Erteleme! Hayatın değişsin…

Ne yazık ki günümüz insanın en büyük problemi.

Erteleme alışkanlığı...

Özellikle mentörlük seanslarımızda ve zaman yönetimi eğitimlerimizde danışanlarımızda, arkadaşlarımızda, çevremizde gördüğümüz en zorlayıcı problemlerden biri diyebiliriz.

Zannediyorum bir insan hayatını mahveden, geleceğini yok eden, aile saadetini bozan, hali hazırdaki problemleri için zemin hazırlayan, rızkını azaltan ve daha ötesi maddi ve manevi bereketini kesen çok tehlikeli bir unsur.

Bu konuda sıkıntısı olanların muhakkak el etmesi, çözmesi gereken bir mevzu olduğunu ifade etmek istiyorum. Şuna emin olabilirsiniz. Ertelemeyi bıraktığımız an, hayatımız tamamen değişecek. Bu noktada şu hatırdan çıkarılmamalı.

&&&

‘‘Birçoğumuz işlerimizi erteleriz. Ardından suçluluk hisseder, kendimizi eleştirir ancak yine de aynı şeyi yapmaya devam ederiz. Peki, neden? Bunun sebebi olarak en az üç faktör sayabiliriz: iyi alışkanlıklardan ve sistemlerden yoksun olma (disiplin eksikliği), bazı duygulara tahammül edememe (kaygı veya sıkıntı gibi) ve düşünce paternlerimizin sorunlu oluşu.

Bu sebepleri idrak edebildiğinizde, bunları hedefleyecek stratejilerden faydalanmaya başlayabilirsiniz. Küçük ve önemsiz gibi görünen gecikmeleri (mesela işleri ağırdan alıp projeniz üzerinde, son tarihe çok az kaldığında çalışmaya başlamak gibi) böylelikle minimuma indirebilir ve erteleme paternlerinizin yol açabileceği daha büyük sorunları baştan önleyebilirsiniz.

ALIŞKANLIKLARINIZ (YA DA ALIŞAMADIKLARIMIZ)

Yaygın teoriye göre, erteleme disiplin eksikliğinden kaynaklanıyor. Erteleme alışkanlığı olanlar, yoğun şartlarda çalışmaktansa genellikle dinlenmeyi ve eğlenmeyi tercih eden kişiler. Bu durumu daha modern bir bakış açısından ele alacak olursak, bu bireylerin doğru sistemlere ve alışkanlıklara sahip olmadıklarını söyleyebiliriz. Sağlam alışkanlıklara sahip olmanın öz denetim ihtiyacımızı azalttığını gösteren çok sayıda araştırma mevcut. Bu rutinler, çaba gerektiren davranışları sürdürmemizi ve dikkat dağıtıcılara karşı koymamızı kolaylaştırıyor. Ancak bu faydaları sağlayabilecek herhangi bir alışkanlığı edinmemiz genellikle birkaç ayımızı alabiliyor.

Bu durumun sizin için bir sorun teşkil edip etmediğini anlamak için kendinize şu soruyu sorun: Halihazırda sahip olduğum hangi alışkanlıklar sorumluluğumda olan en önemli görevlerin üstesinden gelmemde bana yardımcı oluyor? Eğer böyle bir alışkanlığınız yoksa, şu yaklaşımlardan faydalanabilirsiniz:

Derin çalışmanızı tutarlı bir düzene oturtun. Derin çalışma, elinizdeki en önemli uzun vadeli projeye odaklanmak şeklinde tanımlanabilir. Yeni bir iş stratejisi geliştirmek, kompleks bir veri analizi süreci yürütmek veya kitap yazmak buna birer örnek. Derin çalışmak genellikle zorlayıcı olmakla birlikte, her gün belirli bir düzende ve tutarlı bir şekilde çalışmak işinizi kolaylaştırabilir.

Alışkanlıklar, davranış setlerimizi daha otomatik hale getirir. Mesela acemilik sürecini bir kez geçtikten sonra, araba kullanan biri her an ne yaptığını bilinçli bir şekilde düşünmek zorunda kalmaz. Spor salonuna gitmek veya yeni bir dil öğrenmek gibi daha karmaşık alışkanlıklar da otomatik hale getirilebilir. Bunun için tekrar etme ve ipuçlarıyla harekete geçme çok fayda sağlayabiliyor. Yani derin çalışmaya bir gün sabah 11.00’de, ertesi gün öğleden sonra 3.00’te başlamak işe yaramayacaktır. Ve eğer ki aynı saatte başlamanız mümkün değilse, bu çalışmayı gün içinde yapılacak işler sıralamasında aynı yere koymanız önemli: Bu işimi hallettikten sonra derin çalışma yapacağım. Örneğin, ben de her gün e-postalarıma ve idari işlerime yaklaşık bir saat ayırıp ardında derin çalışma seansıma (çoğunlukla yazma odaklı) geçiyorum.

Yeni görevlere başlamak için bir sistem oluşturun. Peki, uzmanlığınızın dışında kalan bir konuda hayatınızda ilk defa sorumluluk alırken ne yapmalısınız? Bu gibi durumlar için özel bir sisteminiz varsa yeni görevleri geciktirme ihtimaliniz de düşecektir. Yeni bir şeyle karşılaştığınızda attığınız adımlar kendiliğinden bir tür alışkanlığa dönüşerek bir işe nasıl başlayacağınızı düşünmenin yarattığı yorgunluğu da üzerinizden almaya yarayacaktır.

Benim sistemim şu tutarlı adımlar silsilesinden oluşuyor: Önce, elimdeki görevi nasıl ele alabileceğime dair üç seçeneği gözden geçiriyorum. Sonra, ters gitme ihtimali olan şeyleri bir premortem çalışmasıyla analiz ediyorum. Ardından göreve ne kadar vakit ayırmam gerektiğini hesaplıyor ve son olarak, varsayımlarımı hızlıca test ediyorum.

Peki, siz kendi sisteminizi nasıl geliştirebilirsiniz? Tersine mühendislik yapın. Daha önce başarılı bir şekilde tamamladığınız zor bir görevin detaylarını anımsamaya çalışın ve bu başarıyı getiren adımları tanımlayın. Başka birinin yöntemini taklit etmektense bu yaklaşımı tercih ediyorum zira bu sayede kendinize özgü, güçlü özelliklerinize uyumlu bir sistem yaratmanız mümkün olacaktır.

DUYGULARINIZ

İçimizde negatif duygular uyandıran görevlerden uzak durmaya meyilliyizdir. Psikolojide, kaçınma ve onun yakın kuzeni olan ruminasyon, yani uzun uzadıya düşünme, aratanısal faktörler (transdiagnostic factors) olarak tanımlanır. Diğer bir deyişle, bunlar birçok yaygın ruhsal sağlık sorununda görülen ortak belirtilerdir. Kaçınma taktikleriyle stresle başa çıkmaya çalışan kişiler depresyon, anksiyete, DEHB (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) ve yeme bozukluklarına daha yatkın hale gelir ve bu durum giderek bir kısır döngüye dönüşür. Ruhsal sağlıkları kötüye gittikçe kaçınma durumları da kötüleşir.

Devamı için….

Önceki
Önceki

Nasıl motive olabiliriz!

Sonraki
Sonraki

İşinizi Her Gün Zahmetsizce Nasıl Yaparsınız?