Peygamberler Bu Sisteme Entegre Olmadı! Muhaliftiler ve Meydan Okudular

Bu Haftada Bültende Neler Var?

  • Peygamberler Bu Sisteme Entegre Olmadı! Muhaliftiler ve Meydan Okudular

  • Neden Bu Kadar Sakinsiniz?

  • Stres, Hızlı Yükselebilir! Ama...

  • Bir Yılda Düzeltemediler!

  • Öğrenmek İçin Geç Kalmamalı! Ve Birkaç Yol

  • Yüzleş ve Korkunun Üstesinden Gel!

  • Dolara Karşı Stratejik Hamleler

  • 1 kitap

  • 8 Makale

  • 8 Sosyal Gezinti

Thedeliberateagrarian

Özellikle son 10-15 yılda İslami camiadaki dünyevileşme ile birlikte faiz-kredi meselesiyle ilgili fetva uyduran birçok İlahiyatçı çıktı.

Zaman geçtikçe de bu fetvalar öyle bir hale geldi ki, artık faizin adını değiştirdiler. ‘O işlem faiz değil, kar marjı, zaruret şart değil durmak yok yola devam…’’ diyerek Müslümanları sistemin içerisine entegre ettiler.

Okumayı, araştırmayı sevmeyen dünyaperest Müslümanlarında durumu malum. Onlarda öyle mi deyip, o zaman durma yok zulüme devam dediler.

Ne ekonomik ne de dini (ayet ve hadis) dayanak olmadan, insanları hem bu dünyada köle olarak perişan etmek, hem de ahiretlerini berbat etmek çok stratejik kılıflar bulmaya başladılar.

Bazı ilahiyatçıların kötü niyetli olduklarını düşünmüyorum. Ancak bazıları Mortgage ile ev aldıktan sonra meselede taraf oldukları için, taraftar toplamaya mı çalışıyorlar, haklı olduklarını ispat etme derdine mi düştüler anlamlandırmak mümkün değil.

Tarihsel süreçte görüyoruz ki, neredeyse bütün Peygamberler geldikleri dönemin şartlarına uyum sağlamıyor, entegre olmuyor ve her daim muhalif noktada duruyorlardı.

Yani zalimlerin kurduğu düzen için ‘Ne yapalım sistem böyle, insanlar yoksa ev alamazlar, sokakta yatarlar, perişan olurlar dinden çıkarlar, en iyisi zalim sisteme destek vermeye devam edelim, faiz yerine de kar marjı diyelim, böylelikle sisteme entegre olup ev sahibi olalım’ deyip bahane falan üretmediler, zalime destek kokan zerre kadar dahi gedik açmadılar.

Kısacası, onlar yaşadıkları dönemin şartlarını kabul etmeyip, sisteme karşı çıkıp ve sistemi çeşitli stratejilerle yıkmak için son nefeslerine kadar mücadele ettiler. Ve bu yıkılan sistemlerden biride son dönemde ekonomik zulm sistemiydi. Ve 13 asır sürmüştü.

Ancak, Hamza’nın da anlattığı gibi: ‘‘Hz. İsa’nın yaşadığı dönemde, Kudüs’teki Süleyman Mabedinin avlusunda, faizle borç veren din adamlarının tezgâhları vardı. İncil’de anlatılan bir hikayeye göre Hz. İsa, Kudüs’e girdiğinde ilk işi, Mabed’e gidip, oradaki faizci simsarların tezgahlarını devirmek ve onları kovmak olmuştu.

Böylece Yahudi din adamları, Hz. İsa’yı yok etmek için yollar aramaya başladılar. Tıpkı Kureyş müşriklerinin, faizin yasak olduğunu söyleyerek kölelik sistemine çomak sokan Hz. Muhammed sav’i öldürmek istemeleri (nedenlerinden biriydi) gibi.

Tezgâh ile banka aynı anlamdadır. Banka kelimesinin kökeni buraya dayanır. Yunancada bankaya “trapeza” derler. Çünkü trapeza, tezgâh anlamına gelir. Türkçede de bazen “banko” olarak kullanılan bu kelime ile parklarda üzerinde oturduğumuz banklar da aynı köktendir. (Günümüzdeki bankacılığın oluşumu ile ilgilide kısa bir bakış açısı için şu makaleye bakabilirsiniz.

Hz. İsa, faizle insanları köleleştirenler simsarların tezgâhlarını veya diğer bir deyişle bankalarını devirirken, bunu kölelik sisteminin haksızlığına karşı bir tavır olarak yapıyordu…’’

Evet, Mümin ya da ahlaklı bir gayr-i Müslimin yapacağı şeylerden biride budur.

