‘‘Aklınızı Başınıza Alın! Daha Büyüğü de Var’’

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • ‘‘Aklınızı Başınıza Alın! Daha Büyüğü de Var’’

  • Zaman ve Verimlilik: Asil Hayat

  • Yeni Bir Bilgi İçin Kişisel Çerçeve

  • Milyar Dolarlık Silikon Vadisi Kurucusu FBI Muhbiri Çıktı

  • Değişime Aracılık Edebilecek 12 Soru

  • Haftanın Makaleleri

  • Haftanın Podcastleri

  • Haftanın Kitabı

  • Haftanın Videoları


İlk makaleyi sesli olarak Youtube’den dinleyebilirsiniz.


Kalp ehlinin güzel bir yaklaşımı vardır.

‘Hayr üzere ölen kurtuldu. Asıl imtihan kalanlar için…’’

Nitekim Al-i İmran suresi 186. ayette şöyle buyuruyor:

‘‘Şu muhakkak ki gerek mallarınızda, gerek canlarınızda imtihana tâbi tutulacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilen Yahudi ve Hıristiyanlardan ve bir de müşriklerden sizi inciten birçok söz işiteceksiniz. Ama siz sabreder ve günahlardan korunursanız, muhakkak ki bu davranış, yapılacak işlerin en değerlisidir.’

Burada çok net bir ifade var.

Birincisi, ‘kesinlikle imtihan olacaksınız’ uyarısı.

Bu ayeti pek çok kez duyuyor ve işitiyoruz. Ancak, Yahudilerin Tevrat üzerine çalıştığı kadar, bizler ne Kuran üzerine, ne de hayatın heran içerisinde olan benzer ayetler üzerine derinlikli bir çalışma yapıyoruz.

Oysa ki ayet, gözümüzü açtığımız sabah uykusundan, gözümüzü kapatacağımız zaman dilimine kadar ki geçen her saniye bizimle beraber olan hikmetli bir rehberdir.

‘İmtihan olacaksınız…’ Çok açık ve net.

Bunu ister maddi, ister manevi, ister psikolojik, ister küresel vs. her ne olarak düşünürsek düşünelim, hayatın her safhasında olduğu muhakkak olan bir işarettir.

Misal, zamanı doğru yönetememek bile birçok insan için bir imtihandır ama çoğu insan bunu bilmeden yaşar. Ve sonunda bu yanlış yönetim nedeniyle meydana gelen israf, malayaniyat, düzensizlik vesair gibi durumların neticesinde insan dünya ve ahiretini kaybedebiliyor.

Veya çok yemek, şeker, gece birşeyler yiyip içmek, alkol, sigara, yapay gıdalar gibi sağlığı ilgilendiren birçok unsurda hayati birer imtihandır. Ama insan bunu ancak hasta veya kanser olduğunda idrak eder.

Yani kanser hastalığı başlayınca ‘bu da benim imtihanım’ diye söylenir. Oysa ki, o imtihan daha hastalık ortaya çıkmadan önceki zamanlarda o işlediği günahların bir sonucudur.

Bu nazariyeyle ilgili küresel anlamda ise Hazretin şu ifadeleri büyük önem arz etmektedir.

‘‘Açlık, susuzluk, kıtlık, yağmurun kesilmesi veya değişik musibetler.. Bunlar belli günahların sonucunda gelen musibetlerdir.

Şu anda İslam dünyasında da böyle bir şey yaşanıyor. Merceğe, teleskopa lüzum yok. Misal, yağmur veya kar. Bunlar Allahtan gelen bir rahmettir. Ancak, yere indiğinde bela ve felaket oluyorsa, bu bizim hal ve davranışlarımızın sonucudur.

Depremler, hercümercler, fitneler… Allah Resulü sav, ahir zamanın alameti olarak ifade buyurduğu hemen herşey İslam dünyasında yaşanıyor.

Hatta, İslam dünyası bu musibetleri Allah’a inanmayan insanlardan daha çok yaşıyor. Bela ile daha çok muhatap oluyor. Malum, inanmayanların bütün bütün cezaları ahirete kalacak.

