Arda Turan, Fatih Terim, Dilan: Paranın Azabı, Türk Esnafı

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • Arda Turan, Fatih Terim, Dilan: Paranın Azabı, Türk Esnafı

  • Milyoner Olduğum Gün!

  • Finansal Özgürlüğe Giden 5 Noktalı Plan

  • Yeni Tehlike: Ultra İşlenmiş Gıdalar

  • Haftanın Makaleleri

  • Haftanın Videoları

  • Haftanın Yapay Zeka Manşetleri


Unsplash

İshak Alaton diyor ki:

''Paraya, maddi imkanlara sahip olmak gerekli, ancak bu yeterli değil...
Para biriktirmek kadar, belki ondan da önemlisi, kültür biriktirmeye çalış...

Kültürlü insan olmak sana toplum içinde saygınlık kazandıracak...

Daha da önemlisi, paranı harcarken keyif almak, ancak kültürle mümkündür. Kültürü kısıtlı olan insan, bol parası olan fakir bir insandır...

Parası pek işine yaramayan insandır. Kazanma kültürü gibi harcama kültürü de önemli bir ayrıntıdır. Onu ancak kazanırken oluşturacağın bilinçle elde edebilirsin...

Paran kısıtlı olsa bile, kültürünü zenginleştir ...''

Biliyorsunuz, son bir ayda Türkiye’de iki olay patlak verdi.

İlki, Engin-Dilan olayı üzerinden fenomenlerin kara para aklama ve dolandırıcılığı, diğeri ise Fatih Terim fonu adı altında faiz dolandırıcılığı.

Yunus suresi 100. ayette şöyle bir uyarı vardır:

“Aklını kullanmayanların üzerine Allah pis bir azap indirir.”
Rabbim muhafaza buyursun.

Cüzdanı ve banka kartında parası olan herkes için akıl ve akılsızlık ince bir çizgi üzerinde ilerler.

Malum öfkenin, hırsın, şiddetin…Yani temel olumsuzlukların iki ana sebebi vardır. Biri beden diğeri ruhtur. Bir anlamda ekonomi ve dindir.

Bu kısma geri döneceğim.

Uzun yıllar sosyal medyada içerik üretip bir noktaya gelemeyenlere genellikle insanların şöyle bir bakışı vardır:

‘‘Yahu sonradan gelenler fenomen oldu parayı götürüyor, sende hala metelik yok…’’

Ya da uzun yıllar bir şirketi belli bir noktanın üzerine çıkaramadığınızda çoğu iş insanı şu cümleyi duymaya başlar:

‘’Herkes evleri, arabaları katlıyor, şirketini çoğaltıyor, büyüyor ama sen hala yerinde sayıyorsun…’’

Evet, son iki operasyon aslında tüm bu ve benzeri bakış açılarına ibretlik bir cevap veriyor.

1- Sermaye olmadan, helal yoldan zengin olmak her Müslümanım diyen kişinin işi değilmiş.

2- Faize, banka zalimliğine, borsa kumarına vs. bulaşmayıp, kolay yoldan kendini zengin zannetmek mümkün değilmiş.

3- Gözün doymayınca başın beladan kurtulmuyormuş.

4- Aza kanaat etmeyen elindeki nimetlerden de oluyormuş.

5- Paran çok olsada fakirlik bilinci ölene kadar kolay kolay değişmiyor ve kişiyi yokluğa mahkum edebiliyormuş.

Bu maddelere belki 10-15 tane daha eklemek mümkün.

Ancak şunu ifade etmek gerekiyor. Bu saydığımız ve daha fazlası olan detaylar, ne yazık ki klasik Türk esnafının yüzde 90’ının da mevcut. Yurtiçi yurtdışı fark etmiyor.

O yüzden hiçbir zaman o yüzde 10’lık dilime girme imkanları olmuyor.

Çünkü sabrı olmayan bir iradesizlik,

Faiz diye bir ahlaksızlık,

Gösteriş gibi bir hastalık,

Ve hırsızlık ile birlikte işin hakkını vermeme gibi bir zalim ameli büyük çoğunlukta mevcut.

