Bilgi Tuzağı, Derin Düşünceye Yolculuk ve İzlemekten Çıkış!

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • Bilgi Tuzağı, Derin Düşünceye Yolculuk ve İzlemekten Çıkış!

  • Müslüman Olan Hollandalı Ailenin Yaptıkları!

  • Hindistan’daki İsrail desteğinin sebebi ne?

  • Teknoloji Şirketlerinin Hüküm Sürdüğü Derebeylikler

  • Hayatınızı değiştirecek telefon tüyosu

  • Yatırımcılar Neden Fusion Startup'larını Finanse Etmek İçin Acele Ediyor?

  • Web Verilerini Korumanın Harika Bir Yolu

  • Yahudiler Nasıl Dünyanın En Zengini Oldular ?

  • Okuma Alıntıları

  • Haftanın Makaleleri

  • Haftanın Videoları

  • Haftanın Sosyal Medya İçerikleri

  • Haftanın Haber Geçişleri

İlk makaleyi Youtube’den dinleyebilirsiniz.


Uzun bir süredir, zaman ve hayat yönetim eğitimi verdiğimiz için, sürekli olarak arkadaşları, toplumu, çevreyi bu minvalde gözlemlemeye ve çözümler üretmeye gayret ediyoruz.

Nitekim yapılan bilimsel araştırmalar da gösteriyor ki, bir insan hayatında anlar, günler, haftalar, aylar veya yıllar planlı değilse, o insan için bütün hayat sadece para ve haz merkezli ilerliyor.

Günümüzde, aşırı bilgi tüketimi, sosyal medya veya teknolojik ürünlerin daha fazla zarar verdiğini bilsekte, bunu çözmek için ya adım atmıyor ya da başladığımız işleri bitiremediğimiz için, soruna ve çözüme odaklanmadan hayatımıza devam ediyoruz.

Yığınla birikmiş okunmayan kitaplar, makaleler, dualar, günlük evrad ve zikirler, izlenmeyen faydalı belgeseller, biyografiler, videolar vs.

Görüyoruz ki, bilgi çağında sınırsız miktarda bilgiye erişebilmemize rağmen, daha üretken olmak yerine, aşırı bilgi tüketimi üretkenliğimizi azaltmakla birlikte tembelleştiriyor. Yani sadece izlemek ve paylaşımları kaydırmaktan ötesi olmuyor.

Burada önemli olan bir diğer nokta, bu sorunun getirdiği beyinsel problemler.

Aşırı içerik ve bilgi tüketimi ve farklı bilgi akışları arasında geçiş yapmak, çalışan hafızamızı aşırı negatif etki ediyor. Bu, beynimizin alakasız ayrıntıları filtrelemesini, derin düşünmeyi ve anlamlı bağlantılar kurmasını zorlaştırıyor.

Yani algoritmanın belirlediği içerikleri gezerken, karşımıza sürekli olarak farklı bilgi akışlarının çıkması bizde derin düşünceye darbe vuruyor.

Bir açıdan, öğrendiğimiz yeni bilgiye odaklanıp, daha derin düşünüp ve o bilgiyle hayatımıza, ailemize, işimize katkı sunacak ve topluma faydalı hale gelecekken, tam tersi yönde düşünce dünyamızda darbelerin gerçekleştiğinin hiç farkına varmıyoruz.

Çünkü, sürekli olarak yeni bilgilerle bombardıman edildiğimizde, beynimiz yeni şeylere odaklanmakta zorlanıyor. Bu da, mevcut bilgilerden yeni fikirler üretme yeteneğimizi sınırlıyor.

Ayrıca, telefonlarımızın sürekli yanımızda olması, zihnimizi devamlı dış uyaranlara karşı açıkta tutuyor. Bu da, yine hiç farkına varmadan kendi düşüncelerimize ve fikirlerimize odaklanabilme yerine, farklı kişilerin faydasız içeriklerine mahkum ediyor. Çünkü, artık telefon demek, bilinçaltında bildirim ve gezinti demek. O an sessizde olması bile, bilinçaltında dış uyaran etkisi gösteriyor.