Fakat din bir yönüyle İslam dünyasında, dünyevi yaşayışa, hayat tarzına, siyasete vasıta yapılıyor.

Müslümanlar dindar görünürken ve Müslümanım derken, bir yönüyle dünyayı mamur hale getirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla riyaya giriyorlar.

Bu durumda ise Allah onları tedip ediyor. Yani bu musibetlerle akıllarını başlarına almaları için uyarıcı musibetler gönderiyor…

Bu musibetlerden çok daha büyük bir musibet var ise, o da bu musibetlerden ders çıkarmama musibetidir.

Kısacası, nasıl ki deprem, sel, insanların birbirine düşmesi gibi musibetler bir musibettir. Aynen öyle de, bu musibetlerin musibet olduğunu görmeme çok daha büyük bir musibettir. Bir anlamda körlük, idraksizlik, basiretsizlik, kalpsizlik musibetleridir.

Misal, namazın terk edilmesinin çağırdığı bir musibet vardır. Allah öyle bir musibet verir ki, namaz terk edildiği için insanları boş yere yatırıp kaldırır.

İnsanlar musibetleri bastırmak için cepheden cepheye koşturur dururda, her bastırma hareketi yeni bir musibet ortaya çıkarır.

Herhangi bir musibet yok edilmek istenirde, o esnada önceden işlenen günahların etkisiyle yanlış tavırların ortaya çıkmasına sebep olunur, hayr olacak şey kine ve nefrete dönüşür ve daha büyük bir musibet haline gelir ve insanlar kendini bir musibetler sarmalı içinde bulur.

Nitekim, bir musibete karşı yirmi yıl, otuz yıl, kırk yıl mücadele edersiniz, fakat Allah sizi yatıp kalkmaya mahkum etmiştir. Çünkü namazınız namaz değil, abdestiniz abdest değildir. Namaz böylesine zayi edilince iki elin bir araya gelmesi ve o musibet sarmalından çıkılması mümkün değildir.’’

Üstad’ın 1. dünya savaşı ile ilgili tesbitini tekrar hatırlayalım.

Mealen diyor ki;

“Zira yirmi dört saatten yalnız bir saatini beş vakit namaz için Allah bizden istedi. Bizler ise tembellik ettik, kılmadık; ceza olarak beş yıl savaş boyunca dört saat talim, meşakkat, tahrikle bir nevi namaz kıldırdı. Bir anlamda süründürdü.

Hem senede yalnız bir ay, oruç tutmamızı istedi. Nefsimize acıdık; kefâreten beş sene oruç tutturdu.

Bizlere ihsan ettiği malın kırkta birini zekât olarak istedi. Bizler ise servet edinme tutkusuyla karşılıksız infak ve hayır yapmaktan kaçındık, zulmettik; O da bizden birikmiş olan zekâtı aldı.”

Yani savaş neticesiyle toprak, mal, mülk her şey elimizden gitti.

Peki, ya oruç ibadeti terk edilirse ne olur?

Malum, İslam dünyasında ciddi oranda oruç tutmayan kitle var. Haliyle orucun terkide açlık ve yokluk getirecektir.

Zekat’ın terk edilerek bankanın, köleliğin ve zalimlere dilencilik yapmanın tercih edilmesi ise bir diğer çöküş işaretidir.

Hazreti Sahip’in dediği gibi;

‘‘Zekât toplumun değişik kesimleri arasında kopmalar meydana getiriyor. Servet sahipleri ile fakr u zaruret içinde bulunanlar iyice kopuyor. Sosyal ihtilaller tarihine baktığınız zaman, asırlarca Avrupa’da kapitalistlerle işçi sınıfı arasında yaşanmış mücadeleleri görürsünüz. Bu iki zümrenin birbirinden kopması, aralarındaki bütün köprülerin yıkılması ve tarafların birbirine düşman haline gelmesine sebep olur.’’

