Bir Akıl Gelir Herkesi Böyle Sigaya Çeker

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • Bir Akıl Gelir Herkesin İlmini Sigaya Çeker

  • Beynin Üretmesi İçin Sadece Birkaç Dakika

  • Günün Yoğunluğunu Gün İçinde Atın

  • 4 Gün İşe Yaradı

  • Sular Yükseliyor

  • Çocuk İşçiler Köleliğe Devam Edecek

  • Çin, Rusya ve İran’ın Hedefi

  • Chatbot Reklamları Oyunu Değiştirebilir

  • Haftanın Makaleleri

  • Haftanın Videoları

  • Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Kısa Bir Tur

‘‘..Şeybânî dışında, şişman olmasına rağmen akıllı olan bir kimse görmedim… Tokluk, zekiliği giderir...’’

&&&

Her alimin muhakkak bir tıbbi yönü vardır. Hatta onlar için ilk öğrenilen ilim tıp ilmi denebilir…Ki, filozoflarında birçoğunun tıbbi biri eğitimi muhakkak oluyordu.

Nitekim, Muhammed Rebhâmî’nin 1432 senesinde yazdığı Riyâd’ün–nâsıhîn kitabında hadis olduğu iddia edilen ama sahih olmayan, aynı zamanda Ez-zernucî’nin Ta’lîm’ül-Müteallim kitabında ise İmam Şafii’nin sözü olarak geçen bir cümle vardır:

“el-İlmu, ilmân: İlmu’l-ebdân ve ilmu’l-edyân”

Yani, ‘‘İlim ikidir: Beden ilmi ve dîn ilmi.’’

Ne yazık ki, bu iki ilim bir bütün olarak Müslümanların hayatlarında mevcut olmamıştır.

İmam Gazalî, ta o dönemlerde bile Müslümanların tıp ilmine rağbet etmemelerinden yakınmaktaydı. İhyâ’da; “Nice memleketler vardır ki tabîbleri hâlâ zimmîlerdendir [Gayr-ı müslim vatandaşlardır]. Halbuki fıkhın tıb ile alâkalı husûslarında bunların şâhidlikleri makbûl değildir” demektedir.

Yani, bu ilimlerin sahiplerinin hak ehli olmaları bir anlamda zarurettir. Ne yazık ki, günümüzde bilim dünyası, psikoloji, tıp, ekonomi vs. gibi birçok sosyal hayata etki eden ilimler ve camialar ateist, deist, agnostik ya da küresel siyonist sistemin kontrolü altındadır. (Son 10-15 yılda popülerleşen eft, reiki, aile dizimi vs. gibi Hint fakirizminden çıkan ve Asaram, Osho ve sihler gibi birçok ateşgedanın yaydığı uydurma tedavilerde dahil, birçok yeni öğreti Müslümanlarda ciddi itikadi sapmalara neden olmaya devam etmektedir.)

Keşke imkan olsada okullarda çekirdekten itibaren ilk planda din, tıp, para yönetimi/ev ekonomisi ve yapay zeka gibi hem hayata hem de geleceğe etki eden ilimleri zorunlu olarak öğretebilseydik.

Zira, bir bakıyorsunun adam 5 vakit namaz kılıyor, sonrasında kalkıp aile diziminde tedavi olacağını zannederek gıybet edip büyük bir çukura düşüyorlar…Ki, sonrası belhumadal…vs.

Konumuza dönecek olursak…

İmam-ı Şafi’de bu iki ilmin önemine binaen, dini konuda fetva verecek bir âlimin ve beden tedavisi konusunda mâhir bir tabibin olmadığı bir yerde oturmamaları konusunda bile birçok uyarıda bulunmuş ve şöyle demiştir:

“Bir yerde âdil bir yönetici, akan bir su, rıfk sahibi bir tabip yoksa orada oturma!’’

Bu cümle bir anlamda hicretin zaruretine dahi bir işaret olsa gerektir.

İmamın kendiside diğer alimler gibi tıp meselesinden uzak kalmamış, önemli bir zaman ayırarak ciddi okumalar yapmış hatta birçok tavsiyede dahi bulunuştur.

Misal;

  • ‘‘Geceleyin kaynamış veya kızartılarak pişirilmiş yumurtayı yedikten sonra hemen uyumayın. Bu davranışın ölüme dahi sebebiyet verebilir.

