Gizli Şirk: Allahtan Şüphe mi Ediyorsun?

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • Gizli Şirk: Allahtan Şüphe mi Ediyorsun?

  • Yenilenmenin ‘Kayyum’ Tecellisi

  • Ramazan ayında Beslenme

  • En Çok Aranan 10 meslek!

  • Avrupa Savaşın Eşiğinde mi?

  • Medya: Gazze’de savaş yok, deprem benzeri bir açlık var

  • Ülkelerin Para İle Saadet Arasındaki İlişkisi!

  • Ruh Halinin Değişmesi İçin…

  • ‘‘O Sizi Seviyor’’

  • Haftanın Videoları

  • Haftanın Makaleleri

  • Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Üretkenliğinizi Artıracak 4 Yapay Zeka Aracı


Bilindiği üzere sebeplere riayet etmek, neticeyi de Allah’tan beklemek bir yaşamsal esastır. Hazret, ‘‘sebeplere riayet bir mükellefiyet ve vazife; neticenin, ALLAH’ın elinde olduğuna inanmak ise tevhiddir." diyordu.

Hakeza, Peygamberimiz sav’e düşman dokunamayacaktı ama Allah, Uhud Savaşı'nda Hazreti Cibril’i gönderiyor, ‘zırhının üstüne bir zırh daha giy’ diyor. Malum, sebeplere riayet dairesinde insan sebepleri hiçe sayarsa cebri olur ve dalalet fırkasına girer.

Bir anlamda Kuran’dan fayda elde etmenin yolu ayat-ı tekviniye’de kanunları dikkate alarak bir hayat stratejisi çizmek üzerine olmalıdır. Eğer bu planlama yapılmaz ise, son 300 senede yaşanan zillet hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak devam edecektir.

Basitleştirelim. Yani bir insan;

  • Sabah namazından yatmamalıdır,

  • Günlük, haftalık, aylık, yıllık ve bütüncül bir hayat planı olmak zorundadır,

  • Okuyacağı kitap listesi belli olmalıdır,

  • Eşi ve çocuğu ile günlük, haftalık vs. konuşulacak, işlenecek konular bir plan dahilinde olmalıdır ve malayaniyata izin verilmemelidir,

  • Kurduğu veya kuracağı şirketin iğnesinden personeline, danışmandan finansmanına, altı aylık planından 5-10 yıllık stratejisine, kriz durumundan bolluk durumundaki hamlelere kadar her şeyi yazılı net ve somut olmalıdır… vs.

Listeyi genişletebiliriz. O yüzden kısa kesiyorum.

Denebilir ki, bunlar zaten bildiğimiz şeyler. Neden tekrar ediyorsun?

Doğrudur. Herkesçe aşikar olan meseleler.

Ancak, burada önemli bir nokta daha var. Üzerinde hiç durulmayan gizli şirk meselesi.

Uzun dönemdir şirketlere danışmanlık yaptığımız için ve şirket sahipleri ile çalışanlarla sürekli olarak iş ekseninde diyaloglar içerisinde olduğumuz için, zamanla fark ettiğimiz önemli bir nokta daha oldu.

Evet, iradenin devreye girmesi gizli şirk değildir. Yani, ‘ben irademle şu işi yaptım’ derse müşrik olmaz. Doğrudur ama bu kişi mutezile olabilir. Malum, onlar ‘Kul fiilinin hâlıkıdır’ derler. Yani o anlayışta olmak bir anlamda fırak-i dalle’dir. Kafir olmazlar ama mutezile durumuna düşerler.

‘‘Kul fiilinin hâlıkıdır’’ meselesini 26. söze havale ederek kişisel hayata etki eden durumuna birkaç örnekle kısaca değineceğim.

Gün içerisinde bir çok defa;

‘Rızık Allah'a aittir’

‘Rızkı mı Allah veriyor’

‘Buraya muhtaç değilim, gidip başka yerde çalışırım’

‘Bana Allah yeter’… gibi onlarca hakikat üzere cümleler kurarız.

Peki, fiilde bu durum öyle mi ilerliyor?

Ne yazık ki, büyük çoğunluk için bu kaidenin geçerli olduğunu söyleyemeyeceğim.

Genel olarak çokça karşılaştığımız birkaç örnek vermek istiyorum:

&

Arkadaş: Hocam, kiralık ev bulamıyoruz. Bankaya gidip alsak olur mu?

Cevap: Olmaz. Faiz.

Arkadaş: Fetva var.

Cevap: Uydurma fetva zina içinde bulabilirsin. Siz bilirsiniz?