Şu anki dünyaya baktığımızda görüyoruz ki, hem Müslüman ülkelerde hem de diğer dünya ülkelerinde böyle bir yaşam söz konusu.

Müslümanlar banka ile çalışarak Allah’a savaş açmışken, Müslüman olmayanlar ise banka ile insanları sömürerek zenginleşmeye devam ederken, faizden uzak duran insanlar ve toplumlar ise fakr-u zarurete düşmüş, ah-u vahlarla Allahın rahmetini beklemekteler. Bir anlamda fiili duaları ile dünyanın kendine gelmesi için buna sebep olanların cezalandırılmasını beklemektedirler.

Üstad, Hacc vazifesinin terk edilmesini ise şu cümle ile ifade eder:

‘‘Haccın ve ondaki hikmetlerin ihmali, sadece musibeti değil, gazap ve kahrı da celb eder!’’

Malum, yıllardır imkanı olupta Haccı ve hikmetini ihmal eden milyonlarca insan mevcut. Ve işaret o ki, bununda terki gazap ve kahır.

Evet, tüm ibadetlerin aksaması ile ilgili olarak gelecek bela ve musibetlerin sosyolojik ve psikolojik etkilerine de tek tek değinerek devam edebiliriz. Ancak, meselenin anlaşıldığı aşikar olduğu için daha fazla vaktinizi almak istemiyorum.

Burada yapılan tesbitin en önemli nokta-i nazariyesi ise şudur:

‘‘Bir yanda Allah’tan uzaklaşmış, Peygamber’den cüdâ düşmüş, İslamiyet’e sadece şekil nazarıyla bakan insanlar, diğer tarafta ise, bütün bunları hiç bilmeyen kimseler varsa, böyleleri için fasl-ı müşterekler, ortak paydalar bulmak çok zor olacaktır.’’

Demek ki, Müslümanların kendi içinde Allah’a dönmeleri, ona kulluk yapmaları, bankayı bırakmaları, gıybeti, malayaniyatı vesair gibi İslam dışı amelleri terk etmeleri hali hazırda mümkün gözükmüyor.

Bu noktada ayetteki bir işareti daha hatırlamak gerekiyor.

Allah buyuruyor ki;

‘‘'…Sizden önce kendilerine kitap verilen Yahudi ve Hıristiyanlardan ve bir de müşriklerden sizi inciten birçok söz işiteceksiniz…’’

Yaşadığımız çağ itibariyle malum olduğu üzere, İsrail Müslümanları katlederken, İsrail’e tabi olan bir kısım Hristiyanlar ise onlara destek vermeye devam ediyor. Diğer makalelerde bahsettiğimiz uyanışa kadarda bu sürecin devam edeceği gözüküyor.

Çünkü, ayetin sonunda şu uyarı yapılıyor:

‘‘Ama siz sabreder ve günahlardan korunursanız, muhakkak ki bu davranış, yapılacak işlerin en değerlisidir.’

Yani meselenin temelinde Müslümanların sabrederek, günahlardan korunması ve Allah’a tam kul olması ile ilgili olarak ilerleyeceği işaret ediliyor.

Ancak şu an ki tablo bunun tam zıttı.

Hem ayet-i kerime, hem Hazretin anlatısı, hem de Üstadın verdiği örnekler bizlere bazı hakikatleri gösteriyor.

Müslümanlar Allah’a henüz dönmüş değiller. Ve şu an itibariyle dünyevi hazları, lüksleri, dünyevileşmeyi terk etme durumları yok. Herkes en yakınından başlayıp, ilk 100 ailenin haline bakarak çok ibretlik tesbitler yapabilir.

Müslümanlar, İslam dışına çıktığı ve Allah ile savaşmaya bir süre daha devam edecekleri için, haliyle yukarıda ifade edilen sürünme, yokluk, kıtlık, ayrılık, fitne, birlik olamama vesair gibi birçok musibet ve felaketi beraberinde getirecek…Ki, zaten oraya doğru adım adım ibretle devam ediyoruz.