Allah muhafaza…

Misal, Müslüman olmayanlarda vergi kaçırıyor ancak Müslümanların kaçırması gibi değil. Müslümanım diyenin vergi kaçırması fakirlik bilincinin getirdiği cehalet ve gösteriş budalılığı ile birlikte olunca er veya geç zillete düşmeleri kaçınılmaz oluyor ve tokatı yiyorlar ve yiyecekler.

Sizlere net olarak şunu söyleyebilirim.

Hali hazırdaki Türk esnaf mantığı ile borçsuz ölmek, harama bulaşmamak ve para kazanırken kaybetmemek çok çok zor bir mesele. Her yıl düzenli olarak ibretlik örneklerle karşılaşmaktan kurtulmak çok zor. Ceplerine nakit girmeye devam ettikçe, işlerinin yolunda olduklarını zannediyorlar. Oysa ki durum Belhüm Adal.

Çünkü söz dinleme, sabırlı olma, uzmanlarla çalışma, az olana kanaat, zenginlik stratejisi, uzun soluklu hayat yönetimi ve ahlaki bir iş ve dini eğitim almak, sıfırdan ve doğru bir şekilde başlamak gibi bir mütevazilik ve bilinçleri yok.

Bu insanlara, ‘şu meselede 5 yıl sabret, kazanacaksın’ diyorsun. ‘Hayır’ diyor ve hemen hamle yapıyor. Bir süre geçiyor ve bir bakıyorsun zarar etmiş. Hemde fazlasıyla zarar.

Ve aradan 5-6 yıl geçiyor, acele ettiğini görüyor. Tamam bu kez ders aldı diyorsun. Ama gel gör ki, ruhta cehennem arzusu olunca elden bir şey gelmiyor ve yine aynı şeyleri yapmaya tekrar başlıyor… Allah muhafaza.

Ne yazık ki, kapitalist bilinç Müslümana dinsiz bir ekonomi anlayışı kazandırdı. Oysa ki, olumlu yönlerinden faydalanılabilirdi.

Yani gerçek bir kapitalist gibi stratejik hareket edebilirdi. Sömürülen, köle olan değil, sömürme gücünü elde eden, söz sahibi olan ama sistemin sunduğu o sömürüyü hayra çevirerek kapitalizm ile mücadele eden kişiler olabilirlerdi.

Ne yazık ki, bunlar hayr yolunu değil, şer yolunu seçtiler. Demek ki, azap şiddetli olacak.

Yeri gelmişken burada kendisinin gerçek bir kapitalist olduğunu söyleyen Robert’in şu cümlelerini de eklemek isterim.

Şöyle diyor:

‘‘Bir kapitalistin amacı başkalarının parasını, yeteneklerini ve zamanlarını yöneterek daha çok para kazanmaktır.

Kennedy, Rockefeller, Ford, J. Paul Getty ve Ross Perot aileleri. Bir ülkenin refahı için gerekli olan iş alanlarını, şirketleri kuranlar, malları üretenler bu gibi kapitalistlerdir.

Gerçek kapitalistler yatırımlar üretir ve onları piyasaya sürerler. Bunlar başkalarının satın alacakları yatırımları üretirler.

Ekonominin iyiye gittiği dönemlerde gerçek kapitalistlerin işleri de iyi gidiyor demektir. Ekonominin darboğazda olduğu günlerdeyse gerçek kapitalistler servetlerine servet katarlar.

Ekonomik kargaşanın yem fırsatlar sunduğunu bilen gerçek kapitalistler toplumların gözünde revaçta olan bir projeyle, şirketle ya da ülkeyle yıllar öncesinden ilgilenmeye başlamışlardır.

Bir ülkenin başının dertte olduğunu ya da savaşa girdiğini veya felaketin eşiğine geldiğini siz gazetelerden okuduğunuzda gerçek kapitalist çoktan oraya gitmiş ya da girmek üzere olabilir.

Herkes, “Uzak durun, o ülke ya da o şirket sallanıyor, risk çok yüksek,” derken gerçek kapitalistin gittiği yer orasıdır.