Misal, MC Psychology'de yakın zamanda yayınlanan bir araştırmaya göre, sosyal medyanın plansız kullanımı ruhumuzda fecaat bir strese, kendini başkalarıyla karşılaştırma baskısına ve artan üzüntü ve izolasyona yol açabiliyor.

Yani bu mevzu hemen disipline edilmez ise, toplumun çoğunluğunun zihinsel sağlık itibariyle daha fazla kötüleştireceğine işaret ediyor.

Bu durum huzursuz insanlar, kaotik evler, problemli toplumlar demek… Plansızlık ve disiplinsizlik nedeniyle onlarca maddi kayıp, kavga veya boşanma vakaları herkesin malumu.

Farklı açıdan bir olay olsada, konumuza bakan yönüyle güzel bir örnektir. Misal yakın zamanda bir sosyal medya kullanıcısının paylaşımları -yani o mecrada geçirdiği lüzumsuz vakitler- yaptıkları hırsızlığı, birkaç şirketin batışını, onlarca insanın hapise girmesini ve beraberinde anne babasız kalan çocukların meydana gelmesine aracılık etti. Hakikate bakan yönüyle hayr, kendine bakan yönüyle şer oldu.

Evet, bilgi yönetimsizliği, sosyal medya yönetimsizliği ya da günlerin veya ayların yönetimsizliği, beyinsel sorunları, psikolojik problemleri ve beraberinde de kaosu meydana getiriyor. Ama bunu yaparken zehirli bal misali, işleye işleye, milim milim yapıyor. Algoritmanın hazırladığı içerikler, hazzın ve lezzetin dopamin gıdası haline geliyor. Ve toplumu ürünün kendisi yaparak, şirketleri kazanırken insanlığa ise kaybettiriyor.

Tüm bu risklerin farkına vararak, bilgi çağındaki bu sınırsız verilere erişimi parlak üretici içgörüler haline getirmekten ise başka çaremiz yok. Kısaca, kaliteli çıktı elde etmek için kaliteli girdiyi sağlamak zorundayız.

Peki bu nasıl yapılabilir?

Yazar Laure Le Cunff’un da değindiği gibi, öncelikle beyinlerimiz dijital çağın sürekli yeni uyaranlarıyla baş edecek şekilde tasarlanmadığını idrak etmek gerekiyor.

Yani ruhsal ve psikolojik olarak savunmasız durumdayız. Ancak, elimizdeki en büyük güç ise irade yönetimi.

Burada dinlendirmek için kısa bir vak’a anlatmak isterim.

Malum, Kudüs’ün fethinden sonra Hz. Ömer Kudüs’e varır ve kadim dostu Ebû Ubeyde İbni Cerrâh’ı görür ve bu iki dost dakikalarca birbirleriyle hasret giderirler. Aralarında böyle sevgi dolu bir muhabbet vardır.

Hz.Ömer, Ebû Ubeyde bin Cerrâh’a, “Kardeşim seni çok özledim. Cihat olmasaydı seni hep yanımda görmek isterdim” der.

Ebû Ubeyde ise ona “Biz buraya buluşmaya gelmedik Ömer, biz seninle cennette buluşacağız. Burası sancağı ötelere götürme yeridir, dava meydanıdır. Kavuşmalar ahirete, kavuşmalar ayrılığın olmadığı diyarlaradır.” diye karşılık verir.

İşler bitince Hazreti Ömer, Ebû Ubeyde Bin Cerrâh’a: “Hadi beni çadırına götür de bir dinleneyim, iki lokma bir şey yiyeyim. Bir yorgunluk çöktü.” der ve Ebû Ubeyde onu çadırına götürür.

