Manevi Robot Çağı ve Değişen Hayat

BU HAFTA BÜLTENDE NELER VAR?

  • Manevi Robot Çağı ve Değişen Hayat

  • Depresyon ve Musibetteki Sırlar

  • DECCALLARIN SAVAŞI!

  • Psikologlar: Yapay Zeka Kaygısı Gerçek

  • Bu haftanın yapay zeka manşetleri

  • Ekonomi Ve Petrol’de Son Durum

  • Haftanın Makaleleri

  • Haftanın Videoları

  • Haftanın Podcastleri

  • GÜNDEM

  • Bir tavsiye kitap

Youtube’den dinleyebilirsiniz.


Son 100-150 yıldır insanların çevresinde kalbini ferahlatmaya, sohbetini dinlediğinde huzur bulmaya, sıkıntılı hallerinde rehberlik yapmaya, insanların her daim derdine derman olmaya vesile olabilecek ve bu anlamda manaya açık üç-beş insan bulmak artık imkansız hale geldi.

Psikologlar, doktorlar, ilim insanları, ruh insanları, terapistler, yani o kategoride görülen insanların dünyaya olan meyilleri, üslupları, kibirleri ve manaya olan uzaklıkları tüm saygınlıklarını kaybettirdiği gibi, şifaya vesile olma hususiyetleri de ellerinden alındı.

Şu an çoğu itibariyle, ortaya yeni birşey koyamadan sadece geçimlerini sağlamak ve gelecek dünyevi endişelerini ortadan kaldırmak için teknik bilgiler ve klasik öğretilerle hayatlarına devam ediyorlar.

Malum olduğu üzere, varlık bir denge üzerine hareket etmektedir. Eğer talebe cevap olmazsa gelecek farklı hallerde şekillenerek ilerliyor.

Bir anlamda ihtiyaçlar yeni şeylerin doğumuna vesile olurken, diğer yandan insanların üzerine düşen görevleri yerine getirmemesi nedeniyle de, nimetler onlardan alınıyor başkalarına veriliyor. Ve değişim zamana yayılarak farklı bir hal almaya başlıyor.

Misal, camilerde saflar dolmayınca -farklı bir neden bahane oluyor- camiler kapanıyor veya başörtüsünün hakkı verilmeyince, bir cezalandırma olarak başörtüsü yasaklanıyor. Veya okulun, yurdun, alınan eğitimlerin, verilen görevlerin tam hakkı verilmeyince, farklı bir neden ortaya çıkıyor ve hepsi elden gidiyor.

Meseleye sosyal açıdan bakılacak olur ise, misal, anne baba olmanın hakkı verilmeyince, çocuk sayısı azalmaya başlıyor, buna bahane olarak ise şartlar neden oluyor. Ama asıl verilen cezalardan biri ise yaşlılıkta yaşanacak olan kimsesizlik.

Veya evliliğin gerektirdiği şartlar yerine getirilmediği için boşanmalar artıyor. Ve bu da farklı bir evrilmeye doğru götürüyor. Zira, o kurumun hakkı verilmediği için, o evler dönüşerek önce özgür olması gereken hayvanların, sonrada robotların yaşadığı farklı bir formata ilerliyor. Yani evlilik kurumu da belli ölçüde toplumun büyük kısmından zamanla alınmış oluyor.

Benzer birçok şeyi bu noktada örneklendirmek mümkün. Ancak, sadece kısa bir örnek üzerinden geleceği okuma yapmamız çok daha kolay olacaktır. Çünkü hali hazırda başlamış bir süreç.

Yaygınlaşmamış ve şu an için çok tercih edilmese de, yakın bir zamanda chatbotlar’ın psikoloji-terapi ve ilgili pazardan pay alacağı muhakkak. Bu konu girişim olarakta değerlendirilebilir.

Ne yazık ki maneviyat sahibi, kalp ehli, helal beslenen ve metafiziğe açık psikologların ve alimlerin sayısı çok az olduğu için, danışanlara genellikle teorik bilgi ölçüsünde destek olunuyor.

Ki, bu beraberinde frekans uyumsuzluğu, yetişme şartlarının farklılığı, klasik yöntemler vs. gibi sorunlar nedeniyle de ciddi zaman kayıplarına sebep oluyor.

