‘‘Sessizlik Boş Değildir, Cevaplarla Doludur’’

Unsplash

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • ‘‘Sessizlik Boş Değildir, Cevaplarla Doludur’’

  • Bilim insanları yapay zekayı nasıl kullanıyor?

  • Siber Güvenlik Yetenek Krizi ABD'yi Riske Atıyor

  • Can Sıkıntısı, Kötülük Ve Muhtaç Olmamak

  • Fransız Eski Şarkıcı Julien Drolon’dan Fransa’dan İslam'a Yolculuk: 1000 km yürüdüm

  • 20 Yaş Dişiniz Çekilmezse

  • Yan uğraşlar tükenmişliğe neden olabilir

  • 11 Makale

  • İran’ın Yeni Patronları

  • Haftanın Yapay Zeka Manşetleri

  • Sahte Haberlere Nasıl Yön Verilmeli

  • Çevrimiçi Alışveriş Yavaşlıyor mu Yoksa Hızlanıyor mu?

  • Faiz Zulmünün Küresel Sonuçları Gözükmeye Devam Ediyor

  • 1 Milyon Rus Kaçtı: Eleman Sıkıntısı Yaşanıyor

  • Okumayı Çeşitlendirmek ve Kitap

  • Kısa Dünya Turu


Bu ifade birçok zikr ehlinin ya da tefekkür üstadlarının yaşam stratejisidir.

Bu halleri ile çok şey anlatır veya bu yöntemle birçok stratejik hamle yaparlar. Bir anlamda her aklı başında olan biri için hayatın her safhasında masrafı olmayan önemli bir insani planlama yeteneğidir.

Bir menkıbede Vehb b. Münebbih der ki:

“İsrailoğullarında iki kişi vardı.

İbadetleri bu iki kişiyi suyun üzerinde yürüyecek seviyeye getirmişti.

O ikisi bir gün denizin üzerinde yürürken bir adamla karşılaştılar ki o adam da havada uçuyordu.

O ikisi bu kişiye:

‘Ey Allah’ın kulu! Sen bu mertebeye nasıl ulaştın?’ diye sorunca o şöyle cevap verir:

‘Dünyadan ümidimi kestim, nefsimin şehevi arzularımı kırdım, beni ilgilendirmeyen meselelere karşı nefsime engel oldum.

Ayrıca beni Allah’a çağıran kişilere rağbet ettim, sükûta sarıldım.

Eğer ben Allah adına yemin etsem Allah benim yeminimi haklı çıkartır; Allah’tan bir şey istesem bana istediğimi verir.”

Görüldüğü gibi tüm zaruri ibadetlerin yanında, sukut aynı zamanda uygulanması gereken bir stratejidir.

Zira Allah Resulü sav buyuruyor ki;

‘‘İbadetler on cüzdür. Dokuzu sükût etmede, onuncusu ise helal olan el emeğiyle kazançtadır.”

Helal yeme meselesi (banka, faizin terki vs.) sürekli üzerinde durduğumuz bir mesele olduğu için, önemi malum.

Ancak, burada geçen on cüzden dokuzunun ‘sukut etmeye’ olan işareti çok ayrı bir meseledir.

Çünkü bir başka hadiste de şöyle buyuruyor Allah Resulü sav:

“Afiyet on kısımdır. Dokuzu sükût etmede, onuncusu ise insanlardan uzaklaşmandadır.’’

İnsanlardan uzaklaşma meselesi hadiste geçtiği gibi hayatımda hiç olmadı. Ama kaderi planda nasip diyeceğim, son 10-12 yılımı evden çalışarak geçiren birisi olarak şunu ifade edebilirim.

İnsanlarla zaruret olmadan görüşmemek birçok şeyi önünü kesebiliyor.

İlk planda zaman israfı, yemek israfı, malayani muhabbet, gıybet etme vs. gibi bir ortamın içerisine çok düşmüyorsunuz. Yani istesenizde öyle bir imkan yok. Zamanla çevre de değişiyor ve sizde değişiyorsunuz.

Ayriyeten, bazı zaman yönetim sistemlerinide kullanıyorsanız, vacip olmadıkça dışarı çıkmıyor ve herhangi bir bu tür ortamlarda bulunma durumunada yakalanmıyorsunuz. (Bu noktada şirket sahiplerine her daim çağrıda bulunuyorum. İş dünyasının en yarısına yakını birçok işi evden yapabilir. Hem maddi hem manevi olarak verimlilik adına çok şey kazanmak mümkün. Konuyla ilgili önceki bültenlerdeki makalelere bakarak verileride gözlemleyebilirsiniz.)

Diğer yandan, bazen hayr konuşalım diye bir araya geldiğimizde de, bir bakmışız ki, youtube’de bir siyasi videonun anlamsız konusuna saatler harcamışız.

Kendi adıma şunu ifade etmek isterim. Ayda bir ya da iki kez bu ortamlara düşme durumum olduğunda, ne kadar sakınsamda, hak konuştuğumu zannedip, bir anda o şeytani tuzağın içerisine düştüğümüzü görüyor ve fark ettiğimizde de yine geç kaldığımız ve ahiretimizi berbat ettiğimizi görüyor ve bin ahuvah ile geri dönüyoruz.

Hazretin bir sözü vardı: ‘‘Gıybet edilmemesi için arkadaşların nikahları üzerine yemin mi ettirsek…’’

Yıllar evvel bu cümleyi ilk dinlediğimde, ‘neden bu kadar ağır bir ifade kullandı’ diye düşünmüştüm. Zaman gösterdi ki, gıybet bir insanın tekamülünü bitirdiği gibi, bir ailenin ve toplumunda yıkılmasına vesile olan büyük bir cehennem ameliymiş. Gıybet ile toplulukların yıkılmasını ve çürümesini yaşayarak izliyoruz. Allah bizleri bu beladan kurtarsın.