Üç kıtaya yayılmış orduların genel komutanının çadırına giren Hz. Ömer gördüğü manzara karşısında gözyaşlarını tutamayarak:

“Ey kardeşim! Dünya seni hiç değiştiremedi ve değiştiremeyecek. Sen dünyanın değiştiremediği adamsın.” der.

Çünkü o çadırda sadece bir tane keçeden döşekten başka birşey yoktur.’’

Nitekim Allah Resulü sav’de, bir seferinde zaferle dönerken şöyle diyordu:

“Küçük cihattan döndük şimdi büyük cihada başlıyoruz.

Evet, zamanın çıldırtıcılığına karşı sabretmenin yanı sıra, birde zamanın sunduğu sonsuz bilgi çağında, varlığın akış sürecine göre bir irade ortaya koyup ve dünyanın değiştirmeyeceği bir insan haline gelip, kalp hayatına yönelik bir strateji geliştirmemiz artık zaruri bir durumdur.

İrade devrede olunca, çağın sunduğu imkanları kullanmak o kadar da zor olmayacak ve zaman bizi negatif anlamda değiştiremeyecektir.

Bilim insanları, farklı bilgi akışları arasında geçiş yapmanın ve plansızlığın hafızamızı aşırı yorduğunu bulmuşken, neden dünyanın değiştirdiği bir insan olalım ki?

Uyuşturucu müptelaları gibi yenilikleri veya her an boş güncel meseleleri sürekli kontrol ederek, o sonsuz bilgi akışıyla aktif olarak meşgul olup, zihnimizi dağıtıp, günümüzü çöp edip, işe yaramayan birer insan haline neden gelelim ki?

Cunff’un da dediği üzere; ‘‘Yaratıcılığı besleyen beklenmedik bağlantıları kurmak için zihinlerimizin boşluklara ihtiyacı vardır.’’

Yani ‘Fe-iżâ feraġte fensab. (O halde bir işi bitirince, hemen başka işe giriş, onunla uğraş.)

Bunları yapmak o kadar da zor değil. Daha önce birçok defa detaylı olarak ifade ettiğimiz için tekrarla sizleri yormayacağım.

Yazar Laure’nin de özetlediği maddelerin kısa bir halini ekleyerek bitireceğim.

Öncelikle bu meselenin ciddiyetinin farkına varmak gerekiyor. Her boşluk yeni bir boşluk doğurduğu gibi, her plansızlıkta yeni bir plansızlık ve yıkım getirir. Getiriyor. Bunu şahit olduğumuz onlarca vaka üzerinden söylüyorum. Her geçen saat, tamiri daha zor olan bir psikolojik sınıra götürüyor. Felaketler daha çok büyüyor.

Bu açıdan hemen çok basit çözümler üretilebilir.

  1. Muhakkak bir dijital hayat yönetim sistemi kurun.

  2. Sosyal medyada gezinme süresini sınırlayın. Planlı bir hale getirin ve gerekirse amaçsız gezinmeyi kısıtlamak için web sitesi engelleyicileri kullanın. Yani somut ve size birşey katan sistemi oluşturun. Aksi halde o mecrada mezeden fazlası değilsiniz. Aksiyona geçirmeyen pozitif ya da negatif dopamin için sosyal medyaya girmenin bir cehennem ameli olabileceğini asla unutmayın.

  3. İlgi alanlarınıza göre özenle seçilmiş faydalı bültenlere abone olun. Gelen kutunuzu okumaya vaktiniz olmayan aboneliklerle doldurmaktan kaçının. Direkt hedef odaklı içerikler alın.

  4. Dijital telaştan kopmak için, bildirimleri belirli bir saat tamamen kapatın ve kitaplar, dergiler, makaleler okuyacak bir zaman sistemi oluşturun. Unutmayın, günde 50’den fazla telefonumuzu elimize alıyoruz. Bunların yüzde 90’ı zaruret içermiyor.

  5. İlham verici malzemeleri arşivinizde bulundurun. Boş bir anınız olduğunda sosyal medyada değil, ilhamınızı oradan alın.

