Borçla Zenginlik Maskesi: Maddi Felakete Adım Adım

İçerikler

  • Borçla Zenginlik Maskesi: Maddi Felakete Adım Adım

  • Bir Hollandalı Kadar Olamamak: Deli Olmak ve Dışlanmak!

  • Nasıl Devam Edecek, Nasıl Bitecek?

  • Araştırma: Elinizle Yazın

  • Gizli Şehir Planı

  • 6 Podcast Dinleyin

  • "Allah'ı Bulana Kadar Sahte İlahlara Taptım!"

  • Makaleler

  • Piyasalar

  • Yapay Zeka Manşetleri

  • Neden Yapay Zeka Robotları Yakında Mavi Yakalı Çalışanların Yerini Alabilir?

  • Kısa Dünya Turu

  • Kitap Tavsiyesi

  • Güzel Bir Film

  • Haftanın Sosyal Medya İçerikleri


Unsplash


İlk 3 makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz.


‘‘Bu kişiler, başkalarının gözünde zengindirler. Güzel evlerde yaşarlar, fiyakalı arabalarda gezerler. Ama yakından bakıldığında görülür ki bütün malları mülkleri borçla alınmıştır. Çok para kazandıkları doğrudur, gelgelelim mali yıkıma bir adım mesafededirler.’’

Bu cümleye dönüş yapacağım.

Malum, FED Eylül ayı toplantısında, beklendiği gibi faiz oranlarını sabit tutarken, Amerika, istihdam piyasasının yavaşladığını kabul etti. Bu aslında resmi ağızdan krizin itirafı oldu. Küresel piyasaya etkilerini ise önümüzdeki aylar içerisinde daha somut göreceğiz.

Bu durum aynı zamanda 2024 ve 2025 yıllarında, ipotek faizlerini ve konut maliyetlerini daha uzun süre yüksek tutacağı anlamına da geliyor.

Diğer yandan, hatırlayacağınız üzere Lehman Brothers'ın çöküşü onbeş yıl önce gerçekleşmişti ve geçtiğimiz Cuma günü ise yıl dönümüydü.

Bankanın çöküşünün ardından büyük mali kriz tüm gücüyle patlak vermişti. Sebep olduğu ani ve akut ekonomik acının ötesinde, para politikasında radikal bir değişime tanık olmuştuk.

Bir yıldan kısa bir süre içinde ise, faiz oranları şimdiye kadar ki en düşük seviyelerine, yüzde sıfıra sadece bir kıl payı uzaklıkta idi. Gelişmiş piyasaların çoğunda devlet tahvili getirileri sonunda negatif bölgeye gerilemişti.

O dönem dünyanın dört bir yanındaki merkez bankaları, sisteme ek likidite enjekte etmek için niceliksel genişleme olarak bilinen yeni bir yaklaşımı benimsedi. Gerçekten oldukça alışılmadık bir dönemdi. Hisse senetleri, tahviller ve gayrimenkuller, ekonomide dolaşan yeni yaratılan paranın desteğiyle birlikte yükseldi.

Peki ne oldu?

Yaptıkları tüm hamleler dünyayı daha rezil bir ekonomik duruma getirdi. Şimdi ise debelenip duruyorlar. (Son on, oniki yıldır dediğimiz gibi, felaketi kabul etmedikçe daha da derinleştiriyorlar. Olan ise yine bizler gibi orta sınıfta ve alt sınıfta milyarlarca insana oluyor.)

Mesele daha da detaylandırılabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise, küresel piyasada da birçok şirket son beş, altı aydır artık ciddi sıkıntılar yaşamaya başladı.

Ve son beş, altı yıldır, Yönetim Danışmanlığı yaptığımız şirketleri incelerken, birçok risk taşıyan şirketlerde gördüğümüz ana tema, ne yazık ki Robert K.’nın aşağıda yapmış olduğu ibretlik tesbitleri içeriyor.

Okurken, aşağıdaki anlatılardan herhangi biri sizde var mı yok mı diye bakmanızı tavsiye ediyorum.

Zira, incelediğimiz şirketler ve insanlar, bu hatalarından dolayı birçoğu batma risklerini enselerinde hissetmeye başladı.

Ve ne yazık ki bazılarının kurtarılma durumları çok düşük.

Ve bazıları ise batacaklarına inanmıyor ve hala aşağıdaki hataları yapmaya devam ediyorlar.