Arkadaş: Ama ev bulamıyoruz hocam.

Cevap: Ülkedeki diğer 5-10 şehire baktınız mı?

Arkadaş: Düzenimiz burada hocam, nasıl gidelim? O kadar kolay değil.

Cevap: Kolay abi. Ben yokluğa rağmen çoluk çocuk iki farklı şehir değiştirdim. Yaşlı bir abimiz 2-3 ülke değiştirdi. Allah yardım ediyor. Burada olmuyorsa başka yerde oluyor…Yeryüzü mescit… Şimdi de üçüncüsüne hazırlanıyorum…

Arkadaş: Gideceğimiz yerde o kadar kolay iş bulabilir miyiz ki?

Cevap: Abi rızık Allaha ait. Siz kapıları zorlayın. Sebepleri tamamen yerine getirin…..

Arkadaş: Neyse hocam bir bakayım ben.

Sonuç: Banka ve patron köleliğine devam..

&

Çalışan: ‘‘Patron şöyle şöyle bir insan’’ …

Cevap: Ağabey gidip başka yerde çalışmanız çok daha iyi olur. Zulme uğradığınız açık.

Çalışan: Daha iyi iş bulabilir miyim? Buraya alıştım. Gitsem diğer yerlerde de aynı olacak.

Cevap: Abi rızık Allaha ait. Siz kapıları zorlayın. Sebepleri tamamen yerine getirin…..

Çalışan: Hocam haklısınız ama öyle kolay değil. Neyse bir bakayım ben.

Sonuç: Köleliğe devam…

&

Patron: Epey bir borcumuz var.

Cevap: Ağabey, şu şu hamleleri yapıp, bankayı terk etmeniz lazım.

Patron: Bankasız yapabilir miyiz ki hocam?

Cevap: Abi rızık Allaha ait. Sebepleri tamamen yerine getirin……

Patron: Hocam haklısınız ama öyle kolay değil. Neyse bir bakayım ben.

Sonuç: 10-11 yıldır durum aynı…Köleliğe devam..

&

Patron: Hocam şirket batmış durumda. Nasıl işin içinde çıkabiliriz?

Cevap: -Mali planın yapılmasından ortaya sonra çıkan tablo- Araba, ev vs. herşeyi satıyoruz..Herşey sıfırlanıyor.. Size aylık 3 bin euro kalıyor. Helal para ile yola devam eder, yeniden başlarsınız.

Patron: Ev, arsa satılır mı hocam?

Cevap: Neden satılmasın?

Patron: O kadar emek verdik.

Cevap: Abi rızık Allaha ait. Yeniden alırsınız. Sebepleri tamamen yerine getirin……

Patron: Tamam hocam bakalım inşallah.

Sonuç: 10 yıldır durum aynı…Köleliğe devam..

&

Girişimci: Hocam bankaya başvurduk kredi işi için….

Cevap: Banka olmaz.

Girişimci: Hocam siz ne diyorsunuz ya.. Bankasız olur mu?

Cevap: Olur. Bak KFC, Facebook, Udemy… vs.

Girişimci: Hocam onlara birileri destek çıkmıştır.

Cevap: KFC’nin sahibi 1019 dükkan dolaştı. Udemy’den Eren Türkiye’de 200, ABD’de 250 civarı iş adamı dolaştı…vs. Sizede çıkan olur. Onlar helal para ile iş yaptılar. Siz kaç kişi dolaştınız hocam?

Girişimci: 20-30 falan.

Cevap: 1019’a çok var demi:)

Girişimci: Tamam hocam bakalım inşallah.

Sonuç: Banka ve borç köleliğine devam…

&&&

Örnekler o kadar çok ki… Geçiyorum.

Gazali şöyle diyor;

‘‘Amel, bir eylem olduğundan teorik bilginin pratik bilgiye aktarılması sonucu ortaya çıkan bir yaşam tarzıdır… Ve marifet okuma ile elde edilebilecek bir şey değildir. Yani aslında Allah kelamının ne kastettiğini öğrenmekten çok, onun hakîkatlerinin ne olduğunu tecrübe etmek asıl amaçtır. Bu makamda ilim amel birlikteliği sağlandığı için Allah ile hemhal olma veya sürekli bir şekilde onunla bulunma hali mevcuttur. Kalbindeki imanın azalara sirayet etmesi sonucu marifet halini yaşamasıdır. Amel, aklın etkisi ve hükmü altında yerine getirilen, güzel ve salih davranışlardır..’’ der ve şunu ekler:

‘‘İmana sahip olduğu halde, amellerin hayatında yer etmediği kişi, hiçbir zaman gerçek anlamda kurtuluş beklentisi içine girmemesi gerekir.’’