Ve tüm bu basit işlemleri yaparken, daha önce dediğimiz gibi hemen aksiyon alarak yapın. Yani aktif beyin.

Bu plan, yalnızca tükettiğiniz içerik konusunda daha bilinçli olmanıza yardımcı olmakla kalmayacak aynı zamanda bilimsel sonuçlarda, bunun bazı şeyleri daha iyi hatırlamanıza ve yeni fikirler üretmenize yardımcı olacağını gösteriyor.

Linkteki araştırma, beynimiz için odaklanma moduna geçerek daha iyi fikirler elde edebileceğini söylüyor. Ki, bunu hayatımızda bizlerde birçok kez tecrübe etmişizdir.

Nasıl yapılabilir.

Çok basit.

Bir makale okudunuz veya bir faydalı video izlediniz.

Buradaki aksiyon o makale veya video ile ilgili olarak not alınması, konuyla ilgili bağlantıların eklenmesi ve araştırmaların kaydedilmesi ve bununla ilgili bir düşünce sistemi geliştirilmesi. Yani o içeriği kaydırdığımızda çöp olacakken, artık kaydırmadan önce düşünce sistemimizde bir hakikat haline geldi.

Bu durum 3 şey kazandırır.

1- Sizi faydalı içerik tüketmeye zorlar

2- Planlı hareketi hayatınıza geçirir

3- Her nefes için aktif ve aksiyon bilincine yönlendirir

Son olarak şunuda ifade etmek gerekebilir.

Sistemin kurucuları, kullandığımız tüm araçlara bizden daha çok hakimler. Ve insanı bizden çok daha iyi tanıyabilecek imkanlara sahipler. Ve bizleri, özgürlük düşüncesi altında köle olarak kullanabilme yeteneğine de sahipler.

Ellerinde tüm bu imkanlar varken, milyarca insanı köleleştirmemeleri için herhangi bir engel veya sebep yok. İnsanların zamanlarını çalarak para kazandıklarını kurdukları sistemle bizlere yeterince ispat ettiler. Hatırlarsanız konuyla ilgili Sosyal Dilemma belgesinden epey bir içerik bu minvalde paylaşmıştım. Orada da zaten açıkça utanmadan bunu ifade etmişlerdi.

İşte bu noktada, ya özgürlüğümüzü irademizle elde edeceğiz, ya da irademize etki eden hırsızların oyuncağı olarak ve kendimizi özgür zanneden birer köle gibi ömrümüzü tamamlayacağız. Tercih bizlerin.


Müslüman Olan Hollandalı Ailenin Yaptıkları!

Video’da İslam'a geçen Hollandalı bir aileyi ve onların eliyle Müslüman bazı Avrupalılar ziyaret edilmiş. Güzel bir çalışma. İzlemek faydalı olabilir. Aksiyona geçirebilir.

Sizler için kısa bir özet:

- Jacob ve Stephanie, Müslüman olmadan önce Hristiyan olarak büyüdüler.

- Stephanie, yarı Yunan yarı Hollandalı bir aileden geliyor.

- Çift, Müslüman olduktan sonra evlenmeye karar veriyorlar.

- Babası ona destek oldu ve alışverişe gitmek için teşvik etti.

- Ailede Hollandalı ve Yunan kökenli kişiler var.

- İlk kızı da Müslüman oldu ve başörtüsü takmaya başladı.

- Aile, Müslüman olma sürecinde destekleyici ve güzel bir zaman geçirdi.

- Aile, Müslüman olmayan insanlara İslam'ı öğretmek için bir merkez kurmuş.

- Her ay yaklaşık 10-15 kişi Müslüman oluyor.

- Ailenin kurduğu merkez, Müslüman olmak isteyen herkese açık.

- Müslüman olduktan sonra, Filistin'e ve Gazze'ye destek vermeye karar vermişler.