Evet, meselenin daha vahim bir yönü ise bu tür muhabbetlerin toplum tarafından bir gıybet olduğu düşünülmemeye başlanmış olması. Tıpkı faizin büyük bir günah olarak görülmeyip, kadın erkek imanın 7. şartı ameline dönmesi gibi bir hal yaşanıyor.

Ve acı olan şu ki, bulunduğum hiçbir ortamda ‘kardeş şu gıybeti keselim’ sesinin duyulmuyor olması. Birisi dediği zamanda, o insana nefretle bakılması. (Bir sen mi müslümansın yaklaşımı…heyhat)

Allah Resulü sav buyuruyor ki;

“Susan kurtulur.” Bir başka yerde ise şöyle der: ‘‘Seni ilgilendirmeyen şeyleri terk etmeni tavsiye ederim.

Ve bir diğer keskin uyarısı:

“Canı sağolasıca Muaz! İnsanları yüz üstü cehenneme sürükleyen dillleri ile konuştuklarından başka nedir ki?

Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sükût etsin!

Hayrı söyleyin de kazançlı çıkasınız! Şer söylemeyin ki selâmete eresiniz.”

Evet, bu tür ifadeleri çokça duyduğumuz için, artık tekrar edince ya sıkılıyor ya da umursamadan geçip gidiyoruz.

Oysa ki susmayı, sessizliği ve konuşmamayı bir strateji olarak görmek mümkün. Malum tasavvuftada ‘ben bilmem’ zikri bir terbiye aracıdır.

Ayrıca, dini hassasiyet olmasa bile, bir insan için çok bir ilmi bir metoddur.

Zira sessizlik hakikatte aynı zamanda bir iç gözlemdir.

Ramakrishnan dediği gibi, ‘‘sessiz olmak enerjimizi kanalize etmemizi sağlar.’’ Ki, enerji dengesi için madde-mana bir bütün olarak ilerlemek zorundadır.

İsveçli bir söz şöyle der:

"Daha az kork, daha çok umut et; Daha az sızlan, daha fazla nefes al; Daha az konuş, daha çok söyle; Daha az nefret et, daha çok sev..."

Bir anlamda sessizlik ile bilinç birbiri ile bağlantılı ilerliyor. Yani sükut, ruhsal anlamda inkişafın da önünü açıyor.

Hazret bir konuyu anlatıp bitirdikten sonra, soru gelmedikçe konuşmaya devam etmezdi. Yani anın içinde de irade göstermenin zorunluluğu açısından güzel bir örnektir.

Sudhakar’ın bu tür durumlar için güzel bir ifadesi var.

‘‘Gerçekten kimi takdir ettiğimi biliyor musun?

Sessizlikten rahatsız olmayan insanları.

Bir masada oturup bir yemek yiyebileceğiniz ve hiçbirinizin söyleyecek bir şeyi olmadığında rahatsızlık duymayacağınız insanlar. Birbirleriyle sadece kelimelerle değil, sessizlikle de iletişim kurabilen insanları seviyorum…’’ der ve şunu ekler: ‘‘Bazen insanlar sadece sessizlik olduğu için konuşurlar. Bu, akılsız gevezeliğe neden olur. Sadece sessiz olduğu için konuşuyorsanız, gerçekten söyleyecek hiçbir şeyiniz yoktur…’’

Bu durumun farklı bir versiyonunu telefonda bir kelam etmeden ağlayarak konuşup, birbirini anlayarak ve ağlayarak telefonu kapatan insanlar örneğinde de görebiliyoruz.

Evet, gerçek anlamıyla sükut/sessizlik, sadece konuşmamanın veya dışsal gürültünün yokluğu değildir; zihni sakinleştirmek, günlük hayatın karmaşasından geri çekilmek ve içe dönmek anlamına da gelir. Bu hızlı tempolu dünyada, bilinçli bir sessizlik varlığı farklı bir açıdan görmeye hizmet eder.

"Sus. Ya da kelimelerin sessizlikten daha değerli olsun." -Pisagor

Misal, "sessizlik orucu." Bu bilinçli uygulama, belirli bir süre boyunca sözlü iletişimden kaçınmayı içeriyor. Bu süre zarfında odak, dışa doğru ifadeden içsel düşünce ve içe dönüşe kayar. Konuşma isteğini sınırlayarak bireyler, öz-yansıma, öz-keşif ve manevi gelişme için bir kapı açar. Ve iradeye birçok noktada telkin göndererek, nöron bağlarında bağlantılar meydana getirir.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Hz.Zekeriyya’nın ve Hz Meryem’in 3 gün süreyle suskun kalıp meramını sadece işaretle bildirmeleri anlatılmakta ve bu susma halinden “oruç” olarak söz edilmektedir.

Ayette şöyle geçiyor:"Artık ye ve iç, ve gözün aydın olsun, imdi insanlardan bir kimseyi görürsen, 'Ben Rahmân için oruca nezrettim. Artık bugün hiçbir insan ile asla konuşmayacağım' de.»." (Meryem, 26)

Hz. Zekeriyya için ise şu ayet inmişti: “Ey Rabbim, bana bir ayet ver, dedi. Allah, ‘senin ayetin tam üç gece insanlarla konuşmamandır’ buyurdu. Bunun üzerine mabetteki mihrab denilen hücreden kavminin karşısına çıktı ve “sabah akşam teşbih edin” anlamında işaretle konuştu.” (Meryem, 10-11)

Bu ayetlerden yola çıkarak susma orucuna bir ibadet nazarıyla bakılmamalı. Bu hatalı bir tesbit olur. Zira İslama susma orucu diye bir amel yoktur.

Susma, az konuşma ve sessizlik meselesini bir strateji olarak kullanılması açısından düşünülmeli.