Yapılacak ilk şey, zalim sisteme entegre olmak değil, Allah Resulü sav’in ‘Medine Pazarı’ stratejisinde yaptığı gibi o sistemin içerisinde gedik açıp alternatif oluşturmak.

Ne yazık ki şu an için genel anlamda Müslümanların temsil noktasında olanlar ise bunun tam tersini yapıyor.

Misal bir İlahiyatçı diyor ki, 'Ne yapalım sistem böyle. Başka türlü ev alamazsın. Mecbur kredi ile alacaksın...'

Cümleye bakın. Nerden tutsak, ne desek, nasıl ızdırap çeksek bilemiyorum.

Bu tarz bir fetva yaklaşımına, bir yorumcu güzel bir espri yapmış ve mealen şöyle demişti:

Faizcinin biri İslam ile yönetilen bir ülkede faizin çalıştığı bir banka kurunca, 'kardeşim burada faiz yasak, sadece vadeli satış yapabilirsin' demişler.

Faizci ise o muazzam fetvayı vermiş:

'Problem değil. Artık faiz yok. Siz benden alacağınız krediyle birşey almayın. Bana alacağınız evi gösterin bende o evi alayım üstüne koyacağım fazlalığa(faize) kar marjı diyeyim, size de vadeli olarak satayım.''

Mükemmel değil mi? 🙂

Evet, durumumuz bu kadar hazin ve dramatik.

Koca kitaplar devirmiş insanlar faize ve şer sisteme bu kadar kola ve basit bir yaklaşımla yol veriyorsa, siz avamın zulmünü nasıl engelleyeceksiniz?

Hapishanelerdeki masumları nasıl kurtacaksınız?

Afrika'daki sömürüyü nasıl durduracaksınız?

İnsanları nasıl hayra çağıracaksınız?

Evlatlarımızı kölelikten bir üst sınıfa nasıl çıkaracağız? vs.

Heyhat...

Birkaç ay önce kredi çekip ev alacak olan bir esnafa 'bu zulmü bize yapma, bak perişan durumdayız, çok zor geçiniyoruz abi, 6-7 yıldır halimizi sen biliyorsun, bari bu zulme sen ortak olma rica ediyorum...' dediğimde, ağzından şu cümle çıktı:

''Şu hoca fetva verdi, bak şu şu imamlarında kredi ile evleri var. Şu ülkedeki imam ev aldı, şu hocamızda krediye başvurdu... vs. Bir tek sen mi Müslümansın?...''

Evet.

Ne yazık ki bunu sadece ben değil, birçok arkadaş yaşamaya başladı.

Karı koca arasında dahi bu mesele fitne noktasında. (Bu fetvalar yüzünden boşanma noktasına yaklaşan insanlar var. Annenin biri 'ben göz göre göre haram yiyemem' diyor. Babaya ise Allah selamet versin...)

Gelen mesajlar ibret verici..

Daha da vahim şu.

Bu meselede Allah’ın ayet ve hadisini hatırlattığınız zaman size kin ve nefretle bakıyor, hased besliyorlar. Arkadan küfrediyor ve iftira dahi edebiliyorlar. (Somut bildiğim olaylar var ne yazık ki)

'Siz kimsiniz' diyorlar. Bu konuda uyaran arkadaşları ciddi ciddi dışlıyorlar.

'Şu hoca fetva verdi' deyip işin içinde çıkmış durumdalar.

Okuma araştırma hak getire.

Ve gariptir ki, ‘vebali onun boyununa, biz cehennemeye girmeyiz’ diye zannediyorlar.

Ve birde 'sadece sizler mi insanlığı düşünüyorsunuz' diyorlar?

Oysa meselenin bizlerle ne alakası var.

Bu meseleye Yahudi, hristiyan veya ateist vs. içerisinde de karşı olanlar var. (Daha önce paylaşmıştım)

Ve bu mesele sadece dini değil, aynı zamanda maddi bir zulüm. (Detaylarını biliyorsunuz)

Ve siz bu mevzunun ayet ile sabit olduğunu, şer müessesine desteğin haram olduğunu, her kredi ile sistemin güçlenmesine destek verildiğini, sosyal uçuruma neden olunduğunu anlatmaya devam ettiğinizde de aradaki makas iyice açılıyor.

Kısacası, fetva almaya alışmış, oturup 5-10 ekonomi kitabı okumaya üşenen, 5-10 tefsir, hadis ve basit bir mesele için 1-2 fıkıh kitabı okumayı tercih etmeyen İslami toplum, dünyevi hırsları yüzünden bu köleliğe razı oldu ve kredi sırasına girdiler.

Umarım o videoda anlatılan sosyal felaket geldiğinde, -üst/alt arasındaki çatışma- meydana çıktığında bu zulme fetva veren ve destek olanlarda zarar görmez. (Şunu ifade edeyim değerli arkadaşlar. Para basılmaya ve kredi çekilmeye devam ettikçe, gelinecek son noktada fakirler daha da zillet haline düştüğünde yaşanacak şey iç savaş.)