Bu mevzuya dair elimizde epey bir örnek vaka olduğu için, meselenin vahim bir noktada olduğunu ifade etmek isterim.

Psikoloji, terapi, enerji tedavileri, maneviyat ve günümüz insanı üzerine bir kitap yazmayı dahi çok düşündüm. Ancak, bu kitabı mesleki körlük yaşamayan bir psikoloğun yazmasının daha hayr olacağı muhakkak.

Umarım, yeni yazarlar piyasadaki klasik psikoloji-maneviyat-verimlilik kitapları gibi benzer şeyler yazmazlar. Gerçekten bu alanda orjinal bir kitap bulmak çok zor olmaya başladı. (Bu arada kitap yazacaklara küçük bir tavsiyede bulunmak isterim. 200-250 sayfalık bir kitap yazmayı beklemeye gerek yok. 50-60 sayfalık bir kitap da talep görebilir, okunabilir. Misal, Mevdudi’nin Faiz kitabı 80 küsür sayfalık bir kitap ama hacimli, etkili ve az dahi olsa hala satılan bir kitap… Ne yazık ki toplum artık 10 sahifelik makaleyi dahi okumaya üşeniyor. O yüzden bu tür negatif düşüncelerle zaman kaybetmemek gerek.)

Evet, chatbotlara dönecek olursak, bilindiği üzere bankacılık chatbotları, alışveriş chatbotları, insan kaynakları chatbotları, yemek siparişi chatbotları vs. yıllardır bu alanlarda kullanılıyor. Şirketlere ciddi katkıları olan bir sistem olduğu için son dönemde psikoloji, terapi, tedavi alanında da kullanılmaya başlandı.

Toplumda zihinsel sağlık krizi büyüdükçe, birçok kişi artık chatbot’a başvurarak destek almayı tercih edecektir.

Bizi bizden daha iyi tanıyan bir veriye sahip ve hafızasında milyonlarca vaka incelemesi, araştırma, rapor ve bilimsel çalışmanın olduğu bir chatbot, karşısındaki insanı maneviyat sahibi olmayan bir psikolog’dan daha iyi analiz edebilir, tesbit koyabilir ve çok daha verimli bir yol haritası çıkarabilir.

Misal, zihinsel sağlık sorunlarıyla başa çıkmak için Woebot ve Wysa gibi uygulamaları ciddi sayıda kullanan insan var. Ve bazıları fayda gördüğünü ifade ediyorlar. Bilişsel davranışçı terapi tekniklerine dayalı olarak kullanıcılara yardımcı olduklarını ifade ediyorlar.

Tabi ki, yapay zeka tabanlı chatbotların geleneksel terapiyi tamamen yerine koymaması gerektiğini atlamıyoruz. Bu üzerinde durulması gereken ayrı bir nokta.

Şöyle düşünülebilir. Misal, ABD'deki kırsal bölgelerin %75'inde hiç psikolog, psikiyatrist ya da danışman bulmak çok zordur ve bazı bölgelerde ise 100.000 kişi başına 50'den az sayıda psikolog, psikiyatrist veya danışman düşüyor. Ayrıca, yüksek maliyetlerde bir diğer sorun.

Tüm bunların karşısında, ABD’de yapılan bir araştırmada her 4 kişiden 1'i şunu diyor: Akıl sağlığı tedavisi ile günlük ihtiyaçlar arasında seçim yapmak zorundayım.

Hepimizin hayırlı bir aileye, arkadaşa, rehbere, danışmana, yani bir irşad ve tebliğ yapan insana ihtiyaç duyuyoruz. Duymuyorsak zaten o kibir bataklığının sonu belli. Malum, yaşadığımız dünyada tüm ilimlere vakıf olamayacağımıza göre, muhakkak bir destek zaruret içeriyor…Ki, buna dair yüzlerce örnek anlatılabilir.

Evet, rehbersiz bir dünyada şirketleri, sokakları, aileleri akıl sağlığı olmayan insanların sardığı bir gerçek. Bu ibretlik durumu, 5-10 vakit namazını kılan, orucunu tutan, zekatını veren insanlarda bile çok sayıda görmek mümkün.