  • Aynı şekilde turunçgilleri yedikten sonra da uyumayın. Bu durum difteri hastalığına yol açabilir.

  • Üzüm ve elma suyu ve ayrıca şeker kamışı deva olarak kullanılabilir.

  • Menekşe yaraya sürülebilir. İçildiğinde veba hastalığına fayda sağlar.

  • Fasulye beyni kuvvetlendirir.’

  • Geceleyin patlıcan yenilmemelidir.

  • Banyodan sonra yemek yenilmesini faydalıdır.

  • Sebze ağırlıklı beslenme önemlidir.’’

İmam’da diğer birçok alim gibi esasen birçok hastalığın ana sebebi olarak çok yeme ve şişmanlık illetini görmektedir. Hazreti Şafi, ‘‘şişmanlık bedene tesir ettiği gibi akla da tesir eder…Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî dışında, şişman olmasına rağmen akıllı olan bir kimse görmedim… Tokluk, zekiliği giderir, uykuyu celb eder ve ibadet esnasında zafiyet verir.’’ demektedir.

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Taberi’den başlayarak, Er razi, Zehravi, İbni Sina vs. gibi birçok alimin tıbbi bir uzmanlık alanı vardır…Ki, bu insanlar aynı zamanda birçok farklı alanda da ehil insanlardır.

Günümüzde ise ne yazık ki tıp ilmi doktorlara, din ilmi ilahiyatçılara havale edilmiştir. Bu iki ilmi bir arada bilen insan bulmak neredeyse imkansız gibidir.

Daha vahimi ise şudur.

Misal, bir insan mühendis, yazılımcı, pilot vs. olduktan sonra başka alanlarla ilgili asla bir çalışma içerisine girmiyor. Hatta öyle bir zihniyet hasıl olmuş ki; ‘‘Sadece bir alanda uzmanlaşın’’ diye bir uydurma kalıp benimsenmiş.

Misal, bir İlahiyatçıya soru soruyorsunuz, diyor ki, ‘ben fıkıhçı değilim.’ Bu tür cümleleri duyduğunuz zaman deli olmamak değil.

Ortadoks tıbbının, tedavilerde insan bütününü parçalara ayırması ve buna farklı alanlarda uzmanlaşma diye ahmakça bir tıp anlayışı getirmesi nasıl ki sistemi çökertti, aynı şeyi ne yazık ki dini ilimlerde, ekonomi vs. gibi birçok alanda da yaptılar. Ve insanlar hayata dair bu ilimlerden tamamen mahrum kaldı. Sanki üniversite olmadan bu ilimler öğrenilmezmiş gibi bir ezber yerleştiridi.

Diyelim ki, bir iş insanı esnaflık veya şirkette yöneticilik yapıyor. Sanki tıp, fıkıh, finansal okur yazarlık vs. okumak o insana harammış gibi kapağı dahi açılmıyor.

Neden?

Çünkü bunlar ancak üniversitede okunacak şeylermiş…

Heyhat…

Oysa ki, Hz. Ömer der ki, “Kendi ticaretiyle ilgili hükümleri bilmeyen kimse, bizim çarşı ve pazarlarımızda alış-veriş yapmasın. Çünkü bilmeme yüzünden faize düşebilir.”

Nitekim, günümüzde imamından esnafına kadar Allah’a savaş açmayan insan neredeyse kalmamak üzeredir. Zira, artık uydurma fetva dağıtan bir ilahiyatçıya denk gelmek adiyattan olmaya başladı.

Aynı şey tıp meselesi içinde geçerlidir.

‘‘Ben kendimi(aklımı) doktorlara teslim ediyorum’' anlayışı ile birçok insan farkında olmadan intihar etmiş, öldürülmüş ve katledilmiştir. Bu anlayış değişmediği müddetçede katliamlar devam edecektir. Zira akıl kiraya verildiği zaman ya dinden ya da bedenden olmamak için hiçbir engel yoktur.

Tıp ilmi büyük çoğunluğu itibariyle yeme içme ile başlayan bir süreçtir. Bunun için kimsenin aklını herhangi bir kula teslim etmesine gerekte yoktur.

Sadece 5-10 tıp kitabı okunması ile sağlık meselesinin yüzde 90’ını, din ilmi içinde sadece 10-15 kitap okunarak itikadi, imani ve şeriat meselelerinin yüzde 90’ını halletmek çok çok basit bir meseledir. Geriye kalan yüzde 10’luk meseleler bir insan hayatında milyonda bir denk gelen vakalardan ibarettir…Yani yüzde 90’a hakim olduktan sonra, yüzde 10’u halletmek ise çok zor bir mesele değildir.