Bunun için;

Birinci, İkinci dünya savaşı, (gelecek olan üçüncü kaosun öncesi içinde benzer bir ilerleyiş var)

Fransız devrimi,

Osmanlının yıkılması vs. gibi felaketlerin öncesindeki ince detaylara bakılması bile yeterlidir.

Vergi, kredi, faiz, ekonomik kaos ve felaketler.

Ve unutmamalı, o dönemde sadece yönetimler hedefti ama şimdi zenginlerde artık hedef...

‘‘Zengin fakire hükmeder ve borç alan borç verenin kölesidir" (Proverbs 22:7)

Mevzunun birçok yönünü uzun uzun anlattığım için konuyu buraya havele (linklerle beraber) ediyorum.

Bültende ise -daha önce değinmiş olmamıza rağmen -yine de yeni bir bir sahtekarlık örneği olduğu için-belki ibret alınır diye bir kez daha hatırlatmak istedim.

Biliyorsunuz, ABD lideri Biden geçen hafta 'bankacılık sistemi güvenli' dedi.

JP Morgan CEO’su J. Dimon ‘Kriz’in bu aşaması bitti’ dedi.

Sistemin tekeli Fed, 25 baz puan daha faiz arttırdı ve başkan Powell, istihdamın hala güçlü olmasının ‘yumuşak iniş’ senaryosunu masada tuttuğunu belirterek, Silikon bankası ile FRC batışı için ise ‘istisna’ sistemimiz sağlam dedi..vs.

Yani birçok olumlu göstergeler paylaştılar.

Peki bu sahtekar açıklama ve verilerden sonra neler oldu?

Sistemin yiyicilerinin 'herşey sağlam' dedikleri cümlenin sonu gelmeden 41 milyar dolarlık varlıkları ile ülkenin 53. büyük bankası PacWest ‘batıyoruz’ dedi.

Zions (ZION) yüzde 12,

Metropolitan Bank (MCB) yüzde 18,

Western Allience (WAL) yüzde 27,

Comerica (CMA) yüzde 11 düştü.

Yani daha tükürükleri kurumadan bir banka daha batma durumuna geldi. (Helmin mezid)

Bu noktada ekonomist Öz'ün önemli bir tesbiti var.

Yazar diyor ki; ''Konunun merkez bankası faiz artışları ile bir ilgisi yok dediniz. İflas eden bankalardan ve diğer kuruluşlardan bono-tahvil alıp karşılığında doğrudan nakit vermek, yani (QE) yapmak yerine, bankalara kredi sağlayarak piyasalara likidite verdiniz. Oysa bu kredilerin faizleri zaten zor durumda olan bankaların gelecek yıllardaki karlarını eritecekti. Üstelik batan bankalarda sadece mevduat sahiplerini kurtardınız. Bankaların hisselerini ya da çıkardıkları bonoları satın alanlar 10 milyarlarca dolar zarar etti. Sadece Credit Suisse iflasında bono yatırımcıları 17 milyar dolar kaybetti...''

Konuyu ekonomik-sayısal verilerle daha fazla uzatıp vaktinizi almak istemiyorum.

Sadece şu kadarını ifade etmek isterim.

Ne uydurulan fetvalara,

Ne banka-faiz sisteminin içerisinde olan Ekonomist uzmanların yorumlarına,

Ne de bazı meselelerde de taraf olan kişilerin beyanlarına...

Hiç kimsenin görüşüne bakıp, o görüşe teslim olup hareket edilmemeli.

Gördüğünüz üzere, o fetvaları veren kişilerin ve ekonomistler yönlendirdiği bankacılık-ekonomist ve yöneticilerin sahtekarlıkları ortada.

İnsan yerine koyduğunuz bu adamlar yüzünden binlerce insanın hayatı mahvoluyor. Söyledikleri yalanlar artık uzunda sürmüyor. Piyasanın kendisi bile bunları yalanıyor.

229 Milyar dolarlık varlıkları ile ABD’nin en büyük 14. bankası olan FRC, geçen hafta battığında, JP Morgan her ne kadar satın alarak sorunu çözmeye çalışsada birçok insan yine zarar etti. Ve büyük kayıplar yaşadılar.

Ve bizler son 5-6 yıldır bu felaketlerin geleceğini onlarca kez yazdık. Ama insanlara tesir edemiyorsunuz.

Dünya, dünya, dünya...

Tarih, Allah Resulü sav'i hiç bir zaman yalancı çıkarmadı. Ve yine çıkarmıyor. Ve yine çıkarmayacak.

