Bir Profesyonele Dönüşmek; Zihinsel Zenginlik Ve Korkunun Metafiziği

Bu hafta Bültende Neler Var?

  • Bir Profesyonele Dönüşmek; Zihinsel Zenginlik Ve Korkunun Metafiziği

  • Okuduklarınızı nasıl daha iyi hatırlayabilirsiniz?

  • İnsan Anatomisinde Yeni Keşif: BENSENQ

  • 25 yıl sonra nasıl görünecekler?

  • Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Üretkenliğinizi Artıracak 3 Yapay Zeka Aracı

  • Haftanın Videoları

  • Haftanın Makaleleri

İnsanlar hayatlarının her döneminde kişisel, özel, ailevi veya iş hayatında bazı rutin korkular yaşıyorlar.

Bilgi çağında olsak dahi, tembelliğin, fikri eskimişliğin, çağın hakikat yoksunluğunun ya da disiplinsizliğin getirdiği vahim derecede problemli bir döngü, insandaki korku halini her daim yüksek tutuyor.

Misal; Belirsizlik korkusu: Bu hayatın her safhası için geçerli bir korkudur. Kısaca plansızlık, hedefsizlik, geleceği okuyamamadan kaynaklı bir sorundur. Ve çoğunlukla aşılması zordur. Evlilik, çocuk, iş, para vs. gibi içtimai hayata dair her konudaki belirsizlik bu korku türü için süreklilik arz eder.

İkinci olarak başarısızlık korkusu: Bu kapitalizmin getirdiği ve hayatın tüm zerrelerine tesir eden felaket bir korkudur. Psikologların yılllardır üzerinde durduğu bir meseledir. Ama milyarlarca insan için hala tedavi edilememiş ve birçok farklı soruna yol açan, kıskançlık, haset ve daha birçok kaosa neden olan asırlık bir psikolojik vakadır.

Üçüncü olarak eleştiri korkusu: Günümüzde, teknoloji eliyle artık her eve girmiş bir hastalıktır. İnsanlar genellikle çevrenin beklentilerini karşılama kaygısı taşırlar. Veya hakarete uğrama, dışlanma, doğru bildiği hakikati söylediği zaman mücadele etme gücünü hissetmeme vs. gibi sebepler ile kendilerini zillet durumuna düşürürler. Çünkü gelecek olan eleştirilerden korkmaktadırlar.

Oysa ki bu zerre israf edilecek bir mesele değildir. Zira eleştiri diye birşey olmadığı için ortada böyle bir dertte olmamalıdır. İnsan için olan şey ya günahtır ya suçtur. Günahı Allah yargılar, suçları ise mahkeme. Yani üçüncü bir kişiyi ilgilendiren mesele yoktur. Ama dertsizliğin, plansızlığın, hedefsizliğin ve aktif aksiyon içerisinde olmamanın ruha yerleşmesi, kişilerde eleştiri diye bir korku peyda etmiştir. Rahman bizlere akıl, kalplerimize de sükunet ihsan etsin.

Dördüncü olarak performans korkusu: Bu korkunun genellikle iş ortamında olduğu zannedilir ve bu durum çok kişide zamanla dram halini almaktadır. Ancak bu korku sadece iş ortamında değil, aynı zamanda ilim-bilim, aile, ilişkiler vs. gibi birçok performans beklentisinin olduğu her alanda geçerlidir. Ve yine zaman kaybı olan korkudur.

Beşinci olarak ise kaybetme korkusu gelmektedir: Bu korkuda yine üstteki korkularda olduğu gibi benzer nedenlerden dolayı ortaya çıkmaktadır. Ve en büyük sebeplerinden biri de kişinin acizliğini fark etmeyip ve herşeyi herşeye güce yeten zata vermemesi ile başlıyor.

Zira acizliğini, zayıflığını ve çaresizliğini, bir düşünce sistemi ile sonsuz güç sahibi olana teslim etmeyen kişiler bu korkuyu son nefesine kadar yaşamaya mahkum olarak geçirmektedir.