- Aile, farklı dinlerde aradıkları cevapları bulamadıklarını ve İslam'ın kalplerinde doğru din olduğunu hissetti.


Unsplash

Teknoloji Şirketlerinin Hüküm Sürdüğü Derebeylikler

Yunan ekonomist ve siyasetçi Yanis Varoufakis, Technofeudalism (Teknofeodalizm) adlı yeni kitabında, küresel ekonomik sistemde büyük teknoloji şirketlerinin sebep olduğu çığır açan bir değişime tanıklık ettiğimizi öne sürüyor.

Kitabında artık hayatımızı şekillendiren şeyin küresel finans sisteminden ziyade büyük teknoloji şirketlerinin hüküm sürdüğü ‘derebeyliklerin’ olduğunu savunuyor.

The Guardian yazarı Carole Cadwalladr’in Yanis Varoufakis ile yaptığı röportaj sonrasında kaleme aldığı yazısında Voroufakis’in yeni kitabının arka planından, birtakım finansal çevrelerden kitap hakkında gelen yorumları ele alıyor.

‘‘Yazar, Varoufakis'in geçmişine ve politik kariyerine odaklanarak, özellikle 2015 yılında Yunanistan'daki borç krizi sırasında maliye bakanlığı görevine atanmasını ve karizmatik solcu bir figür olarak nasıl tanındığını ele almaktadır. Varoufakis'in, küresel ekonomideki değişimle ilgili düşüncelerini açıkladığı yeni kitabının, kapitalizmin yerine daha da kötü bir şeyin geldiği bir tez sunan önemli bir eser olduğunu belirtmektedir.

Makale, Varoufakis'in kitabındaki temel tezleri de inceleyerek, büyük teknoloji şirketlerinin ekonomik sistemi nasıl etkilediğini ve Varoufakis'in bu şirketleri 'derebeylikler' olarak adlandırmasının altındaki düşünceyi açıklamaktadır. Ayrıca, kitabın Varoufakis'in yakın zamanda kaybettiği babasına yazılmış bir mektup olduğunu ve aynı zamanda Varoufakis'in önceki kitabı olan ''Talking to My Daughter About the Economy''nin devamı niteliğinde olduğunu belirtmektedir.

Makale, Varoufakis'in düşüncelerini destekleyen diğer isimlerle yapılan söyleşilere de yer vererek, teknolojinin ve büyük teknoloji şirketlerinin ekonomik dönüşümdeki rolünü vurgulamaktadır. Varoufakis'in eleştirileri, hem sol hem de sağdan bazı düşünce liderleri tarafından benzer şekilde paylaşılmış gibi görünmektedir. Bu noktada, kapitalizmin dönüşümü ve teknolojinin etkisi konusundaki geniş düşünce ayrılıkları tartışılmaktadır.’’

Son olarak şunuda ifade etmek isterim.

Yanis Varoufakis’ın daha önce tavsiye ettiğim ‘Kızımla Ekonomi Sohbetleri’ kitabının da muhakkak okunması gereken kitaplardan biri olarak düşünüyorum. Sistemi iyi anlama adına, içeriden birilerinin böyle kitaplar yazması önem arz ediyor.


Unsplash

Hindistan’daki İsrail desteğinin sebebi ne?

Hindistan'da İsrail yanlısı gösterilerin ve Müslümanlara yönelik nefretin arttığı bir döneme girildiği belirtiliyor.

Hindistan'daki sağcı kanat, İsrail'i destekleyerek Müslümanlara karşı nefreti körüklüyor. Hindu milliyetçiliğini savunan ve iktidarda olan BJP partisi, Müslümanları İslami terörizmle bağdaştırıyor ve Müslüman karşıtı politikalar uyguluyor. İsrail'e duyulan destek, Müslümanlara karşı duyulan nefretten kaynaklanıyor ve İsrail'in "bunları nasıl halledeceğini bilen tek devlet" olduğuna inanılıyor.