Hem sistemin işleyişi ortada hem de hadisler o kadar açık ki:

“Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki sonunda malı azalmasın.” (Onlarca örnek verebilirim)

“Faiz mahvedici yedi günahtan biridir.''

(Yani mahvolacaklar...Çevrenizde son 30-40 yılda banka ile iş yapan 100 kişinin son durumuna bakın. Ve kaçı zengin durumda ve kaçının borcu yok. İstatistikler ibretlik.)“

Hz. Peygamber ribâyı (fâizi) yiyene de, yedirene de lânet etti”

Evet, şer müessesinin desteklenmesinin çok net haram olduğu yerde, insanlara şer müessesine alternatif olarak göstermek o insanlara iki taraflı zulümdür. Anlık hazlarla gelecek kurulmaz. Milyarlarca insanın ahı alınarak, Kurana rest çekilerek ikbal ve ferahlık gelmez, evlatlar kölelikten kurtulmaz.

Yapılacak tek şey Peygamberler gibi sisteme muhalif olmaktır. Korkmadan yiğitçe mücadele etmek. Ve stratejik alternatifi modellere teşvik etmek. (Bunu Müslümanlar isteseler çok rahat yapabilirler. Mağdur müslümanlarda dahil. Yeter ki Allahın verdikleri o mallerin yarısından fazlasını o sistemi kurmak için harcamaya cesaret etsinler. Zaten etmezler ya kendileri ya da evlatları o malların azaldıklarına şahit olacaklar ve ahirette de ne olur biliyorum.)

Önemli konumda bulunanların yönlendirme noktasıdan yapmaları gereken tek şey bu. Fetva uydurmak değil. Alternatif oluşturmaya teşvik etmek. (Misal, bir İlahiyatçı Mortgage ile ev aldığı için kendini Mortgage’yi savunmak zorunda hissetmemeli. İnsanlar laf sokabilir, aşağılayabilir vs. Hiçbir önemi yok. Hata yapmak hepimiz için geçerli bir kanundur. Olan oldu deyip, insanları hakka çağırarak çok daha büyük bir hayra vesile olabilir, zalime savaş açarak yeni bir rüzgarla belki ahiret bile kurtulabilir…)

Bizler aciz ve zayıf insanlar olmamıza rağmen, zor geçinmemize rağmen (hatta şu son 3,4 aydır geçinemiyoruz) arkadaşlarımızla birlikte 8-10 yıldır uyarmaktan, hayra çağırmakta hiç vazgeçmedik. Bize zulmeden insanlara hep tebessüm ettik.

Etmeyede devam edeceğiz. Allah Resulü sav ne yaptı ise onu yapacağız. Görevimiz bu. Uzaydan birilerinin gelip düzeltmesini bekleme gibi bir lüksümüz yok. Zira gerçekten şu an zillet durumundayız. Maddi olarak kaybedecek hiç birşey yok. Sisteme öldürdü ve bıraktı.

Ve özellikle son 2, 3 yıldır Hazretin de dediği gibi, fakirlik ateşi içinde kavurulup duruyoruz. Ama rızık Allaha ait. Elbet o beklenen şafağı Müminler ve diğer masum din mensupları içinde açacak ve Allaha yeninden bir kez daha imanımızı tazeleyeceğiz. Zira, eğer bir yeni çağ gelecekse bu ancak son rahlede bu parasal sistemin değişmesi ile mümkün. (Ahir zamandaki zatın 3 vazifesinden birini -maddi güç- hatırlayalım)

Meseleye birde Üstadın yaklaşımı ile bakmak isterseniz, bu videodaki anlatılarıda bilgi dağarcığınıza katabilirsiniz. (Videoyu kimin anlattığına, nasıl anlattığına vs. takılmadan sadece Üstadın konuya dair fikirleri bile başlı başına yeterli bir izahtır.)

Son olarak fetva noktasında Kumaş'ın kaynakları ile birlikte aktardığı şu bakış açısını da hatırdan çıkarmamakta fayda var;

''İctihadî konularda kat‘î bir delile muhalefet etmedikçe hâkimin hükmü bozulamaz. Bu konuda da mezheplerin ittifakı vardır. Kat‘î delille kastedilen "nas, icmâ ve celî kıyas"tır.

Genel olarak şunu söyleyebiliriz, içtihad, içtihada açık sahalarda yapılır. Hakkında kat'i emir olan, veya açık bir delil bulunan sahada Osmanlı tabiri ile "mevrid-i nasta içtihada mesağ yoktur".

Evet içtihada açık konuların tespit edilmesi, günümüz meselelerine Kur'an ve Sünnet üzerinden çözüm üretilmesi, olması gereken bir ameliyedir. Lakin bu konuda bilgisizce yorumlarda bulunup, kat'i ve açık emirlere muhalefet etmek, sevap kazandıracak bir yorum türü değildir.