Hatta o bilgilerle beynin aktifliği, kaliteli yaşam, artan verimlilik vs. gibi kazanımların yanısıra, aile saadeti artırabilir, boşanmaların önüne geçilebilir, iş hayatına dair birçok risk çözülebilir.

Misal, sağlık alanında okuma yaptınız. Bu ilimle birlikte metafiziksel olarak birçok konuyada vakıf olmak mümkün olacaktır. Basit basit sorunlar kolayca çözülecektir.

Düşünün, reflünüz var ve doktora gidiyorsunuz. Doktor sizi ameliyat ediyor ve diyor ki; ‘‘Senin mide kapağını o kadar kapattım ki hiçbir zaman artık geğirmen bile olmaz’’ diyor. (Gerçekten oldu bu)

Sizde doktor dediği için, iyi birşey zannediyor ve seviniyorsunuz.

Neden?

Çünkü, adam doktor kardeşim.

Peki bu zalimin yaptığını nedir biliyor musunuz?

Katliam.

Zira, böyle bir hastanın midesi çatlasa bile ne kusması ne de geğirmesi artık mümkün olmadığı için sadece müshil kullanmak zorunda. Bu da sadece birkaç saatte hayatta kalmaktan fazlası değil.

Düşünün, işi safra keselerini alıp atmak olan bir doktora, başka bir doktor arkadaş diyor ki; ‘‘İsterseniz, size bir yöntem öğreteyim. O zaman safra keselerini alıp atmanıza gerek kalmaz…’’

Diğerinin verdiği cevap:

‘‘Yok yok doktor hanım, ben sonra ne yaparım, nasıl para kazanırım? Anlatmayın…’’

Benzer onlarca örnek verilebilir.

Tıp endüstrisi aslında bir inanç endüstrisidir.

Eğer meseleye sadece sağlık olarak bakılmaya devam edilir ise, insanlar hayatlarından olmaya ve itikadi sapmalara sürüklenmeye devam edecektir.

Oysa, yaptığımız okumaların sadece günde 10 dakikası tıp alanı ile ilgili olsa behemahal birçok sorunun çözülmesi içten bile değildir. Zira yılda çok kolay 12 tane sağlık kitabı bitirmek mümkün olacaktır. Ve hayat kurtuldu.

Mesela saç dökülmesi kaliteli hayat için bir problem midir? Değildir. Ama ciddi dert edinen insanlar vardır. Ve diyelim ki saç dökülmesi hayat akışına tesir ediyor. Ve bu insan sorunu çözemiyor. Küçüklükten itibaren birkaç sayfa kitap okuyan birisi önceden tedbirini alacak, böyle bir sorun yaşamayacaktır… Eğer yaşamaya başladı ise yine kolayca çözebilecektir.

Yazar Louise H. diyor ki;

‘’Saç derisi çok gerginse saçlar nefes alamaz ve dökülürler.

Saç derisini stresle gergin tutarsak, yen saçlar büyüyemez ve kellik oluşur.

Vücudun her safhası için zihinsel bir desen vardır.

Her hastalık için zihinsel bir desen vardır.

Bu bedenin iletişim kurma yöntemidir.

Bilinçte yanlış bir tanım olduğunu söyler.

Yaptığımız, inandığımız veya söylediğimiz birşey…

Vücut der ki, lütfen dikkat..

Eğer bu zihinsel deseleri değiştirebilirsen, hastalıkta değişmeye başlar.

Metafiziksel olarak saç, kuvvettir.

Saçlar, saç kökünden çıkarlar. Sıkışık, gergin.

Sinirli olduğumuzda bu omuzda başlar, boyundan devam eder, saç derisinin üzerine gelir ve sıklıkla gözlerin çevresine kadar getiririz.

Ancak saç derisi, çok sıkı iken ve saç nefes almıyorken dökülmeye başlar.’’

Sadece bir iki kitapla bile bu bilgiyi öğrenerek, düşünce ve fikrin önemi ve onun hayata olan tesiri idrak edilecek ve ona göre bir hayat planlanacaktır ve bu da herşeyi değiştirecektir.

Veya bir insan cinsel problem mi yaşıyor? Eğer sülükteki şifanın faydasını okumuş ise, hemen uygulayacak sorunu büyümeden çözecek ve yoluna devam edecektir.