Hz. Meryem’in susma orucunda, onun içerisinde bulunduğu durumu anlamayacak olan bir topluma boşuna konuşmaması, suskunluk orucu ile Rabbine zikir ve şükretmesi hedeflenmiştir…Ki, şu an için belli toplum katmanlarında da geçerli olan bir hakikat ve uygulanması gereken bir stratejidir. Hatta yeri geldiğinde aile için dahi önemli bir davranış şeklidir. Fikir yerine zikr ile hareket etmek…

Bu sessizlik hakkın savunulmaması anlamı taşımamalı. Sadece bir yaşam şekli olarak uygulanmalı. Ve hadiste buyurulduğu gibi: "Sizden herhangi bir kimse oruçlu olduğu vakit çirkin söz söylemesin, cahillik etmesin. Bir kimse onunla çarpışmaya yahut onunla sövüşmeye gelirse, O: Gerçek şu ki ben oruçluyum, desin." stratejisiyle ele alınmalı.

Yani sukutu/sessizliği bir pasiflik olarak bekleme değil, aksine kişisel dönüşüm için bir strateji/aksiyon olarak kullanmalı.

Hatta psikolojik açıdan, kısa anlar sessizlik ve iç sessizlik, ruhu tazeleyebilir, stresi azaltabilir ve sakinlik hissine teşvik edebilir.

Bu küçük sessizlik anları, daha derin bir manevi yolculuğa doğru atılan adımlar olarak hizmet edebilir. Zira tefekkür kapısını aralar.

Malum, dışsal dünyanın gürültüsü azaldığında, içgüdüsel yeteneklerimiz daha belirgin hale gelir.

Bir anlamda sükutu seçmek, iletişimi reddetmek değil, onu yeniden yönlendirmektir.

Sessizlik pratiği, bireylerin konuştuklarında daha anlamlı bağlantılar kurmalarını teşvik ederek daha derin bir empati ve varlık duygusu geliştirmelerini sağlayabilir.

‘‘Çok konuşmak tehlikenin nedenidir. Sessizlik, talihsizlikten kaçınmanın yoludur. Konuşkan papağan bir kafese kapatılır. Diğer kuşlar, konuşmadan, serbestçe uçarlar." ~ S. Pandita

Konu çok daha fazla genişletilebilir. Ancak, Suyuti’nin ‘Hüsnü’s Semt fi’s Samt’ adlı risalesinden bazı pasajlar sunarak bitirmek istiyorum. Türkçe’ye ‘‘Sükutun Zarafeti’ olarak çevrilmiş. Kitap konuyla ilgili hadisler ve diğer ilmi sözlerle mevzuyu soru işareti bırakmayacak ölçüde anlatıyor. Tefekkür ederek okunduğunda ve az dahi olsa uygulandığında insan hayatı için çok şeyi değiştirebilir.

‘‘Nebi sav:

“Size amellerin en güzelini ve bedene en hafif gelenini haber vereyim mi?”

Sahabe: “Evet, anam-babam feda olsun sana!” dedi.

Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu: “Güzel ahlâk ve uzun uzun sükut etmektir. Sen bu hâl üzerine ol! Sen Allah’ın karşısına çıktığında bu ikisi gibi bir şeyle çıkamazsın”

“Nebi sav:

‘‘Allah (c.c) Âdem’i yeryüzüne gönderdiğinde Âdem orada Allah’ın dilediği kadar kaldı. Sonra oğulları ona: ‘Ey babamız, konuş’ dediler. Âdem, çocukları, torunları, onların çocuklarından oluşan kırk bin kişiye karşı kalktı ve şöyle hitap etti: ‘Allah (c.c) buyurdu ki: ‘Ey Âdem! Sözünü azalt ki Benim dergâhıma (huzuruma) tekrar geri dönesin.”

Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Sana düşen uzun uzun sessiz durmandır. Muhakkak ki bu, şeytanı kovar, dünya işlerine karşı da sana yardımcı olur.”… “Allah’tan korkmalısın! Zira bu tüm hayırlı cem eden bir husustur. Hayır konuşmak dışında dilini tut! Bununla sen şeytana galip gelirsin.”… “Sana güzel ahlâkı ve sessizliği korumanı tavsiye ederim. Muhammed’in nefsi elinde olana yemin ederim ki mahlûkat bu ikisi gibi amel işlememiştir.”

Abdullah b. Mesud (r.a) şöyle rivâyet eder:

Bir kişi Allah Resulü’nün (s.a.v) yanına gelerek: “Ya Resulallah! Ben kavmim tarafından itaat edilen biriyim. Onlara neyi emredeyim?” diye sorunca Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu: “Onlara selamı yaymalarını ve kendileriyle ilgili olan hususlar hariç az konuşmalarını emret.”

Ebu Malik el-Eşcai, babasından şöyle rivâyet eder: “Biz Peygamber’in (s.a.v) yanında oturduğumuzda ondan daha uzun süre sükût eden kimseyi görmüyordum. Onun ashabı konuştuğu zaman ve sözü uzattıklarında o tebessüm ederdi.”

Süfyan b. Uyeyne şöyle nakleder: İsa’ya (a.s): “Bizi cennete sokacak ameli bize gösterir misin?” diye sorulunca O: “Asla konuşmayın.” dedi. Onlar: “Buna güç yetiremeyiz.” deyince İsa (a.s): “O zaman hayırdan başka bir şey konuşmayın.” buyurdu.”

Hz. Ali: “Sükût, muhabbete götürür.”

Enes (r.a) şöyle demiştir: “Lokman, birgün Davud’un (a.s) yanına geldi. Davud (a.s) elleriyle (demiri yoğurarak) zırh yapıyordu. Lokman bu durum karşısında hayrete düştü ve ne olduğunu sormak istedi. Ancak sahip olduğu hikmet, onu bu soruyu sormaktan menetmişti. Nefsine hakim olup onun ne olduğunu sormamıştı.

Davud (a.s) zırh yapmayı bitirince onu, üzerine giydi ve: “Zırh ne güzel oldu!’’ dedi.

Bunun üzerine Lokman’a: ‘’Susmak hikmettir; ancak bunu yapan pek azdır’’ buyurdu. Lokman: “Ben sana bunun ne olduğunu sormak istedim ancak sükût ettim ve derken sen bana ne olduğunu açıklayarak bu merakımı giderdin.” dedi.