İhtimal ki, daha önce bahsettiğimiz o savaşın öncülü olan adımlar tek tek atılıyor. Son 15-20 günde yaptıkları hamlelere bakınca, hem İsrail, hem evanjelistlerin bir grubu tamamen savaş istiyorlar. Ve onlara kölelik yapan diğer ülke liderleri ise mecburen itaat ediyorlar. Az biraz tarih okuyan herkes biliyor ki, evanjelistlerin ve İsrailin aldığı ve uyguladığı bu kararların savaş isteği dışında başka hiçbir anlamı yok.

Diğer yandan, kendileri için yaklaşmakta olan felaketi ise ‘bir savaş ile kurtarabiliriz’ diye düşünüyor olmalarıda mümkün.

Allah, akıl ve şuur versin bu insanlara. Milyarlarca insana yazık edecekler. (Bu arada savaşı hemen şimdi yaşanacak gibi değil, 5-10 yıllık bir peryod olarak düşünmek gerek.)

Son noktada, tarihte ibadetin ve zikrin hakkını vermeyen, faize bulaşan ve dünyevileşen Osmanlı, musibet olarak birinci dünya savaşında milyonlarca kayıp verdi ve yok oldu.

İkinci dünya savaşında ise Osmanlı’daki milyonlarca insanı öldürenler birbirine düştü ve cezalandırıldı.

Aynen öylede, son 75-80 senedir dünyanın birçok yerinde katliamlar yapanlar, ülkeleri sömürenler, zulm edenler -eğer kıyamet kopmazsa- kader eliyle tekrar cezalandırılacaklar… Ki, tarihi devr-i daim içinde bunun birçok örneğini bulmak mümkün.

Bu noktada önceki hem alimler, hem Üstad, hem de Hazreti Sahip onlarca kez Allah’a dönelim çağrısı yaptı ve yapıyor.

Üstad, hem birinci dünya savaşından, hem de ikinci dünya savaşından savaş, siyaset vesair ile değil, günahı terk etmeye, imana ve Allaha kul olmaya çağrıda bulundu.

Hazret ise, son kırk, elli senedir her zaman ve her dönemeçte aynı şeyleri tekrar etti, durdu. Ondan önceki alimlerde aynı şeyi yapmışlardı.

Gel gör ki son 300 senedir Müslümanlar uyanmadı. Hatta bu insanların peşlerinden gidenlerin birçoğu bile yine dünyevileşmeyi tercih etti. Ve üstüne birde teşvik ettiler, ediyorlar.

Ne yazık ki, bu kulaklar zalim sistemin mihmandarı olan bankaların tahşidatını yapan abdestli insanlar tanıdı. Bu küfür işlendiği için, şu an ki halimizden ders almamız gerekirken, ne yazık ki o hali dahi kaybetmiş bir haldeyiz.

Hem de öyle bir riyakarlık içerisindeyiz ki, misal bir arkadaşları yalan söylese, zina yapsa, kul hakkına girse o kişiyi hemen kınarlar ama bu günahlardan çok çok daha büyük bir günah olan faiz-bankaya destek-Allah ile savaş konusunda ise normal bir imanın şartı gibi konuşmaktan asla çekinmezler.

Müslümanlar bu büyük günahı işleyerek zalimleri yüceltti, ödedikleri taksitlerle onları zenginleştirdi, Allah’ın zekat sistemini öldürdü ve bugüne kadar zalimlerin güçlü olmalarını daimi hale getirdiler.

Müslümanlar, Allah’a olan bu isyanı normal bir amel gibi yaşadı ve müdahale etmedi. Ve haliyle zalimlerde yıllardır bu kavmin çocuklarını parçalıyor ve katliamlar yapıyor.

Nitekim Üstad diyor ki;

‘‘Ve madem zalim, vicdansız bir adam birini yere atıp ayağıyla onun başını kesinlikle ezecek şekilde davransa, yerdeki kişi eğer o vahşi zalimin ayağını öpse o zillet yüzünden kalbi başından önce ezilir, ruhu bedeninden önce ölür.