Üstelik bu korku, anksiyete bozuklukları, depresyon, bağımlılık, ilişki sorunları vb. gibi birçok çıkmaza sürüklemektedir…Ki, bu korkunun bazı aşamaları var ki, kişiyi isyana ve öfke nöbetlerine, hatta aile yıkımına kadar götüren bir çukurdur. Çünkü kaybetme korkusunun manaya ve ruha bakan yönleri mevcuttur. Kişiyi kul-Hakk ilişkisinden koparıp, insan putuna tapmaya kadar götürebilir…Bu da ayrı bir makale konusudur.

Evet, bu tür benzer korkuları çoğaltmak mümkündür. Tüm bunlar insan hayatının hemen her döneminde kişinin hayat düzenine etki ettiği için, psikolojik ve depresif hallerden kurtulmakta mümkün olmadığı gibi, ilerleme içinde adımlar atmak çok zor olmaktadır.

Nur Enstitüsüde geçen bir makale diyor ki:

‘‘İnsan bedeninin fonksiyonlarında çok önemli bir rol üstlenen sinir sisteminin iki tür işleyişi vardır. Biri bizim isteklerimizle şekillenir ve istemli adını alır. Meselâ elimizi kaldırmamız, yürümemiz, gözümüzü kapamamız kendi istek ve irademizle olan işleyişlerdir. Bu işleyişlerde sinir sistemi ve isteklerimiz arasında bir irtibat vardır.

Sinir sisteminin diğer tür bir işleyişi ise istemsiz hareketler şeklindedir. Kalp atışlarımız, belirli dış uyarılara cevap olarak kan damarlarındaki değişiklikler, utanınca cildimizin kızarması gibi durumlar isteğimizin haricinde cereyan eder.

İşte korku ânında da kalp atışlarımızın hızlanması, benzimizin atması, nefes alıp verme sıklığının artması ve kalbimizin yerinden çıkacak gibi olması bizim kontrolümüz dışında istemsiz işleyen sinir sisteminin bir fonksiyonu olarak ortaya çıkar.

Dışarıdan bir uyarı ya da korkutacak bir sebep varken bu gayet fıtrî ve bedenin normal işleyişinden kaynaklanmaktadır. Ancak bazen dışarıdan bu durumu oluşturacak herhangi bir sebep yokken bu sonuçlar ruh âleminde ve psikolojik boyutta yaşanır.

Kişi, karşısında korkunç bir köpek varken hissettiği ve yaşadığı bedenî değişiklikleri, böyle bir uyarıcı sebep yokken yaşayabilir. Şuur planında da bunu izah edecek bir sebep bulamaz. Sanki iç âleminde korku sebebiyle oluşan olaylar zincirini başlatan bir düğme vardır ve zaman zaman bu düğmeye içeriden böyle bir sebep olmaksızın basılmaktadır.

Korkunun çoğunlukla kaynağı ise genellikle güvensizlik ve yalnızlıktır. Fıtratının derinliklerinde acz ve fakr hep var olan insan, doğduğu andan itibaren bir himayeye muhtaçtır. Yalnızlığa müsait olmayan fıtratı hep bir sığınak arayışı içindedir. Bu, ana rahminden şehirleri dolduran gökdelenler şeklindeki barınaklara kadar uzanan farklı şekillerde tezahür eder. Doğduğunda ağlayan çocuk bir ölçüde ana rahminin güvenli ortamından çıkmanın sıkıntısını dile getirmektedir. Evinden, memleketinden uzaklarda insanın hissettiği tedirginlik ve huzursuzlukta aynı refleksin uzantısı olmalıdır.

Vehimler üzerine binâ edilmiş varlık algısı bizi akıl almaz ölçüde korkutuyor ama bu korkularımızdan da kaçış halindeyiz. Bu da bizleri çözümsüzlükler yumağı olan bir kısır döngüye itiyor.