Yüzde 100 ile sonsuza dek değişen getiri bekler gerçek kapitalist.

Parayı yalnızca kafalarında bir fikir olarak görmesi sayesinde üstesinden gelir. Korkularını yeni bilgilere ve yeni servetlere dönüştürürler.

Para kaybetseler de kazansalar da hep söyledikleri, “Bu oyuna bayılıyorum,” olacaktır. Onları kapitalist yapan da budur.

Ayrıca, bu kişiler dostlarına, aile üyelerine, din kurumlarına ve eğitime yardım etmekten kaçınmazlar.

Dünyaca bilinen öğretim kurumlarının kurucularına bir bakın.

Rockefeller, Chicago Üniversitesinin kurulması için bağışta bulunmuştu;

J. P. Morgan Harvard’a paradan fazlasını vermişti. Hakeza Vanderbilt, Duke, Stanford da ekleyebiliriz. Yani bu insanlar sadece sanayi değil, aynı zamanda eğitim içinde öncüdürler.

Günümüzde de misal, Sır John Templeton dini kuramlara bağışta bulunmaktadır.

George Soros inandığı davalara yüz milyonlarca dolar aktarır.

Elbette Birleşmiş Milletlere milyarlarca dolar bağış yapan Ford Vakfı’nı, Getty Vakfı’nı ve Ted Turner’ı saymadan geçemeyiz.

Dolayısıyla entelektüel ortamlarda, okullar, devlet ve dini kuramlar ve basında yer alan eleştirmenler ne derlerse desinler, gerçek kapitalistler iş alanları yaratmakla ve çok para kazanmakla pek çok açıdan endüstrinin lokomotifidirler.’’

Görüldüğü üzere bir kapitalist ancak bu kadar güzel bir kapitalizm anlatısı yapabilirdi…Nitekim yaptı da.

Ancak en önemli gerçeği atladı.

Kapitalistler tüm bunları yüzde 90’ı daha rahat yönetmek ve sistemi kontrol altında tutmak için kullanıyorlar. Bu kısmı detaylı olarak daha önce yazdığımız için geçiyorum.

Evet, bunlar bir anlamda farkında olmadan yukarıda bahsettiğimiz ayetin uyarısı ile hareket ediyorlar.

Ne diyordu ayet:

‘Aklını kullanmayanların üzerine Allah pis bir azap indirir.”

Nitekim, hem Engin-Dilan ve fenomenler olayında hem de Fatih Terim fonu dolandırıcılığında hem de klasik Türk esnafının birinin iki olmamasının altında bu akılsızlıkları ve beraberinde gelen azabı görüyoruz.

Ancak, bu durumun sadece onlara has olmadığını hatırdan çıkarmamak gerekiyor.

İsterseniz sağ baştan saymaya başlayın. Vergi kaçırmayan, kısa yoldan zenginlik için saçma sapan ticari işler yapmayan, zengin görünmek için lüks araba ve evleri banka ile alarak, zalimleri zenginleştirip, kendilerini köle yapmayan kaç kişi tanıyoruz?

Arda Turan, Muslera, Emre Belözoğlu, Fatih Terim ve diğerlerinin bu azabı erken yaşamalarının sebebi; İlk olarak ellerindeki milyon dolarları istihdam ve insanlık için kullanmak yerine, tamamen kendi çıkarlarını düşünerek faiz yoluyla yüzde 30 ve üzeri bir beklentiye girmeleri, ikincisi ise sebepleri yerine tam olarak getirmemeleri, üçüncüsü ego ve kibir.

Yani doğru eğitim, doğru insan ve doğru hamleler yapmamaları beraberinde azabı getirmiş… Allah muhafaza.

Hali hazırdaki klasik Türk esnafınında peyder pey yaşadığı ve yaşayacağı kader budur.

Çünkü, tatmin olmuyor, gözleri doymuyor ve mutlu olmayı bilmiyorlar.

Evet, para mutluluk aracı olabilir ama bir yere kadar.

Birkaç araştırmada mutluluk sınırı 50-70 bin bandı olarak geçiyordu. AB içinde 10 -15 bin bandı gibi düşünülebilir.

