15 Temmuz kahramanlık hikayesi bir yılda çöktü!

33.jpeg

Erdoğan,  kahramanını neden harcadı?

Zekai Aksakallı’nın kızağa çekilir gibi Özel Kuvvetler Komutanlığı görevinden alınması üzerine birçok senaryo dolaşıyor ve neden olduğu sorgulanıyor.

Uzun süre önce toparlanmış bazı bilgiler mevcuttu. Açıkçası çok fayda etmeyeceği için yazmayı düşünmemiştim.

Aksakallı tenzili rütbe yapılınca, hem şeri hükümlerden olan ‘hakikati ortaya çıkarın’ fehvasının verdiği emir, hem de münafıkların nasıl adam sattığını Aksakalı ve benzerlerine izah etmek için bir kaç kelam etmek istedim.

Lüzumsuz konularla başınızı ağrıttığım içinde ayrıca bağışlayın.

Evet, Zekai Aksakallı meselesi son dönem tarihi içerisindeki sahte kabadayıların sonuna benzer bir hadisedir ve devam da edecektir. 

Aksakallı’nın en büyük hatası kendisine bir kahramanlık hikayesi yazması oldu. Ekranlarda Zekai paşa her o kahraman vs.. deyip durdular ancak, aylar, tarihler geçtikçe baktık ki ortada kahraman vs..yok..Yalanlarla doldurulmuş ve herşeye her zamanki gibi saf bir şekilde inanan millete sunulmuş sıradan bir hikaye…

Aslında bir yıldır piyasada olan -aradan gözden kaçırılmış-  bir yalan hikayesini size delilleriyle anlatacağım.

Başlayalım

Ne denilmişti; Zekai Aksakallı darbe gecesi derdest edilmek istendi…

Nitekim aylarca bu cümle her tarafta dolaştı. Ve birkaç gün sonrada o görüntülerde ekranlarda paylaşıldı. Peki gerçek öylemiydi? 

Normalde sanık ifadelerinde de bunun yalan olduğu ortaya çıktı ancak ben sanık ifadelerine hiç girmeden bir ayrıntıyı vermek istiyorum.

Aksakallı’nın o derdest edilmek istendiği görüntüleride bir ilginçlik vardı. 

Ne garip bir iştir ki o tarihte o uzunca yolun sadece bir noktasında mobese kamerası var. Ve o nokta dışında hiçbir yerde kamera gözükmüyor.  Ne işse o kamera tam da Aksakallı’nın derdest edilmek istendiği yeri çekiyor 🙂

Kahramanlık hikayesinin ilk bölümü…

Aksakallı o gece mücadele etti, darbecilerle savaştı vs.. diye epeyce bir propaganda da yapıldı. Peki bu gerçek miydi?

Anlatalım.

Malum, Zekai Aksakallı’yı taşıdığı iddia edilen bir kobra hikayesi uzunca bir süre ortalıkta dolaştı. Efsane olduğu anlaşılınca sessizliğe gömülme yaşandı ve gerçekte anlatılmadı.

Sözde Aksakallı o kobranın içerisindeymiş ve darbeciler tarafından vurulacakmış. O da kaçmış, kurtulmuş vs.. 

Oysa iddianamede, belgelerde ve tanık ifadelerinde (sanık değil) görüyoruz ki, Aksakallı o gün hiç bir şekilde kobraya vs..bindiği yok. Ayrıca Aksakallı’yı almaya geldiği iddia edilen kobra’da gelmeden önce engelleniyor. 

Zekai Aksakallı aslında 15 Temmuz gecesi darbecilerle mücadele etmek için hiçbir şekilde asla sokağa çıkmıyor.  Sadece iki ev değiştiriyor.  Ve 16 Temmuz sabahı saat 11’de Oğulbey kışlasına gidiyor. Emir komutayı o saatte alıyor. Yani o saate kadar birçok asker darbecilerle mücadele ederken onun nokta kadar bir icraatı olmadığı gibi, ayrıca çok vahim hamlelerde yapıyor.

Misal; 

Aksakallı’nın Emir Astsubay’ın ifadesinden görüyoruz ki; Eğer o gece Ömer Halisdemir, Aksakallı’nın Emir Astsubayı Makbul Ulu’yu aramasa kimsenin karargahta Ömer Halisdemir diye bir askerden haberi olmayacak. 

Yani, Ömer Halisdemir ilk Ulu’yu arıyor. Peki bir yıldır bize anlatılan hikaye neydi?

Aylardır gazetelerde, tv’lerde Zekai Aksakallı’nın Ömer Halisdemir’i arayıp  emir verdiği anlatıldı.. (Kahramanlık hikayesinin sekans bölümü..) 

Ayrıca bir diğer yalan ise; Ömer Halisdemir’in Zekai Aksakallı’nın Emir Astsubayı olduğu iddiası. Bu da yalan.

Ömer Halisdemir, ÖKK personeli ve Oğulbey kışlasında eğitim görevlisi. Yani kursiyerlere ders vs.. veren bir eğitmen. 

Soru basit: İlk andan itibaren neden böyle bir yalan üretildi. Mete Yarar denilen müptezel ile başlayan ve sonrasında onlarca medyayla bu hikayenin devam ettirilmesinin amacı neydi?