Hem başı gider hem de izzet ve haysiyeti mahvolur. O canavar ve vicdansız zalim karşısında zayıflık göstermekle ona kendisini ezmesi için cesaret verir.

Eğer ayağı altındaki mazlum adam, o zalimin yüzüne tükürse kalbini ve ruhunu kurtarır, cesedi mazlum bir şehit olur. Evet, tükürün zalimlerin hayasız yüzlerine!..’’

Evet, demek ki yapılan amellerle kendi elimizle canavarları birer kahraman yaptık. Ve yıllardır büyüye büyüyen gelen musibetlerle imtihanları çoğaltarak devam ediyorlar.

Malum olduğu üzere, bu halimiz zalimin merhametini değil iştahını açtı. Parçalamak için kullandığı dişinin ve tırnağın ücretini de ayrıca istiyor. Yani canavar ne kadar yese, öldürse, katliam yapsada doymak bilmez, bilmiyor.

İşlediğimiz zalim amellerden sonra, bu musibetler başımıza neden geliyor diye bazen soran arkadaşlar oluyor. Denilecek çok şey var ama… Ne desek yanlış anlaşılıyor ve hakka dönmek yerine kin ve öfke ile karşılaşıyoruz.

Evet, dünya artık yeni bir aşamaya doğru gidiyor... Ve karar vermek zorundayız. Ya Kuran ve sünnete geri döneceğiz ve Allahın müjdesine nail olacağız. Ya da hem dünyamızı hem de ahiretimizi kaybedeceğiz.

Umarım, olur da bir savaş halinde ölme durumu olur ise Allah’a dönmüş ve ona kul olmuş şekilde ölen kullardan oluruz. Yoksa bir süre daha halimiz iki taraftada vahim. Rabbim bizleri istikamet üzere olan kullarından eylesin.

Makaleyi Hazreti Sahib-üz Zaman’ın şu uyarısı ile noktalayalım:

‘‘Aklınızı başınıza alın… Bu musibetlerin daha büyüğü var…’’



Unsplash

Değişime Aracılık Edebilecek 12 Soru

Bu makalede, farkındalık oluşturabilecek 12 soru paylaşılmaktadır. Sorular arasında kim olduğunuza, ideal gününüzün nasıl göründüğüne ve en önemli şeyin ne olduğuna dair sorular bulunmaktadır.

Ayrıca, kendinizi ve davranışlarınızı sorgulayarak istediğiniz kişi olup olmadığınızı ve hayatta ne için olduğunuzu belirlemeniz gerektiğine değinilmektedir.

  1. Kiminle vakit geçiriyorsunuz?

  2. Bu benim kontrolümde mi?

  3. İdeal gününüz nasıl görünüyor?

  4. Endişe ve korku seçerek neyi kaçırıyorsunuz?

  5. Kendinizi sorguluyor musunuz?

  6. Gerçek başarı nedir?

  7. Hangi yöne gitmek istiyorsunuz?

  8. Hangi hedef kitleye hitap ediyorsunuz?

  9. Hayatta en önemli şey nedir?

  10. Kendi işinizi yapıyor musunuz?

  11. Hayatta ne için varız?

  12. Kendinizi geliştirmek için ne yapıyorsunuz?

Ayrıca, konuyla bağlantılı aşağıdaki makaleleride inceleyebilirsiniz.

1. 'Nagging' Questions: Feminist Ethics in Everyday Life

2. Change Your Questions, Change Your Life: 12 Powerful Tools for Leadership, Coaching, and Life
3.
Current JJ Checklist (123)
4.
Change Your Questions, Change Your Life: 10 Powerful Tools for Life and Work


Milyar Dolarlık Silikon Vadisi Kurucusu FBI Muhbiri Çıktı

Büyük şirketler genellikle devletlerin istihbarat kolu gibi çalışırlar. Buna dair daha önce hatırlarsanız bazı içerikler paylaşmıştık.

Son Insıder haberide bunlara bir örnek oldu.