Demek ki, insan olmanında hakkı verilmeyince, bir anlamda robotlar gerçeğini evlerimizde görmek durumunda kalacağız.

Ayrıca, bir süre sonra chatbotların ilahiyatçısı, vaizi, metafizikçisi vs. gibi alanlarda da birçok ürün ortaya çıkacaktır. Meselenin pozitif yanı var, negatif yanı var. Ayrı bir mesele.

Ancak, teknoloji önceleri fiziksel ihtiyaca binaen - ya da o işin hakkı verilmediği için, yahut daha iyisinin olmasına mecbur kalındığı için- ortaya çıkıyordu.

Zamanın ahirinde ise artık ruhunda ihtiyacına göre teknolojilerin ortaya çıkacağı gözüküyor. Çünkü, insanın insana yetme, yardımcı olma, dertlerine derman olma gibi durumları artık gittikçe azalıyor. Güven, teslimiyet, sadakat, vefa gibi unsurlar ortadan kalkmaya başladığı gibi, fitne, fesat ise birbiri ile yarışıyor.

Ne yazık ki, İstanbul’un fethinden sonra ilimde ve ruhta başlayan gerileme bugünlere kadar geldi. Ve büyük ölçüde manevi bir kalp fethi gerçekleşmedi. Aksine dünyevileşme bir İslam şartı gibi oldu. Ve bir anlamda insan olmayı tam başaramadık. Ve işaret edilen yarı robot, robot, yarı insan, mutant insanlar gerçeği çok uzak değil.

Yani insani değerlerin değişeceği bir robot çağına doğru hızlı adımlarla yürüyoruz. Bir anlamda sebep ve sonuç.

Bu noktada birkaç şey yapılabilir.

En azından kendimizin ve çevremizin yaşayacağı yaşam şekline pozitif bir katkı sağlayabiliriz.

  • İlk planda bir liste yaparak, durumumuza dair yanlış ameller ve düzeltilmesi gerekenler diye bir liste yapabiliriz. Çok işe yaradığını ifade etmek isterim. Radikal kararlar alarak yeniden mümin olma yolcuğuna çıkabilir ve bu amellere çevremizi de katabiliriz. Zira Kuran ‘‘sadece müminler kardeştir’’ diyor. Müslüman ve mümin arasındaki fark için 9. mektuba veya farklı makalelere bir bakılabilir.

  • Yanlış hayat yaşayan kardeşlere rehberlik yapmak için bir hayr arkadaşı olabilir ve vazgeçmeden ısrarla onların daha kötü durumlarına düşmeleri engellenebilir. Emin olabilirsiniz, Efendimiz sav’in Ebu Süfyan için izlediği 21 yıllık tebliğ stratejisi bu dönem içinde geçerliliğini devam ettiriyor. Vazgeçmeden farklı farklı yöntemlerle insanları iyiliğe çağırmada ısrar edilirse az dahi olsa netice alabiliyorsunuz.

  • Her insan için ayrı ayrı hizmet götürmek bir diğer hatırlanması gereken prensip. Yani bizler kendimiz için, ‘ben değişmem, ben böyleyim, beni bu şekilde kabul edecekler’ firavunluğu ile hareket etmezsek ve o kardeşin durumuna göre pozisyon alabilirsek, onu gittiği çukurdan daha selametli bir yola çıkarmaya teşvik edebiliriz.

  • Gerçekleri yüzümüze haykıran kardeşleri etrafımızda çoğaltabilir ve onlardan çekinmeden bizlere hakikatleri söylemesini isteyebilir ve dostluğumuzu devam ettirebiliriz.

  • İslam hukukunu kendi evimizde, çevremizde yaşanacak bir formata getirebiliriz. Yani ticarette, görüşmelerde, sohbetlerde vs. gibi birçok alanda tamamen Kuran ve sünnete göre yaşamsal maddeler listesi yapabiliriz…Ki, bunu yapmak çok zor olmasa gerek.

  • Robotlar ve yapay zeka ile hayatımızı bir bütünlük içerisinde sürdürülebilecek adımlar atabiliriz. Zira, geleceğe ne kadar erkenden adapte olunur ise, bu aynı zamanda stratejik bir güç elde etmeye vesile olacağı gibi gelebilecek olan tehlikelere karşıda önlem olacak. Yani A, B, C planları hazır hale gelecek. Ayrıca manevi olarak o teknolojiden de faydalanabileceğiz.