Mesela şu hadis bu konuda bir tehdittir: “Kuşkusuz Allah, ilmi kullarının arasından çekip almaz, bilakis âlimlerin vefatıyla onu alır ve sonunda hiç âlim bırakmaz. İnsanlar da cahil kimseleri önder edinirler. Bu cahil kimselere birtakım sorular sorulur,onlar da bilgisizce fetva verirler. Böylelikle hem kendileri sapar, hem de insanları saptırırlar.'' (Buhârî, İlim, 34).

Unsplash

Bir Yılda Düzeltemediler!

Banka ve baronların yaptıklarından ayrı olarak toplumdaki israf, tüketim, kriz vs. gibi birçok şeyi tetikleyen -harcama- araçlarından gördüğüm 3 nokta var.

  • Arabalara 15 bin Euro üzeri para harcanması (Neden israf olduğunu uzun zaman önce anlatmıştım. Örn: Mahallenizdeki bu fiyat üstündeki 10 arabının değerlerini toplayın ve yaklaşan felaketi görün)

  • Telefonların ömrünü tüketmeden yenisinin alınması (Örnek: Arkadaşın biri İphone 10'u bıraktı, gidip 13 aldı. Kullanım noktasında artı kattığı birşey yok. Iphone 8 ile 10 arasında da kullanım noktasında değişen hiçbirşey yoktu..vs.)

  • Giyim. Sadece dolapların açılıp bakılması ile mesele çok şey anlatıyor.

İsraf-harcama-tüketim ve sadehayat psikolojisiyle ilgili olarak sürekli paylaşımlar yaptığımız için bu kısmı şimdilik detaylandırmıyorum.

Ancak, enflasyonun artık gerçek anlamda ve daha derin bir yola girdiğini gösteren önemli bir veri daha yansıdı.

Aradan 1 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen akıllı telefon satışlarını yükseltemediler. Ki, sıcak paranın döndüğü sektörlerin başında geliyor ve uzmanlar yakın zamanda da toparlanma beklemiyor.

Kaynaklar: CNBC | CNN | Forbes | Telefon Arenası | Teknoloji Sıkıntısı | New York Times | Sınır | kablolu |

Unsplash

Öğrenmek İçin Geç Kalmayın! Ve Birkaç Yol

Geçen haftaki bültende ChatGPT konusuna değinmiş, 60 civarı yapay zeka aracı anlatmıştık. Umarım sizler için bir faydası olmuştur. Önemli araçları test ettikçe o listeyi güncellemeye devam edeceğiz. (Güncellemeleri buradan duyurmaya devam edeceğim)

Diğer yandan CNBC'den Morgan Smith'in değindiği bir konuyu da eklemek istedim.

Önceki bültende de dediğim gibi bu meseleye hangi yaş ve meslekte olursak olalım, oyunun değiştiğini bilerek hareket etmeli ve asla uzak kalmamalıyız. ''Geç kalmadın. Ben 47 yaşındayım...'' yaklaşımı ile hareket etmek gerekiyor. Hareket etmezsek neler yaşayacağımızı 33 bültende birçok yönleri ile okumuştuk.

Yazar'da bu noktaya temas ediyor. Diyor ki, iş için ChatGPT'yi tanıyın. Ve bazı veriler paylaşıyor.

  • ''ChatGPT, yurt dışında artık bazı iş kollarında daha fazla aranan bir iş becerisi olarak görülmeye başlandı.

  • 1000 Amerikalı iş lideriyle yapılan bir ankette, %90'ının ChatGPT deneyimini iş adayları için bir artı olarak görüyor.

  • İşletmelerin %49'u zaten teknolojiyi kod yazmak, içerik oluşturmak, toplantı veya belge özetleri oluşturmak ve müşterileri desteklemek için kullanıyor.

  • İş ilanlarında ChatGPT'den giderek daha fazla istenmeye başladı.

  • Uzmanlar, teknolojinin yakında aşağıdakiler de dahil olmak üzere diğer sektörlerde yardımcı olmasını bekliyor: Satış işlemleri, hukuk alanı..

  • Patron ve İK'lar, ChatGPT ve diğer yeni teknolojileri öğrenmeye, denemeye ve kullanmaya hevesli adaylar istiyor. Ancak bir iş arayan olarak kalabalığın arasından gerçekten sıyrılmak için ChatGPT'yi özgeçmişinizde bir beceri olarak listelemekten daha fazlasını yapmanız gerekir: İş yerinde teknolojiyi kullanarak ulaştığınız belirli hedeflere işaret edin.''

