‘İnsanlık Son Savaşı Veriyor’

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • ‘İnsanlık Son Savaşı Veriyor’

  • Müekked Sünnet: İtikaf

  • Ekranlar Okuma Becerilerini Zayıflatıyor, Google Parayı Götürüyor

  • Gazeteler Kapanırken İşler, Güven ve Demokrasi Tehdit Ediliyor

  • Batı Haberciliğinin Gözünden Gazze: Sömürgeci Gazeteciliğin Klasik Bir Örneği

  • Haftanın Videoları

  • Haftanın Makaleleri

  • Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Üç Yapay Zeka Aracı

Daha önce bu meseleler üzerinde çokça durduğumuz için uzun süredir bu konulara değinmiyordum. Ancak, Psikiyatrist Merter’in son kitabı denk gelince, tekrar hatırlatmanın faydalı olacağını düşündüm.

Zira, bu tür durumlara çevremizde fazla rastlamayınca çok umursamıyor, ilgilenmiyor ve önemsemiyoruz. Ancak, gelen vakalardan biliyorum ki, bazen hiç farkında olmadan bazı konularda çok geç kalmış oluyoruz. Ve gelecekte bazı meselelerde ne yazık ki bu mesele üzerinde şekillenecek, şekilleniyor.

Yazarın anlattığı bu vaka ile başlayalım.

‘‘14 yaşında bir kız çocuğu geldi. Sistemin sosyal medyasından etkilenmiş. Ben ‘erkek olmak istiyorum’ dedi. Ve sonra Amerika’ya Californiya’ya gitti ve adını değiştirdi. Bundan sonra ‘ben Sarah değilim ben adım George’ dedi.

Ne yazık ki, sistemde bu durumu destekleyen çok etkin bir Psikolog grubu olduğu için hemen, ‘bu senin özgürlüğün, sen böyle doğdun’ diyor ve bu çocukları desteklemeye başlıyor. Oysa bu durum tamamen yalan. Bunun hiçbir genetik temeli yok. Hemen bu çocuğa Opron vermeye başlıyorlar. Biliyorsunuz opron kadınlık hormonal gelişimini durduran bir ilaç.

Tabi bu durumdan anne babanın haberi yok. Zaten genellikle anne babaya çoğunlukla haber vermiyorlar. 6 ay sonra kız tekrar gidiyor ve Psikolog diyor ki; ‘Kararlı mısın? Devam etmek istiyor musun?’ Yani vazgeçirmek yerine domuzluk yapmaya devam ediyor.

Kız çocuğu ‘evet’ deyince bu kez de testosteron vermeye başlanıyor. Yani erkeklik hormonu. Ve kız çocuğunda kıllar, sakallar çıkmaya başlıyor, sesi kalınlaşıyor vs.

Şunu da bu arada ifade edeyim. Ne yazık ki bu durumun artık geri dönüşü yok. Bu konuda ‘Geri dönüşü olmayan hasar’ kitabının muhakkak okunması gerekiyor.

Tabi kızda anormallikler görülmeye başlayınca annesi babası paniğe kapılıyor ve Psikolog’a götürüyorlar. Bu zihniyetin temsilcisi Psikolog’dan ise o klasik cevap geliyor:

‘‘Çocuğun hayatına karışamazsınız. Onun özgür seçimi…’’

Yani aile kızı kurtaramıyor.

Ve çocuk göğüslerinin büyümesini de engelleyemeyince bu seferde bir cerraha gidiyor, ameliyat olup göğüslerinide aldırıyor. Ne yazık ki artık geriye dönüş olmayan yol fiziki olarak bitmiş oluyor…’’

Evet, vahim olan durum ise bu vakaların yüzde 60’ı sonradan pişman oluyor ama kadınlıkları ve erkekleri bittiği için yapacak bir şeyde kalmıyor.

Bu meseleye sadece çocuklar nazarıyla bakmamak gerekiyor. Hali hazırda evli, çoluk çocuğu olan birçok Müslüman erkek ve kadın var ki, eşlerinden gizli olarak eşcinsellik ya da lezbiyenlik yaşıyorlar. Gelen vakalardan biliyoruz ki, kendilerine ait ikinci bir gizli hayatları var.