Gece yatağınızdan bir tıkırtıyla uyanıp pencerede bir gölgenin hareket ettiğini gördüğünüzde yapılacak en doğru şey, bu olayın aslını anlamaya çalışmak olacaktır. Bu gölgenin bir hayalet ya da hırsız olduğu vehmi ile yorgana gömülüp sabahı korku ve kan ter içinde etmek, sabah havanın aydınlanması ile üstteki komşunun balkona astığı çarşaf yüzünden geceyi kendimize büyük bir azaba çevirmemiz sonucunu doğurabilir.

Oysa ışığı yakıp da olan biteni anlamaya çalışmak, bütün kâbusun beş dakika sonra rahat yatağında uyku şekline dönüşmesi olabilirdi. Varlık âleminin karanlığı içinde bizleri korkutan çarşaflardan kurtulmanın tek yolu, iman nuru ile eşyanın hakikatini anlamaya çalışmak olmalıdır.’’

Evet, buradaki korkunun psikolojiye yönelik etkilerini iman nuru ile çözmek en kısa ve kestirme yöntemlerden biridir. Bu zaten herkesin bildiği bir meseledir ve tekrara lüzumu yoktur.

Ancak, diğer yandan hayat akışına bakan yönünüde bir strateji ekseninde ele almakta fayda vardır. Çünkü korku içsel ve dışsal olarak bütün bir şekilde ilerlemektedir.

Misal, hayata dair benzer korkular yaşayanlardan biri de Stephen Pressfield isimli bir yazardı. Kendisi normalde bir kamyon şoförü idi. Yıllarca yazma isteğini bastırmış ve farklı işlerde çalışmıştır.

Ancak, uzun yolculuklarında kendisiyle yüzleşmeye başlayarak korkusunu aşmış ve hayatını değiştirmeye karar vermiştir. Bu değişim sürecinde çıkarttığı dersleri anlatırken bazı vurgular yapmaktadır.

Yazara göre, profesyonel olmak demek, aynı zamanda korkularla yüzleşmek demektir. Olaylara amatörce yaklaşmak, işinizi baltalar ve korkularınızla yüzleşmek zorunda kalırsınız. İnsanları amatör ya da profesyonel yapan şey, korkularla başa çıkmalarıdır.

Daha iyi düşünebilmek için hayatınızı muhakkak masaya yatırmanız gerekiyor. İyi bir karar verme süreci ile birlikte hemen harekete geçebilirsiniz. Aristoteles'in de dediği gibi, en karanlık anlarınızda ışığı görmek için odaklanmanız gerekir.

Diğer yandan yaşam tarzınızı değiştirmek zorundasınız. (Aynı yaşam aynı sonucu getirecektir. Son 10 yılınıza veya son 5 yılınıza bir bakın. Ve bir de şu an ki durumunuza bakın. Her şey aynıysa…ya da son 2-3 yıldır her şey aynileşmeye başladı ise durum tehlikede demektir. O yüzden her ne yapıyorsanız, her gün o şeyi geliştirmek için çaba sarf etmelisiniz.)

Ve bir diğer nokta ise, zihniyetin de değişmesi gerekiyor. Cesaret gerektiren adımlar atarak kendimizi geliştirmeli ve öz şefkat üzerinde durmalıyız. Tabii ki hatalar yapılabilir, ancak önemli olan ilerlemeye devam etmektir. Uzun soluklu bir yolculukta kötü bir gün veya hafta önemsizdir. Ama iradi olarak geçen kötü birkaç yıl önemlidir. Çünkü hayatının sonuna yönelik bir resim ortaya çıkıyor demektir.

Ve şu asla unutulmamalı, her insan hayal ettiği şeyleri gerçekleştirme potansiyeline çoğu zaman sahiptir. Ancak, korkular, tembellik ve plansızlık o kişileri geride tutmaktadır.