Bu rakamlardan sonraki mutluluk oranı bir egosantrizm arayışına dönüyor.

Araştırmacı Killingsworth diyor ki:

"25 bin dolar geliri olan ile 50 bin dolar geliri olan insanlar arasında nasıl bir mutluluk düzeyi farkı varsa, 100 bin ile 200 bin dolar gelirleri olan farklı insanlar arasında da aynı oranda mutluluk farkı var…’’

Çünkü para ile beraber gelen mutluluğun yanında, sıkıntılar da kendine göre değişiyor.

Misal, adamın bankada 1 milyonu var, ‘Hocam param değer kaybediyor ne yapacağım ben şimdi, perişan oldum’’ vs. diyor.

Allah bunlara hidayet versin. Ya sabır.

Kısaca nefs ve doyumsuzluk ve beraberinde gelen ahmakça ızdıraplar…

Düşünebiliyor musunuz?

Bu dolandırılan insanların milyonları var ama hala kısayoldan daha fazla para kazanma arzusu yaşıyorlar ve yetmiyor birde gidip bankadan kredi çekip onuda faize veriyorlar…Ya da borç alıp yine çıkar elde etme peşine düşüyorlar. Zillet üstüne zillet.

Hadi finansal okur yazarlığı geçtim.

Bu nasıl bir vahşiliktir?

Kredi ile milletin cebinden para çalacaklar, sonrada gidip daha fazla para kazanacaklar? Heyhat.

Peki sonuç?

Milyonlarca dolar kayıp ve Allah bağışlamaz ise birde kabir azabı.

Bu durumu küçük, orta ve büyük esnafta kendi çapında yaşıyor ve yaşamaya devam edecekler. Çünkü hakikatin terki, kul hakkı ve akılsızlık toplumda ruhsal veya fiziksel şiddeti meydana getiriyor. Ve o şiddetinde beraberinde getirdiği çıkmazlar toplumsal sorunlara yol açıyor.

Biliyorsunuz, şiddetin varlığı yeni tohumların meydana gelmesi için kullanılabilirdi.

Sağlam, bu konuyu şöyle izah eder:

‘‘İlk insanlar tam birer hayvan idiler. Birbirinin etini yiyorlardı. Sonra içlerinden Âdem olanlar çıktı. O hayvan sürüsü gibi olan diğer insanları, güç kullanarak zapturapt altına aldılar.

Kur’an bu süreci Zülkarneyn ve Yecüc-Mecüc savaşı ile dile getiriyor. Zülkarneyn, çift güçlü, çift kanatlı, Doğu ile Batıya hükmeden, bilim ile inancı barıştıran lider demektir.

Yecüc-Mecüc de çokça anarşi içinde olan ve dolayısıyla birbirini yiyen insanlar demektir.

Şiddetin asıl silahı ise insandaki hayvani duygulardır. Hz. Muhammed sav çağdaş bir Zülkarneyn olarak, sadece şiddet ve barış değil, diğer bütün zıtlıkları dengelemekle insanlığa bir düzen verdi. Ona göre orta yolda zıtlıklar birleştirilse, başta şiddet olmak üzere bütün aşırılıklar biter.

Dengenin zıddı ise zulüm kavramıdır. Bu kelime de etimolojik olarak karanlık ve dolayısıyla dengesizlik demektir.

İslam Tasavvufu, bu son asır hariç hep İsa gibi yaşamıştı.

Özellikle Mevlâna öyle yaşadığı için Moğol şiddetini irfan cennetine değiştirdi. Yeni bir medeniyetin altyapısını kurdu.

Çağımızda en önde dine hizmet eden Üstad Said Nursi, çok sinirli olduğu halde, yeni Said olarak aynen Hz. İsa gibi yaşadı.

6000 sayfa kitap yazdı.

Yarısı imanla ilgilidir; diğer yarısı müspet hareket ile ilgilidir.

Müspet hareket, bugünün deyimiyle yapıcı olmak, asla ve asla şiddet kullanmamak.

Din artık kendini silahla değil de bilimlerle koruyacaktır, demektir.