Kendiniz veya şirketiniz adına çok geç olmaması için, ne kadar erken tedbir alırsanız o kadar daha iyi olacağı muhakkak.

Ve asla radikal karar almadan çekinmemelisiniz ve konfor alanınızı terk etmelisiniz. Malum, dünyanın kader eliyle çok şiddetli bir tokat yiyeceği muhakkak. Hiç değilse, bu tokattan bizler uzak kalmaya gayret etmiş ve sebepleri yerine getirmiş oluruz.

Evet, Robert şöyle diyor:

‘‘Bu kimseler mali sorunlarını ödünç aldıkları parayla çözerler. Hatta borç parayla yatırım yaparlar. Mali planlama bakımından yaptıkları bir borcu kapatmak için bir başkasından borç almaktır. Mali açıdan tıpkı devekuşları gibi başlarını kuma gömerek yaşar, her şeyin yolunda gitmesi için dua eder, umutla beklerler.

Birkaç aktif varlıkları olsa da para ve harcama alışkanlıkları bilinçli değildir.

Sahip oldukları değerli ne varsa onunla ilgili bir de borç vardır. Kredi kartlarını düşüncesizce harcarlar, sonra o borcu uzun vadeli ev kredisiyle birleştirir, böylece kredi kartı borçlarını temizleyerek yeniden harcamaya başlarlar.

Evlerinin değeri artarsa, yeniden ev kredisi alırlar ya da daha büyük ve daha pahalı bir ev satın alırlar. Gayri menkul fiyatlarının daima artacağına inanma eğilimindedirler.

"Peşinatsız aylık kolay ödemelerle" gibi sloganlar hep ilgilerini çeker. Tekne, yüzme havuzu, tatil ve araba benzeri değeri düşen oyuncaklar (ıvır zıvır) almak fikri kafalarında hep vardır.

Alışverişe çıkmayı çok severler. Gerek duymadıkları mallar satın alır, kendilerini haklı çıkarmak için de "Boş ver ya. Sen bunu hak ediyorsun," türünden sözlerle kendilerin kandırırlar. Veya "Sen buna değersin, şimdi almazsan, bu fırsatı bir daha bulamazsın, fiyatı çok uygun, indirimli ya da benim hiç sahip olmadığım şevlere bari çocuklarım sahip olsun," derler.

Borcu uzun vadeye yaymanın akıllıca olduğunu söyleyerek daha çok çalışır, borçlarımı öderim diye kendilerini uyuturlar. Kazandıklarının hepsini, sonra da aldıkları borçları tüketirler. Tüketici diye bilinirler.

Mağaza sahipleri, oto galerileri onlara bayılır. Paraları varsa harcayacaklardır. Yoksa da borç bulurlar.

Sorunun ne diye sorulduğunda yeterince para kazanmamaktan yakınırlar. Daha çok paranın çözüm olacağına inanırlar. Çok kazandıkça girdikleri borç miktarı da çoğalır.

Bugün kazandıkları paranın daha düne kadar aslında düşlerindeki servet olduğunun farkına varanların sayısı birkaçı geçmez. Çünkü düşlerindeki gelire kavuşmuş olsalar da onlara yeterli gelmemektedir.

Asıl sorunun gelirleriyle (ya da gelirleri olmamalarıyla) ilgili değil parayı kullanma alışkanlıklarıyla ilgili olduğunu bir türlü göremezler. Aralarında kimileri durumlarının umutsuz olduğuna inanmakta ve pes etmiş durumdadırlar.

Bunun sonucunda başlarını kuma iyice gömer, gittikleri yoldan vazgeçmezler. Borç alma, alışveriş yapma ve harcama alışkanlıkları denetimden çıkar.

Bunalımlı kişiler nasıl yedikçe yerlerse, bu kimseler de bunalıma girince harcadıkça harcarlar. Para harcar, bunalıma girer, o zaman da daha çok harcama ihtivacı hissederler.

Sevdikleriyle en büyük tartışma konuları paradır, şunu ya da bunu satın alma gerekçelerini savunurlar hep. Mali açıdan sürekli bir inkâr içindedirler, yakında bir gün mali sorunlarının ortadan kalkacağı hayaline sığınırlar ya da canları ne isterse alabilecek kadar paralarının olacağına inanma eğilimine girerler.