Eğer hayatınızı tam anlamıyla kendinizi en doğru şekilde ifade ederek yaşamak istiyorsanız, bilinçli olarak yaşamınızı değiştirmeye karar vermeniz ve değişiklikleri göze almanız gerekmektedir. Bu yolculukta risk almaktan korkmamalısınız…’’

Evet, tüm bu sorunlara karşın çözüm ise o kadar zor değil.

Bu korkular üzerine yazılan onlarca kitaba ihtiyaç bırakmayan ve korku-risk arasındaki denge için yapılan müthiş bir yaklaşım mevcut.

Üstad meseleyi kısaca şöyle özetliyor:

‘‘İnsanda en mühim ve esaslı hislerden biri korku hissidir.

Aldatıcı zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedir.

Onunla korkakları gemliyorlar.

Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve dalâlet yolundakilerin propagandacıları, avam tabakanın ve bilhassa âlimlerin bu damarından çok faydalanıyor. Onları korkutuyor, evhamlarını tahrik ediyorlar.

Mesela, nasıl ki damda bulunan bir adamı tehlikeye atmak için hilekâr biri, o evhamlı adama zararlı görünen bir şeyi gösterip yersiz korkusunu tahrik ederek kova kova onu damın kenarına kadar getirir, baş aşağı düşürür ve adamın boynu kırılır. Aynen bunun gibi, çok önemsiz evhamla çok mühim şeyleri feda ettiriyorlar. Hatta bazı kimseler bir sinek beni ısırmasın diyerek yılanın ağzına girer.

Bir zaman –Allah rahmet etsin– mühim bir zât, kayığa binmekten korkuyordu. Onunla beraber bir akşam vakti İstanbul’dan köprüye geldik. Kayığa binmek gerekti. Araba yok, Eyüp Sultan’a gitmeye mecburuz. Israr ettim. Dedi ki:

— Korkuyorum, belki batarız!

Ona dedim:

— Bu Haliç’te tahminen kaç kayık var?

— Belki bin.

— Senede kaç kayık batar?

— Bir iki tane, bazı sene de hiç batmaz.

— Sene kaç gündür?

— Üç yüz altmış beş.

— Senin vehmine ilişen ve korkuna dokunan batma ihtimali, üç yüz altmış beş binde bir ihtimaldir. Böyle bir ihtimalden korkan, değil insan, hayvan bile olamaz!

Hem dedim ki:
— Acaba kaç sene yaşayacağını tahmin ediyorsun?
— Ben ihtiyarım, belki on sene daha yaşama ihtimalim vardır.

— Ecel gizli olduğundan, her gün ölme ihtimali var. Öyleyse üç bin altı yüz günde her gün vefatın muhtemel. İşte kayığın batması gibi üç yüz binde bir ihtimal değil, belki üç binde bir ihtimal ile bugün ölümün muhtemeldir, titre ve ağla, vasiyetini hazırla.

Aklı başına geldi, titrediği halde kayığa bindirdim. Kayığın içinde ona şöyle dedim:

Cenâb-ı Hak korku damarını hayatın korunması için vermiş, tahrip edilmesi için değil! Ve o hissi, hayatı ağır, zor, elemli ve azap yapmak için vermemiştir. Tehlike iki, üç, dört ihtimalde bir, hatta beş altı ihtimalde bir ise tedbirli bir korku meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz veya kırkta bir ihtimalden korkmak evhamdır, hayatı azaba çevirir…’’

Rabbim mekanını cennet eylesin. Ne güzel bir psikolojik yaklaşım ve ne güzel ruhsal ve düşünsel bir strateji. Bu yaklaşımı korku meselesinin hangi maddesine koysanız hepsinde çalışıyor.

Misal, başarısızlık korkusu, üç yüz altmış beş binde kaç ihtimaldir?

Belirsizlik korkusu, üç yüz altmış beş binde kaç ihtimaldir?

Kaybetme korkusu, üç yüz altmış beş binde kaç ihtimaldir?

vs.