Ayrıca, Hindistan'da İsrail'e destek veren sağcı kanadın, İsrail ile birlikte sürgünde merkezi bir Hindu hükümeti kurma amacı taşıdığı da belirtiliyor.


Sahil Bloom

Hayatınızı değiştirecek telefon tüyosu: Gri Tonlama Modu

‘‘Dikkatimizi ve odaklanmamızı yok eden telefon bağımlılığına karşı bir fikir.

Gri Tonlama Modu, telefonunuzu anında daha az çekici ve bağımlılık yapıcı hale getirmek için renkleri kaldırır.

iPhone'unuz varsa şu adımları izleyin:

  1. Ayarlar

  2. Ulaşılabilirlik

  3. Ekran ve Metin Boyutu

  4. Renk Filtreleri -> Açık

  5. Gri tonlamalı

Kolayca açıp kapatabilmek istiyorsanız basit bir kısayol oluşturabilirsiniz:

  1. Ayarlar

  2. Ulaşılabilirlik

  3. Erişilebilirlik Kısayolu

  4. Renk Filtreleri

Yan düğmeye üç kez tıklarsanız Gri Tonlamayı açıp kapatabilirsiniz.

iPhone kullanmayanlar için...

Google Pixel'de Gri Tonlama Modu:

  1. Ayarlar

  2. Ulaşılabilirlik

  3. Renk ve Hareket

  4. Renk düzeltmesi

  5. Gri tonlamalı

Samsung Galaxy'de Gri Tonlama Modu:

  1. Ayarlar

  2. Ulaşılabilirlik

  3. Görünürlük Geliştirmeleri

  4. Renk düzeltmesi

  5. Gri tonlamalı

Ebeveynler için bir yan fayda: Telefonunuz çocuklarınız için anında daha az ilgi çekici ve bağımlılık yapıcı hale gelir. Oğlumun daha birkaç aylıkken ekranlarımıza doğal bir şekilde ilgi duyması beni şok etti. Gri Tonlama Modunu açtığımda ilgisini kaybediyor.’’ (Sahil Bloom)


Yatırımcılar Neden Fusion Startup'larını Finanse Etmek İçin Acele Ediyor?

Üç önemli nokta:

  • Bir zamanlar hayal ürünü olarak görülen füzyon enerjisi, potansiyel olarak bol miktarda çevre dostu bir güç kaynağı sunan son gelişmeler nedeniyle yeniden ilgi görüyor.

  • Fusion sınırsız yakıt, sera gazı içermemesi ve gelişmiş güvenlik gibi önemli faydalar sunuyor ancak yine de fizibilite konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya.

  • Özel şirketler, on yıl içinde ticari reaktörleri gerçeğe dönüştürmek için yarışan füzyon girişimlerine milyarlarca dolar akıtıyor.

Kaynak: Bloomberg | Business Insider | Business Insider | Fusion Industry Association | GeekWire | IAEA | Science | US Department of Energy | Yahoo | Shortform


Unsplash

Web Verilerini Korumanın Harika Bir Yolu

Atlas Obscura'dan: Ziyaret ettiğiniz bir sonraki web sitesi, lav lambalarından oluşan bir duvar kullanılarak şifrelenmiş olabilir.

  • Siber güvenlik şirketi Cloudflare, OpenAI, Shopify ve Medium gibi şirketlerin web siteleri de dahil olmak üzere internetin yaklaşık %10'unu şifreliyor.

  • Cloudflare, bir süper bilgisayar tarafından oluşturulan bir şifreleme algoritması kullanmak yerine, sitelerini korumak için 100'den fazla lav lambasından oluşan canlı video beslemesini kullanıyor. Bir bilgisayar, lambaların oluşturduğu rastgele renk desenlerini koda dönüştürür. Bu gerçek dünya şifreleme yönteminin bilgisayar korsanları tarafından kırılması, bilgisayar tarafından oluşturulan bir algoritmadan çok daha zordur.