Bu düzeyde yatırımcı başkalarının gözünde zengindir. Kocaman evlerde yaşarlar, fiyakalı arabalarda gezerler. Ama yakından bakıldığında görülür ki bütün malları mülkleri borçla alınmıştır. Çok para kazandıkları doğrudur, gelgelelim mali yıkıma bir adım mesafededirler.

Derslerimden birine eski bir iş sahibi katılmıştı. "Çok kazan, çok harca" kategorisinde ün yapmıştı. Yıllarca kuyumcu dükkânları işletmiş bu adam ekonomideki bir tek sarsıntıyla tepetaklak oluvermişti.

Ama borçları yerli verinde duruyordu. Borçları altı aydan kısa bir süre içinde onu diri diri yiyip bitirmişti. Derslerime yeni çözümler bulmak için girmişti girmesine, fakat karısıyla birlikte yatırımcılar kategorisinin birinci düzeyinde olduğunu kabullenmeye bile yanaşmıyordu.’’


Unsplash

Bir Hollandalı Kadar Olamamak: Deli Olmak ve Dışlanmak!

Dün X’de Kumaş paylaşınca gördüm. Hollandalı yatırımcı ve ekonomi uzmanı Anthony Migchels faiz-banka sistemi üzerine çok güzel bir makale yazmış.

Daha önce ifade ettiğim gibi, yazarın şu cümlesi çok önemli:

''Faiz alma ihtiyacı, hakkında çok az ya da hiç bir entelektüel tartışmanın mümkün olmadığı bir inanç, sabit bir dogma haline gelmiştir. Aslında bu konuda konuşmak bile doğru değildir. 'Faizsiz bir ekonomi basitçe mevcut paradigmaya uymamaktadır' denmektedir. Yani, mevcut para ve ekonomi görüşünün dışına çıktığınız anda, hemen başına buyruk ya da deli olarak adlandırılırsınız.''

Bizler gibi deli muamelesi gören insanlar, bu cümlenin ne olduğunu her gün yaşayarak müşahede ettikleri için yazarın ne demek istediğini çok iyi anlıyoruz.

Sizlere şunu ifade etmek isterim. Olan vakalardan biridir sadece: ‘‘Banka’dan uzak durun, banka haramdır, zulümdür, hırsızlıktır..’’ dediği için bulunduğu çevrede dışlanan birçok arkadaş ve aile oldu. Eşiyle ayrılma noktasına gelen insanlar mevcut. Üstelik bunları yapan insanlar İslam için hayatını yaşadığını söyleyen zavallılar.

Kim derdi ki, ‘‘yola çıktığınız hak yoldaki kardeşlerinizle dini bir ayrışma yaşayacaksınız ve birileri Allah’ın tarafını seçip sabrederken, diğerleri dünyevi bir mesele için onların tam karşısında olacak ve bu durumu ise din için yaptıklarını söyleyerek kendilerini haklı görecek ve sizleri dışlayacaklar…’’ Heyhat…

Zannediyorum şimdi daha iyi anlıyoruz Hz. Osman’ı ve Hz. Hüseyin’i. Zira, mesele gittikçe içtimai hayatın taratışmalarından ziyade, Allah’ın koyduğu kati emirlere itaat edip etmeme ayrışmasına doğru ilerliyor. Rabbim her birerimizi istikamet üzere eylesin.

Düşünsenize, Allah için hapise giriyorsunuz, çile çekiyorsunuz, katlanıyorsunuz. Sonra hapisten çıkıp kredi çekerek Allah’a savaş açıp, hırsızlığa aracılık edip-kardeşlerinin cebinden çalıp, zulmedip- ve ebedi cehennem risk ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Koca bir ömrü heder. Allah muhafaza.

Okumayanlar için muhakkak tavsiye ettiğim bir makaledir. Sistemin mantalitesini anlatmak için daha önce birçok makale yazmıştık. Onları okumayanlar için sadece aşağıdaki makale dahi yeterlidir meseleyi idrak etmek için…Ki, bülten takipçileri zaten meseleye vakıf. Önemli olan bu mevzuyu bilmeyen kişilere ulaştırmak. Korkmadan ve Allah’ın dinine sahip çıkmak için elimizden geleni yapmak zorundayız…

Olmaz demeyin. Denemekte fayda var. Çok vazgeçen oldu yıllar içerisinde. Pest etmemeli. Ne kadar kişiyi ikna etsek o kadar iyidir.

