'Problemleri ancak sorunlarını halletmiş insanlar çözecektir'

'Dünyadaki birçok problemin çözümü, ancak problemsiz insanların eliyle olacaktır.' cümlesi, insan hayatı için zannediyorum her an strateji olarak kullanabilecek ifadelerin başında yer alıyor.

Zira, toplum olarak dram ve arabesk kültürden beslenen bir anlayışa sahip olduğumuz için, bilinçaltımızda acı ve kurban psikolojisi, maddi bir güç elde ettikten sonra bile devam edebiliyor.

Daha da üzücü olan, önemli problemleri olan insanlar, bu sorunlarını sürekli olarak çevresine yakındığını ve şikayet ettiğini gözlemliyoruz.

Asıl dramatik durum ise, çevrede bu yakınmaları dinleyenlerinde kendine bir faydalarının olmaması.

Mevzuyu biraz derinleştirecek olursak, bir kalp ehlininde dediği gibi; Problemler insan var olduğu günden beri devam etmektedir. Hz. Adem gelmeden önce, yeryüzünde yaşayan dinozorların, hayvanların problemi yoktu.

Ne zaman ki, Hz. Adem yaratılmış, hemen arkasından birçok problem meydana gelmiştir. Sonrasında Allah bu problemleri gidermek için yeryüzüne peygamberler gönderdi. Din ile, eğitim ve kültürle, insanın insanlık semasına çıkartılmak istenmesiyle, bu problemler çözülmeye ve aşılmaya çalışıldı.

Asıl önemli nokta ise, 'günümüzdeki çarpıklıklar, sorunlar, problemler, insanın zatı ile ilgili problemler çözüme kavuşturulmadan, ekonomik, siyasî, İdarî, İçtimaî problemler giderilmeye çalışılması hiçbir anlam taşımamaktadır.'

Mesele öz itibariyle, 'insan İslamın çizdiği ölçüde insan olmadığı müddetçe bu problemlerin giderilmesi mümkün değildir'' bakış açısında gizlidir.

Evet, insanın kendisi problem olduğu, kendisinde mikroplar taşıdığı sürece, bu problemler yok edilemeyecek ve insan onu hemcinslerine bulaştırarak, her zaman onları da hasta edebilecektir. Ve bir insan kendi problemlerini aşamamışsa, o zaten kendisi problemdir ve toplum içindeki iktisadî, siyasî, içtimaî problemler hep ondan kaynaklanacaktır.

Tıpkı günümüzde olduğu gibi.

Nitekim 300 yıllık durum bunun en güzel örneğidir. Daha önce de ifade etmiştim. Yapılan bir araştırmada, 2000 yılının insan profili, sokakta başıboş dolaşan bir köpeğin davranışlarına benzediği verisi ortaya çıkmıştı.

Burada birkaç mesele daha öne çıkıyor.

Demek ki, çevremizdeki problemsiz insan sayısını artırmamız gerekiyor. Gerekiyor ki, problemlerimize çözümler üretebilecek farklı kodları bizlere aktarabilsinler.

Aşılması gereken bir diğer hastalık; Bir insanın kendisi sorun yaşıyor ise, etrafının mutlu olmasından da rahatsızlık duyabiliyor. Hatta birkaç vakada şu cümleleri duyabiliyorsunuz:

''Hocam, ben yaşadığım sorunu arkadaşımın yaşadığını da öğrenince biraz rahatladım.

Soru: Peki arkadaşını seviyor musun?

Evet.

Soru: Peki o sorun yaşadığında neden rahatlıyorsun?

Bilmiyorum.''

Bu cevabın bilinçaltına inip, üzerine birçok detay verilebilir.

Ancak üzerinde durmamız gereken nokta, bu bakış açısının değiştirilmesi.

Problemi olan insanlar, eğer çevrelerinde problemsiz insanlar bulamıyorlarsa, bunun için harekete geçmesi gerekiyor.

İmkanı olanlar, imkanları ile birilerinin sorunlarını, problemlerini çözebiliyor ise, bunun için harekete geçmeleri bir zarurettir. Çevreyi ne kadar daha fazla problemsiz insanlarla çoğaltabilirsek, hem insanlara daha kolay yardımcı olabilirler, hem de dünyadaki problemlere karşı daha güçlü mücadele edebilirler.

