikmet sarsılır. Cenâb-ı Hakk da o devrin insanlarını sarsar, bazen de, yukarıdaki misallerde olduğu gibi yerle bir eder. Bu, hiçbir zaman değişmeyen ve değişmeyecek olan ilâhî bir kanundur.’’

Unsplash

Bir İlaç Veya Birkaç İşlemle Şifa Bulabilir misiniz?

Bülten yazarı Dr. Enes Bahadır yazdı:

Modern Tıp kurumları olan hastaneler ve tıp merkezlerinin yaygın olduğu günümüz dünyasında insanlar hastalandığında (haklı olarak) şikayetlerin bir an önce giderilmesi adına (genelde) modern tıp doktorlarına ve hastanelere başvurmaktadır.

Sağlık kuruluşlarında yapılan işlemlerle şifa bulacağını düşünmektedir. Bu süreçte insanların davranışında herhangi bir problem yoktur veya yok görünmektedir. Bu durumda insanlar şifa yolunda elindeki sebepleri tümüyle yerine getirmiş sayılır mı? Hakikatte durum böyle midir?

Meseleyi daha da anlaşılır kılmak adına şu soruları kendimize soralım: 

Çözüm adına hastanelere müracaat ettiğimizde yapılan tedaviler sonrasında şikayetlerimiz ne kadar gerilemekte? 

Kalıcı şifaya ulaşabiliyor muyuz? (1)  

Dünya sağlık örgütünün de kabul ettiği üzere bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hali olan sağlığı elde edebiliyor muyuz?  

Bu soruların cevabı “evet” ise o zaman nasıl oluyor da bilimin, teknolojinin alabildiğine ilerlediği, yapay zekanın reçete yazıp ameliyat yapabildiği devirde sadece basit bir “Yüksek tansiyon” hastalığı insanlığın yaklaşık dörtte birini etkileyerek küresel sorun haline geliyor? (2). 

Ama cevap “hayır” ise sistemde yanlışların ve falsoların tesbit edilip tadil edilmesi gerekmez mi?

İnsanın doğrudan beden ve ruh sağılığını, dolaylı yönden iş hayatını, aile hayatını ve geniş dairede toplum hayatını ilgilendiren bir mesele sadece doktorlara emanet edilemez.”

İlim ikidir: Beden ilmi ve Din ilmi” meselenin ne kadar mühim olduğu doğrudan bu cümlede de vurgulanmıştır. Alimler tarafından tıp ile uğraşmanın farz-ı kifaye olduğu belirtilmiş, müslümanın kafir ve cahil tabibe kendisini teslim etmemesi gerektiği yazılmıştır. (3)

Meselenin ehemmiyeti açısından düşünüldüğünde akıl sahibi her bireyin asgari seviyede ruh ve beden sağlığının muhafazası ve hastalıkların şifası konusunda bilgi sahibi olması gerekir. 

Meseleye açıklık getirmek için hastalıkların oluşumuna kısaca bir göz atalım.

İçinde yaşadığımız dünya anasır-ı erbaa olarak zikredilen ateş, hava, su ve topraktan yaratıldığı gibi kainatın bir parçası olan insan da bu dört temel unsurdan meydana gelmiştir. 

Bu temel unsurların insan bedeninde belli oranlarda terkibiyle sağlık muhafaza edilir, terkipteki denge bozulduğunda da rahatsızlıklar ve hastalıklar ortaya çıkar. Kadim tıpta sağlığın bozulması ve hastalıkların oluşumu bu şekilde açıklanmıştır. (4)

Günümüzün diliyle meseleyi açıklayacak olursak başta genetik faktörler olmak üzere günlük yaşamda toksik maddelere maruziyet, beslenme sistemindeki düzensizlikler, hayat tarzındaki yanlışlıklar, immün sistemin zayıflaması vs sebeplerden dolayı vücudun iç denge sistemi olan Homeostasinin bozulması sonucunda insan bedeninde çeşitli rahatsızlıklar ve hastalıklar oluşmaktadır. 