    • Malum olduğu üzere, Enbiya suresi 96. ayet; “Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc’ün sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları, doğru vâdin vaktinin yaklaştığı sıra…” işaretini bizlere duyuruyor.

      Bunun Cylonslar gibi makine adamlara ve robotlara da işaret ettiği birçok kez ele alındı. Nitekim Hazret genel anlamda şu tesbiti yapıyor:

      ‘‘Günümüz insanlığı ve bilhassa teknolojiyi ellerinde tutanlar, teknik adına ne bulur ve ne icat ederlerse hemen insanlığın aleyhinde ve insanı yok etmek için kullanmaktadırlar.

      O hâlde, bir gün programlanmış robotlardan ölüm mangalarının teşkil edilmeyeceğini, bir robotun binlerce insanı ve binlerce müesseseyi sevk ve idare etmeyeceğini ve bir gün ağızlarında puro, robot müdürleri müesseselerin başında görmeyeceğimizi kim söyleyebilir?

      İcabında mikrofonla, bilgisayarla, bir başka uzay tekniğiyle, telepati yoluyla konuşacak insafsız, merhametsiz ve lâf anlamaz robotların ‘dabbetü’l-arz’ olmayacağı iddia edilebilir mi?

      “Şeytan insanın damarlarında kanla birlikte dolaşır.” hadisini akla getiren böyle bir düşüncenin, şimdilerde sanki tatbik sahasına konmak üzere olduğunu öğreniyoruz.

      Tüplerde insan yetiştirme ve spermlere belli dairede müdahale etme gayretiyle insanoğlu, damarların içine girmek, damardaki tıkanıklıkları açmak, dışarıdan talimatla bedende her türlü ameliyatı gerçekleştirmek için -meselâ Japonya’da olduğu gibi- milimetrenin milyonda biri kadar büyüklükte bir cihaz geliştirmeyi plânlamaktadır.

      Böylesi cihazlarla ileride belki de beyne ve spermlere varıncaya kadar insan vücuduna yapılacak müdahaleler, “Canlı meydana getirdim; kablolarla insan var ettim.” türünden sözlerle insanı önü alınmaz bir tuğyana sevkedip belki kıyametin kopmasına sebep olacaktır.

      Şimdi, böylesi cihazlar için de ‘dabbetü’l-arz’ denilirse, “Olamaz.” diye karşı çıkılabilir mi?’’

      Evet, o ki günümüzde böyle risklerin daha da kuvvetlendiği aşikar olduğuna göre, hala daha oyun ve oynaştamı kalacağız, yoksa maddi ve manevi bir plan ve strateji ile mi hareket edeceğiz?

      Kişisel bir plan ve hayat sistemi kurmak bizler için çok zor olmasa gerek.

      Bir kağıt ve kalem, veya iki, üç uygulama ile bir amel stratejisi listesi yapmaya başlamak için beklemeye yok. Önce hatalar, sonra hedefler ve devamında hareket.

      Bunlara yapalım ve bakalım 15-20 yıl sonra hem bireysel, hem ailevi, hem toplumsal, hemde küresel olarak sonuç nasıl değişecek?


Depresyon ve Musibetteki Sırlar

Mecit Ömür Öztürk, Dervişin Teselli Koleksiyonu kitabının yazarı. Kitabı daha önce tavsiye etmiştim. Kendisini uzun yıllar önce tanıma fırsatım olmuştu. Depresyon, bunalım, sıkıntı vs. gibi konularda ciddi bir müktesebatı olan bir insan. Sözler Köşkü kısa ve güzel bir röportaj yapmış. Muhakkak faydası olacaktır.

Sizler için videodan kısa birkaç not:

‘‘ İnsanlar sonuç odaklı yaşadıklarında depresyona girme eğilimi gösterirler.

- Geçmişten umut vardır ve geçmiş yeniden yapılabilecek bir şeydir.

- Müminlerin her durumdan karlı çıktığı için, musibetlere sabrederek ve nimetlere şükrederek kazandığı belirtiliyor.