Bu sayı her geçen gün giderek artmaya devam ediyor.

Resmi verilere göre, 2012’ye kadar %2 olan erkek eşcinselliği yüzde 8’i geçmiş duruma geldi. Ki, bu sadece bilinen vakalar. Gayri resmi olarak korkunç boyutlarda olduğunu ifade edebilir. Kadınlarda ise bu rakam yüzde 30’lara çıkmış bir noktaya geldi.

Evet, tarihin her döneminde eşcinsellik olmuştur ama bu kadar artış bu kadar kısa zamanda yoktu. Yazar Twenge diyor ki; ‘Bu artık bir Tsunami’dir.

iNesli kitabında, ‘‘2012 tarihi bir milattır. Bu tarihten itibaren depresyonlarda, kaygılarda ve her türlü cinsel sapıklıkta, intiharlarda vs. artış var. Hollywood üzerinden bizim ahlakımızı, beklentilerimizi, hayat ideallerinizi değiştirdiler’ diyor.

İşte bu noktada Psikiyatrist Merter ise, bunun tabii bir süreç olmadığını ve bir plan dahilinde uygulandığını ifade ediyor: ‘Mesela kadını erkekleştirdiler. Yani erkeksi bir karakter haline getirdiler’ notunu düşüyor.

Nitekim, Twenge’nin bir bilimsel araştırmadan yola çıkarak aktardığı şu veri de çok ilginç:

‘‘Son 19 senede kadınların, erkeksi mizaç dediğimiz; Acımasız, rekabetçi, hırslı vs. hale gelme oranı % 80.'‘

Evet, korkunç bir rakam. Ve bunun mefhumu muhalifi olan erillik ise tam tersi yönde ilerlemeye devam ediyor.

Bu meselede bir diğer aşama ise erkek, kadın yaratma projesi. Misal artık kadınlar ya çok geç evleniyor ya da evlenmiyorlar.

Denebilir ki, ‘30 yaşında evlenmek şart mı? Ama biz biliyoruz ki, evlilik olmaması durumunda kadınlar bir sürü psikolojik ve somatik hastalıklara yakalanmaya başlıyorlar. Eğer kadın hamile kalmaz ise o hormonal denge bozulmaya başlıyor. Sürekli östrojen hormonuna maruz kalır ise, bütün kadın hastalıkları, kanserler, göğüs kanserleri, over kanserleri, kardiyovasküler hastalıklar ve bunun yanında depresyonlar.. Neredeyse iki kadından bir tanesi antidepresif oluyor. (Özellikle 25-40 yaş arası grupta ciddi bir depresif sorunsal sarmalı yaşanıyor. Kişilik ve karakter problemleri, hezeyanlar, tanrıcılık oynama ve peşi sıra gelen çıkmazlar…)

Psikolog’un dikkat çektiği önemli bir diğer nokta ise Baba otoritesinin ortadan kaldırılma planı.

‘‘1970'lerden itibaren bir öğretmen, bir otorite veya bir din adamı, çocuğa ‘şu doğrudur bu yanlıştır dememeli, çocuk kendi bulmalı’ diye bir eğitim sistemi çıkartıyorlar. Bu model Amerika'dan bütün dünyaya yayılıyor.

Psikologlarda son 30 senedir, ‘‘aman çocuğun üstüne varmayın, aman çocuğun dediğini yapın, aman çocuğun psikolojisini bozmayın’’ diyerek bu modele destek vermiş oldular.

Bakınız, kitabı milyonlar satan dünya çapında tanınmış müptezel sosyolog Judith Butler diyor ki, ‘Bizim derdimiz LGBT falan değil, biz insanlığı yeniden yaratma peşindeyiz.’’

Sistematik bir şekilde baktığınız zaman yine Psikiyatri ve Psikoloji yoluyla ‘Baba otoritesi’ ortadan kalktı. Yani otoriteyi düşman olarak gösteriyorlar. Bunu her alanda yapmak istiyorlar. Politik alanda dahil.