Aslında iki açıklama da aynı hakikatın farklı zamanlarda farklı şekilde ifade edilmesinden ibarettir. Bu açıklamalardan hareketle şunu diyebiliriz: Nasıl ki kainatta olan hadiseler Müsebbibü’l Esbab’ın sebepleri yaratmasıyla esbap dairesinde gerçekleşiyorsa insan bedeninde oluşan fizyolojik ve patolojik hadiseler de esbap dairesinde gelişmektedir. 

Yaşantımızda yaptığımız maddi veya manevi her yanlışlığın bedenimize tesiri olmaktadır. Nasıl ki çocuğun büyümesini saatler içerisinde veya günler içerisinde fark edemiyoruz da yıllar sonrasında fark edebiliyorsak   insan tabiatına ve fıtratına uymayan bir ürün yediğimizde kısa vadede bedenimizde bir şey hissetmeyebiliriz. 

Ama bu işlem uzun süre devam ettiğinde, toksik maddeler vücudunda teraküm ederek  insan fizyolojisi etkilenebilmekte, vücudun denge sistemi  olan “hemeostasi” bozulmakta ve çeşitli hastalıklar kapımızı çalmaktadır. 

Bu duruma aniden alerjisi olan, şeker-tansiyon hastalığı aniden ortaya çıkan, bir anda felç kalan veya bir anda kalp krizi geçiren hastaları örnek verebiliriz. Çünkü kainattaki hadiselerde olan tedricilik kanunu insan fizyolojisi ve patolojisi için de geçerlidir. 

Yukarıda yaptığımız açıklamalar çerçevesinde düşündüğümüzde yanlışlıklar devr-i daimi neticesinde oluşan hastalıklar bir ilaçla veya hastanede yapılan birkaç işlemle iyileşebilir mi? 

İnsan hayatına dokunmadan, hastalıklara bütüncül yaklaşmadan ve hayatındaki yanlışlıkları terk etmeden hastalıklardan kurtulabilir mi? 

İnsan bu soruların cevabını bulduğunda ve gereklerini yerine getirdiğinde (çoğu) hastalıklardan kurtulmanın ve sağlığı elde etmenin sade, basit ve ucuz yolarla olduğunu anlayacaktır. Bu sayede de mevcut sağlık sisteminin kölesi olmaktan kurtulacaktır.

Kaynaklar:

  • https://www.who.int/about/accountability/governance/constitution#:~:text=Health%20is%20a%20state%20of,belief%2C%20economic%20or%20social%20condition.

  • https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/hypertension

  • Cevat İzgi, Osmanlı Medreselerinde İlim, 2. Cilt, İz Yayıncılık, İstanbul 1997, s. 87.

  • Tabib İbn-i Şerif (2017). Yadigar (15. Yüzyıl Türkçe Tıp Kitabı YÂDİGÂR-I İBN-İ ŞERÎF ) Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği.

Unsplash

Okumaya Devam Etmeli mi?

Ekonomik ve sosyal medya nedeniyle birçok insan eskisine nazaran daha az okuyor ve araştırıyor. Bu haliyle toplumsal problemlerin, psikolojik sorunların, idraksizliğin vs. temelini oluşturuyor.

Bu araştırmada ise okumayla alakalı önemli bir bulgu paylaşılmış.

  • Uluslararası araştırma, insanların yüksek öğrenimde geçirdikleri her yıl yaşam beklentisinin arttığını ortaya çıkardı. Bu meseleye sadece bir eğitim olarak değil aynı zamanda kitap okuma nazarı ile bakılmalı.

    • Ortalama olarak, ABD, İngiltere, Çin ve Brezilya'nın da aralarında bulunduğu çeşitli ülkelerde yüksek öğrenimi tamamlamış kişilerin ölüm riski, örgün eğitim almamış kişilere göre %34 daha düşük.

    • İnsanların tam zamanlı eğitimde geçirdikleri her yıl için ölüm riski %2 azalıyor.