Maalesef, Müslümanlar, bu tarihi, felsefi ve dini gerçekleri bilmediği için Suriye’de bir milyon insan öldü. Yirmi trilyon dolar zarar var.

Yemen asla kalkınamayacak bir açlık içindedir. Sudan’da milyonlarca insan açlıkla ve hastalıklarla cedelleşiyor.

Hamas, hamaset (kuru kahramanlık) yapıp Gazze’nin tamamını kaybediyor. 150 mahpusu kurtarıp, 2 milyon insanı aç bırakıyor.

150 kişiye mukabil 15.000 ölü verdi.

Ve galiba hepten silineceklerdir.

Hamas kelimesinin etimolojisi, toprak gibi sert olmak demektir. Fakat bu dengesizliktir. Çünkü Müslümanlar bilimlerle, ışık gibi her şeyi aydınlatmalı. Verimlilikte su gibi olmalı ki ekonominin tarlası çalışsın. İnsanlar din ve maneviyatla nefes alsın…’’

Görüldüğü üzere, şiddet, dengesizlik ve akılsızlığın beraberinde getirdiği çok büyük çıkmazlar mevcut. Ve ne hazindir ki, insanlar hala ıslah olmuyor ve Allah'ın dinine bir türlü dönmüyorlar.

Değerli Alim Ali Hoca'nın da dediği gibi, '‘Beşer daha dünya çapında vermesi gereken meyveyi vermedi. Ve bir vakum olmadıkça fevc fecv İslam'a dönüş olmayacaktır.. Bunlarda ancak büyük hadiselerde sonra meydana gelir. Bu açıdan üçüncü dünya savaşı kaçınılmazdır. Ve bu savaş İslama dönüş getirecektir…’’

Ali hoca ayrıca şu notu da düşmektedir: ‘‘Hazreti İsa'nın dönüp etrafındaki insanlarla duaya duracağı ve nüfusun az olacağına da işaret vardır. Demek ki, İslamı savunan insanlar az olacak. Ama onların silahları dua ve ibadet olacak. Yani Allah'a yakınlıkları olacak...''

Nihai noktada bu azlık bir savaş sonucunda kalacak olan nüfus mudur? Yoksa hak üzere olanların azlığı mıdır? Apayrı bir konudur. Ancak, tüm bu detaylar ve uyarılar birçok açıdan önemlidir.

Ama en önemli nokta şudur:

İlk olarak saf ve temiz olmak, dua ve ibadetin devamlılığı içiçe birbirini tanımlayan hakikatlerdir. Çünkü hak dairede kalabilmek için bu dönemde başka bir seçenek yoktur. Devamlılık en önemli ruhsal stratejidir.

İkinci olarak rızık-ekonomi yönetimi.

Zira, kainatın merkezinde insan, insanın merkezinde ise rızık vardır. Nitekim Üstad, ‘rızık hayatın merkezindedir’ demektedir.

Demek ki, bir noktada hayatımızın şekillenmesi rızık ve etrafında dönen hakikatlerle ilgilidir…Ki, bugüne kadar yazdıklarımız ortadadır. (Konuyla ilgili ayrıca Şükür Risalesini, ekonomi, girişimcilik, bankacılık sistemi, helal rızık vs. gibi konu başlıkları ile tefekkür ederek okunmasını tavsiye ediyorum.)

Evet, bu açıdan finansal eğitim, helal ticaret, dua saati, evrad ve zikirler ve yaklaşan savaşa hazırlık konusunda geç kalınmamalıdır.

Özellikle yurtdışında yaşayan Türklerin şimdiden fiziki yatırımlarını dönüştürmesi ve bir kaos-savaş durumunda hemen ülkeyi terk edecek bir planlama içerisine girmelerinde fayda vardır.

Siyonist ve baronların son 3-5 yıldır fiziki varlıklardan nakit (zati değeri olan) sistemlere dönmeye başlamaları da beyhude değildir.

Göçmenliğe karşı artan öfke, sağcı lobilerin güçlenmesi, seçilen birçok liderin siyonistlerle hareket etmesi ve yaklaşan savaş tehlikesi vs. gibi konular ortadadır.