Daha çok detay için Gazali’nin İman kitabına bir gözatılabilir.

Bu nokta ile alakalı sadece Gazali değil, aynı zamanda Elmalılı’nın Bakara suresi tefsirinde de, özellikle 275-279 arasına da bir bakılabilir. Orada da amel noktasında iman-amel ilişkisine dair kati uyarılar mevcut. Şakaya gelir yanı yok.

Malum, İslâm yalnızca itikadi, nazarî ve vicdanî bir din değildir. Amel dediğimiz şey harekettir. Ve aksiyon hali ev, iş ve ilişkiler içerisinde cereyan eden bir sonuçtur.

Nitekim Kehf suresinde buyuruluyor ki;

“İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlara gelince, onlar için de konak olarak firdevs cennetleri vardır. Orada ebedî kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.”

Şimdi, çevremizde birçok şeyin yanlış olduğunu bilmemize rağmen, harekete geçmeme hali Allah’a olan şüphe barındırır mı barındırmaz mı?

Türkiye’deyken birlikte çalıştığımız arkadaşlara bir yöneticisi zulmediyordu.

‘Gelin hep birlikte meseleyi yukarı aktaralım’ denildiğinde, birkaç kişi ‘şimdi söylesek, ona birşey yapmazlar, bizde sürgün yeriz ya da diskalifiye oluruz, bu saatten sonra nerede çalışacağız? demişlerdi.

Nerden tutsanız elinizde kalan bir durum ve birçok yerde yaşanıyordu, yaşanıyor. (O arkadaşların birçoğu sonrasında hem işsiz kaldı hemde çok perişan günler geçirdiler. Yine farklı bir arkadaşın tayini çıkmıştı. Ama birçok sebep öne sürdü, teslimiyetsizlik vs. gibi şeylerden sonra velhasıl gitmedi. Ne yazık ki başına iş geldi, şimdi ise yıllardır hapiste…)

Kula değil, Allah’a teslim olma, kadere rıza amel ile ortaya çıkan bir sonuçtur.

Tüm problemlere rağmen, o iman insanı harekete geçirmiyor ise durup düşünmekte fayda var. Aksi halde çok daha vahim durumlarla imtihan başlıyor. Bunu birçok ibretlik örneklerle müşahede ettim. Kendi adıma da en büyük tecrübem rızık noktasında olmuştu. İman etmek ile amele bunu geçirmek arasında sınırsız bir mesafe söz konusu. Mevzu itikadi noktalara kadar götürebiliyor birçok insanı. Ders alınmaz ise ne tekamül ne de ilerleme oluyor. Kısır bir döngü ve ölüm.

Bu noktada İbn-i Arabî’nin de bahsettiği şu detaylar büyük önem arz ediyor:

‘‘ALLAH’ın, kullarında en büyük Hakkı, şirk etmemekte.
Şirk iki kısımdır.
Birisi açık şirk, diğeri gizli şirk’tir.
Her şeyi yaratan, alan, veren ALLAH’dır.
Yalnız, dünyada bir takım sebebler koymuş.
Âlemde cari hadiseleri o sebeblere bağlamış.
Onların sebebler, kanunlar olduğunu unutup onlara meyletmek ve işlerini onlara bağlayıp ALLAH’ı unutmak, gizli şirk’tir.
Mü’mine en zararlı şey, esbaba bağlı olmaktır.
ALLAH’ın varlığını, birliğini hemen hiç inkâr eden yoktur.
ALLAH’ın İlâhlığında (Mabud’luğunda) şirk, açık şirk’tir.
Dünya gâvurlarının ekserisi, evleviyet’le şirk edenlerdir.
ALLAH’ı fiillerinde birleşmeyenler, gizli şirk erbabıdırlar.

Hadis’i şerif meali:
“ALLAH’ın, kullarında hakkı nedir bilir misiniz?
ALLAH’a ibadet etmek, hiç bir sûrette şirk etmemektir…
Şirk etmeyenlerin ALLAH’da hakkı nedir bilir misiniz?
Onlara azab etmemektir.”

Şirkin iki nev’inde de azab vardır.
Mü’min bilmeli ki; esbab ALLAH’ın kanunları ve âdetleridir.
Bir şeyin meydana gelmesinde hakiki müessir değildirler.
ALLAH, isterse esbabsız da yapardı diye inanmalı...