Burada önemli nokta daha var. Misal, George Soros Londra ekonomik ekolünde okurken Carl Popper diye bir filozofa çok hayran. Popper ise otoritesiz toplumu, açık toplumu savunuyor.

Peki, açık ve otoritesiz toplum ne demek?

Kısaca, ‘Otoritesi olmayan, tepkisiz ve öfkesiz bir toplumu çok daha kolay yönetebilirsiniz’ demek.

Bütün Yahudi Entelijansiya’nın yapmak istediği şey, İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya'daki fecaatten sonra, ‘niye böyle böyle bir şey oldu’ diye, bu soykırımın psikolojik altyapısını araştırmak ve buna dair kendileri için bir çıkar elde etmek.

Almanya'dan Amerika'ya göç eden Frankfurt sosyolojik araştırmalar ekolü, yani göç eden sosyologlar ve psikiyatrlar.. İşte Erich From’lar, Max Horkheimerlar, Herbert Marcuseler vs. Amerika'yı Psikoloji ve Sosyoloji’de % 60 oranında kontrol edecek noktaya geliyorlar.

Ellerindeki bu güçle bir şekilde otoriteyi yıkmak için..Misal, Amerikan Yahudi komitesinin verdiği görevlerden biri, ‘Otoriter Personality’ diye kitaplar yayınlamak. Bir anlamda baba otoritesini yıkmak.

Mesela Erich From'un Sevginin Gücü diye bir kitabı var. Hayranlıkla okurdum Erich From’u. Ama bu adamın bir kitabı daha var. O kitabında baba otoritesini, yani otoriter bir aileyi pederşahi, sado-mazoşist bir sistem olarak ilan ediyor.

Yani From diyor ki, bu aile yapısında baba mazoşist, yani eziyet etmekten zevk alan, ailenin diğer fertleride acı çekmekten zevk aldığı için sadist.

Sosyolog Kevin MacDonald kitabında aktardığı bir meta analizde; Baba otoritesinin ortadan kalkması durumunda toplumda aptallaşma meydana geliyor. Misal, diyelim ki bir ailede üç kız çocuğu var. Bu üç kızdan hangisi daha fazla ebeveyn uyarısını dinliyor veya dinlemiyor diye inceleme yapılıyor. Çıkan sonuçta ailesinin sözünü dinlemeyen çocuk IQ’su en düşük olanların olduğu ortaya çıkıyor. Yani otoritenin ortadan kalkması ile birlikte akıl ve zekada düşüş başlıyor.

Bir anlamda baba otoritesi gittiğinde öfke birikmeyecek ve bir daha dışarıya yansımayacak. Ve otorite tamamen ortadan kalkıncada aile dağılmaya başlayacak…’’

Burada yazar toplumun klasik anlamda anladığı diktatöryel bir otoriteden bahsetmiyor. Disiplin, eğitim ve gelişim için maddi ve manevi denge otoritesinin sağlanması üzerinde duruyor.

Nitekim, yukarıda anlatılan Psikoloji eğitimi ve Psikologların ekseriyeti hali hazırda bu model işleyişini sürdürüyor. İslami değerlerden uzak bu sistem insanı ve aileyi felakete sürüklüyor. Dikkat edildiğinde Psikologlara giden birçok ailenin bir süre sonra yıkıldığına şahit oluyoruz. Veya kişilerin garip garip ritüellerle tedaviler peşinde koştuklarını gözlemliyoruz.

Ne yazık ki, sistem böyle olunca ve maneviyat yetersiz kalınca, uzmanlarında ellerinde olan bilgi artık çözüm üretemez bir hale geliyor.