Diğer yandan HBR'den Dorie Clark ve Tomas Chamorro-Premuzic ise önemli bir uyarıda bulunarak yapay zekanın yerinizi almaması için bazı stratejileri kullanın diyor ve ekliyor:

  • ''Son yapay zeka sürümleri profesyonel manzarayı hızla değiştirerek tasarım, yazma ve kodlama içeren meslekleri etkiliyor.

  • AI'nın sahip olmadığı becerileri geliştirerek işinizi alamayacağından emin olun.

  • AI modelleri tahmin edilebilir, hataya açık ve gerçek duygudan yoksundur. Şunları yaparak kendinize bir avantaj sağlayın: Yaratıcı, özgün işler üretmek.

  • AI, bir soruya en olası yanıtı sağlar, yani çoğunlukla homojen ve yumuşaktır. AI sizi bir yöne yönlendiriyorsa, ters yöne gidin. (Çok önemli bu kısım. Tefekkür her daim hatırda tutulmalı)

  • Yapay zeka tarafından oluşturulan taslakları kontrol etmek için kendinizi donatın.

  • AI çıktıları güvenilir değil: Mevcut modeller gerçekleri oluşturuyor ve ardından bu gerçekleri desteklemek için kaynakları oluşturuyor.

  • Alanınızda uzman olun, böylece ilk çıktı turu yapay zeka tarafından oluşturulsa bile yine de onu düzenlemeniz ve doğruluğunu kontrol etmeniz gerekecek.

  • İnsanlarla duygusal olarak bağlantı kurmak. AI modelleri, empati ve iç gözlem taklidi yapabilir, ancak aslında bunu yapamazlar. Çalışmanızın yapay zeka tarafından üretilen eşdeğerleri geçmesini sağlamak için empatik yeteneklerinizden yararlanın.

  • AI modelleri geneldir ve bilgisayarların içine hapsolmuştur. Şunları yaparak kendinize bir avantaj sağlayın:Bir marka oluşturmak.

  • Kendinizi yapay zekanın asla kopyalayamayacağı benzersiz bir hizmet sunuyor olarak konumlandırın....''

Unsplash

Yüzleş ve Korkunun Üstesinden Gel

Yazar Seth Godin, temel bir zihniyet oluşturmak için korkularınızı tanımanız ve bunların üstesinden gelmeniz gerektiğini söylüyor. Bu mesele aile yönetimi veya şirket yönetimi fark etmiyor. Her anlamda sistemleşme açısından fayda sağlayabilir.

Godin’in yaklaşımına devam edelim.

‘‘Ancak temel taşı zihniyetine göre hareket etmek ve somutlaştırmak korkutucudur, bu da çoğu insanı bunu yapmaktan caydırır.

Gerçekten de, beyninizin en ilkel bölgeleri, başarısızlığı ve sosyal olarak onaylanmamayı yaşamı tehdit eden tehlikeler olarak algılar ve sizi temel taşı zihniyetinde doğuştan gelen risklerden kaçınmaya teşvik eder:

  • İşinizi bir hediye olarak gördüğünüzde ve etkisini önemsediğinizde, bu etkiyi yaratamamaktan ve yardım etmek istediğiniz insanları hayal kırıklığına uğratmaktan korkarsınız.

  • Başkasının kuralları yerine kendi kurallarınıza uymayı taahhüt ettiğinizde, başarısızlıklarınızın ve hatalarınızın sorumluluğunu almanız gerekir. (Ki, çoğu insan dünya hırsı nedeniyle bu sorumluluktan kaçınır)

  • Özgün benliğiniz olmayı seçtiğinizde, başkalarının yargılarına ve alaylarına karşı savunmasız hale gelirsiniz.

Bu korkuların üstesinden gelmek için iki ipucu izleyebilirsiniz: Korkuyu kabul edin ve onu bir rehber olarak görün.

1. İpucu: Korkuyu Kabullenin

Pek çok insan korkularını ortadan kaldırmaya çalışır(bu meseleyle ilgili Psikolojik tartışmalar devam ediyor), ancak bu durumunuzu daha da kötüleştirebilir:

  • Korkudan aldığınız eylemler genellikle mantıksızdır ve sorun yaratır. Örneğin, arkadaşlarınızla kayak gezisine çıkmayı kabul ettiğinizi ancak kayak yaparken incinmekten korktuğunuzu varsayalım. Kendinizi nasıl güvende tutacağınızı öğrenmek için kayak eğitimlerini izlemek için yolculuktan önce bütün gece ayakta kalıyorsunuz. Ertesi gün uykusuz ve daha az uyanık olarak kayak yapar ve kendinizi yaralarsınız.