Duamızı tekrar edelim:

Rabbim, tez vakit 'Enginliğiyle Bizim Dünyamız' kitabındaki anlatıyı/manifestoyu benimseyip ve oradaki ticari sistemi hayatına geçiren kullarının sayısını artırsın.’’

Zira, düzen yüzünden -iyi olan insanlardaki- imansızlığın ve ahlaksızlığın ve dünyevileşmenin artması karşısında, çoğunluğa yetişemiyoruz.

Evet, ‘‘Migchels diyor ki: Faizsiz bir ekonomi, bana kalırsa hayatımın geri kalanında uğraşacağım şey. Sık sık finans dünyasında insanların dürüstlükten yoksun olduğundan bahsediyoruz. Neredeyse hiç kimsenin bahsetmediği şey ise finansal sistemin kendi içindeki dürüstlük eksikliğidir.

Büyük borçlar yaygın olarak temel sorun olarak görülüyor.

Saçmalık, toplumumuzu her şeyin sadece para etrafında döndüğü bir yere dönüştüren şey faizin etkileridir.

Migchels'e göre, çok az insan faizin bankacılık sistemi içindeki olumsuz sonuçlarının farkındadır. Faiz alma ihtiyacı, hakkında çok az ya da hiç bir entelektüel tartışmanın mümkün olmadığı bir inanç, sabit bir dogma haline gelmiştir.

Aslında onlara göre bu konuda konuşmak bile doğru değildir. Faizsiz bir ekonomi basitçe mevcut paradigmaya uymamaktadır. Mevcut para ve ekonomi görüşünün dışına çıktığınız anda, hemen başına buyruk ya da deli olarak adlandırılırsınız.

Temerrüde düşmüş gömülü faizin en az üç sonucu vardır:

1. Para sisteminin katılımcıları olarak bizler, insanlar, şirketler arasındaki sistematik rekabeti dolaylı olarak teşvik eder.

2. Gerçek yaşam standardı aynı kalsa bile, sonsuz ekonomik büyüme ihtiyacını sürekli körükler.

3. Büyük çoğunluğu vergilendirerek zenginliği küçük bir azınlık lehine yoğunlaştırır.

Migchels, "Bu bir masal değil, solcu propaganda ya da komplo da değil" diyor.

"Gerçek şu ki, dünya nüfusunun yüzde 80'i, yani siz ve ben, dünyanın en zengin yüzde 10'una yılda 10 trilyon avro faiz ödüyoruz.

En zengin yüzde 1, dünyadaki tüm servetin yüzde 40'ından fazlasını elinde tutuyor. Biz, en yoksul yüzde 80'lik kesim ise toplam servetin sadece yüzde 10'una sahibiz."

Mesela, 200.000 avroluk bir ipotek alın. Otuz yıl boyunca 300.000 Avro faiz ödemeyi kabul edin. Sadece sıradan insanlar değil, çoğu zaman ipotek komisyoncularının kendileri de bunun makul bir model olduğunu düşünüyor.

Banka tasarruf sahiplerinin parasını ödünç veriyor ve kendisi kullanamıyor. O halde bir faiz oranı tamamen makul görünüyor. Keşke bankanın iş modeli bu kadar etik olsaydı.

300.000 avroluk gelir, var olmayan 200.000 avroluk bir ipotek tutarı üzerinden elde ediliyor. Bu tasarruf sahiplerinin parasıyla ilgili değil. Aksine, bu kazançlı bir muhasebe meselesidir. Bankalar yoktan var edi̇len paranın faiziyle yaşıyor. ‘‘ (Size şunu garanti edebilirim değerli arkadaşlar. Sokağa çıkın esnaflık yapan 100 kişiye sorun. Bankaların sistemi böyle sömürüm, toplumu bu şekilde köle yaptığını bilen kaç kişi çıkar diye araştırın. Emin olabilirsiniz. Üniversite mezunlarıda dahil yüzde 90’ının bilmediğine şahit olacaksınız. Ve bu insanlık için vahim bir tablo ve acı bir zulümdür. Rıza gösterip bize bu zulmü yapanlara veyl olsun.)

Evet, Migchels devam ediyor; Bütün her şey bir bilgisayar ekranına dijital olarak girilen rakamlara uygulanan faizden ibaret. Bu arada, artık kimse parasıyla geçinemiyor, çünkü elbette paraya uygulanan faiz, çevremizdeki tüm ürün ve hizmetleri de daha pahalı hale getiriyor.