Bu durum sadece aile için değil toplum içinde geçerli. Yukarıdaki tesbitte şöyle bir ifade vardı:

‘Otoritesiz yetişen, tepkisiz ve öfkesiz bir toplumu çok daha kolay yönetebilirsiniz…’’

Zannediyorum hem Filistin’de yaşananlara, hem Doğu Türkistanda olanlara hem Türkiye’deki hukuksuzluklara vs. diğer birçok yerdeki zulümlere Müslümanların veya dünyadaki diğer yığınların ses çıkaramamasının altında yatan bir diğer psikolojik gerçekte bu olsa gerek. Gözümüzün önünde öldürüyorlar ve bizler birer ölü gibi izliyoruz. Bahane de hazır: ‘Ben ne yapabilirim ki?’

Evet, yıllar içerisinde tepkisiz, korkak, bencil ve sadece kendi çıkarları için yaşayan birer yığınlar haline getirildiğimiz çok açık. Bunu kabul eder miyiz? Etmez miyiz? Ayrı bir mesele. Ama bildiğimiz bir gerçek var ki, yeme ve içmeden başlayan çürümüşlük, ruhlarında çürüdüğünüzü bizlere göstermiş oldu. Allah yardımcımız olsun. Umarım yeniden bir ‘yenilenme cehdi’, ve Allah’ın ruhlarımızı diriltmesi için tekrar bir iman etmek bizlere nasip olur. Aksi halde zillet zillet zillet.

&

Bu konuyla alakalı olarak;

Mustafa Merter’in, Hekaton’la Son Tango,

Twenge’nin, Ben nesli ve iNesli kitaplarını okuyabilirsiniz.

Ayrıca, kitaplardan ayrı olarak yazıdaki içeriklere dair daha fazla bilgi için mavi linklerdeki videolarıda izleyebilirsiniz.

Unsplash

Müekked Sünnet: İtikaf

Bülten yazarı Özlem Jawher yazdı;

Halkla beraberken Hakk ile beraber olmak insanın asli vazifesi. Tabii ki günümüz şartlarında bunu başarmak ciddi bir odaklanma gerektiriyor.

Zamanında seleflerimiz satranç oynamanın caiz olup olmadığını tartışıyorlardı. Sosyal medyayı onlara sorsaydık, acaba ne derlerdi diye sürekli düşünüyorum. Bu noktada gün veya hafta içerisine serpiştirilmiş nafile itikaflar, farklı bir huzur ve sekine kaynağı olabilir bizler için.

Bilindiği üzere en kısa itikaf, bir namaz vakti kadardır. Dikkatle bakacak olursak, selatin camilerin girişinde, genellikle sülüs hattıyla ‘İTİKAFA NİYET ETTİM’ yazar hatırlatma babında. Malum niyet, bir iksir-i nuranîdir.  

Kuran ve sünnette pek çok örneği olan itikaf deyince hepimizin aklına Hira Mağarası gelecektir. Oysa itikaf, cahiliyye döneminde de bilinen bir ibadettir.

Hz. Ömer Efendimiz (r.a.) Mescid-i Haram' da itikaf nezretmiş ve bunu yerine getirmek Müslüman olduktan sonra kendisine nasip olmuştur.

Hakeza Hz. Meryem, mabedde itikafa cekilmişti…

Hz. Ayşe (r.a.) annemiz, ifk hadisesinde kendini itikafa vermişti.

Mağarada mahsur kalan üç genc, bu cebri itikaftan ancak ızdırar diliyle ettiği dualarla kurtuluşa ermişti.

'Asrin bedî'si de sabahlara kadar katran ağacının üstünde, Samanyolu Galaksi' sinin muhteşem manzarasının altında halvet halindeydi.

Zira her doğum, bir halvetle başlardı.

Nasa verilerine göre, hızı artan yaşlı dünyamızda YAVAŞLAMANIN, 5 dakikada olsa kendimize dönmenin, Allah’a imanımızı tekid etmenin halavetini Cenab-ı Hakk’tan niyaz edebiliriz.  

Şüphesiz en güzel rızık, Kuran ve sünnettir… Allah nasibimizi ziyade eylesin. Gerisi hallolur.  