  • Korkunuza aşırı tepki verdiğinizde onu beslersiniz. Korkunuzu yatıştırmaya çalıştığınızda, onun yatıştırılmaya ihtiyacı olduğu inancını pekiştirir, büyümesine yol açarsınız. Ancak yarattığı kaygıya tepki göstermeden korkuyu hissetmenize izin verdiğinizde, bu duygu sonunda dağılır. (Keşke bu insanlara Üstad’ın Vesvese bahsini anlatabilseydik. Zannediyorum Psikoloji dünyasında binlerce kitap çöpe giderdi.)

2. İpucu: Korkuyu Kılavuz Olarak Görün

Korku, sizi en değerli fırsatlarınıza yönlendiren bir rehberdir ve en çok korktuğunuz seçim muhtemelen takip etmeniz gereken seçimdir .

Örneğin, girişiminizi satıp satmama konusunda kararsız bir girişimci olduğunuzu hayal edin. İşletmeyi yönetmeye devam etme fikri sizi satış yapmaktan daha çok korkutuyorsa, bu muhtemelen şirketinizin misyonunun sizin için önemli olduğunun ve kontrolü elinizde tutmanız gerektiğinin bir işaretidir.

Ancak, işiniz olmadan potansiyelinizi gerçekleştiremeyeceğinizden daha çok korkuyorsanız, bu muhtemelen satış yapıp bir sonraki girişiminize geçmeniz için bir işarettir.

Hayatta nasıl ilerleyeceğinize karar vermenin korkunun size rehberlik etmesine izin vermekten daha az soyut bir yolu, Barry Schwartz'ın Seçim Paradoksu'nda önerdiği somut adımlar atmaktır :

  • Hedeflerinizi belirleyin.

  • Her hedefin ne kadar önemli olduğunu düşünün.

  • Seçeneklerinizi düzenleyin.

  • Her seçeneğin hedeflerinizi nasıl ilerlettiğini değerlendirin.

  • En iyi seçeneği seçin ve uygulayın.

  • Kararınızın sonuçlarını düşünün ve gelecekteki hedeflerinizi buna göre ayarlayın.’’

Kaynaklar: Seth Godin, Shortfom, Barry Schwartz

Dolar’a Karşı Geri Adım Yok

Dolara Karşı Stratejik Hamleler!

Malum, insanoğlunda uzun yıllar yazdığı ve beklediği bazı şeylerin gerçekleşme ihtimallerini gördümü o haberlerin peşini bırakmıyor.

Buna dair çok şey yaşadım ama birçoğunu ne gerçekleşirken ne de gerçekleştikten sonra takip etmedim, yazmadım. Ancak, canımızı yakan para, faiz ve ekonomi sistemine dair zerre gelişme dahi olsa peşini bırakmadan takip ediyorum ve sizlerde şahit olduğu üzere peşi sıra paylaşıyorum.

Yıllardır beklediğimiz Dolar’a karşı hamle süreci devam ediyor. Daha önce ilgili haberleri aktarmıştım.

CNBC'de geçen haberde de görüldüğü üzere daha fazla ülke, ABD doları dışındaki para birimleriyle ticareti tercih etmeye başladı.

‘‘ - Brezilya, Çin ile ticaretini artırıyor ve uluslararası ticarette ABD dolarının hakimiyetini sorguluyor.

  • Malezya da USD'ye alternatifler arıyor ve Hindistan rupisi üzerinden ticaret yapmaya başladı.

  • Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), yerel para birimleriyle ticaret olasılığını araştırıyor.

  • Suudi Arabistan, diğer para birimlerinde ticaret yapmayı düşüneceğini söylemişti.

  • ABD Merkez Bankası'nın son faiz oranlarındaki artışları nedeniyle USD'yi düşürme çağrıları giderek daha acil hale geliyor.

  • Fed, enflasyonu yatıştırmak için faiz oranlarını yükseltiyor, ancak bu diğer merkez bankalarını para birimlerinin değerindeki düşüşleri önlemek için benzer önlemler almaya zorladı. (Umarım uyanış devam eder)

  • Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından ABD para rezervlerinin dondurulması, Rusya'yı ticaret için altın ve Çin yuanına kaydırmaya sevk etti.

  • Genel olarak artan jeopolitik risk, USD'nin "güvenli liman" statüsünü şüpheye düşürdü.’’

Tabi ki tüm bu gelişmeler bazı şeyleri hemen değiştirmeyecektir. Ama bazı değiştirecektir.

Şu anda dünya döviz rezervlerinin %58,38'i ABD doları cinsindeyken, 1999'da %70'in üzerindeydi. Ancak, ülkelerin dolardan kaçma gibi stratejileri yoktur. Şimdi ise tam tersi bir durum söz konusu.

Meselenin hızlanması için sadece petrol ülkeleri satışlarını dolardan çıkarsa bile oyunu daha hızlı değiştirecektir…Ki, er veya geç zaten bunu yapmak zorundalar.