Hem iç hem dış dairede, hem dost hem küresel boyutta hayatın yaşandığı bir kainatta insan için vehim bir tembellik ve sorumluluk almaktan kaçış değil midir?

Üç bin altı yüz günde her gün vefatın ihtimal olduğu bir dünyada, korkmak ve hakikatleri insanlara anlatmamak, gerçekleri haykırmamak esfel-i safilin durumuna düşmek değildirde nedir?

Toparlayacak olursak,

  • Düşünce değişikliği, sistemi ve disiplini

  • Fikri yenilik ve tefekkür

  • Somut bir hayat planı ve gerçekçi hedefler

  • Stratejik bir mali plan

  • Cesaret ve aksiyon

  • Manevi çalışmalar ve duanın devamlılığı

Tüm bu 6 madde hayatın tamamı için bir mizan sunmaktadır.

Ayrıca, hayat yönetimi içindeki korku üzerine düzenli günlük dua yapmak, yukarıdaki psikolojik ve içtimai hayata dair sıkıntılara karşı da manevi olarak bir önleme vesile oluyor.

Ayet şöyle buyuruyor;

"Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin." (Hud, 11/52)

Allah Resulü sav’de noktayı şöyle koyuyor:

"İstiğfara devam edeni, çok okuyanı, Allah Teâlâ dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Onu, hiç ummadığı yerden rızıklandırır."

Hadislerde ve diğer kitaplarda geçen günlük yapılabilecek duaları ise şöyle sıralayabiliriz:

  • Allah'ım! Gam ve kederden sana sığınırım, çaresizlik ve tembellikten sana sığınırım, korkaklık ve cimrilikten sana sığınırım, ağır borç altında kalmaktan ve güç sahibi olan kişilerin zulmüne uğramaktan sana sığınırım.

  • Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil ardi ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim.' duasını sabah üç kere okuyana, akşama kadar; akşam okuyana da sabaha kadar hiç bela gelmez."

  • Euzü bikelimâtillahittammâti min şerri mâ haleka' / 'Bütün yaratıkların şerrinden Allah’ın kusursuz kelamlarına (ayetlerine yani Kuran'a) sığınırım.' duasını okuyana, o yerden kalkıncaya kadar, hiçbir şey zarar veremez." 

  • "Hasbiyallahü ve ni’mel vekil, sözü her korku için bir emniyettir." (Günde 11 kez okunmasında fayda olsa gerek)

  • İmam-ı Rabbani Hazretleri, cinden korunmak için ve korkulu zamanlarda, "Lâ havle velâ kuvvete illa billah-il-aliyyilazim" okunmasını emrederdi. (Buda yine günde 11 kez okunabilir ve yanında 100 kez Estağfurullah eklenebilir)

  • Allah'ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azâbından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım.

Mesela bu son dua başlıklarına bir dikkatle bakın;

  • Acizlik,

  • Tembellik,

  • Korkaklık,

  • İhtiyarlık,

  • Cimrilik,

  • Kabir azabı,

  • Fitne…

Görüldüğü üzere bu 7 başlık ile iş dünyasından aile hayatına, dünya hayatından ahiret hayatına, geçmişten geleceğe vs.’e kadar sisteme etki eden, birbiri ile bağlantılı psikolojik ve sosyolojik temalı birkaç kitap dahi yazılabilir.

Hatta şimdilerde işin içine yapay zeka ve robotlar meselesi dahi eklenebilir. Ancak, sebepleri yerine getirmenin yanında bu dualarla birlikte bir hayat sistemi ve disiplin geliştirmek hali hazırdaki değişime, yeni bir başlangıca veya yenilenmeye ihtiyacı olanlar için yeterli olacak ve bir rehberlik görevi görecektir.

Rahman her birerimizden gafleti, tembelliği, fikri tembelliği, sıradanlaşmayı ve korkaklılığı üzerimizden alsın.

Amin.


Unsplash

Okuduklarınızı nasıl daha iyi hatırlayabilirsiniz?