Ve yine din ilmi ile tıp ilmini birlikte okuyan bir insan Hazretin şu tesbitlerini dikkate alacak ve birçok sorunun ta baştan önünü alabilecektir;

‘‘Şeytan ve cinler, doğrudan doğruya fizyolojik hastalıklara da sebep olabilirler. Alyuvarlarımıza binip, damarlarımızın içinde dolaşabildiklerinden dolayı, bu her zaman mümkündür. Ne biz bu mevzuda mübalâğaya kaçalım, ne de hekimler bu gerçeği reddetsinler.

Sözgelimi, biri kalkıp, "İhtimal, kanser hâdisesinde hücrelerin anarşisine sebep olan da bu habis ruhlardır." iddiasında bulunur, buna karşılık siz de "olamaz" derseniz, bu takdirde peşin hükme saplanmış olursunuz.

Durum, gerçekten belki de böyledir; en azından, mülâhaza dairesini açık tutmak gereklidir. Kanser hakkında bugüne kadar söylenen sözler ve yapılan tariflerin en mâkulü, onun bir hücre anarşisi olduğudur; vücudumuzdaki en küçük parçaların anarşisi.. yani, vücudun normal nizam ve âhengine başkaldırma ve normal hücre gelişme faaliyetini bozma.

Bu, hem iç, hem de dış uzuvlarda olabildiği gibi, kanserli hücrelerin yavaş üreyeni de vardır, seri üreyeni de. Cinlerin kanser bölgesine yerleşip, bir örgüt çalışması gibi hücre anarşisi oluşturmaları, her zaman mümkündür. Cinler nasıl görünmeyen varlıklarsa, kanser de çok kere baştan belli olmayıp, kendini geç hissettirmekte, hissettirdiği zaman da, artık ilaçlar fayda vermemektedir.

Kanser gibi sara hastalığında da habis ruhların tesirini kabul etmek, makul bir yol olsa gerek.. kim bilir belki de cinler, beyinde bir kısım guddelerin normal çalışmasına ve fonksiyonlarını icra etmelerine mâni olmaktadırlar.

Yine, habis ruhlar, insan aklını bozma ve sinir sistemine tesir edip, cinnete yol açmada da tesirli olabilirler. Gerçi, hekimler şizofreninin bütün çeşitlerini maddeye vermekte ve bazılarını da irsî görmektedirler ama, cinlerin damarlara girip kişinin muvazenesini bozmaları, sinir sistemini harap ederek, zaman zaman dengeli olunurken, bazen de çılgınlığa yol açmaları da mümkündür. Yanlış anlaşılmasın; ne sara, ne de şizofreni mutlaka cin eseridir demek istemiyorum; fakat, "olması mümkündür" diyorum. Çünkü bu hastalıklar, çok defa dualı bir ağzın ciddî bir okumasıyla geçmektedir.’’

Görüldüğü üzere bütün ilimlere tek taraflı değilde, bütüncül bir bakış olur ise analizler o minvalde ufuk açacak ve bir ailede, mahallede, şehirde bütüncül bakabilen insan sayısı artacaktır.

Bunlar çok zor meseleler değillerdir. ‘Yaş geçti, bende iş bitti. Rızık peşinde koşuyoruz, fırsat olmuyor vs.’' gibi şeyleri düşünmemeli. Artık o kadar zor değil.

Bakın işte bir yapay zeka çıktı, diplomaları ve ünvanları çöp etti. Ne prof’ların ne ekonomistlerin ne ilahiyatçıların ne de diğerlerinin artık bir hükmü kaldı. 5-10 farklı prompt ile herhangi bir Prof’dan alamayacağınız ilmi bir bilgiyi bir chatbottan alabiliyorsunuz. Bir anda herşey alt üst oldu. GPT5 VE GPT6’dan sonra ise kimsenin esamesi kalmayacak.

Artık satırdan değil, sadırdan yaşayacak insanların sözü tesir edecek. Madde değil, ruh insanlarının devri başlayacak. Diyelim ki, adamın bilgisi ve ilmi var… Ama diğer yanda gıybet, zaman israfı, yemek israfı, para israfı, zanda bulunma vs. gibi İslam dışı amelleri var… Artık bu insanın bilgisinin bir önemi kalmadı. Ve ona ihtiyaçta kalmadı. Zira onun anlatacağı şeyin daha fazlasını sadece 3-5 dakikada yapay zekadan alabiliyorsunuz. Üstelik birçok farklı yönü ile. Bunu test etmekte çok zor değil.