  • Cloudflare, ziyaretçilerin içeri girip duvarı kendi gözleriyle görmelerine olanak tanıyor. Ziyaretler şifreleme sürecine müdahale etmez; aksine, hareketli insan figürleri ekstra rastgelelik katarak şifrelemeyi daha da güçlü kılar.


Unsplash



Okuma Alıntıları

‘‘Kendinize haftada bir yeni kişiyle toplantı başlatma hedefi belirleyin.’’ - Keith Ferrazzi, Tahl Raz

‘‘Tutumlu ve basiretli insanlar zenginliğe giden yoldadır; çünkü akıllıca harcarken dikkatli bir şekilde tasarruf ederler ve büyüme imkanlarının izin verdiği ölçüde alanlarını yavaş yavaş genişletirler.’’ - James Allen

‘‘Boş zamanın tadını çıkarmak, çalışmaktan daha zordur. Kişinin elinde boş zaman olması, onu nasıl etkili bir şekilde kullanacağını bilmediği sürece yaşam kalitesini artırmaz ve bu hiçbir şekilde otomatik olarak öğrenilen bir şey değildir.'‘ - James Wallman



Unsplash


Yahudiler Nasıl Dünyanın En Zengini Oldular ?

- Yahudiler, milattan sonra 70 ve 136 yılları arasında Roma İmparatorluğu'nun çeşitli bölgelerine sürgün edilmiş veya köle olarak götürülmüştü.

- Avrupa'da yeni devletlerin kurulması ve Hristiyanlığın hakim din haline gelmesi, Yahudiler için kötü günlerin başlangıcı oldu.

- İsa peygamberin Yahudiler tarafından zulme maruz kalması ve öldürülmesi, Hristiyan nüfusun Yahudilere düşman olmasına ve onları dışlamasına neden oldu.

- Orta Çağ'da Yahudiler, yüksek faiz karşılığı borç verme usulüyle zenginleşti.

- Yahudiler, zengin Avrupalıların saldırılarından korunmak için servetlerini akrabaları aracılığıyla sakladı.

- Yahudiler, servetlerini gayrimenkul yerine daha değerli madenlere çevirerek zenginliklerini sürgünde bile koruyabildi.

- Yahudi aileler, çocuklarını farklı işlerde çalıştırarak onların dünyayı daha geniş görmelerini sağlamışlardır.

- Büyük aile şirketleri, çocuklarını kendi şirketlerinde çalıştırmak yerine farklı şirketlerde çalışmalarını zorunlu kılmışlardır.

- Bu eğitim süreci, çocuklara para kazanmayı değil, sistemi daha nesnel bir şekilde görmelerini öğretmektedir.

- İyi bir iş yapmanın uzun zaman gerektirdiği belirtiliyor.

- Yahudilerin, mesleklerini gelecek nesillere aktararak kalıcı başarı elde ettikleri ifade ediliyor.

- Örnek olarak, bir inşaat işçisinin çocuklarının eğitimini finanse etmek için Yahudi birikimi yapmasının önerildiği anlatılıyor.

- Yahudiler, zorda kalan insanların sorunlarını dinleyerek ticaretteki ihtiyaçları keşfederler.

- Satıştan önce ihtiyaç doğurarak yeni ihtiyaçlar yaratırlar ve bu sayede yeni fabrikalar açarak ürün satışı yaparlar.

- Bedava traktör vererek müşterilerin ihtiyaçlarını yaratıp, ürün satışını artırırlar.

- Yahudiler, güvene dayalı ticaret yaparak söz uçar, yazı kalır prensibine uygun hareket ederler.

- 10 lira kazanıyorsanız 1 liralık hayat yaşayacaksın, yarısını kenara koyacaksın.


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER İÇİN TIKLAYIN

Önceki
Önceki

Siyonistleşen Müslümanlar!

Sonraki
Sonraki

Ruhani Zihin ve İlahi Bilgiye Ulaşma Stratejisi