Bu saatten sonraki saflık ve tedbirsizlik ahmaklık olacaktır. Ve kendine merhamet etmeyene kimse merhamet etmeyecektir. Ve mümin bir yerden iki kez ısırılır ise müminliğini sorgulaması gerekmektedir. Ki, kısmet olursa bu konuyla ilgili de ayrı bir makale yazmaya çalışacağım.

Dua buyurun.

Unsplash

Milyoner Olduğum Gün!

Ruby on Rails’ın kurucusu, Basecamp & HEY şirketlerinin kurucu ortağı olan İşadamı ve yazar David H. Hansson’un 2015’de yazdığı bir makale var. İlk milyoner olduğu döneme dair çok ince noktalara değiniyor.

Makaleden bazı kısa notlar:

David, Danimarka'da alt-orta sınıf bir eğitimden milyoner olmaya kadar uzanan yolculuklarını yansıtıyor.

  1. Başarılarında devlet destek sistemlerinin ve güvenlik ağlarının önemini vurguluyor.

  2. Her zaman milyoner olmanın ve bunun getireceği özgürlüğün hayalini kurmuştu.

  3. Sonunda bir iş anlaşması yoluyla milyoner statüsüne ulaştıklarında, hem coşku hem de hafif bir kriz karışımı yaşıyor.

  4. Maddi mülk ve zenginliğin bekledikleri derin tatmini getirmediğini fark ediyor.

  5. Gerçek mutluluğun tutkularının peşinden gitmekten ve hayattaki basit zevklerin tadını çıkarmaktan kaynaklandığını anlıyor

  6. Hayattaki en iyi şeylerin genellikle bedava olduğunu ve temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra aşırı zenginlik peşinde koşmanın pek bir değeri olmadığını öğreniyor.

  7. Mutluluk yanılsamasının zenginlik yoluyla kovalanmasına karşı uyarıda bulunuyor.

Unsplash

Finansal Özgürlüğe Giden 5 Noktalı Plan

Bu makale maddi başarıya ulaşmanın beş adımı ele alınıyor.

Birkaçını paylaşmak istiyorum:

  • ‘‘Finansal başarıyı inşa etmek uzun vadeli bir plan ve stratejik eylemler gerektirir.

  • Eğitime yatırım yapmak veya iş kurmak kazanç potansiyelini artırabilir.

  • Sürekli olarak yeni beceriler öğrenmek ve ilgi alanlarını genişletmek kişisel gelişim için çok önemlidir.

  • Borç yönetimi çok önemlidir ve mümkünse tüm borçlardan kaçınılmalıdır.

  • Ortak finansal değerlere sahip, benzer düşüncelere sahip bir partner bulmak, başarılı bir evliliğe ve finansal geleceğe katkıda bulunabilir.

  • Sabır, aksiliklerle veya beklenmedik zorluklarla karşı karşıya kaldığınızda çok önemlidir.

  • Bireyler bu ilkeleri takip ederek güvenli bir finansal gelecek inşa edebilir ve bu yolda elde ettikleri başarıları takdir edebilirler…’’

Evet, bunlar çok bilinen ama az tekrarlanan ve az uygulanan bilgiler.

Finansal kölelikten kurtulmak, kişisel finans ve finansal yönetim konusunda temel bir anlayış gerektirir.

Buna bütçeleme, tasarruf, yatırım, borç yönetimi ve finansal planlama gibi kavramlar dahildir. Güvenli bir finansal gelecek inşa etmek için bireylerin eğitime yatırım yapmaları veya kazanç potansiyellerini artıracak bir iş kurmaları teşvik edilmektedir.

Sürekli öğrenmenin ve kişisel gelişimin uzun vadeli başarı için çok önemli olduğu değişmeyen bir gerçek.

Borç yönetiminin gerekliliği ne yazık ki en çok atlanan hadiselerden.

Sürekli öğrenme konusunu genişleterek finansal okuryazarlık becerilerini geliştirmek, kişinin parayla ilgili konularda bilinçli kararlar verme yeteneğini geliştirebilir.