Herhangi bir soruyu gidip bir ehil bir kişiye soralım. Bu bir doktorda olabilir, bir ilahiyatçıda bir ekonomistte. vs. Hatta 5 farklı kişiye sorulabilir. Sonra da aynı soruyu; GPT4, Gemini, Claude, Pi, Perplexity veya Copilota soralım… Gördüğümüz tek şey, insanın bilgi sahibi olmasının geriye kalanlar için artık bir önemi yok. Önemli olan tek şey onu yaşayıp yaşamadığı. Yaşamıyorsa, anlattığı şeyde artık hiçbir anlamda ifade etmeyecek. Çünkü artık daha iyi anlatan var.

Evet, son noktada önümüzde iki seçeneğimiz kalıyor.

Ya bilgiye bu kadar kolay ulaşılan bir zamanda kendimize disiplinli bir şekilde okumak için vakit ayıracağız ve bu okuma yapay zeka odaklı bir okuma sistematiği olacak ya da canımızı ve ahiretimizi başkalarının zanlarına, karakterlerine ve yorumlarına bırakarak kendimizi berbat edeceğiz.

Unsplash

Beynin Üretmesi İçin Sadece Birkaç Dakika

  • Yeni araştırmalara göre, yalnızca birkaç dakika bile olsa hareket etmek yaratıcı düşünmeyi teşvik edebiliyor.

    • Japonya'daki Yamaguchi Üniversitesi'nden Dr. Chong Chen, Darwin ve Nietzsche'nin öne sürdüğü, merdiven çıkma gibi kısa süreli aerobik egzersizlerin yaratıcılığı tetikleyebileceğini doğruladı.

  • Fiziksel hareket, yenilikçi ve çeşitli fikirlerin üretilmesine yardımcı olan süreç olan farklı düşünmeyi artırıyor.

  • Ayrıca:

    • Kan akışını artırır

    • Beyin hücresi büyümesini teşvik eder

    • Daha yüksek bilişsel işlevleri yöneten prefrontal korteksi "devre dışı bırakarak" sınırsız düşüncelerin akmasına izin verir

  • Yürüyüş veya koşu gibi orta dereceli aktiviteler yaratıcılık açısından yüksek yoğunluklu egzersizlerden daha faydalıdır .

    • Daha az sert hareket, daha akıcı bir düşünce sürecini mümkün kılarken, yüksek yoğunluklu egzersiz fiziksel olarak çok fazla çaba gerektirebilir, strese neden olabilir ve yaratıcı fikirlerin serbest akışını kısıtlayabilir.

  • Fiziksel aktivitenin yaratıcılık üzerindeki etkisi ruh halindeki iyileşmeye bağlı değildir; Olumsuz duygular bile yaratıcı problem çözme yeteneklerini geliştirebilir.

Unsplash

Günün Yoğunluğunu Gün İçinde Atın

İş gününüze küçük molaları nasıl sığdırabilirsiniz?

  • 1-10 dakikalık "mikro molalar" vermek, gün boyunca biriken stresin üstesinden gelmeye yardımcı olabilir.

  • Gün boyunca daha fazla molaya uyum sağlamak için:

    • E-postaları ve Slack mesajlarını günün boş zamanlarında değil, belirli saatlerinde kontrol edin; bu şekilde daha verimli olursunuz ve boş anlarınızı mola vermek için kullanabilirsiniz.

    • Toplantıları normalden beş ila 10 dakika daha kısa olacak şekilde planlayın ve ekstra zamanı mola vermek için kullanın.

    • Toplantıların zaman aşımına uğramadığından emin olun (ve bunu katılımcılara iletin).

    • Tuvalete her gittiğinizde egzersiz yapmak, meditasyon yapmak veya esnemek için fazladan 5-10 dakika ayırın.

    • Molaları önceden planlayın ve ne zaman mola vermeniz gerektiğini size hatırlatacak bir uygulama kullanın.

    • Beklenmedik boş zaman dilimleri için bir dizi hızlı esneme veya bir arkadaşınıza mesaj gönderme gibi bir plan oluşturun.