- Müminin sevinçli günlerinin imtihan olduğu ve hüzünlü günlerin de sarsıcı olması gerektiği vurgulanıyor.

- İmtihanın asıl önemli olduğu ve nimetlerin aldatıcı olabileceği belirtiliyor.

- Nefis ve kalbin acılardan farklı şekillerde etkilendiği vurgulanıyor.

- İmanı güçlü olan insan, büyük hadiselerin altından rahatlıkla kalkabilir.

- Mutsuzluk ve umutsuzluğun sebepleri dışarıda değil, içeridedir.

- Umudu inşa etmek için ibadetlerimizde Cenabı Allah'a yakınlığımızı artırmalıyız.

- Umutsuzluktan kurtulma atölyesi yaparak kendimizi karamsarlıktan korumalıyız.

- Sabır, geleceğe ve geçmişe yetecek kadar indirilmez bir tesellidir.

- Geçmişi yaşama biçimleri iki şekilde olabilir: Gerçekten yaşanırken ve hatırlanırken yaşanan.

- Geçmişi hatırlarken yorumlama biçimimiz tamamen bizim kontrolümüzde…’’


DECCALLARIN SAVAŞI!

Prof. Dr. Ayhan Tekineş Deccalların savaşını ele alıyor. Video’dan kısa bir özet:

- Deccal, çocukları öldürenlerin ve katledenlerin sembolüdür.

- Peygamber Efendimiz, bu tür savaşlardan uzak durmamız gerektiğini ve kıyamet alameti olduğunu söylemiştir.

- "Deccaller Savaşı" olarak adlandırılan bu savaşta çok sayıda insan ölür.

- Deccallerin ortaya çıkmasıyla birlikte bu savaşların başlayacağı ve kıyamet öncesinde gerçekleşecek büyük savaşa işaret ettiği ifade edilir.

- İnsanlar, cahiliyet davası için çalışan iki büyük grubun çatışmasında figüran olarak kullanılıyor.

- Büyük güçler, insanları din ve kimlik üzerinden kışkırtarak savaşmalarını sağlıyor.

- İnsanlar, kendilerince tasarlanmış dünya düzenini gerçekleştirmek için bir araç olarak kullanılıyor.

- Nemrut, kendisini bir tanrı gibi tasavvur eder ve suçsuz insanları öldürüp affedebileceğine inanır.

- Nemrut'un hayatında da çocukların öldürüldüğü bir dönem olduğu görülür.

- Nemrut'un putperest inancını yıkacak adam olarak Hazreti İbrahim ortaya çıkar.

- Yahudilerin erkek çocukları yüzlerce kez kesilip boğazlanıyordu, kızları ise hayatta bırakılıyordu.

- Bu uygulama, Yahudilerin kölelerle ve diğer kabilelerle evlenmesini sağlamak için kullanılıyordu.

- Bu felaketler, Allah'ın bir imtihanı olarak görülmeli ve korunup muhafaza edildiği hatırlanmalıdır.

- Bir çocuk annesiyle birlikte ateşe atıldığında, çocuk annesini uyararak dininden vazgeçmemesi gerektiğini söyler.

- Kur'an-ı Kerim'de, insanların ateşe atılan çocukları seyrettiği tasvir edilir.

- Deccal, çocukları ve sivilleri öldüren bir kişidir ve bu tür yöneticiler insanlığın başına bela olmuştur.


Unsplash

Psikologlar: Yapay Zeka Kaygısı Gerçek

  • ABD'li çalışanların neredeyse yüzde 40'ı yapay zekanın iş sorumluluklarını geçersiz kılacağından endişe ediyor ve psikologlar bunun zihinsel sağlıklarına zarar verdiğini söylüyor.

  • Yapay zekanın işlerini devralacağından korkan çalışanların iş yerinde değer verilmediğini hissetme, iş yerinde tükenmişlik belirtileri yaşama ve başka işler arama olasılıkları daha yüksek.

  • İşverenler, açık bir şekilde iletişim kurarak, yeni beceriler için eğitim vererek ve çalışanları güçlendirerek yapay zeka ile ilgili endişeleri giderebilir. Çalışanlar, yapay zeka araçları hakkında kendilerini eğiterek, iş arkadaşlarıyla dayanışma kurarak ve arkadaşlarıyla, doğayla ve yaratıcı uğraşlarla bağlantı kurmak için teknolojiden uzaklaşarak yapay zeka endişelerini giderebilirler.