İnsanların en zayıf yerleri rızık’dır.
Rızkını servetinden gücünden, kuvvetinden veya efendisinden bilip onlara bağlı bulunanlarla;
“Rabb’im bana çalışmayı emretti.
Rızkımı verecek.
Bunlar birer sebeptir.
Bunlara sarılarak rızkımı aramak, benim vazifemdir.
Bu âlemde ALLAH’ın, âdeti ve kanunu böyledir” diyenler arasında fark vardır.
Birisi. Mü’min ve mütevekkil’dir.
Sebeblere bağlı olanlarda ise, gizli şirk vardır.
Kendini yokla, eğer, tamamen sebeblere bağlı isen, şirk’ten daha kurtulmamışsın.
Senin için azap vardır.

Eğer, kalbin ALLAH’a bağlı, sebeblerin varlığı, yokluğu nazarında müsavi ise, Mü’minsin.
Mütekki’sin ALLAH’a şükret!..’’

Zannediyorum, bu ince tesbitlerin üzerine denecek çok fazla şey olmasa gerek. Rabbim bizleri riyadan, sahtekarlıktan, gerçeği haykıramamaktan ve gizli şirkten muhafaza etsin. Zira tam teslimiyet olmayınca, söz amele geçmiyor ve devamında ise aile veya şirket içi riyakarlıklar başlıyor. Haliyle şirk üzere bir hayat dönüyor. Malum şirke düşme mana ve hayat planın içinde bir çöküş meydana getiriyor. Sonra da, ‘insanlar neden beklenmedik tavırlar, davranışlar, hareketler sergiliyor?’ diyoruz.

Düşünebiliyor musunuz?

Bir şirket içerisinde gizli şirk üzere olan patronlar veya çalışanlar var.

Ya da bir evde gizli şirk üzere olan anne, baba ve evlatlar var.

Veya bir mahallede, dernekte, okulda vs…

Allah muhafaza. O toplumdan vefanın, sadakatın ve hayrın çıkması mümkün müdür?

Ya da o aileye, gruba, topluma ve millete azabın bulaşmamasının bir garantisi var mıdır?

rap

Yenilenmenin ‘Kayyum’ Tecellisi

Dr. Enes Bahadır yazdı:

Oruç, ister dini ister başka niyetlerle yapılsın nihayetinde belirli bir süre için gıdaların alımının kısıtlanmasını ifade eder. Geleneksel, kültürel veya dini geçmişlere dayanarak, tüm dünyada oruç tedavi metodu olarak var olagelmiştir. Antik tıpta oruç, Hipokrat'tan beri varlığını sürdüren bir tedavi yöntemidir. O zamandan beri, akut ve kronik hastalıkların tedavisi için çoğu eski Avrupa’daki tıp fakülteleri tarafından önerilmiştir [1]. Bu açılardan oruca bakıldığında her ne kadar formatında, teferruatında değişiklikler olsa da ilk insan Hz. Adem’den bu yana her dinde ve her millette var olagelmiştir. Hz. Davud (a.s)’un bir gün yiyip bir gün oruç tutması da savm-ı dâvûd olarak meşhur olmuştur. Bir yönüyle oruç insanın tabiatının bir parçası olduğu için aynı zamanda insanlık tarihinin de bir parçası olmuştur.

Oruç ile veya diğer deyişle uzun süre açlık ile tetiklenen otofajinin [2].  vücut mekanizması üzerinde yaptığı etki 2016 yılında Japon Bilim Adamı  Yoshinori Ohsumi’nin Tıp veya Fizyoloji Nobel ödülünü kazanmasıyla bilim diliyle ilan edilmiş oldu ve hücre iyileşmesinde ne kadar önemli bir tedavi  metodu olduğu dünya nezdinde daha iyi anlaşıldı. Aslında otofaji kavramı 1950’li yıllarda tıp literatürüne girmiş ama maalesef açlık ile otofajinin tetiklenerek tedavi metodu olarak kullanılabileceği pratiğe yansımamıştı. 

Dr. Yoshinori Ohsumi bu 1990’lı yıllarda yapmış olduğu çalışmalarla bu metodu bilimsel camiaya armağan etmiş oldu [3]. Açlık, apaçık bir şekilde hücre iyileşmesi üzerindeki etkisi bilinmesine rağmen geniş hasta grupları üzerinde çalışma yapıl(a)mayışından olsa gerek hem bilimsel camiada hem de toplum nezdinde hâla dirençle karşılaşmaktadır. 