Aksi halde tepinme meselesi son nefese kadar devam edecek. Ve gelecek son değişmeden tamamlanacaktır.

Hazretin de dediği gibi; Hadisin beyanına göre “Nasıl iseniz öyle idare olunursunuz.” beyanında uyarı.

Demek ki, hem ekonomik hayatta hem de siyasî açıdan bizim istihkakımız bu imiş ki İlâhî kader hakkımızda böyle tecellî ediyor.

‘’O hâlde problemleri dışta aramayalım! Onlar, bizim içimizdedir. Biz içimizdeki problemleri çözdüğümüz, çözmeye muvaffak olduğumuz zaman, peşi peşine dıştaki bütün problemler de çözülecektir.''

Yahudilerin ikinci dünya savaşı sonrasında izledikleri yaşam stratejisi ve elde ettikleri güç, bu bakış açısını doğrulayan örneklerden sadece birisi.

Konuyla ilgili birkaç kez içerik paylaştığım için detaya girmiyorum.

Ama şunu ifade edeyim, savaş sonrası ve hala daha birçok Yahudi, bir yandan günlük veya haftalık olarak sabahları kalkıp Tevrat’ı okumaya, tahlil etmeye, didik didik etmeye devam ederken, diğer yandan içtimai hayatta ise, problemlere karşı kendi dünyalarına göre geliştirdikleri metodlarla sorunlarını minimize etmeye çalışmaktan da dur olmuyorlar.

Aciz durumda bir yahudi görmemek için ciddi emekler sarf ediyorlar. Sadece yakın akrabayı değil, aynı zamanda bir hizbi toplu olarak kalkındırmaya çalışıyorlar.

Bir anlamda problemlerini çözmüş çok sayıda nüfusları ve stratejik güçleri var. Nitekim kendi problemlerinden kurtuldukları içinde, ya başkalarının problemleri ile uğraşıyorlar ya da sistemi kendi hesapları için dizayn edecek stratejiler geliştiriyorlar.

Diğer yandan ay sonuna getirmeye çalışan köleler (memur, maaşlı çalışan vs.) ise şahsi problemleri ile uğraşmaya devam ediyor. vs.

Pir'in yaklaşımı ile, 'problem çözme biraz da içinde bulunduğumuz zamanı aşmaya, daha doğrusu zaman üstü olmaya bağlıdır.. dünü-bugünü-yarını aynı netlikte görüp değerlendirebilme ölçüsünde zaman üstü olmaya.

Böyle bir ufka sahip olmayanın ne bunca problemin üstesinden gelebilmesi, ne de yarınlarımız adına herhangi bir şey vaat etmesi söz konusu olamaz.

Eğer bu gerçekliğin farkına varılabilirse, varlığı okumak ve sonrasını değerlendirebilmek çok daha fazla kolaylaşacaktır.

Firavunların, Nemrutların, Napolyonların, Sezarların, -bir kısım safderunlar gözlerinde büyütseler bile- ne o baş döndüren debdebe ve ihtişamları ne de o gürültülü hayatları katiyen istikbal vaat edici olmamıştır.. olamazdı da; zira bu insanlar, hakkı kuvvetin emrine vermiş, içtimâî rabıtaları hep menfaat etrafında aramış ve ömürlerini nefsânîliğin âzât kabul etmez köleleri olarak geçirmiş zavallılardı.'

Evet, son noktada mesele yine şahsi olarak sorumluluk almaktan geçiyor. 'Problemleri başkaları çözer' mantığıyla hareket edenlerin sayısı azalmadığı müddetçe, gruplar toplumlar, milletler ve insanlar daha ağlamaya devam edecek.

Oysa meselenin çözümü çok kolay.

Yeter ki, şahsi olarak 'ben şu an bu sorunumu nasıl çözebilirim?'' deyip çözüm için harekete geçsin. (Ölümden başka her şeye bir çözüm bulunabilir)

Ya da ''ben şu an bu toplumsal sorun için veya şu kişilerin problemi için ne yapabilirim?'' sorusuna cevap verip, harekete geçsin.

Önceki
Önceki

Dünya gazetesine bu kötülüğü bilerek mi yaptılar?🙂

Sonraki
Sonraki

‘‘Bu harfler maddi bir şifa ve bazı hususi hasletlere vesile olabilir’’