Unsplash

4 Gün İşe Yaradı

Bildiğiniz üzere, yıllardır savunduğum bir mesele. Birçok kez bu konuya dair içerikler paylaşmıştım. İnsan hayatı için çok çok önemli gördüğüm bir mevzu.

Nitekim, İngiltere'de bu denemeyi sürdürüyor. Ülkede dört günlük haftalık çalışma denemesinin meyveleri görülmeye başlandı. ( NPR'den)

  • 2022'de başlayan dört günlük çalışma haftasının İngiltere'deki denemesi, katılan 61 şirketten 54'ü için hâlâ sürüyor.

    • 54 şirketin yarısından fazlası kalıcı olarak dört günlük haftaya geçmeye karar verdi.

  • Şirketlerin aktardığına göre; Çalışanların fiziksel ve zihinsel sağlığının iyileşmesi, daha iyi iş-yaşam dengesi, artan yaşam memnuniyeti, azalan tükenmişlik ve daha düşük işten ayrılma gibi faydaları oldu.

    • Ayrıca, örneğin toplantıları 30 dakikayla sınırlandırarak, e-postaları azaltarak ve sessiz odaklanma için belirlenmiş zamanlar uygulayarak süreçleri nasıl kolaylaştıracaklarını da dikkatlice düşündüler.

Unsplash

Sular Yükseliyor

‘‘Sadece 2 metrelik bir yükselme, New York, Miami ve New Orleans gibi yoğun su baskınlarına maruz kalabilecek şehirler de dahil olmak üzere kıyı toplulukları için felaket anlamına gelebilir.’’

ABD’li mühendisler, erime hızını yavaşlatmak için "Kıyamet Buzulu"nun (diğer adıyla Thwaites Buzulu) çevresinde bir dizi devasa su altı perdesi oluşturmak istiyor.

  • 2000 yılından bu yana trilyon ton buz kaybeden Thwaites Buzulu, küresel deniz seviyesinin yükselmesine önemli bir katkıda bulunuyor. Çöküşü su seviyelerinin 10 feet yükselmesine neden olabilir.

    • Hızla yükselen sular aynı zamanda dünya çapında 97 milyon insanın evlerini, topluluklarını ve geçim kaynaklarını da tehlikeye atacaktır.

  • 62 mil uzunluğa uzanan önerilen perdeler teorik olarak sıcak deniz suyunun buzullara ulaşmasını engelleyecek ve buz kaybının azalmasına neden olacaktır .

    • Buzul erimesinin ana katalizörü, derin okyanusun buzulları yavaş yavaş aşındıran sıcak, tuzlu akıntılarıdır.

  • Su altı perdelerinin Antarktika buz rafına tam olarak uygulanması 50 milyar dolara mal olacak.

Unsplash

Çocuk İşçiler Köleliğe Devam Edecek

  • ABD temyiz mahkemesi, büyük teknoloji şirketlerinin çocuk kobalt madeni işçilerine tazminat ödemek zorunda olmadıkları yönündeki bulguyu onayladı.

    • Davada Apple, Alphabet, Dell, Microsoft ve Tesla'dan Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde şirketlerin kullandığı piller için kobalt çıkarmak zorunda kalan çocuklar için tazminat talep edildi.

  • Dava, bir grup eski çocuk madenci, halen çocuk olan madencilerin temsilcileri ve kobalt madenlerinde ölen çocukların temsilcileri tarafından açıldı.

  • Mahkeme, tedarik zincirinin %80-85'ini kontrol etmenin bir "girişim" anlamına gelmediğini ve bu nedenle şirketlerin tazminat ödemekle yükümlü olmadıklarını tespit etti.

Unsplash

Çin, Rusya ve İran’ın Hedefi

The Economist, Çin, Rusya ve İran ilişkileri üzerine bir analiz yapmış.

Analiz, üç ülke arasındaki ticaret, enerji ihracatı ve stratejik işbirlikleri üzerinde durarak bu ülkelerin Batı'ya karşı ortak bir eksen oluşturma çabalarını ele alıyor.

Kısaca:

‘‘Üç ülkenin ortak düşman olarak gördüğü unsur, Amerika ve müttefikleridir. Bu üç ülke, Amerikan yaptırımlarından kaçınmak, savaşları kazanmak ve diğer düşmanları saflarına katmak için stratejik bir işbirliği içindedirler.