Araştırmalar, tüm maliyetlerin yaklaşık yüzde 40'ının faizle ilgili olduğunu gösteriyor. Süpermarket, ilaçlar ya da çöplerimizin toplanması gibi. Asıl acı borçta değil. Faiz olgusudur. Bileşik faiz hızla çoğalan bir kanser hücresi gibi hareket eder.

2011 yılında İsviçreli bir grup bilim insanı saygın bir bilimsel dergi olan New Scientist'te bir çalışma yayınlamıştı.

"Sadece 147 şirket toplam servetimizin yüzde 40'ını doğrudan kontrol ediyor. Bunlar arasında Barclays'in yanı sıra AXA, Legal & General, Deutsche Bank, Allianz, ING Group ve Aegon gibi Hollanda'da tanınmış isimler de yer alıyor.

Finans sektörü, ilaç, gıda endüstrisi, Telekom, IT ve aklınıza ne gelirse sahipliğinde kilit bir rol oynamaktadır.

Tek başına para ya da kısmi bankacılık değil, ama faiz sistemi sonsuz büyümenin, ülkelerin çöküşünün, hayatımıza kalite katan her türlü şeyden ciddi şekilde kısma ihtiyacının arkasındaki gizli motordur.

Evet, Hollandalı Migchels yeni bir sevgi toplumuna inanıyor ve herkes için adalet diyor; "Bu ütopik vizyondan yola çıkarak para dünyasının derinliklerine indim. Herkes para hakkında konuşuyor ama kimse paranın gerçekte ne olduğunu bilmiyor.

2006 yılında hayatımı tamamen faizsiz bir ekonomiye adamaya karar verdim. Yaptığım her şey buna adanmıştır. Faizsiz bir para sistemi her şeyi ve herkesi canlandırır. Yeni bir topluma oksijen verir.’’

Evet, gördüğünüz gibi Hollandalı bir Hristiyan. Ve bu insan bir müslümanın yapması gereken mücadele için yıllardır mücadele ediyor.

Şimdi soru şu.

Müslümanlar içerisinde bu mücadeleyi veren kaç kişi tanıyorsunuz?


Unsplash

Nasıl Devam Edecek, Nasıl Bitecek?

Elmalılı yaptığı Enbiya suresi tefsirinde, hali hazırdaki hayat sistemin nasıl devam edeceği ve nasıl biteceği üzerine kısa bir değerlendirme yapmış:

‘‘Yeryüzü fitne, fesat çıkaranlardan alınır, verasete layık, halifeliğe ehil ve salahiyetli olan Cenab-ı Hakk'a kulluk yapanlara verilir. Yani uzunca yaşama sırrı, dürüst olma prensibine dayanır; bozuk olanların yaşama hakkı yoktur.

Firavun ve diğer zorbaların boğulma ve yok olmaları, onların güçsüz gördükleri kulların kutsal yerin (Kudüs'ün) doğu ve batısına mirasçı kılınmaları, Davud'un Calut'u öldürüp "Ey Davud ! Seni şüphesiz yeryüzünde halife kıldık, o halde insanlar arasında adaletle hükmet, heva ve hevese uyma" (Sad, 38/26) emriyle halifelik makamına getirilmesi gibi hadiselerle bir hatırlatma yapıldıktan sonra, Zebur'da da bu kanun belirtilmiş ve ahir zamanda Hz. Muhammed'in ümmetinin mirasçılığına işaret olunmuştur.

Aslah kanunu veya Elyak kanunu denilen bu kanunun hükmü iledir ki, önce genel olarak insanlık cemaati içinde, kitap ehli olan milletlerle diğerleri arasında meydana gelen sürtüşmede sonunda kitap ehli galip gelmiş; ikinci olarak kitap ehli olanların içinde önce yahudiler galebe etmiş sonra hıristiyanlar, daha sonra müslümanlar üstün gelmiş ve liyakatını koruduğu müddetçe yine gelecektir.

Zebur'da belirtildiği gibi burada Kur'ân ile de haber veriliyor ki, Hz. Muhammed'in peygamber olarak gönderilmesinden sonra yeryüzünün mirası, tevhid inancıyla mümin ve salih ameller işleyen biricik ümmet olarak ortaya çıkacak, putçuluk ve ayrılıktan, isyan ve anlaşmazlıktan korunarak en güzel işleri yapmaya gayret gösterip çalışacak olan Allah'ın salih kullarına aittir. Ta ki gökler dürülüp yeryüzü değiştikten sonra, cennet yerinin mirası da bunların olacaktır.