Vehb b. Münebbih şöyle demiştir: “Tıbbın başının perhiz olduğu konusunda hekimler; hikmetin başının da sükût olduğu konusunda da bilge insanlar icma etmiştir.”

Abdullah el-Hareşi şöyle demiştir: Ben Ömer b. Abdulaziz’in huzuruna gelen âlimlerden birinin şöyle dediklerini duydum: “İlim sahibi olduğu halde sükût eden kişi, ilim sahibi olup da konuşan kişi gibidir.”

Ömer b. Abdulaziz: ”Ben ilim sahibi olduğu halde konuşan kişinin kıyamet günü daha faziletli olacağını ümit ediyorum” dedi. O âlim: “Ey müminlerin emiri! Peki konuşmanın fitnesi ne olacak” deyince Ömer b. Abdulaziz hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.”

Vehb b. el-Verd şöyle demiştir: “Kişi susarsa akıl ve zekâ kendisinde toplanır.”

Bir âlime: ‘Neden uzunca sükût ediyorsunuz?’ diye sorulunca o âlim şöyle demiştir: “Ben dilimi yırtıcı bir canavar gibi görüyorum ve salıverdiğimde beni de parçalamasından korkuyorum.”

Fudayl b. Iyad şöyle demiştir: “Konuşan kişi- ye âfetlerin gelmeyeceğinden emin olunamaz.”

Ömer b. Abdulaziz: “Şayet bir kişinin çokça sustuğunu ve insanlardan kaçtığını görürseniz ona yakın olun! Zira ona hikmet verilmiştir.”

Evet, bunların her biri için ayrı ayrı makaleler yazılacak yaklaşımlar. Ancak, sözün fazlası israf olacağından, meseleyi günlük tefekküre havale ederek noktalayalım.


Unsplash

Bilim insanları yapay zekayı nasıl kullanıyor?

Yapay zeka, laboratuvarlardan kütüphanelere kadar bilim adamlarının evreni keşfetme biçiminde oyunu değiştiriyor. Yapay zeka algoritmaları, antibiyotiğe dirençli bakterilere karşı faydalı olabilecek olası ilaçları belirlemek için milyonlarca kimyasal bileşiği tarayabiliyor.

Malzeme biliminde yapay zeka, pil geliştirme gibi belirli uygulamalara yönelik en iyi malzemeleri bulmak için geniş kimyasal veritabanlarını araştırıyor.

Yapay zeka ayrıca protein yapılarını öngörebilir, hastalık tedavisi tasarımına yardımcı olabilir, hava durumu tahminlerini hızlandırabilir, nükleer füzyon süreçlerini yönetebilir, laboratuvar çalışmalarını otomatikleştirebilir, veri üretebilir ve bilimsel literatürden bilgi çıkarabilir.

Bilimdeki dönüştürücü vaadine rağmen, yapay zekanın özellikle tahminde bulunma ve karmaşık sistemleri anlama konusunda sınırları vardır. Bununla birlikte yapay zeka, verimliliği ve yaratıcılığı artırarak bilimsel araştırmalarda devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Devamını oku


Siber Güvenlik Yetenek Krizi ABD'yi Riske Atıyor

  • 39.000 siber güvenlik pozisyonunun boş olması ve siber tehditlerin artmasıyla birlikte ABD hükümeti, hayati önem taşıyan sistemleri ve ağları saldırılara karşı koruyacak vasıflı uzman sıkıntısıyla karşı karşıya.

  • Siber yetenek açığı, işçilere olan talebin arzı geride bırakmasından, işverenlerin tercih ettiği nitelikler ile başvuranların yetenekleri arasındaki farktan, yeterince temsil edilmeyen grupları işe alma konusundaki yetersiz çabalardan ve düşük maaşlardan kaynaklanıyor.

  • Federal hükümet, siber yetenek açığını çözmeye çalışıyor ancak kamu ve özel sektör siber güvenlik işleri arasındaki geniş ücret eşitsizliklerini gideremezse işçileri çekmede ve işte tutmada zorluk yaşayacak.

Kaynaklar: CNN | CRN | Federal News Network | Federal News Network | FedScoop | Forbes | Info-Tech Research Group | KIRO7 | National Defense Magazine | Security Intelligence | Shortform | The Hill | The Hill | US Cybersecurity and Infrastructure Security Agency | US Government Accountability Office | The White House | Shortform


Unsplash

Can Sıkıntısı, Kötülük Ve Muhtaç Olmamak

Güzel bir makale. Okuduktan sonra birkaç farklı bakış açısı elde etmek mümkün. Tantekin’in makalesi ayrıca meselenin uygulanabilirliliğini de gösteriyor. Böyle kısa ve öz yazıları her zaman bulmak mümkün olmuyor.

Yazar şöyle diyor:

‘‘Haftada en az çalışma saatine sahip ülke neresi biliyor musunuz? Ortalama 29,5 saat ile Hollanda. İlginç olan ise şu: Hollanda’da çalışanların %75'i zaman baskısı yüzünden bunaldığını hissediyor, dörtte biri çalışma alışkanlığını bırakamadığı için fazla mesai yapmaya devam ediyor, her sekiz kişiden biri ise tükenmişlik belirtileri sergiliyormuş.

Şimdi bu bilgiyi buraya park edeyim ve size Fransız düşünür Voltaire’in sevdiğim bir eserinden bahsedeyim…

Candide ya da İyimserlik.

Bu eseri 65 yaşında yazan Voltaire, hikayenin kahramanı genç ve tecrübesiz Candide’e bütün dünyayı dolaştırır. Almanya’ya, Hollanda’ya, Portekiz’e, Fransa’ya, İtalya’ya, Amerika’ya giden Candide bu seyahatleri sırasında sayısız felaketle, kötülükle karşılaşır. Ama en son durağı Türkiye olacaktır.