Kaynaklar: APA | APA | APA | BBC | EIU | Forbes | Huffington Post | PwC | Scientific American | Techopedia | World Economic Forum | Shortform


Unsplash


Ekonomi Ve Petrol’de Son Durum

  • Belçika ekonomisi üçüncü çeyrekte %0,5 büyüdü ancak yaklaşmakta olan enflasyona ilişkin endişelerle karşı karşıya.

  • Fransa'nın GSYİH büyümesi, ihracatın azalması ve imalat ve hizmetlerin daralması nedeniyle %0,1'e yavaşladı, ancak enflasyon da yavaşladı.

  • Portekiz'in GSYH'si ihracatın azalması nedeniyle üçüncü çeyrekte %0,2 düştü.

  • Avrupa Merkez Bankası faiz artışlarına ara verdi ve Avrupa Komisyonu 2024 ekonomik büyüme tahminlerini düşürdü.

  • Fransa 2023 için daha düşük bir kamu açığı açıkladı, ancak borç maliyetleri için ek 3,8 milyar Euro'ya ihtiyacı var.

  • Fransa, üçüncü çeyrekteki yavaşlamaya rağmen yıl için %1'lik büyüme hedefine ulaşma yolunda ilerliyor, ancak 2024 görünümü zorlu.

  • Yüksek borç seviyeleri, iş sözleşmelerinin azalması ve demografik kaygılar Belçika, Fransa ve Portekiz'in ele alması gereken konular.

  • Enerji piyasasında önemli fiyat değişimleri görülmesi bekleniyor.

  • Genel olarak Euro Bölgesi üçüncü çeyrekte GSYH'de daralma yaşadı.

  • Dünya Bankası, İsrail-Hamas çatışmasının petrol arzını kesintiye uğratabileceği ve petrol fiyatlarının rekor düzeyde yükselmesine neden olabileceği konusunda uyarıyor.

  • En kötü senaryoda petrol fiyatları varil başına 157 dolara yükselebilir.

  • Ana hatlarıyla belirtilen diğer iki risk senaryosu arasında, petrol arzını günde 500.000 ila 2 milyon varil kadar azaltan 'küçük bir kesinti' ve arzı günde 3 milyon ila 5 milyon varil azaltan 'orta düzeyde bir kesinti' yer alıyor.

  • Çin'deki yavaşlama ve yurt dışındaki çatışmalar nedeniyle küresel ekonomik görünüm belirsiz.

  • Çatışmanın tırmanması, on yıllardır ilk kez küresel ekonomiye ikili enerji şoku getirebilir.


Unsplash


Unsplash



Unsplash

Bu haftanın yapay zeka manşetleri


KİTAP

Yaşamınızdaki baskılara "hayır" diyemediğiniz veya bunu söylemek istemediğiniz zaman, bedeniniz hastalık meydana getirebilir.

Pek çok kronik hastalık, yaşam tarzımızın, çocukluğumuzdaki şartlanmalarımızın ve psikolojik başa çıkma mekanizmalarımızın neden olduğu stresle ilişkilendirilmiştir.

Vücut Hayır Dediğinde, Dr. Gabor Maté'nin stres ve hastalık arasındaki bağlantıyı keşfetmesi üzerine bir kitap.

Maté, normal olan ara sıra ortaya çıkan dış stres olaylarından ziyade, modern toplumdaki insanların vücutlarımız üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olan kronik stres deneyimleme eğiliminde olduğunu söylüyor. Kronik stresimizin çoğunun bilinçaltı olduğunu, dolayısıyla bunu stres olarak bile fark edemeyebileceğimizi savunuyor.

Bu kitap, Maté'nin sunduğu araştırma ve teorilerin yanı sıra strese bağlı hastalıkları iyileştirmek ve önlemek için verdiği reçeteleri inceliyor.


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER

Önceki
Önceki

Ruhani Zihin ve İlahi Bilgiye Ulaşma Stratejisi

Sonraki
Sonraki

‘‘Aklınızı Başınıza Alın! Daha Büyüğü de Var’’