Unsplash

Neden Bu Kadar Sakinsiniz?

Eskiden gazetelerde kıssadan hisse köşeleri çok meşhurdu. Şimdi hala devam ediyor mu bilmiyorum.

Bazen yine farklı kaynaklarda denk geliyorum.

Okuduğum zaman 'bunlar bizde neden farkındalık oluşturmamış?' diye düşünmüyor değilim. Oysa koca kitapları devirmeden hap gibi öz sonuçlarmış.

Zaman ve hayat yönetim sisteminin kurarken, binden fazla kaynağı elden geçirme imkanım olmuştu. Çoğu yabancı kaynaktı. Ve aşağıdaki kıssada hisse'ye benzer onlarca yaklaşıma denk gelmiştim.

Bu yaklaşımları süsleyerek 'mutluluk, başarı, girişim..' vs. gibi konular üzerine milyonlar satan kitaplara yerleştirmişler. Ve bu bilgileri alıp hayatlarını değiştiren kişilerde, sizlerinde denk geldiğiniz gibi onlarca video çekiyor.

Umarım bu tür kısa ve öz bilgilere bizlerde artık bir farkındalık aracı olarak bakabilir ve ruhsal ve düşünsel problemler içerisine kendimizi salmayız. Zira son 10 yıldır artarak devam ciddi bir -tekrarlı- ruhsal bunalım kriz sorunu var.

Farkındalık!

Büyük bir Alime Sorarlar: “Neden bu kadar sakinsiniz?”

Cevap verir!

''Hayatımı 5 esas üzere kurdum!

1. Benim rızkımı kimsenin yiyemeyeceğini anladım ve sakinleştim.

2. Allah'ın beni daima gördüğünü anladım ve haya ettim.

3. Benim işimi kimsenin yapamayacağını anladım ve çalışmaya koyuldum.

4. Anladım ki işimin sonu ölümdür ve ona hazırlandım.

5. Anladım ki iyilik ve kötülük her ikisi de kalıcıdır, dolayısıyla iyiliklerimi çoğalttım ve kötülüklerimi azalttım.

Unsplash

Stres, Hızlı Yükselebilir! Ama...

Yayınlanan yeni bir araştırmada stres, biyolojik yaşta hızlı artışlara neden olabilir. Ki, bunu Psikolog arkadaşlara gelen vakalarda da ciddi sayıda gözlemleyebiliyoruz. Ne yazık ki inanılmaz bir artış var.

Ancak, araştırmaya göre bu artışlar iyileşme ile tersine çevrilebilir diyor.

Bu aslında iyi bir gelişme. Tabi iyileşme meselesi önemli. Ki, problemin aslında ana kaynağı orası zaten.

Araştırmaya bir göz atabilirsiniz.

Unsplash

Unsplash

Kitapyurdu

Kitap

‘Yapay Zeka Miti’, yapay zekayı derinlemesine analiz eden ve farklı görüşleride içerisinde barındıran bir kitap.

Kitabın tanıtım kısmında isimleri geçen iki uzmandan biri olan Paypal ekibinden Thiel şu ifadeyi kullanıyor:

“Yapay zekâ nedir, ne değildir gerçekten öğrenmek istiyorsanız bu kitabı mutlak okuyun derim. Geleceğin yapay zekâsına duyulan hayranlığın bugün her türlü ilerleme için sahip olduğumuz tek kaynağın, yani insan zekâsının küçümsemesine neden olduğunda, ilerlemeyi nasıl engelleyebileceğini gözler önüne seriyor.”

Filozof W. Dembski ise şu ifadeleri kullanıyor:

“Kurzweil’in abartılı vaatlerinin bugüne kadarki en sağlam reddiyesi. Teknoloji düşmanlığı yapmadan, gerçek yapay zekâ çalışmaları ile ham hayalleri birbirinden itinayla ayırıyor. Ufuk açıcı bir kitap ve zamanlaması harika.”

Evet, daha önce ifade ettiğimiz gibi, hangi konu olursa olsun ifrat tefrit durumuna düşmeye gerek yok. Ki, yapay zekanın hırsızlık yönünden aylar önce bahsetmiştik. Son iki haftadır da pozitif yönlerini dile getiriyoruz.

Konuya hakim olma adına daha önce paylaştığımız Yapay Zeka ile ilgili kitaplarla birlikte bu kitabı da okuyarak objektif bir bakış açısına sahip olmak mümkün.


Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Önceki
Önceki

İnsanlık Hackleniyor mu? Kahin: Yeni Tarikatlar İçin Sahte Haber, Kutsal metinler…

Sonraki
Sonraki

''Beni ilgilendirmiyor'' Deme! Artık Oyun Değişti