Kaynak: Prof. Dr. AbdulHakim Yüce, İtikaf

Unsplash

Ekranlar Okuma Becerilerini Zayıflatıyor, Google Parayı Götürüyor

Yakın zamanda yapılan bir araştırma, kişilerin okuma puanlarında önemli bir düşüş olduğunu ve anlama becerilerinde sıkıntı yaşandığını ortaya koyuyor. Öğrenci veya yetişkin fark etmiyor. Ekran üzerinde okuma bazı kişilerde ciddi bir odaklanma sorunu meydana getiriyor.

Columbia Üniversitesi araştırmacıları, okuma için geleneksel kağıt metinler yerine elektronik ekranların aşırı kullanımının okuryazarlıktaki düşüşün ardındaki ana faktör olabileceğini söylüyor.

  • Sinir bilimciler gençlerin basılı materyallerden okurken dijital ekranlara kıyasla daha fazla "derin okuma" sergilediğini buldu.

  • Çocukların kağıt metinlerden derin öğrenme elde ettiğini gösteren araştırmalara rağmen, sistem genel olarak dijital platformları tercih etmeye, fiziksel kitapları atmaya ve çoğu zaman kütüphaneleri kapatmaya devam ediyor.

  • Google gibi teknoloji devleri, araştırmalar okuma sonuçlarını iyileştirmediğini gösterse de okullara ucuz dizüstü bilgisayarlar satarak eğitimdeki dijital devrimden yararlanıyor.

    • Google, 2020'den bu yana okul ve üniversitelerine neredeyse 14 milyar dolar değerinde Chromebook sattı.

Unsplash

Gazeteler Kapanırken İşler, Güven ve Demokrasi Tehdit Ediliyor

  • Geleneksel gazetecilik, teknoloji devlerinin yükselişi, modası geçmiş iş modelleri ve tüketici davranışındaki değişimler nedeniyle büyük bir krizle karşı karşıya.

  • Kriz gazetecilikte büyük iş kayıplarına ve medyaya olan güvensizliğin artmasına yol açtı. Uzmanlar bunun demokratik süreçlerde manipülasyonu körükleyebileceği konusunda uyarıyor.

  • Bazıları gazeteciliğin geleceğinin, niş çıkarlara hizmet eden birkaç büyük ulusal yayın kuruluşunda olabileceğini, daha küçük yerel yayın kuruluşlarının veya bireysel serbest çalışanların boşlukları dolduracağını ve gazeteciliğin sağlam bir endüstriden ziyade bir hobiye daha çok benzeyeceğini öne sürüyor.

Kaynaklar: Axios | Axios | CNN | Pew Research Center | Politico | Poynter | The Hollywood Reporter | The New York Times |

Unsplash

Batı Haberciliğinin Gözünden Gazze: Sömürgeci Gazeteciliğin Klasik Bir Örneği

İsrail’in katliamları 4.5 aydır devam ediyor. Bazı gazetecilere göre, Batı medyası tarafsızlıktan uzak habercilik yaparak ve özellikle çatışmalar hususunda ağırlıklı olarak İsrail’in anlatılarına yer vererek Gazze’de meydana gelen olayları oldukça yanlı aktarıyor.

Araştırmacı gazeteci Vidya Krishnan, Al Jazeera için kaleme aldığı yazısında Batılı gazetecilerin ve medya kuruluşlarının İsrail-Filistin çatışmaları karşısında gösterdikleri tutumu sert bir dille eleştiriyor.

Umarım bu cümleleri okuyan Müslüman iş insanları, küresel bir medya grubu kurmak için 3. dünya savaşının içine düştükten sonra pişman olmaz. Zira zillet içindeki ahlar için söylenecek çok daha ağır kelimeler var.

Vidya şöyle diyor;

‘ - Batı'nın propaganda makinesine göre İsrail, kendini güvende tutmak için birçok ülkeyi yok etme hakkına sahip görülüyor.

  • Buna rağmen bu durumun masum insanlar için ne anlama geldiği yeterince tartışılmıyor; sömürülenler ve sömürgeciler arasında bir ayrım oluşturuluyor.

  • Batılı gazeteciler, İsrail'in işgal altında yaşayan vatansız bir halka savaş açtığı gerçeğini, dünyanın en güçlü ordusu tarafından desteklenen bir katliamı gizliyor.