Candide, serinlemek için kapısının önündeki portakal ağaçlarının gölgesine oturmuş bir Türk'e rastlar. Türk, onu ve beraberindekileri içeri davet eder ve onlara kendi el emekleri olan şerbet, kaymak, hurma, limon, portakal, ananas, çam fıstığı ve halis Moka kahvesi ikram eder. Bu zenginliğe şaşıran Candide, ona dönüp: “Çok geniş, bereketli bir toprağınız olmalı” der.

“Yalnızca yirmi dönümüm var diye” yanıtlar adam. “Burayı çocuklarımla birlikte ekip, biçiyoruz. İnsan çalışarak üç şerden uzak durur; can sıkıntısı, kötülük ve muhtaç olma.

*

Voltaire, ironik bir dille aynı zamanda son derece bir sadelikle kaleme aldığı bu eserinde, hem insanın kendi öz varlığının hem de bir toplumun iyi ve kötü yanlarını gösterir.

… ve bu eserde bizi şu cümleyle uğurlar: “Il faut cultiver notre jardin.”

“Herkes kendi bahçesini işlemelidir.”

Bu cümle aynı zamanda, Fransız eğitim sisteminde sınavlarda, öğrencilere yorumlamaları için en çok yöneltilen cümledir. Elbette, Voltaire'in bu sözünü hepimizin yorumlama şekli farklı olacaktır... Ancak, genel anlamda burada, zihni ve bedeni aktif tutmanın ve her daim kendini geliştirmenin önemine işaret ettiğini söyleyebiliriz.

Zihnimiz bir bahçe, düşüncelerimiz ise o bahçeyi yeşertecek tohumlardır.

*

Baktığınızda, dönüp dolaşıp yine “yaşama sanatı” konusuna geliyoruz. Baştaki Hollanda örneğini düşündüğümüzde, esas meselenin az çalışmak veya çok çalışmak değil; vaktimizi bir yaşama sanatına dönüştürüp dönüştürememek olduğunu fark ederiz.

Latince “ars vivendi” yaşama sanatı anlamına gelir. Bilinç ve farkındalıkla sürdürülen bir yaşam demektir. Kişisel ve toplumsal gelişim için tam olarak ihtiyacımız olan da bu değil midir?

“Çalışmak, daha iyi bir meşgalesi olmayanların sığınağıdır.” demiş ya Oscar Wilde…

Haklı belki de.’’


Fransız Eski Şarkıcı Julien Drolon’dan Fransa’dan İslam'a Yolculuk: 1000 km yürüdüm

Julian Dragon, Fransız bir Hristiyan olarak doğdu, ancak hayatının bir döneminde yaptığı uzun yolculuk ve araştırmalar sonucunda Müslüman oluyor.

Julian’da diğerleri gibi zamanla farklı dini deneyimler yaşamaya başlamış. Tibet Dalai Lama'dan Nepal'e, meditasyondan şamanizme, reiki’ye kadar birçok farklı inancı deniyor. Ancak hiçbiri onu tam olarak tatmin etmiyor.

Julian, İslam'ı ilk duyduğunda sadece Araplar için bir din olduğunu düşünüyordu. Ancak daha fazla araştırdıkça İslam'ın dünya çapında bir din olduğunu fark etti. Özellikle Endülüs'teki İslam etkisini öğrendiğinde şaşkınlığını gizleyemedi.

Julian'ın İslam'ı kabul etme süreci uzun ve karmaşıktı. Seyahat etmeyi seven birisi olarak dünya çapında farklı ülkeleri gezdi. Bu seyahatler onun bakış açısını genişletti ve farklı kültürleri tanımasına yardımcı oldu. İspanya'da geçirdiği zaman, İslam'ın uzun tarihi ile tanışmasına neden oldu.

Ancak en önemli dönüm noktası internet üzerinden yaptığı araştırmalarla geldi. Yani internet ve videolarla tebliğ meselesini basite indirgemeden, ciddiyetle ele alınıp devam edilmesi gerekiyor. Videolarla ciddi sayıda müslüman olan insan mevcut. Ve hakeza kötü alışkanları terk eden.

Evet Julian, 11 Eylül olaylarının ardından, resmi anlatının gerçeği yansıtmadığını fark etti. Bilimsel ve mühendislik kanıtlarıyla desteklenen farklı bir perspektif buldu. Bu da onu İslam'ı ve Kur'an'ı daha yakından incelemeye yöneltti.

Julian, Kur'an'ı incelediğinde, İncil'de bahsedilen peygamberlerin hemen hemen hepsinin Kur'an'da da yer aldığını gördü. Bu, İslam'ın diğer peygamberlik geleneğinin bir devamı olduğunu gösterdi.

Julian’ın video’da değindiği bazı temalarda önemli. Kur'an'ın hayatımıza kattığı önemli bazı unsurlara dair anlatısını yeniden hatırlamakta fayda var.

Hayat Kılavuzu: Kur'an, insanlara günlük yaşamlarında nasıl davranmaları gerektiğini öğretir. Diğer dinler belirli konularla sınırlıyken, Kur'an her yönüyle rehberlik eder.

Sosyal İlişkiler: Kur'an, insanların birbirleriyle nasıl ilişki kurmaları gerektiği konusunda da net talimatlar sunar. Aile ilişkilerinden toplumsal sorumluluklara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.

Özgürlük ve Sorumluluk: İslam, insanların kendi özgür iradeleriyle hareket ettiğini ve bu eylemlerden sorumlu olduklarını vurgular. Bu, insanların kendi seçimlerini yapma özgürlüğüne sahip oldukları anlamına gelir.

Ruhsal Zenginlik: Kur'an, insanların ruhsal ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olur. İç huzur, maneviyat ve Allah'a olan bağlılık, bir Müslüman için son derece önemlidir.

Doğru Yolu Gösterme: İslam, insanlara doğru yolu gösterir. İnsanlar için en önemli soruları yanıtlar: \"Hayatın amacı nedir?\" ve \"Kim olduğumuzu ve ne yapmamız gerektiğini nasıl bilebilirim?\" İslam bu sorulara net cevaplar sunar.