Meseleye bilimsel perspektiften bakıldığında “Oruç” sayesinde vücutta hücresel düzeyde yenilenme ve dolaylı olarak da iyileşme her daim olmaktadır tıpkı varlıktaki Kayyûm isminin tecellisiyle her şeyin her an yaratılmakta olduğu gibi. Bu iyileşmenin vücuttaki bütün hücrelerde gerçekleştiği gerçeğini düşündüğümüzde oruç sürecinde hücrelerden oluşan dokularda, dokulardan oluşan organlarda, organlardan oluşan sistemlerde ve sistemlerin oluşturduğu tüm vücutta âdeta yenilenme ve gençleşme faaliyeti olmaktadır. 

Netice olarak da insan psikolojik, nörolojik, hormonal vs her açıdan iyilik haline doğru yol katetmekte ve oruç sayesinde insan ruh ve beden sağlığına doğru yol almaktadır. Buradaki bilgiler ışığında düşündüğümüzde ve herhangi bir hastalığı yakalandığımızda hangi ilacı (doğalı fıtrî bile olsa) kullanalım diye düşünmektense “Hastalarınızı yeyip içmeye zorlamayın [4]” Hadis-i şerifi ışığında ilk başvurmamız gereken tedavi metodu oruçtur, açlıktır diyebiliriz. Bugünün tıp anlayışına göre de ameliyat gerektiren acil durumlarda hastanın ağızdan gıda alımı durdurulur.

Hakiki müminin hayatında en başta farz olan bir aylık Ramazan ayı oruçları, Pazartesi-Perşembe oruçları, hicrî ayların 13., 14., 15. günlerinde tutulan eyyâm-ı biyd oruçları, zilhicce ayınnda tutulan oruçlar ve diğer nafile oruçların bütününe baktığımızda neredeyse yılın üçte biri oruçla geçmektedir. Ve her tutulan oruçla birlikte bedenen arınma ve  gençleşme olacağına göre  aynı zamanda tutulan her oruçla birlikte insan yeni bir biçim alacak,  özleşecek, billurlaşacak, arınacak, cismâniyetten çıkıp hayvaniyeti bırakarak kalb ve ruhun derece-i hayatına yükselecektir. İnsan yeni doğmuşçasına yaşamaya hevesli ve iştihali bir hâl alacaktır. Ve her oruçla birlikte aynı vetireye girerek yepyeni ve taze “YENİ İNSAN” olmaya doğru yol alabilecektir. 

Kaynaklar:

  1. Wang Y, Wu R. The Effect of Fasting on Human Metabolism and Psychological Health. Dis Markers. 2022 Jan 5;2022

  2. Otofaji kelimesi, Yunanca "öz" anlamına gelen auto- ve "yemek" anlamına gelen phagein kelimelerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, otofaji "kendi kendine yemeyi" ifade eder.

  3. https://www.nobelprize.org/prizes/medicine/2016/press-release/

  4. İbnu Mâce, Tıbb 4,(3444).

Ramazan ayında Beslenme

Ramazan ayında oruç zamanlarını daha rahat geçirebilmek, bedenen arınma ve ruhsal terakkî  sağlamak için sahur ve iftarda nasıl beslendiğimiz, ne yiyip içtiğimiz daha da bir önem arz etmektedir. Bundan dolayı aşağıda verdiğimiz bilgiler sahur ve iftarda beslenme konusunda tavsiye niteliğindedir.

Sahurda:

1 su bardak içine 1 limon suyu + 1 çay kaşığı zencefil tozu+ 1 tatlı kaşığı bal+ 1 çay kaşığı çörek otu yağı (çörek otu yağını ayrıyeten de içebilirsin) üzerini su ile tamamalayıp yudum yudum içiniz. Sonrasında 7 hurma veya 3 incirin içine 1 çay kaşığı çörek otu zeytinyağa bandırarak yiyiniz veya herhangi bir mevsim meyvesi olabilir.

Sahurdan sonra uyumayanlar sahurda hafif bir kahvaltı yapabilirler. Bu durumda iftar da hafif geçirilmelidir. Sahurda yemek yenilip Güneş doğduktan sonra yatılırsa yastık biraz dik tutulmalı ve yan yatılmalı. Güneş olan odada uyulmalı ki uyku hafif olsun. Güneş almayan odada uyunursa vücut ödem toplar.

Gündüz ağır işte çalışanlar: Sahurda Bulgur pilavı, Havuçlu pirinç pilavı, etli dolma, Köfte, Güveç tarzı yemekler yiyebilir. Sahur yemeğinden sonra İmsaka yakın 1 çay bardağı çay içine tarçın veya bir miktar sade yoğurt yenebilir gün boyu tok tutması açısından.