Bir diğer ayrıntı; Saat 22.30 ile 23.00 arası Zekai Aksakallı’nın o dönemde Okul Komutanı olan Albay Ömer Faruk Bozdemir ile olan telefon görüşmesi…

Bozdemir, Aksakallı’yı arıyor ve diyor ki; ‘Beni Semih Terzi aradı, emir komutanın kendisinde olduğunu ve Ankara’ya geleceğini söyledi’. 

Aksakallı da, ‘Semih Terzi hain, emir komuta sende’ diyor.. 

Eğer o saat itibariyle Terzi’nin hain olduğu biliniyorsa ve 22.00-23.00 arası böyle bir konuşma da yaşandıktan sonra, Semih Terzi’nin uçağı Diyarbakır’dan Ankara’ya gelene kadar üç hava kontrol sahası (tüm uçuşlar saat 17 den sonra yasaklanmış olmasına rağmen) geçiyor ve zerre kadar dahi Terzi’nin uçağına müdahale edilmiyor. Neden?

Üstelik uçağı getiren pilotlar ‘Türkiye hava sahası üzerinde dikkat etmemiz gereken bir nokta var mı?’ diye gerekli yerlere sormasına rağmen olumsuz bir teyit almıyor. 

Bir nevi Semih Terzi’nin hain olduğunu bilen Aksakallı, Terzi’nin elini kolunu sallayarak gelmesine izin veriyor. Peki neden? (Aslında cevabı açık…Geçiyorum) (Bu da son sekanstı) 

Aksakallı ile ilgili bir diğer nokta ise tören meselesi.

15 Temmuz’da normalde MİT personelininde dahil olduğu bir tören yapılacaktı. Bu töreni durduk yere ve bahanelerle 14 Temmuz’a aldıran kişi kim?

Tabi ki Zekai Aksakallı…

Aksakallı bir diğer garipliğinide 13 Temmuz’da yapıyor. İskenderunda konuşlanmış olan 12. ve 16. Tabur’u 13 Temmuz günü nedensiz yere Diyarbakır’a gönderiyor… Neden?

Ayrıca; Semih Terzi’nin telefon incelemesinde mahkemeye gönderilen raporda; ‘Semih Terzi’nin telefonundan 30 tane mesajın içeriği değiştirildi. Soruşturmanın salahiyeti açısından bu notu düşüyoruz’ denilen belge de yine mahkeme heyetinde…

Soru şu: Terzi’nin telefonunda mesajın içeriklerini kim değiştirdi? Ve neden değiştirdi? (Önceki yazılarımızın birinde Terzi’nin eşine atılan mesajlarla ilgili ayrıntıya dikkat çekmiş ve ölü bir adamın mesaj atamayacağından bahsetmiştik..)

Aksakallı’nın bir diğer şüpheli hareketi ise; Semih Terzi GATA’da yaralıyken ölmeli diye emir vermesi…

 Daha fazla bilgi alınabilme imkanı varken, darbenin en önemli ismi ele geçmişken niçin öldürülsün diye emir veriyorsun? GATA Kurmay Başkan’ın ifadesinde şöyle geçiyor; Aksakallı beni aradı ve bu ölmeli emri verdi’ diyor. 

Evet. Hani deniyor ya Erdoğan, Aksakallı’yı neden harcadı?

Soruyorum;

Senaryo’da bu kadar açık veren bir oyuncuyu harcamayıp ne yaparsanız? 

Aksakallı’nın öyle açıkları var ki nerden tutsanız elinizde kalıyor. Ben daha sanık ifadelerine ise hiç girmiyorum. O ifadelerden sadece yüzde 1’i bile doğru olsa Aksakallı’nın oyunun için de olduğuna delil olarak yeter..Ki, tanık ifadeleri bile zaten yetiyor. 

Aksakallı medya eli ile bir kahramanlık hikayesi ilk baştan beri oluşturmaya çalıştı.. Ki, süreç erkenden biter, herşeyin üzeri örtülür ve bu açıklarda ortaya çıkmaz, bende kahrama olarak devam eder ve G.Kurmay başkanı olurum. Heyhat…

Değişmeyen bir hakikattir;

‘Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu…’

Enfal, 30

Aksakallı ve benzerleri şunu çok iyi bilmeli; Münafık karakteri en kolay adam satan karakterdir. Çünkü onlarda bir ahlak ve değer yoktur. Onların tek değeri ego, ben ve egosantrizmdir. Onlar sadece kendilerini putlaştırır ve korku yaklaştığı zamanda, kendileri dışında en yakındakilerinden başlayarak satarlar..

Aksakallı ve benzer piyonları şunu asla unutmamalı; Bunlar daha basit satışlar. Sizleri öyle satacaklar ki itirafçı olmanız bile sizi kurtaramayacaktır.  

Tabi şuan da bu sözlerimi bir düşman olarak görüyor olabilirsiniz..Asla ve kat’a..Sizlerin cehennemde yanması bana bir fayda sağlamaz. Aksine Şems vari sizlerin uyanmasını isterim ki, zararın neresinden dönseniz yine kardasınız. Tabi son karar yine sizlerin..

”…İnsanlar, kendi kendilerine zulmederler…”

Yunus 44

&&&

blog@rapolat.com

Önceki
Önceki

İlim peşinde koşuyorsan fakirliği ve yalnızlığı göze alacaksın!

Sonraki
Sonraki

Bu Hangi Millet? Ve doğum yapan hanımlar gerçeği