  • Eğitim düzeyinin yaşam beklentisini hem doğrudan hem de dolaylı yollardan iyileştirdiği görülüyor:

    • Kazançları artırır ve bu da sağlık sonuçlarının önemli bir göstergesi oluyor.

    • İnsanların daha iyi sosyal ağlar kurmasına yardımcı oluyor.

    • Daha fazla eğitime sahip insanlar, bilinçli yaşam seçimleri yapmalarına yardımcı olacak bilgileri arama konusunda daha iyi olma eğilimindeler.

Unsplash

Kadınlara ve azınlıklara yanlış teşhis konulma olasılığı %20-30 daha fazla

Bu haber nerden tutsanız elinizde kalıyor. Yıllardır bahsettiğimiz tıp endüstrisinin rezaletlerine bir yenisi daha eklendi.

Düşünsenize kadınsanız veya azınlıksanız ölüp ölmeme durumunuz şansa bağlı.

  • Geçen ay yayınlanan bir tıbbi araştırma, hastanede ölen veya yoğun bakım ünitesine nakledilen hastaların neredeyse 4'ünden 1'ine yanlış tanı konulduğunu ortaya çıkardı.

    • Yaygın rahatsızlıkların yanlış teşhis oranları %1,5 (kalp krizi) ile %22,5 (akciğer kanseri) arasında değişmektedir.

  • Araştırmacılar tarafından halihazırda bulunan yanlış teşhis kalıpları ise şöyle:

    • Apandisitli siyah çocukların doğru teşhis edilme olasılığı beyaz çocuklara göre daha azdır.

    • Depresyonu olan siyahi insanlara yanlış şizofreni tanısı konma olasılığı daha yüksektir.

    • Azınlıklarda demans, beyaz insanlarda demansa göre daha geç teşhis ediliyor.

  • Bir teşhis uzmanına göre, birçok yanlış teşhis, tıbbi uzmanların dikkatlice dinlememesi, takip soruları sormaması veya yeterli testler istememesi nedeniyle ortaya çıkıyor.

    • Tıp eğitimi ve ders kitaplarının varsayılan olarak beyazı seçmesi nedeniyle başka hatalar da ortaya çıkıyor.

    • Örneğin standart bir tıp ders kitabındaki görsellerin yalnızca %4,5'i koyu tenli kişilere aittir. Bu, ciddi kanserler de dahil olmak üzere cilt rahatsızlıklarının sıklıkla atlandığı veya yanlış teşhis edildiği anlamına geliyor.

Unsplash

Yapay zeka kullanan beyaz yaka çalışanlar %40 daha başarılı!

HBS ve BCG’nin yaptığı araştırmaya göre;

- Yapay zeka kullanan danışmanların, kullanmayanlara göre %12.2 daha fazla görevi tamamladığını, görevleri %25.1 daha hızlı bitirdiğini ve ortalama olarak %40 daha yüksek kalitede sonuçlar elde ettiğini gösteriyor.

Araştırma, özellikle düşük performans gösteren danışmanların yapay zeka kullanımından daha fazla fayda sağladığını ortaya koyarken deney öncesi değerlendirmelerde; Alt sıralarda yer alan danışmanların ChatGPT-4 kullanarak puanlarını %43, üst düzey performans gösteren danışmanların ise puanlarını %17 oranında iyileştirebildikleri saptanmış.


Yaklaşık 6-8 aydır Yapay Zeka’ya dair tüm gelişmeleri ve araçları paylaşmaya devam ettiğim için, elimden geldikçe çevremide gözlemlemeye çalışıyorum.

Ne yazık ki, orta kesimin ne iş dünyasında ne de gençlerinde bu araçları kullanma durumu henüz çok çok düşük. Kullananlarda sadece iki üç özellik kullanıyor ve çoğundan haberdar değil. Umarım bu meselede de yine çağın gerisinde kalmayız.