"İnsanlar din konusunda aralarında bölüklere ayrıldılar." (Enbiya, 17/93) âyeti ile işaret edildiği ve sahih hadislerde de bildirildiği üzere, bu ümmette de ayrılıklar çıkacak; aralarında emir (komuta zinciri) parçalanarak memleketler elden çıkacak; bununla beraber yine de Peygamber ve ashabının yolunda giden bir fırka-i nâciye (ehl-i sünnet ve'l cemaat denilen kurtuluşa eren bir grup), bir iyiler grubu eksik olmayacak; zamanlar gelecek din garib olacak, iyi insanlar garib kalacak; sonra yine din, başlangıçta olduğu gibi dönüp yeniden ortaya çıkacak; peygamberlik iddiasında bulunacak olan otuz kadar Deccal'dan sonra ilâhlık davasına kalkışacak olan büyük Deccal, İsa Mesih'in yeryüzüne inmesiyle helak olacak; derken Ye'cûc ve Me'cûc çıkacak, yeryüzünde görülmedik fesatlar, tasvire sığmaz savaşlar yaptıktan sonra Allah'ın emriyle yok olacaklar.

Artık salib (haç) kırılacak, domuz öldürülecek, iyi insanlar hakim olacak, Hz. Muhammed'in getirdiği şeriatın her tarafa yerleşmesiyle insanlık bir mutluluk dönemine girecektir. Nihayet küçük ve orta nice kıyametlerden sonrada Dâbbetü'l-arz'ın (yerden çıkacak bir hayvanın) çıkması, güneşin batıdan doğması ve Sûr'un üflenmesiyle büyük kıyamet kopacak ve ikinci defa Sûr'a üflenmekle yaratıklar ilk yaratıldıkları gibi tekrar diriltilecek, haşir ve neşir olup, kıyamet günü mutlak surette gelecek, nihayet cennet salih kimselerin olacaktır.’’


Unsplash

Araştırma: Elinizle Yazın

Araştırmacılar el yazısının okullarda yeniden kullanılması için baskı yapıyor ( The Economist'ten;

  • Araştırmalar, ders notlarını yazmak yerine elle yazmanın öğrencilerin anlamalarını ve daha sonraki test performanslarını iyileştirdiğini gösteriyor. Bunun nedeni elle yazmanın öğrencileri materyali kendi sözcükleriyle yeniden ifade etmeye zorlamasıdır.

    • Bu etki, yazan kişilere açıkça materyali başka kelimelerle ifade etmeleri söylendiğinde bile devam eder.

  • Dünyanın dört bir yanındaki eğitim sistemleri, el yazısının faydalarını kaybetmeden bilgisayarların sınıfa nasıl entegre edileceğiyle boğuşuyor.

    • İsveç'te el yazısı ve basılı kitaplar yeniden tanıtılıyor.

    • İngiliz ulusal ilkokul müfredatı bitişik eğik el yazısının öğretilmesini içeriyor.

    • “Ortak Çekirdek” ABD müfredatı birinci sınıftan sonra el yazısını içermiyor. Ancak araştırmacıların ve el yazısı savunucularının kampanyaları sonrasında eyaletlerin yaklaşık yarısı artık bunun öğretilmesini talep ediyor.


Unsplash

Gizli Şehir Planı

  • San Francisco yakınlarında fütüristik bir şehir inşa etmeye yönelik gizli bir plan, yerel halk ve seçilmiş yetkililer arasında tartışmalara ve güvensizliğe yol açtı.

  • Planlanan şehrin destekçileri, bunun yeni istihdam yaratacağını ve çok ihtiyaç duyulan uygun fiyatlı konut yaratacağını söylüyor. Muhalifler bunun ulusal güvenliğe zarar verebileceğinden, halihazırda vergilendirilen altyapı sistemlerine yük getirebileceğinden ve değerli kırsal yaşamlarını yok edebileceğinden korkuyor.

  • İddialı vizyon, kaderini şüpheci seçmenlerin kontrol etmesiyle büyük engellerle karşı karşıya.

Kaynaklar: ABC | California Forever | Forbes India | NBC | Financial Post | KCRA | KCRA | KQED | SFGate | The New York Times | The Verge | Shortfom


Unsplash

Gösteri Koşusunun 11 Kanunu

Televizyon yazarı ve yapımcısı Javier Grillo-Marxuach'un ego, insanları yönetme, iletişim ve yaratıcılık hakkındaki bu makalesinde çok fazla detay var. Herhangi bir şey inşa eden insanlar için birçok bilgi içeriyor.