Haberde, Silikon Vadisi Kurucusu ve Trump destekçisi Peter Thiel'in 2021'de FBI muhbiri olduğu açıklandı.

Biliyorsunuz Peter’in Facebook’un kuruluşunda büyük bir rolü var. Şirketin kurulması için ilk 500 bin doları veren kişi olarak geçiyor. Peter aynı zamanda paypal’ın ortağı.

Habere göre;

- Thiel, siyasi yolsuzluk ve dış etki kampanyalarında uzmanlaşmış bir FBI ajanına gizli insan kaynağı (CHS) olarak bilgi sağladı.

- Bir CHS olarak Thiel'e bir kod adı verildi ve bilgileri vaka temsilcileri tarafından incelenip doğrulandı.

- Thiel'in FBI'a raporlaması öncelikle yabancı temaslara ve Silikon Vadisi'ne sızma girişimlerine odaklanıyordu.

- Thiel'e, Trump veya diğer ABD siyasi figürleriyle olan etkileşimleri hakkında haber yapmaması talimatı verildi.

- Thiel, FBI gibi devlet kurumlarına dayanan ticari çıkarlarını sürdürüyor.

- PayPal'ın kurucu ortağı Thiel’in, son zamanlarda gelir vergisinden kaçınmasıyla haberleride gündeme gelmişti.

- Thiel'in ayrıca, 2019'da ölen Jeffrey Epstein ile birkaç görüşme planladığı bildirildi.

- Peter Thiel, FBI ile Gizli İnsan Kaynağı (CHS) olarak işbirliği yapan sağcı isimler arasında yer alıyor.


Unsplash


Yeni Bir Bilgi İçin Kişisel Çerçeve

Warikoo videoda, herhangi bir şey öğrenmek için 7 adımlı bir çerçeve kullanmayı öneriyor.

Bu adımların ilki temelleri öğrenmeyi içeriyor ve ardından eğitim, tüketim, uygulama, anlama, gösterim ve son olarak değerlendirme aşamaları geliyor. Bu çerçeve, öğrenmeyi kolaylaştırabilir ve öğrenme sürecinde ilerleyebilir.

Kısa bir özet:

00:26 📖Yeni bir şey öğrenirken, önceden hiçbir bilginiz olmasa bile temel bilgilerle başlayın.

00:54 🤖Karmaşık konuları basitleştirin ve onlar hakkında hiçbir şey bilmeyen birine öğretmeye çalışın.

02:05 🎓Kendi kendine öğrenmenin öğretmenler veya profesörler tarafından öğretilmekten farklı olduğunu anlamak.

02:57 📚Becerileri geliştirmek için ücretli ve ücretsiz kurslar da dahil olmak üzere çeşitli çevrimiçi kaynaklardan yararlanmak.

03:26 🤔Başlangıç ​​düzeyinden ileri düzeydeki bir öğrenciye dönüşme yolculuğu, öğrenmenin ilginç bir aşamasıdır.

05:23 💼Çeşitli kurslardan ve içerik oluşturuculardan öğrenmek, farklı alan ve konulara dair içgörüler sağlayabilir.

06:19 🎾Öğrenmenin başlangıç ​​aşamalarında rekabet etmek yerine pratik ve uygulamayla başlayın.

07:54 👾Modeller oluşturmak ve küçük ölçekli projeler üzerinde çalışmak becerilerinizi anlamanıza ve geliştirmenize yardımcı olabilir.

09:13 📚Anlamak öğrenmekten farklıdır; Gerçekten anlamak için öğrendiklerinizi uygulayın.

10:06 🤝Koçlar bağımsız bakış açısı gelişmenize yardımcı olur; değerli bilgiler sağlar.

11:03 🗣️ İçerik oluşturma sürecinizi geliştirmek için geri bildirim alın ve tartışmalara katılın.

13:19 🧑‍🎓Öğrenirken başlangıç ​​seviyesinde olduğunuzu varsaymayın. Zaten ileri bir aşamada olabilirsiniz. Başkalarından geri bildirim ve sorumluluk isteyin.