Zaman içinde farklı servet biriktirme stratejilerini keşfetmek, güvenli bir finansal gelecek inşa etmenin bir uzantısı olabilir. Ek olarak, finansal başarıya ulaşmada zihniyetin rolünü ve zihniyet değişikliklerine duyulan ihtiyacı incelemek, araştırılması ilginç bir konu olabilir.

Alternatif açılar, kültürel ve toplumsal faktörlerin bireylerin finansal kararlarını ve fırsatlarını nasıl etkilediğini dikkate almayı veya ekonomik eşitsizliklerin kişinin finansal başarı oluşturma yeteneği üzerindeki etkisini analiz etmeyi içerir. Ayrıca, kişisel finans kararlarının çevresel sürdürülebilirlik hedefleriyle nasıl uyumlu olduğunu araştırmak başka bir bakış açısı sunuyor.

Bu ilkeleri takip etmek, bireyleri artan kazanç potansiyeli ve kişisel gelişim fırsatları ile potansiyel olarak güvenli bir geleceğe yönlendirebilir.

Ancak kişisel finans alanındaki belirli uygulama ve fırsatların ekonomik değişimlere, sosyal dinamiklere ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak gelişebileceğini unutmamak önemlidir.

Unsplash

Yeni Tehlike: Ultra İşlenmiş Gıdalar

Çok bilinen bir konu ama tekrar etmekte fayda var. Malum daha önce işlenmiş gıdalar meselesi vardı. Son yıllarda ise ultra işlenmiş gıdalar sorunu artmaya başladı.

Bu makale, ultra işlenmiş gıdaların sağlığımıza olan etkisi ve endişelerini ele alınıyor. Ultra işlenmiş gıdalar, tuz, şeker, suni bileşenler ve az miktarda besin içerir ve sağlık sorunlarına yol açabilir.

Bu tür gıdaların tüketiminin artmasıyla birlikte obezite, tip-2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve kanser gibi sağlık sorunları da artış göstermektedir.

Bununla birlikte, ultra işlenmiş gıdaların ucuz ve kolayca erişilebilir olması, bazı insanlar için sağlıklı bir diyet sürdürmeyi zorlaştırmaktadır.

Unsplash

Unsplash

Unsplash

Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Video İzleyici: Google'ın Bard sohbet robotu artık YouTube videolarını işleyebiliyor ve bu konudaki soruları yanıtlayabiliyor. Özetler, analizler ve daha fazlası için kullanışlıdır.

  • İş Açısından Kötü: CEO'sunun kara para aklama suçlamalarını kabul etmesinin ardından kripto borsası Binance'ten neredeyse 1 Milyar Dolar aktı.

  • Yola Dönüş: OpenAI'nin 86 Milyar Dolar değerlemeli hisse satışının, CEO Sam Altman'ın dönüşünden sonra da devam edeceği bildiriliyor.

  • Movie Maker: Stability AI , videolar üreten yeni bir AI modeli olan Stable Diffusion Video'yu tanıtıyor.

Üretkenliğinizi Artıracak 5 Yapay Zeka Aracı

Bardeen : Sıkıcı işlerinizi birkaç satırlık metinle devredin. Favori uygulamalarınızla ve önceden oluşturulmuş yüzlerce başucu kitabıyla entegrasyonları keşfedin.

Dubecos : Yapay zekayı kullanarak videolarınızı zahmetsizce kopyalayın.

Humanlinker : Kişiselleştirilmiş potansiyel müşteri bulma ve etkili toplantı hazırlığı ile gelir yaratma ekiplerinin kotaları hızla aşmasına yardımcı olur.

Deepgram : Sesi yazıya döken ve anlayan bu metinden konuşmaya API ile uygulamalarınıza konuşma yapay zekası ekleyin.

PicWonderful : Metinden resimler oluşturun. Arka planları kaldırın, fotoğrafların bulanıklığını kaldırın veya renklendirin.


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER İÇİN TIKLAYIN

Önceki
Önceki

Üç Kitap Özeti

Sonraki
Sonraki

Siyonistleşen Müslümanlar!