İftarda: 

Önce su içilir, ardından tek çeşit meyve yenebilir. Tatlı yemek istiyorsa yemekten önce yiyebilir. Meyve yedikten sonra akşam namazı kılınır ve iftara devam edilir. 

İftarda en fazla 2 çeşit yemek yenebilir: çorba ve salatayla yemek. 2 saat sonra yudum yudum su içilebilir.

İftar sonrası Uyku düzeni bozulmamalı. İftar ile sahur arasında uyku alınmalıdır.

En Çok Aranan 10 meslek!

55 ülkeyi kapsayan, mesleklerin popülaritesiyle ilgili online araştırmaya göre, dünya genelinde en favori iş pilotluk, Türkiye’de ise modellik oldu.

“Jobseeker”ın araştırması, dünya çapında en popüler meslekleri ortaya çıkardı ve pilotluk 2024 yılında dünyanın en popüler mesleği olarak listenin başında yer aldı.

İnternette 2024’teki aranma oranlarına göre en favori 10 meslek şunlar: 

  • Pilot

  • Uçuş görevlisi

  • Model

  • Psikolog

  • Sosyal medya fenomeni

  • Doktor

  • Öğretmen

  • Avukat

  • İtfaiyeci

  • Girişimci

Avrupa Savaşın Eşiğinde mi?

Avrupa'da milliyetçilik ve popülizm yükseliyor, savaş çığırtkanlığı artıyor ve gösteriler gözleniyor. Bunun yanı sıra, Avrupa karşıtlığı artış gösteriyor ve ekonomik zorluklar yaşanıyor.

Video’dan kısa bir özet:

- Avrupa'da köklü bir dönüşüm yaşanıyor.

- Aşırı sağın yükselişi söz konusu.

- Portekiz'de bile solun gücü azalıyor.

- Avusturya, Danimarka, Belçika, Estonya, Finlandiya ve İsveç gibi ülkelerde milliyetçi partiler yükselişte.

- Kuzey ve batı Avrupa ülkeleri milliyetçilikte öne çıkıyor.

- Liberal ve sosyal demokrasiyle ilişkilendirilen ülkelerde de aşırı sağ partilerin yabancı düşmanlığı propagandası yaparak öne çıktığı görülüyor.

- Grevlerde ve protestolarda artış görülüyor.

- Avrupa'da militarizm ve savaş çığırtkanlığı yeniden yükselişte.

- Savunma bütçeleri ikiye katlanıyor, bazı ülkelerde daha da fazla büyüyor.

- Polonya geçen yıl milyarlarca dolar harcadı ve bu yıl daha da fazla harcamayı planlıyor.

- Almanya, İngiltere ve Fransa savunma bütçelerini 100 milyar dolara doğru artırıyor.

- Avrupa'da silahlanma yarışı var, silah fabrikalarının kapasiteleri artırılıyor.

- Göçmen karşıtlığı tüm Avrupa'da büyüyor.

- Doğudan gelen Müslüman göçmenler kıyafetleri, kültürleri, din ve gelenekleriyle daha kolay fark ediliyor.

- Ukraynalı göçmenler sayıca çok fazla ancak dikkat çekmiyorlar.

- Ukrayna Savaşı, Avrupa'yı maddi ve manevi olarak etkiliyor.

- Savaşın varlığı, insanların tedirgin olmasına ve geleceğe olan umutlarının azalmasına neden oluyor.

- Hastalar eskiden daha kısa sürede tedavi edilirken, şimdi kuyruklar oluşmaya başlamıştır.

- İnsanlar, Avrupa'da değil Türkiye'de ameliyat olmayı tercih etmektedir çünkü Türkiye hem daha hesaplı hem de turizm ve sağlık hizmetlerini birleştiren sağlık turizmi imkanı sunmaktadır.

- Almanya, Fransa ve Hollanda gibi Avrupa ülkeleri eski güçlerini kaybetmiş ve bu da insanları bunalıma sokmaktadır.

- Göçmenlerin hizmetlerin aksamasına neden olduğu düşünülse de aslında bu durum Ukrayna savaşı ve Alman devletinin bürokratik yapısının yenilenememesiyle ilgilidir.

Unsplash

Medya: Gazze’de savaş yok, deprem benzeri bir açlık var

Makale, İsrail'in Gazze'yi açlığa mahkum eden kasıtlı bir kuşatma taktiği olarak kullanmasını ve ABD medyasının bunu doğal bir felaket gibi gösterme eğilimini ele alıyor. Medya, Gazze'deki kitlesel açlığı genellikle bir doğal afet gibi sunuyor.