Toplumsal Birlik: Müslümanlar, Kur'an'ın öğretilerine dayalı olarak bir araya gelirler. Bu, toplumsal birlik ve dayanışma duygusunu artırır. Müslümanlar, birbirlerine yardım etme ve birlikte çalışma konusunda teşvik edilirler.

Bireysel ve Toplumsal Dönüşüm: İslam, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde olumlu değişiklikler yapmaya teşvik eder. İnsanların kendilerini geliştirmesi ve toplumlarına fayda sağlaması için bir fırsat sunar.

Sonsuz Motivasyon: İslam, insanlara sonsuz bir motivasyon kaynağıdır. İmanları ve inançları, zorluklarla karşılaştıklarında bile onları ileriye taşıyan bir güçtür.


20 Yaş Dişiniz Çekilmezse

Yirmilik dişler komşu dişlere zarar verirse veya gömülüyse ve olası komplikasyonlara yol açarsa çekilmeleri gerekebilir.

  • Yirmilik dişlerin yeterli yeri varsa ve komşu dişlere zarar vermiyorsa çekilmelerine gerek olmayabilir.

  • Ne yazık ki, günümüzde bu tür durumlar nadirdir.

  • 20 yaş dişleri fayda sağlamadan sorun yaratma ve sıklıkla diğer dişlere zarar verme eğilimindedir.

  • Yirmilik dişin çekilmemesi, çevresinde kist oluşmasına yol açabilir.


Unsplash

Yan uğraşlar tükenmişliğe neden olabilir

  • Pek çok Amerikalı hobilerini para kazandıran girişimlere dönüştürüyor, ancak bu onların sağlıkları için her zaman iyi olmuyor.

    • Amerikalıların yaklaşık %40'ının bir ek işi var.

    • Yüksek enflasyon, ekonomiye dair karamsarlık ve değişen iş piyasası birçok Amerikalıyı, özellikle de genç nesilleri, geçinebilmek için hobilerinden para kazanmaya zorladı.

  • Hobiler, yalnızca keyif almak için yapıldığında, stresin azalması ve daha iyi sağlık da dahil olmak üzere zihinsel ve fiziksel sağlık açısından kanıtlanmış faydalara sahiptir. Ancak hobiler kâr amacıyla yapıldığında yorgunluk ve tükenmişliğe yol açabilir.

    • Birden fazla işte çalışan insanlar için iş ve boş zaman arasındaki sınırlar aşınıyor.

    • Sürekli bir eziyet kültürü ve uzaktan çalışma gibi değişen iş dinamikleri sorunu daha da kötüleştiriyor.

  • Tükenmişliği önlemek ve zihinsel ve duygusal sağlığınızı korumak için tutku ve karlılık arasında bir denge bulun ve kişisel eğlenceye zaman ayırın.



Unsplash

İran’ın Yeni Patronları

‘‘İran, Rusya ve Çin ile giderek artan ekonomik ve güvenlik alanındaki işbirlikleri nedeniyle yeni patronlarını bulmuş gibi görünüyor.

İran’ın ilk dini lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni, ABD’yi ‘Büyük Şeytan’ olarak nitelendirmiş ve ABD’ye karşı düşmanlığını sürdürmüştü. Ancak zamanla İran, kendisine patronluk edecek büyük güçler aramaya başladı.

Rusya ve Çin, İran’ın yardımına koşarak, İran’a ABD yaptırımlarına dayanıklı ticaret ve ileri teknolojiye daha kolay erişim sağladı. İran ordusunun modernizasyonuna yardımcı olan Rusya, İran’a hava savunma sistemleri, helikopterler ve gelişmiş uçaklar sağladı. Çin ise İran’a altyapı ve telekomünikasyon sektöründe yatırım yapacak.

Akademisyen ve eski CIA çalışanı Reuel Marc Gerecht ile araştırmacı Ray Takeyh, Foreign Affairs’te yayımlanan yazılarında Rusya-Çin-İran ilişkilerinin geçmişini ve bugününü anlatıyor. Devamı…


Unsplash


Unsplash

Sahte Haberlere Nasıl Yön Verilmeli

Günümüz insanının ahiretini yakacak en büyük problemlerden biri bu olsa gerek desek çok mübalağa yapmış olmayız. Zira yalan haberin yayılımı artık medya kuruluşlarından insanlara indi.

Biri delilsiz birşey yazıyor, anında o anlatıya inanan binler çıkıyor. Allah muhafaza. Hem onu yazan hem de araştırmadan rt yapanlar için ahiret büyük bir ateş haline gelebiliyor. Malum, bir yalan ve iftira anında binlere ulaşıyor ve hakka giriliyor.

Bu konuda birçok yazılmış makale ve araştırma var.

Hatırlamakta fayda olur düşüncesiyle bazı hususlara dikkat çekelim:

‘‘1. Doğrulama Süreçlerini İyileştirin

  • İçeriklerin paylaşıldığı kişilerin, kuruluşların vs. ulaştığı bilgiler en ince detayına kadar sorgulanabilir.

  • Mesela, DSÖ, FDA vs. gibi birçok kuruluş hata yaptığına denk geldik. Ve bunlar ölümlere sebep oldu. Araştırma denilmesine rağmen, araştırmaların dahi yalan veya hatalı olduğunu gördük.

2. Algoritmik Tespit ve İşaretleme

  • Platformlar ve gelişmiş algoritmalar kullanabilir.

    • Yapay zeka, potansiyel olarak yanıltıcı veya sahte içeriğin tespit edilmesini ve işaretlenmesini destekleyebilir.