“Sizin göreviniz, ortak bir vizyonu herkesin anlayabileceği bir açıklıkla iletmek ve bunu, yönetmenlerden sandalyelerin arkasını süsleyen adama kadar herkes onu ruhunda hissedene kadar bitkinlik noktasına kadar vaaz etmektir.”


Unsplash


"Allah'ı Bulana Kadar Sahte İlahlara Taptım!"

Muhammed Cleon’ın İslam’a yolculuğu hakkında güzel bir video.

- Cleon, Hristiyan bir ailede büyüdü ve Hristiyan okuluna gitti.

- Televizyonda ücretsiz Kur'an reklamını görüp aldı.

- Kur'an'ı açtığında İsa, Musa gibi İncil'de bahsedilen peygamberlerin de Kur'an'da bahsedildiğini fark etti.

- İslam hakkında bilmediği çok şey olduğunu düşündü ve Kur'an'ı okumadan kenara koydu.

- Ailenin Müslüman olmaya tepkisi

- Garip bir deneyimle karşılaşmak ve yaratıcı hakkında cevaplar aramak

- Yaratıcının insanileştirilmesi ve Teslis kavramının sorgulanması

- İsa'nın yaratıcının oğlu olduğu inancına katılmamak

- Yaratıcının gerçekliğini yaşadı ve cehenneme gitmekten kaçınmak istedi

- Yaratıcı olarak Lucifer'den bahseden bir kitap okudu ama onun tarafında olmak istemedi

- Cevaplar için arayan kişiyle bir toplantı planlanmaya çalışıldı

- Kuran, insan embriyosunun gelişim aşamalarını doğru bir şekilde anlattığını fark etti

- Ve Kur'an'ı kabul etti ve İslam'ı benimsemeye karar verdi.


Unsplash


Unsplash

Piyasalar

  • Hazine getirilerinin birkaç yılın en yüksek seviyelerine çıkması ve yatırımcıların olası bir hükümetin kapanmasından endişe duymasıyla ABD hisse senetleri düştü

  • Nasdaq %1,82'lik düşüşle endekslere liderlik etti

  • Asya borsaları, Çin'in bir yıllık ve beş yıllık kredi faiz oranlarını değiştirmemesinin ardından düştü

  • Çin'in ultra zengin Z kuşağı, küresel gerilim artarken evlerine akın ediyor ( BBG )

  • Rusya'nın dizel yasağı küresel piyasaları tedirgin ediyor ( BBG )

  • Ağustos ayındaki ev satışları Ocak ayından bu yana en yavaş tempoda geriledi (WSJ)

  • Suudi veliaht prens, -spor yatırım- projelerine yönelik eleştiriler artsada devam edeceğini söyledi ( CNBC )

  • Birleşik Krallık'taki KOBİ kredilendirme fintech hizmeti Fleximize, Goldman Sachs ve Citi'den ( AB ) 167 milyon dolarlık menkul kıymetleştirme turu aldı

  • İngiltere merkezli cerrahi robot teknolojisi geliştiricisi CMR Surgical , SoftBank , Ally Bridge Group ve diğerlerinden 165 milyon dolar fon topladı ( FN )

  • Goldman Sachs ve JPMorgan Chase'in de aralarında bulunduğu bankalar, Worldpay'in ( BBG ) kısmi LBO'sunu finanse etmek için 9,7 milyar dolar değerinde borç sattı


Unsplash

Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Yapay zeka sohbet robotları ChatGPT, GPT-4 ve Copy.Ai (GPT-3), klasik bir yaratıcılık testi olan Alternatif Kullanımlar Görevi'nde insanlardan daha iyi performans gösterdi.


Unsplash

Neden Yapay Zeka Robotları Yakında Mavi Yakalı Çalışanların Yerini Alabilir?

  • Büyük dil modeli yapay zekalar, doğal dildeki komutları yorumlayabilir ve bunları bir robotun yürütebileceği komut dizilerine dönüştürebilir.

  • Bu, onları belirli görevler için tasarlamak ve programlamak yerine, insanlara işlerin nasıl yapılacağının söylenebileceği veya öğretilebileceği genel amaçlı robotlar yapmayı mümkün kılar.