Yazar, Batı medyasının Ukrayna ve Rusya arasındaki açlık konusunu ele alışı ile Gazze'deki durumu ele alışı arasındaki çifte standartlar üzerine vurgu yapıyor. Batı medyası, Ukrayna'daki açlığı Rusya'nın kasıtlı bir planı olarak çerçevelemişken, Gazze'deki açlığı İsrail'in politika tercihi olarak göstermekte zorlanmış ve doğru bir şekilde ele almamış. Bu durum, Batı medyasının sorumluluğu ve niyeti belirsizleştirmesi eleştirilmiş. Yani klasik tek seslilik..

&&&

Ülkelerin Para İle Saadet Arasındaki İlişkisi!

F&D

Unsplash

Ruh Halinin Değişmesi İçin…

‘‘Sindirim sistemimiz, besinleri sindirmenin yanı sıra duygularımızı da etkileyebilir.

Besinlerin içerdiği probiyotikler, glisemik seviyeler, antioksidanlar, ve belirli besin maddeleri ruh halimizi etkileyebilir.

Örneğin, B6 vitamini, magnezyum gibi besin maddeleri depresif belirtilerin azaltılmasında rol oynayabilir. Ayrıca D vitamini de ruh halini olumlu yönde etkileyebilir.

Besinlerin ruh halimizi etkilediği araştırmalar, beslenme ile duygular arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Sindirim sistemimizdeki bakterilerin duygularımızı etkilediği, probiyotiklerin anksiyete düzeylerini azaltabileceği ve geleneksel Japon veya Akdeniz diyetlerinin depresyon riskini azaltabileceği gibi bulgular ortaya çıkıyor. Ayrıca besinlerin kan şekeri seviyelerini etkileyerek ruh halindeki dalgalanmalara neden olabileceği ve antioksidanlar, vitaminler ve mineraller içeren besinlerin hücreleri oksidatif stresten koruyabileceği belirtiliyor.

Besleyici ve dengeli bir diyet uyguladığımızda beynimiz en iyi şekilde çalışır.

Genlerimiz vücudumuzun besinleri nasıl emdiğini ve işlediğini, strese nasıl tepki verdiğimizi ( aynı zamanda anlık stres tepkimizi ), nasıl uyuduğumuzu ve hatta bağırsaklarımızda bulunan iyi bakteri sayısını bile etkileyebilir.

Unsplash

‘‘O Sizi Seviyor’’

Aliyah Umm Raiyaan, Şubat ayında yeni bir kitap çıkardı. Sunday Times'ın en çok satan yazarı olan Riyaan 1999 yılında müslüman olan bir kadın.

Fatih Kumaş yazarın ilk kitabı ile ilgili bazı önemli noktaları paylaşmış. Kumaş derlediği içerikteki bilgilerin kısa bile tefekkür ve iç ferahlığı için çok güzel mesajlar veriyor:

Kısa bir özet:

‘‘Allah'ım, Sana acı içinde olduğumu söyledim.

Sen: 'Allah'ın rahmetinden ümit kesme' dedin." (39:53) Sana, kalbimde olanı kimse bilemez, dedim.

Sen: 'Şüphesiz kalpler Allah'ı anmakla huzur bulur' dedin. (13:28)

Sana dedim ki: "Birçok insan beni incitti.

Sen de: 'Öyleyse onları bağışla ve onlar için mağfiret dile' dedin. (3:159)

Sana söyledim, yalnız olduğumu hissediyorum.

Sen: 'Biz ona şah damarından daha yakınız' dedin. (50:16)

Sana günahlarımın çok olduğunu söyledim.

Sen de: 'Günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir' dedin." (3:135)

Beni bırakma, dedim sana.

Sen de: 'Öyleyse beni an, ben de seni anayım' dedin." (2:152)

Sana, hayatta birçok zorlukla karşı karşıya olduğumu söyledim.

Dedin ki: "Kim Allah'tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu yaratır." (65:2)

Sana, gerçekleşmesini istediğim hayallerim olduğunu söyledim.

Sen de: 'Beni çağır, sana cevap vereyim' dedin." (40:60)

  • 21 Haziran 1999'da İslam'ı kabul ettim. Her yıl, durup geçen yıl üzerine düşünmeyi bir ritüel haline getiririm.

  • Yaşayacağın her şey Allah'ın planının bir parçasıdır. Genç, yalnız ve desteksiz olduğun o ilk yıllarda çektiğin tüm sıkıntılar nedeniyle bir gün başkalarına destek olmak için bir hayır kurumu kuracaksın.