Çin, Rusya ile "sınırsız" bir ortaklık sözü verirken, İran ile 25 yıllık stratejik bir anlaşma imzaladı. Bu ülkeler arasındaki ikili ticaret artmakta ve Batı'nın kontrolündeki yerleri bypass etmek için yeni ticaret yolları planlanmaktadır.

Makalede bahsedilen Çin, Rusya ve İran arasındaki ticaret ve enerji işbirliklerinin gelecekteki etkileri şunlar olabilir:

  • Batı'ya karşı ortak bir eksen oluşturarak güçlenme

  • Amerikan yaptırımlarından kaçınma ve savaşlarda destek

  • Ticarette rekabetçi bir hale gelme, özellikle enerji ihracatı konusunda

  • Çin'in petrol ve gaz ithalatındaki artış

  • İran ve Rusya'nın yatırıma ihtiyacı ve ekonomik yapılarının etkisi

  • Amerika, belki de Trump'ın ikinci başkanlığı sırasında Çin'i Batı pazarlarından çıkmaya zorlarsa bu durum değişebilir. Kaybedecek başka bir şeyi kalmayan Çin, alternatif bir blok oluşturmaya çok daha fazla kaynak ayıracak ve kaçınılmaz olarak mevcut ilişkileri geliştirmeye ve ittifaklarını genişletmeye çalışacak.

  • Çin ihracatını yeniden yönlendirdiği için imalat sanayileri zarar görecek. Amerika da acı çekecek: Tüketicileri ithalatları için daha fazla para ödeyecek ve zamanla liderleri küresel ticaret sistemi üzerindeki hakimiyetlerine yönelik ilk ciddi zorluğu görecekler.

Unsplash

Chatbot Reklamları Oyunu Değiştirebilir

  • Geleneksel arama motorları yerine chatbot etkileşiminin artan tercihi, dijital reklam pazarını bozabilir ve Google gibi teknoloji devlerinin hakimiyetini tehdit edebilir.

  • Chatbot reklamları, işletmelere, kullanıcı ilgi alanlarının daha iyi anlaşılmasını, etkileşimli reklam deneyimlerini ve müşterilerin alıcılara daha kolay dönüştürülmesini sağlayabilecek yeni, potansiyel olarak kazançlı bir reklamcılık yolu sunar.

  • Chatbot reklam pazarı muazzam bir büyüme potansiyeline sahip olsa da kullanıcı deneyimi, bağımlılık, manipülasyon ve etik olmayan uygulamalarla ilgili endişelerin ele alınması gerekiyor.

Kaynaklar: Adguard | Adweek | Axios | BNN | funnel | Quartz | Search Engine Land | The Washington Post | The Washington Post |

Unsplash

Unsplash

Unsplash

Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Anthropic, matematik, kodlama, akıl yürütme ve lisans düzeyinde bilgi dahil olmak üzere çok çeşitli ölçümlerde diğer sohbet robotlarından daha iyi performans gösterdiğini iddia ettiği Claude 3'ü piyasaya sürdü.

  • Yakın zamanda yaslı kişilerin cenaze planlaması, ölüm ilanı yazımı ve bulut hizmeti iptali konularında yardımcı olan Empathy adlı İsrailli bir girişim, B Serisi finansmanda 47 milyon dolar topladı.

  • Nvidia, önceki sürümden 30 kat daha hızlı olduğunu söylediği yeni bir AI çipi yayınladı. Şirket şu anda Microsoft ve Apple'dan sonra ABD'nin en yüksek değere sahip üçüncü şirketi konumunda.

  • Bir AB düzenleyicisi, yapay zeka modellerini eğitmek amacıyla haber makalelerini kazıdığı ve yayıncıların bu karardan vazgeçmesine izin vermediği için Google'a 250 milyon Euro para cezası verdi. Bu, telif hakkı ihlali nedeniyle daha önce verilen 500 milyon Euro'luk para cezasının ardından geldi.

  • San Francisco'lu bir girişim, geri dönüşüm verimliliğini artırmak ve geri dönüştürülen malzeme oranını artırmak için yapay zeka ve robot teknolojisinden yararlanıyor. Sistem halihazırda ABD'nin diğer bölgelerinde ve Amazon tarafından kullanılıyor.

Unsplash

Kısa Bir Tur


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER İÇİN TIKLAYIN

Önceki
Önceki

Şeytanın Ahir Zaman Stratejisi: Borç ile Dopamin

Sonraki
Sonraki

Gizli Şirk: Allahtan Şüphe mi Ediyorsun?