Makale, okuduklarınızı daha iyi hatırlamak için kullanabileceğiniz sekiz stratejiyi açıklıyor.

Bağlamı artırmak, derin odaklanma, aktif okuma, not almak, zihinsel haritalama, kişisel özet yazmak, anında pratiğe geçmek ve ilgili bilgi edinmek gibi yöntemlerle okuma deneyiminizi geliştirebilir ve bilgileri daha iyi hatırlayabilirsiniz.

Bilim adamları, kitap okumanın yararları konusunda hemfikir olsa da, herkesin okuduklarını hatırlama yeteneği farklıdır.

  • Okuduklarınızı daha iyi hatırlamak için kitapların konusunu beğenmek önemlidir.

  • Bağlamı artırmak, okuduklarınızı daha iyi hatırlamanıza yardımcı olur.

  • Derin odaklanma, dikkatinizi kitaba vererek bağlantılar kurmanızı sağlar.

  • Aktif okuma, içeriğe aktif olarak dahil olmanızı ve farklı bağlamlar oluşturmanızı sağlar.

  • Not alma, okuduklarınızı daha iyi hatırlamanıza yardımcı olur ve yeni bağlantılar oluşturmanıza katkı sağlar.

  • Zihinsel haritalama, okuduğunuz kitaplar arasında bağlantılar kurmanıza yardımcı olur.

  • Kişisel özet yazmak, okuduklarınızı hatırlamanızı kolaylaştırır.

  • Öğrendiklerinizi pratik bağlamlarda uygulamak, bilgilerinizi sağlamlaştırır.

  • İlgili bilgi edinmek, okuduğunuz konularla ilgili bağlamı artırır.

İnsan Anatomisinde Yeni Keşif: BENSENQ

Bilim insanları, beyinde koruyucu bir Kalkan keşfettiklerini ve bu Kalkanın beyin faaliyetleri sırasında atıkları temizlemeye yardımcı olduğunu belirtiyorlar; beyin omurilik sıvısı, beyni mekanik sarsıntılardan korurken atıkları da temizleyerek kan dolaşımına geçiyor; bu yeni keşif, insan anatomisinde henüz bilinmeyen birçok detayın olduğunu gösteriyor.

Video’dan kısa bir özet:

  • Beyin hücrelerimizin sadece %10'unu kullanıyoruz ve geri kalan %90'lık kısım hala keşfedilmemiş.

  • Mikro seviyelere inildikçe sanatın ve nakışların daha da harika hale geldiği ve insanın imanının derinleştiği belirtiliyor.

  • İnsan anatomisinde hala keşfedilmeyi bekleyen yeni organ veya dokuların 2030 yılına kadar bile keşfedilebileceği ifade ediliyor.

  • Bu keşfedilen yeni anatomik yapı, bağışıklık hücrelerinin beyindeki faaliyetleri izlemesine ve atıkları temizlemesine yardımcı oluyor.

  • Atık temizleme işlemi genellikle uyku sırasında gerçekleşir ve bu nedenle uyku önemlidir.

  • Deneyler, ince zarın büyük proteinlerin geçişini engellediğini ancak küçük moleküllerin geçişine izin verdiğini göstermiştir. Ayrıca, yetişkin insan beyninde bu yeni dokuya ait kanıtlar bulunmuştur.


DirectApply

25 yıl sonra nasıl görünecekler?

İş arama motoru DirectApply'a göre, yeni çalışma koşullarımız nedeniyle uzaktan çalışanların nasıl görüneceği tahmin ediliyor.

Uzaktan çalışanların 25 yıl sonra nasıl görüneceğini gösteren bu görsel temsil, kötü görme, 'teknik boyun', iltihaplı gözler, kötü duruş ve hızlı kilo alma sorunlarıyla karşı karşıya kalabileceğinizi gösteriyor.