  • İsrail'in eylemlerine olanak sağlayan batılı hükümetlerin, ahlak, demokrasi sevgisi ve gazetecilik iddialarının aslında aldatmacadan ibaret olduğu belirtiliyor.

  • Batılı gazeteciler, İsrail'in meşru müdafaa anlatılarına itibar kazandırarak Filistinlilerin hikayelerini önemsizleştiriyor.

  • İsrail'in baskı ve kötü muamelesini tartışan Filistinlilere platform verilmiyor; bu da batı medyasının sömürgeci gücünün rolünü ortaya koyuyor.

  • Birçok insan, sosyal medya ve Filistinlilerin tanıklıkları sayesinde batı medyasının gerçek yüzünü görmeye başlıyor.

  • Batılı liderlerin başarısızlıkları ve batı medyasının zorbalığı gün yüzüne çıkıyor.’’

Unsplash

Unsplash

Unsplash

Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Araştırmacılar , Vezüv Yanardağı Pompeii'yi yok ettiğinde gömülen ve 18. yüzyıldaki keşiflerinden bu yana okunamayan yüzlerce papirüs tomarını çözmek için yapay zekayı kullanıyor.

  • Microsoft’un Hindistan’da 2 milyon kişiye yapay zeka eğitimi vereceğini, Almanya’da ise aynı amaçla 3,2 milyar dolarlık altyapı yatırımı yapacağını açıklamasının ardından Google da “Growth Academy” bünyesinde Avrupa’da uzman yetiştirmek için 25 milyon euro’luk eğitim desteği sunacağını duyurdu. Google ayrıca Fransa’da Finans Bakanlığı ile ortaklaşa yapay zeka odaklı 300 kişiyi istihdam edecek bir merkez kuracak.

  • OpenAI şu anda 80 milyar dolar değerinde - Thrive Capital liderliğindeki yakın zamanda yapılan hisse satışıyla değerini 10 aydan kısa bir sürede üç katına çıkardı

  • Reddit, modellerini eğitmek için büyük bir yapay zeka firmasıyla 60 milyon dolarlık bir içerik lisans anlaşması imzaladı.,

  • Google, yapay zeka modeli Gemini’nin 1,5 numaralı sürümünü tanıttı. Yeni model tek seferde 700 bin sözcük, 30 bin satır kod, 11 saat ses ve 1 saat video görüntüsü işleyebiliyor.

Üç Yapay Zeka Aracı

  • Synthesia birkaç dakika içinde metni videoya dönüştürür.

  • Deepbrain, tek bir araçta güçlü AI metinden videoya düzenleme olanağı sunar.

  • Sora , tarihteki en güçlü metinden videoya dönüştürme aracıdır.

  • Sora'nın Teknolojik Yörüngesi : Sora, karmaşık gerçek dünya dinamiklerini önceden tanımlanmış 3D modellere dayanmadan simüle ederek, kapsamlı veri eğitimiyle yönlendirilen acil yetenekleri sergileyerek kendisini farklılaştırıyor. Bu yetenek, modelin mekansal tutarlılık, nesne kalıcılığı ve dijital ortamların simülasyonu konusundaki gelişmiş anlayışının bir kanıtıdır ve yapay zeka araştırmalarında önemli bir ilerlemeye işaret etmektedir.

  • Sora fırtınası 200.000 Hollywood çalışanını vuracak.

    OpenAI'nin yeni aracı Sora'nın hızlı gelişimi, Hollywood endüstrisini ve ötesini önemli ölçüde alt üst etmeye, potansiyel olarak 200.000'den fazla iş kaybına yol açmaya ve eğlence ile dijital medyadaki çeşitli sektörleri etkilemeye hazırlanıyor.


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER İÇİN TIKLAYIN


Önceki
Önceki

Hafızanı Güçlendir! Pratik Rutinler, Maneviyat ve Bilim

Sonraki
Sonraki

9 Kişinin Zaferi ve Mağlubiyetin Felaketi