Unsplash

Kısa Bir Tefekkür

‘‘Duanın en güzel, en latîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki:

Dua eden adam bilir ki, birisi var ki; onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşey'e yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerim zât var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def'edebilir bir zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah,bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ der.’’ - Mektubat

"...Allahım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle. Öne geçiren de sen, geride bırakan da Sensin. Senin her şeye gücün yeter. (Buhârî

&

Muâz b. Cebel’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

‘‘Âdemoğlunun kalbi kışın yumuşar. Bu durum, Allah Teâla’nın Âdem (a.s.)’ı topraktan yaratmasından dolayıdır. Toprak ise kışın (yağmur vb. sebeplerle) yumuşar.’’| Ehâdîsü’ş-Şitâ li’s-Suyûtî / 13

&

Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular: “Cömertlik, kök cennette ve dalları dünyaya yayılmış bir ağaca benzer. Kim onun bir dalına tutunursa o dal onu cennete götürebilir. Cimrilik de kökü cehennemde ve dalları dünyaya yayılmış bir ağaca benzer. Kim de bunun bir dalına tutunursa, o dal onu cehenneme sürükler.” (Münâvî, IV, 138)

&

‘‘Ashabı Uhdud zafere ulaşmadılar, yer ele geçirmediler, devlet kurmadılar ve ganimet elde edemediler. Ve hepsi öldürüldü. Ancak Allahu Teala dedi ki: "İşte bu büyük bir kurtuluştur." Kur'an'ın tümünde büyük kurtuluş sözü sadece Uhdud Ashabı için kullanılmıştır. Peki, neden? Çünkü zaferin en büyük manalarından biri de; zalimler karşısında ilke ve menhec üzerine sebat edebilmek ve zafere ulaşmaktır. Bu en büyük zaferdir. Cephede zafere ulaşmak sınırlı ve cüzi bir zaferdir. Ancak en büyük zafer Allah ile karşılaşınca, O'nun yolunda sabit kalmış olarak karşılaşmandır. Size ve kendime sebat etmeyi tavsiye ediyorum. Sabreden kazanır ve sabretmeyen ise kazanamaz.’’

-Ebu Hacer el-Hadrami

&

Katade dedi ki: "Allah bu yıldızları üç şey için yaratmıştır: Onları semanın ziyneti kıldı, (semaya yükselip haber toplayan) şeytanlara atılacak taşlar kıldı, geceleri istikamet tayin etmede işaretler kıldı. Kim yıldızlar hakkında başka yorumlar yapmaya kalkarsa hata eder ve nasibini zâyi eder, kendisini ilgilendirmeyen ve bilgisi olmayan hatta bilmekte peygamberler ve meleklerin bile acze düştükleri bir hususta kendini külfete sokar."

Unsplash

Unsplash

Unsplash

Bu haftanın Yapay Zeka Manşetleri

Verimliliğinizi Artıracak 5 Yapay Zeka Aracı

Quartzite : Karmaşık istemleri kolayca yazmaya, yinelemeye ve çıktıların kalitesini karşılaştırmaya yönelik bir bilgi istemi IDE'si.

Guidde: Yapay zeka ile sihirli bir şekilde video belgeleri oluşturun.

Supadash : Veri tabanınızı bağlayın ve verilerinizi görselleştirmek ve uygulamanızla ilgili ölçümleri takip etmek için anında yapay zeka tarafından oluşturulan grafikler elde edin.

Descript: Videolarınızı ve podcast'lerinizi yazmak, kaydetmek, metne dönüştürmek, düzenlemek, ortak çalışmak ve paylaşmak için hepsi bir arada içerik arkadaşınız.

Imagetwin: Bilimsel makalelerin şekillerindeki bütünlük sorunlarını tespit etmek için yapay zeka tabanlı bir yazılım.

Gemini başlangıç ​​istemine ücretsiz erişim nasıl elde edilir

  • Buradan veya Gemini ekranının sol üst köşesindeki açılır menüden Gemini Advanced'e yükseltin

  • İsteminizi yazın ve tıpkı ChatGPT gibi enter tuşuna basın.


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER İÇİN TIKLAYIN

Önceki
Önceki

‘İnsanlık Son Savaşı Veriyor’

Sonraki
Sonraki

"Haberiniz Olsun Bir Fitne Çıkacak!"