14:13 🚀Yeteneğinizi ve öğrenme yolculuğunuzu herkese açık olarak gösterin. Geri bildirimi davet edin ve sürekli olarak geliştirin.

14:54 💡Ev veya araba satın almak gibi yaşam kararları çok önemlidir. Bu tür konularda tavsiye ve geri bildirim almanın önemini anlayın.

15:49 🤔İlerlemenizi düzenli olarak değerlendirin ve kendinize yolculuktan keyif alıp almadığınızı sorun. Sayılar ve sıralamalar her zaman gerçek öğreniminizi yansıtmayabilir.

16:30 🎤Sadece teori çalışmak yerine öğrendiklerinizi pratik olarak uyguladığınızda öğrenme daha keyifli hale gelir.

17:15 🔄Altı adımlı bir öğrenme sürecini sürekli olarak yineleyin: tüketin, uygulayın, anlayın, hesap verebilirlik, tartışın ve yürütün.


Unsplash



Unsplash

Zaman ve Verimlilik: Asil Hayat

Girişimci Tim Ferriss'in Mentorlar Kabilesi'nden bazı notlar:

Ferriss uzmanları, zamanınızı iyi geçirmek için en önemli olanı belirleyip önceliklendirmeniz, ardından hedeflerinize ulaşmak için yeterince dinlenirken olabildiğince çok çalışmanız gerektiğini söylüyor.

En Önemli Olanı Belirleyin ve Önceliklendirin

Pek çok uzman, gerçekten neye önem verdiğinizi bulmanın ve bu şeyler için zaman ayırmaya öncelik vermenin, zamanınızı tatmin edici bir şekilde geçirmenin anahtarı olduğu konusunda hemfikirdir.

  • Haham Jonathan Sacks, kendinizi kendinizden daha büyük asil bir yaşam amacına adayın ve önünüze ne tür engeller çıkarsa çıksın kendinizi tatmin olmuş hissedeceksiniz, diyor.

  • Önümüzdeki birkaç gün, ay ve yılda en çok yapmak istediğiniz şeyleri düşünün.

  • Tarihçi Sara Elizabeth Lewis, hayattaki birçok dikkat dağıtıcı şeyin sizi en önemli şeyin peşinde koşmaktan alıkoyabileceğini kabul edin, ardından en büyük hedefinize doğru ilerleme kaydetmek için her gün zaman ayırın, tavsiyesinde bulunuyor.

  • Dropbox'ın kurucusu Drew Houston, günün her saatini nasıl geçirdiğinizi takip edin ve programınızın bölümlerini önemli görevleri tamamlamaya ayırın.

  • Değer vermediği şeyleri reddederek ve gerçekten istediği şey için tasarruf ederek 30 yaşında emekli olan finans blog yazarı Pete Adeney, gerçekten istemediğiniz veya ihtiyaç duymadığınız şeyler için para kazanmak için zamanınızı ve enerjinizi feda etmeyin diyor.


KİTAP

Soru sormak eleştirel düşünmenin çok önemli bir parçasıdır: Sorular bilginizi nasıl artırdığınızdır ve sorularınıza yanıt aramak yaratıcılığın temelidir. Ancak büyüdükçe soru sorma alışkanlığınızı muhtemele kaybetmişsinizdir.

‘Daha Güzel Bir Soru’ kitabında yazar ve gazeteci Warren Berger, çocukluğunuzda neredeyse her zaman sorduğunuz üç temel soruyu vurguluyor:

"Neden?"

"ya şöyle olursa?"

"nasıl? "

Doğru soruları sorarak hem iş hem de yaşamda nasıl başarılı olacağınızı keşfedebileceğinizi savunuyor.

Zamanı olanlar/olmayanlar kitaba bir gözatabilir.


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER

Önceki
Önceki

Manevi Robot Çağı ve Değişen Hayat

Sonraki
Sonraki

Üzerine Düşeni Yapmayanların Yaşadığı ve Yaşayacağı Hazin Son!