    • Haberi farklı düşüncelerdeki kişi veya medya kuruluşlarından da okuyun. Bu konuda ABD’deki bazı siteler, yayınlanın haberlerin başlıklarını demokratlar nasıl vermiş, cumhuriyetçiler nasıl vermiş diye hergün paylaşıyor. Ve ortaya çok farklı sonuçlar çıkıyor. (Kurmak istediğimiz medyada bu hizmeti de vermek istiyorduk ama medya projemiz başlamadan bitti. Malum, iş insanları için tevhid değil, ev ve araba almak hayati önemde.🙂)

    • Proaktif olarak tanımlayan ve belirleyen sistemlere yatırım yapın.

3. Kullanıcı Eğitimi ve Medya Okuryazarlığı 👩🏻‍🏫

  • Medya okuryazarlığını teşvik etmek ve kullanıcıları yanlış bilginin tehlikeleri konusunda eğitmek çok önemlidir .

  • Yalnızca vasıflı ve yetkili kullanıcılar bilgileri eleştirel bir şekilde değerlendirebilir, böylece sahte haberlerin kontrolsüz yayılımı azaltılabilir. O yüzden imkanı olan şirketlerin ya da iş insanlarının 2-3 kişilik böyle bir ekip kurması hem kendileri hem de din için bir zarurettir. (Ama malum, iş insanları için tevhid değil, ev ve araba almak hayati önemde.🙂)

  • Sahte içeriği ilgi çekmeden kaldırın. Bu çok önemli bir husus. Bizatihi bildiğim çok vaka oldu. O insanları rezil etmeyelim, saygınlıklarını kaybetmesin diye bizatihi ulaştığım kişiler oldu. Haberlerin doğrularını göndermemize rağmen, paylaşımını silmeyen birçok doktora, uzmana, akademisyene vs. denk geldik. İster kibir deyin, ister hastalık deyin, ister akıl tutulması deyin, ister yedikleri sonucu mizacının şeytanlaşması deyin, ister ahireti umursamama deyin…vs. fark etmiyor. Sadece anlatılanlara inanarak haber yaymak bazıları için bir ideoloji haline gelmiş durumda. Bunlar için dua etmekten başka elden birşey gelmiyor. Kınamıyorum… Kınamayın. Başınıza gelmeden ölmezsiniz. Sadece dua edip ve gerçekler için mücadele etmek zorundayız.

  • Son olarak, bir yalan haberi yakaladığınız zaman, önce o kişiye ya mailden ya dm’den ya da telefondan ulaşın. Durumu izah edin. Yüzde 90 çözüldüğüne emin olabilirsiniz. Zira, sizin iyi niyetli olduğunuzu anlıyor ve tamam diyiyor. Aksi halde, aleni olunca diğer türlü inatlaşma olabiliyor. Buna gerek yok.

  • Ve asla o yalanın peşini bırakmayın. Emin olun büyük bir hizmet yapmış oluyorsunuz. Delilleri koyarak bir yalanın yok olmasına vesile olmuş olursunuz. Burada amaç haberi yayan kişi değil, haberin kendisi önemli. Yani ana odak nokta, meseleyi kişiselleştirmeden olayın kendisine odaklanmak.


Unsplash

Çevrimiçi Alışveriş Yavaşlıyor mu Yoksa Hızlanıyor mu?

  • E-ticaretin salgındaki patlayıcı büyümesi ılımlı görünüyor.

  • E-ticaretin zirveye ulaştığına inanan uzmanlar, çevrimiçi perakende satış penetrasyonunda yavaşlamaya ve e-ticaretin benimsenmesinde bir sektörden diğerine değişen düzeylere işaret ediyor.

  • Diğerleri ise e-ticaretin geleceğinin parlak olduğunu, canlı alışveriş, alışveriş yapılabilir medya ve daha fazla kişiselleştirme gibi teknolojiler yoluyla büyüme potansiyeli taşıdığını iddia ediyor.

  • Değişen ortamda hayatta kalmak ve gelişmek için perakendecilerin, ister çevrimiçi, ister fiziksel mağazalarda, isterse her ikisinde de alışveriş yapanların ortaya çıkan tercihlerine uyum sağlaması gerekecek.

Kaynaklar: Fast Company | Forbes | Forbes | Forbes | Forbes | Fast Company | International Monetary Fund | Shopify | The Economist | The Wall Street Journal | Shortform


Unsplash

Faiz Zulmünün Küresel Sonuçları Gözükmeye Devam Ediyor

  • ABD'nin kredi kartı borcunun ilk kez 1 trilyon doların üzerine çıkması birçok Amerikalı için mali sıkıntının sinyalini verdi.

  • Sürekli yüksek enflasyon ve artan faiz oranları, kredi kartı borcunu giderek daha zor hale getiriyor ve mali açıdan savunmasız Amerikalıları daha büyük bir risk altına sokuyor.

  • Amerika'nın kredi kartı borcu sorununun ele alınması, aşırı kredi kartı ücretlerini azaltmaya yönelik federal düzenlemeler, kredi verenlerin borçlularla ilişkilerinde esneklik ve Amerikalı tüketicilerin sorumlu mali davranışlarını içeren çok yönlü bir yaklaşımı içermektedir.

Kaynaklar: AP | Axios | CNBC | CNBC | CNN | CNN | Credit Sesame | Federal Trade Commission | Fox Business | Marketplace | Nerd Wallet | NPRReuters | Shortform | Shortform | The Washington Post | US Bank | Wall Street Journal | Shorform


Unsplash

1 Milyon Rus Kaçtı: Eleman Sıkıntısı Yaşanıyor

  • Ukrayna'nın işgalinin ardından göç eden Ruslarda büyük bir artış var

    • Göçün büyük kısmı iki dalga halinde gerçekleşti.

    • Rusya'nın ilk işgal ettiği Şubat-Mart 2022 ve Putin'in taslak içeren kısmi bir seferberlik ilan ettiği Eylül 2022.

    • Kazakistan ve Sırbistan, her biri 150.000 kişiyle en fazla göçmen alan ülkeler oldu. Onları Ermenistan, Türkiye, AB ve İsrail takip etti.