  • Çok yönlü yapay zeka robotları kullanıma sunuldukça, muhtemelen insan işçilerden daha ucuz bir fiziksel emek kaynağı olacaklar.


Kaynaklar: Shortform | Newatlas | Howtogeek | Google | Shortform | 1X Technologies | Tesla | Boston Dynamics | Analytics India | CNET | Builtin


Unsplash

Kısa Dünya Turu

🇦🇲 Ermenistan: Dağlık Karabağ'dan binlerce etnik Ermeni, Azerbaycan güçlerinin 'etnik temizlik' korkusuyla Ermenistan'a seyahat etmeye başladı . 

🇷🇺 Rusya: Ukrayna, Cuma günü Rusya'nın Kırım'daki deniz karargahına düzenlenen seyir füzesi saldırısının sorumluluğunu üstlendi . Kiev, bunun Rus komutanların toplantısıyla aynı zamana denk geldiğini söylüyor .

🇨🇦 Kanada: Hintli yetkililer “ güvenlik tehditleri ” nedeniyle Kanadalılara yönelik vize hizmetlerini durdurdu.

🇲🇱 Mali : Tarihi Timbuktu şehri haftalardır cihatçı militanların kuşatması altında ve şu anda ciddi yiyecek kıtlığıyla karşı karşıya olduğu bildiriliyor. Mali ordusu, 2020'de iktidara gelmesinden bu yana ülkedeki isyanı durdurmak için mücadele ediyor.


KİTAP

Elon Musk, modern çağın en tartışmalı isimlerinden biri. Ticari uzay uçuşunu uygulanabilir bir iş haline getirdi ve elektrikli arabaları kamuoyunun farkındalığına taşıdı, ancak Musk'un kendisini tanıtma şekli birçok kişinin onu topluma karşı yıkıcı olarak görmesine yol açtı. Onun hırsı ve empati eksikliği sahip olduğu şirketlerde kaosu körükledi ve işleri üzerinde mutlak kontrole sahip olma ihtiyacı, yararlı bulabileceği eleştirileri susturdu.

Ünlü biyografi yazarı Walter Isaacson, iki yıl boyunca Musk'ın gölgesi oldu, kendisinin ve ona en yakın kişilerin düşüncelerine erişim sağladı. Bu kitapta Isaacson'ı, Musk'ın travmatik bir Güney Afrika çocukluğundan SpaceX ve Tesla'yı kurmasının yanı sıra Twitter'ı devralmasına kadar olan yolculuğunda takip edeceğiz.

Son verilere kitap, ilk haftada 92 bin 560 adet satmış. ABD'deki kitapçılar, satışların düştüğü bir yılın ardından bunun iyi bir çıkış olduğunu söylüyor.


lawrenceartscenter

Güzel Bir Film

"Just Mercy" (Sadece Merhamet), Bryan Stevenson'ın gerçek hayat hikayesini anlatan bir dram filmi. Yeni izleme fırsatım oldu. Açıkçası birçok açıdan ders veren ibretlik bir film.

Film, Bryan'ın Harvard Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Alabama'ya taşınmasını ve Walter McMillian adında bir ölüm mahkumu ile tanışmasını konu alıyor.

Film, Bryan'ın McMillian'ın masumiyetini kanıtlama çabalarını ve adaleti sağlama mücadelesini anlatmakta.

Film, ırkçılığın, önyargının ve adalet sisteminin yanlışlıklarının eleştirildiği bir çalışma. Aynı zamanda Bryan'ın kararlılığı ve ne pahasına olursa olsun doğruyu arama isteği, filmin ana temasını oluşturuyor.

Ancak film sonunda ibretlik bir veri var ki tam bir felaket. Verilen, her 9 idam kararından birinin haksız yere olduğu ifade ediliyor…Ki, bu korkunç bir rakam.

Ve şunu bir kez daha anlıyoruz.

‘Bir insan ne yapabilir?’ ifadesini asla söylememeli. Tek başına kalınsa dahi asla ve asla hakikat için pes etmeden mücadele edilmesi gerektiğini ve genç yaşta dahi olsa birçok zulmün önüne geçilebileceğini bir kez daha görmüş oluyoruz.


Unsplash


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER

Önceki
Önceki

Sahte Mesih mi? Sahte Mehdi mi? Kim Daha Kötü?

Sonraki
Sonraki

‘‘Sessizlik Boş Değildir, Cevaplarla Doludur’’