  • Peygamber'in hayatındaki bu erken ders bize rutinden uzaklaşmayı ve duraklamak için bilinçli bir karar vermeyi öğretir. Programlarımızda boşluk oluşturmalıyız. Bunu yaparak etrafımızdaki gürültüyü sustururuz ve bu da Allah'ın bize söylediklerini duymamızı sağlar.

  • Kendimizle - tüm benliğimizle: geçmişimizle, bugünümüzle ve geleceğimizle - oturmalı ve kim olduğumuzu gerçekten kabul edip kucaklayacağımız bir yere doğru ilerlemeliyiz. İlahi Olan'ın Eşliğini ve Rehberliğini deneyimlemek için kendimizle rahatça konuşmalıyız.

  • Peygamber(aleyhissaletu vesselam0 dağların güzelliği ve dinginliği içinde yaşam hakkında - kendi yaşamı, başkalarının yaşamları ve yaşamın anlamı - düşündü, kafa yordu ve tefekkür etti. Bu ancak kendisini günlük yaşamın koşuşturmacasından geçici olarak uzaklaştırdığında mümkün oldu. Siz de inzivaya çekilmelisiniz.

  • Tefekkür gereklidir. Ruhunuz, hayatınız buna bağlıdır. Bu reçeteyi almak için bu gerçekten mübarek ayın gün ve gecelerinden daha iyi bir zaman yoktur. Ruhsal tefekkür sayesinde, gerçekte kim olduğunuza uyum sağlayabilirsiniz.

  • Ben senin kulunum. Sen benim yaratıcımsın. Burada olmam gerektiği için beni var ettin. Ya Allah, burada olmam gerektiği için - varlığımla bağlantılı olan her şeyin de bir amacı olduğunu biliyorum. Bunu kabul ediyorum. Buna boyun eğiyorum. Bunu kucaklıyorum. Ya El-Kadir, Sen her şeye gücü yeten ve muktedirsin, Senden hayatımda olan ve olacak olan her şeyin sorumluluğunu üstlenmem için beni güçlendirmeni istiyorum. Beni sebeplere sarılan ve aktif yaşayan bir mümin kıl. Sana olan yolculuğumda bana sorumluluk sahibi olmayı nasip et.

Unsplash

Unsplash

Unsplash

Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Gizliliğin Getirisi: Telegram kurucusu Pavel Durov, Financial Times'a şifreli mesajlaşma platformunun şu anda 900 milyon kullanıcıya sahip olduğunu ve yıl sonuna kadar kârlı hale gelebileceğini söyledi.

  • Robotik girişimi Covariant, fiziksel dünyada daha yararlı olabilecek makineler yaratmanın bir yolu olarak, robotik bir kolu kontrol edebilen ChatGPT tarzı bir sohbet robotu üzerinde deneyler yapıyor.

  • İnsansı robot pazarı önümüzdeki beş yıl içinde patlama yaşayacak ve çok sayıda şirket zirveye çıkmak için yarışacak. Figure AI adlı Startup, yakın zamanda Microsoft, Jeff Bezos ve Nvidia gibi büyük yatırımcılar tarafından desteklendi.

  • Yapay zeka diplomatik müzakerelere dikkatli bir şekilde dahil ediliyor. Yeni araçlar, diplomatların çözmeye çalıştıkları durumları daha iyi anlamalarına yardımcı olmak için yerel radyo ve internet gibi çatışma bölgelerindeki şifrelenmemiş kaynaklardan istihbarat toplayabilir .

Üretkenliğinizi Artıracak 4 Yapay Zeka Aracı

  • Coefficient: Google E-Tablolar veya Excel'de canlı verileri bağlayın, otomatikleştirin ve paylaşın; böylece raporlarınız ve analizleriniz her zaman güncel kalır.

  • PipeLime : Gerçek zamanlı potansiyel müşterileri otomatik olarak toplayın ve bunları AI ile satış hunisine yönlendirin.

  • EverLearn : Çalışanlarınızın eğitilmesine yardımcı olmak için özelleştirilmiş dijital eğitimler ve etkileşimli alıştırmalar oluşturun.

  • Lummi : AI ile yapılmış ücretsiz stok fotoğrafları ve telifsiz görselleri bulun ve indirin.


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER İÇİN TIKLAYIN

Önceki
Önceki

Bir Akıl Gelir Herkesi Böyle Sigaya Çeker

Sonraki
Sonraki

Birkaç Yalan, 40 Bin Katliam ve Yeni İnsan!