Bunun nedeni, günde sekiz saat ekran karşısında oturmak, güneş ışığının olmayışı ve fiziksel aktivitedir.
Susan sadece 'tekrarlayan yazma zorluğundan' muzdarip değil, aynı zamanda D Vitamini eksikliği ve saçların incelmesi nedeniyle cildi kırışıyor.

DirectApply'dan bir sözcü şunları söyledi: "Sosyal etkileşimin azalması ve uygun egzersiz eksikliğinden, kambur omuzlara ve dijital göz yorgunluğuna kadar - Susan, dizüstü bilgisayarınıza bağlı olarak geçirilen saatlerin farkında olmadan fiziksel ve zihinsel refah” Tamamı için…


Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Time Magazine, OpenAI'den Sam Altman'ı Yılın CEO'su seçti.

  • Wikipedia, 49,5 milyon sayfa görüntülemeyle bu yılın en çok görüntülenen makalesi olarak ChatGPT'yi seçti.

  • OpenAI, ChatGPT'nin giderek tembelleştiğini kabul ediyor ve bunu düzeltmeye çalıştıklarını söylüyor.

  • Google'ın Gemini'si, düzenleyici engeller nedeniyle henüz Avrupa ve Birleşik Krallık'ta kullanılamayacak .

  • Amazon, rakiplerine yetişmek amacıyla ücretsiz bir yapay zeka eğitim programı oluşturdu ve yapay zeka becerilerindeki boşluğu doldurmak için 2025 yılına kadar iki milyon kişiyi eğitmeyi hedefliyor. Şirket ayrıca Amazon Q adında, kullanıcı başına aylık 20 ABD doları fiyatla satılan bir ticari sohbet robotu da piyasaya sürdü (hem Microsoft hem de Google, kurumsal botları için kullanıcı başına 30 ABD doları ücret alıyor). Q, güvenlik izinlerine saygı göstererek işletmelerin diğer sohbet robotlarına ilişkin gizlilik endişelerini giderecek şekilde tasarlanmıştır.

  • Yeşil arama motoru Ecosia, çevre dostu bir chatbot'u piyasaya sürdü. Reklam gelirinin tamamını dünyanın dört bir yanına ağaç dikmek için kullanan şirket, kullanıcı sorularına daha çevre dostu yanıtlar sunan (örneğin, uçak yerine tren yolculuğu önermek) bir bot yarattı. Bot güneş enerjisiyle çalışıyor.

  • Kasım 2022'deki lansmanının ardından ChatGPT, ilk yılında 1,7 milyardan fazla kullanıcıya ulaşarak benzeri görülmemiş bir viral büyüme elde etti.

  • ChatGPT'nin patlayıcı yükselişi yalnızca yapay zeka ortamını yeniden şekillendirmekle kalmadı, aynı zamanda sektör çapında dönüşümleri de başlatarak hem olumlu değişimi katalize etme potansiyelini hem de içerdiği toplumsal riskleri ortaya çıkardı.

  • Henüz geliştirme aşamasında olmasına rağmen uzmanlar, ChatGPT ve benzeri teknolojilerin günlük hayata giderek daha fazla nüfuz edeceğini, iletişim, çalışma ve öğrenme şeklimizde devrim yaratacağını öngörüyor.


Üretkenliğinizi Artıracak 3 Yapay Zeka Aracı

Parsio : Yapılandırılmış verileri PDF'lerinizden, e-postalarınızdan ve diğer belgelerinizden otomatik olarak çıkarın.

Strut : Yapay zekayı kullanarak işbirliğine dayalı çalışma alanlarında projeleri, notları, taslakları ve daha fazlasını yakalayın.

Kommunicate: Yapay zeka destekli sohbet robotuyla müşteri desteğinizi güçlendirin. Destek maliyetlerini azaltın, müşteri deneyimini iyileştirin ve işinizi büyütün.




Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER İÇİN TIKLAYIN

Önceki
Önceki

Yalnızsın ve Tanrıcılık mı Oynuyorsun? Ekip!

Sonraki
Sonraki

Üç Kitap Özeti