    • Rusya'dan göç yeni olmasa da (Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasından sonraki yıllarda ve Putin'in 2012'de ikinci kez cumhurbaşkanı olmasından sonra pek çok insan göç etti), bu 1920'lerden bu yana en yüksek seviye.

  • Ülkeyi terk edenlerin farklı deneyimleri oldu. Kimisi gideceği yere yerleşti, kimisi ise iş bulmakta zorlandı ve geri dönmek zorunda kaldı.

  • İşgücünün yaklaşık yüzde 1'i ayrıldı.

    • Göç edenlerin çoğu iyi eğitimli, yüksek gelirli kişilerdi.

    • Şu anda bir işgücü sıkıntısı var: Nisan ayında imalat işletmelerinin %35'inde yeterli personel bulunmuyor.

    • En az 100.000 BT çalışanının göç etmesi, bu profesyonellerde ciddi bir eksiklik oluşmasına neden oldu.


Unsplash

Okumayı Çeşitlendirmek ve Kitap

Okuma, zihinsel gelişimimizin en önemli araçlarından biri. Ancak, sık sık benzer kitapları okuma ve farklı okuma alanlarına yönelmeme, genellikle okuma deneyimimizi daraltabilir ve yeni perspektifler kazanma fırsatlarını sınırlayabiliyor…Ki, bu da -misal-okuduğumuz ayetleri, hadisleri ya da diğer farklı içerikleri genellikle hep aynı şekilde anlamaya sebep olduğu gibi, aynı zamanda farklı bir tefekkür deryasına açılmayada izin vermeyebiliyor.

Bu nedenle, okuma alışkanlıklarını çeşitlendirmek, zihinsel zenginliğimizi artırmak için önem arz ediyor.

Sadece belirli bir türde kitaplar okumak, sizi bu türün dışındaki değerli bilgilerden ve bakış açılarından da mahrum bırakabiliyor.

Örneğin, kurgusal eserler dışında kurgusal olmayan eserleri denemek, tarih, bilim veya kişisel gelişim gibi alanlarda bilgi edinmenize yardımcı olabilir.

Kendi kültürünüzün yazarlarına odaklanmak harika bir şey olsa da, yabancı yazarlar ve çevirileri de keşfetmeye değerdir. Farklı coğrafyalardan ve kültürlerden gelen yazarlar, size farklı dünya görüşleri sunabilir.

Klasik edebiyat eserleri, insanlık tarihinde önemli bir rol oynamış ve hala güçlü mesajlar içeriyor. Bu eserleri okuyarak, geçmişin düşünce ve kültürel mirasına daha yakından görmek mümkün. Bu noktada şu şerhi de düşmek isterim. Her klasik eseri tavsiye etmiyorum. Bazı eserler hayat içerisinde tekrarı olan eserlerdir. Yani farklı birşey katmıyor. Okumadan önce, kitapla ilgili farklı yorumlara bakmak karar vermede sizi israftan kurtarabilir.

Kısaca, okuma alışkanlıklarını çeşitlendirmek, zihinsel esnekliği artırır, empati yeteneğini geliştirir ve yeni düşünce yollarını açar. Ve farklı sahalardaki bilgilerle, düşünce sisteminiz arasında bağlantılar kurabilir ve sonraki stratejinizi daha gerçekçi belirleyebilirsiniz. Bu nedenle, sadece aşina olduğunuz türleri değil, çeşitli türleri ve yazarları da keşfetmek, okuma deneyiminizi daha zengin ve tatmin edici hale getirebilir.

Bu noktada bizde düşünceyi çeşitlendirmek için bu hafta için 3 yapay zeka kitabı tavsiye edelim:


Unsplash

Kısa Dünya Turu

🇦🇫 Afganistan: Çin, Taliban'ın 2021'de Kabil'i yeniden ele geçirmesinden bu yana Afganistan'a yeni büyükelçi atayan ilk ülke oldu. Taliban, Zhao Xing'in atanmasının diğer ülkeleri de aynısını yapmaya teşvik edeceğini umuyor.

🇪🇺 AB: Tunuslu yetkililer, resmi bir ziyarete başlaması planlanan bir grup AB parlamenterinin girişine izin vermedi. Tunus herhangi bir açıklama sunmasa da, bunun Başkan Said'in giderek otoriterleşen yaklaşımına yönelik AB eleştirilerine misilleme olduğu yönünde spekülasyonlar var.

🇰🇭 Kamboçya: Yeni atanan Başbakan Hun Manet, üç günlük resmi ziyaret için Çin'de. Bu gezi, Hun'un geçen ay dizginleri babası Hun Sen'den aldığından beri yurt dışına yaptığı ilk girişim.

🇻🇪 Venezuela: Başkan Nicolás Maduro, 13 Eylül Çarşamba günü Xi Jinping ile yaptığı toplantıda Venezuelalı astronotların " yakında " aya yapılacak görevde Çinli astronotlara katılabileceklerini duyurdu.

🇪🇬 Mısır: Yetkililerin, cumhurbaşkanlığı seçimlerini sanıldığı gibi 2024 yılı yerine bu yıl yapmayı düşündükleri bildiriliyor. Başkan Sisi şu anda ülkeyi ekonomik krizden kurtarmak için çabalıyor ancak genel olarak yeniden seçilmek için aday olması (ve kazanması) bekleniyor.

Libya: Libya'nın doğu kenti Derna'da (nüfus: 90.000) bu hafta yaşanan sel felaketinden sonra 20.000'e kadar insan öldüğü iddia ediliyor.

NASA, yapay zeka ve kitle kaynak kullanımını kullanarak UFO'ları inceleyecek. ( WSJ )

SoftBank'tan Masayoshi Son, yapay zeka destekli teknolojinin insan zekasını 'büyük zaman' aşabileceğini söylüyor. ( CNBC )


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER

Önceki
Önceki

Borçla Zenginlik Maskesi: Maddi Felakete Adım Adım

Sonraki
Sonraki

‘‘İnsanları Köleleştirmek İçin Bilim Silahı’’